Okul Öncesi Kurumlarında ‘’yıl Sonu Gösterisi’’ Programları
Çocuklarımızı anne karnında büyümeye başladığından beri takip etmeye, gelişimini izlemeye başlarız. Her şey yolunda mı? Herhangi ters giden bir şey var mı? Bir an önce çaresine bakmaya çalışırız. O, bizden bir varlıktır, her şeyimizdir, canımızdır. Bebeklik döneminde hızlı bir gelişmeyi izler, hayranlıkla neler olduğunu, nasıl olduğunu anlamaya çalışırız.
Çocuğumuz artık, dışa açılmaya başladığında, bu genellikle, çağımızda bir okul öncesi eğitim kurumu oluyor. Evden ve evin güvenli ortamından ilk ayrılışı oluyor. Ailedeki güvenlik çemberinin dışına açılan bir kapı, okul öncesi eğitim kurumları...İlk karşılaştığı ve güven duyması gereken kişi, öğretmeni oluyor. Okul öncesi öğretmenleri, çocuğun yaşamında karakteri oluşurken, en fazla katkısı olan, ya da çocuğun güven duygusuna etkide bulunan kişilerdir. Öğretmeninden, arkadaş ve ilişkileri, gelişimlerine destek olabilecek etkinlikleri öğreniyor. Okul öncesi eğitim kurumunda oyun ve etkinlikler ile çocuğun gelişimini bir adım öteye taşıma,yaşına göre bulunması gereken gelişim seviyesine ulaştırma ya da yeteneklerini geliştirme üzerinde hazırlanmış programlar uygulanıyor.
Yıl içinde hazırlanan ve uygulanan etkinlik programları bir sınıf içinde ve arkadaşları içinde uygulanıyor. Sene başında çocuklar bireysellikten, toplum içinde yaşamaya alışma çalışmaları içinde oluyorlar. Burada tüm çocuklar, kendilerini rahatça ifade edebilir duruma geliyorlar demek yanlış olur. Her çocuğun kendine göre gelişim hızı içinde olduğunu söylemek isterim. Mizaç özellikleri, gelişim seviyeleri farklılık gösterir. Her çocuk farklıdır. Bazı çocuklar, aktif, hareketli, evde daha sınırsız eğitilmiş, ya da eğitilmediğinden sınır kontrolünde olmayabilir. Bu tür çocuklar, her zaman için kendilerini öne atarlar.
Ancak, onların bu tür davranışları diğer çocukların daha da içe dönmelerine ve çekingen davranış sergilemelerine neden olur. Çok çalıştığı, ezberlediği, hatta çok iyi bildiği bir şiiri sahnede okuyamaz. Çocukların çoğunluğunda kaygı bozukluğuna sebebiyet verir. Genele baktığımızda zaten kendini ifade etmekten çekinen çocuk sayısı daha fazladır. Atak çocuklar, diğer çocuklara örnek olmak ve onlara da aktiflik kazandırmanın ötesinde, liderlik ve belki de zorbalıklarını konuşturacaklardır.
Yıl sonunda, okullar, çocuklara öğrettikleri şarkıları,dans, bale, tiyatro gösterilerini ebeveynlerine sunma programı hazırlıyorlar. Burada velilerin beklentisi, okulun beklentisi (okul yönetimi), öğretmenlerin beklentisi o kadar büyük ki...
Kendilerinden bir şey beklenen yavrular 4-5 yaşındalar. Bekleyenler, görmüş geçirmiş, onlarla kıyaslanamayacak kadar büyükler..
Gözde o kadar abartılıyor ki bu etkinlikler, çocuklar etkinlikleri sıkılsalar da, bunalsalar da yapmak zorundalar. Yakın zamanlarda, sirkte hayvanlara zoraki bir gösteri yaptırılmaması üzerinde yasa tasarısı hazırlanması durumu var. Belkide yasalaştı ve cezai yaptırımı var. Aslında okul öncesi çocuklarının da durumu buna benzer.
Günlük eğitim programları ve çocukların kazanımları aksıyor olsa, çocuklar bıkkınlık derecesinde bu tek düze ve defalarca tekrar edilen etkinlikleri en iyi şekilde yapmak zorundalar..
