2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Antisosyal Kişilik Bozukluğu
MAKALE #20042 © Yazan Uzm.Psk.Beniz YILMAZ | Yayın Kasım 2018 | 2,298 Okuyucu
Antisosyal kişilik bozukluğu (AKB) 19. Yüzyılın başlarından beri psikolojik bir rahatsızlık olarak görülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğunda fiziksel kavgalar, empati yoksunluğu ve bununla ilişkili olarak başkalarının haklarına saygı göstermeme, yenileyen suçlar, sergilediği davranışlardan pişmanlık duymama ve suçun sonuçlarından utanç ve ders almama, sinirlilik, saldırganlık, gerçeklikten uzak çeşitli manipülatif düşünce ve davranışlar, dürtüsellik ile beraber iritabilite ve etrafındaki insanları rahatsız edici düzeyde sorumsuz yaşam tarzı, ile karakterize psikolojik bozukluktur. Genellikle kriminal haberlerle en çok bağdaştırılan şiddet ve saldırganlıkla en çok ilişkilendirilen psikolojik bozukluktur. Antisosyal kişilik bozukluğundaki saldırgan davranışlar yalnızca etrafına değil bireyin kendisine zarar vermesiyle de sonuçlanabilir. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyin, intihar amacı olmadan bilerek ve isteyerek kendi vücudunu kesmesi, yaralaması olarak tanımlanan kendini yaralama davranışı (KYD) toplumda %4-14 arasında görülmektedir (Klonsky ED 2003). Antisosyal bireylerde alkol ve madde kullanımının tetikleyen unsur olarak görülmesi ve uykusuzluk ile gelişen saldırganlık düzeyinde paralel bir ilişki görülmektedir.
Genellikle 15 yaşlarında başlayan ve devam eden davranış bozukluğuna 18 yaşından sonra antisosyal kişilik bozukluğu tanısı koyulmaktadır. Genellikle kişinin 30-35 yaşlarında belirtilerinde bir duraksama ve bireyler arası farklılık göstererek ortalama 45 yaşlarında da azalan belirtiler gözlenmektedir. Genel popülasyona bakıldığı zaman yaygınlığı, ülkelere bağlı olarak değişmektedir, fakat araştırmalar durumun erkeklerde görülme sıklığının (%3) üç kat daha fazla olan çok daha yaygın olduğunu göstermektedir (Öztürk, 2002).
Diğer tüm kişilik bozuklukları gibi kesin olarak antisosyal kişilik bozukluğunun da nedeni kesin olarak bilinmese de yapılan araştırmalarda, genellikle psiko-sosyal ve biyolojik nedenler göz önünde bulundurulmaktadır. Psiko-sosyal faktörler incelendiğinde aile içi duygusallığın olmaması, yüksek çatışma, çocukluk döneminde disiplin kazandırırken tutarsız davranışlar birincil neden olarak görülmektedir. Bu durum ile ilişkili Kuzey Amerika’da antisosyal kişilik bozukluğu tanısında azımsanamayacak düzeyde bir artış olduğu görüşmüş bununla birlikle antisosyal kişilik bozukluğunun kültür ve sosyoljik faktörlerin etkisinden kaynaklanabileceği belirtilmiştir. Doğu Asya toplumlarında, toplumlardaki aile bütünlüğünün olması nedeniyle antisosyal kişilik bozukluğunun çok az seviyerlerde görüldüğü tespit edilmiştir. Bu olası iki farkın aile ve toplum düzeninin olması ile ilgili olduğu incelenmiştir. İncelemelerde ailedeki düşük ilgi ve alayla birlikle ailenin erkek ve kızlarda aşırı kısıtlamaları olumsuz, kötü gözlemlenen anne-baba tutumlarının, alkol ya da madde kullanan ebeveynin, çocukluk çağında anneden fiziksel ve duygusal şiddet alma gibi nedenlerin antisosyal kişilik bozukluğunda önemli faktörler olabileceğini vurgulamıştır.
Türk toplumunda yapılan bir incelemede şiddet yönelimi olan ve suç işleyen antisosyal bireylerin babalarının genellikle suçlu ve ceza evine girmiş bireyler olduğu, aile içi şiddete tanık ve mağruz oldukları, çocukluk dönemlerinde fiziksel ve duygusal şiddet içerisinde oldukları, ihmal edildikleri ailedeki bireylerin genellikle eğitimsiz ve ekonomik düzeyinin düşük, aile bağlarının ve anne-baba-çocuk arasındaki paylaşımın olmaması veya zayıf olması gözlemlenmiştir. Bu bireylerde ilk suç işleme yaşlarının ise 16 olduğu saptanmıştır.
Biyolojik faktörler incelendiği zaman frontal ve prefrontal lobda bir organın anormal olarak çalışması (Dinn & Haris, 2000; Raine, 2002); çok fazla testesteron salgılanması (Ramirez, 2003; Aromaki, Lindman, Eriksson, 1999) ve serotonin kimyasalı salgılanması azaldığında mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren hormonun azalması (Lesh & Merschndorf, 2000) ile antisosyal kişilik bozukluğu arasında biyolojik faktörlerin azımsanamayacak düzeyde olduğu göz önünde bulundurulur. Bu İncelemelere bakıldığı zaman antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler psiko-sosyal ve biyolojik açıdan antisosyal kişilik bozukluğu olmayan kişilere göre göre değişik özellikler göstermektedir.
Antisosyal kişilik bozukluğu'nun teşhis edilmesi için, DSM-IV-TR’ye göre yedi kriterden en az üçünün bulunması gerekir .
1. Sürekli, tekrarlayan tutuklanmasına yol açan eylemlerde bulunması ve yasal sorumlulukların farkında olmaması.
2. Sık sık yalana başvurur, insanlar kendi zevkleri veya çıkarları için dolandırır.
3.Dürtüsellik, ve geleceğe yönelik ulaşılmaz hedefler ancak bu yönde girişim gerçekleştirmez.
4. Sinirlilik, saldırganlık, başkalarının hakkına el uzatma
5. Kendisini veya başkalarının güvenliğinin umursanmaması tehlikeli eylemler.
6. Sorumsuzluk nedeniyle sürekli olarak işsiz kalması bu nedenle parasal sorumluluklarını yerine getirememe.
7. Sergilediği davranışların diğer insanlar üzerindeki etkilerini umursamazlar, her yaptıklarını kendince uygun bir kılıf uydurur ve asla vicdan azabı duymaz.

