2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Beslenmenin Abc’si
MAKALE #17939 © Yazan Uzm.Dyt.Turgay KÖSE | Yayın Şubat 2017 | 3,588 Okuyucu
BESLENMENİN ABC’Sİ

Kimi zaman eksik, çoğu zaman fazla yemek obezite nedenleri arasında yer almaktadır. Beyindeki ghrelin hormonu, öğün atlandığı durumlarda açığı kapatmak adına telafi amaçlı olarak “enerji depoları boşaldı, tekrar dolması lazım; mideyi yüksek enerjili besinlerle doldur” diyor. Bu durumda irade yeterli gelmiyor ve sonraki öğünlerde fazla yemek yeniyor. Obezite cerrahisinde mideye yapılan (mide kelepçesi, mide balonu, tüp mide, gastrik bypass gibi) müdahalelerden sonra oldukça etkili sonuçlar elde etmek mümkündür. Peki, tüm bu uygulamaların temelinde hedeflenen nedir? Bireyin daha az ve yavaş yemesini sağlamak. Böylelikle zayıflamak kaçınılmaz hale geliyor.

Bu noktadan hareketle 50 lt deposu olan bir araba ile 5 lt deposu olan bir motosiklet düşünün. Her ikisinin de yakıt deposunu tam olarak doldurup İstanbul’dan Ankara’ya gitmesini istesek; araba tekrar yakıt gereksinimi duymadan çok rahat bir şekilde hedefe kadar gidebilirken, motosikletin Kocaeli, Sakarya, Bolu, hatta Ankara il sınırında tekrar tekrar yakıt alma ihtiyacı doğacaktır. Motosikleti kullanan kişi, gösterge panelindeki yakıt ikaz lambasının yanmasını dikkate almazsa yolda kalır. Eğer ki 5 lt kapasitesi olan deposuna 15 lt yakıt doldurmaya kalkarsa taşar. “İki ucu keskin bıçak” sözü bu durumu özetlemek için çok uygundur. Zayıflama çabasındaki kişi, sanki midesine cerrahi bir işlem yapılmış ve midesi küçültülmüş gibi düşünerek sık aralıklarla, azar azar beslenirse fazlalıklarından kurtulması daha kolay olur. Böylelikle bir sonraki öğünde yavaş yemeyi de başarabilir.

Genelde taksiler sarı, kamyonlar ve itfaiye araçları ise kırmızı renklidir. Acaba neden? Elbette dikkat çekmesi için. İnsanoğlu fazla yemek yemeyi, içki içmeyi, hatta yeme hızı ve miktarı konusunda yarış etmeyi marifet bilir. Bunu fırsat bilen gıda firmaları ve fast food zincir mağazalar “büyük boy, büyük seçim, big, double, triple, XXL, mega menü, king size, super size, xtreme, 1 alana 1 bedava, sınırsız, limitsiz” gibi sözler ile algıda seçicilik sağlar. Dikkat çekmesi ve iştah artırıcı etkiler göstermesi sebebiyle özellikle kırmızı renkli tabela, logo ve oturma grupları seçen firmaların düzenlediği kampanyalar ve ekonomik mönüler, kilo problemi olan kişilerin gözünden asla kaçmaz. 2 TL fark vererek tepsideki besin miktarını daha da artırmayı planlayan düşünce yapısındaki kişiler, tatil seçimlerinde de benzer şekilde kendilerini belli etmektedir. “Ultra her şey dahil” konsepti tercih edip, ardından da otele verilen paranın karşılığını restoranlar ve barlardan çıkarmaya çalışmaktadırlar. Halbuki konaklama, havuz, deniz, spor salonu, su sporları, canlı müzik, animasyonlar… da ücrete dahildir. Ancak şezlongda güneşlenmek, alkol almak, tıkınırcasına yemek yemek daha cazip gelmektedir. Tatil, bedenen dinlenmek ile eşdeğer düşünülmektedir. Kişiler, gün boyu neredeyse hareketsiz bir şekilde vakit geçirmektedir. Halbuki yüzmek, kumsalda veya su içerisinde yürümek çok güzel kilo verdirdiği gibi iyi bir şekilde yağ yakılmasını sağlar.

