2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Harry Stack Sullivan Kişilerarası İlişkiler Kuramı
MAKALE #21345 © Yazan Psk.Melek TURAN | Yayın Mayıs 2020 | 19,244 Okuyucu
Harry S. Sullivan 1892 yılında Amerika’nın Newyork Eyaletinde dünyaya gelmiş. Babası Timothy Sullivan içe kapanık, utangaç̧ bir kişiliğe sahip annesi Ella, aşırı koruyucu bir anne; bir süre psikolojik tedavi görmüş̧. Bu süre içerisinde Sullivan’a büyükannesi ve daha sonra da teyzesi bakmış. Protestanların yaşadığı bir kasabada Katolik bir ailenin tek çocuğudur. Sullivan okula başlayıncaya kadar arkadaşı olmamış̧, okulda da kendini topluma yabancı gibi hissetmiş. Sullivan hiç̧ evlenmemiş̧ ama 1927 yılında 15 yaşındaki bir hastasını (James) evlatlık edinmiş̧ ve ölene kadar da onunla yaşamış̧. Blechner, M. J. (2005) yazdığı makalede Sullivan’ın eş cinsel olduğunu iddia etmektedir. Sullivan lisede parlak bir öğrenci ama fizik öğrenimi görmek için 1909’da girdiği Cornell Üniversitesinde bütün derslerden kaldığı için bir yıl okuldan uzaklaştırılmış̧. Öğrenimine 2 yıl ara verdikten sonra Şikago Tıp ve Cerrahlık Kolejine girmiş. 1915’de tıp derslerini tamamlamış ama diplomasını 1917’de almış̧. Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında bir süre orduda doktor olarak çalışmış̧. Baltimore ve Washington’daki hastanelerde şizofren hastaların tedavisiyle ilgilenmiş̧ ve bu konuda ün kazanmış.(https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/48411/mod_resource/content/1/H.%20S.%20Sullivan%20ve%20Kişilerarası%20İlişkiler%20Kuramı.pdf)

İNSAN DOĞASINA BAKIŞ

Bir insanın kişiliğini anlamamız için onun geçirdiği dönemleri anlamamız gerektiğini ifade etmiştir. Sullivan’a göre kişilik sosyal bir cevrede gelişir; insanlar diğer insanlar olmadan bir kişiliğe sahip olamazlar. Kişilik, kişinin içinde yaşadığı ve varlık bulduğu kişilerarası ilişkilerden ayrı düşünülemez. Sağlıklı gelişim, diğer insanlarla yakın ilişki kurabilme yeteneğine bağlı olduğunu belirtmiş. Kaygı, her yaştaki kişi için doyum sağlayıcı kişilerarası ilişkiler kurmayı engellemekte olduğunu ifade etmiştir. Sullivan’a göre kişilik sosyal bir çevrede gelişir; insanlar diğer insanlar olmadan bir kişiliğe sahip olamazlar. İnsanın gelişimi incelendiği takdirde yaşamın doğası ve yaşamda karşılaşılan zorluklar konusunda yeterince bilgi edinilebileceğini düşünmektedir. Kişilik gelişimini bebeklikle başlayan ve çocukluk (ilk çocukluk), ilk gençlik (ikinci çocukluk), ön ergenlik, erken ergenlik, geç̧ ergenlik ve yetişkinlik dönemlerini içeren dönemler halinde ele almıştır. ( İnanç B. ve Yerlikaya, E. , 2008: 97)


Kişiliğin yapısını, içsel algıları göz ardı ederek kişiler arası ilişkilerin ürünü olduğunu savunmuştur. Yani kişilik bir ya da daha fazla insan arasında ortaya çıkan ilişki durumudur. Bu süreçte somut varlık bile gerekmez hayali hatta var olmayan insanlar bile olabilir. Kavrama, hatırlama, düşünme, hayal kurma ve diğer tüm ruhsal süreçler insan ilişkilerini barındırmaktadır. Rüyalar bile kişiler ile kurduğumuz ilişkilerimizi yansıtmaktadır (Yanbastı, 1996: 122 ).

