2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Antidepresan Kullanımının Beslenme Üzerine Etkisi
MAKALE #20863 © Yazan Dyt.Dilan SAĞLAM | Yayın Ekim 2019 | 4,352 Okuyucu
ANTİDEPRESAN KULLANIMININ BESLENME ÜZERİNE ETKİSİ

DİYETİSYEN DİLAN SAĞLAM

ÖZET


Bu çalışmanın amacı antidepresanın beslenme üzerine etkilerini değerlendirmektir.Bu konuyla ilgili çalışmalar devam etmektedir ve daha önce yapılan çalışmalardan çıkarılan sonuca göre;antidepresan ile beslenme arasında ki ilişki pozitif,negatif ve nötr bir ilişki olarak değişkenlik göstermektedir.


GİRİŞ


Antidepresanlar birkaç farklı durumda kullanılabilirler. Depresyon, endişe, heyecan, obsesiflik (OCD), manik depresif hastalarda,major depresif bozukluk, nöropatik ağrı, sosyal anksiyete bozukluğu, post travmatikstre gibi durumlarda antidepresan tedavisine başvurulur.En sık başvurulduğu hastalık ise depresyondur.


Depresyon günümüz şartlarında çok sık karşılaşılan bir hastalık haline gelmiştir.Birçok kişi hayatının belirli dönemlerinde bu hastalığa yakalanıp kısa süre içerisinde atlatsa da diğerleri için durum aynı olmayabilir.Depresyon tek bir hastalık değil alt başlıklar halinde pek çok hastalığı barındırmaktadır..Majör depresyon bunlardan biridir ve %5-17 oranındaki yaşam boyu prevalansı ile en yaygın görülen psikiyatrik hastalıklardan biri olup; bedensel işlevlerde bozulma; örneğin, uyku bozukluğu, iştah ve kilo değişiklikleri,cinsel ilgi ve güçte azalma,gastrointestinal sistem işlevlerinde yavaşlama,aile, iş, okul,evlilikte beklenen toplumsal rolleri yerine getirme isteği ve yetisinde azalma,intihar düşünceleri ya da girişimleri, gerçeği değerlendirmenin bozulmasıdır(1, 2)


Tedavisinde ise monoamin oksidaz inhibitörleri,trisiklik antidepresanlar,seçici noradrejenik geri alım inhibitörleri,serotonin ve noradrenalin geri alım inhibitörleri, noradrejenik ve seratonerjik antidepresanlar kullanılmaktadır.Kullanılacak antidepresanlar etki mekanizmaları,ilaç etkileşimleri,yan etkileri bakımından ele alınılıp kişiye uygun ilaç uygun dozda başlanılmaladır.Tedaviye uyum süreci ilaca başlanıldıktan iki hafta sonra gerçekleşmektedir.Tedavinin başarılı olabilmesi için hastanın ilaca en az 6 ay devam etmesi gerekmektedir.Tedavinin başarıyla sonuçlanabilmesi için hastanın ilaca devam etmesinin yanı sıra bulunduğu ortam,kültür,sosyo ekonomik düzey,beslenme alışkanlığı gibi faktörlerde göz önüne alınmalıdır.Kişi yakından takip edilmeli zaman zaman kilo kontrolleri yapılmalı ilacın dozu hastanın verdiği yan etkilere göre belirlenmelidir.

ANTİDEPRESANLARIN BESLENME ÜZERİNE ETKİSİ


Antidepresanlar dünyada en çok kullanılan reçeteli ilaçlardır.Depresyon akut faz tedavisinde etkinlikleri başlangıçta düşünülenden daha düşük olsa da terapinin devamında hastalarda nüks riskini azalttığına dair önemli kanıtlar vardır(3)Kişiye verilecek antideprasının hastanın kullanığı diğer ilaç/ilaçlarla ve beslenme üzerindeki oluşabilecek etkileşimlere dikkat edilerek verilmesi gerekmektedir.Örneğin,seçici serotonin geri alım inhibitörleri sitokrom P450 enzimi üzerinde inhibasyona neden olur,bu sistemle metabolize olan ilaçların kan düzeyi,yan etkileri üzerinde olumsuz etkileri vardır.Monoamin oksidaz inhibitörleri;diyetle alınan aminlerin kan basıncında tehlikeli yükselmelere neden olmaktadır(4)Bupropiyon ve mirtozipinin kullanımı ile ilgili kararların tedavinin başlangıcında hastanın vücut ağırlığına göre karar verilmesi ile ilgili bir takım kanıtlar bulunmuştur(5)Trisiklik antidepresan kullanan kişilerde de kilo artışı,ağız kuruluğu,konstipasyon gibi yan etikler görülmektedir.Bu yüzden antidepresanların beslenmeden bağımsız olduğu düşünülmemelidir.


