2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Öss ve Oks Sınavları İçin Anne - Babalara Öneriler
MAKALE #2127 © Yazan Psk.Süleyman HECEBİL | Yayın Aralık 2008 | 6,333 Okuyucu
OKS ve ÖSS Sınavlarına Hazırlanan Öğrencilerin Başarılı Olmaları İçin Olmazsa Olmaz Koşullar Nelerdir?

OKS ve ÖSS Sınavlarının uzun soluklu bir hazırlık dönemi vardır. Bu nedenle bu tür sınavlara sadece bilgi açısından hazırlık yeterli değildir. Aynı zamanda düşünsel ve duygusal açıdan da hazırlık gerekir. Bunlar:
· Gerçekçi bir hedef belirlemek,
· Gelecekte yapılacak sınavın sonucu ile değil, “bu gün” yapılabilecekler ile ilgilenmek (günü yakalamak),
· Zaman tuzaklarına “hayır” demeyi başarabilmek,
· “Sayısaldan şu kadar net yapmalıyım, Sözelden şu kadar net yapmalıyım” gibi sınavla ilgili koşullar üretmek yerine “önce sayısaldan başlayacağım, yapamadığım sorular üzerinde fazla zaman harcamayacağım” gibi stratejiler belirlemek.

Bazı öğrenciler ders çalışmakta niçin zorlanıyorlar?

Ders çalışma sorunu yaşayan öğrenciler genellikle ders çalışma isteklerinin olmamasından şikayetçi olurlar. Görüşmelerimizde “Hocam çalışmak istiyorum ama çalışma isteğim yok” diyorlar. Çalışmaya başlamak için önce ders çalışma isteğinin gelmesi (olması) gerektiğine inanıyorlar. Hatta bazıları bu düşünceye o kadar çok inanıyorlar ki yıl boyunca ders çalışma isteğinin gelmesini bekleyerek zamanları harcıyorlar. Yani önce istek gelecek, sonra çalışmaya başlayacaklar ve sonunda başarılı olacaklar. Bu sorunu yaşayan öğrencilere kötü! bir haberim var: Ders çalışma isteği diye bir şey yok, boşuna beklemeyin gelmeyecek. Ancak çalışırsanız ve başarılı olursanız çalışma isteğiniz artacaktır.

Verimli çalışma nedir?

Verimli çalışma çok çalışmak demek değildir. Bazı öğrenciler “çalışıyorum çalışıyorum başarılı olamıyorum” diye yakınırlar. “Sınava hazırlanma için 6 saat çalıştım yine de olmadı” diyorlar. Bu sorunun temel nedenleri:
· Çalışmanın sınavdan bir gün (gece) önce yapılması: Sınavdan bir gün (gece) önce yapılan çalışmalar acelecilik ve panik nedeniyle verimsizleşir. Dikkat ve konsantrasyon düşüktür.
· Bilgi ya da soruların kalıp olarak öğrenilmesi : Bazı öğrenciler bilgi ya da soruları adeta fotoğraf makinesi ile kaydediyormuş gibi kalıplar halinde (ezberleyerek) hafızalarına yerleştirmeye çalışırlar. Ancak fotoğraflar hareketsizdir ve değiştirilemez. Sınavda bu fotoğraflardan biraz farklı bilgi istendiğinde yanıtlamakta zorluk çekilir. Size şöyle sorayım: Fotoğrafımı çeken kişimi yoksa resmimi yapmaya çalışan kişi mi benim beden yapım hakkında daha fazla bilgiye sahiptir? Elbette resmimi yapan. Fotoğrafı çeken sadece deklanşöre basar, ayrıntılara dikkat etmez. Oysa resim yapan kişi çalıştığı model ile ilgili tüm ayrıntıları görmek zorundadır.
· Öğrenilen bilgilerin gelişigüzel bir biçimde hafızaya kaydedilmesi : Çantasını gelişigüzel bir biçimde yerleştiren bir kişinin ihtiyacı olan bir şeyi bulması pek kolay olmayacaktır, tüm çantayı karıştırmak zorunda kalabilecektir.Hatta aradığını bulamama olasılığı da söz konusudur. Oysa çantasını belli bir düzen ve sistematik içinde yerleştiren bir kişi aradığı şeyin nerede olduğunu bildiğinden çabucak ve kolayca bulabilecektir. Burada kastettiğim, bilgileri öğrenirken nasıl hatırlayacağımızı da bilmemiz ve belirlememiz gerektiğidir.
Verimli çalışma çalışmak için zaman ayrılan zaman kadar çalışabilmek ve o süre içinde öğrenilen bilgileri hatırlayabilmektir. Verimsiz çalışan öğrenci masa başında 6 saat zaman geçirir, bu süre içinde 3 saat çalışır ve çalışma sonunda 15 dakikalık hatırlayabilir.

Program nedir ve niçin programlı çalışma yapılmalıdır?

Program “geleceği bu güne getirmek, yarını güvence altına almak” demektir. Programsız bir yaşam dümensiz bir yelkenlide yolculuk etmeye benzer. Dümensiz bir yelkenlide yolculuk etmek bir gün rüzgar batıdan estiği için doğuya, bir kuzeyden estiği için güneye doğru gitmektir. Dümensiz yelkenlide yolculuk etmenin bedeli istenmeyen ıssız bir adaya çıkmak da olabilir.

