2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bebeklikten Yetişkinliğe Bağlanma Stilleri
MAKALE #22331 © Yazan Psk.İlayda ATICI | Yayın Mayıs 2021 | 1,841 Okuyucu
BEBEKLİKTEN YETİŞKİNLİĞE BİR YOLCULUK: BAĞLANMA STİLLERİ
1. Yenidoğan ve Bağlanma
Yaşam dönemleri arasında Bebeklik Dönemi (0- 2 yaş) gelişimin bedensel, zihinsel ve duygusal anlamda en hızlı ve en yoğun olduğu dönemdir. Bu dönemde bebeğin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeterli donanıma sahip olmaması nedeniyle, kendisine bakım veren kişiye bedensel, zihinsel ve duygusal yönden bağımlı olduğu ve bakım verenine karşı bir bağlanma oluşturduğu görülmektedir (Öztürk, 2002; akt. Tüzün ve Sayar, 2006).
Bebeğin kendisine birinci dereceden bakım veren kişiye bağlanması ile ilgili ilk çalışmaları yapan Bowlby’dir. Genel olarak bebeğin doğum öncesinden itibaren kadar anne ile ilişkide olması nedeniyle birinci bakım veren anne olarak düşünülür. Ancak bebeğe bakım veren kişi değişkenlik gösterebilir, bağlanma figürü anne, baba ya da bakıcı olabilir.
Bowlby (1988)’e göre bağlanma, bebeğin bakım verenini araması ve ona yakın olmaya duyduğu güçlü istek sonucu bakım vereniyle kurduğu duygusal bağdır. Bu duygusal bağ bebekte stres yaratan durumlarda aradığı güvenlik ve destek ihtiyacı ile ilişkilidir (Bowlby, 1982; akt. Nemutlu, 2020).
Bebekler yaşamlarının ilk yıllarında stres durumlarında güvende olduklarını hissetmek isterler ve bağlanma figürleriyle aralarındaki yakınlığı korumak için çaba harcarlar. Böyle anlarda bebeğe aradığı desteği ve yakınlığı sağlayan bağlanma figürü, bebekte güvende olduğu duygusunu uyandırır ve onu rahatlatır (Akbay, 2015).
Bebekte fiziksel ya da duygusal ihtiyaçlarının giderilme durumu temel güven ya da güvensizlik duygusunu geliştirir.
2. Bağlanma Kuramı
Bağlanma kuramı Freud gibi bazı psikanalitik kuramcılardan etkilenen John Bowlby ve Mary Ainsworth’un detaylı araştırmaları sonucunda ortaya atılmıştır. Psikoloji literatüründe yer alan hayvan çalışmaları, psikanalitik kuram, deneysel psikoloji gibi birçok ekolden yararlanmış olan bütüncül bir kuramdır (Nemutlu, 2020).
Bowlby, bebeğin bağlanma figürüne ilettiği mesajlar ve bağlanma figürünün bu mesajları algılayıp doğru yanıtlar vermesiyle bebekte oluşan algılar ‘bilişsel temsiller’ olarak adlandırmıştır. Bağlanma kuramının temel dayanağı da bu bilişsel temsillerdir ve kuramda ‘içsel çalışan modeller’ olarak ele alınmışlardır (Şipit, 2019).
Her birey çocukluğundan itibaren kendisini ve çevresinde olup bitenleri algılamaya başlar ve kendince anlamlandırma yoluna gider. Bebeğin bağlanma figürü ile içinde bulunduğu etkileşimi içselleştirmesiyle şekillenen bu algılama şekline göre bilişsel temsiller oluşturur. Erken dönemde edinilen bu iletişim kalıpları, yaşam yolculuğunda kişinin kendisini, dünyayı ve diğer insanları nasıl anlamlandıracağı ile ilişkilidir. Bakım verenle sürekli tekrar eden iletişim kalıpları aracılığıyla bebek, stres yaşadığı durumlarda nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını öğrenir ve kendi davranışlarını bu öğretiye göre şekillendirir (Akbay, 2015).