Kullanılan ilaçlar bireyin duygu durumuna etki ettiği gibi beslenme durumunu da etki etmektedir.Beslenme üzerine etkileri ile ilgili daha fazla çalışma gereksede yapılan çalışmalardan bazıları bu durumu gözler önüne sermektedir.Tedavide kullanılan ilaçlardan bazıları;glukoz disregülasyonu,trigliseridler de artış,total kolesterol de artış,hipertansiyon,KVH,bulantı,kusma,diyare,konstipasyon,kilo kazanımı gibi etkilerin gerçekleştiğini göstermektedir.

ANTİDEPRESAN VE KVH İLİŞKİSİ


Yapılan bazı çalışmalar gösteriyor ki depresyon ile KVH arasında pozitif yönde bir ilişki vardır.KVH için baz alınan;lipid,kan basıncı,sigara,glisemi ve BKI değerlendirilmesi sonucunda herhangi birinin kişide bulunması aynı zamanda depresyon semptomlarını taşıması KVH riskini artırdığı gözlenmiştir.Antidepresan hapları kullanılmasada sonuç aynıdır.Total kolesterol ve HDL antidepresan kullanımı ile artmaktadır.Bazı çalışmalar kolesterol düzeyini artırdığı,HDL’yi düşürdüğünü öne sürmektedir.Genel yargı antidepresanların lipidleri olumsuz etkilediği yönündedir. Beyazyuz ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada total kolesterol ve TG düzeyleri paroksetin ile yükselmiş ancak fluoksetinle azalmıştır.Yosmaoğlu ve arkadaşları çeşitli antidepresanların kullanıldığı çalışmalarda toplam kolesterol düzeylerinde bir artış ve HDL düzeylerinde sınırda bir yükselme olduğunu bulmuştur(6) Fakat yüksek depresyon semptomları ile pozitif KVH risk faktörleriyle aralarındaki ilişkiye dair kanıtlar yeterince bulunmaktadır.Bu yüzden bu konuyla ilgili daha çok çalışma yapılması gerekmektedir.

ANTİDEPRESAN VE DM2


Antidepresan kullanımının bir diğer yan etkisi DM2’dir.İçeriklerinde bulunan noroadrejenik aktivitesinin hiperglisemiye neden olduğu düşünülmektedir.Özellikle trisiklik antidepresanlar kilo almaya ve hiperglisemiye neden olmaktadır.Kullanılan hapın dozu 200’ü geçenlerde DM2 daha sık görülmektedir.Düşük dozlarda bu duruma pek rastlanılmamaktadır.Bazı çalışmalar ise kullanılan antidepresanların hastayı olumlu etkilediğini vurgulanmaktadır.Bu çalışmlarda HOMA-IR ve insülin seviyeleri üzerinde olumlu etkiler söz konusudur.Bunun nedeni tam bilinmemekle birlikte hastanın tedaviye verdiği olumlu yanıttan kaynaklandığı düşünülmektedir.Aslında incelenmesi gereken konunun DM2 ve kilo artışı arasında ki ilişki olduğu düşünülmektedir çünkü antidepresanlar kilo artışını sağladığı için DM2’ye neden olduğu düşünülmektedir.Bu nedenlerden dolayı kilo artışı ve DM2 arasındaki ilişki takip edilmelidir.Antidepresan kullanımı ile DM2 arasındaki ilişki tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır.

