2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ölüm Kavramının Çocuklardaki Psikolojik Alt Yapısı
MAKALE #19582 © Yazan Psk.Kubilay MERCAN | Yayın Mayıs 2018 | 1,893 Okuyucu
Ölümle karşılaşılması durumunda yetişkinler çocuklara nasıl davranmaları gerektiğini bilememektedirler. Hangi açıklamaları yapmanın uygun olacağı konusunda kararsız kalmaktadırlar. Bu belirsizlikler ölüm eğitiminin gerekliliğine işaret etmektedir.

Herhangi bir ölüm anında yetişkinlerin yaptığı en büyük hata, çocuklara daha sonra geri tepecek olan çok basit açıklamalar yapmalarıdır. Ölümün izahı oldukça zordur, böylesine zor olan bir hadiseyi basit ve çoğu zaman da mantıksız bir şekilde izah etmeye çalışmak oldukça yanlıştır. Bazı yetişkinler küçük çocukların acı çekmediğini, ölümün ardından üzülmediğini düşünmektedirler fakat çocuklar her şeyin farkındadırlar ve içten içe bir üzüntü duyarlar. Yapışan araştırmalar bebeklik döneminden itibaren ölümün hissedilmeye başlandığına işaret etmektedir.

Uzmanlar tüm çocukların acı ve keder hissedeceklerini belirtmektedirler. Hatta bebekler bile kendilerine tanıdık seslerin yokluğunda ya da farklı eller tarafından tutulduklarında bu rahatsızlıklarını tecrübe edip bir reaksiyon gösterirler.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, herhangi bir yakınının kaybı anında çocuğun acılarını ortaya koymaktan sakındırmak, hayatının daha sonraki dönemlerinde ciddi duygusal ve fiziki reaksiyonlar geliştirmesine neden olabilir.

Çocuğa ölümün uyku olduğunu söylemek çocuğu olmayacak bir beklenti içine sokmaktır. Çocuklar böyle bir açıklamayı duyduğunda kendileri de uyuduklarında kalkamayacaklarını düşünerek kaygıya kapılabilirler. Yetişkinler ölüm olayından sonra uyku kelimesi yerine ölme, ölüm kelimesini kullanmalıdırlar.

Çocuğa ölen kişinin seyahate çıktığını söylemek çocuğun ölümü anlamasını zorlaştırmakla birlikte ölen kişinin geri döneceğine dair sürekli bir beklenti içine girmesine sebep olur, ölenin gelmemesi ile çocuk terk edilmişlik ve kararsızlık duygusunu yaşar.
Ölüm eğitiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da çocuğa ölümün dinle bağlantısını açıklamak ya da ölümü dini kelimelerle ifade etmektir. Ölüm dini kelimelerle ifade edilecekse çocuğun bu konuda neler bildiğine bakılmalı ve ona uygun açıklamalar yapılmalıdır. Bu aşamada yapılabilecek yanlış açıklamalar çocuğun ilerde herhangi bir dine inanmamasına ve öfke dolu olmasına sebebiyet verebilir. Örneğin Allah’ın sevdiklerini yanına aldığı, iyi insanları yanına aldığı gibi söylemler yetişkinlerin kendilerini teskin etmelerini sağlarken çocuklarda tam tersi etki yaratmaya, iyilik-ölüm-Allah kavramları arasında ilişki kuramamalarına neden olmaktadır.

Ölümle iyilik gibi bir kavram arasında bağ kurulması gerekli ise ‘O insan iyi olduğu için ölmemiştir, Allah o insanı iyi olduğu için mükâfatlandıracaktır.’ denilebilir.

Çocuklara hastalık sonucu oluşan ölümleri ifade ederken de dikkat etmek gerekir. Hastalık kavramı genel bir ifade ile kullanılıyorsa örneğin; ‘Teyzen uzun zamandır hastaydı ve öldü.’, çocukların bu cümleden çıkardıkları anlam farklı olacaktır. Çocuklar ağır ve hafif hastalık arasındaki farkı anlamayabilirler ve hasta olduklarında ölebileceklerini düşünebilirler. Böyle bir durumda çocuklara ağır ölümcül hastalıklar ve olmayanlar arasındaki farklar anlatılmalıdır.

Ölüm eğitimi için ölüm anını beklemeden, çocukların öğrenmeye açık olduğu zamanlarda kitap, hikaye, doğa olayları ve canlıların yaşamından bahsedilerek ölümle ilgili önbilgiler oluşturulabilir.

Çocukların ölüm hakkındaki tepkilerini yakından inceleyen psikologlar onların temelde üç noktada aydınlatılması gerektiğini savunmaktadırlar:

1) Ölüm nedir?
2) İnsanları ölüme sevk eden nedenler nelerdir?
3) İnsanlar öldüğünde ne olur?

Çocukların bu sorularına doğru ve yeterli cevap verebilmek için, her şeyden önce oldukça sakin, sabırlı, iyi bir dinleyici olmak gerekir. Bazen bir hayvanın ve ya canlının ölümünden bahsetmek ölüm tecrübesinin daha somut ve anlaşılır hale gelmesini sağlayacaktır. Ölüm hakkında çocuklara verilmesi gereken en temel bilgi; ölümün hayatın bir parçası olduğudur.

Çocukların ölümü tanıması ve yas sürecini yaşaması gelecek hayatları için oldukça önemlidir. Çocuğun ölen kişiye karşı olan duygularını, tepkilerini boşaltmaya ihtiyacı vardır ve bu durum sağlanabilirse çocuğun normal hayata geçişi de kolaylaşır.

