2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
MAKALE #20089 © Yazan Uzm.Psk.Beniz YILMAZ | Yayın Kasım 2018 | 3,409 Okuyucu
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluk

Obsesyon terimi Latincede tedirginlik, rahatsızlık, bunalmak anlamında kullanılan “obsidere” sözcüğünden gelir. Obsesif kompulsif belirtilerin varlığı insanlık tarihi kadar eskidir. Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hakkında Frued 19. Yüzyılın sonlarında ilk bilimsel hipotezleri öne sürmüştür. Freud obsesif kompulsif bozukluğu tanımlarken kişide; kendisi ile çelişen veya kendisine çok uzak olan düşüncelerin (bir annenin çocuğuna zarar verme düşünceleri veya dindar bir adamın tanrıya küfür etmesi) sürekli zihninde yer alan dürtüler hissedebilir, bu dürtüler hasta içinde hiçbir şey ifade etmeyebilir. Obsesyonlar eyleme dönüşmediği durumlarda kişinin bu düşüncelerden kaçmaya çalışmasına yol açar. Günlük rutinlerin yüz yıkamak, el yıkamak abartılması ile sonuçlanabilir (Geçtan 1989). Frued ‘un ileri sürdüğü hipotezler günümüz tanılarıyla eşleşmektedir. Freud'un ve onu izinden giden psikanalitik psikoterapistlerin obsesyonel nöroz bireyler ile ilgili gözlemledikleri ve açıklamaları bu hastalığı tanımlamamıza büyük katkıda bulunmuştur.

Obsesyonlar dürtüsel olarak zihne işleyen kişinin istemi dışında bilince tekrar tekrar gelen, kişiyi rahatsız eden, bireyin iradesi ile uzaklaştıramadığı, benliğe yabancı davranışlar, düşünceler, fikirler, imajlar ya da hayaller olarak tanımlanırken; kompulsiyonlar, obsesyonların tetiklediği gerçekleştirme zorunluluğu haz amacı gütmeyen ve hoşlanılmayan, genellikle obsesyonların oluşturduğu kaygıyı azaltmayı amaçlayan ya da kuşku duyduğu olayları engellemek için yapılmaktan alıkoyulamayan davranışlar ve zihinsel eylemlerle karakterize edilmiş bir kaygı bozukluğudur Steketee ( GS1993 ).

Obsesyon türleri arasında bulaşma (kontaminasyon), ( kir ve pislik bulaşacağına dair düşünceler ), dini obsesyon (dindar bireylerin günah sayılan düşüncelerin akla gelmesi, tanrıya küfür etmek varlığına inanmamak gibi düşüncelerin olduğu ), istifçilik obsesyonu (sahip olunan veya olunmayan eski yada değersiz şeyleri biriktirmek atamamak), saldırganlık obsesyonu ( etrafındaki kişilere zarar verme, öldürmek gibi düşüncelerin olduğu) somatik obsesyon(ağır ve bulaşıcı hastalığı olduğu, veya yakalanacağı gibi düşünceler) ve cinsel obsesyonlar (yakın tanıdıklarına veya çocuklara karşı cinsel yönde fanteziler düşünme yada eşcinsellik ile ilgili düşünceler), kuşku obsesyonu (bir işi yapıp yapmamakla emin olamamak ile ilgilidir, kapıyı kapatıp kapatmamak veya ocağı açık unutup unutmamak ile ilişkili ) en yaygın olarak yer almaktadır. Kompulsiyon türlerinde ise yıkama ve yıkanma eylemleri, saklama ve toplama kompulsiyonları, kontrol etme kompulsiyonları, tekrarlama kompulsiyonları, sayı sayma kompulsiyonları, düzenleme kompulsiyonları (etrafındaki her cismin boyut renk aynı hızada olması) kontaminasyon obsesyonları en yaygın olarak yer almaktadır (Şimşek, 2015).

Hastalar ne kadar yoğun obsesyon ve kompulsiyon yaşasa bile kişi bunların saçma ve yersiz olduğunu bilir. Fakat yanlızca %50 si buna çok az direnç gösterebilir. Obsesyonlar kişinin kaygı düzeyini arttırdığı için kişi kompulsiyonları gerçekleştir. Kişi obsesyona karşı kendisini durdurma eğilimi gösterirse anksiyete artışı görülür (Atile A 2015).
Obsesif kompulsif bozukluk temelinde gösterilen birkaç semptom vardır. Birinci grupta kirlenme ile ilgili obsesyonlar ve kirlilik düşüncesine dayalı el yıkama ve kirli cisimlerden kaçma, uzak durma kompulsiyonları yer alırken bir diğer grupta patolojik sayma ve kompulsif kontrol etme bir diğer grupta ise hiç kompulsif eylemi olmayan yanlızca obsesyonlu olan hastalar bulunur. Kompulsif eylemi olmayan diğerlerinden ayrılır. Kişiler gün aşırı yıkanmak, üstlerini değiştirmek, ödevlerini tamamlamak için saatlerini harcayabilirler ve yaşamları son derece yavaş ilerler (obsesyonel yavaşlık). Obsesyon ve kompulsiyon türleri ve şiddetliliği zaman içerisinde farklılık gösterebilmektedir. Belirtilerde değişimlerin sık olmasına rağmen, uzun zaman belirtilerin tamamen düzelmesi veya hastalığın tamamen duraksaması girmesi çok az gözlemlenir (Alıcı D. 2014).


