Affetme
AFFETME
Ruhsal iyileşme yaşamak isteyen her yetişkinin, küçük çocukları gözlemleyerek kendi özünü hatırlamasını öneririm. Oyuna odaklanarak sürekli bir merak duygusu içinde oyundan oyuna koşan çocuklar, yaşamın en büyük rehberleridir aslında. Ve küskünlük denilen duygu onlar için iki oyun arasında yaşanan, sımsıcak sarılmayla yerini sevgiye bırakan bir duygudur...
Yaşam yolculuğunuz her zaman bir çocuğun oyunu saflığında geçmez ne yazık ki, gün olur çocuk saflığınızla kolayca affettiğiniz olayların içeriği değişir,kumdan kalenizi bozan arkadaşınızı kovanızla kovalayıp, denize attığınız, şakayla karışık boğuşmaların, ardından birlikte kale yaptığınız kaleler değildir dağılan... Yaşam yolunuzda size zarar veren,evinize yuvanıza saldıran hayatınızı kökten değiştiren size büyük acılar yaşatan insanlar girer sahnenize, bir şekilde yaralanırsınız, yaşamınız alt üst olur, ağır travmalar yaşamışsınızdır, aklın alamayacağı kadar derin acılar yaşatmıştır size en yakın dostunuz, eşiniz,arkadaşınız belki de ailenizin en yakın bireyleri veya hiç tanımadığınız birileri..Tam da bu travmanın orta yerinde, siz acı içinde kavrulurken birisi gelip size diyor ki affet ve özgürleş... Böyle yoğun duygusal acının içindeyken, sizden akması gereken duygulara, düşüncelere, savunma düzeneklerine, müdahale etmektir acının tam orta yerin de “affet” demek... Olaylar henüz tazeyken yaşanılan tüm isyan duyguları,tüm öfke ve kızgınlık ifadeleri söylenilen ve ifade edilen tüm duygular vücudunuza giren bir mikropla savaşan bağışıklık sisteminin çalışması kadar doğal ve gereklidir. Yaşanılan olayın yarattığı şok ve kabul edememe duygularının yaşanması gerekli bir süreçtir. Yaşadığınız durumu anlamlandırıp, değerlendirmeden siz yaşadıklarınızı sindirmeden kimseyi isteseniz de affedemezsiniz. Affetmeyi bir insana veya bir olaya karşı biriktirdiğiniz negatif duyguları bırakmak olarak tanımlıyoruz. Eğer bu duyguları ifade etmez kendi duygularınızı kabul etmez onları bastırırsanız yüzeyde affettim bitirdim deseniz de yüzünüze ruhunuzun ışığı yansımaz içten içe havasız kalır nefes alamazsınız.
Affetmekle ilgili olarak yaptığı spiritüel çalışmalara, meditasyonlara olumlamalara rağmen içinde öfkesi, kızgınlığı bitmemiş geçmişin acı veren anılarından,bitmemiş işlerinden özgürleşememiş pek çok danışanım oldu .Affetme süreci uzadıkça geçmişin yükünü bırakamıyorum endişesi ile iç çatışmaları daha da artan mutsuzlaşan kişilerin sayısı hiç de az değil.
Öncelikle hiç kimse hiçbir şey için mecbur değil,durumu kabul etmek sürecin akışını hızlandıran bir yöntemdir... Siz geçmişinizde size zarar veren kişileri affetmek zorunda değilsiniz,amaçlanan durum o insanları taşımayı bırakmaktır. Onların yaptıklarının karşılığında neler yaşayacağı, nelerle karşılaşacağı sen affetsen de ilahi sistemin işi... Fakat doğan yeni günü görmeniz gelen mutlulukları kucaklamanız için ellerinizin boş gözlerinizin de açık olması lazım..İşte gerçekte affetmek diye anlatılan şey zihin ekranınıza oturtup hemen her gün anıp kızdığınız öfkelendiğiniz insanların hayallerini evinizden çıkarmaktır. Size zarar veren kişileri her gün evinize alır mısınız?Geçmişin hikayesini her gün anıp öfkelendikçe, eviniz de olmak sizin için gittikçe acı veren bir süreç olmaya başlar...Geçmişin bitirilmemiş işleri söylenmemiş sözleri,yarım bırakılmış hikayeleri psikoterapi sürecinde ele alınıp tamamlandıkça bilincinizin kontrolünü de ele almış olursunuz. Yaşanılan olayların içinde kendinizi suçluyor söylemediğiniz sözler için,yapamadığınız savunma için kendinize kızgın olabilirsiniz. Sizi yoran ve hemen her gün zihninizi meşgul eden geçmiş yükünüz varsa bir ruh sağlığı uzmanından destek almanız yüklerinizi bırakmanıza vesile olur. Size büyük kötülükler yapan insanları bulunduğunuz bilinç seviyesine göre kısa sürede affedebilirsiniz de affetmeniz yıllarca sürebilir de...
Henüz farkına varmamış geçmişin hesap defterini açık tutuyor ve her gün yeniden defteri açıp aynı borçlu alacaklı hesabını ekranında tutuyor olabilirsin, tamam orada kal şimdilik, durumunu kabul et ve eldeli işlemleri hatırla, her gün açtığın bu sayfadaki işlem hatan eldeki BİR’i yani kendini unutmak olmasın...Hayatınıza giren çıkan insanların hayali ve onlara olan kızgınlığınız ve öfkeniz bazen o kadar büyük bir yer kaplar ki zihin evinizde, kendinizi unutursunuz.
