Psikoterapi Arayışına Yeni Başlayana Notlar: Psikoterapinin Olursa Olmazları
Psikoloji alanı iyiden iyiye karışmış durumda. Ruh sağlığı alanında kimlerin kimlere ne yapabildiği ve ne yapamayacağının belirsiz olması yetmezmiş gibi, bir de etkililiği ve bilimselliği kanıtlanmamış ama ismi afili terapiler! arasında doğru olanı bulma gayretindeyiz. Bir uzman, mesleğin içinden biri olarak ben bile çoğu zaman neyin ne olduğunu anlamakta zorluk çekiyorsam, psikolojik yardım için arayışa düşenin vay haline.
Bu yüzden; ey psikolojik yardım arayışında olan kişi, bu yazı senin içindir. Yardım almak aklına düştüğüne göre, hem bir sorunun olduğunu, hem de bunu kendi kendine çözemediğini kabul etmişsin demektir. Tebrikler, bu çok güzel bir ilk adım. Şimdi sana ve sorununa uygun bir uzmana ulaşman gerekiyor. Maalesef, bu da işin en zor kısmı.
Muhtemelen önce kiminle görüşmen gerektiğini anlaman için belki uzun süre interneti talan edeceksin, forumlarda en iyi terapisti arayacaksın, belki çevreden önerilen isimlerle görüşeceksin, doğru kişilere ulaşana kadar belki birkaç uzman!, emek, para ve saatlerce zihin gücü harcayacaksın. En iyi ihtimalle bu denemelerinden zarar görmediysen ve kafan iyice karışmadıysa, “psikologlar da bir işe yaramıyor ya!” cümlesini kurduğun sohbetlerin olacak ve psikoterapilerden de iyice umudu keseceksin.
Bu karambolde kaybolmaman, bu arayıştan zarar almadan! çıkabilmen için burada sana yol gösterebilecek birkaç ipucu var. Umarım işini görür.
Şifa ararken zarar görmekten kaçınmanın ilk adımı mesleği ruh sağlığı alanında olan, yani unvanı psikiyatrist, klinik psikolog, uzman psikolog, uzman psikolojik danışman, psikoterapist, psikanalist olabilen kişilere ulaşmak. Ha, bu kişiler o unvanları nasıl edinmişlerdir, dersen bazen ben de bilmiyorum, o nedenle sen iyisi mi özgeçmişlerini ve eğitimlerini iyice araştır. Biliyorsun, memleket üniversiteden geçilmiyor, adının önüne unvanlar eklemek de artık eskisi kadar zor değil (Şunu da bilmelisin ki sadece dört yıllık psikoloji eğitimi almak veya uzaktan eğitimlerle diploma almak kimseyi ruh sağlığı alanında ehil kılmaz).
Araştırmaların sürerken unutma; “en çok övülen, en çok reklamı olan, en çok televizyona çıkan kişi doğru kişidir” diye bir şey yok. Zaten “en iyi terapist” diye bir mevhum da yok. Sana uygun, anlaşabileceğin, uyum sağlayabileceğin, “yeterince iyi” terapisti ve terapiyi arıyoruz. Bazen gittiğin ilk uzman içine sinmeyebilir, iyi eğitimli biri olsa da uyumlu olduğunuzu düşünmeyebilirsiniz. Aramaktan vazgeçme, psikoterapi herkese standart bir şekilde uygulanan medikal yöntemler gibi değildir. Uzmanla iyi bir ilişkiyi illa ki gerektirir. Bu nedenle o ilişkiyi kurabileceğini düşündüğün kişiyle çalışmaya başlamalısın.
Ruh sağlığı alanında yetkin olduğunu belirten bir eğitimi ve uzmanlığı olan birilerini bulduysan ve görüşmeye gittiysen; en azından yaşam koçlarını, kişisel gelişimcileri, melek terapistlerini, hipnozları, nefes ve çığlık terapilerini, falcı balcıları, medyumları ve diğer tüm falanca filancaları da ardında bıraktın demektir. Bir “Tebrikler!” daha. Şimdi detaylara iniyoruz.
