2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Zihnimdeki Satranç: Panik Bozukluk
MAKALE #17285 © Yazan Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ | Yayın Ekim 2016 | 2,902 Okuyucu
ZİHNİMDEKİ SATRANÇ: PANİK BOZUKLUK
Genel itibariyle toplumumuzda psikolojik rahatsızlıklar saklanan, kimsenin bilmemesini istediğimiz türden rahatsızlıklardır. Pek çok kişi herhangi bir rahatsızlık geçirdiği zaman geçmiş olsun dilekleri beklerken, iş psikolojik rahatsızlıklara gelince kimsenin bilmemesini, duymamasını isteriz. Ne gariptir ki bazı psikolojik rahatsızlıkları ise çok benimsemiş durumdayız. İşte bu fazlaca benimsemiş olduğumuz rahatsızlıkların başında da ‘Panik Atak’ gelmektedir. Aslında panik atak bir rahatsızlık değil, bir rahatsızlığın belirtileri’dir. Fakat Panik Atak kelimesi o kadar çok kullanılmaktadır ki, artık neredeyse herkes Panik bozukluğu yerine Panik atak kelimesini kullanmaktadır.
Genel olarak Anksiyete (Kaygı-Bunaltı) Bozuklukları adı altında bulunan yaklaşık 10 kadar kaygıya dayalı rahatsızlık bulunmaktadır. İşte bu rahatsızlıkların hemen hepsinde çeşitli seviyelerde panik atak olabilmektedir. Fakat bu yazımızda işleyeceğimiz konu ‘Panik Bozukluk’ ekseninde olacaktır.
Panik atak belirtileri durduk yere, aniden, sebepsiz ortaya çıkıyorsa Panik Bozukluktan bahsedebiliriz. Panik atak yaşıyor olmak panik bozukluk olduğunu göstermez. Sağlıklı insanların %35’i son bir yıl içinde panik atak geçirmiş olabilir. Yani her panik atak geçiren kişide bir rahatsızlık aramak doğru değildir. Pek çok kez görülüyor ki inanlar bir kez panik atak geçirdikten sonra bu belirtiler hakkında gereğinden fazla araştırma yaparak kendi kendilerine teşhis koymaktadırlar. Unutmayınız ki yaşadığınız şeye ne kadar odaklanırsanız bu konuda o derece sıkıntı yaşamanız, yani atakların tekrar etmesi muhtemeldir. Ayrıca Panik atak başka psikiyatrik rahatsızlıklarda da gözlenebilir. Bu nedenle bu türden şikayetleri olanlar öncelikle bir uzmana başvurmalılar.

Şimdi panik nöbetlerin ne olduğuna bakalım;
Bu nöbetler genellikle 10-15 dakikadan bir kaç saate kadar sürebilir. Fakat bütün süre boyunca hep aynı şiddette değildir. Başlangıçta hasta neye uğradığını şaşırır. Bazen ölüm korkusu ya da deli olma korkusu yüzünden hasta çevresinden yardım bekler. Hemen yakınlarından doktora götürülmesini ister. En çok bir kalp krizinden korkularak acil servise yetiştirilen hastanın nöbeti hekimle biraz konuştuktan sonra yatışmaya başlar. (Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Orhan ÖZTÜRK, Ankara, 2004)

Çoğu zaman kişi bu panik sırasında öleceğinden ya da özdenetimini (self control) yitirerek çılgınca birşey yapacağından, örneğin deli olmaktan korkar. Aslında hastaya deli olmak ne demektir diye sorulduğunda bunun tanımlamasını da yapamaz. Bu, gerçekte özdenetimi tümden yitirme, ya düşüp olduğu yerde bayılma ya da çılgınca bağırma, çılgınca bir şey yapma korkusudur. Çoğu zaman yanında güvendiği birileri olursa ölmek, kendini kaybetmek, özdenetim dışı bir şey yapmak, düşüp bayılmak korkusu yatışır. Fakat hiç beklenmedik bir anda panik nöbetleri yineledikçe artık hastada korku nöbeti geçirme korkusu yerleşir (beklenti bunaltısı).(Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Orhan ÖZTÜRK, Ankara, 2004)

Panik nöbetlerinin ne zaman, nerede geleceği genellikle belli olmaz. Örneğin kapalı, açık, yüksek yerlerde, kalabalık içinde, yalnız kalınca oluyorsa o zaman panik nöbetlerinin fobik nitelik kazanmış olduğu anlaşılır. En çok agorafobili panik nöbetleri görülür. Kalabalık içinde, açık yerlerde, sokakta, pasajda, otobüste, hastanın tıkanıp kalmış, yalnız, yardımcısız, çaresiz hissettiği herhangi bir yerde ortaya çıktığı zaman bu duruma yeni tanımlamaya göre agorafobili panik nöbeti denmektedir.(Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Orhan ÖZTÜRK, Ankara, 2004)

Panik bozukluğu tanısı için ICD-10 şu ölçütleri sıralamıştır:
"Kesin tam için bir ay içerisinde birkaç kez ağır otonomik bunaltı nöbeti geçirilmiş olmalıdır. Bu nöbetler:
Bir dış tehlikenin bulunmadığı durumlarda ortaya çıkar:
Bilinen ya da önceden kesitirilebilen durumlarla sınırlı değildir:
Ara dönemlerde bunaltı belirtileri pek bulunmamaktadır (beklenti bunaltısı dışında).(Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Orhan ÖZTÜRK, Ankara, 2004)
Prof. Dr. Ertuğrul KÖROĞLU hoca’nın Panik Bozukluk eserinde Panik bozukluğu yaşayanların odaklandıkları korkular ve bu korkularla baş etme stratejileri hakkında vermiş olduğu nadide bilgilere göz atalım;
Odaklanılmış Korkular ve Bunlarla Başetme
Bir kalp krizinden öleceğine ilişkin odaklanılmış korku: Panikte korkulan belirtiler genellikle kalp çarpıntısı, kalp atış hızında artma, kalp çırpıntısı, kalp atışlarında atlamalar olması ve göğüs ağrısıdır.