DSM IV Tanı Kriterlerine göre aşağıdaki 8 belirtiden en az 4'üne veya daha çoğuna sahip kişiler obsesif kompulsif kişilik bozukluğuna sahiptir.
1.Etkinlikteki asıl amacını unutturacak derecede ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme, düzenleme ya da program yapma ile zamanını geçirir.
2.İşin bitirilmesini zorlaştıran bir mükemmelliyetçilik tavır segiler en iyisi olması çabasına girer (kendince belirlediği aşırı katı ölçütler oluşmadığı için bir işi tamamlayamayabilir.)
3.Boş zamanlarını değerlendirirken etkinliklerden veya arkadaşlıklarından uzak kalır zamanını iş ya da üretkenliğe adar (ekonomik ihtiyaçlar ile açıklanamaz)
4.Ahlak, doğruluk ya da değerler gibi konularda vicdanının sesine kulak verir ve esneklik göstermez (kültürel ya da dinsel özdeşimi ile açıklanamaz)
5.Eskimiş veya değersiz eşyaları elinde tutar, biriktirme ihtiyaçı duyar
6.Başkaları, tam olarak kendisinin yaptığı gibi yapmayı kabul etmedikçe görev dağılımı yapmak ya da başkalarıyla birlikte çalışmak istemez.
7.Para harcama konusunda hem bireysel ihtiyaçlarına hem de başkalarının ihtiyaçlarına karşı cimri davranır; para, gelecekte ortaya çıkabilecek felaketler için biriktirilmesi gereken bir şey olarak görülür.
8.Katı ve inatçı davranır hiç esnemez.

Obsesif kompulsif kişiliğe sahip bireylerde belirli ortak özellikler görülmektedir. Genel özelliklerini pintilik, inatçılık, aşırı düzenlilik, kendi çıkarlarını düşünen bencillik, soğuk, detaycılık, kuşkuculuk ve aşırı titizliktir olarak sıralayabiliriz. İnsanlar ile ilişkilerinde yalnızca kendi doğrularını geçerli sayarlar esneklikten yoksundur. Mükemmeliyetçi yapıları onların yapılan işi kontrol etmeye denetlemeye teşfik eder. Aşırı ciddi, iradesiz ve mükemmeliyetçidirler. Kendilerini bir işe ya da okumaya yöneltemezler girişim eksikliği de vardır. Sorumluluktan kaçınırlar, karar vermede güçlük çekerler. Çoğu zaman kaygı nöbetleri yaşarlar, çabuk kızarlar, davranışlarında çifte standart görülür. Başkalarını kıyasıya eleştirdiği konuları kendileri yapar ancak kendileri eleştirilince tepkisel davranırlar. Yapılarındaki tutuculuk onları son derece dürüst, çekingen ve ilkelerine aşırı bağlı kılar. Bireylerdeki otoriter, duyarlılık, idealist ve işlerine çok bağımlılıklarının yanı sıra kendisinden üst pozisyondaki kişiye itatkar kendisinden alt pozisyonda kişilere ise ezici davranışlar sergilerler ve bitkin düşene kadar çalışabilirler (SadoMazohistdirler). Tatil günlerinde kaygı krizleri geçirebilirler (Hafta sonu nevrozu belirtisidir). Obsesif kompulsif kişiliğe sahip bireylerin bir kısmında yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk görülebilir. Panik, evhamlı ve titiz yapılarının yanı sıra temiz ve titiz olmaya önem verirler fakat tepki oluşturma mekanizmasını geliştirdikleri için tüm bu davranışlara ters davranışlarda gösterebilirler. Genellikle tepki oluşturma, soyutlama, yapma bozma ve yer değiştirme savunma mekanizmalarını kullanırlar. Kendilerine güvenleri yoktur, istemedikleri bir şeye hayır diyemezler çoğu şeyi kolayca kabullenirler. Davranışlarında ve hareketlerinde genellikle kasıntı davranırlar. Duygusal soyutlanma olduğu için hiçbir şeyi sevemezler arkadaşlarını veya dostalarını hem sever hem nefret ederler (ambivalance) bu yüzden iki ruhlu kişiler olarak tanımlanabilirler ve yalnızlığı tercih edebilirler. Bu kişilerin mimikleri cansız, gergin ve katıdır. Genellikle mantıklı ve sistemli düşünmeye çalışırlar hayal güçleri yetersizdir. Kişiler ahlak ve dine yoğunlaşmışlardır.
Cisimleri gruplaştırmaktan, şematize etmekten hoşlanırlar örneğin bir obsesif, kalemleri karışmasın diye onları isimlendirebilir. Saplantılı düşünce (obsesyon) ve eylemler (kompulsiyon) kişinin zihnini esir alır. Kişi bu düşünceleri bastırır ya da bilmezden gelmeye çalışır. Ancak kişi bu düşüncelerin kendi zihninin ürünü olduğunu bilir. Obsesif kompulsif bozukluklar, sıklıkla beraberlerinde depresyon geliştiriler (Belirli bir anda %30 -40, hayat boyu ise % 50 -60, bazı verilere göre ise % 70 oranında depresyon gelişir). Obsesif kompulsif bozukluklarla beraber % 50’ye yakın oranda kişilik bozuklukları da görülmektedir. Bunlar sadece obsesif kompulsif kişilik bozuklukları olmayıp; korku, bağımlı, pasif-agresif, 29 Lectio Scientific Journal of Health and Natural Sciences 22 seyrek olarak histrionik ve borderline kişilik bozuklukları olarak dagörülür. Obsesif kompulsif bozukluğu olanlar her şeyden önce korku ve çekingenlik özellikleri gösterirler. Kendilerine olan güven duygusunun azlığı, sosyal tanınma ve kabul ihtiyaçlarının çok belirgin bir şekilde kendini göstermesine neden olur. Yalnız kalma ve terk edilme korkuları nedeniyle kişisel ihtiyaçlarını, diğer sosyal ihtiyaçlarının gerisine alarak, verici bir davranış içine girerler.