A. Kişiye tanı koyabilmesi için en az 18 yaşında olmalıdır.
B. Davranım bozuklukları 15 yaşından önce başlamış olmalıdır.
C. Davranışlar şizofreninin veya bipolar bozukluğun olduğu dönemde ortaya çıkmış olmamalıdır.

DSM-I (Amerikan Psikiyatri Derneği, 1952) sosyopatik kişilik rahatsızlığı tanısına, başı sürekli dertte olan sorumluluk bilincinde olmayan bireyleri, kültürel açıdan farklı çevrelerde yaşayanları, cinsel yönelim aynı cinse olan cinsel yönelim (homo*seksüellik), karşı cinsin kılığına girmek (travestilik), çocuklara yönelik cinsel yönelim (pedofili), cansız bir varlığa veya vücudun cinsel görevi olmayan bir bölümüne ilgi duyma (fetişizm) ve cinsel sadizmi (tecavüz, cinsel istismar, cinsel fantezi)" içeren cinsel sapkınlıkları bağdaştırır.

DSM-II (Amerikan Psikiyatri Derneği, 1968), antisosyal kişilik bozukluğu tanısını inceleyerek bazı eklemelerde bulunur. "Kendi kurallarına göre yaşar kişilerin değerlerine saygı göstermez, topluluklara, gruplara ve kültürel değerlere dikkat etmezler. Yalnızca kendisini düşünen, duygusuz, sorumluluklarının bilincinde olamayan, yaptığı kötü şeylerin sonuçlarını deneyim kazanıp tekrar yapmama yetisi olmayan ve verilen cezayı umursamama, suçluluk veya vicdan azabı duymama ya da ibret alma kabiliyetine sahip olmayanlardır. Yaptıklarının durdurulmasının karşı toleransları düşüktür. Başkalarını suçlama ya da kendi davranışlarının doğru olduğunu savunan veya yaptıklarına karşı kendini haklı gösteren bahaneler ileri sürme eğilimindedirler.

DSM-m (Amerikan Psikiyatri Derneği, 1980) antisosyal kişilik bozukluğu tanısını inceleyerek bunlara ek olarak 15 yaşından önce oluşan davranışlarda kroniklik olduğu tanısını ekler. Bu davranışlar yalana ihtiyaç duyma, başkasının malını çalma, sürekli saldırganlık- kavga, okuldan kaçma, disipline uymama- direnme ve alışılmamış düzeyde erken ve saldırgan cinsel eylemler, aşırı alkol kullanımı ve yasadışı madde kullanımını kapsamaktadır. Daha sonra DSM-ni-R (Amerikan Psikiyatri Derneği, 1987) fiziksel acımasızlık duygusu, bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca veya ürüne zarar vermeyi (Vandalizm) ve sürekli evden kaçma eğilimini da bu bulgulara dahil eder.

Anti sosyal kişilik bozukluğu DSM-IV-TRM eki (Amerikan Psikiyatri Derneği, 2000) antisosyal kişilik bozukluğunun diğer kişilik bozukluklarından farklılıklarını göz önünde bulundurur. Antisosyal kişilik bozukluğunun tanısına ait bütün diğer kategoriler çocuklar ve yetişkinler için kullanılabiliyorken antisosyal kişilik bozukluğu çocukluk döneminde tanı koyulamayan tek kişilik bozukluğu olarak ele alınır.
Antisosyal kişilik tedavisinde kişi genellikle tedaviyi reddetme veya yarıda bırakma gibi eğilimler gösterir. Antisosyal kişilik bozukluğunda ilaçlar doğrudan etki göstermemektedir. Bu durumda anti-sosyal bireyler toplumda verimli ve bağımsız yaşayabilmek için adil davranış tedavisi daha etkili olmuştur. Bu bireylerin ailelerine yardımcı olan aile terapisi, olumsuz davranışlarla nasıl baş edebileceklerini ve antisosyal kişilik bozukluğu rahatsızlığının olumlu yönlerini teşvik etmede yardımcı olunabilir. Toplumda antisosyal kişilik bozukluğu olan çok fazla insan henüz teşhis edilememiş ve tedavisi yapılamamıştır (Sağlık Bakanlığı, 2003).
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Antisosyal Kişilik Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Beniz YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Beniz YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Beniz YILMAZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Beniz YILMAZ
KKTC (Kıbrıs) (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Beniz YILMAZ'ın Yazıları
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.Bahar ERDEN
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu ÇOK OKUNUYOR Psk.Yağmur Erişen YALDIZ
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.Mehmet ARAS
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.Beyza TAKAN
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.Damla ARAZ
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.M.Enes İMERT
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.Erkan KURT
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.H. Fatih DANE
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psk.Dnş.Çiğdem SESLİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Antisosyal Kişilik Bozukluğu' başlığıyla benzeşen toplam 25 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Depresyonda mıyım? Eylül 2020
► Teknoloji Bağımlılığı Haziran 2019
► Narsisistik Kişilik Kasım 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:52
Top