Çocuklar cenaze törenine katılmalı mı?

Çocuğun cenaze törenlerine katılması ya da katılmamasına karar vermek için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Bunlar; çocuğun bireysel yapısı, ölüm hakkındaki bilgi ve donanımı, ölen kişinin çocuğa yakınlığı, çocuğun cenaze törenine katılmadaki isteği ve içinde bulunduğu gelişim dönemidir. Bazı çocuklar ölen kişiyi bir tabutta görme cesaretini gösterebilirlerken bazılarıysa bu duruma duygusal olarak hazır olmayabilirler, korkabilirler ve çeşitli duygusal-psikolojik sıkıntılar yaşayabilirler. Çocuğun hazır bulunuşluğunun en çok farkında olan aile üyeleridir ve bu tören sonucunda oluşabilecek durumları değerlendirerek karar vermesi gereken de yine aile bireyleridir.


Ölen bir kişiyi seyretmeleri, cenaze ve diğer törenlere katılmaları, onların ölüm olayının hayatın gerçek yönlerinden birisi olduğunu anlamaya sevk eder.55 Bu törene katılmakla onlar ölümün nasıl bir son olduğunu görecek ve sevdikleri kişiye karşı son görevlerinin yapmış olacaklardır. Bu görev yetişkinler için olduğu kadar, çocuklar için de önemli bir görevdir. Bu görüşlere göre çocuklar cenaze törenine katılarak yaşam, inanç ve ölüm arasındaki ilişkiyi anlamlandırmaya başlayacaklardır.

Ölüm kavramı ifade edilirken fantastik bir durum olan ahiret kavramı araya girmektedir. Çocuklar ölüm kavramını anlamaya çalışırken sordukları ‘Ölen nereye gitti ‘ sorusuna ‘cennete’ ya da ‘Allahın yanına gibi cevaplar almaktadırlar. Oysaki bu cevaplar çocukların aklındaki karışıklığı çözmediği gibi karmaşık bir yapı şeklinde çocuğun zihnini etkilemektedir. Bunun nedenine göz attığımızda karşımıza çıkan sonuç ,ifade ettiğimiz kavramların soyut değer taşımasıdır. Çünkü soyut kavram henüz çocukta gelişmemiştir ve çocuk için anlam ifade etmemektedir.


Örneğin ölüm sonrasında çocuğa yapılan ‘Allah yanına aldı, sevdiklerini yanına alır ‘cümlesi çocuğun kafasını meşgul ederken kendine dair değersizlik ve sevgisizlik duygularını beraberinde getirmektedir. Halbuki ölüm kavramı da yaşamın içinde var olan doğal bir unsurdur.

Çocuklarla bu konuda yapılan bir çalışmada, Slaughter ve Griffiths (2007) yaşları 4 ile 8 arasında olan 90 anaokulu öğrencisinin ölümün biyolojik kısmını anlamaya başladıklarını ve yaşları ilerledikçe de ölüm kavramının zihinlerinde geliştiğini ortaya koymuşlardır.

Çocukların ölümü anlamaları ve yas evresini sağlıklı bir biçimde yaşamaları gelişimsel süreçlere ve bireysel olgulara göre değişkenlik göstermektedir. İlk çocukluk dönemiyle bereber çocukların ölüme bakış açısı farklılık göstermektedir. Çocuklar öncelikle durumu kabullenmeyip bu süreci geçirmeyi reddedebilir. Bazı durumlarda çocuğun yakınları çocuğun verdiği tepkilerden ötürü kaygı duyabilir. Çocuklar yas sürecinin hemen başında tepkisiz kalabilir ya da herhangi bir şekilde üzüntüsünü belli etmeyebilir. Çocuğun bu süreçte ölüm kavramını anlaması ve beklendik biçimde yas sürecini yaşaması için onu anlamak ve bu süreci çocuğa yalın bir biçimde adım adım aktarmak gerekmektedir.

Kimi çocuklar tepkilerini korku yaşayarak ve karşı gelerek gösterebilirler. Bu esnada şiddetli ağlama nöbetleri görülebilirken bazılarında ise duygusal küntlük görülebilir.

Çocukların ölüme dair sordukları soruları cevaplarken kısmen de olsa yalana başvuran ebeveynler süreci kurtardıklarını ve çocuğun sorusunu cevapsız bırakmadıklarını düşünmektedirler. Oysaki bu durum beraberinde bir takım olumsuz neticeler doğurmaktadır. Örneğin ; yaşlılık ve hastalıkla ilgili yapılan açıklamalar çocukların kafalarında ölümün sadece yaşlıların başına geleceğini ya da hastalıkla ilgili yapılan açıklamada hasta kişilerin öleceğine dair bir inanış oluşturmaktadır. Yaşanan yasla ilgili çocuğun bu süreci yaşaması , duygularının dışa vurumu ve bu duyguların bastırılmaması gerektiği yetişkinler tarafından güven verici bir şekilde açıklanmalıdır.

Ölümün algılanma şekli yaşlara göre gelişim dönemlerine göre değişebilmektedir. Çocukluğun ilk zamanlarında ölüme dair bakış ürkütücü değildir aksine belirsiz bir kavramdan öteye geçmez.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Ölüm Kavramının Çocuklardaki Psikolojik Alt Yapısı' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:06
Top