KİŞİLERARASI İLİŞKİLER KURAMI VE TEMEL KAVRAMLAR

TEK IRK ÖNERMESİ

Kişilik gelişiminde kalıtsal faktörlerin etkisi olduğu gibi fiziksel faktörlerinde etkisi vardır. Tüm insanlar bir takım fizyolojik güdüler tarafından yönlendirilir. Açlık, soluk alıp verme, cinsellik, vücut ısısının korunması. Bu güdüler insanlar arasında bireysel farklılıklara yol açmaktadır. Kişiliğin şekillenmesinde fiziksel özellikler etkilidir. Her ne kadar insanlar arasında bireysel farklılıklar varsa da ortak özellikler ön plana çıkar. İnsanlar arasında benzerlikler farklılıklardan fazladır. İnsan diğer memelilerden farklı, tek türdür. (Altıntaş, E. Ve Gültekin, M. 2003: 86).


DİĞER İNSANLARA GEREKSİNİM DUYMA

Sullivan, insanların tüm davranışların içgüdüler tarafından belirlendiği yönündeki görüşlere katılmamaktadır. Fiziksel özürler dışında insanın doğası uyuma yöneliktir. Kişilik; insan yaşamını niteleyen ve tekrarlanan kişilerarası durumları içeren kalıcı davranış örüntüleridir. Kişilik, temelde sosyal güçler tarafından belirlenmektedir. Kişilik varsayımsal bir kavramdır ve kişilerarası durumlar dışında incelenemez. Kişiliği anlamak için kişilerarası ilişkileri incelemek gerekir ama bu ilişkiler için diğer insanların somut varlığı da şart değildir; hayali kişilerle ilişkiler sırasında da kişilik ortaya çıkar ( İnanç B. ve Yerlikaya, E. , 2008: 97).

GERİLİMİ AZALTMA MEKANİZMALARI

Horney ve Fromm’a paralel olarak insanları kendi başına bıraktıklarında olumlu koşullarda akıl sağlıklarını koruyorlar. İnsanlar içsel gerilimlerini azaltmak için bir yönlenmeye sahiptir. İnsan organizmasının ihtiyaçlarının karşılandığı tümden denge durumunu mutlak öfori olarak tanımlamıştır. İçsel gerilim olmadığı gibi dıştan gerilim yaratacak durum yoktur. Bunun tam karşıtı olacak durum ise mutlak gerilimdir. İnsanın bedenini dehşette hissetmesi olarak adlandırılmaktadır. Bu gerilimi yaratan dört ana etken üzerinde durur. (Doksat, K. , Gönen, B. , Beşkardeş, F. , Yeni Symposium 42 (3): 126-130, 2004)

1. FİZİKO KİMYASAL GEREKSİNİM

Vücutla ilgili işlevlere yönelik gereksinimleri içerir. Kişi bu gereksinimlerinin farkındadır ve gereksinimlerini karşılamaya yönelik kaynak arar. Örneğin havasızlığı hissettiğinde açık alana çıkma ya da acıktığını hissettiğinde yemek yemesi. Cinsellik, su, idrar, yiyecek, oksijen, vücut ısısıyla ilgili gereksinimler.

2. UYKU

Uykusuz kaldığımızda bir gereksinim açığa çıkar ve uyuyabileceğimiz bir yer ararız. Uyku tamamen fiziko kimyasal kökenli değildir. Uykusuz kaldığımızda ölmeyiz ancak aç ve susuz kaldığımızda ölürüz.

