Depresyondan Nasıl Çıkılır-Balık Zihin Teorisi
Psikolojik durumumuz, his ve düşüncelerimiz, davranışlarımız içsel ve dışsal çok fazla faktörden etkilenmektedir. Bu faktörleri belki başka bir yazıda anlatırım. Bu yazının gündemi zihnimizi yönetebilmek için daha önce hiçbir yerde okumadığım ve kendi kendime keşfettiğimi düşündüğüm bir zihin oyununa dikkatinizi çekmek.
Eğer bir süs balığınız varsa bilirsiniz ki; balığınıza yem verirken miktarını fazla kaçırırsanız balığınızı öldürebilirsiniz. Balıkta doyma hissi olmadığı için ortada ne kadar yem varsa hepsini yer.Şimdi süs balıklarında doyma hissi olmaması nedeniyle kontrol edilmezse çatlayana kadar yem yediği bilgisi cebimize koyduk yolumuza devam edebiliriz.
Hepinizin çok iyi bildiği bir durumdan bahsedeceğim. Canınız sıkkınken eğlenceli, yükselten ya da hızlı müzikler dinlemek istemezsiniz, dinleseniz de o müziğin frekansına, ritmine genellikle giremezsiniz. Eğer canınız sıkkınsa daha depresif, slow, arabesk ya da isyankar müzikler dinlemeyi tercih edersiniz. Sonra bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha. Canınız sıkkındır ama bu durum size tuhaf bir zevk vermeye başlar ve bu modda devam etmek istersiniz. Başlangıçta belki bir katarsis yani duyguların ifade edilmesi yoluyla rahatlama yaratan bu durumu abarttıkça canınızın sıkkınlığı, mutsuzluğunuz artar ama siz hala bu müzikleri dinlemeye nedense devam edersiniz. Güncel sıkıntılarınızı unutup geçmişi düşünmeye başlarsınız hatta belki de güncel tabirle tribe girip hayali acılar çekmeye başlarsınız. Evet aranızda buna benzer bir moda girmemiş biri varsa gerçekten onları tebrik ediyorum zira insan canlısının büyük bir kısmının deneyimlediği bir ruh halidir bu.
Peki ya tam tersi? Keyfiniz yerinde açtınız bir Mambo Italiono, devam ettiniz rockn rolla. Müzik dinlediniz, dans ettiniz keyfiniz iyice yerine geldi baktınız evi temizlemeye başlamışsınız. Yarım kalan ödevlerinizi yapmışsınız, duştan çıkıp bir makyaj yapmışsınız, özlediğiniz arkadaşları aramışsınız bla bla.
Herkes müziğin kişinin ritmini dolayısıyla ruh halini değiştirdiğini bilir. Çoğunluk ise pozitif bir ruh halinde olmak istediğini ve negatif ruh hallerinden hüzün, acı, bıkkınlık gibi duygulardan hoşlanmadığını belirtir. Öyleyse niçin kendini daha da kötü hissettireceğini bildiği halde kötü bir ruh halindeyken daha da kötü hissettirecek müzikler dinler?
Cevabı artık açıkça görüyorsunuz. Bu soruya yalnızca psikanalizdeki bilinçaltı fenomeni cevap verebilir, bilinçdışı suçluluğu bir kenara koyarsak; zihin aynı balık gibidir ve önüne gelen yemek bir kez hoşuna gittiyse çatlayana kadar aynı yemeği yer durur. Aynı şey müzik için geçerlidir ki aslında ritm her şeydir. Kendisine zarar vermeye başladığını fark etse de hoşuna giden müziği dinlemeye devam eder. “ama ben bu modu seviyorum diyebilirsiniz” bu konu ile ilgili de başka bir yazı hazırlayacağım.
Burada söz konusu olan iyi hissetmek istediğini sıklıkla belirttiği halde acıklı müzikler dinleyen, sürekli acılarını düşünen ve kendisini daha kötü hissettirecek insanları durumları ve ortamları tercih eden kişilere dikkatimizi çekmek.
Yani biz ne kadar mutlu olmak istesek de şu an mutsuzsak eğer, zihnimiz bizi daha da mutsuz hissettirecek şekilde harekete etmeye programlanmıştır. Aynı şekilde eğer şu an mutluysak zihnimiz bizi daha mutlu olmaya itecek şekilde hareket etmeye programlıdır. Zihin şu an hangi durumdaysa bunu hem devam ettirmek hem de abartmak ister bu öfke, heyecan, mutluluk, mutsuzluk, melankoli, hüzün, heyecan her ne ise hepsi için geçerlidir.
Bu bağlamda eğer siz beyninizin bazı açılardan “aptal” olduğunu fark ederseniz kendinizi kontrol etmeniz daha kolay olacaktır. Eğer şu an mutsuzsanız ve mutlu olmak istiyorsanız abartmadan yavaşça adım adım pozitif müzikler dinlemek, pozitif hayaller kurmak, neşeli insanlarla pozitif ortamlarda vakit geçirmek, hafif sporlar yapmak gibi eylemler seçmeye başlamalısınız. İlk başta bu kolay olmayacak. Çünkü mutsuzken bu söylediklerim zevk vermez, mutsuzken acıya tutunmak zevk verir. Bunun tek nedeni ise BALIK ZİHİN’dir. Mutlu olmayı seçip yavaşça zihninizi yönetmeye başladığınızda ise hayatta acılara tutunarak ölmeyi beklemekten daha işlevsel zevkleri olduğunu fark etmeye başlayacaksınız.
