Psikoterapi Nedir
Psikoterapi birbirini hiç tanımayan iki kişinin ilk karşılaşma anıyla başlayan kişinin kendine doğru yaptığı bir yolculuk ve yenilenme sürecidir. Tıpkı tırtılın kendini eriterek kozasına hapsetmesinden sonra yeni hücrelere ve yeni organlara sahip göz kamaştıran bir kelebeğe dönüşerek bambaşka bir görünüm kazanması gibi bir değişim, dönüşüm sürecidir.
Psikoterapi, insanların çeşitli yaşam olaylarının etkisiyle yaşadığı olumsuzluklarla, duygusal ilişkilerinde, iş ve ev yaşamlarında yaşanılan sorunlarla beş etmede yetersiz kaldıkları, çevreye ve topluma uyumlarının zorlaştığı durumlarda kendini tanımak ve anlamak için başvurulan bir sağaltım sürecidir. Bu süreç dinamik bir ilişki bağlamında gerçekleşen, anlık olmayan, işbirliğine dayalı düzenli bir etkileşimin ürünüdür. Danışan ile terapist arasında asimetrik bir ilişkiyi içeren belli bir çerçevesi (seans saati, süresi, seans kuralları, etik ilkeleri, ücret vs. gibi) olan güven bağıyla kurulu bir ilişkidir.
Kişiler terapistlere her şeyi bildiği varsayılan özne yanılsamasıyla giderler. Terapistlerinin tümgüçlü olduğuna dair bir yanılgıyla terapistlerinden kendilerini tanımlamalarını ve kendilerinde eksik olanı kendilerine vermesini arzularlar. Bu tamamen imkansızdır. Çünkü terapistler ne tümgüçlü ne her şeyi bilen ne de tam varlıklardır. Yani aslında terapi sürecinde terapist de danışanla birlikte öğrenmekte ve her bir danışanla farklı bir deneyim yaşamaktadır. Terapist ile birlikte kişi de kendisini tanımakta, duygularının, düşüncelerinin, davranışlarının, beklentilerinin ve ihtiyaçlarının farkına varmaktadır.
Terapist psikoterapi sürecinde danışanın anlattığından yola çıkarak, danışanın hikayesinde bir dedektif gibi iz sürerek çalışır. Mesleki bilgi ve tecrübesiyle var olan sorunun çözümünde danışanla birlikte çalışarak danışana dönüşüm yolculuğunda eşlik eder. Danışanın kendi hikayesini anlattığı bu süreçte duygularını, düşüncelerini, çatışmalarını, arzularını sözcüklere dökerek öznel tarihini keşfetmeye başlar.
Tüm bunlarla birlikte aynı zamanda terapi odası bir prova odasıdır da. Danışan farklı davranış, duygu ve düşünce örüntülerini deneyimlemekte ve sınamaktadır; karşılaşabileceği güçlükler karşısında nasıl durabileceğini ve bu güçlüklerle nasıl baş edebileceğini öğrenmektedir. Bu bağlamda terapi sürecinde değişimin sorumluluğu danışana aittir.
Kimi zaman seanslarda psikolojik çıplaklık olarak adlandırılan kendini derinlemesine açma bazen kişiye kendini kötü hissettirebilir. Bu durumda danışanların hatırlaması gereken terapistin, empatik bir tutum içinde danışanını dinleyen bir duruşa sahip olduğu, kendisini yargılamayacağı, eleştirmeyeceği ya da öğüt vermeyeceği ve anlattıklarının gizli kalacağıdır. Terapistin profesyonel kimliği altında danışanın koşulsuz kabul edildiği ve saygı duyulduğu bu ilişki, kişinin yaşamındaki ötekilerle kurduğu ilişkilerden farkı olan ve iyileştirici güce sahip olan bir ilişkidir.
Maalesef insanlar arasında yardım almanın zayıflık göstergesi olduğuna, gereksiz olduğuna ve sadece sorunlu insanlar için olduğuna dair işlevsiz inançlar söz konusudur. Bu tarz olumsuz kalıp yargıların kırılması toplum ruh sağlığı açısından çok önemlidir. İnsanlar terapi, terapi süreci, danışan, psikolog, psikiyatr gibi kavramlar hakkında bilgilendikçe yardım almanın aslında yaygın inanışın tam tersine kişinin güçlülüğünün göstergesi olduğu ortaya çıkmaktadır. Terapi süreci sürdürülebilir iyilik hali için kişinin kendi potansiyelini açığa çıkarabilecek gücü kendinde bulması yönünde attığı önemli bir adımdır.