3. KAYGI

İnsanların yaşadığı kaygı kişiden kişiye göre değişir. Çeşitlilik ve büyüklük gösterir. Derece farkı vardır. Dehşet duygusu, ürkme, korku ve nefret bu duygular birbirine yakın duygulardır. Bu duygulara esrarengiz duygular denir. Kaynağı primer olarak çevredir. Dış dünyadaki herhangi bir dış uyarıcı gerilime yol açabilir. Büyümekte olan çocuğun kaygısı anne ya da bakıcıda kaygı varsa gerilim ortaya çıkacaktır. Bu da bebekte kaygıyı tetikleyecektir. Kaygı anneden ya da bakıcıdan bebeğe aktarılıyor. Bebeğin annesiyle kurduğu empati ile bebeğe kaygı transfer oluyor. Kaygının yarattığı gerilimin ortadan kalkması o kadar kolay olmuyor. Sağlıklı güven verici ilişki yaşanırsa kaygı ortadan kalkıyor. Buna kişilerarası güven denilmektedir. Bebekte kaygının ortadan kalkması bebekle değil bebeğin çevresi ile ilişkilidir. Kaygı gerilim olmakla kalmıyor yeme, içme, uyku gibi gereksinimlerini de etkilemektedir.

Sullivan’a göre kaygı bebeğin ihtiyaçlarını karşılama esnasında kendi kaygısını yatıştıramayan anneden bebeğe empati yoluyla geçer, toplumda diğer ilişkide olduğu bireylerin yıkıcı, küçük düşürücü davranışları da kaygı duygusunu geliştirir (Geçtan, 2002, akt. Sarıbal, 2017). Yetişkinlikte ise zayıf kişilerarası ilişkiler ve güvensizlik hisleri kaygıya neden olur (Burger, 2004/2006 akt. Sarıbal, 2017). Sullivan kaygıyı birkaç̧ önemli noktaya dikkat çekerek korkudan ayrı değerlendirmektedir. İlk olarak, kaygı karmaşık kişilerarası durumlardan kaynaklıdır ve kişi belli belirsiz bu durumun farkındadır. Korku ise daha kolay analiz edilen bir duygudur ve kaynağının ne olduğu bilinir. (Sarıbal, 2017)

4. ŞEFKAT GEREKSİNİMİ

Anne veya bakıcı çocukta gerilim belirtisi algılar. Çocuğun gereksinimin var olduğunu düşünür. Bunu karşılamaya çalışır. Bebekteki bu gerilim annedeki şefkat duygusunu tetikler. Anne çocuğunun korumasız bir yaratık olduğunu ve kendisinin ondan daha güçlü olduğunu ve onu koruması gerektiğini düşünür. Şefkat duygusu ortaya çıkar. Anne kaygılı ve huzursuzsa çocuğa şefkatli davranma kapasitesi daralıyor. Çocuğa gerilimle yaklaşıyor. Böylelikle kişilerarası güvensiz bir ortam ortaya çıkıyor. Kaygılı bir bebeğe yaklaşmanın yolu annenin kaygısız bir şekilde bebeğe yaklaşmasını sağlamaktır.

DİNAMİKLER

Psişik enerjiyi, libidoyu reddeder. Tek bir enerji vardır o da fizikte gördüğümüz enerjidir. Fiziksel enerji gereksinimleri karşılamak için şekil değiştirir ve davranışa dönüştürür. Fiziksel enerjinin bu dönüşmesine transformasyon denir. Kişiliğin gelişiminde etkili olan fiziksel enerjinin şekil değiştirmesine dinamikler diyoruz. Şekil değiştirme kapasitesi doğuştan getirilir. Dinamikler farklı şekiller alabiliyor. Konuşurken, düşünürken, hareket ederken fiziksel enerjiyi kullanıyoruz. Bu dinamiklerin şekil değiştirmesi büyük oranda bilinç altındadır ve bilinç altı tarafından yönlendirilir. https://docplayer.biz.tr/113503336-H-s-sullivan-ve-kisilerarasi-iliskiler-kurami.html 01.04.2020

Nefret Dinamizmi

Fiziksel enerjiyi gerilimi azaltmak için düşmanlık duygusuna yönlendiriyoruz. Öncelikle duyguya yönlendiriyoruz ve O insana fiziksel saldırıda bulunabiliyoruz. Davranışa dönüşmüyorsa O kişiyi düşümüzde öldürebiliyoruz. Dinamiklerdeki amaç dört kaynaktan ortaya çıkan gerilimi azaltmaktır.

