Cilt Sağlığı ve A Vitamini ile İlişkisi
Cilt ya da deri;
• insan vücudunun içi ile dış çevre arasında bir bariyer görevi yapan,
• vücudu mekanik etkilerden,zararlı maddelerden,çeşitli mikroorganizma saldırılarından ve radyasyon tehtidinden koruyan organımızdır.
Deri ayrıca;
• vücut ısısını düzenleyerek ve su kaybını en alt düzeye çekerek vücudun dengesini sağlama gibi önemli bir göreve sahiptir.
• Acı ve sıcaklığa duyarlı olan sinir uçlarını yapısında bulundurur.
• Son yıllarda yapılan araştırmalar cildin,immun sistemin esansiyel bir parçası olduğunu da göstermiştir.
• Bütün bu yaşamsal biyolojik özelliklerin yanında cilt,duygudurumunu ve fiziksel çekiciliği yansıtma konusunda temel görevlerinden birini gerçekleştirir.
• Cildin görünüşü;yüzeyel yapı,renk ve bazı fizyolojik özellikler(elastikiyet;ter,koku ve sebum üretimi) tarafından belirlenir.
Cildin yapısı ve dış görünümü beslenmeye bağlı değişiklik gösterir. Bazı cilt bozukluklarının gelişmesinden sorumlu besin öğelerinin yetersizliği,bu ifadeyi kanıtlamıştır.Yetersiz olan vitamin,mineral ya da esansiyel yağ asidi gibi öğelerin diyete ilave edilmesiyle bu olumsuzluklar düzelebilmiştir.
Amerikan Dermatoloji Akademisi’nin bilgilerine göre; cildi besleyen vitamin,mineral,antioksidan ve diğer besin öğelerinin yeterli alınması,diyete ek yapılması ya da cilde direkt uygulanması;cildin sağlıklı,genç ve güzel kalmasını sağlar.
Esansiyel bazı besin öğelerinin eksikliği;yetersiz besin tüketimi,malnütrisyon,kusma ya da diyare ve fistül yoluyla besinin geçiş süresinin azalması nedeniyle gerçekleşebilir. Bundan başka uygulanan tedaviler besinlerin biyoyararlılığını engelleyebilir. Birkaç besin öğesinin yetersiziliğini yansıtan cilde ait farklılaşamalar çoğunlukla değişkendir.
Bunun sonucu çift taraflı bir durum oluşmaktadır. Bazı besin öğelerinin yetersizliği ya da fazlası cilt problerine yol açarken, çok sık karşılaştığımız bazı cilt problemlerinin çözümünü de besin öğelerinde buluruz.
Sık Karşılaşılan Bazı Cilt Hastalıkları; Atopik Dermatit/Atopik Egzema, Psoriasis (Sedef Hastalığı), Ergenlik Sivilcesi(Akne Vulgaris), Mantar Hastalığı, Kellik/Alopesi, Liken Planus, Cilt Kanseri
A VİTAMİNİ
A vitamini yağda eriyen bir vitamin olup,retinol olarak bilinen bir alkoldür.11-cis veya tüm-trans izomeri halinde bulunur. Vitamin A başlıca karaciğerde ve balık karaciğer yağında bulunur.
β-karoten,havuç ve diğer bitki dokularında bulunan turuncu renkli bir pigmenttir.A vitamininin biyolojik etkisine sahiptir ve bitkisel gıdalarda bulunan A vitamini şeklidir.
A vitamini ve analogları birçok kimyasal olayda yer almanın yanı sıra,gen ifadesi ve doku farklılaşmasını düzenlemekle de ilgilidir.A vitamini eksikliği;gece körlüğü,kemik-doku büyüme ve yapılanmasında,deri lezyonlarının iyileşmesinde,birçok epitelyal hücrelerinin keratinizasyonunda bozukluklara ve adrenal korteksde anormal fonksiyona sebep olur.
A vitamini analoğu olan retinoidler,epitelyum dokuların farklılaşması ve fonksiyonlarını gerçekleştirmede önemli bir role sahiptir. Bu bileşikler farmakolojik olarak;akne,ışınların zararlı etkileri ve sedef gibi birçok dermatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır.
