2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Uzun Yaşamak İçin Beslenme Sırları
MAKALE #1732 © Yazan Dyt.Kübra TEL ADIGÜZEL | Yayın Ekim 2008 | 6,996 Okuyucu
Uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrı yıllarca araştırılmıştır. Oysa hiçbirimiz en yakınımıza bakmıyoruz. Besinler ve besinlerin içindeki o sihirli maddeler. Unutmayalım ki her besinin yaradılışı bir amaç içindir. Biz her çeşit besini doğal yoldan sağlayarak ve uygun yöntemlerle hazırlayıp gerekirse de uygun pişirme yöntemi ile pişirip tüketirsek ve dünyada o besine sadece bizim ihtiyacımız varcasına çok yemeyip, bizim için yeterli olan miktarı tüketirsek, besinler vücudumuza sırları fısıldayacak ve bizlerin sağlıklı ve uzun yaşamamızı sağlayacaklardır. Uzun ve sağlıklı yaşamak için neler yapmalıyız? Hangi besinlerin nelere faydası vardır? Rahatlıkla ulaşacağımız besinleri inceleyelim.

Buzdolabımızda her zaman bulunan yoğurt iyi bir protein, kalsiyum ve B2 vitamini kaynağıdır. Ayrıca içindeki probiyotiklerle yaşlanmamızı geciktirirken, kansere karşı bizi korur ve yaşam kalitemizi artırır. Probiyotikler kabızlık sorununun giderilmesine yardımcı olurlar. İnce ve kalın bağırsaktaki zararlı bakterilerin yerini alarak, zararlı bakterileri kontrol altına alırlar ve bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalığa karşı vücut direncinin artmasına katkıda bulunurlar. Antibiyotik kullanımı nedeniyle doğal florası bozulan bağırsakların dengesini düzeltmeye yardımcı olurlar.B grubu vitaminleri ve K vitamini üretimini ve emilimini sağlarlar. Kalsiyumun bağırsaklardan emilimini artırıp, kemik erimesini (osteoporoz) önlerler. Zararlı bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları yavaşlatırlar. İdrar yolu enfeksiyonlarına ve seyahatlerde ishale sebep olan E. coli bakterisinin gelişimini engellemeye yardımcı olurlar. Alerji belirtilerini azaltırlar. Zehirli maddelerin vücuttan atılmasına ve cildin görünümünün iyileşmesine yardımcı olurlar. Sindirim kanalında sağlıklı bir bakteri dengesi oluşturup, bazı gerekli enzimleri üreterek sindirime katkıda bulunurlar. Laktoz ve protein sindirimini kolaylaştırırlar.

En ucuz ve protein kalitesi en yüksek besin: yumurta. Yapılan çalışmalar, yumurta proteinlerinin %100 oranında vücut proteinlerine dönüştüğünü göstermiştir. Bu nedenle yumurta proteinleri örnek proteinler olarak değerlendirilmektedir. Yumurta yağının %33’ü doymuş, %16 kadarı çoklu doymamış, kalanı tekli doymamış yağ asitlerinden oluşur. Yağ, yumurtanın sarısında yoğunlaşmıştır. Yumurta sarısı yüksek kolesterol içermesine rağmen doymamış yağ asitleri yüksek olduğundan ve lesitin içerdiğinden kolesterol yükseltici etkisi yağlı et ve süt ürünlerinden daha düşüktür. Yumurta sarısı demir, A vitamini ve B vitaminlerinden zengindir. Ayrıca gözlerimizi serbest radikallere karşı koruyan antioksidanları içerir. Bu antioksidanlar Lutein ve zeksantindir.Lutein ve zeksantin, sebzelerde de yoğun miktarda bulunuyor, ancak yumurta sarısındaki bu maddeler, daha kolay ve verimli bir şekilde emilir.