Tıbbi gerçek: Panik atakları kalp krizine yol açmaz. Panik atakları sırasında çekilen elektrokardiyogramlarda (EKG) yalnızca kalp hızında hafif bir artış saptanır. Gerçek bir kalp krizinin belirtileri, göğüste basınç duyumu, yeğin bir göğüs ağrısı ve seyrek olarak ortaya çıkan çarpıntıdır. Bu belirtiler çoğu zaman dinlenme ile azalır. Bunun tam tersine kaygılı ve panik içindeki kişi yatağa uzansa bile belirtileri sürer.
Boğularak öleceğine ilişkin odaklanılmış korku: Boğulma korkusu giderek artıyor gibi görünür. Korkulan belirtiler genellikle yeterince hava alamama, yani soluksuz kalma, boğazda daralma, tıkanma duyumları ya da göğüste basınç duygu¬sudur. Kapalı, sıcak ve kalabalık ortamlarda bulunmak kişide yeterince hava alamıyor duyguları yaratır.
Tıbbi gerçek: İnsanlar bir panik atağı sırasında boğularak ölmezler. Sanki soluk alamıyorlarmış gibi bir duygu içinde olsalar da gerçekte uygun bir biçimde soluk alıp veriyorlardır. Soluk almak için kendilerini ne denli zorlarlarsa, soluk alıp verme hızları o denli artacağı için yeterince hava alamadıkları duygusuna kapılırlar.
İnme (felç) geçireceğine ilişkin odaklanılmış korku:
Panik atağı geçirenlerin inme geçireceklerine ilişkin korku geliştirmelerine yol açan belirtiler uyuşukluk, kaskatı kesilme, karıncalanma, güç yitimi duygulan (özellikle vücudun bir kesiminde algılanırsa) ve sırttan yukarı doğru kalkan ateş basmalarıdır. Bu korku, özellikle kişinin ailesinde bir inme öyküsü varsa yaşanır.
Tıbbi gerçek: Panik atakları inmeye yol açmaz. Bir panik atağı sırasında kan basıncı biraz yükselse bile bu durum hiçbir zaman bir inmeyi tetiklemez.
Bayılacağına ilişkin odaklanılmış korku: Böyle bir korku yaşanmasına yol açan duyumlar sersemlik hissi, baş dönme¬si, bayılacakmış gibi olma duygusu, uyuşukluk, bulanık görme, belirli bir konuya odaklanamama, ateş basması ve soluk alıp verememedir. Bu korku, düşecek gibi olma korkusu ile birlikte gider. Çoğu zaman düşecekmiş gibi olma korkusundan söz ediliyorsa bunun arkasında bayılma korkusu yatar. Panik atağı geçirmiş olan birçok kişi “bayıldım” derken, bayılacakmış gibi olmayı anlatmak ister. Bu durum, birkaç saniye süreyle bile olsa bilinci kapalı olarak yerde uzanmaktan çok daha değişik psikolojik bir durumdur.
Tıbbi gerçek: İnsanlar, çok seyrek görülen özel birtakım durumlar dışında, panik atakları sırasında bayılmazlar. Bunun nedeni, uyarılmışlıklarından ötürü kan basınçlarının biraz da olsa yükselmiş olmasıdır. Bir insanın bayı- labilmesi için kan basıncı birden düşmelidir.
Çıldıracağına ilişkin odaklanılmış korku: Korkulan belirtiler çoğu zaman gerçekdışılık ya da benliğinden ayrılmış olma duyguları, odaklanamama ve düşüncelerini toparlayamama, uçuşan düşünceler, yaşanan yoğun korkudan ötürü sinirsel bir çöküş yaşanacağı korkusu, olağandışı düşünceler, şaşılası imgeler ve zihinsel boşluk yaşamadır. Bu kişiler düşüncelerini denetim altında tutamadıkları duygusuna kapıldıkları zaman bunu çıldırmanın ya da delirmenin bir başlangıcı olarak yorumlarlar.
