2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygudurum Bozuklukları
MAKALE #19746 © Yazan Dr.Yusuf KALA | Yayın Ağustos 2018 | 4,099 Okuyucu
DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI
Neşe, üzüntü, öfke, sıkıntı gibi doğal duygular aşırı olarak yaşandığında duygudurumda üzüntü, öfke ya da neşe türünde artıştan söz edilir ve duygudurum bozukluğu düşünülebilir. Ortada belirgin bir neden yokken uzun süreli neşe, öfke ya da üzüntü içinde olmak normal sayılmaz. Ancak sadece aşırılığa ve sürenin uzunluğuna bakarak ta duygudurumun anormal olduğu söylenemez. Eğlence yerlerinde, neşeli arkadaş ortamlarında, çok sevilen bir kişinin yitiminde yani yas durumunda kişiler uzun süre aşırı derecede neşeli ya da üzüntülü olabilirler. Bu durumlar anormal duygudurum olarak değerlendirilmez. Aşırılığın yanında içinde bulunulan duruma uygunluğun da önemi vardır.
İnsanda duygudurum dört ana başlık altında değerlendirilir.
Normal duygudurum(=euthymia), belli sınırlar içinde dalgalanmalar gösteren, fakat kişinin kendisi ve yakınlarının gözlemlerine göre aşırılığı olmayan bir duygusal durumdur. Normal duygudurumda kişi kendini iyi hisseder. Ancak normalin tek ölçütü kendini iyi hissetme olamaz.
Taşkın duygudurum(=elaveted mood, euphoria)’da kişinin günlük yaşamında aşırı neşelilik, kendini aşırı iyi hissetme hakimdir. Bu insanların arkadaş ortamı, eğlenceli bir piknik gibi ortamlarda gösterdiği neşe ve coşkudan hem süre, hem de şiddet olarak belirgin olarak fazladır.
Sıkıntılı, tedirgin duygudurum(=dysphoric mood)’ da ise kişinin günlük yaşamında tedirginlik, sıkıntı, öfke, mutsuzluk baskındır. “irritabl” duygudurum da bu alanda değerlendirilir.
Depresif duygudurum(=low mood, depressed mood), kişinin günlük yaşamında üzüntü, elem, hüzün duygusu belirgindir. Bu duyguduruma en yakın insan deneyimi sevilen, yakın bir kişinin kaybında yaşanan yas sürecidir.

Depresif duygudurumu; hüzün, yas ve moral bozukluğu adı altında tanımlamaya çalışılmıştır (Pridmore,2009).
Hüzün; her insanın deneyimlediği, arzu edilmeyen olaylar sonunda gerçekleşen ve yine arzu edilmeyen bir duygudurumudur. Bu olay özel bir nesne kaybı ya da beklenen bir hedefe ulaşamamak olabilir. Sağlıklı insanların belirgin hüznü, sadece olaylar sonucu yaşadığı düşünülmektedir. Duygudurum bozukluklarında ise; küçük olaylara bağlı ya da olaylardan bağımsız olarak duygudurum aşırı olarak değişebilmekte ve bu olaydan bağımsız anormal durum bir kere geliştikten sonra varlığını korumaktadır.
Yas; kişi için özel bir kaybın gerçekleşmesinden kaynaklanan olumsuz duygulanımdır. Bu durum genellikle kişi için özel bir insanın kaybında görülürken, kişi için değer ifade eden çalışmaların veya nesnelerin kaybında da görülebilir. Yas tutan kişide duygusal acı, boşluk, eksiklik hissi ile birlikte ağlama atakları, uykusuzluk ve iştahsızlık da görülebilmektedir. Yas tutma ve duyguların dışa vurumu kültürden kültüre değişmektedir. Yas sürecinin kayıptan birkaç ay sonra azalmaya başlaması ve genellikle 6-12 ay sürmesi beklenmektedir.
Moral Bozukluğu;çaresiz kalındığında yaşanan geçici sıkıntılı durum olarak tanımlanır. Moral bozukluğunun depresyondan farklıdır ve depresyonla karışabilir. Depresyonda görülen anhedoninin(daha önce zevk aldığı etkinliklerden zevk almama) moral bozukluğunda görülmez. Moral bozukluğu öznel yetersizlik ve acizlikle karakterizedir. Moral bozukluğu olan hastalar ne yapacaklarını bilemezken, depresif hastalar ne yapmaları gerektiğini bilmelerine karşın bunu yapacak motivasyonu bulamamaktadırlar.