Eğer anne (bakım veren) bebeğin ihtiyaçlarını doğru anlayıp giderir; bebeğe karşı yakın ve destekleyici davranışlar sergilerse bu durum çocukta annenin ulaşılabilir, destekleyici ve anlayışlı biri olduğu bilişsel temelini yaratır. Çocuk kendini değerli hissederken, başkalarına yönelik algısı da bununla paralel olarak gelişecek, diğerlerinin de güvenilir ve değerli olduğu sonucuna ulaşacaktır. Annenin bebeğin ihtiyaçlarına karşı ilgisiz ve kararsız olduğu tam tersi durumda ise çocuk istenmediği ve reddedildiği algısıyla bağlantılı bilişsel temsiller oluşturur. Çocuk kendisini istenmeyen kişi olarak algılayarak değersiz hissederken, diğer insanlar güvenilmez olduğu için onlarla ancak soğuk ilişkiler kurulabileceğini düşüneceklerdir. Yani çocuğun erken dönemde geliştirdiği bu bilişsel temsiller hem kendilerine hem de diğerlerine yönelik algılarını etkilemekte ve kuracakları yeni ilişkilerin nasıl ilerleyeceğini belirlemektedir.
Bebeğin bağlanma figürüyle ilişkisinde bazı faktörler etkilidir. Bunlardan ilki yakınlık sağlamadır. İçinde bulunduğu stres durumlarında bağlanma figürünün bebeğe yakınlık göstermesi bebeğin güvende hissetmesini sağlar. İkinci özellik bebeğin bağlanma figürünü güvenli bir sığınak olarak görmesidir. Bağlanma figürü yine stres durumlarında bebeğin yanında aradığı, sıkıntısını yatıştırabilecek güvenli bir liman işlevindedir. Üçüncüsü güvenin temelidir, bağlanma figürünün davranışlarının birbiriyle çelişmemesi durumunda elde edilir. Son olarak bağlanma figürünün tamamen kaybıyla gelişen ayrılık acısıdır (Bowlby, 1988; akt. Işık, 2020).
Bağlanma davranışı (ilk 6 aydan sonraki süreçte daha baskın olmak üzere) 0-2 yaş aralığında gerçekleşmektedir. 6. Ayını doldurmuş bir bebeğin, bağlanma figüründen ayrılma tehdidine karşı göstereceği tepkiler öngörülebilirdir. Ayrılıktan sonraki ilk evre olan protesto evresinde, bebek bağlanma figürünün kaybına yönelik derin bir üzüntü yaşamakta ve sahip olduğu tüm kaynakları kullanarak onu yanına getirmeye yönelik çaba harcamaktadır. İkinci evre olan umutsuzlukta bebek içten içe kaybettiği bağlanma figürünü aramakta ve bazı yas tepkileri göstermektedir. Son aşama olan kopma evresinde, bebek bağlanma figürüne karşı ilgisiz davranmaktadır (Bowlby, 1969).
3. Bağlanma Stilleri:
Daha önce açıklandığı gibi, bağlanma stilleri bireyin erken dönemde edindiği ve yaşamı boyunca koruduğu, sürekliliği olan bir davranış şeklidir. Bebeklikte edinilen güvenli ya da güvensiz bağlanma stilinin yetişkinlik dönemlerinde kurulan ilişkilerde değişiklik gösterme ihtimali çok zayıf bulunmuştur (Main, 1988; akt. Gümüştepe, 2019).
Ainsworth ve arkadaşları (1978) annenin bebekten kısa süreli ayrılması sonucu bebeğin verdiği tepkiyi inceledikleri ‘yabancı ortam deneyi’ sonucunda, bebeklerin geliştirdiği 3 bağlanma stili olduğunu gözlemlemişlerdir.
3.1 Güvenli Bağlanma Stili:
Güvenli bağlanma geliştirmiş olan bebek, annesinden (bakım veren) ayrılma durumunda doğal bir huzursuzluk yaşarlarken anne geri geldiğinde sakinleşerek keşfetmeye yönelik davranışlarına devam etmektedir (Burger, 2006; akt. Gümüştepe, 2019). Bu bebeklerin aile içerisindeki ilişkiler incelendiğinde annelerin bebeklerinin ihtiyaçlarına karşı açık ve duyarlı oldukları görülmüştür (Crain, 2005; akt. Işık, 2020).
