2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Müziğin Psikolojik İşlevleri
MAKALE #19076 © Yazan Psk.Ebrar YENİCE KANIK | Yayın Aralık 2017 | 4,606 Okuyucu
Neden müzik dinleriz? Müzik dinlemenin psikolojik işlevi nedir? Soruları uzun yıllardır pek çok alan tarafından araştırılmıştır. İnsan davranışlarını açıklayan pek çok teori kişiyi davranışa yönelten motivasyonu evrimci bir bakış açısıyla hayatta kalma ya da üreme motivasyonuna dayanmaktadır. Müzik dinleme davranışı söz konusu olduğunda ise, hayatta kalma ve üreme motivasyonundan daha kapsamlı bir açıklamaya ihtiyaç vardır. Müziğin insan davranışları üzerindeki etkisi politik ve ekonomik sonuçları kapsayacak denli geniştir (Brown, 2006). Müzik grup ideolojileri ve kimliklerinin propagadasında en büyük araçlardan biridir aynı zamanda modern toplumdaki en büyük pazarlama araçlarından biridir. İnsan davranışının farklı sahnelerinde bu derece etkiye sahip olan müziğin nasıl bir işlevi vardır sorusu yüzyıllardır önem taşımaktadır.

Müzikal etkinliklerin 25000 yıllık geçmişi olduğu düşünülmektedir. Bu köklü geçmiş pek çok filozof, psikolog, müzikolog, antropoloğun müziğin işlevi ve anlamını araştırmaya yönelmiştir. Teorik yaklaşımların çoğu evrimsel yaklaşımlara dayanmakla birlikte, evrimsel yaklaşımın dışında kalan çeşitli teoriler mevcuttur. Bunlar deneysel estetik ve memnuniyet yaklaşımları şeklinde özetlenmiştir (Schäfer, Sedlmeier, Städtler ve Huron, 2013).

1. Evrimsel Yaklaşım:

Evrimsel bakış açısında müziğin işlevleri Darwin’in 1870’lerdeki metinlerine dayanmaktadır. Darwin’i takip eden teorisyenlerden Miller (2000) müzik yapabilmeyi biyolojik uyumu seksüel seçime dayandırmaktadır. Bu görüş bir kişinin müzik yapabilmesi için güçlü ve sağlıklı olması gerektiği varsayımına dayanmaktadır.
Bir diğer yaklaşım müziğin sosyal ve duygusal iletişimi sağlanası üzerinedir. Panksepp ve Bernatzky (2002) “doğal hayatın içindeki atalarımızın melodik ses çıkarmanın grup uyum gerektiren grup etkinliklerini koordine etmeyi, sosyal bağları güçlendirmeyi, çatışmaları çözmeyi sağlayan en etkili yol olduğunu” ifade etmiştir.

Müziğin sosyal uyuma katkı sağlaması grup eylemlerin etkililiğini artırmaktadır. Çalışma ve savaş şarkıları, ninniler, milli marşlar aileleri, grupları, milletleri birbirine bağlamaktadır. Bir diğer evrimsel yaklaşım bebek ve anne arasındaki ilişkinin kilit unsuru olan mırıldama ve şarkı söyleme davranışının anne ve çocuk arasındaki bağlanma ilişkisine etkisi üzerinedir. Falk (2004) annenin başka işlerle meşgul olurken bebeğini bıraktığı durumlarda onunla şarkı söyleyerek ya da mırıldanarak iletişim kurmaya devam etmelerinin bebeğin bakım veren kişinin hala orada olduğunu hissetmesini sağladığını öne sürmektedir.(akt. Schäfer ve dig.,2013) Müzik burada anne ve bakım veren kişi arasında doğrudan teması olmadığı durumlarda da iletişimin, güvenlik hissinin ve duygusal bağlanmanın devam etmesini sağlamaya yönelik bir işleve sahiptir.

Müziğin insanların ölüm anksiyetesiyle mücadele ederken anlamlı bir işlevi olduğu ileri sürülmüştür (Dissanayake, 2006).

Özetle evrimci yaklaşımlar müziğin hayatta kalmaya yönelik çeşitli kolaylaştırıcı ve düzenleyici anlamları olduğunu öne sürmektedir. Bunlar: biyolojik uygunluk, sosyal ve duygusal iletişim anlamı, grup dinamiği, olumsuz duygularla baş etme şeklindedir.

