2007'den Bugüne 92,769 Tavsiye, 28,308 Uzman ve 20,056 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygusal Boğulma
MAKALE #21922 © Yazan Psk.Namık ACAR | Yayın Kasım 2020 | 2,486 Okuyucu
İnsan duyguları olan,duygularıyla birlikte yaşayan bir varlıktır.Sevgiden korkuya birçok çeşit duyguyla yaşamı algılar.Duyguların en önemli fonksiyonu kendini ve yaşamı hissetmektir.Bu nedenle duygusuz insan adeta robotlaşır diye değerlendirilir.Bu değerlendirme yanlış da değildir.Önemli olan aslında duyguların doğru ölçülendirilmesi ve doğru kullanılmasıdır.Biz duyguları yoğun kullanan bir toplumuz.Bu nedenle duygularımızı ölçülendirme ve yönetmede zorlanma sıkça rastlanan bir durumdur.


Yaşamı hissetmek duygularla, yönetmek bilgi,yöntem ve akılla yapılmalıdır.Birçok insanımızda duyguların yaşamı hissetmekle kalmayıp yönetmekte de öne çıktığını,bu sebeple de bir çok yaşamsal sorunun yaşandığını görüyoruz.Zaten sorun bir insanda duyguların olması değil,duyguların ölçülendirilip yönetilemeyişi ve duyguların boyunu aşarak yaşamı yönetir yoğunlukta öne çıkmasıdır.Bu her şeyden önce insanların nesnel düşünmesini,akıl ve bilgiyi kullanmasını önlüyor ve ölçüsüz duygular deryasına önce saplanma,sonra ölçü konulamazsa da o duygular deryasında boğulma meydana getiriyor.


Aslında bu oluyor mu dememek lazım oluyor...Niye oluyor da dememek lazım çünkü bunu oluşturan bir çok etkenin içine doğuyoruz aslında...Ülkemizde oturmuş yaşam biçiminde bilgi ve yöntem kullanımı eksik,duygu kullanımı ise yüksektir.Bir çok insan zaten hayata gözlerini böyle bir aile ortamında açıyor,ilk öğrenmelerini böyle bir aile ve yakın sosyal çevre içerisinde gerçekleştiriyor.Bu nedenle duygusallık çıkmazı birazı geleneksel,kültürel yapımızla ve birazı da aile ve ilk sosyal çevre öğretilerimizle ilgilidir.Kaynağında bu olan duygusallığı biraz da eğitim seviyesinin düşüklüğü ve sistemli yaşamın oturmamışlığı da beslemektedir.Ama bunun kişisel olarak insan yaşamında yarattığı çok yönlü yaşamsal zorluklar sorunlar yanında yol açtığı bir çok da psikolojik problem bulunmaktadır.


Deneyimli bir psikolog olarak ben ülkemizde duyguların çok kolay öne çıkması noktasında hayli düşündüm ve araştırdım.Karşımıza şu tablo çıkmıştır; "insan dış dünyadan aldığı uyaranı anlamlandıracak ve cevaplayacak bir bilgi hafızasında kayıtlı ise o uyarana bilgisiyle,bir bilgi kaydı yoksa da anlamlandırma ve cevaplamayı duygularıyla yapmaktadır".Bu nedenle bilinç arttıkça duyguların öne çıkması ve etkinliği azalmakta,bilinç azaldıkça duyguların kolay öne çıkması ve belirleyiciliği artmaktadır.Bu nedenle toplumumuzda çok insanın yaşadığı aşırı duygusallık çıkmazı,bunun yarattğı duygusal boğulmalar çoğunlukla yetişme tarzı,ilk öğretiler ve eğitim yetersizliği veya yanlışlığı kaynaklıdır.Duygusallığı duygusallık çıkmazı olarak ve bir çıkmaz gibi tanımlamamız ise girildiğinde kolay çıkılmaması ve bizlerden çok şey götürmesi nedeniyledir.


İnsanların ayrılığı,ölümü,sıkıntıları ajite etmeleri özünde bir duygusal ölçülendirme sorunudur.Bir de insanlarda yoğun kullanılan mekanizmaların geliştiği,kullanılmayan mekanizmaların ise önce zayıfladığı,sonra da söndüğü gerçeği vardır.Ülkemizde duygular insanların en yoğun kullandığı alandır.Bu nedenle duygusal yön fazla gelişmiştir,çabuk öne çıkar ve yoğun hissedilir.Üstelik bu yoğunluk çoğu zaman ölçüyü aşar ve yaşamın da duygularla yönetilmesi sonucunu doğurur.Yaşam duyguların öne çıkmasıyla ve duygular tarafından yönetilmeye başlanınca da bilgi,yöntem ve akıl devre dışı bırakılmış olur.Böylece duygusallık çıkmazı yaşama yeni çıkmazlar ekleyerek yoğunluğunu artırır ve duygusal boğulmalar ortaya çıkaracak seviyeye ulaşmış olur.Öncesi duygusal aşırılık,duyguların çabuk öne çıkması,yoğun ivme kazanmasıyla başlayan süreç duygusal boğulma gibi aşırı bir noktaya varınca sorun önce tükenmişlik sendromuna,aşılamazsa da depresyona dönüşür.Bu nedenle bu sorunu yaşayanlar hafife almamalı,çözümü için hem çaba sarf etmeli hem de profesyonel destek almalıdır.
Duygusal yoğunluğun aşırı alınganlık,kolay şüpheye düşme,özgüven eksikliği,ilişkilerde başarısızlık,çabuk paniğe kapılma,iç engellemelerle hayata akışın zayıflaması,duygusal yorgunluk gibi yol açtığı bir çok psikolojik sorun vardır.Ayrıca duygusal yoğunluğa sahip insanların daha depresif,agresif bir kişiliğe evrildiği de bir çok araştırmada ortaya çıkmaktadır.


