2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Maskelerin Ardında Biz Ol(Ama)Mak; Sahte Kendiliğin İlişkilere Yansıması
MAKALE #21802 © Yazan Psk.Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU | Yayın Ekim 2020 | 1,495 Okuyucu
Özet
J.F Masterson, kişilik bozukluklarının aslında gerçek kendiliğin ortaya koyulamayışından dolayı geliştirilen savunmalar olduğunu iddia etmiştir. Sahici kendiliğin bir şekilde ortaya koyulamayışından dolayı oluşturulan sahte kendilik, hayatın ilk yıllarında bebeğin içine doğdu ilişkisel matrikste öğrenip deneyimlediği ve hayat boyu tüm yaşamında ve ilişkilerinde kullandığı bir savunmadır. Masterson bu savunmalara ‘’kendilik bozuklukları’’ demiştir. Kendilik bozukluklarının zaman zaman işlevsel olması, dışarıdan bakıldığında bir problemin görülmeyişi aldatıcı olabilir. Kendilik bozukluklarının kendini belli ettiği ve bir problemin gerçekten varolduğunu düşündüren yer çoğu zaman yakın ilişkilerdir. Günlük yaşamın rutininde savunmalarını rutine göre ayarlayıp bozukluğun olmadığı yanılsamasını oluşturan kendilik bozukluğuna sahip bir bireyin, yakın ilişkilerine yakından bakıldığında savunmalar net bir şekilde görülebilir. Kuramını Önce Margaret Mahler’e, ilerleyen süreçte de Melaine Klein’a dayandıran Masterson, kendilik bozukluklarını aynı zamanda nesne ilişkileri kuramına dayandırır. Nesne ilişkileri perspektifinden bakıldığında ise kendilik bozukluklarının oluşumu, yaşamın ilk yıllarında bebeğin içselleştirdiği nesneler ve yine o nesnelerle kurduğu ilişkileri içselleştirmesi ve bu içselleştirilmiş nesne ilişkilerinin birçok sebeple birlikte, çarpık, bozuk ve yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır.



Deneyimlenen ilk ilişkilerde bebeğin yeni yeni ortaya koymaya başladığı gerçek kendiliğin çevreden, özellikle bakım verenden alacağı tepki, kendiliğin oluşmasında çok büyük rol oynar. Bebeğin ortaya koyduğu gerçek kendiliği onaylanmaz ve bakım veren tarafından libidinal enerji çekilirse bebek hayatta kalmak için sahte bir kendilik oluşturmak zorunda kalır.



Anahtar Kelimeler: Kendilik bozuklukları, savunmalar, narsisistik savunma, şizoid savunma, borderline savunma, nesne ilişkileri, yakın ilişkiler


İnsan yavrusu ilişkiler ağının içine doğar, büyür ve gelişimini sürdürür. İçine doğduğu ilişkiler ağının içinde kendiliğin çekirdeği filizlenir. Kendiliğin gelişimi, etken ve edilgen şekilde örüntü kurma zorlantısı ile yaşamın ilk yıllarında büyük oranda şekil alır. Bebeğin ortaya çıkmakta olan kendiliğinin çevreden, özellikle bakım verenden aldığı reaksiyon destekler ve onaylar nitelikteyse insan yavrusu korkmadan gerçek kendiliğini deneyimleme şansı elde eder. Hali hazırda yeni yeni filizlenen kendilik çekirdeği bakım verenle ilişkide onay alamadıysa bebek bütün bir hayatını etkileyecek bir vazgeçiş yapar; gerçek kendiliğinden vazgeçer. Bakım verenin sevgi ve ilgisinden mahrum kalmamak adına onaylanan ama ona ait olmayan bir kendilik geliştirir. Bebek, gerçek kendiliğin çekirdeğinin üstüne adeta farklı bir malzeme ile bina inşa eder gibi ‘’sahte bir kendilik’’ inşa eder. Yaşamın ilk yıllarında kurduğu ilişkilerde ortaya koyduğu sahte kendilik, yaşamın ilerleyen yıllarında da benzer ilişkiler kurma zorlantısı oluşturur. Kişi bildiği, tanıdığı ilişkilerde sahte de olsa geliştirdiği kendiliği ile bildiği örüntüleri deneyimlemeye devam eder. James F. Masterson kişilik bozukluklarını kendilik bozuklukları olarak adlandırmıştır. Kendilik bozukluklarını da, gerçek kendiliğini ortaya koyamamış bireylerin ‘savunma’ olarak geliştirdiğini kuramında belirtmiştir. Buradan yola çıkarak sahte kendilik için kişinin ilişkilerde varolabilmek adına geliştirdiği bir savunma diyebiliriz. Bu savunma kişiyi ilişkilerden alabileceği yaralara karşı koruyan, sürekliliği öyle ya da böyle sağlayan ama sahte olan bir kendilik örgütlenmesidir. Materson’ın kuramına göre dört farklı savunma vardır;



1) Narsisistik savunma
2) Borderline savunma
3) Şizoid savunma
4) Antisosyal savunma