Şehvet Dinamizmi

Hissedilen gerilimin cinsel eylemlerle giderilmesidir. Bu gerilim ya eyleme geçer ya da fantezide yaşanır. Biyolojik olgunlaşma çevre yaşantıları bir boyuta kadar dinamikleri etkiler. Bu nedenle yaş farkı ile birlikte dinamiklerin şekillenmesi farklılık göstermektedir. Dinamiklerin ifadesinde bireysel farklılıklar vardır. Dinamiğin altında yatan temel neden aynıdır. Dinamiğin ifadesi öğrenmeye göre değişebilir.

DİNAMİK TÜRLERİ

1- GERİLİM AZALTICI DİNAMİKLER

Kişinin öforik gerilimini azaltmayı amaçlar. Kişilerarası ilişkileri korumasına yardımcı olur. Güvenlikle ilgili dinamikler var. Apati. Örneğin aç bir bebeğin açlık duygusu gerilime yol açar. Aynı zamanda korku duygusunu getirir. Bu iki duygu spazmlara ve morarmalara yol açar. Yani apati mekanizması çocuğun bu gerilimini azaltmak için harekete geçer ve çocuk uykuya dalar. Aynı zamanda uyuşuk bağlı olmama mekanizması da gerilimi azaltmaya yardımcı olur. Güvenlikle ilgili dinamikler gerilimi geçici derecede azaltır.

2- ETKİLEŞİM GİRİŞLERİ

Vücudun bir takım bölgeleriyle ilgili odaklar; anüs, ağız, üretra, cinsel organlar, annenin göğüsleri etkileşim girişleri olarak adlandırılıyor. Bütün insan vücudu etkileşim girişimleri bölgesi olarak bahsediliyor.

YAŞANTI TARZLARI

1-PROTATAKSİK TARZ

İkel bir tarzdır. Yeni doğmuş bir bebeğin çevreyi keşfetmek, anlamlandırmak amacıyla oluşturduğu tarzdır. Etkileşim girişimleri rol oynar. Bebeğin ağızla ilgili sergilediği davranışların hepsi prototaksik tarzdır. Herkesin kendine özgü prototaksik tarzı vardır.

2-PARATAKSİK TARZ

Bebek büyüdükçe parataksik tarz yaşantısı sevgiler. Bireyin başkaları için anlamsız kendi için anlamlı gelen sembolleri kullanır. Bu semboller çıkardığı sesler, elleriyle ifadeler otistik Semboller kullanır. Henüz gene sembollere dönüşmediği için onlara özgüdür. Bir takım batıl inançlar parataksik tarzda örnektir.İrrasyoneldir.

3- SİNTAKSİK TARZ

12. ve 18. Ayda sintaksik tarzlar başlar. Semboller vardır. Günlük yaşamda düşünce, duygu, inanç ve isteklerimizi ifade etmekte kullandığımız sembolleri içerir. Konuşma jest mimik kültürel tarz duygularımızı ifade etmekte kullandığımız sözel ve sözel olmayan tarzlardır. Yetişkinlerin kullandığı tarzlar sintaksikdir. (Doksat, Gönen, Beşkardeş; Yeni Symposium 42 (3): 126-130, 2004)

