2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarımızın Bilinçdışına Anne Baba Olabilmek
MAKALE #21739 © Yazan Psk.Dnş.Alpaslan YURTSEVER | Yayın Eylül 2020 | 1,457 Okuyucu
İnsan yetiştirmek oldukça zor bir durum anne baba olabilmek ise içinde bulunduğumuz çağda daha da zor bir durumdur. Birey doğduğu andan itibaren çevresi ile etkileşim halinde olmaktadır. Bu etkileşim ile birlikte yeni bilgiler öğrenmekte öğrendiği bu bilgiler ile de çevresiyle iletişim kurmaktadır. Bu iletişimin kalitesi ve başarısına göre de amaçlarına ulaşmakta ve mutlu olmaktadır. İnsanın bu mutlu oluşunun gerçekleşmesi ve sürmesi için kendisi ve çevresiyle olumlu bir iletişim haline devam etmelidir. Bu bilinçli durumu bozan ise insan davranışlarının temelini bilinçdışının oluşturmasıdır.
İnsanın kişiliğinin oluşmasında kalıtsal ve çevresel özelikler etkili olmaktadır. Bu etkenler ister yaratılış sürecinden olsun ister sonradan olsun kişinin bilinçdışında izler bırakmaktadır. Bu izler ise bilinçdışında toplanarak insan davranışını ve ortaya çıkışını belirler. İnsanın bilinçdışı mükemmel özelliklerinin yanında gördüğü, duyduğu, hissettiği kısacası yaşadığı hiçbir şeyi unutmaz kaydeder. Bu kayıt edişinin de sınırı yoktur. Bu sınırsız kapasitesi ile yaşadığı hiçbir şeyi unutmaz ve kayıt eder. Bu kayıt etme sürecinde tekrar eden ya da aşırı duygusal davranışlar geniş ve etkili yer tutmaktadır. Bir bilgi ya da yaşantı insanın bilinçdışı tarafından bir kez kayıt edilip kalıcı iz bıraktığında onu değiştirmek oldukça zordur.
İnsanlar çevreleri etkileşim halinde bulunur iken bilincin/farkındalığın etkisi %7 civarındadır. Bilinçdışının etkisi ise %90 ve üzeridir. Bilinçdışının bu etkisinin farkına varamadığımız için sanki bilinçli şekilde davranışta bulunuyor gibi davranmaktayız. Sadece kendimiz değil çevremizdeki insanlarda bize bu şekilde davranmaktadır. Özellikle ailelerin çocuklarının davranışlarını anlamlandırırken de bu şekilde düşünüp davranmaktadır.
Aileler çocuklarını etkilemek, gelişimine katkı sağlamak ve doğru davranışlar yapmalarını istiyorlarsa ilk yapmaları gereken çocuklarının bilinçdışı ile iletişim kurmaktır. Eğer bilinçdışıyla iletişim kuramazlar ise değişimi gerçekleştirmeleri çok zor hatta imkansızdır. Davranışın temelleri bilinçdışında olduğu için değişim de bilinçdışında gerçekleşir ise başarıya ulaşır ve kalıcı hale gelir.
Bilinç kendine ulaşan veri ve bilgileri çok kısa süre kayıtlı tutar. Tekrar edilir veya güçlü bir duygu ile beslenir ise kayıtları bilgileri uzun süreli belleğe yani bilinçdışına ulaştırır. Bilinçdışına ulaşan her bilgi silinmez, kaybolmaz orada kalır. Bu durumu olumlu ya da olumsuz olması etkilemez. Kalıcı halde kayıt olan bilgiler sonraki davranışlarının temelini oluşturur. Eğer bir uyarıcı bilinçdışı tarafından nasıl algılanır ise ona göre tepki verir. Olumlu ise olumlu tepki olarak dışarı yansır iken olumsuz ise yansıması olumsuz olur. Bu olumlu ya da olumsuzluğu belirleyen ise bilinçdışına yerleşen daha önceki bilgilerin olumlu ya da olumsuz özellikleridir.
İnsanların bazen şu tarzda serzenişte bulunduklarına şahit olmaktayız. “Olumluluk istiyorum lakin olumsuzluklarla karşılaşıyorum.” “Başarılı olmak istiyorum lakin yine sonuç başarısızlık.”…vb. gibi cümleler insanlar tarafından sürekli kullanılmaktadır. Zihnimizin içi olumsuzluklar ile dolu ise birkaç kez olumlu düşünmek veya söylemek o olumsuzluğu ortadan kaldırmaz. O olumsuzlukta orada bulunduğu sürece davranışlarımızın ortaya çıkışını olumsuz etkilemeye devam etmektedir.