3.2 Kaygılı- Kararsız Bağlanma Stili:
Bebeğin annesinden ayrıldığında çok yoğun bir anksiyete yaşadığı, anne geri döndüğünde sakinleşmekte zorlandığı bağlanma stilidir. Bebek annenin varlığında da anne yokken de yabancı biriyle iletişimi reddetmekte, yakın olup kaygısını dindirmeyi istemesine rağmen temas kurmakta zorlanmaktadır (Morsünbül ve Çok, 2011; akt. Gümüştepe, 2019). Bebeğin bakım veren uzaklaştığında yoğun öfke duyduğu, uzun süre sonra sakinleştiğinde ise keşif davranışlarından tamamen uzaklaşarak anneye bağımlı ve içe dönük davranışlar sergilediği görülmüştür (Ainsworth vd.,1978; akt. Sarı, 2017).
3.3 Kaçıngan Bağlanma Stili:
Bu bağlanma stilinde bebeğin annesiyle bir arada olsa da iletişimi sınırlıdır. Anneden ayrılma durumunda nötr tepkiler sergilemekte ve anne geri döndüğünde onunla temasa ihtiyaç duymamaktadır. Annenin ayrılması ya da geri gelmesinin bebeğin duygu durumunu çok şiddetli dalgalandırmadığı görülmüştür (Gümüştepe, 2019).
4. Yetişkinlikte Bağlanma Stilleri
Bağlanma kavramı ve kuramı incelendiğinde, erken çocukluğa özgü bir süreç olmaktan çok, bireyin tüm yaşam dönemlerinde etki gösterdiği ve paralel olarak sosyal hayatını da etkilediği görülmektedir. Erken dönemde edinilen bağlanma stili, kişinin ileride kuracağı yakın ilişkilerde nasıl davranacağını yönlendirmektedir (Fraley & Shaver 2000 akt., Nemutlu, 2020). Yetişkin yaşamdaki romantik ilişkilerde bebeklikten itibaren geliştirilen bağlanma stilleri önemli rol oynamaktadır (Hazan ve Shaver, 1987). Yetişkin dönemde bireyin gerek arkadaşlık gerek romantik ilişkiler kurma aşamasında karşısındakine yönelik tutumunu belirleyen, karşıdakinden gelen davranış kalıplarını nasıl algılayacağını ve yorumlayacağını gösteren de bağlanma stillerinin getirdiği şemalardır.
Çocukluğunda güvenli bağlanma geliştiren bireylerin yetişkinlikte yakın ilişkiler kurmakta zorlanmadığı ve ilişkilerinden aldıkları doyumun yüksek olduğu görülmektedir. Bu kişiler çocukluklarında olduğu kadar yetişkinlikte de mutlu ve özgüvenlidir (Gümüştepe, 2019).
Kaygılı- kararsız bağlanma stili geliştiren bireyler romantik ilişkilerinde terk edilme korkusu yaşamaktadırlar. Kıskançlık duyguları ön planda, tedirgin, duygu durumları çok dalgalı olan kişilerdir. İlişki içerisinde zamanla partnerlerine aşırı bağımlılık geliştirebilmektedirler (Hazan ve Shaver, 1987).
Kaçıngan bağlanma stilinde ise yetişkin birey sosyal ilişki kurmakta zorlanır, yakın ilişkilerden uzak durmaya çalışır. Diğerlerinin güvenilmez olduğuna ait algıları vardır ve bu durum onları ilgisiz ve mesafeli olmaya itmektedir. Samimiyeti rahatsız edici bulmakta, diğerlerinden destek almaktan uzak durmaktadırlar (Hazan ve Shaver, 1987; akt. Sarı, 2017).
Yetişkinlerde bağlanma süreçleri ile ilgili ilk çalışmalar Main ve ark. (1985) tarafından yapılmıştır. Main ve arkadaşları, Ainsworth’un sınıflamasından yararlanarak kişilerin ebeveynleriyle paylaştıkları ilişki türlerinin zamanla nasıl bir değişime uğradığı ve bu değişimlerin yetişkin olduklarında kurdukları ilişkileri ne düzeyde etkilediği üzerine araştırmalar yürütmüşlerdir.