KİŞİLİĞİN YAPISI

Canlandırmalar zihinsel kavramlardır. Kendimizle, dünyayla diğer insanlarla ilgili mental canlandırmalardır Biz kişiliğimizi oluştururken yaşantımızı birtakım canlandırmalara dönüştürüyor. Kendimizde ya da diğer insanlarla ilgili canlandırmalar kişiliğimizin yapısını oluşturuyor. Canlandırmalardan kastedilen genelde gerçekte ilişkisi olmayan öğrenilmiş duygular ve inançlardır. Örneğin çocuğunun bazı özelliklerini yanlış algılayabiliyor çocuğuyla ilgili böyle canlandırmalar yapıyor ki o canlandırmalar çocuğun olmasını istediği özellikleri içerir. Oysaki bu canlandırmalarda gerçeğin payı çok azdır. Buda önceki yaşantılardan edindiği izlenimlerden ya da etrafındaki çocukları gözlemi sonucunda elde ettiği izlenimlerden yola çıkarak oluşur. Çocuk iyi ve kötü anne canlandırmalar yapar iyi anne iyi davranan gereksinimleri karşılayan kötü anne ilgisiz kaygı ile yaklaşan gereksinimleri karşılamayan 12. aydan küçük çocuğun yaşam tarzı sintaksi tarza ulaşmadığı için iyi ve kötü canlandırmasının aynı kaynağa ait olduğunun ayrımını yapamıyor. Büyüdükçe bu iki kavramın aynı kaynağa ait olduğunu fark eder ve birleştirir(Sepetçi, 2019).

KENDİLİK SİSTEMİ

Bebek doğar doğmaz canlandırmalar geliştirmeye başlar. 6 aylık civarında ben ve ben olmayanın ayrımını yapmaya başlar. Bunlar kendilik sistemini geliştiren doyuran yaşantılardır. Kendilik sistemine aynı zamanda kendilik dinamizmi de denir. Esasen çocuğun çevresindeki önemli kişilerle etkileşimi onun kendilik sistemini daha çok şekillendirmektedir. Bebekliğin sonuna doğru annenin şefkat gösterimi gerilimi azaltmak için bir yol olarak algılanmaktadır istenmeyen davranışlarda annenin şefkat göstermesinin alı konulduğu gözleniyor. Bu şekilde iyi ben, kötü ben canlandırmaları oluşuyor. İyi bende kaygıyı azaltan kötü bende kaygıyı arttıran canlandırma var. Çocuklukta ilk yaşantılar ne kadar kaygı doluysa kendilik sistemi o kadar katı oluyor. Sınırları kapalı, geçirgenliği olmayan kendilik sistemi oluşuyor. Kaygıyı azaltmak için birey bencil davranışlar içine girebilir. Bir bakıma kötü ben canlandırmaları olumsuz kendilik sistemi içine girer. İyi ben, kötü ben canlandırması bir bütün içinde olmasıyla i̇çine girer. Yeniden kötü ben canlandırması bir bütün içinde olmasıyla kendilik sistemi ortaya çıkar. Dış dünyaya hakim olabilmek için esnek bir kendilik sistemine sahip olmak gerekir. Kendilik sistemi sadece fiziksel yaşantılarla süre gelmez yakınlarının çocuk hakkındaki algı ve değerlendirmeleri de kendilik sisteminde oldukça önemlidir. Yakınlarının onayladığı yaşantılar iyi ben canlandırmalarını geliştirir. Kendini sisteminin temel amacı, kaygıyı azaltmasına yardımcı olmak. Kaygı aldığında çocuk gereksinimlerinin farkına vararak gereksinimlerini karşılayabilir. (İnanç ve Yerlikaya, 2008: 98).

SEÇİCİ DİKKATSİZLİK

Kendilik sistemi, kendi dengesini tehdit edecek bir bilgiyle karşılaşınca bu bilgiyi gözardı eder ya da reddeder. Yani seçici dikkatsizlik, görmek istemediğimiz şeyleri görmeyi reddetmektir. (İnanç B. ve Yerlikaya, E. , 2008: 99).

