Dil Gelişimi ve Konuşma Bozuklukları
DİL GELİŞİMİ VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI
Dil ve onunla ilgili problemler, çocuk psikolojisinde çok önemli bir yere sahiptir. Birçok uzman geçmişten günümüze dil konusuyla uzun süre ilgilenmişlerdir.
Dille ilgili birçok teoriler geliştirilmiştir. Dil gelişiminde çevrenin rolü mü? Yoksa kalıtım mı? Önemlidir. Çocuklar kendi dillerini nasıl öğrenmektedirler?
Uzmanlar yıllardır bu soruya cevap aramaktadırlar. İngiliz nörologlarından Sır Henry dört afazi biçimi ortaya koymuştur. Söz afazisi, hareket afazisi, kelime oluşturmak ve telaffuz etme yeteneğinde bir bozukluktur. Söz dizimi afazisinde cümledeki gramer yapısında yanlışlıklar olur.
İsim afazisinde ise, istenilen kelime veya ifadeyi bulma konusunda sorunlar yaşanır. Anlam afazisinde ise kelimelerin ve bir bütün olarak cümlenin anlaşılmasında sorunlar yaşanır. Bu durumlarda beyindeki konuşma merkezlerinde hasarlar vardır. Kişi kelimeleri yazamaz veya okuyamaz yazmış olsa da ne yazdığını anlayamaz. Fizyolojik açıdan, beyinde dil alanlarının bulunması açık bir gerçektir. Bu alanlar olmazsa dil öğrenilmez.
Bir dili öğrenmek için doğuştan mekanizmaların varlığını kabul etmek çok zorunludur, ancak aynı zamanda bu süreçlerin başlaması için kişiye bazı pekiştirme olasılığının verilmesinin de gerekli olduğunu kabul etmek gerekir.
Bir şempanzenin beyninde hiç bir dil alanı yoktur ve bundan dolayı, pekiştirme yapılsa da o hiçbir zaman dil öğrenemez. Konuşmayı öğrenme yaşını geçirirse ve hiçbir dil uyarıcısının bulunmadığı bir çevrede tamamıyla yalnız başına büyütülen bir insan yavrusu, konuşmayı hiçbir zaman öğrenemez.
Aynı şey, ÖRNEĞİN: Uygun zaman da uçma fırsatı bulamayan yavru kuşlar için de geçerlidir. Tartışılan iki karşıt kuram da geçerlidir. Yaradılış ve eğitim gibi, birbirleriyle yakın ilişkisi bulunan bu kuramlar geçerlidir.
DİL GELİŞİMİNİN AŞAMALARI:
Doğumda çocuğun çıkardığı ses tamamıyla fizyolojiktir. Çok erken aşamada görülen seslendirmelere, dilin temel taşları gözüyle bakılabilir. Bunlar genellikle sesli harflerden oluşur ve dünyanın her yerindeki çocuklarda görülür. Sesler öğrenilmemiştir. Doğumdan iki ay sonrası kadar erken bir çağda çocuk, insan sesinin çıkarabileceği dildeki bütün sesleri çıkarabilir çevrede konuşulan dilin etkisiyle, çeşitli sesleri pekiştirerek dilinde bir gelişme görünür.
Çocuk dört, beş aylık olunca CIVILDAMA AŞAMASI BAŞLAR: Böylece farklı sesler çıkartmaya başlar. Heceler halindeki cıvıldamalar, daha sonra daha anlaşılır bir hal alır.
Cıvıldamayla zeka bölümü arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki kız çocukların da daha belirgindir. Çocuğun konuşması fizyolojik olgunlaşma ve sesleri taklit yoluyla gelişir.
Çevrenin etkisi konuşmasının gelişmesinde önemli rol oynar. Çocuk;
ÖRNEĞİN; Melehat adındaki ablasına, mimi demeye başlarsa aile bunu pekiştirerek Melahat ‘a dönüştürmesine yardımcı olur.