Cilt yaşlanması iç ve faktörlerin etkisinde gerçekleşen bir durumdur. Dıştan gelen en önemli tehdit ultraviyole güneş ışığına uzun süre maruz kalma sonucu oluşan ve kanser başlangıcı da olan fotozarardır. Bu durumun derecesi,kişinin cilt tipine ve güneş ışığına maruz kalma süresine göre değişebilmektedir. Güneş ışığına mazuriyetin kronikleşmesi;ciltte beneklerin oluşması,cilt serleşmesi,ince ve kalın çizgilerin ve kırışıklıkların ve hatta cilt kanseri oluşmasıyla sonuçlanabilir.
Fotozarar histolojik olarak;epidermal kalınlaşma,azalmış selüler yapı ve hücredışı matriksi ile tanımlanabilir ve buna inflamasyon da eşlik edebilir.
Fotozararın cilt üzerindeki etkisini onarıcı role sahip olan retinoik asit direkt olarak;retinol ise dolaylı yoldan bu görevini gerçekleştirir. Retinoidler,oluşan hasarı düzeltici bir mekanizma ile onarırken,ilermesini de engeller. Dermisin yapısında bulunan ve kollojenin yıkımından sorumlu bir enzim grubu olan matriks metalloproteinlerine ultraviyole ulaşımını bloke eden de retinoik asittir.
Retinoik asit ayrıca;fibroblast çoğalmasını ve keratinositi uyarır. Uyarılan fibroblastlar daha çok kollojen üretirler ki bu da dermis yapısını düzeltir. Daha fazla kollojen dermise daha çok kalınlık ve travmaya karşı direnç verir.
Striya,deride gümüş beyaz renkli,uzun ve gergin izlerdir. Gebelik,uzun süre kortikosteroit kullanımı,hızlı kilo alma gibi durumlarda deri altı bağ dokusundaki yırtılmalar sonucu gelişir.
Rollman ve Vahlquist, yaptıkları bir araştırma da retinolün serum ve cilt konsantrasyonunun akne vulgarisli hastada düşük,ichthyosis vulgarisli hastada da önemsiz bir düzeyde olduğunu göstermişlerdir.
A vitamininin cilt asiditesine etkisi hakkında bir şey söylenmemiştir,sadece A vitamininin keratinizasyon, yağ bezi aktivitesi ve bağışıklık sistemini ayarlama gibi cilt üzerindeki biyolojik işlevlerinin, pH’ı da ayarlayabileceği düşünülmüştür.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar,striyanın all-trans retinoik asitle tedavi edilebileceğini göstermiştir. All-retinoik asidin %80 hastada uzun ve geniş izlerin oluşumunu ve gelişmesini engellediği ve azalttığı bulunmuştur.
Daha önceden medikal çevrelerce çok dikkate alınmayan selülit, son zamanlarda magazin ve gazetelerde önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. Portakal kabuğu ya da ufak çukur görünümlü selülitin,düzensiz-can sıkıcı çevre koşullarında yaşayanların problemi olarak düşünülmüştür.
Henüz kabul edilen genel bir açıklama yoktur ancak düzensiz yağ toplanması,lenfatik ve bağ doku anormallikleri sonucu oluştuğu bilinmektedir. Bu kozmetik sorunu retinolün düzelttiği rapor edilmiştir. Tercih edilen ve selülit görünümünü azaltan birçok kozmetik ürün retinol içermektedir. Son zamanlarda yapılan bir çalışma retinolün selülit üzerindeki olumlu etkilerini somut ölçüler kullanarak kanıtlamıştır.
A vitamini ve analogları kozmetik çevrelerce cilt tedavilerinde sıklıkla kullanılan önemli bileşiklerdir. Bu bileşikler sedef hastalığında oral ya da topikal olarak kullanılabilir. Akne ve fotozarar durumunda topikal olarak kullanılırken;striya,selülit ve yara iyileşmesi tedavisinde topikal tedavi olarak kulanılma durumu test edilmektedir.