Zayıflama konusunda sadece enerji alımı ile harcaması arasındaki denge değil; doğru besinlerin, uygun zamanlarda ve istenilen şekilde tüketilmesi de önemli rol oynamaktadır. İnsanoğlu etobur mu, otobur mu? Bu soru farklı görüşler tarafından sürekli olarak tartışıladursun, obur olduğumuz kesin! Sindirim; sanılanın aksine midede değil, ağızda başlar. Karbonhidratların sindirimi, tükürükte bulunan alfa amilaz (pityalin) enzimi ile besin henüz ağızda iken başlar. Bu nedenle besinleri çok iyi bir şekilde çiğnemek gerekir. Böylelikle mekanik parçalanma da gerçekleşir. Örnek olarak: Avucunuza bir taş alıp 10 metre öteye fırlatın; attığınız taşı görebilirsiniz. Aynı miktarda kum alıp aynı hızla fırlatın; hiçbir kum tanesini göremezsiniz. Buradan hareketle midenizde bir köfte düşünün, bir de aynı miktarda kıyma... Tabi ki kıymayı sindirmeniz ve emilimini gerçekleştirmeniz çok daha kolaydır. Ancak obur insanlar besinleri asla iyi çiğnemezler.

Tat alma duyu organı dildir, mide değildir. Dil üzerinde acı için 42 - 80 adet tat reseptörü varken; tatlı için 3 - 4 adet bulunmasına rağmen bu reseptörler öylesine kuvvetlidir ki, duruma göre hayat bile kurtarabilir: Halk arasında “dilaltı tableti” diye bilinen bir ilacın formülünde bulunan izosorbid dinitrat, damar düz kaslarını gevşeterek etki gösterir. Kalp krizi esnasında dilin altına ya da üzerine konularak dildeki tat reseptörleri sayesinde çok kısa bir sürede emilerek kan yoluyla kalbe etki eder ve kasılan kalp kaslarını gevşeterek hayat kurtarır. Halbuki böylesi acil bir durumda o tablet yutulursa; yemek borusu, mide, ince bağırsak, kan ve kalp şeklinde bir yol izleyecek olan etken madde etkisini gösterene kadar kişi ölebilir. Bu nedenle dilde bulunan tat reseptörlerinin etkisi hafife alınmamalıdır. Besinlerin tadını sadece ağızda iken algılanabilir. Ayrıca midenin dişleri yoktur. Besinin yemek borusundan aşağıya gittikten sonra sağladığı enerjiyi harcamak için uğraşmak gerekiyor. O yüzden ilk defa tadına bakılan bir besin nasıl ki iyice çiğneniyorsa, bu alışkanlık yaşam tarzı haline getirilmelidir.
Bir kare çikolatanın dil üzerinde bekletilip, tükürük ve vücut ısısıyla eritilerek tüm ağızda o tadın dağılmasıyla elde edilecek lezzet ile hiç çiğnemeden yutulması arasında dağlarca tat farklılığının olması çok doğaldır. Pipet kullanımı çiğneme olayını ortadan kaldırmakta ve içilen üründen yeterince lezzet alınmasına engel olmaktadır. Bardağın içerisinden pipetle çekilen içecekler çiğneme fonksiyonu olmaksızın dile fazla temas etmeden mideye ulaşmaktadır. Duyusal olarak gereği kadar tatmin olmayan kişi 2. bardağı doldurup içtiği takdirde de fazladan enerji alımına sebebiyet verir. Biraz mübalağa yapacağım ama ayranı, hatta çorbayı bile çiğneyerek (!) içmek, ağızda dolaştırmak daha fazla keyif alınmasını sağlar. Evde 2 dakikada içilen meyve suyu, lüks bir bara gidildiğinde fiyatların şişirilmiş olması nedeniyle belki de yarım saatte içilir ve çok daha keyif alınır. Peki, bu keyfin oluşmasında dışarıda bir şeyler içmenin sağladığı sosyallik ve barın atmosferi mi etkilidir, yoksa meyve suyunun tadını alarak yavaş bir şekilde içmek mi? Tüketilen besinlere hak ettiği değeri her zaman vermek gerekir. Yavaş yenildiği takdirde daha az yemekle doymak mümkün olur. Çiğneme ile birlikte kolesistokinin hormonu salınımı artar, midenin boşalması yavaşlar, tokluk hissi oluşur. Sonucunda besin alımı ve obezite riski azalır.

