2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Dismorfik Bozukluk - Beden Algısı Bozukluğu (Dismorfofobi) Nedir ve Tedavisi
MAKALE #21813 © Yazan Psk.Ceren TATAR | Yayın Ekim 2020 | 3,156 Okuyucu
BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUK (VÜCUT ALGISI BOZUKLUĞU) NEDİR?

Beden Dismorfik Bozukluk (BDB) ya da Vücut Algısı Bozukluğu (Vücut Dismorfik Bozukluğu), fiziksel görünümde hiç var olmayan ya da belirgin olmayan kusurlarla aşırı derecede uğraş veya kaygı duyma ile karakterize bir bozukluktur. Duyulan kaygı sonucunda ayna kontrolü, kamufle etme çabası, çevreden onay alma gibi tekrarlayıcı davranışlar ya da algılarındaki bu kusurlar gözükmesin diye kaçınma çabası içerisinde kendini gösteren bir psikolojik hastalıktır.

''Meşguliyet, kişi tarafından bozuk, itici, kabul edilemez derecede gülünç olan vücut parçası üzerine o kadar yoğunlaşmıştır ki, kişinin bütün varlığı bu meşguliyet ile domine edilir ve başka hiç bir şeyin önemi kalmaz.''

EN SIK GÖRÜLEN DİSMORFOBİ TÜRLERİ

Yapılan araştırmalar da Beden Dismorfobisi olan kişiler de ortalama çarpıklık yaşadığı bölgelerin sayısı 5 ile 7 arasında değişmektedir.
En sık kaygı duyulan bölgeler arasında cilt (%80), saç (%58), burun (%39), karın (%32), diş (%30), kilo (%29), göğüsler (%26), popo (%22), gözler (%22), uyluklar (%20), kaşlar (%20), yüzün genel görünümü (%19), ufak beden yapısı (%18), bacaklar (%18), yüz şekli ya da büyüklüğü (%16), çene (%15), dudaklar (%15), kollar (%14), basen (%13), yanaklar (%11) ve kulaklar (%11) vardır.

BDB tanısı olan bireylerin bu bağlamda sergilediği davranışlar arasında kendini diğerleriyle karşılaştırma (%94), kamufle etme (%92), sık sık aynaya bakma (%90), kişisel bakım (%70), kusurlu beden bölgelerine dokunma (%65), telkin arama (%40), kıyafet değiştirme (%46), deri yolma (%42), diyet yapma (%40), dövme (%27), aşırı egzersiz (%19), ağırlık antremanı (%20) ve dikkat dağıtma davranışları (makyaj, kıyafetler, saç stili ve mücevher) (%45) sayılabilir. (Phillips ve ark, 2005).

BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUĞUN ALTINDA YATAN NEDİR?

Önceki yazılarımda okuyanlar ‘aynalanma’ kavramını bir çok kez bahsettiğimden hatırlayacaklardır. Doğduğumuz andan itibaren 0-6 yaş arasında aslında kişilik yapılanmamızın temelini atarız. Bu süreçte bize bakım verenimizin aynalaması ile onay alırız. Bakımverenin verdiği onay bir güler yüz,aferin sözü ya da onay olabilir. Bu durum ilkokul çağı ile birlikte artık temelleri atılmış olmakta ve bir binanın katları çıkarcasına inşaa edilmeye başlamaktadır. Bakımvereninden sonra çocuğun ilkokula başlaması ile bu aynalanma mekanizmasının bir kısmı sınıf öğretmenine döner.

Hepimiz ilkokulda yaptığımız ödevin yanına ‘yıldız koyan, kırmızı dolma kalemi ile aferin yazıldığında ya da defterimizin kenarına öğretmenimiz tarafından bir gülen yüz stickeri yapıştırıldığında aslında onaylanarak aynalanmış oluruz. Çocuk büyüdükçe ve ergenliğe girdikçe bu sefer ilgi,onay ve aynalanmasını genellikle aileden uzaklaşıp kendi sosyal çevresine karşılamaya başlar. Ergen için zaten bedeninin değiştiği bu süreçte kıllanan,şekillenen,sivilcelenen,değişen noktalarını kabullenme sürecine giderken bedeni bu süreçte kusurlu olmaya başlıyor.Ancak;

Hangimizin bedeni kusursuz, hangimizin burnu tamamen hokka,hangimizin cildi mükemmel, saçları dolgun ya da dişleri tamamen inci gibi ve düzgün ki zaten?