Ancak ders çalışmaya başlamak ve sürdürmek için programın sihirli hiçbir gücü yoktur. Çalışmaya başlamak ve sürdürmek için çalışmaya karar vermek ve uygulamak gerekir. Bazı dershanelerde “matbu” çalışma programlarının dağıtıldığını, “toplu çalışma programı seans”larının yapıldığını işitiyoruz. Bu çabaların belki geçici bir olumlu bir etkisi olabilir. Hatta birkaç öğrenci de kalıcı olumlu etkiler de yapabilir. Ancak bu konuda Sevgili Meslektaşlarımla (Rehber Öğretmenlerle), ders çalışma programının öğrencinin programı olması gerektiğini paylaşmak isterim.

Çalışma programının önemli yararlarından biri de bir gün içinde yapılabilecek faaliyetlere öncelik verilmesidir. Günlük faaliyetlerin bir önceliği olmadığında ders çalışma faaliyeti çok önemli! bir faaliyet olduğundan önce ufak, tefek ve önemsiz (T.V, müzik, arkadaşa telefon etmek, bilgisayarda chat yapmak gibi) faaliyetler önce yapılır ve bir türlü sıra derse gelmez. Bu tür durumlarda ders genellikle uykudan önceki saatlere kalır. Programlı çalışmak isteyen genç arkadaşlarıma “önce ders sonra keyif” ilkesini benimsemelerini öneririm. Dersi günün son saatlerine bırakan genç arkadaşlarım çalışamamanın verdiği sıkıntıyı yaşamlarının tüm alanlarına taşırlar: T.V seyrederken, müzik dinlerken, bilgisayar başında çalışmamanın sıkıntısını yaşarlar. Böylece bu güzelim faaliyetler de berbat olur. Yani dersini yap keyfine bak.

Yarı yıl tatili ile ilgili öğrencilere öneriler?

Sorunuzdan da kolayca anlaşılacağı üzere bu bir tatildir. Yani okul günlerinden farklıdır ve farklı olmalıdır. Sömestrede geçmiş dönemin değerlendirmesi ve geleceğin planlanması yeterlidir, bence. Sömestrede dersler değil ders çalışmak gerekiyorsa dersi de içeren bir yaşam planlaması yapılmalıdır. Sömestre tatili galiba sadece Anaokul, İlköğretim 1. kısım ve Lise hazırlık öğrencileri için geçerli. Zaten diğerlerinin tatili falan yok. Onlar maalesef çalışmaya devam edecekler.

Ailelere Öneriler

· Çocuklarını motive etmek için kaygı ve tehdit yolunu tercih etmemelerini öneririm. “Bu gidişle kazanamazsın, bu kadarcık çalışma ile bir şey olmaz” gibi ifadeler sadece kaygıyı artırır ve çocuğun özgüvenini azaltır.
· Çocuklarını gerçekten çok iyi tanımalarını ve çocukları ile ilgili gerçekçi bir beklenti içinde olmalarını öneririm.
· Sınava ne kadar süre kaldığını çocuklarına hatırlatmamalarını öneririm.
· Çocuklarını bir başka çocukla kıyaslamamalarını öneririm.
· Deneme sınavı sonuçlarını bir kriz olarak değil bir fırsat olarak değerlendirebilirler. Şöyle ki, deneme sınavında alınan puanlar, yapılabilenler ve yapılamayanların gerçekçi değerlendirmesi yapılabilir bir sonraki sınava kadar neler yapılabileceğinin bir stratejisi belirlenebilir. Zaten deneme sınavlarının amacı da budur.
· Çocuklarına sık sık iltifat etmelerini öneririm. Çünkü marifet iltifata tabidir.
· Çocuklarının suflörü değil anne – babası olmalarının daha önemli ve yararlı olduğunu anımsatmak isterim. Eğer çocuğumuza fazla sufle veriyorsak ezberletilmiş bir yaşam sunuyoruz demektir. Ezberletilmiş yaşam ezberletilmiş bir bilgi gibidir.
· Çocuklarımızın duygularına önem vermeliyiz. Eğer çocuğunuza ders çalış dediğinizde “ders çalışmaktan sıkıldım” derse “sık dişini üç ay kaldı” dememeliyiz. Bunu dediğimizde çocuğumuzun duygusunu önemsememiş ve onaylamamış oluyoruz. Bunun yerine “Ah! ne yapsak acaba, evet anladım sıkılmışsın, bunu aşmak için nasıl yardımcı olabilir” diyebiliriz.
· Ne zaman ki genç ve ailesi gözlerini sınav sonucuna çevirirler işte o zaman kaygıya davetiye çıkarırlar. Sınavın sonucu ile ilgilenmek konsantrasyonu olumsuz etkiler ve bu günün yeterince değerlendirilmesini engeller.
· Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Eğer anne – baba kaygılı ise bu kısa bir süre sonra çocuğa da bulaşır.
· Anne – baba ve çocuk arasındaki gerçek iletişim sorun olmayan durumlarda gerçekleşir. Bu nedenle anne – babalar çocukları ile konuşmak için sorun olmayan durumları tercih etmeliler.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Öss ve Oks Sınavları İçin Anne - Babalara Öneriler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Süleyman HECEBİL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Süleyman HECEBİL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Süleyman HECEBİL Fotoğraf
Psk.Süleyman HECEBİL
İstanbul
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Süleyman HECEBİL'in Makaleleri
► Anne-Babalara Öneriler: Çocuğa Yaklaşım Biçimleri Psk.Suzan AKSÜT OSMANAĞAOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Öss ve Oks Sınavları İçin Anne - Babalara Öneriler' başlığıyla benzeşen toplam 33 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:11
Top