ÖRNEĞİN; On sekiz aylık bir çocuk treni göstererek çuf, çuf diyebilir. Bu kelimeler daha sonra tren şeklini alır bunun için belli bir zamanın geçmesine ihtiyaç vardır. İLK KELİME on iki aylık olduğun da normal bir çocuk doğru olarak bir kelimeyi söylemesi beklenir. Bu konu da anne, baba ve tecrübeli uzmanlar çocuk için bir kelimeden daha fazlasını bekleyebilirler. Tabi’i ki bu bir kelime semboliktir.Daha da fazlasını söyleyebilir çocuk önce, genellikle kelimeleri tek tek kullanır ve bunlar kural olarak kısa kelimelerdir.
Anne & baba gibi kelimeler ve anne gel, baba gel gibi kısa cümleler kurarlar.
KELİME HAZİNESİNİN GELİŞİMİ;
Bir yaşında 118 kelime
İki yaşında 446 kelime
Üç yaşında 1200 kelime
Dört yaşında 1500 kelime
Beş yaşında 2000 kelime
Altı yaşında 2500 kelime
Söylediği saptanmıştır. Fakat bunlar ortalamalardır ve ABD de yapılmıştır. Bütün çocuklar için geçerli olmayabilir fakat bir fikir vermesi açısından önemlidir. Ortalama olarak kızlar, sözlü açıdan erkeklerden üstündürler ve daha erken konuşurlar.
DİL VE ÇEVRE
Çocukların konuşmalarının gelişiminde çevrenin etkisi büyüktür. Aile içinde yaşayanlarla, yaşamayanlar arasın da büyük farklılıklar vardır. İkizler arasında yapılan çalışmalar bunu açıkça ortaya koymaktadır. Çocuk küçükken oluşan olumsuzluklar dil gelişimini etkilemektedir.
Sosyo ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde çocukların kelime bilgisi sözel ifade yetenekleri daha gerilerde kalmaktadır. Ayrıca beslenme de dil gelişimini etkilemektedir. Çocuğa sunulan olanaklar dil gelişimine katkı sağlamaktadır.
KONUŞMA BOZUKLUKLARI
GECİKMİŞ KONUŞMA; Çocukların iki yaşını doldurduğu halde kısa cümleler kuramıyorsa gecikmiş konuşmadan söz etmekteyiz. Bunun çeşitli nedenleri vardır.
ZİHİNSEL NEDENLER, BESLENME, FİZYOLOJİK NEDENLER, SOSYO EKONOMİK NEDENLER GİBİ sayılabilir.
ARTIKÜLASYON (TELAFFUZ) BOZUKLUĞU;
Bu durum çocukların, kelimeleri yanlış söylemesi şeklinde görülür.
ÖRNEK; Araba yerine ayaba demesi.
KEKEMELİK;
Kekeme, çoğu zaman duygusal sorunlarla birlikte görülen bir bozukluktur ve dil gelişimini kısmen geciktirebilir. Kekemelik uzun yıllardır üzerinde durulan bir konudur.
ANNE & BABA TUTUMLARININ ÖNEMİ; Son derece ilginç yaklaşımlardan birisi de anne & babaların çocuğa karşı geliştirdikleri tutumlardır.
Kekeme olan çocukların anne & babalarıyla kekeme olmayanların karşılaştırılması, çocukların konuşmalarına karşı takındıkları tutumlar arasında çok büyük farklar olduğu ortaya çıkmıştır. Üç, Dört yaşlarındaki çocuklar konuşma konusun da çoğu zaman sabırsızdırlar, fakat konuşmalardan hecelerin tekrarı, çeşitli seslerin uzatılması ve tereddütte kalmak tamamıyla normaldir.
Bazı anne babalar bu durumu kekemeliğin bir işareti olarak alırlar ve çocuğa konuşurken dikkat etmesi konusun da uyarılarda bulunurlar, buna karşılık bazı anne & babalarda bu olayı daha sakince karşılarlar kekeme çocuklar kaygılıdırlar bu yüzden öncelikle yaklaşım biçiminin düzeltilmesi gerekir.
