2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kekemelik, Nedenleri ve Sağaltımı (Tedavisi)
MAKALE #19713 © Yazan Psk.Erol AKDAĞ | Yayın Temmuz 2018 | 8,845 Okuyucu
KEKEMELİK, NEDENLERİ VE SAĞALTIMI (TEDAVİSİ)

Kekemelik bir konuşma bozukluğudur. Kekemelik; manalı bir konuşmada psikolojik, nörolojik ve fizyolojik bir ritim bozukluğu olarak tarif edilir. Ayrıca kekemelik, tekrarlama, uzatma veya tutulma olarak da tarif edilebilir.

Kekemelik, hiçbir fiziksel özre dayanmayıp, toplumsal ilişkilerin, karşılıklı anlaşmayı güçleştiren bir dil özrüdür. Kekemeler, kimi ses ve sözcükleri gereğinden fazla uzatırlar veya bir heceyi yinelerler. Kekemelerde utanma, sıkılma, aşağılık duygusu ve konuşmaktan kaçınma davranışları görülür. Eğer bu özür bir de alay konusu edilirse, kişinin uyumu büsbütün güçleşir.

Kekemelik, 7 yaşından önce ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur.
Genellikle 3-5 yaşları arasında başlar. Belli bir yaşa kadar düzgün ve akıcı konuşan çocuk yavaş yavaş ya da birden tutulur. Önceleri belli sözlerde daha sonra her sözde takılır. İlk heceleri çıkarmada güçlük çeker. Sıkılır, bunalır, kızarır, el kol veya baş oynatarak konuşmaya çalışır. Kimi çocuk, belli sözlerde, kimisi de ilk sözcükte takılır. İlk sözcüğü çıkarırsa arkasına getirebilir. Çocuğun sıkıntısını onunla yaşayan anne- babası takıldığı sözcüğü yeniden söyletir. Bu kez takıldığı sözcüğü düzgün söyleyebilir.

Kekemelikte çok şaşırtıcı değişme ve dalgalanmalar olur. Kimi çocuk, okulda ve büyüklerin yanında kekeler, kimisi gergin ve tedirgin olduğu anlarda takılır. Kimisi telefonda daha tutuk konuşur, kendi başına düzgün konuşan çocuk, başkalarının yanında takılmadan konuşamaz. Kekemelerin çoğu şarkı söylerken, şiir okurken, fısıltıyla konuşurken, hecelerken hiç tutulmazlar. Kekemelik genellikle erkek çocuklarında kızlara göre 4-5 kat daha yüksek oranda görülmektedir.

Kekemelik; yaşına ve lehçesine uygun gelişimsel olarak çıkartması beklenen konuşma seslerini çıkartamaması, konuşmanın olağan akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluk olması durumudur. Kekemelik; ses ve hece yinelemeleri, sesleri uzatma, ünlemlemeler, sözcüklerin parçalanması, konuşma sırasında doldurulan ya da doldurulamayan ara vermeler, dolanbaçlı yoldan konuşma, sözcükleri aşırı bir fiziksel gerginlikle söyleme durumları ortaya çıkar. Bu durumlar okul başarısını, mesleki başarıyı ve etoplumsal iletişimi bozar. (DSM IV, S.48-49)

NEDENLERİ

Kekemeliğin nedenlerine ilişkin değişik görüşler bulunmaktadır. Bu özrün, anne- babadan çocuğa geçtiğini ileri süren kalıtımsal görüşle, beyinde herhangi bir özrün kekemeliğe yol açtığını ileri süren nörolojik görüş, kanıtlanmamış birer kuramlardır. Geçerli olan görüş, kekemeliği ruhsal, (psikolojik) nedenlere bağlayan görüştür. Kekemede heyecanlanma, utanma, sıkılma, kaygı, aşırı duyarlılık, korkma mutlaka vardır.

Örseleyici (travmatik) yaşantıların olması kekemelik sebebidir. Bu travmalar fiziki de olabilir. Psikolojik de olabilir. ( trafik kazası, deprem, şiddet, aşağılandığında, ölüm, boşanma, sünnetten korkma, anne ile babanın kavgasına tanık olma, köpek kovalaması, karanlıkta bırakılma, terk edilme v.s)

Kekeme çocukların anne – babalarının aşırı titiz, kuralcı ve mükemmeliyetçi olmaları bu sorunu başlatabilmekte ya da devam ettirici bir özellik olabilmektedir. Bu anne – babaların çocuklarından beklentileri çok yüksektir. Çocuğu sürekli denetim altında tutarlar. Konuşmasına aşırı önem verirler.

