Çocuğum Okula Hazır mı?
Çocukların 6 yaş grubu (72-83 aylar) ile aynı sınıflarda eğitime alınacağı açıklanmıştır. Bu da ayrı bir sakınca getirmektedir. Bu demektir ki aynı sınıfta 60-83 aylar arasında, yani aralarında yaklaşık 2 yıl fark olabilen çocuklar olacaktır. Okula başlamak zihinsel, bedensel ve duygusal açıdan bir hazır oluş durumu da gerektirmektedir. 5 yaş çocuğu (60-71 aylar arası)zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak ilkokula henüz hazır değildir. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 6 yaştan(72 ay) önce tamamlanmaz. Bu bilimsel ortalama dışında kalan çok az çocuk vardır.
İlkokula başlayacak çocukların hangi becerileri kazanmış olması gereklidir? Çocuğunuzun ilkokula başlamaya uygun olup olmadığını nasıl anlarsınız?
· Özbakım becerileri: Tuvaletini yalnız başına yapabilir, elbiselerini ıslatmadan yüzünü yıkayıp, kurulayabilir, dişlerini fırçalayabilir, kendisi yemek yiyebilir, düğmelerini ilikleyip çözer, kendi başına giyinip soyunabilir. Defteri, çantası, ceketi gibi kendi eşyalarına sahip çıkabilir, toplayabilir;
· Sosyal- duygusal gelişim: Kurallara uygun davranışlar sergileyebilir, arkadaşlık başlatabilir ve sürdürebilir, belli ölçüde gerilim ve öfkeyle baş edebilir, bir oyun için gerekli kuralları anlayabilir, sırasını bekleyebilir, sosyal kuralların nedenlerini anlayabilir
· İnce motor -küçük kasların motor gelişim: çocukların yazı yazabilmesi için ince motor becerilerinin gelişmesi gereklidir.1′den 10′a kadar rakamları kopya edebilir, daire, kare, dikdörtgen, üçgen şekillerini çizebilir, dikey, yatay, eğik, eğri çizgileri çizebilir, kopya edebilir, şekillerin sınırını taşırmadan boyayabilir, baş, vücut, kollar, bacaklar, ağız ve gözlerden oluşan insan çizimi yapabilir, su gibi akıcı maddeleri bir kaptan diğerine boşaltabilir, verilen sıralamaya göre(renk, büyüklük gibi..) ipe boncuk dizebilir.
· Kaba motor- büyük kasların motor gelişimi: 5 kez üst üste sekerek sıçrama hareketi yapabilir, öne doğru takla atabilir, kendine atılan küçük bir topu elleriyle tutabilir.
· Bilişsel Gelişim; Algılama, dil ve kavram alanındaki gelişimleri içerir.
· Algılama gelişimi:10-12 kadar ana ve ara rengi tanır ve bunları eşleştirebilir,1 den 20′ye kadar olan rakamları tanıyabilir, dokunarak nesneleri sayabilir,1′den 10′a kadar olan sayılarla toplama ve çıkarma işlemleri yapabilir, sıra ile haftanın günlerini sayabilir, aynı anda birbirini takip eden 2-3 emri yerine getirebilirim.
· (“Suyu mutfaktan al, sonra bana getir ve yanıma otur” gibi), anlatılan bir öyküdeki detayları hatırlayabilir, sebep -sonuç ilişkilerini kurabilir.
· Dil gelişimi: Adını soyadını söyleyebilir, ailedeki kişilerin isimlerini söyleyebilir, niçin sorusunu açıklayarak cevaplayabilir, geçmiş şimdiki ve gelecek zaman ile ilgili konuşurken
kelimeleri (dün, bugün, yarın) doğru kullanır, dilbilgisi kurallarına uygun konuşur, zıt anlamlı s kelimeleri söyleyebilir(şişman-zayıf, sert-yumuşak ağır-hafif, gece-gündüz ).
