2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Terapide Duygular Nasıl Değişir ? Duyguların Dönüşüm Hikayesi Duygu Odaklı Terapi
MAKALE #17687 © Yazan Uzm.Psk.Dnş.Tuğba KURT | Yayın Aralık 2016 | 8,203 Okuyucu
Duygu odaklı terapide değişimin ana mekanizması duygusal işlem ve ani anlamlandırma süreçleridir. Duygu odaklı terapi açısından değişim, bu süreçleri kolaylaştıran empatiksel ilişkiye dayanan bir bağlamda farkındalık, ifade etme, düzenleme, düşünme, duygu değişimi ve duygusal yaşantı meydana gelir. Duygusal değişim ilkeleri aşağıda belirtilmiştir.

Farkındalık

Duygu farkındalığı en temel ilkedir. Ne hissettiğimizi bildiğimiz zaman duyguyla işaret edilen ihtiyaçlarla yeniden bağlantı kurabiliriz. Artırılmış duygusal farklılık birçok yönden terapötiktir. Farkında olmak ve duygusal yaşantı içinde sembolleşmek bizi adapte edilebilir bir bilgiye ve de duyguya aktif olarak bir eğilim götürür. Duygusal farklılık duygu hakkında düşünme olmamakla beraber farkındalık içersindeki duyguya işaret eder.

Danışanların kendi iç dünyalarında neler yaşadıklarını söyleyebilme yetileri bu tedavinin ana odağıdır. Terapist hastanın daha da yaklaşması, tolere etmesi düzenlemesi ve hatta duygularını kabul etmesi için yardım eder. Duygusal yaşantıların kabulü _ki bu durumdan kaçınsalar da, farkındalık çalışmasının ilk adımıdır. Terapist, duygularından kaçmak yerine onları kabul etmiş bir danışana duygularını kullanmasında yardımcı olur. Burada danışan farkında olduğu ve başa çıkmayı başarabildiği bir duyguyu nasıl kullanması gerektiğini öğrenir. Danışanların burada duygularının onlara anlattıklarını ve hedeflerini ,ihtiyaçlarını ve kaygılarını tanımlamaları sağlanır. Bu nedenle duygu hem bilgilendirmek hem de harekete geçmektir.

Terapistler danışanların duygusal yaşantılarına dayanarak duyguya yaklaşımı ve değer vermeyi sağlarlar. Danışanların hikayelerine empatik yaklaşarak hastaların dikkatini hayatlarındaki duygusal dokunaklılığa çevirirler. Terapistler bu süreçte dili çok dikkatli kullanırlar. Teorik konuşmalardan yada empati kurmak yerine dışarıdan bir gözle bakıp konuşmaktan kaçınırlar. Zamanla danışanlar daha da içten katılmaya başlarlar ve duygusal farkındalikları artar. Eğer duygusal yaşantıları engellenirse katılım duyguya bağlı somut yaşantı farklılığının da artmasını gerektirebilir. (yani manevi yaşantılar engellenirse somut yaşantıların da artması gerekebilir bu katılımı sağlamak için)

İfade

Duygusal ifade travmalar dahil duygusal yaralanmalar ve hatta göğüs kanseri gibi bazı durumlara uyumu öngören duygusal sürecin tek yönü olarak gösterilmektedir. Terapide duyguyu ifade etme daha önceden kısıtlanmış ifade ve yaşantıdan kaçınmayla başa çıkmayı kapsar. Anlamlı bir başa çıkma kişiye hedeflerine ulaşma ve temel kaygılarından kurtulmasında yardımcı olur.