Beden dismorfik bozuklukta burada şekillenmeye başlıyor. Bu kusurlar normal ve herkeste varken, kendisinin takıntılı olduğu bu bölge ve/veya bölgeleri ise kusurlu,çirkin,yamuk,biçimsiz,solgun… gelmeye kişinin algısında başlıyor.

İlgilendikçe daha da ilgileniyor, onay almak için etrafındaki insanlara soruyor,ayna karşısında dakikalarca bakınıyor, galerisinde onlarca selfieler çekiyor ve başa çıkamadığı nokta da bu bölgesi ile estetik ameliyatlar,dişçiler, gibi bir çok doktorun kapısını aşındırmaya başlıyor. Yaptırdıkça yine tam olmadı diyor ve en sonunda acaba en eski hali daha mı iyiydi diye iyice kendini kötü hissediyor…

Bu kişilerin kusurlu gördükleri alan da genellikle her insanın olacağı şekilde hafif kusurlu ya da aslında hiçbir kusur olmadığı hal de algı çarpıklığı içerisinde günde saatlerce vaktini bu bölgeleri ile uğraşarak kontrol ederek ya da zihinsel olarak meşgul olarak vaktini harcıyor. İnsanların da her an o bölgelerine dikkat ettiklerini düşündüklerinden saklama ihtiyacı başa çıkamadığı nokta da ise sosyal çevresinden uzaklaşmaya başlarlar.

Kişinin değer sistemi ve onu o yapan şeyler sadece güzellik algısıymış gibi hissediyor ya da çocukluğunda bakımvereni ona bu şekilde geri dönütlerle aynalayarak veriyorsa, ilkokul sıraları yaşlarındayken yaşıtları tarafından dalga geçildiği olmuşsa yetişkinlikte bu bireylerin Beden Dismorfik Bozukluk geliştirme oranları çok yüksek oluyor. Çünkü sadece dış görünüşüm güzel olursa sevilirim,eleştirilmem,kabullenilirim ya da onaylanmazsam kötü duygularla başa çıkamam mekanizması çalıştığından hep bu noktalarda imkansız bir kusursuzluk fantezisi ile çıktığı bu yolda hastalığı negatif anlamda besledikçe pençesine düşüyor.

Bu kişilerin psikolojik bir hastalık yaşadığını fark etmedikleri için kendilerini yıllarca cerrahların,estetisyen,diyetisyen,diş hekimleri ya da cildiyecilerin kapılarında buluyorlar. Genellikle Beden Dismorfik Bozukluğun devamında bu kişilere depresyonun eşliği ile isteksizlik,evden çıkmak istememe,keyif alamama ya da birlikte yaşadığı kişilere hep onay almak adına soru sorduklarından karşı tarafı usandırarak çatışma çıktığında ya da sosyal olarak kaçındığı için çekingenlik sonucu sosyal anksiyete bozukluğu ile birlikte ruh sağlığı çalışanların gelirler.

