2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyolojik Açıdan Kendine Zarar Verme Davranışı
MAKALE #18831 © Yazan Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ | Yayın Eylül 2017 | 4,760 Okuyucu
Sosyolojik Açıdan Kendine Zarar Verme Davranışı

Anderson ve diğer. araştırmalarında kendine fiziksel zarar veren ergenlerin bir ekip çalışması ile sosyolojik boyutlarıyla değerlendirilmesi gereğini vurgulamışlar ve yardıma ihtiyaç duyan bu grupla ilgilenen zihin sağlığı hemşireliği hizmetinin ilerlemesi için öneriler sunmuşlardır (Anderson ve diğer., 2004).

İntihar niyeti olmadan bilerek kendi kendine fiziksel zarar verme, toplumsal açıdan kabul edilebilir olan ve olmayan bir grup davranışı kabaca tanımlar (Favazza, 1987).
Yelpazenin bir ucunda kültüre bağımlı olan ve basit kulak delmeden yüzü yaralama ve bazı Afrika kültürlerinde olduğu gibi boynun aşırı derecede uzatılması gibi vücudu “güzelleştiren” aktiviteler mevcuttur (West, 1984). Güzelleşmek için kendi kendini yaralama toplumun bir noktasında toplumsal açıdan kabul edilebilir olmayabilir ama başka bir noktada günümüzde bazı bireylerde görüldüğü gibi vücutta yaygın piercing, dövme vb. gibi durumlarda olduğu gibi teşvik ediliyor da olabilir (Osuch, 1999).
Kendini yaralama davranışında çevresel sosyal desteğin bağıl olarak kıt olmasına, sosyal izolasyon ve aile yıkılmasına sık rastlanırken; genellikle intihar davranışı ile ilişkilendirilen yakın zamandaki kaybın ve fiziksel hastalığın sık sık olmadığı ileri sürülmektedir (Pattison, 1983).

Geri kalmış ülkeler ve kısmen çocuklar, travmatik olaylara daha fazla maruz kalmaktadırlar. Savaşlar, doğal afetler, ciddi biçimdeki yoksulluk, düşük eğitim seviyesi, epidemik hastalıklar, göç, politik ve dinsel terörizm ve sosyal vahşet gibi toplumsal travmalar Türkiye’nin de aralarında bulunduğu geri kalmış ülkelerde oldukça yaygındır. Ek olarak, istismara bağlı olsa da olmasa da psikolojik travmanın sıklığı ve etkileri hakkındaki verilerin yayını böyle ülkelerde yasaklanmıştır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada batılı ülkelerde meydana gelen travmatik tecrübelerin sıklığı ve etkileri bağlamında oldukça benzer bulgulara rastlamışlar; çalışmalarında Türk ve batı toplumu arasında travmanın kendini yaralama ve intihar girişimlerini artırıcı etkisi bağlamında anlamlı bir farklılık saptamamışlardır (Zoroğlu, 2003). Bu benzerliklerin de öncelikle en zayıf dönem olan çocukluk döneminde travmaların insan zihni üzerindeki etkileri incelenmiş ve bu etkilerin psikolojik ya da biyolojik etkileri olsa da olmasa da birbirini izleyen yıllarda kazanılmış diğer kültürel etkiler ile değişmeyeceği düşünülmüştür. Başka bir açıklama, Türk kültürünün ve toplumunun batı dünyasından bu bağlamda çok da farklı olmadığından kaynaklandığı üzerinedir.

Kültürel Olarak Kabul Görmüş Ritüel ve Pratikler: Kültürel ritüeller nesillerdir sürekli tekrarlana gelen ve bir toplumun geleneklerini, sembollerini ve inançlarını yansıtan formal etkinliklerdir. Katılımcılar bundan bireysel olarak etkilendiği gibi ritüeller sosyal yaşamın dokusunda bir arada örüldüğünden gruplar ve hatta hepten topluluklar bile bundan etkilenirler. Beden modifikasyonu ritüellerinde bunlara toplumların atfettiği derin anlamlar nedeniyle bize sosyal yaşamın temel öğeleri hakkında fikir verir. Bunların pek çoğu bir topluluğun istikrarını tehdit eden koşulları ortadan kaldırma ya da önlemeye yöneliktir. Bu koşullar hastalıklar, öfkeli tanrılar, ruhlar ve atalar, çocukların olgunlaştıklarında yetişkin sorumluluklarını reddetmesi, kuşaklar-arası, sınıflar-arası, kabileler-arası ve dişi-erkek arası çatışmalar, toplumsal rollerin işlevlerinin silikleşmesi, grup kimliğinin ve ayırt ediciliğin ortadan kalkması, ahlaka aykırı ya da günahkâr davranışlar ve çevre felaketleri olabilir.

Ritüeller aşağıdaki örneklerde görüleceği gibi şifacılığı, maneviyatı ve toplumsal düzeni teşvik ederek işler:

Şamanlar manevi dünyayla temasa geçerek insanları iyileştirir ama şaman olmak için insanın bir krize girmesi ve korkunç biçimde başlayan bir hastalığa katlanması şarttır. “Şaman olacak kişi düşünde bedeninin şeytanlar tarafından parçalandığını görür; onları, örneğin başını keserlerken ve dilini kopartırlarken görür” (Eliade, 1975). Bu acı çekme ve kendini yaralama deneyimleri son derece güçlüdür ve tamamen gerçek ve çok tehlikeli olarak algılanır. Şaman sırf kemikleri kalana dek bedeninin acı içinde parçalanıp dökülmesine müsaade eder. Daha sonra bedeni yeniden kurulur ve şaman daha bilge ve sağlıklı biri olarak doğar. Bedensel mutilasyon/modifikasyon kendini ve başkalarını iyileştirecek özel yeteneklere giden bir basamaktır.

