2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ruhsal Travma ve Kuramlar
MAKALE #22361 © Yazan Uzm.Psk.Fuat BALSAK | Yayın Mayıs 2021 | 1,825 Okuyucu
Travmatik bir olaya maruz kalan herkes travmaya bağlı bir psikopatoloji geliştirmez. Dolayısıyla, travmaya bağlı psikopatolojilerden biri olan TSSB’yi geliştiren kişilerde bir çeşit yatkınlıktan söz edilebilir. Bu yatkınlık genetik ya da sonradan edinilmiş olabilir. Bu nedenle, TSSB’nin ortaya çıkışını açıklamaya yönelik çok sayıda psikolojik kuram ileri sürülmüştür. İlgili yazın incelendiğinde, TSSB’nin anlaşılmasında en kapsamlı açıklamaları, bilişsel yaklaşıma dayanan kuramların önerdiği görülmektedir. Travmatik bir yaşantının ardından neden bazı insanlar psikopatoloji geliştirmezken bazılarının geliştirdiğini açıklamanın yanı sıra, hastalığın belirtileri ve gidişini anlamada bu kuramların tümünün katkısı vardır. Uygulamaya dönük olabilmesi için bazı kuramsal açıklamalara bu bölümde kısaca değinilecektir. Travmatik stresi açıklayan biyolojik ve ruhsal süreçlerle ilgili pek çok model olmasına karşın, çoğunluğu bu bölümün dışında tutulacaktır. Bu bilgileri, travmaya uğramış kişiye yönelik psikoeğitimde kullanmak yararlı olabilir. İnsanlar yaşadıkları ruhsal sorunların nedenlerini bilmek isterler. Olası nedenleri uzman bir kişinin, örneğin bir hekimin, ağzından duymak kişinin, yaşadığı belirtileri daha kolay anlamasını sağlayarak rahatlamasına yol açabilir.

Hazır ve Kültürel Korkular:
İnsanların evrimsel ya da genetik olarak “hazırlandığı” bazı korkular vardır. Köpek balığı, yılan, örümcek, karanlık, yükseklik gibi nesne ve durumlara ilişkin korkular bu türdendir. Depremler gibi büyük doğal afetler de taşıdıkları özellikler nedeniyle bu temel korkuları canlandırabilir. Toprak, tüm kültürlerde insanın temel güven duygusunu oluşturan en önemli yapılardan birisidir. Birçok kültürde bir “ana” özelliğindedir. ‘Yerin yarılması’ insanın güven duygusunu sarsan en önemli olaylardandır. Farklı ve kültürel boyutu olan bir diğer öğe ise, kıyametle ilgili düşüncelerdir. Dini öğretilerde yer alan kıyamet tasvirlerinde depremi andıran pek çok özellik bulunmaktadır. Belki de bu nedenlerle, birçok kişi için deprem yaşantısı bir “kıyamet” olarak algılanmaktadır. Tüm bunlar afete ilişkin korkularının hazırlayıcı etkenlerindendir. İnsanın afet ve travma karşısında korkusuz olmadığının göstergesidirler.

Stres-Tepki Kuramı:
İnsan beyni, yaşadığı travmatik olay ve ilişkili özellikleri, var olan bilişsel şemaları ile bütünleştirme eğilimindedir. Bir başka deyişle, yaşadığı bir olayı bir anlamda sindirmek ister. Travmatik olayın ardından başlangıçta ortaya çıkan şaşkınlık tepkisini, bu sindirim süreci izler. Daha önceden bildiği, sindirdiği, uyum gösterdiği her türlü yapı veya şemanın dışında kalan bu olayı kendi dışında tutmak için savunmaya geçer. Böylece kişi bir duygu kısırlılığı ya da yadsıma yaşayabilir. Diğer taraftan, beyin özümseme ve sindirmeyeçalıştıkçakaygısı, korkusu artar; sindirme sürecisekteye uğrar. Bu sindirme - sindirememe mücadelesi içinde travmatik yaşantıyla ilgili görüntüler yeniden göz önüne gelir, kâbuslar ve istenmeyen düşünceler şeklinde yeniden bilince çıkar. Sindirme veya özümseme eğilimi ve savunma mekanizmaları arasındaki gerilim sonucunda kişi, şemaları ile travmatik olaya ilişkin bilgiyi bütünleştirmeye çalıştıkça ısrarlı düşünceler ve duygu kısırlığı-yadsıma arasında gidip gelir. Böylece, travmatik stres tepkileri (travma sonrası tepkiler) ortaya çıkar.