BEN DEĞİLİM CANLANDIRMASI

Bazı durumlarda kötü ben canlandırması yeterli olmaz. Bu durumda ruhsal yapı ben değilim canlandırması yapar böylelikle yaşadığı anksiyeteyi azaltır. Altını pisleten çocuğunun ben değil popom yaptı şeklinde söylemesi. Şizofreni de birey kendi eylemlerinin farkında değildir. Bir başkası yapıyormuş gibi hisseder. Bunlara dissosyatif fikirler deniz. Benlik bölünme söz konusudur( İnanç ve Yerlikaya, 2008: 99).

GELİŞİM DÖNEMLERİ

Toplumsal bir varlık olan insan, dünyaya gelmesiyle birlikte toplumsallaşma sürecini başlatmaktadır. Sullivan, birbiri ile iç içe geçmiş̧ ve her birinin kendine has ihtiyaçlarla belirlenen gelişim evreleri tanımlamıştır. Tanımlanan gelişim dönemleri: Bebeklik (Infancy), Birinci Çocukluk (Childhood), İkinci Çocukluk (Juvenile), Ergenlik Öncesi (Preadolescense), İlk Ergenlik (Early Adolescense), İkinci Ergenlik (Late Adolescense), Yetişkinlik (Adulthood) olarak sıralanmaktadır. Sullivan, genel kanı olarak kabul edilen kişiliğin yedi yaşına kadar belirlendiği biçimine katılmaz ve birçok önemli davranışın ilerleyen dönemlerde ortaya çıktığını savunmaktadır (Geçtan, 1998: 280 ).

https://docplayer.biz.tr/113503336-H-s-sullivan-ve-kisilerarasi-iliskiler-kurami.html 01.04.2020

KAYNAKÇA

Altıntaş, E., Gültekin, M. (2003). ‘Psikolojik Danışma Kuramları’ İstanbul: Alfa Basın Yayın Dağıtım.
Blechner, M. J. (2005). ‘ The Gay Harry Stack Sullivan İnteractions Between His Life, Clinic Work and Theory.’ 0010-7530/05 $2.00 + .05 Copyright 005 W. A. W. Institute 20 W. 74th Street, New York, NY 10023 All rights of reproduction in any form reserved. Contemporary Psychoanalysis, Vol. 41, No. 1 (January 2005)
Doksat, K. , Gönen, B. , Beşkardeş, F. (2004) ‘Harry Stack Sullivan Bir Yalnız Adam’ Yeni Symposium 42 (3): 126-130, 2004
Geçtan, E. (2008). ‘İnsan Olmak.’ İstanbul: Metis Yayınları.
https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/48411/mod_resource/content/1/H.%20S.%20Sullivan%20ve%20Kişilerarası%20İlişkiler%20Kuramı.pdf 01.04.2020

https://docplayer.biz.tr/113503336-H-s-sullivan-ve-kisilerarasi-iliskiler-kurami.html 01.04.2020

Sarıbal, İ.(2017). ‘Kişilerarası İlişkilerin, Duygu Düzenleme Güçlüğünün ve Kaygının Bağlanma Sitilileri ile İlişkisi’ Yüksek Lisans Tezi. Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: İstanbul.
Sepetçi, M. (2019). ‘Yetişkinlerde bilişsel duygu düzenleme, kişilerarası ilişki problemleri, sürekli öfke ve öfke ifade tarzları arasındaki ilişkiler’ (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Yanbastı, G. (1996). ‘Kişilik Kuramları.’ İzmir : Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
Yazgan, B. İ. , Yerlikaya, E. E. (2008) ‘Kişilik Kuramları’ Ankara: Pegem Akademi.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Harry Stack Sullivan Kişilerarası İlişkiler Kuramı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Melek TURAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Melek TURAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Melek TURAN Fotoğraf
Psk.Melek TURAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi77 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Melek TURAN'ın Yazıları
► Kişilerarası Çekicilik Psk.Bahar TURUNÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Harry Stack Sullivan Kişilerarası İlişkiler Kuramı' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Progresif Kas Gevşemesi Haziran 2020
◊ Terapötik İletişim ÇOK OKUNUYOR Haziran 2020
◊ The Festen Film Analizi Haziran 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


00:11
Top