2007'den Bugüne 92,297 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Evlerimizde Muhabbet Ortamı ve Aile Toplantıları
MAKALE #18652 © Yazan Uzm.Psk.Dnş.Hakan METAN | Yayın Temmuz 2017 | 2,807 Okuyucu
Günümüz ebeveynlerinin çocuklarını büyütürken karşılaştıkları en büyük sorunların başında teknolojik mücadele geliyor. Çoğu anne baba bırakın çocuğa olumlu özellikler kazandıracak davranışlarına odaklanmayı, teknolojinin çocuğu üzerinde bıraktığı olumsuzlukları gidermeye çalışıyor.
Eskiden ne kadar farklıydı her şey. İnsanlar çocuklarını sokağa bıraksalar bile “Acaba bu çocuğun hali ne olur? Acaba orada yanlış şeyler öğrenir mi başına kötü şeyler gelir mi?” diye endişe etmiyorlardı. Çünkü toplumun değer yargıları vardı çevrede. Bir köy yeri veya herhangi bir kasaba veya şehir mahallesi fark etmiyordu, her yerin kendine ait farklı ve oraya has bir toplum kültürü vardı. O kültür çevreyi öyle sarıp sarmalıyordu ki herkes üzerinde mutlaka bir tesir bırakıyordu.
Çocuk alenen küfür etse onu sadece annesi babası değil ondan önce uyaracak bir sürü amcalar, teyzeler, dedeler, abiler vardı etrafta. Çocuk kavga edecek olsa ayıracak ve ona sahip çıkacak insanlar vardı.
Çocuk birine küfretse bakkal amca:
“Sen Ahmet’in oğlu değil misin? Hiç sana yakışıyor mu böyle konuşmak? Diye uyarır olmadı kulaklarından çekip evine gönderirdi.
Bu yerlerde insanlar birbirlerini tanır ve birbirlerinin çocuklarına da sahip çıkarlardı. Çocuk hem kontrol altında oranın kültürüyle büyürdü hem de anne babalar çocuklarını sokağa çok rahat bırakırlardı. Çünkü o dönemde herkes birbiriyle ilgiliydi.
Bunun zaman içinde değişmesiyle beraber başlıca iki sorun karşımıza çıktı. Birincisi; eğitim sokak ağırlıktayken ve toplum temelliyken, ev ağırlıkta ve ev kültürü ağırlıkta olmaya başladı. Biz büyüklerin komşuluk ilişkilerini kaybetmemiz sonucu çocukların kontrol altında büyümesini sağlayan olumlu sokak kültürü de ortadan kalkmış oldu.
Bununla beraber sokaklar, çocuklara ve gençlere kötü alışkanlıklar kazandırma yeri gibi olumsuz bir vasıf da kazandı. Bizler de anne babalar olarak mecburen çocuklarımızı sokaklardan eve çekmek ve onları eve mahkûm etmek zorunda kaldık. Yüz metrekare evin içinde çocuklarımızla bağımız koptu. Aile bireylerinin her biri evin başka bir köşesinde televizyonun veya bilgisayarın karşısına geçti ve herkes kendine birbirinden farklı bir dünyalar kurdu.
Ev içinde herkes kendine ait farklı bir kültür geliştirince evde yaşayan ama kültürleri, anlayışları, dünyaya bakışları –farklı kaynaklardan beslendikleri için- farklılaşmış bireylerden oluşan yeni bir aile görüntüsü karşımıza çıktı.
Anneye sorsanız, “Ne yapayım kocam maç seyretmek istiyor, kızım müzik dinlemek istiyor, oğlum da internet kullanmak istiyor ve benim de en çok sevdiğim dizinin bu akşam en heyecanlı bölümü yayınlanacak.” diyor.
Babaya sorsanız, “Ne yapayım bütün gün işte güçte yorulmuşum bir de onlarla mı uğraşacağım, herkes ne güzel istediği şeyi yapıyor ben de maçımı izliyorum.” diyor.
Çocuklara sorsanız, “Aman bize karışmasınlar da ne yaparlarsa yapsınlar bizi onların neler yaptıkları o kadar da ilgilendirmiyor.” diyorlar.