Öğretmen, kendisini okul yönetimine beğendirmek zorunda, önümüzdeki yıl için sözleşmesi yenilenmeyebilir. Okul yönetimi tarafından sözlü şiddete, mobinge maruz kalabilir. Arkadaşları içinde öne çıkmak zorunda. Pasif olarak damgalanmaması lazım. ‘’Bütün bir yıl geçmiş, çocuklarına bu kadarcık şey mi öğretmiş’’ denilmesinden çekiniyor ve her ne koşulda olursa olsun, kızarak, gergin ve belki bazı şeylerden mahrum ederek çocuklara öğretmek zorunda ( kendisinde de stres ve gerginlik diz boyu) öğretmen bu arada günlük programını da uygulamak zorunda ... Ebeveynlerle ilişkiler, giysilerin hazırlanması, karar verilmesi gibi konuları var.
Okul yönetiminin beklentileri büyük, gelecek yıl okul bütçesini ve yeni kayıtları yükseltmek durumunda.. Okul sahiplerini memnun etmek durumundalar. Devlet okulu ise, bazı psikolojik sorunları olan, kaprisli, işbirliğinden uzak, insan olduğunu unutan müdürlerle çalışmak zorunda olan öğretmen de olabilirsiniz. Ya da onun da kendisine ‘’özel’’ bazı düşünceleri olabilir. Koltuğunu sağlam tutmak isteyebilir.
Ebeveynler ise çocuklarını en iyi eğitim veren, en çok şey öğreten okullara verme eğiliminde genellikle... Sahne beklentileri yüksek ve bir yıl içinde çocuklarının neler öğrendiğini merakla bekliyor oluyorlar. ‘’Filanca okulun yıl sonu gösterisinde neler yapmışlardı neler?’’ gibi bir görüşe sahip olarak ‘’çocuğumu size verdim, neler öğrendi yıl boyunca izleyelim, görelim’’ görüşü ile koltuklarına oturuyorlar. Bunun dışında 5-10 dakikalık gösteri için büyük masraflar yapılıyor. Aile bütçesine artı bir yük oluyor. Bir daha giymeyeceği, kullanmayacağı kıyafet, özel sahne için olduğundan daha da pahalı olabiliyor ve alınması zorunlu tutuluyor. Ya da veli,kendisini almak zorunda hissediyor.
Çocuklar kısmına geldiğimizde, gösteriye hazırlanıyoruz diyerek, stres yaşıyorlar. Kuliste giyinip, soyunmaları ve sahneye çıkmaları, kısa süreler gerektiriyor ve gergin anlar yaşanıyor. Canlandırılacak karakterin giysileri çocuklar arasında dengesizliğe sebep oluyor. Örneğin, güzel ve konuşkan bir kız çocuğu prenses vb yapılıyor. Hiç konuşmayan, sahnede ağaç oluyor. Belki de gün geldiğinde ağaç bile olamıyor. Çıkmayacağım diye bağırarak ağlıyor, altına kaçırıyor. Geceleri uykusunda stresten ‘’çıkmayacağım’’ diye ağlayarak uyanan çocuklar oluyor. Sahneye çıkınca her şeyi unutup, ağlamaya başlayan çocuklar oluyor. Bazılarının da nutku tutuluyor. Öylece sahnede kalakalıyor. ‘’Yer yarılsa da ben burada olmasaydım ‘’ diye aklından geçiren çocuklar olabiliyor. Çocuklardan beklenti büyük, koreograf ile çalıştıran okullar var. Çocuk, hiç bir zaman büyük, yetişkin gibi olamaz ki koreograf ile çalışsın. Onun çalışırken bile beklentileri, ihtiyaçları olur. Öğretmeni bilir. Dikkatlerinin süresi kısadır, su isterler, tuvaletleri gelir vs.