Bunun için en büyük iş aileye düşmekle beraber, BU KONU DA BİR UZMANDAN YARDIM ALMAK GEREKEBİLİR! ÇÜNKÜ bu durum yardımsız kendiliğinden GEÇMEYEBİLİR.
Yapılan araştırmalarda çocukların yüzde yirmi beşinden fazlasının ailesinde de kekemelik vardır. Bu oran yüksek bir orandır. Demek ki kalıtsal özellikler burada önem taşımaktadır. Aynı şey solaklık için de geçerlidir.
Kekemelik ne kadar küçük yaşlarda TESBİT EDİLİP BU KONUDA BİR UZMAN DAN YARDIM ALINIRSA TEDAVİSİ MÜMKÜNDÜR.
Aileler, bu konuda kesinlikle baskı yapmamalıdırlar. Çocuğa güven vermelidirler baskıcı tutumlar kekemeliği artırmaktadır.Bu sebeple kekemeliğin tedavisin de huzurlu bir aile ortamı ailenin yaklaşım biçimleri önem taşımaktadır.Çocuk başka çocuklarla karşılaştırılmamalı ve kıyaslanmamalıdır.Burada öz güven duygusu kazandırmak büyük önem taşır.Ayrıca çocuğun ilk önce bir uzman tarafından ele alınıp psikolojik durumun düzeltilmesi gerekmektedir.Bu yapılmadığı takdirde diğer yapılacak çalışmalar hiç bir yarar sağlamayacaktır.
Ailelerin bu konular da bilinçlendirilmesi önem taşır çocuk terapiye alınmadan önce ailelerin davranışlarını değiştirmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.Eğer ailede çocuktan başka bir kekeme diğer bir birey var ise onun da düzeltilmesi için çalışmalar yapılmalıdır..
Çünkü anne veya baba da varsa onlar düzeltilmedikçe çocuğun düzeltilmesi bir fayda sağlamayacaktır..
Dil ve onunla ilgili problemler, çocuk psikolojisinde çok önemli bir yere sahiptir. Birçok uzman geçmişten günümüze dil konusuyla uzun süre ilgilenmişlerdir.
Dille ilgili birçok teoriler geliştirilmiştir. Dil gelişiminde çevrenin rolü mü? Yoksa kalıtım mı? Önemlidir. Çocuklar kendi dillerini nasıl öğrenmektedirler?
Uzmanlar yıllardır bu soruya cevap aramaktadırlar. İngiliz nörologlarından Sır Henry dört afazi biçimi ortaya koymuştur. Söz afazisi, hareket afazisi, kelime oluşturmak ve telaffuz etme yeteneğinde bir bozukluktur. Söz dizimi afazisinde cümledeki gramer yapısında yanlışlıklar olur.
İsim afazisinde ise, istenilen kelime veya ifadeyi bulma konusunda sorunlar yaşanır. Anlam afazisinde ise kelimelerin ve bir bütün olarak cümlenin anlaşılmasında sorunlar yaşanır. Bu durumlarda beyindeki konuşma merkezlerinde hasarlar vardır. Kişi kelimeleri yazamaz veya okuyamaz yazmış olsa da ne yazdığını anlayamaz. Fizyolojik açıdan, beyinde dil alanlarının bulunması açık bir gerçektir. Bu alanlar olmazsa dil öğrenilmez.
Bir dili öğrenmek için doğuştan mekanizmaların varlığını kabul etmek çok zorunludur, ancak aynı zamanda bu süreçlerin başlaması için kişiye bazı pekiştirme olasılığının verilmesinin de gerekli olduğunu kabul etmek gerekir.
Bir şempanzenin beyninde hiç bir dil alanı yoktur ve bundan dolayı, pekiştirme yapılsa da o hiçbir zaman dil öğrenemez. Konuşmayı öğrenme yaşını geçirirse ve hiçbir dil uyarıcısının bulunmadığı bir çevrede tamamıyla yalnız başına büyütülen bir insan yavrusu, konuşmayı hiçbir zaman öğrenemez.