II-MAJOR DEPRESYON

Depresyon bilinen psikiyatrik bozuklukların en eskilerinden biridir. Tıp literatüründe depresyonu ilk tanımlayan Hippokrates bu tabloyu kara safra fazlalığı ile açıkladığı için “melaine chole” olarak adlandırmıştır.
Orta Çağda ruhsal çökkünlüğü ilginç olgu örnekleriyle en iyi tanımlayan İbn-i Sina olmuştur.

-DEPRESYON RİSK ETKENLERİ
- Erken ebeveyn kaybı
- Madde ve alkol kötüye kullanımı
- Kadın olmak
- Düşük sosyoekonomik düzey
- Ayrı yaşama, boşanmış olma
- İşsizlik
- Daha önce depresyon geçirmiş olma
- Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
- Kişilik yapısı
- Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü
- Tıbbi hastalıklar
- Hormonal değişiklikler.

-MAJOR DEPRESYON KLİNİK ÖZELLİKLERİ
-Yaygınlığı
Ddepresyon özellikle endüstrileşmiş batı ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyada hızla artmış ve büyük bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Dünya Sağlık örgütü rakamlarına göre bütün dünya’da kalp damar hastalıklarındansonra en sık görülen 2.hastalıktır. Depresyona bağlı işgücü kayıpları, verimlilikteki düşüşler büyük bir ekonomik kayba sebep olmaktadır. Depresyon sıklığındaki artışın yanı sıra başlama yaşı da çok düşmüştür.
Major depresyonun yaşam boyu yaygınlığı,
kadınlar için %10-25,
erkekler için %5-12 olarak bulunmuştur.
Depresyon altı aylıktan yaşamın son noktasına kadar yaşamın herhangi bir döneminde başlayabilir. En sık görülen dönem, hem kadınlar hem de erkeklerde 25-44 yaş aralığıdır.
-Tanı Koyma
Mutsuzluk, olumsuz gelişmelere karşı insanların verdiği olağan tepkilerin bir parçasıdır. Mutsuzluk beklenenden uzun sürerse, koşulların zorluğuyla orantısızsa ya da kişinin kontrolünün ötesindeyse, çökkün duyguduruma ilişkin bir semptom olabilir.
Depresyonda çökkün duygulanım, enerji azlığı ve ilginin ya da alınan zevkin kaybı çekirdek özelliklerdir. Konsantrasyon azlığı, özgüven azalması, suçluluk duyguları, karamsarlık, kendine zarar verme ya da özkıyım düşünceleri, uyku düzeninde bozulma, iştah değişiklikleri ve libido azalması diğer sık görülen belirtilerdir.
Sosyal ve mesleki işlev bozulur. Depresyon tanısı koyulması için tablo en az iki hafta sürmelidir.
Her depresyon atağı farklı şiddette olabilir. Semptomların sayısı, tipi ve yoğunluğu, depresyonun şiddetini belirler.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DSM-V TANI KRİTERLERİ
A. 2 Haftalık dönem işlevsellik değişikliği ile birlikte aşağıdakilerin 5 inin bulunması, en az birinin Depresif duygudurum ya da ilgi kaybı, zevk alamama olması gerekir
1. Her gün gün boyu süren depresif duygudurum (Üzgün, boşlukta hissetme, ağlamaklı görünüm
2. Her gün ve gün boyu süren etkinliklere ilgide azalma, eskisi kadar zevk alamama
3. Önemli derecede kilo kaybı ya da kilo alımı
4. İnsomnia ya da hipersomnia ( Uykusuzluk ya da aşırı uyuma)
5. Psikomotor ajitasyon ya da yavaşlamanın olması (davranışlarda aşırı artma ya da gerileme)
6. Yorgunluk, bitkinlik ve enerji kaybının olması
7. Değersizlik, aşırı ya da uygun olmayan suçluluk duyguları(sanrısal=gerçek dışı yargı) olabilir
8. Düşüncesini yoğunlaştırmada azalma ya da kararsızlık
9. Yineleyen ölüm düşünceleri ( İntiharla ilgili)