İyi bir protein kaynağı olan kırmızı et, tavuk ve balıketi. Günde belirli miktarda et tüketilmelidir. Etler, demir, B12 ve çinko açısından oldukça zengindir. Özellikle et, vücudumuz için kullanımı kolay olan demirin kaynağıdır. Biz bu demire hem demiri diyoruz ki kansızlık problemi olanlar mutlaka belirli miktarda kırmızı et tüketmelidir. Kalp damar hastalığı olanlar ve kan yağları kolesterolü yüksek olanlar ise eti sınırlı miktarda tüketmelidir. Kırmızı et yerine tavuk veya balıketi tercih etmelidir. Etten çeşitli işlemlerle sucuk, salam, sosis, pastırma, kavurma gibi et ürünleri yapılmaktadır. Özellikle salam sosis yapımında renk değişikliğini ve mikroorganizmaların üremesini önlemek için nitrit-nitrat gibi kimyasal maddeler katılmaktadır. Bu kimyasalların vücutta oluşturabileceği zararlı etkileri C ve E vitamini gibi antioksidanlarla önlenebilmektedir. Bu tür ürünleri tüketirken C ve E vitamininden zengin meyve ve sebzelere de diyetimizde yer vermeliyiz. Ülkemizde rahatlıkla elde edebileceğimiz balık. Balık çeşitlerini yemeliyiz çünkü balıklar doymamış yağ asidi olan n-3 yağ asitlerini içerir ki n-3 yağ asitleri vücudumuzu kansere karşı korur, bağışıklık sistemimizi güçlendirir, bizleri kalp damar hastalıklarına karşı korur ( kan basıncını düşürür, trigliserid ve kötü huylu kolesterolü azaltır, iyi huylu kolesterolü arttırır) ve beyin fonksiyonlarımızın gelişmesinde etkilidir. Özellikle somon, sardalya, uskumru, ton balığı gibi balıkların omega-3 yağ asidi içeriği daha fazla olduğu için bu balık türlerini tercih etmeliyiz. Eğer balık tüketemiyorsanız ve n-3 yağ asidi içeriği yüksek balık yağından faydalanmak istiyorsanız tablet halinde eczanelerden balık yağı temin edebilirsiniz. Fakat unutmayalım ki balığı tüketirsek sadece omega 3 yağ asidi değil, diğer faydalı besin öğelerini de almış oluruz.

Soframızın vazgeçilmezi: ekmek ve tahıl grubu. Tahıl ve tahıl ürünleri vitaminler, mineraller, karbonhidratlar ( nişasta, lif) ve diğer besin öğeleri içermeleri nedeniyle sağlık açısından önemli besinlerdir. Tahıllar B12 dışındaki B grubu vitaminlerinden zengindir. Özellikle B1 vitaminin ( Tiamin ) en iyi kaynağıdır. Ayrıca tahıl tanelerinin yağı vitamin E’den zengindir. Ekmeklerimiz tam buğday unundan olmalıdır. Tam buğday unu posa içerir.Posalar, çözünen ve çözünmeyenler diye farklı iki özelliktedirler. Çözünen posalar suda erir, çözünmeyenler ise suda erimez. Besinlerin bu farklı özellikleri birçok bakımdan sizin sağlığınızı artırır. Posanın kalp damar hastalıkları riskini azaltıcı etkisi vardır.LDL kolesterol veya kötü kolesterol düzeyini düşürerek total kan kolesterol düzeyini düşürmeye yardımcı olabilir. Posa, kolesterolden yapılmış safra asitlerinin barsaklardan atılmasına yardımcı olur. Sonuç olarak daha az miktarda diyet kolesterolünün vücut tarafından emilimi sağlanır. Kolon ve rektum kanser riskini azaltır. Çözünen posalar kan şekeri seviyesinin kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Kabızlığı ve onunla birlikte oluşan rahatsızlıkları önler. Atık maddeler vücuttan kolaylıkla dışarı atılınca barsakların zorlanarak kasılmasına gerek kalmaz. Böylece anal bölgede hemoroidal hastalıkları önler. Yumuşak ve düzenli dışkılama ile aynı zamanda divertikül de önlenebilir. Divertikülde barsak çeperleri ve özellikle kolon zayıflayınca küçük torbacıklar oluşur. Bu torbacıklar enfekte olabilir ve oldukça acı ve ağrıya sebep olur.