Her bir savunmanın ilişkideki formu, kullandığı savunmaları farklı farklıdır. Bu farklılıklara ve ilişki kurmayı zorlaştıran sahte kendiliğe daha yakından bakmak, insanı anlamaya bir adım daha yaklaşmamızı sağlar. Yakınlık için iki önemli gelişimsel eşik vardır, hiç birini geçmek kolay değildir: Gelişimin ayrılma/bireyleşme evresi ve ödipal evre. İlk önemli eşik, çocuk anne ile sembiyotik birlikten ayrılırken ve bireyleşirken hayatın ilk üç yılında aşılır. Eğer bireyleşme başarılı olarak tamamlanırsa, sağlıklı gelişim için kişinin ihtiyacı olan destek ve teşvik çok önemli olan yetkinlik duygusuna temel sağlayarak anne ve çocuk arasında ortak bir güven ilişkisi ortaya çıkar. Çocuk bu güvenli ilişkiyi referans alarak gerçek kendiliğini ifadesi kapasitelerini büyütebilir Çocuğun psişesine ekilmiş olan olan güven tohumlarının büyümeye devam edip etmeyeceği, ortamın destek sağlayıp sağlamadığına bağlıdır. Anne ve çocuk arasındaki bu süre zarfında inşa edilmiş olan ilişki, daha sonraki kurulacak olan tüm yakın ilişkilerin referans noktası olacak olan yapıyı kurar (Masterson, 1985).



Bir ötekiyle yakın, sevgi dolu bir ilişki kurmak, bir yetişkin olarak kendiliğin zorunlu bir başınalığının ve yalıtımının üstesinden gelmenin yoludur. Böyle bir ilişki olmadan, gerçek kendilik hep belli ölçüde yerine getirilmemiş olacakır.



Bütün patolojiler kendi karışıklığını ve kendi çarpık sevme ve sevgiyi verme biçimini üretir. Borderline hasta sevgiyi, regresif davranışa onay ve destek verecek bir eşle ilişki olarak tanımlar. Narsisist sevgiyi, başkasının onu takdir etme, ona tama ve mükemmel aynalama sağlama becerisi olarak tanımlar. Şizoid -çocukluğun ilk yıllarında destek eksikliğinden kaynaklanan, borderline ve narsisist hastalar tarafından deneyimlenene yakın bir bozukluk- sevgiyi içsel, otistik bir fantezide bulur. Patolojik bir ilişkinin yürüyor gibi görünmesini sağlayan her türlü yanılsama vardır, daha yakından bir irdelemede bulduğumuzda, kapasitelerini ifade eden ve destekleyen iki gerçek kendilik arasında sağlıklı bir anlaşma olsa dahi ilişki o anda ayakta duruyormuş gibi görünmekle beraber kaçınılmaz olarak dağılır. Zaten ilişkinin kurulmasında rol oynayan patolojik sahte savunmalar ilişkinin dinamiğini oluşturmaktadır. İlişkinin yürüyor gibi görünmesini sağlayan da zaten savunmaların kendisidir. Yakınlık arttıkça dağılma olasalığı da artar. Çünkü sahte kendiliğin yakınlığı tolere etme, sürdürme kapasitesi bir yerde tükenecek ve savunmalar çökecektir. Ağır bozulmuş gerçek kendiliği olan kişi için yakınlık üzerine çatışma, tek başına bir tema etrafında döner: Başka biriyle yakın duygusal bir bağlanma, yutulma veya terk edilme korkularını yeniden uyandırır. (Masterson, 1995). Eğer çok yaklaşırsa sembiyotik anafor içine geri çekilme duyguları fazla yoğun hale gelir. Eğer çok uzaklaşırsa önünde terk edilme olasılığı belirir. Yakın bir ilişki başlı başına ayrılma/bireyleşme stresidir, çünkü kendilik aktivasyonu ve özerklik gerektirir ve bir hasta bunun yarattığı endişeye her hangi bir ayrılma ve bireyleşme stresine karşı vereceği yanıtı-savunmaları kullanarak- verecektir (Masterson, 1995)


Üç kişilik bozukluğu da – borderline, narsisist ve şizoid-, bir ilişkideki diğer partnerin çarpıtılmış intrapsişik imgelerini üretir. Borderline ve narsisist, imge ile etkin bir bağlantı kurmayı başarıyor fakat şizoid diğerinden uzaklaşarak öylesine katı bir savunmayı sürdürmeye mecbur kalıyor ki, intrapsişik bağlantının bozulmasına yol açıyor ve hasta gerçek bir ilişki kurmaya yönelik herhangi bir vekil haline gelen otistik hayallere dalmayı koyuyor. Şizoidin bir bağlanma kaşısında kırılganlık duyguları öyle büyüktür ki, hayallerde yalıtımın savunma olarak devam etmesi şart haline gelir (J.F Masterson, 1995).