B. İşlev kaybı vardır.
C. Semptomatoloji bir madde kullanımına ya da genel tıbbi duruma bağlı değildir.
D. Başka ruhsal hastalıkla açıklanamaz.
E. Hiçbir zaman bir manik ya da hipomanik nöbet yoktur.

III- YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE DEPRESYON ÖZELLİKLERİ
1-Bebeklik ve okul öncesi dönem:
Çocuklarda başlangıç sinsi olabilir. Sosyal içe çekilme, uykusuzluk, kilo kaybı ortaya çıkar. Birincil bakım veren kişilerden ayrılmak durumunda kalan çocuklarda depresyon tanımlanmıştır. Bu yaş grubunda sözel iletişim gelişmediği için, özellikle yüz ifadesi, beden duruşu, ses tonu, konuşmanın temposu, etkinlik düzeyi artmış öneme sahiptir.
Çocuklarda değişik yaş gruplarında bilişsel ve dil becerilerindeki farklılıklar nedeniyle, soruları yorumlama ve yanıtlamaları da farklı olur. Örneğin okul öncesindeki dönemde çocuk üzüntülü olduğunu söylemede yetersiz kalır, ancak dikkatli bir gözlemle üzüntüsü anlaşılabilir. Bu dönemde uyku bozuklukları, gece korkuları, iştahta bozulmalar ( kilo alamama veya yeme tutumu bozuklukları) şeklinde ortaya çıkabilir
2-Puberte öncesi çocuklar:
İlerleyen yaşla birlikte çocuklar sorunlarını anlatmada sözel iletişimi daha iyi kullanır hale gelirler. Bu yaşta üzüntülerini sözel olarak bildirebilirler, anne babalarının farkında olmadığı özkıyım düşünceleri, uyku bozukluklarından söz edebilirler. Bu dönemde ebeveyn çocuğun sosyal işlevsellikteki yetersizlik gibi bazı belirtileri daha iyi tanımlayabilir. Sinirli duygu durum ve ilgi istek kaybı da ebeveyn tarafından daha iyi anlatılabilir.
Okul çağı çocuklarındaki depresyon, kendini geri çekme, okulda akran ilişkilerinde bozulma, derslerde başarısızlık, ilgi ve etkinliklerde azalma, dikkatini toplayamama şeklinde de görülebilir. idrar kaçırma, dışkı kaçırma gibi bozukluklar, baş ve karın ağrıları gibi bedensel yakınmalar da yine bu dönem depresif belirtileri arasında sayılabilir.
3-Ergenlik Dönemi
Ergenlik başlangıçlı depresyon erişkin depresyonuna daha çok benzerlik gösterir. Alkol ve madde kullanımı duygu durum belirtilerini karışık hale getirebilir. Ergen depresyonunun ilk kez madde kullanımı ile başvurması mümkündür. Bunun bir kısmı kendi kendini tedavi etme girişimi olabilir.
Ergenler, içinde bulundukları dönem itibariyle duygu, düşünce ve ilişkilerinde ani değişiklikler yaşarlar. Depresyondaki ergenler bu değişiklikleri daha hızlı yaşayabildikleri gibi, yetişkinlere benzer şekilde sosyal geri çekilme, ilgi ve etkinlikte azalma, arkadaş ilişkilerinde bozulma, okul başarısında düşme, okul ve evden kaçma, madde ve alkol kullanma eğilimi ile intihar düşünce ve girişimleri şeklinde depresyon belirtileri gösterebilirler.
4-Yaşlılarda Depresyon
Yaşlı nüfusun ortalama %10-15’ini etkileyen depresyonun, huzurevleri ve bakımevlerindeki sıklığı %25’e kadar çıkmaktadır.
Yaşlılarda depresyonun görülme nedeni olarak çeşitli kayıp olaylarına sahne olan bir yaşam dönemi oluşu gösterilir. Bu kayıplar arasında sağlığın, çeşitli organların fonksiyonunun, eşin,yakınların ve sosyal konumun kaybı vardır. Öte yandan ölüm gerçeği ile yüzleşme bu dönemde çok daha fazlalaşır.