Görünüşte herkes mutlu ama derine indiğinizde herkes huzursuz ve mutsuz. Bir kurt içten içe kemiriyor aileyi. Herkes farklı oda ve köşelerdeyken bağlar her geçen gün kopuyor. Farkına şimdilik varmasalar da her geçen gün sevgi bağları, saygı bağları ve netice itibarı ile aile bağları zayıflıyor, kopmaya meyilli hale geliyor ve en ufak bir sarsıntıda dirençsiz olduğu için bağlar kopuveriyor.
Bu bağları güçlendirmek bizim elimizde. Çocuklarımıza eğitimin en güzelini vermek için elimizden geleni yapıyoruz. İleride meslek edindiklerinde zorluk yaşamasınlar diye bir eğer imkânımız varsa iki yabancı dil öğretmeye çalışıyoruz. Ama tüm bunların yanında bizim anne babalarımızın bizlere öğrettiği bir dili çocuklarımıza öğretemedik. Gözlerimizle kurduğumuz iletişim dili.
Katıldığım seminer programlarında velilere “Kaçınız anne babanız gözünüze baktığında ne demek istediğini anlardınız?” diye soruyorum. Velilerin en az %70’i evet ben annemin babamın bana baktığında ne demek istediğini anlardım ve ona göre davranırdım diyorlar.
Soruyu biraz değiştirip tekrar soruyorum. “Peki, kendi çocuklarınızın gözüne baktığınızda kaçınızın çocuğu gözünüzden anlıyor ve ona göre davranıyor?” diye sorduğumda oran %10 ila en fazla %30 civarlarında çıkıyor.
İşte geçmişle günümüzün küçük bir kıyaslaması. O günün çocukları gözden anlıyordu da şimdiki çocuklar neden gözden anlamıyorlar? Anlamıyorlar çünkü evlerimizde aile bireyleri arasında gözle iletişim kurduğumuz zamanlar azaldığı için çocuklarımız bu dili öğrenemediler. Biz gözlerimizle konuşabiliyorduk ama şimdiki çocuklar gözlerden anlamıyorlar. Eskiden bir masanın etrafında yapılan sohbetlerin yerini şimdi teknolojik aletler aldı. Herkes evin bir köşesine çekildi. Akşamları aynı evi paylaşan bireylerin birçoğu birbirinin gözüne bir kere bile bakmadan günü tamamlar oldu.
İletişimin en kaliteli en vasıflı hali ancak gözler devreye girdiğinde kurulabiliyor. Gözlerin devreden çıkmasıyla evdeki iletişimimiz “Bilgi” düzeyine düştü. İletişimimiz; Onu aldın mı? Bunu getirdin mi? Okulda ne yaptın? Akşam geç geleceğim. Gibi bilgi düzeyindeki soru ve cevaplarla kısırlaştı. Halbuki geleneksel kültürümüzde “Hasbihal etmek” diye bir kavram vardı. Sohbet etmek, karşılıklı konuşmak ve halleşmek yani birbirinin duygu durumlarını anlamak demek olan hasbihal, günlük hayatımızdaki yerini gittikçe kaybediyor.
Hasbihal olan yerde göz iletişimi ve duygu paylaşımı vardır. Hasbihal olan yerde birbirini anlama ve birbirlerinin dertleriyle dertlenme vardır. Hasbihal olan yerde gözlerden anlayan ve birbirleriyle sıkıca kenetlenmiş aile vardır. Bunun için evimizdeki bilgi düzeyindeki iletişimi, hasbihal etme seviyesine yükseltme en temel gayelerimizden biri olmalıdır.