· Kavram gelişimi ölçütleri: Büyük- küçük kavramlarını, sağını, solunu bilir, nesneleri büyüklük, genişlik ve uzunluk özelliklerine göre sınıflandırabilir.(Dr.Deniz Tirit Karaca,2017)
Çocuğum okula nasıl alışacak?
Okula alışma sürecindeki aksamalar özellikle yuva dönemi çocuklarının performansını etkileyebilir. Alışma sürecinin her çocuk için geçerli standart bir süresi bulunmamaktadır ve farklı mizaçları olan çocuklar için bu süre farklılıklar gösterebilmektedir. Anne ve babaların bu süreci en iyi şekilde atlatmak için yapmaları gereken kendi çocuklarının hızıyla ilerlemeleri ve gerektiğinde hız düşürmeye hazır olmalarıdır.
Ebeveynlerin ilk kez okula gidecek çocukları okul fikrine alıştırmaları da önemli. Çocukların okula başlayacaklarını bilmeleri, okul ortamının pozitif bir üslupla kendilerine anlatılması hatta gidilecek okulun önceden ziyaret edilmesi yararlı olacaktır. Okulda edineceği yeni arkadaşların ve hayatında önemli rol oynayacak öğretmen kavramının da çocukların anlayabileceği biçimde aktarılması ve sorularına tatmin edici yanıtlar verilmesi okul dönemi geldiğinde sürece destek olacaktır.
Okula ilk kez başlayan çocuklarda en sık yaşanan zorluklardan birisi anneden ya da babadan ayrılmamak için gösterilen dirençtir. Çocukların bu direnci, genellikle ilk haftada değil, işin ciddi olduğunu ve ev çocukluğu döneminin bittiğini kavradıkları ilerleyen haftalarda artık davranışlarını etkileyecek düzeye ulaşır. Bu durum için “ayrılık kaygısı” deyimi kullanılabilir. Çocuklar hem ailelerinden uzak oldukları hem yeni koşullara alışmaya çalıştıkları hem de ailelerinin ne durumda olduklarını merak ettikleri için kaygılanırlar. Çocukların okula başlarken yaşayabileceği kaygıları, daha önce ayrılık deneyimi yaşadıklarında verdikleri tepkiler üzerinden öngörebiliriz. Ayrılık deneyimini hiç yaşamamış olanların bu sinyali verme fırsatı olmayabilir.
Öğrenmeye Karşı Tutum:
Her bireyin öğrenmeye karşı olan tutumu, öğrenme merakı, öğrenme tarzı bir diğerinden farklıdır. Okula başlayan çocukların;
· Öğrenmeye meraklı olmaları,
· Yeni şeyler öğrenmekten keyif almaları,
· Öğrendiklerini başkaları ile paylaşmaktan hoşlanmaları,
· Çevrelerinde gördükleri şeyler ile ilgili sorular sormaları ve fikir yürütmeler,
· Öğrenmek için çaba göstermeleri onların okula başlamaya hazır olduklarının önemli bir göstergesidir.
Çocukların bu gelişimleri tamamlanmadan okula başlamaları ruh sağlığını nasıl etkiler?
· Küçük yaşta okula başlayanlarda ayrılık kaygısı rahatsızlığı görülme riski, altı yaşında ilkokula başlayan çocuklara göre daha fazladır. Özellikle bu çocuklar okul öncesi eğitim almadılarsa risk daha da artmaktadır.
· Dürtü kontrolü 5 yaşındaki bir çocukta tam gelişmediğinden davranışlarının kontrolünü sağlamakta zorlanacak, sınıfta sırasında bekleyemeyecek ve ilkokulda uyması gereken kurallara uymakta güçlükler yaşayabilecektir.
· Beş yaşından önce el-göz koordinasyonunun, ince motor becerilerin, işlemsel düşüncenin tam gelişmemiş olması, soyut düşüncenin yetersizliği ve dikkati sürdürmedeki güçlükler nedeniyle bu yaştaki çocuklar öğrenme becerilerinde zorlanacaklardır. Bu yaştaki çocukların okulda belli seviyede başarı elde etmekte zorlanmaları gelişimsel açıdan normal olmasına karşın okul programları kapsamında beklenen kazanımları karşılamamaları nedeniyle, başarısızlık olarak yorumlanacak ve gereksiz olarak , ‘öğrenme güçlüğü’ veya ‘dikkat eksikliği’ olduğu gibi tanımlara maruz kalacaktır.