Bunu değiştirmek için neler yapmalıyız dediğinizi duyar gibiyim. Şu bir gerçek ki bilinçdışımıza yerleşen olumsuzlukları ortadan kaldırmak bilinçli ve sürekli bir mücadeleyi gerekli kılar. Bu ise emek, sabır ve azim ister. Çağımızda ise bu özelliklerin yerini acelecilik ve tez canlılık kısacası hazıra konma davranışı almıştır. İnsanlar çok isterler değişimi lakin sabır ve mücadele edemedikleri için sonuca az bir zaman kala pes etmektedirler.
Bu değişimi sağlamanın iki yolu vardır. Birincisi yukarıda bahsettiğimiz gibi olumlu davranışı kazanmak ya da kazandırmak için çok fazla ısrar etmek ve duygu yüklemektir. Bu değişimi isteyen tarafından geçekleştirilir. İkincisi ise bir uzman tarafından geçekleştirilir. O uzman ise sıradan bir uzman değildir. Kendi uzmanlık alanı yanında Kuantum, Reiki, EMDR, EFT, NLP, Hipnoz, …vb. bilinçdışını harekete geçiren yöntem ve teknikler konusunda da yetkin ve yeterli olmalıdır.
Kısaca çocuğunun değişiminde etkili olmak isteyen anne, baba ya da ilgili kişi kendi değişimi noktasında başarılı olmak istiyor ise sabırlı ve mücadeleci şekilde hareket etmelidir. Bunu başaramıyor ise işin uzmanından destek almalıdır. Elbette ki bu uzman sadece kendi alanı ile ilgili bilgilere sahip değil aynı zaman da yukarıda bahsettiğim alanlarda da uzman olmalıdır. Yukarıdaki alanlar ile ilgili bilgileri daha ileri haftalardaki yazılarımda ayrıntılı şekilde tek tek burada ele alarak sizlerle paylaşacağım.
Sonuç olarak değişimin, dönüşümün ve gelişimin tohumları anne karnında düştüğümüz andan itibaren atılmaktadır. Bunun değiştirebilmekte emek ve mücadele istemektedir.
İnsanların başarılı olma isteği doğuştan verilmiş mükemmel bir potansiyeldir. Bu potansiyeli kullanmak istemeyecek bir insan düşünülemez. Örneğin; hiçbir normal insan, ben bir meslek sahibi olmak istemiyorum, doktor veya avukat olmak istemiyorum, dilenci olmak istiyorum, …vb. diye söylemez hatta düşünmez. Lakin yaşama baktığımızda insanların bulunduğu şart ve duruma yönelik hep serzenişleri vardır. Bu serzenişlerde bahaneler önemli yer tutmaktadır. İstediği yerde bulunan insanların ise her zaman iyi kileri vardır. İyi ki, diyenler insanlar mutlu ve huzurludur. Keşke diyenler ise mutsuz ve öfkelidir.
İyi ki diyen insanlara baktığımız zaman olumlu istekleri yani hedefleri vardır. Kimse yaşamda istediği yere dalınan koparak yolda savrulan yaprak misali rüzgâra göre şekil alarak ulaşmadı. Hedefi, pusulası belli bir mücadele ve sabırla ulaştı. Eğer atadan bir zenginlik veya başarı yok ise her başarılı insanın alnında ve sırtında ciddi bir ter mevcuttur. Bu teri ve mücadeleyi göremeyen insanlar o başarılı insanların oraya yukarıdan zembille geldiğini sanarak haset etmektedir. Başarılı olan kişiler ile karşılıklı muhabbet edilir iken samimi şekilde dinlediğinde onun mücadelesindeki zorluk ve başarıların hissini yoğun şekilde fark edebilir aynı duyguları yaşarız.
Hayatlarında başarılı olan insanların özelliklerine baktığımız zaman hayalleri ve hedeflerine tutku ile bağlı olduklarını görürüz. Başlangıçta çevresindekiler tarafından ciddiye alınmayan hayallerine sıkı sıkıya sahip çıktıkları zaman hedefe dönüşür. Hedefe dönüştüğünde artık ona aşk ve tutku ile sahip çıkılır. Sahip çıkılan her olay ve olgu artık senin olmuştur. Bu aşamadan sonra ise duyguların yerine akıl ve düşünce alır. Aklın ve düşüncenin etkin olmaya başladığı hedefler planlı, sistemli ve mantıklı bir kimlik kazanır. Bu aşamadan sonra hedefin içeriği oluşmaya başlar.
Hedef oluşturur iken kullanılan en etkin yöntemlerden olan SMART tekniği hem kişilere hem de işletmelere önemli katkılar sunar.
SMART “Specific Measurable Accepted Realistic Timely”sözcüklerinin bir araya getirilmesi ile oluşur.