Kekemeliğin başka bir nedeni organik, kalıtımsal olmasıdır. Bedensel, organik görüşler arasında kalıtımla aktarılan kişisel yatkınlık, merkezi sinir sisteminde konuşma merkezinin iyi gelişmemesinden, sol elini kullanan çocukların sağ elini kullanması için zorlanmalarından söz eder köknel hoca. (Köknel, 1992, s. 170)

Çocuğun konuşmasıyla alay edilmesi. ( dalga geçmek, hadi bir daha kekelesene demek)


TEDAVİSİ

Kekemeliğin tedavisinde ilk önce anemnez alınmalı. (Yaşam öyküsü alınmalı.) Ne zaman başladı? Nasıl başladı, aile bireylerde kekeme var mı v.s? sorunun biyolojik mi? (organik mi) yoksa psikolojik mi olduğunu ayırt etmek için çok basit 2 soru sorulur. Kekemeler; koroda şarkı söylerken, kendi kendilerine konuşurlarken, çalışma sırasında konuştuklarında, fısıltıyla konuşurlarken, küçük çocuklarla konuşurlarken, yüksek sesin bulunduğu ortamlarda konuşurken, normal tizlikten düşük ya da yüksek tizlikle konuşurlarken, metronomun (tempo tutmaya yarayan bir aygıt) ritmik vuruşlarıyla konuşurlarken kekelemezler ya da çok az kekeleme olur. Spor etkinliği sırasında, karanlıkta rahat konuşurlar. Telefonla konuşurken, topluluk önünde konuşurlarken, otorite figürleri önünde konuşurlarken, birinin ismini söylerlerken kekemelikleri artar. Eğer sorun organik olsaydı her zaman her ortamda kekelerlerdi.

Eğer sorun psikolojikse terapiye alınır. Yok eğer sorun biyolojikse (organikse) terapiye devam etmiyorum. Doktora yönlendiriyorum. Bizim müdahalemiz psikolojikse başlar.

Kekemeliğin tedavisi 1. Dönem ve 2. Dönem oluşuna göre değişir. Ne demek 1. Dönem? 2. Dönem?

1.Dönem kekemeliği (geçici) 3- 5 yaş: Çocuğun konuşmasında tutulma, duraksama, yineleme dinleyiciler tarafından fark ediliyor, fakat; çocuk bunun farkında değilse ve çocuk konuşmaktan çekinmiyorsa bu birinci dönem kekemeliğe giriyor. (Çocuk kekelemesinin farkında değil)

2.Dönem kekemeliği ( 5- 7 ve yukarısı) : Çocuğun konuşmasındaki tutulma, duraksama ve yineleme hem dinleyenler tarafından, hem de çocuk tarafından fark ediliyorsa 2. Dönem kekemeliğine geçilmiş demektir. (okulda, mahallede arkadaşları sen nasıl konuşuyorsun derler. Çocuk farklı konuştuğunun (konuşamadığının) farkındadır. )

1.Dönem kekemeliğinde sadece ebeveynle çalışmak yeterliyken 2. Dönem kekemeliğinde direk çocukla çalışılmaya geçilir. Bunun yanında aile ile de çalışılır.

Kekemeliğin altında yatan psikolojik faktörler belirlenir ve terapi oradan başlar. (travmaya mı bağlı, kardeş kıskançlığına mı? Anne –babanın aşırı titiz ve kuralcı olmalarına mı? v.s)

1.Dönem kekemeliği geçicidir. 2- 3 yaşları arasında beliren kekemeliklerin büyük bir çoğunluğu kısa bir sürede doğru yaklaşımlarla kendiliğinden geçer. (anne – babaya burada doğru destek vermek şartıyla) Anne – baba tutumları önemli ölçüde yanlış değilse çocukta korkaklık, güvensizlik gibi belirtiler yoksa, kekemeliğin geçme olasılığı daha yüksektir.

Diyafram nefesini kullanmayı öğretmek tedavide önemlidir. Kekemeler, konuşma sırasında nefeslerini iyi kullanamadıkları görülür. Nefeslerini iyi kullanır hale geldiğinde konuşması olumlu yönde değiştiği görülmektedir.

Ayna çalışması ve sesli kitap okuma çalışma sı çok önemlidir. Konuşma hızı ve vurgusu üzerine çalışılmalıdır. Çocuğun seviyesine uygun hikaye, masal kitapları okuyun bol bol. Okuyabiliyorsa ona okutun. Anlattırın ne anladın. Olay nerede geçiyor? Ne anladın gibi.