4.1 Hazan ve Shaver’ın Yetișkin Bağlanma Modeli
Hazan ve Shaver (1987) ise yine Ainsworth ve arkadaşlarının çalışmaları sonucunda ortaya koydukları bağlanma stillerine dayanarak, yetişkinlerin bağlanma stillerini araştırmışlar ve erken dönem yaşantılarıyla oluşturulan içsel çalışma modellerinin yetişkin dönemde başkalarıyla olan ilişkilerde etki gösterdiği sonucuna ulaşmışlardır.
Yetişkin dönemde kurulan romantik ilişkilerin erken dönemde kurulan ebeveyn- çocuk ilişkisinden birtakım farkları olsa da çoğunlukla paralellik gösterdiğini savunarak, kişilerin romantik ilişkilerinde de güvenli, kaygılı- kararsız ve kaygılı- kaçıngan bağlanma stillerini benimsediklerini öne sürmüşlerdir (Çalışır, 2009).
4.2 Bartholomew ve Horowitz’in Dörtlü Bağlanma Modeli
Bowlby’nin orijinal teorisinde açıkladığı, bebeğin kendisini ve bakım vereni üzerinden diğer insanları tanımlaması sonucu edindiği içsel çalışma modellerini temel alan Bartholomew ve Horowitz (1991) ise Dörtlü Bağlanma Modeli geliştirmişlerdir. Bireyin kendisini ve diğerlerini olumlu ya da olumsuz olarak algılamasıyla oluşan güvenli, saplantılı, kayıtsız ve korkulu bağlanma türleri olduğunu savunmuşlardır.
Güvenli bağlanan yetişkinlerin öz yeterlik algıları gelişmiştir. Kendilerini değerli ve sevilebilir olarak gördüklerinden, diğer insanlara da ulaşılabilir ve güvenilir olarak yaklaşırlar. Böylece diğer insanlarla yakın olmaktan rahatsızlık duymazlar.
Saplantılı bağlanan yetişkinler kendilerini değersiz görürlerken diğerlerini değerli ve olumlu görürler, bu yüzden romantik ilişkilerinde de partnerlerinden kabul görmek için çabalayarak ilişkilerine çok fazla yoğunlaşırlar.
Korkulu bağlanma stilinde kişi hem kendisini hem de diğer insanları değersiz ve olumsuz olarak nitelendirir. Kendisini sevilmeye layık görmez, diğerlerini ise fazla reddedici bulur. Bu nedenle yakın ilişkiler kurmaktan kaçınır.
Kayıtsız bağlanma stiline sahip yetişkinlerin ise kendilik algıları olumludur ancak diğer insanlara karşı olumsuz algıları vardır. İlişki içerisinde kötü durumlar yaşama ihtimallerine karşı kendilerini korumak için yakın ilişkilerden kaçmaktadırlar. Kendi ayakları üzerinde ve bağımsız bir çizgiden ilerleyerek kendileriyle ilgili olumlu algılarını devam ettirirler (Çalışır, 2009).
5. İlişkide Bağlanmaya Farklı Bir Bakış
Gelişimsel dönemler açısından incelendiğinde çocukluk döneminde ebeveynlere, ergenlikte akranlara ve arkadaşlara, yetişkinlikte ise partnerlere karşı geliştirilen bağlanma baskın gelmektedir (Morsünbül ve Çok, 2013).
Yetişkinlikte partnerlere karşı geliştirilen bağlanma stillerinin ilişkilerin boyutunu nasıl etkilediğine dair bir başka çalışma, çiftlerle çalışan ve çift terapisinde psikobiyolojik yaklaşımı geliştiren Stan Tatkin tarafından yapılmıştır. Tatkin (2011), romantik ilişkilerde partnerlerin erken dönem yaşantılarının, bağlanma stillerinin, kişisel nörolojik sistemlerinin, duygu regülasyonu sağlama becerilerinin bir bütün olarak ilişkilerini etkilediğini ifade etmiştir.
Stan Tatkin (2011) bağlanma stillerini çapa, ada ve dalga terimlerini kullanarak ele almıştır. Güvenli bağlanma stiline sahip bireyleri ‘Çapa’, kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyleri ‘Ada’ ve kaygılı bağlanma stiline sahip bireyleri ‘Dalga’ terimleriyle ifade etmiştir.