Specific; belirli ve özel anlamına gelmektedir. Hedeflerimiz öncelikler kesin, net ve belirli olmalıdır. Ne istiyor isek onu düşünmeli ve dile getirmeliyiz. Örneğin; “ne olmak istiyorsun evladım?” sorusuna “ne olur ise olsun” demek beyin tarafından ciddiyetsizlik olarak algılanır. Beyin ciddiye almadığı veriler için işlem yapmaz, bedene harekete geçmesi için bedene talimat vermez. Yine hayattan örneklendirecek olur isek taksiye binen bir yolcuya şoför soruyor “nereye gideceksiniz?” sorusuna “nereye olur ise olsun fark etmez” der ise şoför harekete geçebilir mi?
Bu konu ile ilgili Lewis Carol’un “Alice Harikalar Diyarında” hikaye kitabında önemli bir bölüm vardı.
"Bir gün Alice, yolun çatallaştığı bir yere geldiğinde, ağacın birinde bir Cheshire kedisi gördü,.
- 'Hangi yoldan gideceğim?' diye sordu.
Kedi onu bir soruyla cevapladı:
- 'Nereye gitmek istiyorsun?'
- 'Bilmiyorum' dedi Alice.
- 'Öyleyse' dedi kedi, 'hangi yoldan gideceğin de fark etmez'
Measurable, ölçülebilir anlamına gelmektedir. Hedeflerimizi belirler iken ölçülebilir olmasına dikkat etmeliyiz. Zaman içinde nereye ve ne kadar ulaştığımızı değerlendirebilmeliyiz. Ne kadarına ulaştığımız ne kadar kaldığı bizi yolculukta daim kılacak olandır.
Accepted; kabul edilen anlamına gelmektedir. Hedefimiz alıcılar tarafından kabul edilebilir ise uygulanır. Mükemmel uygulamalar ise başarı getirir. Kendimiz ve çevremizdekiler tarafından kabul edilmeyen, benimsenmeyen hedeflere ya ulaşılamaz ya da pes edilmez ise çok zorluklar sonrasında ulaşılır.
Realistic; makul ve gerçekçi anlamına gelmektedir. Hedeflerimizi mümkün ve gerçekleştirilebilir olmalıdır. Burada makul ve gerçekçi olduğunu belirler iken en önemli özellik kendini ve hedefini tanımak gerekir. Bu tanımada kendini tanımadan konulan hedefler potansiyelinin üzerinde ise sürekli başarısızlıklar yaşanır. Zamanla bu başarısızlıklarda inanca dönüşür. İnanlarımızı değiştirebilmek ise çok zordur. Hayallerimiz yıldızlar olabilir ancak ayaklarımız yere basmaya devam etmelidir.
Timely; zamana bağlı ve zamanı belli anlamına gelmektedir. Hedefimiz ve alt hedeflerimizi ne zaman gerçekleştireceğimiz belli olmalıdır. Bizler hedeflerimize ne zaman ulaşacağımızı net olarak düşünmeli ve söyleyebilmeliyiz. Örneklendirecek olur isek “bu hayaline ne zaman ulaşmayı düşünüyorsun “sorusuna “bilmem, bir gün ulaşırım, 2-3 ay, …vb.” gibi cevaplarda beynimizde net algıları oluşturmaz. Başta da söylediğimiz gibi net olmayan muğlak ifadeler beynimiz tarafından ciddiye alınmaz. Alınmadığı için de talimat ve emir haline gelmediği için beden tarafından gerçekleştirilmez.
Yazımız SMART yönteminin etkin kullanıldığı bir örnek ile tamamlayalım.
“17 Eylül 2020 tarihin İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuyacağım. Bu hedefime ulaşmak için günlük hazırlıklarımı yapacağım, derslere etkili olarak katılacak ve dinleyeceğim, haftalık genel tekrarlarımı yapacağım, …vb ”
Hedeflerimiz, Kim için istediğimiz, başlar. Ne istediğimiz ile belirlenir. Niçin istediğimiz ile devam eder. Nasıl başaracağımız ile yol alır. Nerede olacağımız ile gerçek olur. Vesselam.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarımızın Bilinçdışına Anne Baba Olabilmek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Alpaslan YURTSEVER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Alpaslan YURTSEVER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Alpaslan YURTSEVER Fotoğraf
Psk.Dnş.Alpaslan YURTSEVER
Kahramanmaraş (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Alpaslan YURTSEVER'in Yazıları
► Anne Olabilmek Psk.Ayla SIRIKLI
► Anne Baba Tutumları Psk.Büşra ÇOLAK YILMAZ
► Anne Baba Tutumları Psk.Damla DOĞRU GÜLÇİÇEK
► Anne Baba Tutumları Psk.Melek BAL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Çocuklarımızın Bilinçdışına Anne Baba Olabilmek' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Okumak , Nasıl Okumak? Eylül 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:28
Top