2. Evrimsel Olmayan Yaklaşımlar

Evrimsel olmayan yaklaşımlar, müziğin insanların gündelik yaşamındaki işlevlerine odaklanmıştır. Bu yaklaşımlar kişilerin ihtiyaçları ve dinleyici ilgileri üzerine açıklamaları içermektedir.

1920’lere dayanan deneysel estetik yaklaşımı dinleyicilerin sübjektif deneyimine odaklanmış; müziğin çeşitli dinleyiciler üzerinde anıları, deneyimleri, ruh hali ve duyguları harekete geçirdiğini belirtmiştir.

Dissanayake (2006) müziğin ritüellerdeki işlevlerine değinmiş ve özellikle anksiyeteyi kontrol etme işlevine odaklanmıştır. Özellikle psikoterapötik anlamda, duygusal rahatlama, imajinasyon işlevleri söz konusudur. Arnett (1995) ise, ergenlerin sosyalizasyon sürecinde medya kullanımını etkisini araştırdığı çalışmasında müziğin öfke, kaygı ve mutsuzluk gibi acı verici duygularla baş etme stratejisi olarak yer aldığını ifade etmiştir. Rap ya da ağır metal gibi belirli tarzda müzik türlerinin ön plana çıktığı görülmüştür.

Özellikle yirminci yüzyılın başından itibaren psikoloji alanı müzik üzerine dört ana başlıkta araştırmalar yürütmüştür. Bunlar: (1) ses ve ritmin bilişsel temsili; (2) müzikal beceri ve yeteneğin gelişimi; (3) müzikal performansın altında yatan süreçler; (4) müzik dinlemeyle ilişkili duygusal süreçler, şeklindedir. (Sloboda, …)

Müziğin İşlevleri Üzerine Yapılan Bulgusal Araştırmalar

Schäfer ve Sedlmeier (2009) katılımcılar tarafından tercih edilen belirli bir müzik türünün o kişiler için anlamı, işlevi nedir sorusuna yanıt aradıkları araştırmalarının birinci aşamasında katılımcılara, bildikleri tüm müzik türlerini yazmaları istenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, 74 farklı müzik türü tespit edilmiş; katılımcıların en az yüzde 10’unun bildiği seçenekler belirlenerek bu sayı 25’e indirilmiştir. 507 katılımcıyla yürütülen ikinci araştırmada birinci çalışmadan yola çıkarak tespit edilen 25 müzik türünden katılımcıların hangilerini daha çok tercih ettiğini, bu tercihlerin nedenleri ve ana boyutları, en sevdikleri müzik türünün işlevleri ve bu işlevlerin müzik türü tercihinin derecesiyle ilişkisini incelemişlerdir. Katılımcılar tarafından en çok tercih edilen müzik türleri arasında rock, alternetif müzik, ardından klasik müzik, pop, rock ‘n’ roll, jazz, punk, reggae, blues ve ska türleri gelmektedir. Beat müzik, folk ve elektronik müzik türlerinin ise, daha çok olumsuz olarak değerlendirildikleri görülmüştür. 25 müzik trünün 6 boyuta indirgenmiştir. Bunlar: (1) Sophistike, (2) Electronik, (3) Rock, (4) Rap, (5) Pop, (6) Beat, folk ve country şeklindedir. Katılımcıların favori müziklerinin işlevlerine bakıldığında ise, müziğin kişilerin kimliklerini ve değerlerini diğerleriyle paylaşmanın bir yolu olduğu ve insanları bir araya getirdiği tespit edilmiştir.

Boer (2009, akt. Schäfer ve dig., 2013) farklı ülkelerden binden fazla genç katılımcıyla yürüttüğü araştırmasında müziğin işlevleri kapsamlı olarak incelemiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, müzik işlevlerinin hangi kategoriler altında bir araya geldiğini anlamak için yaptığı faktör analizi ile 10 temel boyut olduğunu tespit etmiştir. Bunlar: duygusallık, arkadaşlar, aile, rahatlama, arka plan etkinliği, dans, odaklanma, değerler, siyaset ve kültür şeklinde adlandırılmıştır.