Aynı şey, ÖRNEĞİN: Uygun zaman da uçma fırsatı bulamayan yavru kuşlar için de geçerlidir. Tartışılan iki karşıt kuram da geçerlidir. Yaradılış ve eğitim gibi, birbirleriyle yakın ilişkisi bulunan bu kuramlar geçerlidir.
DİL GELİŞİMİNİN AŞAMALARI:
Doğumda çocuğun çıkardığı ses tamamıyla fizyolojiktir. Çok erken aşamada görülen seslendirmelere, dilin temel taşları gözüyle bakılabilir. Bunlar genellikle sesli harflerden oluşur ve dünyanın her yerindeki çocuklarda görülür. Sesler öğrenilmemiştir. Doğumdan iki ay sonrası kadar erken bir çağda çocuk, insan sesinin çıkarabileceği dildeki bütün sesleri çıkarabilir çevrede konuşulan dilin etkisiyle, çeşitli sesleri pekiştirerek dilinde bir gelişme görünür.
Çocuk dört, beş aylık olunca CIVILDAMA AŞAMASI BAŞLAR: Böylece farklı sesler çıkartmaya başlar. Heceler halindeki cıvıldamalar, daha sonra daha anlaşılır bir hal alır.
Cıvıldamayla zeka bölümü arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki kız çocukların da daha belirgindir. Çocuğun konuşması fizyolojik olgunlaşma ve sesleri taklit yoluyla gelişir.
Çevrenin etkisi konuşmasının gelişmesinde önemli rol oynar. Çocuk;
ÖRNEĞİN; Melehat adındaki ablasına, mimi demeye başlarsa aile bunu pekiştirerek Melahat ‘a dönüştürmesine yardımcı olur.
ÖRNEĞİN; On sekiz aylık bir çocuk treni göstererek çuf, çuf diyebilir. Bu kelimeler daha sonra tren şeklini alır bunun için belli bir zamanın geçmesine ihtiyaç vardır. İLK KELİME on iki aylık olduğun da normal bir çocuk doğru olarak bir kelimeyi söylemesi beklenir. Bu konu da anne, baba ve tecrübeli uzmanlar çocuk için bir kelimeden daha fazlasını bekleyebilirler. Tabi’i ki bu bir kelime semboliktir.Daha da fazlasını söyleyebilir çocuk önce, genellikle kelimeleri tek tek kullanır ve bunlar kural olarak kısa kelimelerdir.
Anne & baba gibi kelimeler ve anne gel, baba gel gibi kısa cümleler kurarlar.
KELİME HAZİNESİNİN GELİŞİMİ;
Bir yaşında 118 kelime
İki yaşında 446 kelime
Üç yaşında 1200 kelime
Dört yaşında 1500 kelime
Beş yaşında 2000 kelime
Altı yaşında 2500 kelime
Söylediği saptanmıştır. Fakat bunlar ortalamalardır ve ABD de yapılmıştır. Bütün çocuklar için geçerli olmayabilir fakat bir fikir vermesi açısından önemlidir. Ortalama olarak kızlar, sözlü açıdan erkeklerden üstündürler ve daha erken konuşurlar.
DİL VE ÇEVRE
Çocukların konuşmalarının gelişiminde çevrenin etkisi büyüktür. Aile içinde yaşayanlarla, yaşamayanlar arasın da büyük farklılıklar vardır. İkizler arasında yapılan çalışmalar bunu açıkça ortaya koymaktadır. Çocuk küçükken oluşan olumsuzluklar dil gelişimini etkilemektedir.
Sosyo ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde çocukların kelime bilgisi sözel ifade yetenekleri daha gerilerde kalmaktadır. Ayrıca beslenme de dil gelişimini etkilemektedir. Çocuğa sunulan olanaklar dil gelişimine katkı sağlamaktadır.
KONUŞMA BOZUKLUKLARI
GECİKMİŞ KONUŞMA; Çocukların iki yaşını doldurduğu halde kısa cümleler kuramıyorsa gecikmiş konuşmadan söz etmekteyiz. Bunun çeşitli nedenleri vardır.