Randevunu aldın, görüşmeye gittin. Öncelikle şunu bilmelisin ki, bilimsel olarak kanıtlanmış çeşitli psikoterapi yönelimleri olduğu için sorun aynı olsa da uygulamalar farklılaşabilir. Yani terapistinin sorununu anlamak ve tedavi etmek için önereceği yöntem farklılaşabilir. Muhtemelen terapist, sana çalışma şeklini, sorun alanına neden bu terapi şeklinin uygun olduğunu açıklayacaktır. Sunduğu açıklamanın aklına yatıp yatmaması önemli, eğer yatmadıysa farklı yaklaşımları da araştırabilirsin.
Uygulamada kişiden kişiye çok şey değişebilir. Ancak değişmeyen şeyler de var. Psikoterapi uygulamalarına dair bir meslek yasası ve yaptırımı hala olmasa da, en azından kendimizi hizalayabileceğimiz etik ilkeler mevcut. Bu etik ilkelerin her biri seni ve terapisti korumak için özel bir öneme sahip. Bu etik ihlallerin varlığı durumunda psikoterapiden zarar görmen de muhtemel. Bu nedenle dikkat etmen gereken ikinci adım kendini kötü uygulamalardan korumak.
Çoğu meslek etiğini ihlal eden aşağıdaki durum ve olaylar psikoterapinin nasıl olacağını değil ama nasıl olmaması gerektiğinin tarifleridir ve hepsi tamamen Türkiye'de yaşanmış ve yaşanmaya devam eden örneklere, gerçek kişi ve olaylara dayanmaktadır.
*Terapist, “sizce ne yapmalıyım?” sorusunun cevabını vermez, vermen gereken kararları sana söylemez. İlişkilerin, arkadaşlıkların, kariyerinle ilgili yönlendirmelerde bulunmaz. Örneğin, “ayrıl o kadından”, “istifa et”, “çocuk sahibi ol”, “eşini aldatma” demez.
*Terapist, “5 seansta çözüm”, “7 seansta tedavi”, “3 seans alana 1 seans bedava” gibi sloganlarla uygulama alanını pazarlamaz. Çünkü bilir ki her kişi farklıdır, adı aynı olsa bile her sorun başkadır.
*Terapist, terapinin bedeli olan para dışında başka bir şey almaz, takas edilecek mal veya eşya kabul etmez. Terapistle aranda başka bir çıkar anlaşması olamaz.
*Terapist, önceden başka şekillerde tanışmış olduğu kişilerle çalışmaz. Hayatındaki rolünün sadece terapist-danışan ilişkisinden ibaret olmasını gözetir. Bu nedenle seni farklı bir ortamdan ve farklı bir rolde tanıyorsa, seninle çalışmaz.
*Terapist, yaşam şeklin, ilişkilerin, davranışların hakkında yargılayıcı olmaz, değer yargısında bulunmaz. Kendi ahlaki değerlerini kendine saklar.
*Terapist sana kendi hayatından, kendi sorunlarından bahsetmez. Çünkü bu senin seansın.
*Terapist seninle beraber ağlamaz. Elbette insanı özelliklerden yoksun değildir ve öyle anlar gelir ki gözleri dolabilir, duygulanır. Hatta terapistin senin duygularına eşlik edeni makbuldür. Ancak kontrolü ve seansın yönetimini elinden bırakmaz.
*Terapist seninle gerçekte veya sosyal medyada arkadaş olmaz, seanslar dışında farklı bir ortamda ilişki kurmaz.
*Terapist sana aşık olmaz, seninle veya tanıdıklarınla romantik veya cinsel ilişki kurmaz. Seans odasında seninle flört etmez. Sende böyle hisler oluşması durumunda da sınır koymayı bilir.
*Terapist senin bilgin dışında, görüşmelerinizle ilgili konuları başkalarıyla paylaşmaz. Ya da başka danışanlarını sana anlatmaz.
Ruh sağlığı alanındaki profesyonelleri bağlayan etik ilkeler tabii ki bunlardan ibaret değil, ancak bunlar terapi odasında karşılaştığında bir terslik olduğunu hemen fark edebileceğin, yaşanmış durumlar. Unutmadan; illa ki donanımı yetersiz olan kişilerin değil, eğitimleri parıldayan, isimleri ışıldayan uzmanların da içinde bulunabildiği ihlaller ve kötü uygulamalar çokça var.
