2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Engellilik ve Engelleri Aşmak
MAKALE #2013 © Yazan Psk.Dnş.Ceren ŞAD | Yayın Aralık 2008 | 8,279 Okuyucu
ENGELLERİ AŞMAK



Geçen hafta engelliler haftasıydı; yurt çapında engelli bireyler ve aileleri ile çalışan dernekler, ayrıca birçok belediye değişik etkinliklerle bu haftayı kutladı. Herhangi bir alanda engeli olan (fiziksel, zihinsel, kalıtımsal vs.) kişiler seslerini duyurup, yapılan etkinliklerle “ biz de bu toplumun birer parçasıyız” mesajını vermeye çalıştılar. Onları genel olarak bu zamanlarda hatırlayan bizler televizyonda, gazetelerde çıkan haberleri izledik ve onların “normal” (!) insanlar arasında ne gibi sorunlar yaşadıklarını gördük, belki üzüldük ama kanalı değiştirince, ya da gazete sayfasını çevirince maalesef yine dışımızda kaldılar. Onların asıl ihtiyacı olan, toplumda bu konuya ilişkin “farkındalığın” sadece özel günlerde olması değil ve gerçekten anlaşıldıklarını hissetmek… Acaba kaçımız bunun farkındayız ya da onların hayatını bir nebze de olsa kolaylaştırmak için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz? Bu yazımda hem bu konulara değinmek hem de geçen hafta engelli aileleri ile gerçekleştirmiş olduğum bir grup çalışmasından ve onların dile getirdiklerinden bahsetmek istiyorum. Çünkü onlar da engelli olan çocukları ya da yakınları kadar bu süreci yoğun bir şekilde yaşıyorlar ve anlatmaya, anlaşılmaya çok ihtiyaçları var…

Engellilik Nedir?

Birleşmiş Milletler Sakat Haklan Bildirgesinde "Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri (bedensel, zihinsel, genetik ya da sonradan olma) her hangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar" olarak tanımlanmaktadır. Engelli sözcüğü genelde hareket yeteneği sınırlanmış bireyi çağrıştırmaktadır. Hareket yeteneğini sınırlayan nedenler ise doğuştan getirilen doğum sırasında karşılaşılan ya da sonradan yaşanan bir hastalık veya kaza sonucu ortaya çıkan bir işlev bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir. Bu açıdan baktığımız zaman “engellilik” kavramının toplum tarafından algılandığından daha geniş bir perspektifte değerlendirilmesi gerektiği açıkça anlaşılıyor. Çünkü az ya da çok her birimiz hayatımızda bazı alanlarda zorluk çekiyoruz. Hepimizin yapamadığı ya da yapmakta zorlandığı bazı beceriler var. Öyleyse hepimiz bir bakıma engelliyiz… Buradan da anlaşılacağı gibi “engelliği” tanımlamak o kadar kolay değil ve bana göre bu konunun bu kadar çok tartışılmasının sebebi de birtakım yaşamsal fonksiyonlarını gerçekleştirmekte zorluk çeken bireylerin, bu alanlarda yeterince desteklenmemesi ve buna bağlı olarak sınırlılıklarının onları olması gerekenden daha çok zorlaması… Sonuç; engelli bireyin toplumla bütünleşememesi, yani “öteki” olması…

Engelli Ailelerin Şikâyetleri

Engelli ailelerin en birincil şikâyeti toplum tarafından anlaşılamamak… Çocuğu down sendromlu olan bir anne “ Oğlumu sokağa çıkarmak istemiyorum, çünkü herkes ona değişik bakıyor, ya gülüyor ya acıyor. Küçükken akşamları dolaşmaya çıkarırdım, kimse görmesin diye; ama şimdi büyüdü, o da parka gitmek, sokakta oynamak istiyor. Dışarı çıktığından ise bir müddet sonra ağlayarak geliyor, benimle dalga geçiyorlar diye…” 27 yaşında fiziksel engelli bir kız çocuğuna sahip diğer bir anne ise “ Kızımın zihinsel olarak hiçbir engeli yok, hatta açık öğretimden bir bölüm bitirdi. Onun dışarıdaki “normal” insanlardan tek farkı fiziksel görüntüsü, ama yavrumu evden dışarı çıkaramıyorum. Herkesin acıyan bakışlarından bıktık usandık. Kızım ancak akşamları dışarı çıkmak istiyor, ben ne kadar umursamamaya, ona destek olmaya çalışsam da bir yere kadar etki edebiliyorum. Biz acıma değil anlayış ve kabullenme istiyoruz…”
Yukarıdaki cümleler bizzat sürecin içinde olan kişilerin ağzından yazılmıştır. Toplumun yani bizlerin engelli bireye bakış açısı değişmedikçe onlar “öteki” olmaktan kurtulamayacak. Onları evlere hapseden anne-babaları televizyonda izleyince çoğumuzun içinde belli belirsiz bir öfke olur değil mi? Peki dışarıda bizlerin, onlara bakışlarımızla yarattığımız ve hissettirdiğimiz dile dökülmeyen fakat hissettirilen acıma, üzülme, “vah vah” tutumlarımızın onları evlere kapanmaya iten çok önemli bir etken olduğunu ne kadar görmezden gelebiliriz? Ya da en önemli soru; onların en az “ normal” bireyler kadar yaşamaya hakları olan özgürlüklerini dolaylı yollardan da olsa kısıtlamaya hakkımız var mı?

