2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Serbest Radikaller ve Hidrojen Peroksit
MAKALE #2205 © Yazan Vet.Hek.Betül APAYDIN | Yayın Ocak 2009 | 11,392 Okuyucu
SERBEST RADİKALLER

Yüzyılımızın başlarında, depolanan yağların bozulma nedenleri araştırılırken serbest radikal adı verilen bileşiklerin varlığı öne sürülmüştür. Dış yörüngelerinde bir veya birden fazla eşleşmemiş elektron taşır. Stabil değiller, çok kısa yarı ömürlüdürler, çok reaktif tirdirler, hücrenin tüm bileşenleri ile kolayca etkileşebilme özelliğine sahiptirler.

Reaktif Oksijen Türleri (ROS)

• Aerobik canlılar, yaşamsal açıdan gerekli kimyasal ve ısı enerjisini sağlayabilmek amacıyla, karbon ve hidrojen atomlarınca zengin molekülleri oksitlemek için oksijen molekülünü kullanırlar.
• Oksijenin kullanımı sırasında toksik etki gösteren bazı ara bileşikler meydana gelebilir.
• Özellikle hücresel düzeyde toksik etki gösterirler.
• Bunlara genel olarak reaktif oksijen türleri denir.

Reaktif Oksijen Türleri (ROS)

Süperoksit radikali (O2·)

O2 + e - O2·

Oksijen molekülünün bir elektron alması sonucu oluşur. Hücre içinde oksihemoglobinin methemoglobine dönüşmesi aşamasında ksantin oksidaz enziminin katalizlediği reaksiyonlarla , elektron taşıma zincirinde oksijen indirgenirken, solunumsal patlama olayında süperoksit radikali oluşmaktadır.

Hidrojen peroksit (H2O2)


Süperoksit radikalinin dismutasyonu ile hidrojen peroksit oluşur. Süperoksit dismutaz (SOD) enzimi bu reaksiyonları 104 kat hızlandırır.

Hidroksil Radikali (OH·)

Suyun yüksek enerjili iyonize edici radyasyona maruz kalması sonucunda oluşur.



SERBEST RADİKALLERİN KAYNAĞI


Endojen
Mitokondriler
Endoplazmik retikulum
Peroksizomlar
Fagositler
Hücre membranları
Otooksidasyon reaksiyonu


Eksojen
Toksik kimyasal maddeler
Radyasyon
*Antineoplastik ajanlar
*Çevresel Faktörler
Fotokimyasal hava kirliliği
Hiperoksi
Böcek ilaçları
Tütün
Çözücüler
Anestezik maddeler
İlaç oksidasyonları


Hücrede reaktif oksijen türlerinin (ROS) kaynağı
Geçiş metalleri, lipid hidroperoksitlerinin (LOOH) parçalanmalarını ve lipid peroksidasyonunun zincir reaksiyonlarını katalize ederler .

SERBEST OKSİJEN RADİKALLERİNİN ETKİLERİ


HÜCRE HASARI


• Aterogenez
• Amfizem/bronşit/KOAH
• Parkinson hastalığı
• Duchenne tipi musküler distrofi
• Gebelik preeklampsisi
• Serviks kanseri
• Alkolik karaciğer hastalığı
• Diabetes mellitus

• Akut renal yetmezlik
• Down sendromu
• Yaşlanma
• Retrolental fibroplazi
• Serebrovasküler bozukluklar
• İskemi/reperfüzyon injürisi

Serbest radikallerin lipidlere etkileri nonenzimatik lipid peroksidasyonu



Malondialdehit (MDA)

Serbest radikallerin proteinlere etkileri

• Doymamış bağ ve kükürt içeren triptofan, tirozin, fenilalanin, histidin, metiyonin, sistein gibi amino asitlere sahip proteinler duyarlı
• Özellikle sülfür radikalleri ve karbon merkezli organik radikaller oluşur

Serbest radikallerin, nükleik asitler ve DNA'ya etkileri
DNA hasarı Hücre disfonksiyonu Hücre ölümü
Hidrojen Peroksit (H2O2)
Şeffaf, renksiz, kokusuz bir sıvıdır.
Her oranda su ile karışabilir.

Su molekülü ( H2O ) ve oksijen ( O ) atomundan oluşan basit bir formülü vardır (H2O2).
İki oksijen atomunun bu şekilde gruplaşmasına peroksit grubu denir. Peroksit grubunun en önemli özelliği, çeşitli reaksiyonlar sonucu, oksijen atomlarından birisinin rahatlıkla diğer moleküllere ve ya gruplara aktarılabilmesidir. Bu işe oksitleşme ve aktarılan oksijene de aktif oksijen denir.

Belirli enzimler,çeşitli kirlilikler,belirli metaller ve tuzları, alkali ile temaslarda ve ya ultraviyole ışınları sonucunda hidrojen peroksit aktifleştirilir ve H2O2 bu durumda hızlı bir şekilde parçalanır.

Aktifleşme olayında, bir çok aktif oksijenserbest kalır, bu aktif oksijenler çeşitli reaksiyonlar sonucu aktif oksijen bağlantılarıoluştururlar ( Hidro radikaller, peroksit radikaller, peroksi an iyonlar gibi ) ve dezenfekte işlevini yaparlar.
Aktif oksijen bağlantılarından en etkili olanlar yüklenmemiş olan radikallerdir ve bunlar negatif yüklü olan mikrobik hücre yüzeyini delerek hücre içine girerler. Hücre içindeki organik maddeleri oksitleyerek hücrenin ölümüne yol açarlar.