İnsan doğasında acı içeren duygulardan çok güçlü kaçma eğilimi vardır. Normal bilişsel süreç genellikle duyguyu tahrip eder ve üzüntü, kızgınlık gibi istenmeyen duyguları bu tür hislerden kaçınan işlevsiz bir davranışa dönüştürür. Öncelikle hastalar duygusal yaşantıya katılarak duyguya yaklaşmalıdırlar. Daha sonra duygularıyla birebir bağlantı kurmaya müsaade etmelidirler. Bu iki adım bu tür yaşantılara maruz kalınca toplanan bilgilerle doludur. Önceden kaçınılan duygulara maruz kalmanın verimliliği üzerinde uzun bir çizgi vardır. Deneysel açıdan bakıldığında duygusal yaşantıya yaklaşım ve müsaade etme gerekli fakat yeterli değil. En uygun duygusal süreç duygu ve bilişsel katılımı da kapsamaktadır. Duygusal Yaşantıyla bağlantı kurulduğunda hastalar bilişsel olarak da yaşantıya bilgi olarak yönelirler, onu keşfederler, tepki verirler ve onu anlarlar. Terapide duygusal uyandırmanın etkisi ayrıca işbirliğiyle çalışma kalitesine de bağlıdır. Iwakabe, Rogan, ve Stalikas uyandırma yönteminden sadece güçlü bir ittifak ve işbirliğiyle iyi sonuç alındığını belirtmişlerdir.

Duyguyu uyandırma yönteminin etkililiği hakkında hiçbir evrensel kural yoktur. Uyandırmanın rolü ve terapide ne derece yararlı olabileceği hangi duygunun ifade edildiğine, nasıl ifade edildiğine, kim tarafından , kime ve ne şartlar altında ifade edildiğine bağlıdır. Uyandırma gereklidir fakat terapötik ilerlemede yeterli değildir.

Düzenleme

Duygusal işlemin üçüncü ilkesi duyguyu düzenlemedir. Duygusal yaşantıyı tolere etme ve düzenleme işini kolaylaştırmak önemli bir değişim sürecidir. Duygusal uyandırmanın her zaman yararlı ve hayata ve terapiye her zaman uygun olmadığı açıktır. Bazı danışanlar için duygusal düzenleme çok önemlidir. Yoğun duygu ifadelerinden biriktiğine inanılan herhangi bir faydası danışanın aşırı düzenleme ve duygu üzerindeki baskıyı öne çıkararı. Fakat bazı bireyler içinse Psikolojik bozukluklar, durumlar ve duygular düzenlenmemiştir. Bu nedenle herhangi bir tedavideki önemli durumlar hangi duyguların nasıl düzenlendiğiyle alakalıdır. Az derecede düzenlenmiş duygular genellikle ya umutsuzluk gibi ikincil duygulardır ya da değersiz oma temel güvensizlik endişesi gibi birincil çevreye ya da topluma uyum sağlayamama duygularıdır.

Duyguları yetersiz düzenlenmiş danışanlar duygularını düzenleme ve tolere etme becerilerinden yararlanmışlardır. Güvenli ve empatik bir çevrenin sağlanması sakinleştirmeye ve benliğin güçlenmesine yardımcı olur. Duygu düzenleme becerileri, tanımlama, duyguyu etiketleme, tolere etme, çalışma alanı belirleme, olumlu duyguları artırma ve olumsuzları aza indirgeme, sakinleştirme, nefes alma ve dikkati başka tarafa çekme gibi becerileri kapsar.

Çevreye uyum sağlama duyguları çalışma alanı yaratmak için düzenlemeden yararlanır. Kabullenme ve uyumlu alıştırmanın biçimleri çalışma alanı belirlemede yardımcı olur. Soluk alıp verme yeteneğini düzenleme ve başkalarının duygularını gözlemleme duygusal sıkıntıları düzenlemede yardımcı olur. Dikkatli ve uygun tedaviler panik ve endişe bozukluklarına karşı ve ayrıca bu tür duyguların yeniden nüksetmesine karşı oldukça verimli olmuşlardır. Nefes alıp vermenin farkındalığıyla beraber duyguların farkında olma depresyon ve endişenin belirtilerini düzenlemede ve bunlarla başa çıkmada önemli derecede rol oynar.

Duygu düzenlemesinin diğer önemli bir yanı ise danışanların duygularını tolere etme ve başa çıkma becerilerini geliştirmesidir. Duygu, tolere etme ya da sakinleşme gibi yllarla düzenlenebilir. Psikolojik sakinleşme soluk alıp verme ve kalp atışı gibi stess altında hızlanan fonksiyonları düzenlemek için parasempatik sinir sisteminin aktif hale gelmesini sağlar. Hastaların ortaya çıkan acı içeren duygusal yaşantılarına karşı metanetli olabilme yeteneklerinin geliştirilmesi duyguların tolere edilmesinde ve sakinleşmede ilk aşamadır.