Çocuklarda özgüven gelişimini desteklemeyi önemsiyorum, geniş kitlelere hitap edebilme ve geliştirilmesi güzel bir özellik... Okulöncesi kurumlarda yıl sonu etkinliklerine yeni bir anlayış getirsek; sınıf içinde yıl boyunca, zaman zaman alıştıra alıştıra ebeveynleri davet etsek, çocukların önce alıştığı ortamlarda kendilerini ifade etmelerini sağlasak... Belki bir basamaklı platform kurarak, çocukların doğallıklarına müdahale etmeden alıştırsak.
Çocukların faaliyet olarak yaptıkları maskeler, şapkalar, kağıttan kemerler, başlıklar, basit eşyalar, çiçekler vb kullanılarak; şiir okumalar, şarkı söylemeler neden olmasın? Herkes için büyük stres yaşanıyor. Ekonomik durumu uygun olan aileler, birazda çocuklarının özel gününde kendilerini de mutlu etmek istiyorlar. Zamanında, bu tür etkinlikler yaşamayan ebeveynler, her şeyi çocuklarında görüp, mutlu olmak istiyorlar.
O gün, öyle bir özellik kazanıyor ki, anne ya da babası olmayan çocuklar var, boşanmış, tek ebeveynli çocuklar var. Onlar için üzüntü olmasın. Özel bir etkinlik düzenlemek yerine yıl içindeki gibi herkes kendisini rahat hissetse...
Aslında bu günü bir eğlence günü gibi düşünsek ve sahneye veli de çıksa ve çocuğu ile birlikte bir etkinlik yapsa, doğaçlama da olur, ne mahsuru var? Aslında daha güzel değil mi? Şekillendirmeden içimizden geldiği gibi...Tekerlemeler söylense, bilmeceler sorulsa, şiirler okunsa... Balonlar olsa, bazı eğlenceli yarışmalar düzenlense... O gün büyükler, küçük olsa ve ortak olarak çocuklukta buluşsak... Hem diğer ebeveynlerle sıcak ilişkiler kurulur, sosyalleşilir, hem çocuğumuzla, öğretmenler rehberliğinde daha da yakınlaşırız.
Deneyler yapabiliriz. Bir taraftan ÇOCUK MÜZİKLERİ çalar. Her taraf sahne gibi düşünülüp, hoplayıp, zıplayabiliriz, çocukluğumuzu tekrar yaşar, kendimizi bile rehabilite edebiliriz. Ne dersiniz?
Çocuğumuz artık, dışa açılmaya başladığında, bu genellikle, çağımızda bir okul öncesi eğitim kurumu oluyor. Evden ve evin güvenli ortamından ilk ayrılışı oluyor. Ailedeki güvenlik çemberinin dışına açılan bir kapı, okul öncesi eğitim kurumları...İlk karşılaştığı ve güven duyması gereken kişi, öğretmeni oluyor. Okul öncesi öğretmenleri, çocuğun yaşamında karakteri oluşurken, en fazla katkısı olan, ya da çocuğun güven duygusuna etkide bulunan kişilerdir. Öğretmeninden, arkadaş ve ilişkileri, gelişimlerine destek olabilecek etkinlikleri öğreniyor. Okul öncesi eğitim kurumunda oyun ve etkinlikler ile çocuğun gelişimini bir adım öteye taşıma,yaşına göre bulunması gereken gelişim seviyesine ulaştırma ya da yeteneklerini geliştirme üzerinde hazırlanmış programlar uygulanıyor.
Yıl içinde hazırlanan ve uygulanan etkinlik programları bir sınıf içinde ve arkadaşları içinde uygulanıyor. Sene başında çocuklar bireysellikten, toplum içinde yaşamaya alışma çalışmaları içinde oluyorlar. Burada tüm çocuklar, kendilerini rahatça ifade edebilir duruma geliyorlar demek yanlış olur. Her çocuğun kendine göre gelişim hızı içinde olduğunu söylemek isterim. Mizaç özellikleri, gelişim seviyeleri farklılık gösterir. Her çocuk farklıdır. Bazı çocuklar, aktif, hareketli, evde daha sınırsız eğitilmiş, ya da eğitilmediğinden sınır kontrolünde olmayabilir. Bu tür çocuklar, her zaman için kendilerini öne atarlar.