Umarım, psikolojik yardım arayışında olanın radarına takılırlar.
Kolay gelsin..
Bu yüzden; ey psikolojik yardım arayışında olan kişi, bu yazı senin içindir. Yardım almak aklına düştüğüne göre, hem bir sorunun olduğunu, hem de bunu kendi kendine çözemediğini kabul etmişsin demektir. Tebrikler, bu çok güzel bir ilk adım. Şimdi sana ve sorununa uygun bir uzmana ulaşman gerekiyor. Maalesef, bu da işin en zor kısmı.
Muhtemelen önce kiminle görüşmen gerektiğini anlaman için belki uzun süre interneti talan edeceksin, forumlarda en iyi terapisti arayacaksın, belki çevreden önerilen isimlerle görüşeceksin, doğru kişilere ulaşana kadar belki birkaç uzman!, emek, para ve saatlerce zihin gücü harcayacaksın. En iyi ihtimalle bu denemelerinden zarar görmediysen ve kafan iyice karışmadıysa, “psikologlar da bir işe yaramıyor ya!” cümlesini kurduğun sohbetlerin olacak ve psikoterapilerden de iyice umudu keseceksin.
Bu karambolde kaybolmaman, bu arayıştan zarar almadan! çıkabilmen için burada sana yol gösterebilecek birkaç ipucu var. Umarım işini görür.
Şifa ararken zarar görmekten kaçınmanın ilk adımı mesleği ruh sağlığı alanında olan, yani unvanı psikiyatrist, klinik psikolog, uzman psikolog, uzman psikolojik danışman, psikoterapist, psikanalist olabilen kişilere ulaşmak. Ha, bu kişiler o unvanları nasıl edinmişlerdir, dersen bazen ben de bilmiyorum, o nedenle sen iyisi mi özgeçmişlerini ve eğitimlerini iyice araştır. Biliyorsun, memleket üniversiteden geçilmiyor, adının önüne unvanlar eklemek de artık eskisi kadar zor değil (Şunu da bilmelisin ki sadece dört yıllık psikoloji eğitimi almak veya uzaktan eğitimlerle diploma almak kimseyi ruh sağlığı alanında ehil kılmaz).
Araştırmaların sürerken unutma; “en çok övülen, en çok reklamı olan, en çok televizyona çıkan kişi doğru kişidir” diye bir şey yok. Zaten “en iyi terapist” diye bir mevhum da yok. Sana uygun, anlaşabileceğin, uyum sağlayabileceğin, “yeterince iyi” terapisti ve terapiyi arıyoruz. Bazen gittiğin ilk uzman içine sinmeyebilir, iyi eğitimli biri olsa da uyumlu olduğunuzu düşünmeyebilirsiniz. Aramaktan vazgeçme, psikoterapi herkese standart bir şekilde uygulanan medikal yöntemler gibi değildir. Uzmanla iyi bir ilişkiyi illa ki gerektirir. Bu nedenle o ilişkiyi kurabileceğini düşündüğün kişiyle çalışmaya başlamalısın.
Ruh sağlığı alanında yetkin olduğunu belirten bir eğitimi ve uzmanlığı olan birilerini bulduysan ve görüşmeye gittiysen; en azından yaşam koçlarını, kişisel gelişimcileri, melek terapistlerini, hipnozları, nefes ve çığlık terapilerini, falcı balcıları, medyumları ve diğer tüm falanca filancaları da ardında bıraktın demektir. Bir “Tebrikler!” daha. Şimdi detaylara iniyoruz.
Randevunu aldın, görüşmeye gittin. Öncelikle şunu bilmelisin ki, bilimsel olarak kanıtlanmış çeşitli psikoterapi yönelimleri olduğu için sorun aynı olsa da uygulamalar farklılaşabilir. Yani terapistinin sorununu anlamak ve tedavi etmek için önereceği yöntem farklılaşabilir. Muhtemelen terapist, sana çalışma şeklini, sorun alanına neden bu terapi şeklinin uygun olduğunu açıklayacaktır. Sunduğu açıklamanın aklına yatıp yatmaması önemli, eğer yatmadıysa farklı yaklaşımları da araştırabilirsin.