Psikoterapi, insanların çeşitli yaşam olaylarının etkisiyle yaşadığı olumsuzluklarla, duygusal ilişkilerinde, iş ve ev yaşamlarında yaşanılan sorunlarla beş etmede yetersiz kaldıkları, çevreye ve topluma uyumlarının zorlaştığı durumlarda kendini tanımak ve anlamak için başvurulan bir sağaltım sürecidir. Bu süreç dinamik bir ilişki bağlamında gerçekleşen, anlık olmayan, işbirliğine dayalı düzenli bir etkileşimin ürünüdür. Danışan ile terapist arasında asimetrik bir ilişkiyi içeren belli bir çerçevesi (seans saati, süresi, seans kuralları, etik ilkeleri, ücret vs. gibi) olan güven bağıyla kurulu bir ilişkidir.
Kişiler terapistlere her şeyi bildiği varsayılan özne yanılsamasıyla giderler. Terapistlerinin tümgüçlü olduğuna dair bir yanılgıyla terapistlerinden kendilerini tanımlamalarını ve kendilerinde eksik olanı kendilerine vermesini arzularlar. Bu tamamen imkansızdır. Çünkü terapistler ne tümgüçlü ne her şeyi bilen ne de tam varlıklardır. Yani aslında terapi sürecinde terapist de danışanla birlikte öğrenmekte ve her bir danışanla farklı bir deneyim yaşamaktadır. Terapist ile birlikte kişi de kendisini tanımakta, duygularının, düşüncelerinin, davranışlarının, beklentilerinin ve ihtiyaçlarının farkına varmaktadır.
Terapist psikoterapi sürecinde danışanın anlattığından yola çıkarak, danışanın hikayesinde bir dedektif gibi iz sürerek çalışır. Mesleki bilgi ve tecrübesiyle var olan sorunun çözümünde danışanla birlikte çalışarak danışana dönüşüm yolculuğunda eşlik eder. Danışanın kendi hikayesini anlattığı bu süreçte duygularını, düşüncelerini, çatışmalarını, arzularını sözcüklere dökerek öznel tarihini keşfetmeye başlar.
Tüm bunlarla birlikte aynı zamanda terapi odası bir prova odasıdır da. Danışan farklı davranış, duygu ve düşünce örüntülerini deneyimlemekte ve sınamaktadır; karşılaşabileceği güçlükler karşısında nasıl durabileceğini ve bu güçlüklerle nasıl baş edebileceğini öğrenmektedir. Bu bağlamda terapi sürecinde değişimin sorumluluğu danışana aittir.
Kimi zaman seanslarda psikolojik çıplaklık olarak adlandırılan kendini derinlemesine açma bazen kişiye kendini kötü hissettirebilir. Bu durumda danışanların hatırlaması gereken terapistin, empatik bir tutum içinde danışanını dinleyen bir duruşa sahip olduğu, kendisini yargılamayacağı, eleştirmeyeceği ya da öğüt vermeyeceği ve anlattıklarının gizli kalacağıdır. Terapistin profesyonel kimliği altında danışanın koşulsuz kabul edildiği ve saygı duyulduğu bu ilişki, kişinin yaşamındaki ötekilerle kurduğu ilişkilerden farkı olan ve iyileştirici güce sahip olan bir ilişkidir.
Maalesef insanlar arasında yardım almanın zayıflık göstergesi olduğuna, gereksiz olduğuna ve sadece sorunlu insanlar için olduğuna dair işlevsiz inançlar söz konusudur. Bu tarz olumsuz kalıp yargıların kırılması toplum ruh sağlığı açısından çok önemlidir. İnsanlar terapi, terapi süreci, danışan, psikolog, psikiyatr gibi kavramlar hakkında bilgilendikçe yardım almanın aslında yaygın inanışın tam tersine kişinin güçlülüğünün göstergesi olduğu ortaya çıkmaktadır. Terapi süreci sürdürülebilir iyilik hali için kişinin kendi potansiyelini açığa çıkarabilecek gücü kendinde bulması yönünde attığı önemli bir adımdır.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikoterapi Nedir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Aybüke AKDENİZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Aybüke AKDENİZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.