Duygusal yoğunluk insanın hem kendisiyle,hem yaşamla ilişkilerini zorlaştırmakla kalmaz,aynı zamanda diğer insanlarla ilişkilerinde de zorlanmalara yol açar.Hem iş ilişkilerini,hem sosyal ilişkileri,hem de özel ilişkiler ve evlilik ilişkilerini duygusal yoğunluk olumsuz etkiler.İlişkilerin yönetilmesi aslında yaşamın yönetilmesi başlığı altında ele alınması gereken bir parametredir.Yaşama da yaşamın içindeki tüm ilişkiler de aslında bilgi,yöntem üzerinden öncelikle yönetilmelidir.Örneğin sevgide bile nedensellik vardır aslında.Bir kadın veya erkeği seven bir insana "onu neden seviyorsunuz" diye sorduğunuzda sevmesine sebep olan dayanaklar sıralayamıyor ve "ne bileyim ben,seviyorum işte" gibi bir cevap veriyorsa o sevgi aslında bazı dayanaklara dayalı olarak gerçekleşmiş bir sevgi değildir ve derinliği,gerçekliği çok tartışma götürür.Ama sevgi karakter,nezaket,bilgi,görgü gibi bir takım erdemlere,dayanaklara bağlı olarak gerçekleşmiş ise o zaman doğru bir seçicilik kullanılmıştır ve o sevgi dayanaklıdır.Bunu duyguların tümünün yaşama aktarılmasında bir örnek olarak ele alabilirsiniz.Ama unutmayalım ki yaşamı yönetmenin önderi akıl olmalı,duygular hissedişsel bir zenginlik katmalıdır.Zaten birçok duygusal içerikli sorun da bu doz doğru tutturulamadığı için yaşana gelmektedir.


Hep söylüyoruz,insan alışan ve koşullanan bir varlıktır.Duyguların yoğun kullanılması da ailevi ve sosyal ilk öğretilerden doğuyor,kullanılarak gelişiyor ve sonrasında alışıldığı için olması gerekenden yoğun ve belirleyici bir özellik kazanıyor.Bir yeni durum ortaya çıktığında eğer insanlar kendine iç soru yöntemiyle "bu durumda ne yaparsam doğru davranmış olurum" gibi bir soru yöneltirse düşünce sistemini,dolayısıyla aklı devreye sokmuş olur.Buna devamlılık kaqzandırılabilse aslında duygusal bir çok sorunun çözümü için önemli bir adım atılmış olur.Hatırlatmamız gerekir ki yoğun ve çabuk öne çıkan duygular aslında genelde akla sorunun varmasını önler ve akılcı çözümler geliştirmekten insanları uzaklaştırır.O nedenle duygular çok yerinde,doğru ve ölçülü kullanılmaldır.Aksi halde önce yaşamı zorlaştırır,sonra da bir çok yaşamsal çıkmaza,soruna ve duygusal tükenmişliğe yol açar.


Duyguların olması yaşamsal normaller açısından bir gereklilik ama yaşamda duygular muhakkak doğru yere,ölçüye,çizgiye oturtulmalıdır.Duygusal alem yaşamı yönetmek için değildir ve duygulara böyle bir işlev yüklenmemelidir.Bu nedenle yaşamı doğru yönetme için akıl bilgi ve yöntemler öne çıkmalı,duygular ise serbest bırakılacak mecralarda doğru ölçülerle yaşanmalıdır.


Duygusuz insan robotlaşır ama duyguların rüzgarına kapılmış insan da duygularca boğulmuş olur.Bu nedenle yaşamı dengeler kurma ve dengeleri yönetme sanatı olarak görmeliyiz.Her şeyi doğru ölçülerle yaşamımıza sokmaya çalışmalıyız.Duygularımız bizi değil,biz duygularımızı yönetmeliyiz.Bu anlamda yoğun duygusal boğulmalar yaşayan insanların psikolojik destek alması önemlidir.Bu tür sorunlar çözümü olmayan sorunlar değildir ama bazen bireyin kendi kendine çözebileceği çizgiden çıkar.Yüzleşmekten kaçmayın çünkü geç kaldıkça kendinize yardım etmiş olmazsınız.Sevgiyle...
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Duygusal Boğulma" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Namık ACAR Fotoğraf
Psk.Namık ACAR
Kocaeli (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Namık ACAR'ın Makaleleri
► Erotik Boğulma Psk.İlknur PEDER
► Duygusal Beslenme Psk.Namık ACAR
► Duygusal Yeme Psk.Handan ERGÜN HOŞRİK
► Duygusal Yeme Psk.Handan ERDOĞAN
► Duygusal Yoğunluk Psk.Mesut KARTAL
► Duygusal Yorgunluk Psk.Namık ACAR
► Duygusal Maskeler Psk.Hasan ARSLAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,056 uzman makalesi arasında 'Duygusal Boğulma' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► YENİBenlik Gelişimi Eksiklikleri Eylül 2024
► Duygusal Beslenme Ağustos 2024
► Evlilik Bilinci Şubat 2024
► Psikolojik Sağlamlık ÇOK OKUNUYOR Ocak 2024
► Kötümserlik Sendromu Eylül 2022
► İlişki Yorgunluğu Ağustos 2022
► Evlilik Öncesi Desteği Temmuz 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:37
Top