GÜNÜMÜZDE TOPLUM VE KÜLTÜRÜN BEDEN ALGISINI ŞEKİLLENMESİNDE ETKİSİ

Aslında sübjektif ve kültürden kültüre hatta yaşadığımız çağlara göre bile güzellik algısı değişir. Bundan 20 yıl önceki dizi ve filmlere bakın. Herkesin kaşı incecik hatta tamamen alınmış ve dövme yaptırılmışken şuan doğal ve gür kaş güzel algısında. Eskiden kemerli burunlar doğalken, şimdi tek tip bir burun tipi var. Bakın ortaçağdaki güzellik algılarına kadınlar balık etli veya kilolu olduğunda beğenilirken, 2000’lerin başında 0 beden algısı, şimdi ise daha da farklı erkeklerde kaslı ve iri kadınlarda ise ince bel ama geniş kalça ve göğüslerin moda olduğu bir güzellik algısı var. Tabi teknolojinin gelişimiyle elindeki cep telefonundaki bir uygulamayla boyunu uzatabilen, cildini pürüssüz yapan, gözlerinin boyutu ile dahi oynamayan, hatta bazı kadın ve erkeklerin kusursuz olduklarına inandıkları mankenlerin vücutlarını photoshop ile kesip kendi kafaları ile birleştirmelerinin günümüz güzellik algısının ne kadar tek tip olduğu, bu kalıba uymayanların beğenilmediği algısının oluştuğunu, sadece kadınlar için değil erkekler içinde aynı şekilde olduğu gösteriyor.

Bu algı, psikolojik anlamda ego kapasitelerinin sağlam ve yüksek olmadığı kişileri ise pençesine almasını kolaylaştırıyor. Bu kişilerde kaygı ile yetersiz hissederek kendini çirkin hissetme ve bir çok negatif duygu sonucunda kişi bedenden memnun olmamaya başlıyor ve bununla aşırı meşguliyet sonucu sosyal,mesleki, kişisel hayatını etkilemeye başlıyor.

BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUK TEDAVİSİ

BDB’nin tedavisinde psikoterapi birincil tedavidir. Terapi ile bu kusurlara aşırı saplantı ve bütüne değil de parçaya odaklanma ile birlikte gelen çocukluk çağı deneyimler konuşularak anlamlandırılmalı ve kişinin ego kapasitelerini sağlıklı kaynaklara aktarılmalıdır. Bu süreçte kişinin terapi ile çalışılırken aynı zaman da ev ödevleri ile kompulsif eylemleri kesilmeli, kaçınma davranışlarının üzerine gidilebilmesi adına davranışçı bir plan çizilmelidir. Bir çok BDB’li birey yaşadığı durum hayatını çok fazla etkilemeye başlayıp depresyon,sosyal içe çekilme gibi durumlarla işlevselliğini kaybetmeye başladığında geldiğinden, eğer psikoloğu değerlendirmesinde gerekli görüyorsa kombine tedavi olarak psikiyatrik ilaç tedavisi için hem terapi hem ilaç kombine devam edilerek tedavisi mümkündür.
Son olarak söylemek isterim ki; bu durumu yaşayan bir çok kişi utandığından, yargılanacağını ya da dalg geçilebilme ihtimalinden çekindiğinden kendinde bu durumu fark etse dahi yardım almamaktadır. Ancak zaman içerisinde hastalığı besledikçe beden ile aşırı uğraşın süresi ve sayısı artacak ve hayatınızın başlı başına etkileyecek. Bu nedenle bir ruh sağlığı çalışanından destek almanız gerekmektedir.

Uzman Klinik Psikolog
Ceren TATAR

Referanslar
Phillips, K.A. (1991). Body Dysmorphic Disorder: The Distress of Imagined Ugliness. The American Journal of Psychiatry. 148(9): 1138-1149.
Phillips, K.A., Menard, W., Fay, C. ve Weisberg, R. (2005). Demographic Characteristics, Phenomenology, Comorbidity and Family History in 200 Individuals with Body Dysmorphic Disorder. Psychosomatics. 46(4): 317-325.
Phillips, K.A. (2009). Understanding Body Dysmorphic Disorder: An Essential Guide. New York: Oxford University Press.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Dismorfik Bozukluk - Beden Algısı Bozukluğu (Dismorfofobi) Nedir ve Tedavisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ceren TATAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ceren TATAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ceren TATAR Fotoğraf
Psk.Ceren TATAR
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi11 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ceren TATAR'ın Makaleleri
► Beden Dismorfik Bozukluk Psk.Ecem KARAOĞLU
► Olumsuz Beden Algısı ve Etkileri Psk.Işınsu GÜNDÜZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Dismorfik Bozukluk - Beden Algısı Bozukluğu (Dismorfofobi) Nedir ve Tedavisi' başlığıyla benzeşen toplam 25 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Eyvah! Panik Atak Geliyor Aralık 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:09
Top