2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Panik Atak
MAKALE #19068 © Yazan Psk.Murat TEMİZ | Yayın Aralık 2017 | 2,113 Okuyucu
Panik bozukluk, anksiyete bozuklukları arasında en sık görülen, kronik yada yineleyici olarak seyreden, ailevi, sosyal ve işlevsel yeti yitimine neden olan bir bozukluktur. Panik bozukluğu (PB), tekrarlayan ve beklenmedik anlarda ortaya çıkan panik ataklarıyla seyreder, hastalar sonraki ataklarla ilgili beklenti endişesi yaşayıp kaçınma davranışı sergilerler (Çeçen, 2015). DSM IV-TR’de panik bozukluğun tanımı yapılmış, agorafobili yada agorafobisiz panik bozukluk olarak kodlanmıştır (DSM IV-TR, 2000).

Panik Bozukluk (PB); nefes almada güçlük, çarpıntı, baş dönmesi, titreme, çıldırma-ölüm korkuları gibi çeşitli bedensel ve bilişsel belirtilerin ön planda olduğu, yineleyici ve beklenmeyen panik ataklarıyla belirlenen yaygın bir bozukluk olarak tanımlanabilir.

Panik bozukluk, etiyolojisi iyi bilinmeyen, nedensiz ve aniden ortaya çıkan şiddetli paroksismal anksiyete atakları ile karakterize bir bozukluktur. Panik ataklarının bir sonucu olan ve sıklıkla klinik tabloya eklenen beklenti anksiyetesi ve/veya agorafobik hastaların yaşam kalitesini ve işlevselliklerini önemli ölçüde bozmaktadır (Alkın, 2002).
Panik bozukluk, aniden ve kendiliğinden ortaya çıkan, yoğun iç sıkıntısı ile buna eşlik eden bedensel ve bilişsel belirtilerden oluşan, panik ataklarla karakterize olmuş bir hastalıktır (Yurdagül Altıntaş, 2006).

Panik bozukluk, hastanın beklenmeyen panik ataklar yaşadığı (genelde oldukça fazla fakat her zaman için birden çok) ve başka panik ataklar yaşamakla ilgili endişelendiği sık rastlanılan bir kaygı bozukluğudur. Genellikle 20’li yaşların başlarında ortaya çıkar. Bu hastalık genel yetişkin nüfusun % 1-4’ü arasında rastlanılan ve en sık görülen kaygı bozukluklarından birisidir (DSM-5R, 2016).

Panik bozukluk, yaşam kalitesinde önemli ölçüde azalmaya sebep olan kronik bir hastalıktır ve yaşam boyu yaygınlık oranı % 3 olarak tespit edilmiştir. Panik bozukluğu olan hastaların rol fonksiyonu diyabetli yada artritli hastalardan daha düşüktür (Barlow, H, D., Gorman, M, J., Shear, K, M., Woods, W, S. 2000).

Panik bozukluğu (PB), panik ataklar ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Panik atakları olarak ifade edilen şey ise aniden ortaya çıkan yoğun bunaltı nöbetidir (Alper, Bayraktar, Karaçam, 2000).

Nöro-kognitif bir yaklaşıma göre, panik bozukluğun nöroanatomik hipotezini etkilemiştir. Bu teoriye göre; panik atağın kendisinin beyin sapında seratonerjik ve nöradrenerjik transmisyon ve solunumun kontrolünü içeren lokuslardan kaynaklandığını, limbik alan yapılarının yaygın kullanımından sonra beklenti anksiyetesinin ortaya çıktığını ve sonucunda fobik kaçınmanın prekortikal aktivasyonun bir fonksiyonu olduğunu söylemektedir (Gorman, J, M., Kent, J, M. Sullivan, M, G., Coplan, J, D. 2000).
Tüm bu tanımlardan da anlaşıldığı üzere panik bozukluk bir anksiyete bozukluğudur ve anksiyete bozuklukları arasında görülme sıklığı olarak en yaygın olanıdır. Yine tanılayıcı ortak özelliklerden en önemlileri de; yer ve zaman gözetmeksizin aniden ortaya çıkmaları, yineleyici panik ataklar şeklinde görülmesi ve bedensel ve bilişsel belirtilerin ön planda olmasıdır.

Etki yönü tam olarak incelenmiş olmasa da artan bir literatür desteğiyle adolesan (ergenlik) döneminde riskli şekilde alkol kullanımı ile panik bozukluk arasında bağlantı olabileceğini belirten kaynaklara rastlanmıştır. Teorik perspektiften bakıldığında, ergenlik döneminde panik spektrum bozukluğundaki artış ile problematik şekilde alkol kullanımı arasındaki bağ şöyle açıklanmıştır. Ergenlik döneminde problematik şekilde alkol kullanımı ve bu kullanımın etkilerini azaltma çabaları panik spektrum bozukluğuna sebep olabilmektedir. Üstelik karşılıklı bir etkilenme de söz konusu olabilmekte yani panik spektrum bozukluğunun etkisini azaltmak içinde problematik alkol kullanımı artabilmektedir (Knapp, A, A., Byron, L. 2015)

Panik bozukluk tanı kriterleri şöyle özetlenebilir;

1. Yinelenen ve beklenmedik panik atakları.
2. Atakların bir ay yada daha fazla süreyle devam ediyor olması.
3. Sıkıntı ve yeti eksikliği yaratması.
4. Sosyal hayatı bozucu nitelik taşıması.
5. Başka bir panik atağın olacağına dair sürekli kaygı hali.
6. Bilişsel ve bedensel yetilerde bozulma olacağına dair endişe ve korkunun yaygınlaşması.