Tıbbi gerçek: Panik atakları “çıldırma”ya neden olmaz. Kişide “sinirsel bir çöküntü, bir bitmişlik” yaşanıyorsa bu yalnızca panik bozukluğuna bağlanamaz. Büyük bir olasılıkla bunun başka birtakım nedenleri vardır. İnsanlarda kimi zaman acayip, şaşılası düşüncelerin ve imgelerin doğması olağan kabul edilebilir. İnsanların başetmekte zorluk çektikleri, düşüncelerini bir türlü toparlayamadıkları ve odaklanamadıkları durumlarda kendilerini iyi hissetmemeleri sık karşılaşılan bir durumdur.
Denetimini yitirecek olmaya ilişkin odaklanılmış korku: “Denetimini yitirecek olma” duygusal açıdan yüklü bir anlatımdır, çoğu zaman yıkımsallaştırma yaklaşımının olduğunu gösterir. Bu, oldukça belirsiz bir terimdir, özgül korkuya indirgenmesi gerekir. Sözgelimi “savaş ya da savuş” tepkisi sırasında koşup kaçma dürtüsü çoğu kişi tarafından denetimini yitirme olarak düşünülür. Başkaları ağlamayı, koşturmayı ve çığlık atmayı, korkudan donakalmayı, başkalarını korkutmayı da böyle bir anlatımla dışavurur.
Tıbbi gerçek: “Savaş ya da savuş” tepkisi gerçekte daha hızlı ve daha açık düşünmeyi sağlar. Ancak bütün düşünceler algılanan gözdağı ile ilgilidir. Kimi insanlar ağlayıp, bağırıp çağırmayı denetimini yitirmek olarak görür. Burada, istenmedik ortamlarda olsa bile, ağlamanın olağan bir insan yaşantısı olduğu kabul edilmelidir.
Utanacak duruma düşme ya da küçük düşmüş olmaya ilişkin odaklanılmış korku: Buradaki korkular da dene¬timini yitirme korkuları ile yakından ilişkilidir. Korkulan belirtiler ürperme, titreme, ağlama, kızarma, titrek bir ses tonuyla konuşmadır. Sanki kaygı duymak bir suçmuş gibi “kaygılı” olarak görünmekten korkulur. Birçok kişi kaygıyı zayıflığın bir göstergesi olarak değerlendirir. Yine birçok kişi bulunduğu ortamdan ayrılmaktan, oradan çekip gitmekten, bir toplantıdan, girdiği sıradan, alışveriş yaptığı mağazadan çıkmaktan ya da düşmekten korkar. Başkalarının kendilerini “çıldırmış” ya da acayip biri olarak görmelerinden çekinirler.
Tıbbi gerçek: Herkesin yaptıklarından ya da söylediklerinden ötürü utanç duyduğunu ya da küçük düştüğünü hissettiği zamanlar olmuştur. Hiçbirimiz, böyle zamanların olmasını istemesek de, bunların üstesinden gelmeyi öğrenebiliriz.
Hiç devinemeyecek denli güçsüzleşecek ya da yere düşecek olmaya ilişkin odaklanılmış korku: Korkulan bedensel duyumlar, uyuşukluk, karıncalanma, aşırı bir güçsüzlük, sendeleme ve yalpalamadır. Güçsüzlük özellikle dizlerle ve bacaklarda, kimi zaman da kollarda hissedilir. Kimileri kaskatı kesilme ve ağırlık çökmesi gibi duygular yaşar.
Tıbbi gerçek: insanlar kaygılı oldukları zaman kendilerini zayıf, uyuşuk ve katılaşmış olarak hissetseler de bu, kaslarının kendilerini destekleyemeyecek kadar zayıf düştüğü anlamına gelmez. Bu yalnızca bir algıdır ve kişi bu koşullar altında devinemeyeceği, ayakta duramayacağı ya da araba kullanamayacağı düşüncesine takılır kalır.
Kaynaklar:
1. Panik Bozukluğu nedir? Nasıl Başedilir?, Ertuğrul KÖROĞLU, Hyb yayınları.
2. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Orhan ÖZTÜRK, Ankara, 2004
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Zihnimdeki Satranç: Panik Bozukluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hakan TOKGÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ
Konya (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün Yazıları
► Panik Atak ve Panik Bozukluk Nedir? Psk.Şeyma ALTINEL
► Panik Atak ve Panik Bozukluk Nedir? Psk.Bengisu Nehir AYDIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Zihnimdeki Satranç: Panik Bozukluk' başlığıyla benzeşen toplam 25 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:21
Top