Çocuğun kekemeliğinden dolayı yitirmiş olduğu güven duygusu, başka özellikleri güçlendirilerek sağlanabilir. (Çocuğun baskın yetenekleri araştırılmalıdır. Futbol, basket, yüzme v.s bu alanlar ön plana çıkartılmalıdır.) Kekemeler, konuşmasındaki özründen dolayı sürekli bir gerilim içinde oldukları bilinmektedir. Onları bu gerilimden kurtarmak için dikkatleri başka yönlere çekilmelidir. (spor, resim, şiir v.b)

Çocuğun konuşmasına sürekli karışmalar ve düzeltmeler çocukta hep takılacağı korkusunu yerleştirir. Kimi çocuk annesinin sürekli ilgisini çeken bu durumu istemeden sürdürebilir. (ikincil kazanç elde etmiş olabilir.)

Anne – babanın sabırsız ve üzgün görünüşleri, kekeleyecek diye sürekli tetikte beklemeleri, çocuğun iç gerginliğini artırabilir. Kimi aileler, hekimlerin yanlış ama sıklıkla verilen bir öğüdüne uyarak, çocuğu hiç üzmemeye çalışırlar. Bir dediğini iki etmez, her yaramazlığına katlanırlar. Bu öğüde uymak, kolay olmadığı gibi iyi sonuç da vermez. Çocuk üstünden her çeşit denetimin kalktığını görünce rahatlamaz, tersine daha tedirgin olur. Bunun yerine ana- babanın dayaktan, korkutucu tepkilerden kaçınması yeterli olabilir. Çocuğun yüzüne tokat vurmaktan özellikle kaçınılmalıdır.

Çocuğun üzerindeki gereksiz baskıların kaldırılması önemlidir. Çocuğun ilgisini konuşması üzerine çekmemek, çocuk konuşurken heyecanlanmasına, her zamankinden ayrı bir tepki vermemek, çocuğun konuşmasıyla ilgili baskı yapmamak, kekemeliğini sorun haline getirmemek, bunun üzerinde durmamak, evde huzurlu bir ortam oluşturmak gerekmektedir. Çocuğun yanındayken anne babanın huzursuz olmayı bırakması gerekmektedir. Anne babanın gerilimi çocuğa yansır. Anlattıklarını dikkatli dinlemek, konuşmasını bitirmesini beklemek, konuşurken ağzına değil de gözlerine bakmak çok önemlidir. Jest ve mimiklerimizle, beden dilimizle, ses tonumuzla, öncelikle bizlerin rahat olması ve bu rahatlığı çocuğa aksettirmemiz lazım. Bizler (ebeveynler) rahat olmazsak, olamazsak çocuk da rahat olmayacaktır. Çocuğunuzu normal çocuk gibi kabul edin. Yüzünüzde endişeli veya gerilimli bir ifade olmamalıdır. Unutmayın kaygıyla, kekemelik ya başlar ya da devam eder.

Çocuğunuz konuşurken sabırla bitirinceye kadar bekleyin. Sözünü kesmeyin. Bitirdikten sonra da acele cevap vermeyin. Çocukla olan iletişiminiz telaşlı bir hava içinde olmamalıdır.

Anne – babanın davranış ve tutumu çocuğa; utanç, suçluluk ve yetersizlik duyguları içine itmemelidir.

Çocuğa zaman ayırmak önemlidir. Çocuğunuzla mümkün olduğu kadar çok vakit geçirin. Nasıl konuşursa konuşsun, sizin için değerli olduğunu, konuşma şeklinin ondan daha değerli olmadığını hissettirin.

Asla ve asla ifade ve sözcüklerini çocuğun ağzından alıp, siz söylemeyin. Sabırlı olmak çok önemlidir. Çocuk konuşurken ağzına (dudaklarına) değil, gözlerine bakın.

Dikkatini konuşması üzerinden uzaklaştırma tekniği öğretilir. (sadece anlatacağı konuya odaklanması, nasıl anlatacağına odaklanmaması, neyi anlatacağına odaklanması tekniği)

Konuşurken ve okurken; konuşma ve okuma hızınızı yavaşlatın tane tane ve tek tek konuşun. (Kekemelerde konuşma hızı ile düşünme hızı paralel değildir.) Asla! Heceleyerek okumayın ve konuşmayın.