Çocuklarımızın gözlerden anlar hale gelmesi zaman ister. Bu aynı bir dili öğrenmek gibidir. Evde tam da çocukların en sevdiği dizi oynarken televizyonu zoraki kapatıp “Hadi anlatın bakalım ne derdiniz var?” tarzı yaklaşımlarla hasbihal ortamı yakalanamaz. Bunu yakalamak için uygun zaman beklenir. Herkesin uygun olduğu bir zamanda ailece yerde veya sofra başında daire şeklinde oturulur ve muhabbet başlatılır. Anne baba çocuklara bilgi düzeyinde değil duygu düzeyinde sorular sorabilir. “Bugün okulda neler yaptın?” demek yerine; “Yorgun ve bitmiş görünüyorsun kızım, bugün okulda seni çok mu yordular?” gibi bir soru ile sohbet açılabilir. Yine bunun gibi: “Matematik nasıl gidiyor?” demek yerine “Matematik çalışırken ne hissediyorsun? Matematiği zaman içinde daha iyi yapabileceğine inanıyor musun?” gibi duygu ve inançlarını anlamaya yönelik sorular sorulabilir. Bu şekilde evde oluşturulan “Hasbihal” ortamlarında zamanla hem çocuklarımız gözle iletişim kurmayı öğrenecek hem de ailecek hepimiz birbirimizi daha iyi anlayacağız. Birbirimizi daha iyi anlamanın yollarından biri de aile toplantılarıdır.

Aile toplantıları çocuğun sorumluluk gelişimi açısından çok önemlidir. Aile toplantısı her ailede haftalık olarak düzenli yapılmalıdır.
Toplantı, özellikle herkesin müsait olma ihtimalinin yüksek olduğu bir güne örneğin, pazar sabahı kahvaltıdan sonra, gibi bir zamana konulmalıdır. Toplantıyı anne veya baba yönetebilir ancak genellikle babanın yönetmesi otorite olarak algılanmasından dolayı tercih edilebilir. Tüm aile fertleri toplantıya katılır.
Toplantılar, ailece muhabbet edilen, ailenin gündemlerinin paylaşıldığı ve çocukların ders ile davranış takiplerinin yapıldığı yerlerdir, yoksa hesap sorma yeri değildir.
Toplantıya çocukların kişisel gelişimlerine katkıda bulunabilecek, hikâyelerle veya güzel bir yazının okunmasıyla başlanabilir. Ardından çocukların gündemleri ve istekleri sorulabilir. Örneğin çocuklar harçlıklarında artış isteyebilirler. Anne baba da çocukların gelişimlerine uygun miktarı belirleyip ona göre haftalık harçlık miktarını belirleyebilirler.
Haftalık görev paylaşımlarının görüşülmesi ve karara bağlanması da çok önemlidir. O hafta, kim çöpleri atacak kim yemek hazırlarken yardım edecek, kim bakkala ekmek almaya gidecek gibi ev içi konularda kararlar verilir. Bu kararlar sonradan çıkması muhtemel sorunları da önlemiş olur. Çünkü eğer böyle bir karar olmazsa ev içinde sadece “Ekmek almaya kim gidecek?” gibi küçük meselelerde bile çocuklar arasında veya çocuklarla anne arasında büyük sorunlar oluşabiliyor. Aile toplantıları bu yönüyle çok önemlidir.
Toplantılarda çocukların haftalık ders takiplerinin de yapılması gerekir. Birinci ve ikinci sınıfa giden çocuklar günlük olarak takip edilebilirler ancak özellikle üçüncü sınıftan itibaren çocukların dersleri haftalık olarak takip edilmelidir. Günlük takip hem yorucudur, hem çocuğun sorumluluk gelişimini olumsuz etkiler hem de çocuk ile annenin sürekli çatışmasına sebebiyet verir. Bunun için günlük yerine haftalık takip yapılmalıdır.
İlk toplantıda çocuğunuzla oturup sizin ve onun ortak fikirlerinden oluşmuş, ona özel bir ders programı hazırlamak çocuğun ders planını sahiplenmesini kolaylaştıracaktır. Gün gün hangi saatte ne kadar çalışacağı; çalışamadığı durumlarda telafisini nasıl yapacağını ve hiç yapmadığında ona ne gibi yaptırımlar uygulanacağı konusunda çocukla anlaşmaya varılır.
Bazı çocuklar başta çok az çalışmak isteyebilirler. Eğer çocuğunuzun hiç ders çalışma alışkanlığı yoksa başta az bir süre dahi olsa razı olun. Önemli olan çocuğun belli bir program dâhilinde düzenli çalışma alışkanlığı kazanmasıdır. Sonradan diğer toplantılarda süreyi yavaş yavaş arttırabilirsiniz.