Küçük bir test
  • Bir adet kuru üzümü dilinizin üzerine koyun. Su yardımıyla ilaç gibi yutun. Nasıl bir tat aldığınızı aşağıya not edin.
…………………………………………………………………………………………...
  • Tekrar bir adet kuru üzüm alın ve dilinizin üzerine koyun. Sakız gibi çiğnemeye başlayın ama hemen yutmayın. Şimdi nasıl bir tat aldınız?
…………………………………………………………………………………………...
Lütfen hiç üşenmeden test edin ve farkı görün…

Hangi besini tüketirseniz tüketin ağzınızda bırakacağı tat en fazla 3 - 5 dakikadır. Önemli olan çiğneme süresini uzatabilmektir. O yüzden besinlerin tadından çok vücuttaki işlevine önem verin. Hızlı yiyenlerin tokluk duygusunu hissetmeleri ancak fizik - mekanik yolla, yani mideleri tıka basa dolduğunda mümkün olur. Bu şekilde tokluk duygusu hissedenler bedenlerinin ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla yemiş olurlar ve yediklerini yağ olarak depolayarak fazla kilolarına yenilerini eklerler. Hazırlanan besinlerin sunum aşamasına gelene kadar ne gibi süreçlerden geçtiğini ve ne kadar sürede servise hazır hale geldiğini düşünün. Bir de tüketilen süreyi analiz edin. Geleneklerimizde “günah” veya “emeğe saygı” diye yorumlanarak yere düşen ekmeği nasıl ki 3 kere öpüp başımıza koymak varsa, sunulan besinlerin de hazırlanma süreçlerindeki emeğe istinaden daha yavaş ve hissedilerek tüketilmesine özen gösterilmelidir.

Alkol alırken neden kadeh tokuşturulur? İçkiyi görür, dokunur, koklar ve tadına bakarsınız. Peki, ya kulak! Tüm duyu organlarına hitap etmesi adına, “çın” sesini duymak için tokuşturulur. Duyu organlarımız ile algı arasında önemli bağlar mevcuttur. Beyindeki tokluk merkezine sinyaller yaklaşık 20 dakikada ulaşır. Kişi, yavaş yediği takdirde daha azı ile yetinebilir. Dilerseniz yemek vakti çevrenizdekileri bir gözlemleyin. Büyük bir çoğunluk ortalama 10 dakika içerisinde dünya kadar yemek yer, hatta tatlısını bile bitirir. Tüm bunların sonunda gaz, şişkinlik, hazımsızlık gibi problemler yaşasa da akşam aynı hatayı tekrarlar. Acaba neden? Özellikle yokluk dönemlerinde tek bir sini içerisinden yemek yenilirken yavaş yiyen çocukların aç kalması, yatılı okullardan kalma alışkanlıklar, ağız ve diş problemleri, öğün atlamak, büyük şehirlerde yaşayanların zamanla yarışı vb sebeplerden besinler hiç çiğnenmeden yutulmaktadır. Siz siz olun, şu yazılanları okuduktan sonra yaşam tarzınıza dair küçük, sağlığınız adına büyük bir adım atın; her lokmadan sonra ellerinizdeki çatal, kaşık ve bıçağı masaya bırakın…
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Beslenmenin Abc’si" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Dyt.Turgay KÖSE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Dyt.Turgay KÖSE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Turgay KÖSE Fotoğraf
Uzm.Dyt.Turgay KÖSE
Muğla
Uzman Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi15 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Dyt.Turgay KÖSE'nin Yazıları
► Sağlıksız Beslenmenin Sonuçları Dyt.Gülşah GÜROL
► Spor ve Beslenmenin Önemi Dyt.Özge ÖZCAN
► Beslenmenin Modası Olmaz! Dyt.Gizem ŞEBER
► Okul Çağında Beslenmenin Önemi? Dyt.Fatma Merve KALELİOĞLU
► Gebelikte ve Hamilelikte Beslenmenin Önemi? Dyt.Fatma Merve KALELİOĞLU
► Beslenmenin Kanser Oluşumuna Etkisi Dyt.Asuman AKÇAY KEPEZLİOĞLU
► Sağlıklı Beslenmenin Anahtar Yöntemi Nedir? Dyt.Fatma Merve KALELİOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Beslenmenin Abc’si' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Lezzet Düşkünleri Mayıs 2017
► Besin Güvenliği Mart 2017
► Diyet Hataları Ocak 2017
◊ Gentestdiet Temmuz 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:44
Top