Çapalar diğerleriyle ilişki kurmaya hazır, yaşamın getirdiklerine rahatlıkla uyum sağlayabilen, kendisine ve ilişkisine güven duyan kişilerdir. Karar ve sorumluluk alma becerileri gelişmiştir. Kendilerine ve ilişkilerine saygı duyarlar, destekleyicidirler.
Adalar olumlu benlik algıları gelişmiş kişilerdir. İlişki içerisinde kendi alanlarında daha mutlu ve yaratıcı olup, yakın iletişimi gereksiz bulurlar. İşlerini kendileri halletmekte, kendi kendilerine yeten insanlar olduklarını düşünmektedirler. İkili ilişkilerde partnerlerinin sürekli beklenti içinde olduğunu düşünüp tedirginlik yaşamaktadırlar.
Dalgalar ise cömert kişilerdir. Başkalarının mutluluğunu kendi mutluluklarından önde tutar, diğerleriyle birlikteyken en mutlu anlarını yaşarlar. Bu sebeple romantik ilişkilerde partnerlerinin bencil olduğunu düşünme eğilimleri vardır.












KAYNAKÇA
Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall, S. (1978). Patterns of attachment: A psychological study of the strange situation. Hillsdale, NJ: Erlbaum
Akbay, S. E. (2015). Ana-babaya bağlanma ile romantik yakınlık ve otantik benlik arasındaki ilişkilerde bağlanma stillerinin aracı rolünün incelenmesi (Doktora Tezi). Mersin Üniversitesi, Mersin.
Bartholomew K, Horowitz LM. (1991). Attachment styles among young adults: A test of a four- category model. J Pers Soc Psychol, 61, 226-244.
Bowlby, J. (1969). Bağlanma. Birinci Baskı (Çev. ed.: T. V. Soylu). Pinhan Yayıncılık, 2012.
Çalışır, M. (2009). Yetișkin bağlanma kuramı ve duygulanım düzenleme stratejilerinin depresyonla ilişkisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 1, 240- 255.
Gümüştepe, H. (2019). Çocukların bağlanma kaygısı ile bağlanma kaçınmasının okula bağlanma ve akran ilişkilerine etkisinin incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Okan Üniversitesi, İstanbul.
Hazan, C., & Shaver, P. (1987). Romantic love conceptualized as an attachment process. Journal of Personality and Social Psychology, 52(3), 511.
Işık, B. (2020). Altı yaş çocuklarının doğum şekillerinin (normal ve sezaryen doğum) annelerine bağlanma durumları arasındaki ilişkinin incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, İstanbul.
Main, M., Kaplan, N., Cassidy, J. (1985). Security in infancy, childhood, and adulthood : A move to the level of representation. Monographs of the Society for Research in Child Development, 50 (1), 66-104.
doi : 10.2307/3333827.
Morsünbül, Ü., Çok, F. (2013). Kimlik gelişiminde yeni bir boyut: seçeneklerin saplantılı araştırılması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5(40), 232- 244.
Nemutlu, B. (2020). Bilişsel çarpıtmaların çocukluk çağı travmaları ve bağlanma stilleri ile ilişkisinin incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Beykent Üniversitesi, İstanbul.
Sarı, T. (2017). Kişiliğin diğer yönlerini araştıran mini kuramlar. İçinde D. Geçtanırım-Kurt ve Çetinkaya- Yıldız (Ed.), Kişilik kuramları (ss: 550- 587). (İkinci Baskı). Ankara: Pegem Akademi.
Tatkin, S. (2011). Sevgi ile Bağlanma. Birinci Baskı (Çev.: H. S. Barutçuoğlu). Dijoyen Yayıncılık, İstanbul.
Tüzün, O. ve Sayar, K. (2006). Bağlanma kuramı ve psikopatoloji. Düşünen Adam Dergisi, 19 (1), 24- 39.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bebeklikten Yetişkinliğe Bağlanma Stilleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlayda ATICI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlayda ATICI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlayda ATICI Fotoğraf
Psk.İlayda ATICI
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlayda ATICI'nın Makaleleri
► Bebeklikten Yetişkinliğe Depresyon Psk.Burçak ÖZDEMİR
► Bağlanma Stilleri Psk.Yağmur Erişen YALDIZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Bebeklikten Yetişkinliğe Bağlanma Stilleri' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:19
Top