· Bu çocukların 6 yaş grubu (72-83 aylar) ile aynı sınıflarda eğitime alınacağı açıklanmıştır. Bu da ayrı bir sakınca getirmektedir. Bu demektir ki aynı sınıfta 60-83 aylar arasında, yani aralarında yaklaşık 2 yıl fark olabilen çocuklar olacaktır. Bu durumda gelişimsel özellikler açısından 72-83 aylık çocuklar doğal olarak 60-66 ay arasındakilere göre çok önde olacak, onlardan daha hızlı öğrenecek, beklenenleri daha kolay yerine getirecektir. 60-66 aydakiler de bu durumda zorunlu olarak sınıfın daha başarısız ve geriden gelen grubunu oluşturacaklardır, yani bu grup daha okula başlarken başarısızlık duygusuna mahkum edilecek ve bu duygu onlarla eğitim yaşamları boyunca gidecektir. Erken dönemde kazanılan başarısızlık duygusunun çocukların daha sonraları da kendilerine güven duymalarını engellediği bilimsel olarak gösterilmiştir. Erken dönemde başarısızlık duygusu edinen çocukların okuldan soğudukları ve okul yaşamını kısa sürede bıraktıkları yapılan araştırmaların çok net olarak ortaya koyduğu bir gerçektir. Dolayısıyla eğitime başlama yaşını aşağıya indirmenin önemli bir sonucu kendini başarısız görerek büyüyen ve dolayısıyla kendine güvensiz ve başarılı olabileceğine inancı kalmamış nesiller yetiştirmek olacaktır.
Okul döneminde en sık karşılaşılan sorunlar nelerdir?
· Ayrılık kaygısı, Anneden evden ayrılmakta güçlük
· Okul fobisi
· Arkadaş edinme ve iletişim kurmada güçlükler
· Okul ve sınıf kurallarına uymakta güçlükler
· Güvensizlik, kaygı bozukluğu
· Dikkat eksikliği hiperaktivite, öğrenme güçlüğü
· Ödev yapma problemleri
İlkokula başlayacak çocukların hangi becerileri kazanmış olması gereklidir? Çocuğunuzun ilkokula başlamaya uygun olup olmadığını nasıl anlarsınız?
· Özbakım becerileri: Tuvaletini yalnız başına yapabilir, elbiselerini ıslatmadan yüzünü yıkayıp, kurulayabilir, dişlerini fırçalayabilir, kendisi yemek yiyebilir, düğmelerini ilikleyip çözer, kendi başına giyinip soyunabilir. Defteri, çantası, ceketi gibi kendi eşyalarına sahip çıkabilir, toplayabilir;
· Sosyal- duygusal gelişim: Kurallara uygun davranışlar sergileyebilir, arkadaşlık başlatabilir ve sürdürebilir, belli ölçüde gerilim ve öfkeyle baş edebilir, bir oyun için gerekli kuralları anlayabilir, sırasını bekleyebilir, sosyal kuralların nedenlerini anlayabilir
· İnce motor -küçük kasların motor gelişim: çocukların yazı yazabilmesi için ince motor becerilerinin gelişmesi gereklidir.1′den 10′a kadar rakamları kopya edebilir, daire, kare, dikdörtgen, üçgen şekillerini çizebilir, dikey, yatay, eğik, eğri çizgileri çizebilir, kopya edebilir, şekillerin sınırını taşırmadan boyayabilir, baş, vücut, kollar, bacaklar, ağız ve gözlerden oluşan insan çizimi yapabilir, su gibi akıcı maddeleri bir kaptan diğerine boşaltabilir, verilen sıralamaya göre(renk, büyüklük gibi..) ipe boncuk dizebilir.