Ancak, onların bu tür davranışları diğer çocukların daha da içe dönmelerine ve çekingen davranış sergilemelerine neden olur. Çok çalıştığı, ezberlediği, hatta çok iyi bildiği bir şiiri sahnede okuyamaz. Çocukların çoğunluğunda kaygı bozukluğuna sebebiyet verir. Genele baktığımızda zaten kendini ifade etmekten çekinen çocuk sayısı daha fazladır. Atak çocuklar, diğer çocuklara örnek olmak ve onlara da aktiflik kazandırmanın ötesinde, liderlik ve belki de zorbalıklarını konuşturacaklardır.
Yıl sonunda, okullar, çocuklara öğrettikleri şarkıları,dans, bale, tiyatro gösterilerini ebeveynlerine sunma programı hazırlıyorlar. Burada velilerin beklentisi, okulun beklentisi (okul yönetimi), öğretmenlerin beklentisi o kadar büyük ki...
Kendilerinden bir şey beklenen yavrular 4-5 yaşındalar. Bekleyenler, görmüş geçirmiş, onlarla kıyaslanamayacak kadar büyükler..
Gözde o kadar abartılıyor ki bu etkinlikler, çocuklar etkinlikleri sıkılsalar da, bunalsalar da yapmak zorundalar. Yakın zamanlarda, sirkte hayvanlara zoraki bir gösteri yaptırılmaması üzerinde yasa tasarısı hazırlanması durumu var. Belkide yasalaştı ve cezai yaptırımı var. Aslında okul öncesi çocuklarının da durumu buna benzer.
Günlük eğitim programları ve çocukların kazanımları aksıyor olsa, çocuklar bıkkınlık derecesinde bu tek düze ve defalarca tekrar edilen etkinlikleri en iyi şekilde yapmak zorundalar..
Öğretmen, kendisini okul yönetimine beğendirmek zorunda, önümüzdeki yıl için sözleşmesi yenilenmeyebilir. Okul yönetimi tarafından sözlü şiddete, mobinge maruz kalabilir. Arkadaşları içinde öne çıkmak zorunda. Pasif olarak damgalanmaması lazım. ‘’Bütün bir yıl geçmiş, çocuklarına bu kadarcık şey mi öğretmiş’’ denilmesinden çekiniyor ve her ne koşulda olursa olsun, kızarak, gergin ve belki bazı şeylerden mahrum ederek çocuklara öğretmek zorunda ( kendisinde de stres ve gerginlik diz boyu) öğretmen bu arada günlük programını da uygulamak zorunda ... Ebeveynlerle ilişkiler, giysilerin hazırlanması, karar verilmesi gibi konuları var.
Okul yönetiminin beklentileri büyük, gelecek yıl okul bütçesini ve yeni kayıtları yükseltmek durumunda.. Okul sahiplerini memnun etmek durumundalar. Devlet okulu ise, bazı psikolojik sorunları olan, kaprisli, işbirliğinden uzak, insan olduğunu unutan müdürlerle çalışmak zorunda olan öğretmen de olabilirsiniz. Ya da onun da kendisine ‘’özel’’ bazı düşünceleri olabilir. Koltuğunu sağlam tutmak isteyebilir.
Ebeveynler ise çocuklarını en iyi eğitim veren, en çok şey öğreten okullara verme eğiliminde genellikle... Sahne beklentileri yüksek ve bir yıl içinde çocuklarının neler öğrendiğini merakla bekliyor oluyorlar. ‘’Filanca okulun yıl sonu gösterisinde neler yapmışlardı neler?’’ gibi bir görüşe sahip olarak ‘’çocuğumu size verdim, neler öğrendi yıl boyunca izleyelim, görelim’’ görüşü ile koltuklarına oturuyorlar. Bunun dışında 5-10 dakikalık gösteri için büyük masraflar yapılıyor. Aile bütçesine artı bir yük oluyor. Bir daha giymeyeceği, kullanmayacağı kıyafet, özel sahne için olduğundan daha da pahalı olabiliyor ve alınması zorunlu tutuluyor. Ya da veli,kendisini almak zorunda hissediyor.