Savunma olarak geliştirilen sahte kendilik, her zaman için yakın bir ilişkinin önündeki en büyük engeldir.Başka bir açıdan bakıldığında savunmalar zaten ilişkinin yakınlaşamaması için oluşturulur. Aktifleşen ilk nesne ilişkilerinde alınan darbelere karşı oluşturulan savunmalar kişiyi bir anlamda kendi içinde korumaya alır, yara almasını engeller. Paradoks şudur ki, kendiliğin dengede kalabilmesi için oluşturulan savunmalar kişiye sahte bir kendiliğin ardında sahte ilişkiler, sahte bir dünya kurar.Kurulan sahte ilişkilerde yakınlık arttıkça savunmaların işlevi artık korumayı sağlayamaz, yakınlık karşısında ne yapacağını bilemeyen patolojik yapı, daha çok yara alır, savunmalar çöker. Bu açıdan bakıldığında patolojik yapı, hayat boyu, yap-boz düzeneğine benzer şekilde savunmalar sayesinde kurduğu, savunmalar yüzünden yıktığı yakın ilişkilerin ağında savrulur durur.



Sahte Kendiliğin Savunucu Kalesi: Terk Depresyonu



J.F. Masterson 1970’li yıllarda başladığı klinik çalışmalarında kliniğe yatırılan ergenler üzerine yoğunlaşmıştır. Ergenlerin o dönem başetmeye çalıştığı problemler üzerine odaklandığında ilginç sonuçlara ulaşmıştır. Ergenler tedavi edildikçe, semptomlerı ortadan kalktıkça depresyona girdikleri tespit edilmiştir. Masterson, ergenlerin bu eğiliminden yola çıkarak ‘’Terk Depresyonu’’ kuramını geliştirmiştir.
Terk Depresyonu Kuramı’nın teorik kaynağı Margaret Mahler’in yaptığı çalışmalara dayanır. Masterson, Mahler’in yaptığı bebek gözlemlerinde bebeklerin gelişim süreçlerinden ayrılma-bireyleşme döneminin üçüncü alt evresi olan yeniden yakınlaşma evresinde bebeklerin tıpkı kendi gözlemlediği ergenler gibi ikircikli davrandıklarını fark eder. Ergenlik döneminde yaşanan problemlerin benzerleri bebeklerin iki yaş civarına denk gelen yeniden yakınlaşma evresinde gözlemlenmektedir. Nesne ilişkilerinin açılımı sayesinde Masterson, gelişimsel duraklamayı içsel nesne ilişkileri tasarımları ile bütünleştirmiştir.



Bebek ne zaman ayrışma ve bireyleşme yönünde bir eylem yapsa, anne veya bakıcı libidinal sevgisini keserse, bebek annenin sevgisini kaybettiğinde Terk Depresyonuna düşer. Mastersonun mahşerin altı atlısı olarak ifade ettiği negatif duygular bebeği ele geçirir. Bebeğin sahip olduğu duygusal kapasite, bu negatif duygularla baş etmek için yeterli değildir. Bebek bu ölümcül duygulara karşı ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak için gerçek kendiliğinden vazgeçer ve sahte bir yapılanma oluşturmak zorunda kalır. Kendilik aktivasyonundan vazgeçen bebek savunmalara yönelir ve annenin istediği bir bebek olarak Ödüllendiren Nesne İlişkileri Parça Birimde kalmaya çalışır.
Bunun sonucunda Masterson, ‘Kendilik Üçlüsü’ diye bir kavram ortaya attı. Tüm kendilik bozukluklarının, kendilik üçlüsünün sonucu olduğunu söyledi. Kendilik aktivasyonunun hemen sonrasında kişi terk depresyonuna düşmektedir. Ardından gelen süreçte ise terk depresyonu savunmalara yol açar ve kişi başa dönmüş olur. Bütün kendilik bozuklukları bu kısır döngünün sürekli tekrar eden yapısı ile meydana gelmektedir.

Kaynakça:
Masterson J. F. The Search Fo The Real Self Unmasking The Personality Disorders Of Our Age, çev. Ayşe Çamkerten, Psikoterapi Enstitüsü Yay., 2012
Masterson J. F. The Real Self, A Developmental, Self, and Object Relations Approach, çev. Pınar Üzeltüzenci, Litera Yay., 2010
James F. Masterson, Ralph Klein, Disorders Of The Self, New Therapeutic Horizons, çev. Melike Yönten, Nesteren Gazioğlu, , Psikoterapi Enstitüsü Yay., 2013
Masterson, J. Narcissistic and Bordeline Disorders: An Integrated Developmental Approach. New York: Brunner/Mazel, 1981
Masterson, J. F. Treatment of the Borderline Adolescent: A Developmental Approach. New York: Wiley, 1972
Mahler, M. The Psychological Birth of the Human Infant. New York: Basic Books, 1975
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Maskelerin Ardında Biz Ol(Ama)Mak; Sahte Kendiliğin İlişkilere Yansıması" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU Fotoğraf
Psk.Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU'nun Yazıları
► İlişkilere Dair Psk.Romina KUYUMCUOĞLU
► Sanal İlişkilere Dikkat Psk.Handan ERGÜN HOŞRİK
► İlişkilere Revizyon Gerekli Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Maskelerin Ardında Biz Ol(Ama)Mak; Sahte Kendiliğin İlişkilere Yansıması' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Neden Psikoterapi ? Ekim 2020
◊ Utancın Doğuşu Ekim 2019
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:45
Top