ZİHİNSEL NEDENLER, BESLENME, FİZYOLOJİK NEDENLER, SOSYO EKONOMİK NEDENLER GİBİ sayılabilir.
ARTIKÜLASYON (TELAFFUZ) BOZUKLUĞU;
Bu durum çocukların, kelimeleri yanlış söylemesi şeklinde görülür.
ÖRNEK; Araba yerine ayaba demesi.
KEKEMELİK;
Kekeme, çoğu zaman duygusal sorunlarla birlikte görülen bir bozukluktur ve dil gelişimini kısmen geciktirebilir. Kekemelik uzun yıllardır üzerinde durulan bir konudur.
ANNE & BABA TUTUMLARININ ÖNEMİ; Son derece ilginç yaklaşımlardan birisi de anne & babaların çocuğa karşı geliştirdikleri tutumlardır.
Kekeme olan çocukların anne & babalarıyla kekeme olmayanların karşılaştırılması, çocukların konuşmalarına karşı takındıkları tutumlar arasında çok büyük farklar olduğu ortaya çıkmıştır. Üç, Dört yaşlarındaki çocuklar konuşma konusun da çoğu zaman sabırsızdırlar, fakat konuşmalardan hecelerin tekrarı, çeşitli seslerin uzatılması ve tereddütte kalmak tamamıyla normaldir.
Bazı anne babalar bu durumu kekemeliğin bir işareti olarak alırlar ve çocuğa konuşurken dikkat etmesi konusun da uyarılarda bulunurlar, buna karşılık bazı anne & babalarda bu olayı daha sakince karşılarlar kekeme çocuklar kaygılıdırlar bu yüzden öncelikle yaklaşım biçiminin düzeltilmesi gerekir.
Bunun için en büyük iş aileye düşmekle beraber, BU KONU DA BİR UZMANDAN YARDIM ALMAK GEREKEBİLİR! ÇÜNKÜ bu durum yardımsız kendiliğinden GEÇMEYEBİLİR.
Yapılan araştırmalarda çocukların yüzde yirmi beşinden fazlasının ailesinde de kekemelik vardır. Bu oran yüksek bir orandır. Demek ki kalıtsal özellikler burada önem taşımaktadır. Aynı şey solaklık için de geçerlidir.
Kekemelik ne kadar küçük yaşlarda TESBİT EDİLİP BU KONUDA BİR UZMAN DAN YARDIM ALINIRSA TEDAVİSİ MÜMKÜNDÜR.
Aileler, bu konuda kesinlikle baskı yapmamalıdırlar. Çocuğa güven vermelidirler baskıcı tutumlar kekemeliği artırmaktadır.Bu sebeple kekemeliğin tedavisin de huzurlu bir aile ortamı ailenin yaklaşım biçimleri önem taşımaktadır.Çocuk başka çocuklarla karşılaştırılmamalı ve kıyaslanmamalıdır.Burada öz güven duygusu kazandırmak büyük önem taşır.Ayrıca çocuğun ilk önce bir uzman tarafından ele alınıp psikolojik durumun düzeltilmesi gerekmektedir.Bu yapılmadığı takdirde diğer yapılacak çalışmalar hiç bir yarar sağlamayacaktır.
Ailelerin bu konular da bilinçlendirilmesi önem taşır çocuk terapiye alınmadan önce ailelerin davranışlarını değiştirmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.Eğer ailede çocuktan başka bir kekeme diğer bir birey var ise onun da düzeltilmesi için çalışmalar yapılmalıdır..
Çünkü anne veya baba da varsa onlar düzeltilmedikçe çocuğun düzeltilmesi bir fayda sağlamayacaktır..
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Dil Gelişimi ve Konuşma Bozuklukları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Pdg.Aykut AKOVA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Pdg.Aykut AKOVA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni
Yazan Uzman
|
çocukta konuşma, konuşma, kekemelik, konuşma bozukluk, telaffuz, artikülasyon, konuşma terapisi, konuşma gelişimi, dil gelişimi, konuşma bozukluğu
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.