Pek çok teorik yaklaşım ve ampirik çalışma müziğin duyguları harekete geçirme ve düzenleme işlevine vurgu yapmıştır. Panksepp ve Bernatzky (2002) bu işlevi araştırmış, müziğin çeşitli duyguların ortaya çıkmasında etkili olduğunu ancak bu etkinin 10 dakika sürdüğü tespit etmiştir. Müziğin bu etkisi “Mozart etkisi” olarak adlandırılmıştır. Araştırmada 19-23 yaş arasında 16 üniversite öğrencisi iki gruba ayrılmış, ilk 40 dakikalık bir seans süresince “mutlu müzik”, diğer gruba ise, “üzüntülü müzik” dinletilmiştir. Katılımcılara mutluluk, üzüntü, anksiyete ve öfke duygularına yönelik maddeler içeren yedili likert tipine sahip duygu durum ölçeği dinleme seansı öncesi, hemen sonrası ve 10 dakikalık aralıklarla dört ayrı zamanlı ölçüm yapılmıştır. Yer aldıkları gruba göre katılımcıların ölçümlerinde mutluluk ve üzüntü duygularının ön plana çıktığı görülmüştür. Her iki grupta müziğin etkisiyle oluşan duygunun dinleme seansının hemen ardında yapılan ölçümlerde yüksek düzeyde ve istatiksel olarak anlamlı ilişkiye sahip olduğu, ancak, 10 dakika sonrasında yapılan ölçümlerde var olan duygu düzeyinde anlamlı ölçüde düşüş olduğu, 20 dakika sonrasında yapılan ölçümde ise, müzikle ilişkili duygu durumda belirgin bir düşüş istatiksel olarak anlamlı bir ilişkili olmadığı tespit edilmiştir. Bir diğer önemli bulgu ise, her iki tür müzik grubunda da öfke ve anksiyete duygularında eşit derecede düşüş olduğu görülmüştür.

Benzer şekilde duygu düzenleme vurgusu müziğin işlevleri üzerine yürütülen bir diğer kapsamlı araştırmada da ön plana çıkmıştır. Schäfer ve dig., (2013) 8- 84 yaş arasındaki 834 katılımcıya müziğin “müzik dinliyorum çünkü…” diye başlayan 129 maddelik bir ölçek ile müziğin işlevlerini araştırmışlar. Cevapların üç boyut üzerinde toplandığını tespit etmişler. Bunlar (1) öz-farkındalık (self-awareness) : müzik dinleyicilerin duygularını aktarmasına, hayatları için önem atfettikleri anlamları, değerleri üretebilmeleri, gerçek dünyadan uzaklaşarak kendilerine dönebilmelerini yani özetle, kim oldukları ya da nasıl biri olmak istedikleri üzerine düşünmeye yardım etmektedir. (Örnek maddeler: müzik kendim üzerine düşünmeme yardım ediyor; müzik hayatıma anlam katıyor vb.) (2) sosyal ilişkiler (social relatedness): kişiye müzik bir gruba ait olma hissini, arkadaşlarıyla bağ kurma imkânını ve böylece kimliğini ve değerlerini diğerleriyle paylaşma imkanını vermektedir. (Örnek maddeler: Müzik bir sosyal gruba ait olduğumu hissettiriyor, müzik insanların nasıl düşündüğünü anlamamı sağlıyor vb.). (3) duyguları uyarma ve düzenleme (regulate arousal and mood): müzik olumsuzlukları zihinden atmaya yardımcı olan iyi vakit geçirmeyi sağlayan, fizyolojik olarak kişileri harekete geçiren yani bedeni rahatlatan ya da ritim ile uyaran böylece olumlu duyguları harekete geçirerek duygu-düzenlemesine yardımcı olmak gibi işlevlere sahiptir. (Örnek maddeler: Müzik beni harekete geçiriyor, müzik rahatlamamı sağlıyor vb.). Katılımcıların yanıtlarına göre, en etkili boyutun duyguları uyarma ve düzenleme boyutu olduğu ardından öz-farkındalık boyutunun geldiği ve son olarak sosyal ilişkiler boyutunun olduğu görülmüştür.