Çocuklar kısmına geldiğimizde, gösteriye hazırlanıyoruz diyerek, stres yaşıyorlar. Kuliste giyinip, soyunmaları ve sahneye çıkmaları, kısa süreler gerektiriyor ve gergin anlar yaşanıyor. Canlandırılacak karakterin giysileri çocuklar arasında dengesizliğe sebep oluyor. Örneğin, güzel ve konuşkan bir kız çocuğu prenses vb yapılıyor. Hiç konuşmayan, sahnede ağaç oluyor. Belki de gün geldiğinde ağaç bile olamıyor. Çıkmayacağım diye bağırarak ağlıyor, altına kaçırıyor. Geceleri uykusunda stresten ‘’çıkmayacağım’’ diye ağlayarak uyanan çocuklar oluyor. Sahneye çıkınca her şeyi unutup, ağlamaya başlayan çocuklar oluyor. Bazılarının da nutku tutuluyor. Öylece sahnede kalakalıyor. ‘’Yer yarılsa da ben burada olmasaydım ‘’ diye aklından geçiren çocuklar olabiliyor. Çocuklardan beklenti büyük, koreograf ile çalıştıran okullar var. Çocuk, hiç bir zaman büyük, yetişkin gibi olamaz ki koreograf ile çalışsın. Onun çalışırken bile beklentileri, ihtiyaçları olur. Öğretmeni bilir. Dikkatlerinin süresi kısadır, su isterler, tuvaletleri gelir vs.
Çocuklarda özgüven gelişimini desteklemeyi önemsiyorum, geniş kitlelere hitap edebilme ve geliştirilmesi güzel bir özellik... Okulöncesi kurumlarda yıl sonu etkinliklerine yeni bir anlayış getirsek; sınıf içinde yıl boyunca, zaman zaman alıştıra alıştıra ebeveynleri davet etsek, çocukların önce alıştığı ortamlarda kendilerini ifade etmelerini sağlasak... Belki bir basamaklı platform kurarak, çocukların doğallıklarına müdahale etmeden alıştırsak.
Çocukların faaliyet olarak yaptıkları maskeler, şapkalar, kağıttan kemerler, başlıklar, basit eşyalar, çiçekler vb kullanılarak; şiir okumalar, şarkı söylemeler neden olmasın? Herkes için büyük stres yaşanıyor. Ekonomik durumu uygun olan aileler, birazda çocuklarının özel gününde kendilerini de mutlu etmek istiyorlar. Zamanında, bu tür etkinlikler yaşamayan ebeveynler, her şeyi çocuklarında görüp, mutlu olmak istiyorlar.
O gün, öyle bir özellik kazanıyor ki, anne ya da babası olmayan çocuklar var, boşanmış, tek ebeveynli çocuklar var. Onlar için üzüntü olmasın. Özel bir etkinlik düzenlemek yerine yıl içindeki gibi herkes kendisini rahat hissetse...
Aslında bu günü bir eğlence günü gibi düşünsek ve sahneye veli de çıksa ve çocuğu ile birlikte bir etkinlik yapsa, doğaçlama da olur, ne mahsuru var? Aslında daha güzel değil mi? Şekillendirmeden içimizden geldiği gibi...Tekerlemeler söylense, bilmeceler sorulsa, şiirler okunsa... Balonlar olsa, bazı eğlenceli yarışmalar düzenlense... O gün büyükler, küçük olsa ve ortak olarak çocuklukta buluşsak... Hem diğer ebeveynlerle sıcak ilişkiler kurulur, sosyalleşilir, hem çocuğumuzla, öğretmenler rehberliğinde daha da yakınlaşırız.
Deneyler yapabiliriz. Bir taraftan ÇOCUK MÜZİKLERİ çalar. Her taraf sahne gibi düşünülüp, hoplayıp, zıplayabiliriz, çocukluğumuzu tekrar yaşar, kendimizi bile rehabilite edebiliriz. Ne dersiniz?
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Okul Öncesi Kurumlarında ‘’yıl Sonu Gösterisi’’ Programları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Öznur SİMAV'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Öznur SİMAV'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.