Diyetisyen Nilgün Meydan
• insan vücudunun içi ile dış çevre arasında bir bariyer görevi yapan,
• vücudu mekanik etkilerden,zararlı maddelerden,çeşitli mikroorganizma saldırılarından ve radyasyon tehtidinden koruyan organımızdır.
Deri ayrıca;
• vücut ısısını düzenleyerek ve su kaybını en alt düzeye çekerek vücudun dengesini sağlama gibi önemli bir göreve sahiptir.
• Acı ve sıcaklığa duyarlı olan sinir uçlarını yapısında bulundurur.
• Son yıllarda yapılan araştırmalar cildin,immun sistemin esansiyel bir parçası olduğunu da göstermiştir.
• Bütün bu yaşamsal biyolojik özelliklerin yanında cilt,duygudurumunu ve fiziksel çekiciliği yansıtma konusunda temel görevlerinden birini gerçekleştirir.
• Cildin görünüşü;yüzeyel yapı,renk ve bazı fizyolojik özellikler(elastikiyet;ter,koku ve sebum üretimi) tarafından belirlenir.
Cildin yapısı ve dış görünümü beslenmeye bağlı değişiklik gösterir. Bazı cilt bozukluklarının gelişmesinden sorumlu besin öğelerinin yetersizliği,bu ifadeyi kanıtlamıştır.Yetersiz olan vitamin,mineral ya da esansiyel yağ asidi gibi öğelerin diyete ilave edilmesiyle bu olumsuzluklar düzelebilmiştir.
Amerikan Dermatoloji Akademisi’nin bilgilerine göre; cildi besleyen vitamin,mineral,antioksidan ve diğer besin öğelerinin yeterli alınması,diyete ek yapılması ya da cilde direkt uygulanması;cildin sağlıklı,genç ve güzel kalmasını sağlar.
Esansiyel bazı besin öğelerinin eksikliği;yetersiz besin tüketimi,malnütrisyon,kusma ya da diyare ve fistül yoluyla besinin geçiş süresinin azalması nedeniyle gerçekleşebilir. Bundan başka uygulanan tedaviler besinlerin biyoyararlılığını engelleyebilir. Birkaç besin öğesinin yetersiziliğini yansıtan cilde ait farklılaşamalar çoğunlukla değişkendir.
Bunun sonucu çift taraflı bir durum oluşmaktadır. Bazı besin öğelerinin yetersizliği ya da fazlası cilt problerine yol açarken, çok sık karşılaştığımız bazı cilt problemlerinin çözümünü de besin öğelerinde buluruz.
Sık Karşılaşılan Bazı Cilt Hastalıkları; Atopik Dermatit/Atopik Egzema, Psoriasis (Sedef Hastalığı), Ergenlik Sivilcesi(Akne Vulgaris), Mantar Hastalığı, Kellik/Alopesi, Liken Planus, Cilt Kanseri
A VİTAMİNİ
A vitamini yağda eriyen bir vitamin olup,retinol olarak bilinen bir alkoldür.11-cis veya tüm-trans izomeri halinde bulunur. Vitamin A başlıca karaciğerde ve balık karaciğer yağında bulunur.
β-karoten,havuç ve diğer bitki dokularında bulunan turuncu renkli bir pigmenttir.A vitamininin biyolojik etkisine sahiptir ve bitkisel gıdalarda bulunan A vitamini şeklidir.
A vitamini ve analogları birçok kimyasal olayda yer almanın yanı sıra,gen ifadesi ve doku farklılaşmasını düzenlemekle de ilgilidir.A vitamini eksikliği;gece körlüğü,kemik-doku büyüme ve yapılanmasında,deri lezyonlarının iyileşmesinde,birçok epitelyal hücrelerinin keratinizasyonunda bozukluklara ve adrenal korteksde anormal fonksiyona sebep olur.
A vitamini analoğu olan retinoidler,epitelyum dokuların farklılaşması ve fonksiyonlarını gerçekleştirmede önemli bir role sahiptir. Bu bileşikler farmakolojik olarak;akne,ışınların zararlı etkileri ve sedef gibi birçok dermatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır.