Gökkuşağı gibi renkleri ile ve her renginde farklı bir yarar taşıyan meyveler ve sebzeler. Meyve ve sebzeler, enerji değeri düşük olup, folik asit, A vitamininin ön öğesi olan beta-karoten, E, C, B2 vitamini, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve diğer antioksidan özelliğe sahip bileşenlerden zengindirler. Ülkemizde çok çeşitli meyve ve sebze yetiştirilmektedir. Mevsimine göre her çeşit meyveyi ve sebzeyi tüketmeliyiz. Unutmayalım ki meyvelere ve sebzelere rengini veren maddeler bizim uzun yaşama formülümüzün sırlarını içerir. Meyvelerden ve sebzelerden birkaç tanesini ele alırsak; üzüm özellikle siyah üzüm. Üzümü çekirdekleri ile beraber tüketmeliyiz çünkü üzüm çekirdeğinin antioksidan içeriği çok yüksektir. Kırmızı havuç ve domatesi ele alırsak; içerisinde bulunan lycopen, yani domates ve kırmızı havucun içerisinde baskın bulunan antioksidan, serbest radikallere karşı vücudumuzu korur, özellikle erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucudur. Sarımsakta bulunan diallil disülfürün kan yağlarını düşürücü etkisi vardır. Her gün rengârenk meyvelerden ve sebzelerden çeşitli renklerde tüketmeliyiz. Unutmayalım ki her renk farklı bir antioksidan varlığını anlatır.

Tadı da insana sağladıkları kadar güzel olan ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar. Posa yönünden zengindirler. Magnezyum içerikleri yüksektir ki magnezyumun kalp krizini önleyici etkisi vardır. E vitamini içerirler ki E vitamini güçlü bir antioksidandır. Ayrıca ceviz n–3 yağ asidi içerir. Yukarıda da belirttiğim gibi n–3 yağ asidi beyin fonksiyonlarımızın gelişmesinde etkilidir. Bu besinlerin enerji değerinin yüksek olduğu unutulmamalıdır.

Yemeklerimize lezzetini veren yağlar. Yemeklerimizde çeşitli yağlar kullanmalıyız. Zeytinyağı, mısırözü, ayçiçeği yağı; hepsinden belirli miktarda kullanmalıyız. Çünkü bu yağların yağ asidi içerikleri birbirinden farklıdır. O nedenle hepsinden gün içerisinde belirli miktarda kullanıldığında daha faydalıdır. Beslenmede her zaman çeşitlilik önemlidir. Tereyağı ise doymuş yağ asidi içeriği çok fazla olduğu için ve biz doymuş yağ asitlerini süt, yoğurt veya et gibi hayvansal kaynaklı besinlerle yeterince vücudumuza aldığımız için tereyağı tüketilmemeli yerine sıvı yağları tercih etmeliyiz.

Hayat kaynağımız su. Su tüketimimiz çok önemlidir. Su, vücudumuzun %60’ını oluşturur. Su vücut ısısının denetimini sağlar, yediğimiz besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınmasını, hücrelerde yaşam ve sağlık için gerekli biyokimyasal tepkilerin oluşmasını sağlar, metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve atılmasını sağlar. Gün içerisinde böbreklerden, deriden, barsaklardan ve akciğerlerden solunum yoluyla sıvı kaybı olur. Bu sıvı yaklaşık 2,5 litredir. Bu nedenle günlük yeterli miktarda sıvı alımımız önemlidir. Su ihtiyacımızın nasıl karşılandığını incelersek; 1500 ml içme suyu ile, 1000 ml yiyecek ve içeceklerle ve 260 ml ise metabolizmamız sonucu oluşan su ile. Günlük en az 8 su bardağı su tüketmeliyiz.