Bu işlem sonucunda geriye yalnızca su ve oksijen kalır. Pamuklu ve öteki türden dokumaların ve ağaçtan elde edilen kağıt hamurunun ağartılmasında, roket yakıtlarında, kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılır. Yaklaşık %8’in üzerinde hidrojen peroksit içeren çözeltiler deriyi tahriş eder.

Kimyasal bir bileşik olarak ilk kez 1818’de elde edilen hidrojen peroksit, peroksitler sınıfının en basit üyesidir. Sanayi çapındaki üretimi temel olarak havadaki oksijenin antrakinon ya da izopropil alkol gibi bazı organik bileşiklerle tepkimeye sokulması yoluyla gerçekleştirilir. Ticari amaçla üretilen türlerinde çoğunlukla yüzde 35–90 arasında değişen oranlarda hidrojen peroksit ile bozulmayı önlemek için az miktarda eklenen kalay tuzları ve fosfatlar gibi maddeler bulunur.

Hidrojen peroksit ısıtıldığında ya da başta demir, bakır, mangan, nikel, krom tuzları olmak üzere çok sayıda maddenin eşliğinde bozunarak su ve oksijene ayrışır. Ayrıca pek çok bileşikle birleşerek orta kuvvette yükseltgeyici maddeler olan katı kristaller oluşturur. Bunların içinde en çok bilinen sodyum perborattır (NaBO2.H2O2.3H2O ya da NaBO3.4H2O) Hidrojen peroksit beli bazı organik bileşiklerle de tepkimeye girerek hidroperoksitleri ya da peroksitleri oluşturur; bunların bazılarından, polimerleşme tepkimelerinin başlatılmasında yararlanılır. Hidrojen peroksit, girdiği tepkimelerin çoğunda öbür maddeleri yükseltger, buna karşılık potasyum permanganat gibi birkaç bileşik ise hidrojen peroksiti yükseltger. An hidrojen peroksit —0,43°C’de donar ve 150,2°C’de kaynar, sudan daha yoğundur ve suda her oranda tümüyle çözünür.
Mars’ta hidrojen peroksit (H2O2) yağmurlarının, gezegen yüzeyinde yaşamın temeli sayılan karbon bazlı molekülleri yok ettiği öne sürülüyor.

Ayrıca sağlık ve beslenme açısından önemi ele alındığında; balın yapısında bulunan Glükonik asit ve Hidrojen peroksit balın antibakteriyel bir etkiye sahip olmasını sağlar. Ayrıca elde edildiği bitki türüne bağlı olarak değişen oranda bitkiden gelen maddeler bu etkiyi artabilmektedir. Is

Bilimsel makaleler göstermiştir ki hidrojen peroksitin dişlerin beyazlatılmasında kullanılması etkili ve güvenlidir. Diş hekimliğinde bu malzeme yıllardır kullanılmaktadır. Dişin yapısını değiştirmez veya zedelemez.

Her hayvan hücresinin içinde bulunan mitokondri adlı küçük organellerde oksijen, gıdaların yan ürünleriyle tepkimeye girerek enerji üretiyor. Çok azı dışında hayvanlar oksijensiz yaşayamaz; ama ne yazık ki oksijen, oksidan (oksitlendirici) denen bileşimler de meydana getiriyor. Bu bileşimlerse yaşam için gerekli öteki moleküllerden elektron kopartarak onları etkisizleştiriyor. Gerçi hayvan hücreleri, oksidanların çoğunu etkisiz hale getiren antioksidanlar üretiyorlar; ama ayakta kalabilen oksidanlar ve özellikle de “serbest radikaller”diye adlandırılanlar DNA’da hasar yapar. Yaygın kabul gören bir teoriye göre yaşlanma, serbest radikallerin verdiği hasarın yaşam boyu birikmesinin bir sonucudur. Bu molekül hem en zararlı serbest radikaller tarafından üretiliyor, hem de onlara dönüşebiliyor. Dolayısıyla, hidrojen peroksitin varlığı iyiye işaret değil. Vina ve ekip arkadaşları, kısa süre önce dişi mitokondrilerdeki hidrojen peroksit miktarının, erkeklerdekinin yarısı olduğunu belirlediler. Sağlığa yararlı bu durumun, dişi hormonlar (Ör: östradiol gibi östrojenler) sayesinde ortaya çıktığını da gösterdiler. Östradiol, hücre zarındaki bir almaça bağlanıyor ve genleri etkinleştirip sonunda daha fazla antioksidan üretimine yol açan bir dizi hücresel tepkimeyitetikliyor.

Östrojen erkeklerde kadınlaşmaya yol açabileceğinden, östradiol hapları yutmanın iyi bir yol olmadığı açık. Ancak, Vina ve arkadaşları östrojenleri andıran bazı bitki bileşimlerini incelemişler. Soya fasulyelerinde bulunan böyle bir bileşimin, yalıtılmış insan hücrelerinde hidrojen peroksiti azalttığı görülmüş. Araştırmacıların, yakında bu bileşimleri insanlar üzerinde denemeye başlamaları bekleniyor.

Aygır spermasındaki reaktif oksijen moleküllerinin ve spermayı dondurarak saklamanın DNA hasarı üzerine etkisi ile ilgili yaptıkları çalışmada hidrojen peroksitin bu hasarda rolü olduğunu fakat süperoksit dismutazın herhangi bir etkisinin olmadığını belirtmişlerdir. Yine bu çalışmada antioksidan olarak alfa-tokoferol (0. 1 mM) kullanıldığında dondurmayı takiben oluşan DNA hasarının azaldığını tespit etmişlerdir.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Serbest Radikaller ve Hidrojen Peroksit' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:36
Top