· Kaba motor- büyük kasların motor gelişimi: 5 kez üst üste sekerek sıçrama hareketi yapabilir, öne doğru takla atabilir, kendine atılan küçük bir topu elleriyle tutabilir.
· Bilişsel Gelişim; Algılama, dil ve kavram alanındaki gelişimleri içerir.
· Algılama gelişimi:10-12 kadar ana ve ara rengi tanır ve bunları eşleştirebilir,1 den 20′ye kadar olan rakamları tanıyabilir, dokunarak nesneleri sayabilir,1′den 10′a kadar olan sayılarla toplama ve çıkarma işlemleri yapabilir, sıra ile haftanın günlerini sayabilir, aynı anda birbirini takip eden 2-3 emri yerine getirebilirim.
· (“Suyu mutfaktan al, sonra bana getir ve yanıma otur” gibi), anlatılan bir öyküdeki detayları hatırlayabilir, sebep -sonuç ilişkilerini kurabilir.
· Dil gelişimi: Adını soyadını söyleyebilir, ailedeki kişilerin isimlerini söyleyebilir, niçin sorusunu açıklayarak cevaplayabilir, geçmiş şimdiki ve gelecek zaman ile ilgili konuşurken
kelimeleri (dün, bugün, yarın) doğru kullanır, dilbilgisi kurallarına uygun konuşur, zıt anlamlı s kelimeleri söyleyebilir(şişman-zayıf, sert-yumuşak ağır-hafif, gece-gündüz ).
· Kavram gelişimi ölçütleri: Büyük- küçük kavramlarını, sağını, solunu bilir, nesneleri büyüklük, genişlik ve uzunluk özelliklerine göre sınıflandırabilir.(Dr.Deniz Tirit Karaca,2017)
Çocuğum okula nasıl alışacak?
Okula alışma sürecindeki aksamalar özellikle yuva dönemi çocuklarının performansını etkileyebilir. Alışma sürecinin her çocuk için geçerli standart bir süresi bulunmamaktadır ve farklı mizaçları olan çocuklar için bu süre farklılıklar gösterebilmektedir. Anne ve babaların bu süreci en iyi şekilde atlatmak için yapmaları gereken kendi çocuklarının hızıyla ilerlemeleri ve gerektiğinde hız düşürmeye hazır olmalarıdır.
Ebeveynlerin ilk kez okula gidecek çocukları okul fikrine alıştırmaları da önemli. Çocukların okula başlayacaklarını bilmeleri, okul ortamının pozitif bir üslupla kendilerine anlatılması hatta gidilecek okulun önceden ziyaret edilmesi yararlı olacaktır. Okulda edineceği yeni arkadaşların ve hayatında önemli rol oynayacak öğretmen kavramının da çocukların anlayabileceği biçimde aktarılması ve sorularına tatmin edici yanıtlar verilmesi okul dönemi geldiğinde sürece destek olacaktır.
Okula ilk kez başlayan çocuklarda en sık yaşanan zorluklardan birisi anneden ya da babadan ayrılmamak için gösterilen dirençtir. Çocukların bu direnci, genellikle ilk haftada değil, işin ciddi olduğunu ve ev çocukluğu döneminin bittiğini kavradıkları ilerleyen haftalarda artık davranışlarını etkileyecek düzeye ulaşır. Bu durum için “ayrılık kaygısı” deyimi kullanılabilir. Çocuklar hem ailelerinden uzak oldukları hem yeni koşullara alışmaya çalıştıkları hem de ailelerinin ne durumda olduklarını merak ettikleri için kaygılanırlar. Çocukların okula başlarken yaşayabileceği kaygıları, daha önce ayrılık deneyimi yaşadıklarında verdikleri tepkiler üzerinden öngörebiliriz. Ayrılık deneyimini hiç yaşamamış olanların bu sinyali verme fırsatı olmayabilir.