Kahvaltının vazgeçilmezi: çay. Ülkemizde genel olarak siyah çay tüketilmesine rağmen yavaş yavaş yeşil çay da tüketilmeye başlanmıştır ki yeşil çayın antioksidan içeriği siyah çaydan daha yüksektir ayrıca metabolik hızı yükseltme etkisi vardır ve siyah çay yeşil çaya oranla daha fazla kafein içerir. Bu nedenle siyah çay yerine yeşil çay tüketimini arttırmak daha faydalı olur. Siyah ve yeşil çay içeriğindeki flavonoidler vücudu hasara uğratabilecek bazı ajanlara karşı koruyucudur. Çaya yararlı özelliklerini veren flavonoidler çayın cinsine, üretim şekline, demleme süresine göre değişebilir. Yeşil çayın siyah çaydan daha fazla flavonoid içerdiği bilinmektedir. Yeşil çayın yapılan çalışmalara göre kalp hastalıklarına ve felçlere bağlı ölüm riskini azaltıcı etkisi olduğu bulunmuştur. Yeşil çayın kötü huylu kolesterolü ( LDL kolesterol ) ve trigliseridi azaltıcı etkisi olduğu çalışmalarda gözlenmiştir. Yeşil çay içerisinde bulunan antioksidan etki gösteren flavonoidler emilerek kan dolaşımına geçerler ve çeşitli dokulara ulaşarak bu flavonoidler özellikleri sayesinde dokularda kansere karşı koruyucu etki gösterirler. Kanserin her aşamasında etki gösteren yeşil çay, kanser hücrelerinin ölümünü sağlar. Ayrıca vücudun kanser tedavisi için kullanılan kemoterapi ilaçlarına cevabını artırır. Kandaki antioksidanları arttırarak bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı direnci arttırır. Ayrıca yapılan başka bir çalışmada yeşil çayın yağ yakımını arttırıcı etkisi olduğu, kilo vermeye yardımcı olduğu saptanmıştır. Yeşil çay 75–85 derecelerde sıcak suyla 3 dakika kadar demlenmeli ve sonrasında tüketilmelidir.

Her birinin farklı faydaları olan bu besinlerin tüketim şekli de çok önemlidir. Faydalı olduğu için miktarda hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır. Az ve yavaş yavaş yenmeli ve sofradan çok tok olarak kalkılmamalıdır. Ayrıca günde altı öğün tüketmeliyiz çünkü öğün sayımız arttıkça karaciğerde kolesterol yapımı azalır. Ayrıca kanımızdaki kötü huylu kolesterol ( LDL kolesterol) azalır. Vücudumuz için yeterli miktarda besin öğesi almalıyız ve her öğünde besin çeşitliliği sağlamalıyız. Yeterli miktarda, doğru besinleri seçerek beslendiğimiz zaman yaşamak için yeterli enerjiyi alırken yaşlanmamızı engelleyen ve hastalıklara karşı korunmamızı sağlayan antioksidanları da vücudumuza almış oluruz. Unutmayalım ki yeterli ve dengeli beslenme sağlık durumumuzla ve yaşam süremizle yakından ilgilidir. Hastalıklara yakalanmamak, uzun, sağlıklı, mutlu yaşamak ve bir hastalığa yakalanmış isek, bu hastalığın ilerlemesini durdurmak, sağlık durumumuzu iyileştirmek için sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenme çok önemlidir.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Renkli Beslen Uzun Yaşa Dyt.Zehra GÖKTAŞ
► Gastrit İçin Beslenme PDF Dyt.Nilgün AYDIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Uzun Yaşamak İçin Beslenme Sırları' başlığıyla benzeşen toplam 51 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:12
Top