Eğer bir süs balığınız varsa bilirsiniz ki; balığınıza yem verirken miktarını fazla kaçırırsanız balığınızı öldürebilirsiniz. Balıkta doyma hissi olmadığı için ortada ne kadar yem varsa hepsini yer.Şimdi süs balıklarında doyma hissi olmaması nedeniyle kontrol edilmezse çatlayana kadar yem yediği bilgisi cebimize koyduk yolumuza devam edebiliriz.
Hepinizin çok iyi bildiği bir durumdan bahsedeceğim. Canınız sıkkınken eğlenceli, yükselten ya da hızlı müzikler dinlemek istemezsiniz, dinleseniz de o müziğin frekansına, ritmine genellikle giremezsiniz. Eğer canınız sıkkınsa daha depresif, slow, arabesk ya da isyankar müzikler dinlemeyi tercih edersiniz. Sonra bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha. Canınız sıkkındır ama bu durum size tuhaf bir zevk vermeye başlar ve bu modda devam etmek istersiniz. Başlangıçta belki bir katarsis yani duyguların ifade edilmesi yoluyla rahatlama yaratan bu durumu abarttıkça canınızın sıkkınlığı, mutsuzluğunuz artar ama siz hala bu müzikleri dinlemeye nedense devam edersiniz. Güncel sıkıntılarınızı unutup geçmişi düşünmeye başlarsınız hatta belki de güncel tabirle tribe girip hayali acılar çekmeye başlarsınız. Evet aranızda buna benzer bir moda girmemiş biri varsa gerçekten onları tebrik ediyorum zira insan canlısının büyük bir kısmının deneyimlediği bir ruh halidir bu.
Peki ya tam tersi? Keyfiniz yerinde açtınız bir Mambo Italiono, devam ettiniz rockn rolla. Müzik dinlediniz, dans ettiniz keyfiniz iyice yerine geldi baktınız evi temizlemeye başlamışsınız. Yarım kalan ödevlerinizi yapmışsınız, duştan çıkıp bir makyaj yapmışsınız, özlediğiniz arkadaşları aramışsınız bla bla.
Herkes müziğin kişinin ritmini dolayısıyla ruh halini değiştirdiğini bilir. Çoğunluk ise pozitif bir ruh halinde olmak istediğini ve negatif ruh hallerinden hüzün, acı, bıkkınlık gibi duygulardan hoşlanmadığını belirtir. Öyleyse niçin kendini daha da kötü hissettireceğini bildiği halde kötü bir ruh halindeyken daha da kötü hissettirecek müzikler dinler?
Cevabı artık açıkça görüyorsunuz. Bu soruya yalnızca psikanalizdeki bilinçaltı fenomeni cevap verebilir, bilinçdışı suçluluğu bir kenara koyarsak; zihin aynı balık gibidir ve önüne gelen yemek bir kez hoşuna gittiyse çatlayana kadar aynı yemeği yer durur. Aynı şey müzik için geçerlidir ki aslında ritm her şeydir. Kendisine zarar vermeye başladığını fark etse de hoşuna giden müziği dinlemeye devam eder. “ama ben bu modu seviyorum diyebilirsiniz” bu konu ile ilgili de başka bir yazı hazırlayacağım.
Burada söz konusu olan iyi hissetmek istediğini sıklıkla belirttiği halde acıklı müzikler dinleyen, sürekli acılarını düşünen ve kendisini daha kötü hissettirecek insanları durumları ve ortamları tercih eden kişilere dikkatimizi çekmek.
Yani biz ne kadar mutlu olmak istesek de şu an mutsuzsak eğer, zihnimiz bizi daha da mutsuz hissettirecek şekilde harekete etmeye programlanmıştır. Aynı şekilde eğer şu an mutluysak zihnimiz bizi daha mutlu olmaya itecek şekilde hareket etmeye programlıdır. Zihin şu an hangi durumdaysa bunu hem devam ettirmek hem de abartmak ister bu öfke, heyecan, mutluluk, mutsuzluk, melankoli, hüzün, heyecan her ne ise hepsi için geçerlidir.
Bu bağlamda eğer siz beyninizin bazı açılardan “aptal” olduğunu fark ederseniz kendinizi kontrol etmeniz daha kolay olacaktır. Eğer şu an mutsuzsanız ve mutlu olmak istiyorsanız abartmadan yavaşça adım adım pozitif müzikler dinlemek, pozitif hayaller kurmak, neşeli insanlarla pozitif ortamlarda vakit geçirmek, hafif sporlar yapmak gibi eylemler seçmeye başlamalısınız. İlk başta bu kolay olmayacak. Çünkü mutsuzken bu söylediklerim zevk vermez, mutsuzken acıya tutunmak zevk verir. Bunun tek nedeni ise BALIK ZİHİN’dir. Mutlu olmayı seçip yavaşça zihninizi yönetmeye başladığınızda ise hayatta acılara tutunarak ölmeyi beklemekten daha işlevsel zevkleri olduğunu fark etmeye başlayacaksınız.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Depresyondan Nasıl Çıkılır-Balık Zihin Teorisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Elif TERZİKÖY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Elif TERZİKÖY'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