Bu tanı kriterlerinden de anlaşılacağı gibi panik bozukluk kişinin yaşam kalitesini zedeleyen, sosyal ilişkilerine zarar veren ciddi bir bozukluktur.
Yukarıdaki belirtilerden dördünün yada daha fazlasının birden başladığı ve 10 dakika içerisinde en yüksek düzeyine ulaştığı, birbirinden ayrı yoğun korku yada rahatsızlık duyumsama dönemlerinin olmasıdır (Alper, Bayraktar, Karaçam, 2000).

DSM-IV tanı ölçütleri ise şöyledir;
A aşağıdakilerden hem (1) ve (2) vardır.
1. Yineleyen beklenmedik panik atakları,
2. Ataklardan en az birini, 1 ay süreyle ( yada daha uzun bir süre) aşağıdakilerden biri (yada daha fazlası) izler.
a. Başka atakların da olacağına ilişkin sürekli bir kaygı,
b. Atağın yol açabilecekleriyle yada sonuçlarıyla (örneğin; kontrolünü kaybetme, kalp krizi geçirme, çıldırma) ile ilgili olarak üzüntü duyma.
c. Ataklarla ilişkili olarak belirgin bir davranış değişikliği gösterme.
B. Agorafobinin olması yada olmaması.
C. Panik atakları bir maddenin (örneğin; kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) yada genel tıbbi durumun ( örneğin; hipertiodizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
D. Panik atakları Sosyal Fobi (örn. Korkulan toplumsal durumlarla karşılaşma üzerine ortaya çıkan), Özgül Fobi (örneğin; özgül bir fobik durumla karşılaşma), Obsesif Kompulsif Bozukluk (örn. Bulaşma üzerine obsesyonu olan birinin kir ve pislikle karşılaşması), Posttravmatik Stres Bozukluğu (örneğin; ağır bir stres etkenine eşlik eden uyaranlara tepki olarak) ya da Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu (örneğin; evden ya da yakın akrabalardan uzak kalmaya tepki olarak) gibi başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz (Deniz, 2014).
Panik bozuklukta kaçınma, fobik reaksiyonlar verme yada güvenlik arama davranışları hastanın anksiyetesini geçici olarak rahatlatmaktadır. Ancak bu kaçınma davranışlarıyla birlikte hastalık kişinin genel işlevsel alanlarına da yayılma eğilimi göstermektedir.

Panik bozukluğu tanısı için ICD-10 (1996) şu ölçütleri sıralamıştır;
Kesin tanı için bir ay içerisinde birkaç kez ağır otonomik kaygı nöbeti geçirilmiş olmalıdır. Bu ataklarda şu özellikler bulunmalıdır (Yüksel, 2004)
1. Bir dış tehlikenin bulunmadığı durumlarda ortaya çıkar.
2. Bilinen yada önceden kestirilebilen durumlarda ortaya çıkar.
3. Ara dönemlerde beklenti anksiyetesi dışında anksiyete belirtileri bulunmamaktadır.
Görüldüğü üzere DSM ile ICD nin tanımlamaları biraz değişiklik göstermektedir. Ancak bu değişikliğin yıllar içerisinde panik bozuklukla ilgili çalışmaların artmasının sempotmatik olarak kategorileşetirilmesinde büyük etkisi olmuş ve bu günkü halini almış olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Panik bozukluk agorafobili ve agorafobisiz olarak tanımlanabilmektedir. DSM-IV Tr’ ye göre agorafobi kodlanabilen bir bozukluk değildir. Agorafobiyi görüldüğü hastalıkla birlikte kodlayınız demektedir. Örneğin; agorafobi ile birlikte görülen panik bozukluk (PB) yada panik bozukluk (PB) olmadan agorafobi. Bu sebeplerle PB’yi tanımlarken diğer tanı kriterleri aynı kalmak şartıyla agorafobili yada agorafobisiz şeklinde tanımlamıştır. Ancak konu agorafobi olmadığı için bu çalışmada agorafobiden bahsedilmeyecektir.
Panik bozukluğun ayırıcı tanılardan en önemlisi olan panik atağa da değinmek gerekmektedir.

