2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Mutlu Olma Takıntısı
MAKALE #21282 © Yazan Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU | Yayın Nisan 2020 | 1,581 Okuyucu
İnsan; duyu organları aracılığıyla aldığı dışsal tepkileri duyumsayıp algılayan, zihinsel süreçleriyle yorum ve değerlendirmeler yapıp düşünen, duygulanan, gerçekleştirdiği eylemlerle davranışlarını ortaya koyan bir canlı türü. Duyumsamadan davranışa giden süreçte mutluluğu da kapsayan duygu kavramı, günlük konuşmalarımızda çok kere bahsi geçse de üzerinde fazla kafa yormadığımız bir kavram. Duygu; nesne, olay ve kişiler hakkında iç dünyamızda oluşan izlenim olarak tanımlanabilir kabaca. Korku, mutluluk, kızgınlık, şaşkınlık, üzüntü, kaygı ve daha nicesi geniş duygu ailesinin birer üyesidirler. Her biri yaşamımızı sürdürmede kendi nispetinde görev sahibi, beden parçalarımız gibi birbirini tamamlayan bir bütünlükte işlev yürütürler. Her ne kadar duygular çoğu kimse tarafından ‘olumlu’ ve ‘olumsuz’ olarak gruplandırılıyor, mutluluk gibi ‘olumlu’ bir duygu baş tacı edilip ağırlanırken, üzüntü ve korku gibi ‘olumsuz’ duygulardan kaçınılmaya çalışılıyorsa da her bir duygunun yaşamımızda bir işlevi olduğu unutulmamalı. Öyle ki, çoğu zaman ‘olumsuz’ olarak değerlendirdiğimiz duygular, hayatımızı sürdürmede ve sorunlarımızı çözmede bize daha fazla yardımcı oluyorlar. Yaşamını yok edebilecek potansiyele sahip olan bir dış tehdit karşısında korkmayan bir insan bu tehdidi yok etmek için önlem alır mı? Kendisi için önemli olan bir ilişkinin bitmesine üzülmeyen bir kişi ilişkiyi yeniden sürdürebilmek için çaba harcar mı? Korku ve üzüntü gibi daha pek çok duygu hayatımızı sürdürmede bize kılavuzluk eder. Huzurlu bir yaşama giden yolun başlangıcı da duygunun farkına varmak, onun iç dünyamız ve dış dünyayla ilgili verdiği sinyalleri dikkate alarak eylemlerimizi belirlemektir.



Hayat ve başlayan her şeyde olduğu gibi, duygular da geçici bir süreyi kaplarlar yaşantımızda. Mutluluk da, kızgınlık da, üzüntü de geçicidir. İnsanın kendi iç dünyasında ve kişiler arası ilişkilerinde sorun yaşamasına sebep olan etken, herhangi bir duygunun diğerlerine baskın gelmesi ve bu duygulardan birinin geçici olma özelliğini yitirmesidir. Duygularla ilgili olarak akılda tutulması gereken başka bir durumsa, insanın her duyguyu yaşıyor oluşudur. İnsan; üzülen, kızan, şaşıran, tiksinen, sevinen ve daha pek çok duyguyu deneyimleyen bir canlı türüdür. Kişinin duygularından bir kısmını yaşamak istememesi, beden parçalarından birkaçını reddetmesi gibi olacaktır. Duygularını ve bunların ifade ettiği anlamdan kaçan kişinin yaşam kalitesi de doğal olarak düşecektir.