Uygulamada kişiden kişiye çok şey değişebilir. Ancak değişmeyen şeyler de var. Psikoterapi uygulamalarına dair bir meslek yasası ve yaptırımı hala olmasa da, en azından kendimizi hizalayabileceğimiz etik ilkeler mevcut. Bu etik ilkelerin her biri seni ve terapisti korumak için özel bir öneme sahip. Bu etik ihlallerin varlığı durumunda psikoterapiden zarar görmen de muhtemel. Bu nedenle dikkat etmen gereken ikinci adım kendini kötü uygulamalardan korumak.
Çoğu meslek etiğini ihlal eden aşağıdaki durum ve olaylar psikoterapinin nasıl olacağını değil ama nasıl olmaması gerektiğinin tarifleridir ve hepsi tamamen Türkiye'de yaşanmış ve yaşanmaya devam eden örneklere, gerçek kişi ve olaylara dayanmaktadır.
*Terapist, “sizce ne yapmalıyım?” sorusunun cevabını vermez, vermen gereken kararları sana söylemez. İlişkilerin, arkadaşlıkların, kariyerinle ilgili yönlendirmelerde bulunmaz. Örneğin, “ayrıl o kadından”, “istifa et”, “çocuk sahibi ol”, “eşini aldatma” demez.
*Terapist, “5 seansta çözüm”, “7 seansta tedavi”, “3 seans alana 1 seans bedava” gibi sloganlarla uygulama alanını pazarlamaz. Çünkü bilir ki her kişi farklıdır, adı aynı olsa bile her sorun başkadır.
*Terapist, terapinin bedeli olan para dışında başka bir şey almaz, takas edilecek mal veya eşya kabul etmez. Terapistle aranda başka bir çıkar anlaşması olamaz.
*Terapist, önceden başka şekillerde tanışmış olduğu kişilerle çalışmaz. Hayatındaki rolünün sadece terapist-danışan ilişkisinden ibaret olmasını gözetir. Bu nedenle seni farklı bir ortamdan ve farklı bir rolde tanıyorsa, seninle çalışmaz.
*Terapist, yaşam şeklin, ilişkilerin, davranışların hakkında yargılayıcı olmaz, değer yargısında bulunmaz. Kendi ahlaki değerlerini kendine saklar.
*Terapist sana kendi hayatından, kendi sorunlarından bahsetmez. Çünkü bu senin seansın.
*Terapist seninle beraber ağlamaz. Elbette insanı özelliklerden yoksun değildir ve öyle anlar gelir ki gözleri dolabilir, duygulanır. Hatta terapistin senin duygularına eşlik edeni makbuldür. Ancak kontrolü ve seansın yönetimini elinden bırakmaz.
*Terapist seninle gerçekte veya sosyal medyada arkadaş olmaz, seanslar dışında farklı bir ortamda ilişki kurmaz.
*Terapist sana aşık olmaz, seninle veya tanıdıklarınla romantik veya cinsel ilişki kurmaz. Seans odasında seninle flört etmez. Sende böyle hisler oluşması durumunda da sınır koymayı bilir.
*Terapist senin bilgin dışında, görüşmelerinizle ilgili konuları başkalarıyla paylaşmaz. Ya da başka danışanlarını sana anlatmaz.
Ruh sağlığı alanındaki profesyonelleri bağlayan etik ilkeler tabii ki bunlardan ibaret değil, ancak bunlar terapi odasında karşılaştığında bir terslik olduğunu hemen fark edebileceğin, yaşanmış durumlar. Unutmadan; illa ki donanımı yetersiz olan kişilerin değil, eğitimleri parıldayan, isimleri ışıldayan uzmanların da içinde bulunabildiği ihlaller ve kötü uygulamalar çokça var.
Umarım, psikolojik yardım arayışında olanın radarına takılırlar.
Kolay gelsin..
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikoterapi Arayışına Yeni Başlayana Notlar: Psikoterapinin Olursa Olmazları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Özge YÜKSEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Özge YÜKSEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.