Hayatının son döneminde yaşlı hayatının bir hesabını yapmak ihtiyacı duyar. Yaşlı, kendi sorumluluğu içinde hayatını nasıl geçirmiş olduğunu değerlendirmeye çalışır. Yaşlı, artık bir çöküşle birlikte, geçmişteki hatalarının düzeltmek için ikinci bir şansa sahip olmadığını kavrar.
Belirgin depresif duygudurumu olan hastalarda depresyonun belirtileri ile fiziksel hastalığın belirtileri arasında ayrım yapmak zordur. Bu nedenle tanı konması güçtür ve çoğu yaşlı tedavisiz kalır.
Yaşlılarda İntihar
İntihar fikirleri ileri yaşta görülen major depresyona eşlik edebilir; aktif girişimler kadar pasif intihar girişimi (hastaların yemek yemediği, ilaçlarını almadığı ve yaşamını riskine atacak davranışlarda bulunduğu durum) ile de sonuçlanabilir. Girişim sayısı görece az ama intiharla ölüm oranı daha yüksektir.
Yaşlılarda intihar için en önemli risk faktörleri; erkek olmak, ağrılı ve yeti yitimine yol açan bedensel rahatsızlığın bulunması, yalnızlık, intihar planı olması ve depresyondur.
IV-BEDENSEL HASTALIKLAR VE DEPRESYON
Uzun süreli tıbbi hastalığı olan kimselerde normal insanlara göre birkaç kat fazla depresyon bulunduğu görülmüştür. Depresyon tıbbi hastalığın şiddetinden etkilenebilir. Tıbbi hastalığın şiddeti kontrol edildiğinde bile depresyon bulguları olan hastaların daha fazla tıbbi hasar yaşadığı bulunmuştur. Depresyon kronik tıbbi bir hastalık ile birlikte olduğunda hastalık maliyeti çok artar. Böyle bir durum sağlık masraflarını yaklaşık %50- 75 oranında artırabilir.
Çoğu kişide yaşamı tehdit eden bir hastalığa yakalanmak depresyona neden olmaktadır. Diabetes mellitus, kronik obstrüktif akciğer hastalığı(KOAH), kalp hastalığı, kronik böbrek hastalığı gibi toplumda daha yaygın gözlenen bedensel hastalıklarda depresyon daha sık görülür.

Ankara Psikiyatri Uzmanı DR.Yusuf Kala

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Duygudurum Bozuklukları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Yusuf KALA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Yusuf KALA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Yusuf KALA Fotoğraf
Dr.Yusuf KALA
Bursa
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Yusuf KALA'nın Makaleleri
► Bipolar Duygudurum Bozukluğu Prof.Dr.Aylin ERTEKİN YAZICI
► Yeme Bozuklukları Dr.Nüket İSİTEN
► Çocuklarda Tik Bozuklukları Dr.Serdar ALPASLAN
► Kişilik Bozuklukları Dr.Serhat İPEKÇİ
► Uyku Bozuklukları Prof.Dr.Aylin ERTEKİN YAZICI
► Anksiyete Bozuklukları Prof.Dr.Aylin ERTEKİN YAZICI
► Kişilik Bozuklukları Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
► Davranış Bozuklukları Dr.İlhan NAZLISÖZ
► B Kümesi Kişilik Bozuklukları Dr.Dilek YEŞİLBAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Duygudurum Bozuklukları' başlığıyla benzeşen toplam 94 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:15
Top