Kişilerin müzik tercihini etkileyen bir diğer faktör de kişilik olarak görülmüştür. Kişiliğin etkisini incelemek amacıyla Chamorro-Premuzic ve Furnham (2007) bireysel farklılıklarla belirli bir müzik türünün seçimi arasındaki ilişki araştırılmıştır. Araştırmaya İngiltere ve Amerika’da eğitim gören, farklı uluslardan 341 öğrenci katılmıştır. Katılımcılara sözel, matematiksel ve geometrik sorular içeren 50 maddeden oluşan ve zaman sınırlaması olan (12 dakika) bir genel zeka testi (The Wonderlic Personnel Test -WPT); ardından, dışa dönüklük, nörotizm, deneyime açıklık, uyumluluk ve öz-disiplin şeklinde beş faktörlü kişilik yapısını ölçen kişilik envanteri (NEO-FFI entelektüel aktivite düzeyini ölçen 59 maddelik bir ölçek (TIE) ve son olarak müzik tercihini 15 açık uçlu soruyla ölçen, (1) duygu değişimi/düzenlemesi, (2) rasyonel müzik beğenisi, (3) arka plan aktivitesi olarak müzik şeklinde temalandırılan Müzik Kullanımı Ölçeği (Uses of Music Inventory) kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, deneyime açıklık faktörü ve entelektüel faaliyet düzeyi yüksek olan kişilerin müzik tercihinde rasyonel müzik beğenisinin yani müzisyenin performansına ya da müzikal kompozisyonun yapısına odaklandıkları görülürken, içe dönüklük ve nörotizm faktörü yüksek katılımcıların ise, müziği daha çok duygu düzenleme amacıyla dinledikleri tespit edilmiştir. Duygusal müzik kullanımı ise, üzgünken üzüntü duygusuna yer veren müzikler, mutluyken mutluluk duygusuna yer veren müzikler tercih etme ya da spontan müzik seçimiyle müziğin ortaya çıkardığı duyguyu hissetme şeklinde özetlenmiştir.

Çoğunlukla gençler üzerinde yürütülen çalışmalar (Boer, 2009; Chamorro-Premuzic ve Furnham, 2007; Panksepp ve Bernatzky, 2002) yaş değişkeninin müziğin işlevler üzerinde nasıl bir etkisi olabileceği sorusunu ündeme getirmektedir. Hays ve Minichiello (2005) 60 yaş üstü 52 katılımcı ile yürüttükleri araştırmalarında müziğin yaşlı kişilerin duygusal, sosyal, entelektüel ve manevi anlamda iyi oluşa etkisini incelemiştir. Araştırma, fokus gruplarla derinlemesine mülakat yöntemiyle yürütülmüş, katılımcılara müziğin onların hayatları ve deneyimleri çerçevesinde nasıl bir işlevi olduğu sorulmuştur. Nitel yöntemin kullanıldığı araştırmanın sonuçlarına göre, müziğin kişilere bireysel kimliklerini anlama ve geliştirme imkanı sunduğu; müzik aracılığıyla diğerleriyle bağ kurabilmelerini sağladığı; manevi deneyimler yaşayıp bunları ifade edebildikleri görülmüştür. Araştırmacılara göre, müzik katılımcıların pozitif benlik saygısına sahip olmalarını, kendilerini yetkin hissetmelerini bağımsız olmalarını ve yalnızlıkla ilişkili olumsuz duygulardan uzaklaşmalarını sağlayarak pozitif yaşlanmaya katkı sağlamaktadır (Hays ve Minichiello, 2005).