Engelli ailelerinin diğer bir şikâyeti ise toplu yaşam alanlarının (park, bahçe, okul, hastane, apartman vs.) fiziksel engelli bireylerin hareket etmelerine kolaylık sağlayacak şekilde düzenlenmemiş oluşu. Çevresel koşullar bu halde olunca, fiziksel engellilerin önüne kendi engelleri dışında başka bir engel daha getirip, onların hareket alanlarını daha da kısıtlamış oluyoruz.

Tüm bunların yanı sıra, yeni çıkan yasa ile (Engelli bireylere yönelik eğitim ve rehabilitasyon hakkının Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan alınıp Milli Eğitim Bakanlığı’na aktarılması) çoğu engellinin rehabilitasyon hakkı elinden alındı. Danıştay kararlarıyla da belirtilerek yürütmeyi durdurma kararının alınmasına karşın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kısıtlayıcı tutumları bazı yerlerde devam etmekte. Zaten okullarda kaynaştırma öğrencisi olarak okuyan engelli öğrencilere dönük tutumlar hala tartışmalı bir konu iken MEB’in bu konuda da söz hakkını eline alması devlet-okul-engelli-aile arasındaki ilişkilerin daha da gerginleşmesine yol açabilir. Bu nedenle engellilerin eğitim ve rehabilitasyon hakları ile düzenlemelerin ayrıca genel anlamda engelli haklarının devlet tarafından korunması ve uygulatılması büyük bir önem teşkil etmektedir.
Aslına bakarsanız bunlar engellilerin yaşamış olduğu sorunlardan sadece birkaçı… Eğitim hakkı, yoksulluktan ileri gelen kısıtlamalar/ kaynak yetersizlikleri, çoğu engellinin ve ailesinin haklarının farkında olmayışı, rehabilitasyon hizmetlerinin yetersizliği, engellerin istihdam sorunu, maalesef hem duygusal hem de zaman zaman yazılı ve görsel basından haberdar olduğumuz fiziksel istismar engellilerin karşı karşı karşıya olduğu sosyal ve toplumsal güçlükler. Tüm bunların altında ise, bana göre, hem toplumun engelli bireylerle ilgili farkındalık düzeyinin düşük olması hem de engelli vatandaşlarımızın gerektiği gibi sosyal haklarından faydalanamaması yatmaktadır.

Peki, bu karamsar tablo içerisinde yapılan ya da yapılacak olan hiçbir şey yok mu? Tabi ki var, bu genelmelerin içine girmeyen kurum ve kuruluşlar olduğu gibi bu bilinci hem kendinde hem de çevresinde oluşturma çabası içinde olan vatandaşlarımız da var. Temennimiz bu sayının artması, engelli bireyler için yapılabilecek iyileştirmelere hız verilmesi ve nihayetinde onların da “normal” bireyler gibi istedikleri biçimde yaşayabildikleri daha özgür ve eşit bir toplum yaratılması… Çünkü bu bizlerin hem ahlaki hem de etik sorumluluğu.

Kendi adıma, elverişli koşullar sağlandığında tüm engelli bireylerin “engellerini aşabileceğine” inanıyorum. Ama öncelikli olarak kendisini “ normal” addeden bireylerin de onlara bakış açılarında oluşturdukları engelleri kaldırmaları gerektiğini şiddetle savunuyorum. Unutmayalım hayat her zaman seçimlerimizden ibaret değil, ama bir yerde de seçimlerimiz hayatımızın akışını büyük ölçüde etkiliyor. Hiçbirimizin bir gün bir engele takılmayacağımızın garantisi yok. Bu nedenle “zorunluluk”tan değil birlikte yaşamanın getirmiş olduğu “sorumluluk” anlayışından güç alarak engelli bireyleri anlamaya, onlar için elimizden geldiği kadar maddi-manevi bir şeyler yapmaya çalışmak çok önemli… Unutmayalım, engelleri aşmak hiçbirimiz için zor değil, yeter ki isteyelim, yeter ki sadece kendimize dönmek yerine yaşadığımız toplumun sesine kulak verelim…

Psk.Dan. Ceren Şad
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Engellilik ve Engelleri Aşmak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Ceren ŞAD'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Ceren ŞAD'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ceren ŞAD Fotoğraf
Psk.Dnş.Ceren ŞAD
İstanbul
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Ceren ŞAD'ın Makaleleri
► Umut: Geçmişin Sınırlarını Aşmak Doç.Dr.Psk.Dnş.Aylin DEMİRLİ YILDIZ
► İletişim Engelleri Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR
► İletişim Engelleri Dr.Psk.Dnş.Zerrin BÖLÜKBAŞI MACİT
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Engellilik ve Engelleri Aşmak' başlığıyla benzeşen toplam 11 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuğum Hiperaktif mi? Kasım 2008
► Her Çocuk Öğrenebilir Eylül 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:56
Top