Bu durum aynı zamanda duyguların düzenlenmesine de yardımcı olmaktadır. Duygu sakinleşmesi kişinin kendisi tarafından, içsel bir organ tarafından yada başka bir insan tarafından gerçekleştirilebilir. Kendini sakinleştirebilme ilk olarak sakinleştirme fonksiyonlarının içselletirilmesiyle gelişir.

Düşünme

Duyguları tanıma ve kelimelerle ifade etmenin yanı sıra duygusal yaşantı üstüne düşünme insanların yaşantılarını anlamalarına yardımcı olur. Duygusal yaşantılarımızı oluşturduğumuz şeyler bizim kim olduğumuzu belirler. Düşünme yeni bir anlam yaratmaya ve yaşantıyı açıklayacak yeni yorumcular oluşturmaya yardımcı olur. Pennebaker, insanların duygusal yaşantılarını yazmalarının sinir sistemine, bağışıklık sistemine, fiziksel ve duygusal sağlığa olumlu etkileri olduğunu belirtmiştir. Ve sonuçta da dil sayesinde bireylerin hem kendi duygusal yaşantılarını hem de bunları ortaya çıkran olayları düzenleyebildiklerini, yapılandırabildiklerini ve sonra da asimile edebildiklerini göstermiştir.

Duygusal yaşantının keşfi ve keşfedilen şeyin üzerinde düşünme değişimin önemli bir parçasıdır. Düşünme uyandırılmış farkına varılmış olan yaşantıyı anlamayı sağlar. Bu süreçte duygular, ihtiyaçlar, yaşantılar düşünceler ve benliğin farlı kısımları tanımlanır. Benliğin parçalarının nasıl bağlı oldukları anlaşılır. Eleştirel bir sesin nasıl utanmaya ve depresyona süreklediği anlaşılır. Ve insanlara kendi problematik yaşantılarını yaratmada kendilerini tanımalarına yardımcı olur.

Düşünme

Duyguyla başa çıkma yönteminin en son belki de en önemli halkası dönüştürmedir. Bu korku ve utanma gibi çevreye uyum sağlayamama duygularını dönüştürmede kullanılır. Duygusal değişim ilkesi uyum sağlayamama duygularının en iyi onları yapmayarak ve daha uyumlu bir duygu durumunu harekete geçirerek dönüştürmenin yapıldığını ileri sürmektedir. Spinoza duygunun duygu değişimi için gerekli olduğunu söyleyen ilk kişidir. Bir duygunun karşıtı ya da daha güçlüsü ortaya çıkmadan değiştirilemeyeceğini söylemiştir. Bunun sebebi bir insanın duygusunu ancak başka bir duyguyla değiştirebilmesidir. Düşünme genellikle fikirleri değiştirdiğinde sadece hisler duyguyu değiştirebilir. Duygu odaklı terapide çevreye uyum sağlayamama duygusuna erişebilme dönüşüme girişi sağlayabilmesi açısından önem taşımaktadır.

Duyguyu duyguyla değiştirme süreci baskı altındaki duyguların boşalması yada tamamlanması ve maruz kalma, tükenme gibi fikirlerin altında yatar. Duyguya maruz kalma fobi duygusuyla başaçıkmada yardımcı olabilirken birçok durumda değişim meydana gelir çünkü bir duygu zayıflatılmaktan ziyade diğer bir duyguyla yer değiştirebilir. Bu tür durumlarda duygusal değişim daha uygun ve uyumlu ve yapılmayan bir yaşantının harekete geçmesiyle ortaya çıkar.

Frederickson pozitif bir duygunun insanın hafızasındaki kötü negatif bir duyguyu zayıflatabileceğini göstermiştir. Neşe ve memnuniyetin olumsuz duygulardan kaynaklanan cardiovasküler bir durumu daha hızlı iyileştirdiği bulunmuştur. Frederickson, Mancuso, Branigan ve Tugade esnek bireylerin olumlu duyguları olumsuz yaşantıları yapmayarak iyileştirdiğini bulmuşlardır. Bu nedenle Kötü duyguların iyi duygulara dönüştürülmesi olaylara daha iyi tarafından bakılarak ya da yer değiştirerek mümkün olmaktadır.