Öğrenmeye Karşı Tutum:
Her bireyin öğrenmeye karşı olan tutumu, öğrenme merakı, öğrenme tarzı bir diğerinden farklıdır. Okula başlayan çocukların;
· Öğrenmeye meraklı olmaları,
· Yeni şeyler öğrenmekten keyif almaları,
· Öğrendiklerini başkaları ile paylaşmaktan hoşlanmaları,
· Çevrelerinde gördükleri şeyler ile ilgili sorular sormaları ve fikir yürütmeler,
· Öğrenmek için çaba göstermeleri onların okula başlamaya hazır olduklarının önemli bir göstergesidir.
Çocukların bu gelişimleri tamamlanmadan okula başlamaları ruh sağlığını nasıl etkiler?
· Küçük yaşta okula başlayanlarda ayrılık kaygısı rahatsızlığı görülme riski, altı yaşında ilkokula başlayan çocuklara göre daha fazladır. Özellikle bu çocuklar okul öncesi eğitim almadılarsa risk daha da artmaktadır.
· Dürtü kontrolü 5 yaşındaki bir çocukta tam gelişmediğinden davranışlarının kontrolünü sağlamakta zorlanacak, sınıfta sırasında bekleyemeyecek ve ilkokulda uyması gereken kurallara uymakta güçlükler yaşayabilecektir.
· Beş yaşından önce el-göz koordinasyonunun, ince motor becerilerin, işlemsel düşüncenin tam gelişmemiş olması, soyut düşüncenin yetersizliği ve dikkati sürdürmedeki güçlükler nedeniyle bu yaştaki çocuklar öğrenme becerilerinde zorlanacaklardır. Bu yaştaki çocukların okulda belli seviyede başarı elde etmekte zorlanmaları gelişimsel açıdan normal olmasına karşın okul programları kapsamında beklenen kazanımları karşılamamaları nedeniyle, başarısızlık olarak yorumlanacak ve gereksiz olarak , ‘öğrenme güçlüğü’ veya ‘dikkat eksikliği’ olduğu gibi tanımlara maruz kalacaktır.
· Bu çocukların 6 yaş grubu (72-83 aylar) ile aynı sınıflarda eğitime alınacağı açıklanmıştır. Bu da ayrı bir sakınca getirmektedir. Bu demektir ki aynı sınıfta 60-83 aylar arasında, yani aralarında yaklaşık 2 yıl fark olabilen çocuklar olacaktır. Bu durumda gelişimsel özellikler açısından 72-83 aylık çocuklar doğal olarak 60-66 ay arasındakilere göre çok önde olacak, onlardan daha hızlı öğrenecek, beklenenleri daha kolay yerine getirecektir. 60-66 aydakiler de bu durumda zorunlu olarak sınıfın daha başarısız ve geriden gelen grubunu oluşturacaklardır, yani bu grup daha okula başlarken başarısızlık duygusuna mahkum edilecek ve bu duygu onlarla eğitim yaşamları boyunca gidecektir. Erken dönemde kazanılan başarısızlık duygusunun çocukların daha sonraları da kendilerine güven duymalarını engellediği bilimsel olarak gösterilmiştir. Erken dönemde başarısızlık duygusu edinen çocukların okuldan soğudukları ve okul yaşamını kısa sürede bıraktıkları yapılan araştırmaların çok net olarak ortaya koyduğu bir gerçektir. Dolayısıyla eğitime başlama yaşını aşağıya indirmenin önemli bir sonucu kendini başarısız görerek büyüyen ve dolayısıyla kendine güvensiz ve başarılı olabileceğine inancı kalmamış nesiller yetiştirmek olacaktır.
Okul döneminde en sık karşılaşılan sorunlar nelerdir?
· Ayrılık kaygısı, Anneden evden ayrılmakta güçlük
· Okul fobisi
· Arkadaş edinme ve iletişim kurmada güçlükler
· Okul ve sınıf kurallarına uymakta güçlükler
· Güvensizlik, kaygı bozukluğu
· Dikkat eksikliği hiperaktivite, öğrenme güçlüğü
· Ödev yapma problemleri
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuğum Okula Hazır mı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Elif ATABAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Elif ATABAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.