Panik Atak

Panik atak, çarpıntı veya takipne gibi belirtilerin eşlik ettiği, göreceli olarak kısa süren (genellikle 1 saatten kısa) şiddetli anksiyete yaşama durumudur, korkutucu ve rahatsızlık vericidir (Altuntaş, 2006). Çoğu hasta gergin ve huzursuzdur. Hastalar bir etkinliğe aniden son verir ya da bir yerden aniden ayrılırlar. Panik atağı yaşayan hastalar tipik olarak ölmekten, çıldırmaktan veya bayılmaktan korkarlar ve bu olasılıkların gerçek olacağına yürekten inanırlar (Deniz, 2014).
Panik atak korku sistemlerinin anormal biçimde aktive olmasını gösterirken, panik atak geçiriyor olmak panik bozukluk olduğu anlamına gelmez. Panik bozukluğunun en temel özelliği çoğu kez nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı
kestirilemeyen, tekrarlayıcı panik ataklarının görülmesidir. Panik nöbetleri sırasında yoğun anksiyete ve çarpıntı, terleme, soluk alma güçlüğü gibi pek çok fiziksel belirtilerin yanı sıra kontrol kaybı, çıldırma, bayılma ölüm korkuları vardır
Panik atağın temel özelliği, aniden ortaya çıkması ve zaman zaman tekrarlaması, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleri ile karakterize olmasıdır. Panik bozukluğu Hastaların çoğu zaman “kriz” adını verdikleri bu nöbetlere panik atağı denmektedir.
Panik Atağı, aniden başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar; çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçer.

Panik atağın DSM- IV tanı kriterleri şöyledir;

· Çarpıntı, kalp atımını duyumsama yada kalp atım hızında artma olması.
· Terleme.
· Titreme yada sarsılma.
· Nefes darlığı yada boğuluyormuş gibi olma duyumları.
· Soluğun kesilmesi.
· Göğüs ağrısı yada göğüste sıkıntı hissi.
· Bulantı yada karın ağrısı.
· Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş yada bayılacakmış gibi olma.
· Derealizasyon yada depersonalizasyon.
· Kontrolünü kaybedeceği yada çıldıracağı korkusu.
· Ölüm korkusu.
· Uyuşma yada karıncalanma duyumları.
· Üşüme, ürperme yada ateş basmaları.
Bir Panik Atağında bu belirtilerden en az 4 ya da daha fazlası bulunur.

Beklenti Anksiyetesi

Ataklar devam ettikçe hasta ataklar arasındaki dönemde gergin, huzursuz ve endişeyle yeni bir atağın geleceği korkusuyla beklemeye başlar. Bu korku ve endişe dolu beklemeye “Beklenti anksiyetesi” denir. Atakların çoğunlukla zaman ve mekan gözetmeksizin gelmesi beklenti anksiyetesini arttırır. Ataklar sıklaştıkça kalp krizi geçirip ölme, felç kalma, kontrolünü kaybedip çıldırma korkuları pekişir.
İlk panik ataktan sonra ya da atakların artmasıyla beraber başka bir panik atak olacağına ilişkin korku gelişir ve hastalar dikkat, kaygılı beklenti ve hiperaktivitenin olduğu bir anksiyete durumu yaşarlar. Tekrar bir atak geçirme beklenti ve korkusuna beklenti anksiyetesi denir (Deniz, 2014).

Beklenti anksiyetesinin üç öğesi vardır:
1- Bir panik atağı geçirmeyle ilişkili olan huzursuz edici ve endişeli, yoğun düşünce uğraşları
2- Yine bir panik atağı olacak bu da tehlike yaratacak inancı ve beklentisi
3- Süre giden bir korku eğilimi ya da korkuyla oluşan bedensel duyumlardan korkma (Tükel ve Alkın (eds), 2006).
4- Beklenti anksiyetesi içindeki hastalar, sürekli olarak ne zaman panik atağı yaşayacaklarını kestirmek amacıyla tüm çevresel ve bedensel ipuçlarını değerlendirmeye çalışmaktadırlar. Belirgin bir uyarılmışlık ve tetikte olma hali vardır.
Bedenlerine ve beden duyumlarına ilgileri artar. Solunumu ne zaman hızlanmaya başlamaktadır? Kalp atımını neler arttırmaktadır? Efor yapsa ne olabilir? Hangi ortamlarda bedensel belirtiler ortaya çıkmaktadır? Şu an bulunduğu yere en yakın sağlık kuruluşu nerededir ve oraya nasıl hızlı bir şekilde ulaşabilir? Kişinin kafası sürekli bu gibi ek anksiyete kaynağı olan düşüncelerle doludur. Dolayısıyla beklenti anksiyetesi durumsal panik ataklarına, agorafobik kaçınma davranışlarına ve sağlık anksiyetesine zemin hazırlamaktadır (Tükel ve Alkın (eds), 2006).

Atakların artmasıyla ve beklenti anksiyetesinin yoğunlaşmasıyla birlikte hastanın davranışlarında değişiklikler gözlemlenmeye başlar. Hasta bu felaket durumuna karşı bazı önlemler almaya başlar ve ataklara neden olabilecek etkenlerden vazgeçerek kaçınma davranışları geliştirir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Panik Atak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Murat TEMİZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Murat TEMİZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Murat TEMİZ Fotoğraf
Psk.Murat TEMİZ
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Murat TEMİZ'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Panik Atak' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


00:42
Top