Maneviyata ilişkin beden modifikasyon etkinlikleri pek çok dinde mevcuttur ve ruha memnuniyet verdiği ve insanların özel kutsallık ve kavrayış durumlarına ulaşmasını sağladığı düşünülür. Büyük ana tanrıça Sibel’e tapınan rahipler, kendini hadım edip öldüren ve yeniden diriltilen Attis için yas tutmak ve onunla özdeşleşmek için kendilerini hadım ederlerdi. Eski Ahit’in Cefakâr Kulu ve Yeni Ahit’in İsa’sı yaralarıyla insanoğluna kutsallık ve kurtuluş bahşetti. Hıristiyan çöl pederleri kurtuluşa ulaşmak için bedenlerini cezalandırırdı ve Katolik Kilisesi yüzyıllarca sofuca etlerini dağlayan insanları aziz ilan etti. Bazı Hindular da tanrı Murugon’a yaranmak için bedenlerini deliyor. Olmekler, Aztekler ve Mayalar adanmışlık ve pişmanlık gösterisi olarak kutsal idollerini penislerinden akıttıkları kanla mesh ederlerdi (Favazza, 1998).

Toplumsal düzeni sağlayan ritüellere önemli örneklerden biri de ergenliğe kabul ritüelidir. Bu geçiş ayinlerinin amacı ergenlerin komünal yaşamı muhafaza eden yeni toplumsal rollerini ve statülerini benimsemeleridir. Ergenlerin gönüllü olarak katlandıkları beden modifikasyonları acı verici ve genelde gaddarcadır. Dişler kırılabilir, penis idrar yolu boyunca boylamasına kesilip açılır ve geniş deri yüzeyleri yaralanır. Bunlar ritüelin heyecanını ve önemini artırır ve ergenlere içlerindeki gücü gösterme imkânı verir. Bunlar aynı zamanda iktidardaki toplumsal grubun otoriteye başkaldırmaya müsamaha göstermeyeceğinin de işaretidir. Ritüelin yoğun duygusallığı genç erginler ve acı çektiren yetişkinler arasındaki bağı besler ve “çocukluğun masumiyetinin terk edilmesiyle ve yetişkinliğin yüksek öz-farkındalığı ve bilincini ortaya çıkarmasıyla bilinci olgunlaştırma potansiyeline sahip” bir zirve deneyimine yol açar (Morinis, 1985). Düzenli yetişkin dünyasına kabul edilmek için ergenlerin beden modifikasyonuyla simgesel olarak özerkliklerinin bir kısmını teslim etmeleri gerekir. Bu sürede gönüllü katılan ergenler çocukça şeylerden vazgeçtiklerini gözler önüne sererler. Bu, yetişkin komünal hayata katılmak için ödenmesi gereken bedeldir (Favazza, 1998).

Ritüellerin aksine kültürel pratikler, altında çok az derin manalar yatan etkinlikleri ifade eder. Dövme ve kulak memesini deldirme beden dokusunun değiştirildiği ya da yok edildiği pratiklere örnek teşkil eder. Son zamanlarda Batı toplumunda karmaşık dövmeler ya da vücudun çeşitli kısımlarını örneğin kaşları, dilleri, meme uçlarını, göbek deliği,ni genital organları dağlamak ya da delmek oldukça popülerleşti. Bu pratiklere dahil olan insanların ezici bir çoğunluğu bunu çekici görünmek, dikkat çekmek ve kışkırtıcı olmak için yapıyor. Bir grup olarak karmaşık dövmeleri ve (kulak küpesinin haricinde) piercingleri olan insanlar elverişli bir kontrol grubundan daha fazla psikopatoloji sergiliyorlar. Ne var ki sırf bu pratiklere dahil olmaları bireylerde psikopatolojiyi belirlemeye yetmez. Modern Primitif hareketin yandaşları tamamen farklı kültürlerin beden modifikasyon ritüellerini takip ediyor ve bunları mevcut konumlarına adapte ediyorlar. Beden modifikasyonu pratiklerine dahil olmanın manevi düzeyde aşk gibi ve sağaltıcı bir deneyim olabileceğini iddia ediyorlar. Mesela tecavüze uğramış bir kadın, “Bedenimi geri almak için piercing yaptırıyorum. Kullanıldım ve tecavüze uğradım. Rızam olmadan bedenimi başkası ele geçirdi. Şimdi bu piercing ritüeliyle bedenimi ait olduğu yere geri talep ediyorum. Yaralarımı iyileştiriyorum” diyor (Musaffar, 1996).
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyolojik Açıdan Kendine Zarar Verme Davranışı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Fatih SÖNMEZ Fotoğraf
Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi79 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'in Yazıları
► Saldırganlık ve Kendine Zarar Verme Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Ruhsal Kopuş ve Kendine Zarar Verme Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Kurban Edimi ve Kendine Zarar Verme Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sosyolojik Açıdan Kendine Zarar Verme Davranışı' başlığıyla benzeşen toplam 35 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Arzu Dürtü Talep Nesne Temmuz 2023
► Emdr Nedir Şubat 2023
► Algının Kaygısı Ocak 2021
► Evlilik Terapisi Ağustos 2019
► İlışki Danışmanlıgı Ağustos 2019
◊ Evlilikte Kilitlenme Nisan 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:57
Top