Her çocuğun kendi durumuna uygun gerçekçi ve esnek bir planlama yapılmalıdır. Hiç ders çalışmayan çocuğa günde üç saat derseniz çocuk buna uyamaz. Çocuk, önce günde 45 dakikadan başlar ama üç hafta sonra ona siz: “Evet başta 45 dakikaya şartlı olarak tamam demiştik ama sanıyorum artık derslerini tamamlaman için bu süre yetmeyecek. Bundan sonra 60 dakika yapalım mı?” diyebilirsiniz. Çocuk da “55 olmaz mı?” derse belki de 55 dakikada anlaşabilirsiniz.
Ders programını oluşturduktan sonra haftalık olarak hiç aksatmadan takip edilmesi gerekir. Çocuk iki – üç hafta programa tam uyum sağlayamayabilir. Siz düzenli takip etmeye ve yaptırımları uygulamaya başlarsanız sonunda programa uymaya başlayacaktır.
Aile toplantısında baba çocuğun haftalık programını eline alır. “Eveet söyle bakalım Ahmet, pazartesi programına uyabildin mi?” der.
Çocuk: “Evet baba pazartesi iki tane 45 dakikalık çalışma ve yatarken 15 dakika kitabım vardı, hepsini yaptım.”
Baba: “Peki salı günü nasıl oldu?”
Çocuk: “Şey baba salı günü arkadaşıma gitmiştim sonra gelince çok yorgundum çalışamadım.”
Baba: “Ama oğlum biliyorsun bu programı beraber hazırladık ve sen uyacağını söyledin, biz de sana güvendik. Peki telafi ettin mi?”
Çocuk: “Hayır ama ederim…”
Eğer çocuk nadiren derslerini aksatıyorsa anne baba daha müsamahalı yaklaşıp:
Baba: “Tamam oğlum sana güveniyoruz, programını biraz daha dikkatli takip et.” diyebilir.
Eğer ders aksatmalar sıklaşmaya başlamışsa aile bu konuda bazı tedbirleri devreye sokabilir.
Baba: “Tamam oğlum telafi edersin ama her geçen gün telafi etmen gereken dersler birikiyor. Bu gidişle derslerinde çok geri kalacaksın. Geçen hafta da derslerin aksamıştı bu hafta da aksayan bayağı dersin var. Artık bir tedbir almamız lazım. Hazırladığımız programın altında seninle birlikte yazdığımız yaptırımlara bir bakalım. Burada şöyle yazıyor. Ahmet bu programa uymadığında bir hafta bilgisayar açmama cezası alır diyor. Bu hafta, bu cezayı uygulayalım o zaman, haftaya programına uyarsan tekrar belirlediğimiz zamanlar içinde bilgisayarını kullanabilirsin.”
Çocuk: “Tamam baba bu hafta programa uyacağım ne olur bilgisayar oynayayım.”
Baba: “Geçen hafta da böyle demiştin ama yine aksadığını görüyorum. Hem biliyorsun küçük aksaklıklara göz yumuyorum ama artık çok fazla oldu. Üzgünüm ama seninle böyle anlaşmıştık. Bu hafta bilgisayar yok.
Bu şekilde yapılan görüşmelerde çocuğu hem adam yerine koyup muhatap almış oluyoruz hem de kendi sorumluluklarını ona yükleyip olumlu ve olumsuz sonuçlarını kendisinin yaşamasını sağlamış oluruz.
Toplantılarda sadece bu takipler yapılmamalı yoksa çocuklar bu toplantılardan nefret etmeye başlayabilirler. Onlar da söz sahibi olup taleplerde bulunmalı. Onların sevdiği pasta böreklerle toplantı renklendirilmeli ve haftalık harçlıkları bu toplantıda verilmeli ki çocuklar toplantıyı severek beklesinler.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Evlerimizde Muhabbet Ortamı ve Aile Toplantıları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Hakan METAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Hakan METAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hakan METAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Dnş.Hakan METAN
İstanbul
Uzman Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Dnş.Hakan METAN'ın Yazıları
► Aile Ortamı ve Çocuğa Etkisi Psk.Dnş.Murat ÇAKIR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Evlerimizde Muhabbet Ortamı ve Aile Toplantıları' başlığıyla benzeşen toplam 32 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:05
Top