Keder durumunda kahkahanın iyileşme zamanının belirleyicisi olduğu bulunmuştur. Bu nedenle mutlu anları hatırlayabilme mutsuzluğun panzehiri olmuştur. Yakınlık ve şefkat de endişenin panzehiri olmuştur. Depresyonda değersiz hissetme duygusu kişilerin kendi kafeslerinden çıkarıp neşe ve eğlence duygularını ortaya çıkarmasıyla başaçıkılabilir.

Ilımlı ve olumlu bir duygulanım problem çözmeye yardımcı olur. Bu çalışmalar olumlu duyguların olumsuz duyguları değiştirebildiğini göstermiştir. Terapide ortaya çıkan korku uyumlu kızgınlık ya da tiksinme duygularının sınırları çizilerek ya da bağışlama duygularının ön plana çıkarılmasıyla güvenlik duygusuna dönüştürülebilir. Buna benzer olarak kızgınlık uyumlu bir mutsuzluğa yapılmayabilir. Utanma duygusu yıpranmış kızgınlıkla ve rahatla hisleriyle ve gurur ve kişisel değer vermeye dönüştürülebilir.

Duygu odaklı terapide dönüştürme danışanın yeni bir duygu durumuna girmesiyle gerçekleşir. Peki terapist yeni duygulara nasıl ulaşır? Terapist danışanın bilincindeki daha az baskın duygulara yönelir. Yeni duygulara ulaşmanın diğer yolları da yeni duyguların bir zamanlar neler hissettirdiğini hatırlaması ve canlandırmasıdır. Duygulara ulaşıldığında bu yeni duygu kaynakları phscho-affective motor programının geri alınmasıyla başlar.

Duygusal yaşantıyı değiştirmenin ve yeni duygusal cevaplar yaratmanın zorluğu bu değişimin rasyonel bir açıklamayla ya da anlamayla meydana gelmemesidir. Bu durumun ancak yani bir duygu yaşantısı yaratılarak meydana gelmesidir.

Kaynakça;

 Damasio A. (1999) Descartes'in Yanılgısı. İstanbul, Varlık Yayınları, s.91-165.
 Greenberg, L. S. (2002). Emotion-focused therapy: Coaching clients to work through feelings. Washington, D.C: American Psychological Association Pres

 Greenberg, L. S., & Watson, J. C. (2006). Emotion-focused therapy of depression. Washington. D.C. APA Press.

 Greenberg, L. & Bolger, L. (2001). An emotion -focused approach to the over-regulation of emotion and emotional pain. Journal of Clinical Psychology: In-Session. 57, 197-211.

 Greenberg, L.S., & Pascual-Leonoe, J. (1997). Emotion in the creation of personal meaning. In M.J. Power, & C.R. Brewin (Eds.) The transformation of meaning in psychological therapies: Integrating theory and practice (pp. 157-173). Hook3n, N.J.: John Wiley & Sons Inc.

 Greenberg, L.(2010). Emotion – focused therapy: an owerwiew. Turkish psychologıcal counseling and guidence journal: ın-session 33, 1- 12
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Terapide Duygular Nasıl Değişir ? Duyguların Dönüşüm Hikayesi Duygu Odaklı Terapi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Tuğba KURT'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Tuğba KURT'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tuğba KURT Fotoğraf
Uzm.Psk.Dnş.Tuğba KURT
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi27 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Dnş.Tuğba KURT'un Yazıları
► Duygu Odaklı Terapi Psk.Dnş.Hasan DAĞ
► Duyguların Altındaki Duygular Psk.Canan SAYIOĞLU
► Duygu ve Duyguların Özellikleri Psk.Emin KOMŞAL
► Duygu Odaklı Çift Terapisi Psk.İshak BÜYÜKYILDIRIM
► Duygu Odaklı Çift Terapisi Dr.Mehmet TEKNECİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Terapide Duygular Nasıl Değişir ? Duyguların Dönüşüm Hikayesi Duygu Odaklı Terapi' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Yemek Yemeyen Çocuklar Şubat 2016
◊ Ebeveynlik Tutumları Şubat 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:09
Top