ANTİDEPRESAN VE KİLO ARTIŞI


Ağırlık kazanımı psikotropik ilaç kullanımı ile ilişkilidir ve atipik antipsikotikler için özel dikkat gösterilirken,tipik antipsikotikler,duygudurum düzenleyeciler,trisiklik antidepresanlar(TCA),bazı serotonin seçici geri alım inhibitörleri(SNRI’ler)kilo almaya neden olabilir.Zira kilo alımı obez hastalarda genellikle göz ardı edilir ve bunun sonucunda kilo alımı veya izleyen kiloya bağlı eşlik eden hastalıklar için izlenim eksikliği olabilir(7)


Yapılan çalışmalardan çıkan sonuca göre depresyon genellikle kilo artışına neden olmaktadır.Vakaların çoğunda kilo kaybı yerine kilo artışı görülmektedir.Buna neden olanın nöroendokrin bozukluklar olabileceği düşünülmektedir.Ayrıca depresyon sonucunda görülebilen yeme bozuklukları,yapılan aktivitelerin azalmasının da buna neden olabileceği düşünülmektedir.Obezite veya düşük kilolu olma durumu depresyonu artırabilir.DSM-IV ‘e göre depresyon artan veya azalan gıda alımı ve artmış veya azalmış fiziksel aktivite ile ilgilidir(8)Kesin olmamakla beraber şişmanlık,obezite,depresyon arasında bir bağ olduğu düşünülmektedir.Bunun nedeni olarak obezitedeki kilo artışının inflamatuar yolları etkinleştirmesi ve etkinleştirmenin depresyonla bir ilgisi olduğu düşünülmektedir.Böyle düşünülmesinin nedeni inflamasyon,obezite ve depresyonda ortak olarak yer almasıdır.Hipotalamik-hipofiz adrenal ekseni(HPA)rol oynar,obezitede de HPA ekseni bozukluğu görülmektedir ve bu bozukluk depresyon durumununda da görülmektedir.Obezite,diyabet ve artan insülin direnci gibi faktörler depresyon riskini de artırmaktadır.Bunların biyolojik yolları önemli olduğu kadar pskilojik yolları da önemlidir ve bu belirtilmelidir.


Antidepresan kullanımlarının kilo artışı üzerine etkileri ile ilgili yapılan bazı çalışmalarda;depresyonun bir çeşidi olan björntorp depresyon uzun vadede HPA ekseni üzerinde obeziteyi tetikleyip artırabilir.Bunun nedeni kortizol,insülin mekanizmalarını olumsuz yönde etkilemesidir.Yaygın olarak kullanılan fluoksetin tedavinin ilk 6 ayında glisemi ve TG’nin daha düşük seviyelerinde ve kilo kaybıyla ilişkiliyken,paroksetin bunun ters etkileri ile ilişkilendirilmiştir.Bir nöradrenalin dopamin geri alım inhibitörü olan bupropion,fluoksetine benzer şekilde glisemi,TG seviyeleri ve ağırlık üzerine etkiler ile ilişkilendirilmiştir ve serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörleri (venlafaksin,desvenlafeksin,duloksetin) ve noradrenalin-serotonin spesifik agonistleri(mirtazopin) paroksetine benzer şekilde etki göstermektedir(9).Trisiklik antidepresanların da hiperglisemiye,artmış TG ve kilo artışına katkıda bulunduğu bilinmektedir.


Obez yetişkinlerin yaklaşık %7’sinde depresyon görülmektedir.Vücut kitle indeksi(BKİ) ise 26 hafta boyunca antidepresan kullanımı ile değişir.Bunun nedeni olarak bazı çalışmalar da antidepresan kullanımı bazı çalışmalar da ilaç kullanımı ile geçen süreyle ilgisi olduğu düşünülmektedir.Bunlarla ilgili henüz uzun bir çalışma yapılmamıştır.Yapılan çalışmalar öncekilerin devamı veya 12 haftalık çalışmalar olduğu için bir kesinlik bildirmemektedir.