Mutluluk da diğer tüm duygular gibi belli bir işlevi olan, her insanın yaşamında pek çok kez deneyimlediği bir duygu. Hal böyleyken, iki binli yıllarla beraber bu kavram insanlara gereğinden fazla dayatılmış, söylene söylene ağızlarda bayat bir tat bırakmıştır. İnsanın mutlu olmasının bir gereklilik olduğu, bu ihtiyacın yemek kadar, su kadar zorunlu olduğu anlayışı ülkemizde de dünyada da milyonlarca insanın zihnine işlendi. Mutlu olmamanın eksiklik veya ayıp olduğu görüşü televizyon ekranlarından, yüz binler satan kitaplardan, gazete köşelerinden insanlara yansıtıldı. İnsan ne yapıp ne etmeli mutlu olmayı başarabilmeliydi. Öyle ya, çağımızın başka bir önemli kavramı da başarıydı. Başarılı insan makbul, başarısız insan yüz karasıydı. Mutluluk gibi yüce bir kavram da ancak başarıya layıktı. Yükselsindi yeter ki insan, mutluluk ardı sıra gelirdi. Sonuçta kimi ünde aradı mutluluğu, kimi parada. Bazısı kendi içine bakılması gerektiğini öğüt verdi, bir kısmı envai çeşit kelime vermeyi yeğledi. Bilgisayarlarınızın arama motoruna mutlulukla birlikte herhangi bir kelime yazsanız karşınıza onlarca yazının, kitabın, programın, tavsiyenin ve daha nicesinin geleceğine şahit olacaksınız. Ne çok yorum yapılmış, ne çok söz söylenmişti bu mutluluk üzerine. Yeryüzünde bu kavramdan daha çok konuşulan başka ne olmuştu ki?



Pek çok mecradan propagandaya maruz kalan geniş halk kitleleri ise mutluluğu arayıp durdular senelerce. Yaşamlarında kendiliğinden bulduklarındaysa iç güveysi eylemeye çalıştılar mutluluğu gönül hanelerine. Her bir duygunun misafir olduğunun farkına varmadan, anlam veremediler mutluluğun hanelerini terk etmesini. Üzüntü duygusuna gönül hanelerinin kapısını sıkı sıkıya kapatıp bu ‘kötü’ duygunun pencereden girmesine engel olamayan insan, zamanla bir takıntı haline getirdi mutlu olmayı.



Doğduktan sonra dünyaya ilk tepkisi ağlamak olan insanın yana yakıla mutluluğu araması, bulduğu zaman da bu duyguya sahip olmak istemesi de ayrı bir ironi olsa gerek. İnsanın mutluluğa sahip olamamasının sebebi de bu ‘sahip olma’ isteğinden kaynakladır belki. ‘Sahip olmak’ kavramını ele alan Erich Fromm’a göre, bu davranışı önemli kılan durum, insanın sahip olduklarını saklaması ve bunların kendisine ait olduğunu iddia etmesidir. Bir nevi özel mülkiyet olarak görüyoruz mutluluğu anlayacağınız. Duyguların insanda geçici bir etki bıraktığını fark etmeyip ‘olumlu’ olarak gördüğümüz mutluluk duygusu kaybolduktan sonra da hayal kırıklığına uğruyoruz.
Yaşamı ‘olumlu’ ve ‘olumsuz’ duygularımızla kabul etmek, bu duyguların işaret ettikleri hakkında düşünüp hayatımızı ona göre belirlemek, duyguların çoğu zaman geçici bir zaman dilimimizi kapladıklarını aklımızdan çıkarmamak ve Fromm’un ifade ettiği gibi, mutluluğu ve daha nice kavramı istiflememeye çalışmak bizi daha yaşanası bir hayata bağlayacak.


KAYNAKÇA
Fromm, Erich (2016). Sahip olmak ya da olmak (4.baskı). A. Arıtan (çev.). İstanbul: Say Yayınları.
Türkçapar, Hakan (2019). Fark et, düşün, hisset, yaşa (3.baskı). İstanbul: Epsilon Yayınevi.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Mutlu Olma Takıntısı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Mehmet SUNAOĞLU Fotoğraf
Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU
Kahramanmaraş (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi3 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU'nun Makaleleri
► Nasıl Mutlu Olunur? Mutlu Olmak İçin Gerekenler ÇOK OKUNUYOR Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
► Mutlu Aile Olmak-Mutlu Evlilikler Psk.Serap DUYGULU
► Mutlu İlişki & Mutlu Aile Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Mutlu Olma Takıntısı' başlığıyla benzeşen toplam 28 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:47
Top