Buraya kadar bahsi geçen araştırmalar müziğin daha çok bireysel, psikolojik yönüne vurgu yapmıştır. Brown’un (2006) da ifade ettiği gibi müzik toplumsal ve ekonomik anamda bir çok sürecin içerinde direkt etkiye sahiptir. Bu nedenle müziğin toplumsal yönüne, gruplarlar arası ilişkiler açısından değerlendirilmesi müziğin sosyal işlevinin önemini gözler önüne sürecektir. Belirli bir müzik türü beğenisini Sosyal Kimlik Teorisinden yola çıkarak bir gruba üye olma çerçevesinde değerlendiren Tekman ve Hortaçsu (2002) ilk aşamada 161 üniversite öğrencisinden oluşan katılımcı gruba pop, rock, rap, klasik, halk ve arabesk müzik gibi 6 farklı türde müzik dinleyen kişilerle ilgili akıllarına gelen sıfatları yazmaları istenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında katılımcıların bu sıfatlardan yola çıkarak üretilen 22 maddelik sıfat listesini her bir müzik türünün dinleyicisini ayrı ayrı değerlendirerek ve ardından kendilerini göz önünde bulundurarak 1=uygun, 5=uygun değil şeklinde beşli likert tipi ile değerlendirmeleri istenmiştir. Son olarak kendilerinin her bir müzik türüne yönelik beğeni düzeylerini beşli likert tipi ile belirtmeleri istenmiştir. Katılımcıların ifadelerinden yola çıkarak hazırlanan sıfat listesi şu şekildedir: iddialı, mağdur, sakin, dans seven, mağlup, rahatsız, eğitimli, eğlence seven, entelektüel, olgun, göçmen, karamsar, fakir, asi, seviyeli, taşralı, geleneksel, cahil, enerjik, vahşi, genç. Sıfat listesinin (1) Sofistike (çok yönlü), (2) Neşeli/Hayat dolu, (3) kaybeden şeklinde 3 boyut ile açıklanabildiği görülmüştür. Sofistike olarak adlandırılan boyut sakin, eğitimli, olgun, incelikli gibi sıfatları içerirken; neşeli boyutunun, dans seven, eğlence seven, enerjik ve vahşi gibi sıfatları; kaybeden boyutunun ise, kötümser, mağdur, rahatsız, fakir ve mağlup gibi sıfatları içeriği görülmüştür. Pop ve rap müzik türlerini dileyen kişilerin belirgin bir şekilde zengin ve entelektüel olmamakla birlikte neşeli kategorisinde değerlendirildiği, bununla birlikte rock müzik dinleyicilerinin daha olgun ve entelektüel olarak, Türk Halk Müziği dinleyicilerinin ise katılımcılar tarafından olumlu bir tutumla değerlendirilirken klasik müziğe oranla daha az sofistike görüldüğü tespit edilmiştir. Arabesk müzik dinleyicileri ise, umutsuz, hayatlarını kontrol edemeyen, eğitimsiz, cahil kişiler olarak görülmüştür. Katılımcıların kendi tercih ettikleri müzik türünü dinleyen kişileri değerlendirirken ideale yakın olarak değerlendirdikleri görülmüştür.

Duygu, düşünce, davranış ve bedensel duyumlar çerçevesinde değerlendirebileceğimiz psikolojik süreçlerin müzik dinleme alışkanlığı çeşitli işlevler aracılığıyla hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Pek çok araştırmada görülen ortak sonuçlar duygu düzleminde müziğin çeşitli duyguları harekete geçirme, düzenleme işlevi olduğunu; düşünce düzleminde entelektüel eğilimlere göre düşünce dünyasını beslediğini; dinleyicileri harekete geçirdiği, motivasyonel bir anlamı olduğu ve bedensel duyumları tetiklediği görülmüştür. Bunların yanı sıra müziğin toplumsal anlamda kişilerin grup aidiyetlerini pekiştirdiği, kültürel ve tarihsel geçmişleriyle bağ kurmalarını sağladığı görülmüştür.

KAYNAKLAR
Arnett, J. J. (1995). Adolescents’ uses of media for self-socialisation. Journal of Youth Adolesence. 24, 519–533.
Chamorro-Premuzic,T., ve Furnham, A. (2007). Personality and music: can traits explain how people use music in everyday life. British Journal of Psychology, 98, 175–185.
Hays, T., ve Minichiello, V. (2005). The meaning of music in the lives of older people: a qualitative study. Psychology of Music Research 33, 437–451.
Brown, S. (2006). Music and Manipulation: On the Social Uses and Social Control of Music. New York, NY: Berghahn Books.
Dissanayake, E. (2006) Ritual and ritualization: musical means of conveying and shaping emotion in humans and other animals,”içinde Music and Manipulation: On the Social Uses and Social Control of Music, edt. S. Brown ve U. Volgsten: New Yok.
Panksepp, J., ve Bernatzky, G. (2002). Emotional sounds and the brain: the neuro-affective foundations of musical appreciation. Behavioural Process. 60, 133–155.
Schäfer, T., ve Sedlmeier, P. (2009). From the functions of music to music preference. Psychology of Music 37, 279–300.
Schäfer T, Sedlmeier P, Städtler C. ve Huron D. (2013) The psychological functions of music listening. Frontiers in Psychology 4: 511.
Sloboda, J. (..) Oxford Music Online/ The late 20th century.
Tekman, H. G., ve Hortac¸su, N. (2002). Music and social identity: Stylistic identification as a response to musical style. International Journal of Psychology, 37, 277–285.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Müziğin Psikolojik İşlevleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ebrar YENİCE KANIK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ebrar YENİCE KANIK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ebrar YENİCE KANIK'ın Makaleleri
► Ailenin İşlevleri Psk.Dnş.Serkan YILDIRIM
► Boşanmış Ailelerin İşlevleri Psk.Dnş.Osman HATUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Müziğin Psikolojik İşlevleri' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Şema Terapi Yaklaşımı Aralık 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:12
Top