Temel Varsayımlar:
Bireyin sahip olduğu temel varsayımlar üç ana grupta ele alınmaktadır: a)Dünyanın iyiliği b) dünyanın anlamlılığı c) benlik değeri.
Travmatik olaylar bireyin bu varsayımlarını sarsarak, dünya ve kendisiyle ilgili olumlu inançlarını sorgulamasına, kendi incinebilirliğini fark etmesine neden olmaktadır. Travma mağdurları, yaşadıkları şeyin kendilerine olabileceğini hiç düşünmediklerini, olaydan sonra incinebilir, güvensiz ve korunmasız hissettiklerini belirtmektedir. Travma mağdurlarının bu tepkisi, travmaya maruz kalmamış bireyin genellikle bir “incinmezlik yanılsaması (‘bu bana olmaz’ duygusu)” temelinde yaşamını sürdürdüğü konusunda bilgi vermektedir. Kişiler, travmatik yaşantının kendi varsayımlarını sarsması sonucunda, yanılsamalarıyla yüzleşmeye; bir başka deyişle, kötü şeylerin kendisine ve sevdiklerine de olabileceğini anlamaya başlar. Travma ve afetler bu temel inanç ve varsayımları yıkar. Böylece, ruhsal travma yaşantısı olan kişi için dünya güvenilmez ve tehditlerle dolu bir yer haline gelir.

Korku Koşullanması:
Davranışsal modelde anksiyetenin kazanılması, kaçınmanın öğrenilmesine vurgu yapan Mowrer’ın iki etkenli kuramı ile açıklanır. Bu kurama göre korku klasik koşullanma yolu ile kazanılır ve edimsel koşullanma yolu ile sürdürülür. Travmatik yaşantı sırasında bulunan iç ve dış uyaranlar travmaya verilen aşırı yanıtın etkisiyle koşullu uyaranlar haline gelirler. Koşullu uyaranlarla karşılaşmak ise korku tepkisinin koşullandırılmasına neden olur. Buna göre, yansız (neutral) bir uyaran klasik koşullanma süreçleri sonucunda endişe ve korku veren itici (aversive) bir uyaran haline gelir ve anksiyeteyi ortaya çıkarır. Kişi zamanla koşullu uyaran tarafından ortaya çıkan anksiyetesinin, yaptığı veya yapamadığı bazı davranışlarla azaldığını keşfeder. Anksiyeteyi azaltan bu davranış (bir anlamıyla kaçınma davranışı) ise zamanla pekiştirilir. Kaçınma davranışı öğrenildiğinde ise sönmeye karşı oldukça dirençli olur. Sönmeden kastedilen, koşulsuz uyaranın olmadığı durumlarda koşullu uyaranın sürekli olarak bulunmasıyla koşullu tepkinin azalmasıdır. İki etken kuramı TSSB’nin aşırı uyarılmışlık ve kaçınma belirtilerinin sürmesini açıklamaya yardımcıdır

Bilişsel / Düşünsel Hatalar:

Bilişsel modele göre, anksiyete ve benzeri duygusal sorunlara uyumsuz ve gerçekci olmayan düşünme biçimleri neden olur. Tehdidin nasıl algılandığı, kestirilebilirliği ve kontrol edilebilirliği gibi bilişsel değişkenlerin TSSB’nin gelişimi ve sürmesinde etkili olduğu düşünülür. Stres etkeninin özellikleri de yanıtın ortaya çıkmasında önemlidir. Model, bilişsel algılama kadar tekrar yaşama, rüyalar ve uyarılmışlık tepkilerini ortaya çıkaran travmatik bellek içindeki yanıt elemanlarına da önem verir. Ayrıca sosyal destek, yaşam olayları, başa çıkma yetenekleri, aile öyküsü ve psikopatolojik öykü gibi çeşitli etmenlerin koruyucu ya da ortaya çıkarıcı rolleri vardır.
Anksiyete bozukluğu olan kişiler tehlikeyi olduğundan fazla abartıp, kendi kaynaklarını ve stres etkeniyle ilgili başa çıkma yeteneklerini küçümseme eğilimindedirler. Travmalardan sonra kişilerde “ya hep ya hiç” tarzı düşünme, aşırı genelleştirme, olumsuzlukları büyütüp olumlu olayları görmezden gelme, kişiselleştirme ve kendini suçlama, olduğundan güçlü görünmeye çalışma gibi düşünce hataları ve tutumlar öne çıkar. Bu tür düşünce, inanç ve tutumlar kişinin psikolojisini olumsuz yönde etkiler.
Kişinin travmanın nedenine yaptığı atıf ve travmatik yaşantıya verdiği anlam da bir diğer önemli noktadır. Tehlike veya tehditle ilgili inançlar anksiyete ve korkunun gelişmesinde temel bir role sahiptir. Yaşanılan felaketin boyutlarını sonradan öğrenmek bile (“nasıl bir felaketten kurtulmuşum, her şeyimi kaybedebilirdim”), travmanın anlamının değişmesine ve kişinin psikolojisinin değişmesine yol açabilir. Çeşitli “güvenlik nesneleri”nin koruyuculuklarına ilişkin inançlar da anksiyetenin azalmasını sağlamakla birlikte psikopatolojinin sürmesine zemin hazırlar.
Travmatik stresörlerin kestirilemez ve kontrol edilemez olması korkuya ilişkin yanıtların oluşması ve sürmesinde oldukça önemli bir role sahiptir. İnsanlar kestirilebilir ve kontrol edilebilir stresörleri kestirilemez ve kontrol edilemez olanlara tercih ederler. Stresörün kestirilebilirliğinin travmatizasyona karşı koruyucu bir rolü olduğu gösterilmiştir. Kontrol edilemez stresörlere eşlik eden koşullu ve yansız uyaranlar genellikle daha fazla korku yaratırlar. Bu duruma hazırlıklı olmak ve durumun kontrol edilebilirliğinin bilinmesi uyaranın yarattığı stresi azaltır. Bunun tersinde ise öğrenilmiş çaresizlik, yani süreğenleşmiş korku, yanıt vermekte ve yanıtların etkili olduğunu görmekte güçlük ve ilişkili bozukluklar ortaya çıkar. Kontrol kaybına ilişkin inanç veya kontrol kaybı travma sırasında ortaya çıkabileceği gibi sonrasında da gözlenir. Travma sonrasında karşılaşılan güçlükler ve yaşam olaylarının olumsuz sonuçlarını veya etkilerini değiştirmek için yapılan eylemler kontrol edebilirlik duygusuyla ilişkilidir. Bu durumun psikopatolojiye karşı koruyucu bir işlevinin bulunduğu düşünülmektedir.

—————————————————
*Yılmaz, B. Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na İlişkin Psikolojik Kuramlar. Ruhsal Travma Yazıları (Ed. Tamer Aker ve Ufuk Sezgin). Kocaeli
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ruhsal Travma ve Kuramlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Fuat BALSAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Fuat BALSAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Fuat BALSAK Fotoğraf
Uzm.Psk.Fuat BALSAK
Diyarbakır (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Fuat BALSAK'ın Makaleleri
► Ruhsal Travma Psk.Dnş.Esmanur BOLAT
► Ruhsal Travma Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL
► Çocuklarda Ruhsal Travma Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Ruhsal Travma ve Kuramlar' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:48
Top