Tedaviler her seferinde etkili değildir. Yirminci yüzyılda, bilimsel araştırmacılar, kronik hastalıklardan korunmada hastalarına başarı sağlamadı. Birçok ülkede, İkinci Dünya Savaşı döneminde, insanların sayısı depresyondan ve nüfustan dolayı artmış ve bu durum bu ülkelere maddi sıkıntı getirdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, ordudaki zihinsel sağlık hizmetlerinde birçok araştırmacı akıl sağlığı sorunlarının tedavi edebileceğini düşünmeye başlamıştır. Tedaviler, farmakolojik ve psikososyal olmak üzere iki ana kategoride incelenebilir. Bunların kombinasyonunun yanı sıra nimfiodal terapi, bazen bu ikisinden etkili olabilir. Uzun yıllar boyunca obsesif kompulsif kişiliğe tedaviye dirençli bir hastalık olarak düşünülüyordu. Ancak son yıllarda davranışçı yöntemlerin ve psikofarmokolojideki önemli gelişmelerin olması sebebiyle bu düşünce değişime uğramıştır. Obsesif kompulsif kişiliğin semptomları psikodinamik terapi ve psikanalize çok fazla dirençli olduğu içindir ki tedavide farmokolojik ve davranışçı tedaviler daha çok yaygın olarak tercih edilmektedir. Farmokoterapinin yapılan incelemelere çalışmalara göre, davranışçı tedavinin ya da bu ikisinin birlikte kullanılmasının OKB semptomlarını önemli ölçüde azalttığı gözlemlenmiştir. Çalışmalarda Bilişsel davranışçı terapinin en az ilaçlar kadar etkili olduğu ve ilk tercih olması gerektiği bildirilmektedir. OKB’ nin etiyolojisine bakıldığında biyolojik faktörler daha ön planda olmasına rağmen OKB tedavisinde farmokolojik yöntemler kadar davranışsal yöntemlerde başarıyla kullanılan bir yöntemdir. OKB tedavisinde seçeneklerinde ilaçlı tedavi mi yoksa davranış terapisi mi ya da ikisi birliktemi kullanılacağı hastanın özelliklerine göre belirlenip uygulanır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Beniz YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Beniz YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Beniz YILMAZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Beniz YILMAZ
KKTC (Kıbrıs) (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Beniz YILMAZ'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Depresyonda mıyım? Eylül 2020
► Teknoloji Bağımlılığı Haziran 2019
► Narsisistik Kişilik Kasım 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:12
Top