Çocuğun kekelemesine uygun tepkiler vermek önemlidir. Uygun tepkiden kastım; çocuk kekelemiyormuş gibi sabırla dinlemek, konuşmasını kesinlikle alaya almamak gerekir.

Çocuk bazen bir kelimeye ya da harfe takılır, ve bu durum çocuğa çok sıkıntı verebilir. Böyle bir durumda konuşma ihtiyacı hissederseniz; alaysız bir şekilde hafifçe tebessüm ederek “ Bu kelime uğraştırdı seni” “ Bazen zor oluyor değil mi? ” gibi sölerle ortam yumuşatılabilir. Böyle davranıldığında çocuk, kekelediğim için suçlanmıyorum mesajını alır.

Olumsuz ifadeler kullanmaktan kaçınmak gerekir. “ Yüzünü öyle yapma “ v.s bu gibi ifadeler çocuğun kekelemesinin sorumlusu ilan etmek olur ve suçlayıcı etkisi vardır. Çocuk üzerinde yük oluşturur.

Çocuk konuşmaya özendirilmeli, teşvik edilmelidir. Ama asla! Konuşması için zorlanmamalı ve baskı yapılmamalıdır. Çocuğun konuşması üzerinde aşırı titizlik gösterilmemelidir.

Hiçbir zaman çocuğa 1 dur, acele etme, yeniden başla “ gibi uyarılarda bulunmayın. Bütün bu uyarılar onun dikkatini konuşması üzerinde toplamasına neden olur.

Kekemeler, kendilerini daha çok kekeleyen bir kişi olarak görme alışkanlığından dolayı diğer özelliklerinin farkında değildir. Bunlar çocuğa fark ettirilirse çocuktaki konuşma düzelmeye başlayacaktır.

Kekeme çocukların ailelerinde anne – babaların aşırı titiz ve kuralcı oldukları gözlenir. Bu anne – babaların çocuklarından beklentileri çok yüksektir. Çocuğu, sürekli denetim altında tutarlar. Konuşmasına aşırı önem verirler.
Çocuğun konuşmasına sürekli karışmalar ve düzeltmeler çocukta sürekli takılacağı korkusunu yerleştirir.

Anne – babanın sabırsız ve üzgün görünüşleri, kekeleyecek diye sürekli tetikte beklemeleri, jest ve mimikleriyle onu belli etmeleri çocuğun iç gerginliğini artırır.

Evde huzurlu bir ortam oluşturmak, başarılarını takdir etmek gerekir.

Kendi akranlarıyla oyunlar oynamasına izin verilmeli hatta teşvik edilmelidir.

Çocuk, kekelediği zaman onunla tensel iletişim de kurun. (dokunun, elini tutun, saçını okşayın ama konuşmasına müdahil olmayın.) Tensel iletişim çocuğu rahatlatır.

Kekeme anne babalarının da ruhsal gerilimlerden, stresten uzak olmaları çok önemlidir. Kendi kaygılarını bilmeden ve farkına varmadan çocuğa bilinçdışı yüklüyor olabilirler.

Kişiye dilindeki özrünü kabul ettirmek üzerindeki performans anksiyetesini azaltacağından terapötik etkiye sahiptir.

Çocuğa kısa cevaplı sorular sorarak konuşmaya teşvik edilmelidir.

Çocuğunuza sizin için ne kadar değerli olduğunu hissettirin.

Başkalarıyla kıyaslamayın. (Neden Ahmet gibi, Ayşe gibi güzel konuşamıyorsun, konuşmuyorsun? demeyin.)

Kekemelikte erken sağaltım (terapi) daha başarılı sonuçlar getirir. Kekemelik tedavisinde EMDR ve HİPNOZ çok etkili 2 tekniktir.

Erol AKDAĞ
Klinik Psikolog
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kekemelik, Nedenleri ve Sağaltımı (Tedavisi)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Erol AKDAĞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Erol AKDAĞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     52 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Erol AKDAĞ Fotoğraf
Psk.Erol AKDAĞ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi38 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Erol AKDAĞ'ın Makaleleri
► Kekemelik ve Tedavisi Psk.Şeyma GÜRNAL
► Kekemelik ve Tedavisi ÇOK OKUNUYOR Psk.Asım EREN
► Kekemelik ve Tedavisi Pdg.Aykut AKOVA
► Çocuklarda Kekemelik ve Tedavisi Psk.Dnş.Alaaddin DEBGİCİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Kekemelik, Nedenleri ve Sağaltımı (Tedavisi)' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Hayal Kuran Çocuklar Haziran 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:57
Top