Cilt yaşlanması iç ve faktörlerin etkisinde gerçekleşen bir durumdur. Dıştan gelen en önemli tehdit ultraviyole güneş ışığına uzun süre maruz kalma sonucu oluşan ve kanser başlangıcı da olan fotozarardır. Bu durumun derecesi,kişinin cilt tipine ve güneş ışığına maruz kalma süresine göre değişebilmektedir. Güneş ışığına mazuriyetin kronikleşmesi;ciltte beneklerin oluşması,cilt serleşmesi,ince ve kalın çizgilerin ve kırışıklıkların ve hatta cilt kanseri oluşmasıyla sonuçlanabilir.
Fotozarar histolojik olarak;epidermal kalınlaşma,azalmış selüler yapı ve hücredışı matriksi ile tanımlanabilir ve buna inflamasyon da eşlik edebilir.
Fotozararın cilt üzerindeki etkisini onarıcı role sahip olan retinoik asit direkt olarak;retinol ise dolaylı yoldan bu görevini gerçekleştirir. Retinoidler,oluşan hasarı düzeltici bir mekanizma ile onarırken,ilermesini de engeller. Dermisin yapısında bulunan ve kollojenin yıkımından sorumlu bir enzim grubu olan matriks metalloproteinlerine ultraviyole ulaşımını bloke eden de retinoik asittir.
Retinoik asit ayrıca;fibroblast çoğalmasını ve keratinositi uyarır. Uyarılan fibroblastlar daha çok kollojen üretirler ki bu da dermis yapısını düzeltir. Daha fazla kollojen dermise daha çok kalınlık ve travmaya karşı direnç verir.
Striya,deride gümüş beyaz renkli,uzun ve gergin izlerdir. Gebelik,uzun süre kortikosteroit kullanımı,hızlı kilo alma gibi durumlarda deri altı bağ dokusundaki yırtılmalar sonucu gelişir.
Rollman ve Vahlquist, yaptıkları bir araştırma da retinolün serum ve cilt konsantrasyonunun akne vulgarisli hastada düşük,ichthyosis vulgarisli hastada da önemsiz bir düzeyde olduğunu göstermişlerdir.
A vitamininin cilt asiditesine etkisi hakkında bir şey söylenmemiştir,sadece A vitamininin keratinizasyon, yağ bezi aktivitesi ve bağışıklık sistemini ayarlama gibi cilt üzerindeki biyolojik işlevlerinin, pH’ı da ayarlayabileceği düşünülmüştür.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar,striyanın all-trans retinoik asitle tedavi edilebileceğini göstermiştir. All-retinoik asidin %80 hastada uzun ve geniş izlerin oluşumunu ve gelişmesini engellediği ve azalttığı bulunmuştur.
Daha önceden medikal çevrelerce çok dikkate alınmayan selülit, son zamanlarda magazin ve gazetelerde önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. Portakal kabuğu ya da ufak çukur görünümlü selülitin,düzensiz-can sıkıcı çevre koşullarında yaşayanların problemi olarak düşünülmüştür.
Henüz kabul edilen genel bir açıklama yoktur ancak düzensiz yağ toplanması,lenfatik ve bağ doku anormallikleri sonucu oluştuğu bilinmektedir. Bu kozmetik sorunu retinolün düzelttiği rapor edilmiştir. Tercih edilen ve selülit görünümünü azaltan birçok kozmetik ürün retinol içermektedir. Son zamanlarda yapılan bir çalışma retinolün selülit üzerindeki olumlu etkilerini somut ölçüler kullanarak kanıtlamıştır.
A vitamini ve analogları kozmetik çevrelerce cilt tedavilerinde sıklıkla kullanılan önemli bileşiklerdir. Bu bileşikler sedef hastalığında oral ya da topikal olarak kullanılabilir. Akne ve fotozarar durumunda topikal olarak kullanılırken;striya,selülit ve yara iyileşmesi tedavisinde topikal tedavi olarak kulanılma durumu test edilmektedir.
Diyetisyen Nilgün Meydan
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Cilt Sağlığı ve A Vitamini ile İlişkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Nilgün MEYDAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Nilgün MEYDAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.