Genetik ve cinsiyet farklılıklarında kilo üzerinde ki etkisi gözardı edilmemelidir.Örneğin kadın hastalarda BKI’si yüksek olanlar ağırlık artışına daha duyarlıdır.Yapılan bir çalışmada; lityum verilen zayıf hastayla BKI’si yüksek olanla bir karşılaştırılma yapıldığında BKI’si yüksek olanlar da ağırlık artışının olduğu görülmektedir.Risperidon ile kilo kazanımı incelenmesi;Lindenmayer 12 hafta boyunca 0.4 kg genel ağırlık artışı bulmuştur.Aynı çalışmada haloperidol kullanan hastalarda 1.4 kg,ketiyopin kullananlarda 0.3 kg,olanzopin kullananlarda ise 0.5 kg kiloları üzerinde artış olduğu görülmüştür(7)
Yapılan çalışmalar bize gösteriyor ki depresyon ve obezite arasında çift yönlü bir ilişki vardır.Bu klinikte önemli olduğu kadar pratikte de önemlidir.Kilo artışı depresyonun geç sonuçlarından biri gibi görünmektedir.Bu yüzden sağlık kuruluşları depresif hastalarında ağırlık takibi yapmayı ihmal etmemelidir.Fazla kilolu,obez ya da buna eğilimi olan kişileirin psikolojik durumları da ele alınıp izlenmelidir.Bu farkındalık bu iki sağlık sorununu önleme,erken teşhis ve koşulların daha iyi olmasını sağlayabilir.Aynı zaman da yaşanılan ülke,beslenme biçimi,kültür,bireysel tercihler gibi faktörlerde kilo artışı üzerinde etikilidir.ABD ve Avrupada yapılan bir çalışma bu durumu gözler önüne sermektedir.Her iki yerde normal kilolu olmayı yani onların tabiriyle “fit bir vücut”güzellik ideali olarak kabul edilmektedir.Bu durum toplumda baskı yaratmaktadır.Obez olan bireylerde vücutlarına olan memnuniyetsizlik artarabilir,benlik saygıları azalabilir,yeme bozuklukları artış gösterebilir bu durumda depresyon riskini beraberinde getirebilir.Obez olmayan bireylerde ise aynı baskıyla yeme bozuklukları görülebilir,depresyona girip ruhsal çöküntüler yaşanabilir bunun sonucunda ise yeme düzenini bozabilir,fiziksel aktivite düşüklüğü gösterebilir bu durum da bireyi obez olmaya sürükleyebilir.

TARTIŞMA VE SONUÇ


Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2020’de depresyon birinci sırada yer alacak ve bu hasatalık fiziksel,sosyal ve kişisel kısıtlamalara neden olan on durumdan biridir.Bu hastalığı tedavi etmek ve semptomlarını azaltmak için antidepresanlar kullanılmaktadır.Verilecek antidepresanlar kişide oluşabilecek yan etkilere göre verilmektedir.Her ne kadar oluşabilecek yan etkiler önlenilmeye çalışılsada bazı durumların oluşması engellenememektedir.


Geothe ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada hastaların %90’ının en az bir yan etki gösterdiği belirtilmiştir(1)Hastaların en az üçte birinin bildirdiği yan etkiler ise gastrointestinal semptomlar,baş dönmesi,kilo değişimi,libido azalması ve anksiyete olarak saptanmıştır(1)


Ashton ve arkadaşları antidepresan kullanan hastalarla yaptıkları çalışmada hastaların %22’sinin tedaviye uyunçsuz olduğunu saptamış ve uyunçsuzluğun en önemli sebepleri ilaçları almayı unutma ve kilo artışı yan etkisinin olduğunu görmüşlerdir.Yaşamlarını zorlaştıran yan etkilerin kilo alımı ve erektil disfonksiyon yan etkileri olduğunu belirtmişlerdir(1)


Depresyon tedavisinde antidepresan kullanımının tek yönlü bir sonuç değil çok yönlü sonuçlar doğurduğu görülmüştür.Hastalar da gastrointestinal sistem rahatsızlıkları,cinsel zayıflık,sosyal hayattan uzaklaşma gibi etkiler görülmektedir.Bu etkilerin beraberinde en çok dikkat çekenler kilo artışı,uykusuzluk,huzursuzluk olduğu göze çarpmaktadır. Antidepresan kullanımının beslenmeden bağımsız olmadağını pek çok çalışma gözler önüne sermiştir.Her ne kadar kesin sonuçlara ulaşılamasa da aralarında bulunan ilişki yadsınamaz.Fakat aralarında bir ilişkinin olmadığını kanıtlayan çalışmalar da gözardı edilemez.Bu yüzden antidepresan ve beslenme üzerine etkileri tam olarak kanıtlanamamıştır.Bu konuyla ilgili daha fazla çalışma yapılmaldır ve bu çalışmalar da beslenme durumu da göz önüne alınmaldır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Antidepresan Kullanımının Beslenme Üzerine Etkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Dilan SAĞLAM'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Dilan SAĞLAM'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Dilan SAĞLAM'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Antidepresan Kullanımının Beslenme Üzerine Etkisi' başlığıyla benzeşen toplam 91 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:19
Top