Eğer siz gizli hazineniz için yola çıkmışsanız başınıza gelen tüm olayların sizden size yansımalar olduğunu anlarsınız, işte o zaman gerçek gücünüze ve özgürlüğünüze kavuşursunuz,hazineniz o kadar ışıltılıdır ki o sonsuz güzellik karşısında geçmişe dair tüm hesap defterlerini kapatır, yaşadığınız tüm zorlu deneyimlere teşekkür edersiniz, yaşam yolunuza koyduğunuz taşları kaldırırsınız. Bilinçsiz seçimlerinizin farkına vararak, kurban rolünü bırakıp yaşamınızın başrol oyunculuğuna geri döndüğünüzde, yaşam size doğru tüm güzelliklerini akıtmaya başlayacaktır bundan sonrasına siz karar verin evinize kim gelsin?
Eğer tüm yüklerinizi bırakmış ve yeni yükleriniz için bir çuval taşımıyorsanız o zaman sevgi ve muhabbet sofrasında iftar açıyorsanız demektir. Aşağıda sözlerini paylaştığım değerli tasavvuf üstadı Mehmet Rasim Mutlu’ya ait ilahi gönlünüze değsin..
Mecalim Yok
Sevgi muhabbet var iken,
Fitne şerre mecalim yok
Elele tutmak var iken
Fitne şerre mecalim yok
Sürme beni bu devrana
Takatim yok, takatim yok
Aşk-ı dili bivefaya
Mecalim yok ,mecalim yok
Sana verecek bir canım yok
Allah Allah, Allah Allah...
Dilde dildarı görmeye
Gülü ranaya sormaya
Aradığını bulmaya
Mecalim yok mecalim yok."
Mutlu ümit kesmez senden
Ne canından ne de tenden
Terk etmeyi cümlesinden
Mecalim yok mecalim yok.
Mehmet Rasim Mutlu
Sevgiyle kalın kendinize yol alın...
Müjgan Sonuç
Uzm.Psikolojik Danışman
Ruhsal iyileşme yaşamak isteyen her yetişkinin, küçük çocukları gözlemleyerek kendi özünü hatırlamasını öneririm. Oyuna odaklanarak sürekli bir merak duygusu içinde oyundan oyuna koşan çocuklar, yaşamın en büyük rehberleridir aslında. Ve küskünlük denilen duygu onlar için iki oyun arasında yaşanan, sımsıcak sarılmayla yerini sevgiye bırakan bir duygudur...
Yaşam yolculuğunuz her zaman bir çocuğun oyunu saflığında geçmez ne yazık ki, gün olur çocuk saflığınızla kolayca affettiğiniz olayların içeriği değişir,kumdan kalenizi bozan arkadaşınızı kovanızla kovalayıp, denize attığınız, şakayla karışık boğuşmaların, ardından birlikte kale yaptığınız kaleler değildir dağılan... Yaşam yolunuzda size zarar veren,evinize yuvanıza saldıran hayatınızı kökten değiştiren size büyük acılar yaşatan insanlar girer sahnenize, bir şekilde yaralanırsınız, yaşamınız alt üst olur, ağır travmalar yaşamışsınızdır, aklın alamayacağı kadar derin acılar yaşatmıştır size en yakın dostunuz, eşiniz,arkadaşınız belki de ailenizin en yakın bireyleri veya hiç tanımadığınız birileri..Tam da bu travmanın orta yerinde, siz acı içinde kavrulurken birisi gelip size diyor ki affet ve özgürleş... Böyle yoğun duygusal acının içindeyken, sizden akması gereken duygulara, düşüncelere, savunma düzeneklerine, müdahale etmektir acının tam orta yerin de “affet” demek... Olaylar henüz tazeyken yaşanılan tüm isyan duyguları,tüm öfke ve kızgınlık ifadeleri söylenilen ve ifade edilen tüm duygular vücudunuza giren bir mikropla savaşan bağışıklık sisteminin çalışması kadar doğal ve gereklidir. Yaşanılan olayın yarattığı şok ve kabul edememe duygularının yaşanması gerekli bir süreçtir. Yaşadığınız durumu anlamlandırıp, değerlendirmeden siz yaşadıklarınızı sindirmeden kimseyi isteseniz de affedemezsiniz. Affetmeyi bir insana veya bir olaya karşı biriktirdiğiniz negatif duyguları bırakmak olarak tanımlıyoruz. Eğer bu duyguları ifade etmez kendi duygularınızı kabul etmez onları bastırırsanız yüzeyde affettim bitirdim deseniz de yüzünüze ruhunuzun ışığı yansımaz içten içe havasız kalır nefes alamazsınız.
Affetmekle ilgili olarak yaptığı spiritüel çalışmalara, meditasyonlara olumlamalara rağmen içinde öfkesi, kızgınlığı bitmemiş geçmişin acı veren anılarından,bitmemiş işlerinden özgürleşememiş pek çok danışanım oldu .Affetme süreci uzadıkça geçmişin yükünü bırakamıyorum endişesi ile iç çatışmaları daha da artan mutsuzlaşan kişilerin sayısı hiç de az değil.
Öncelikle hiç kimse hiçbir şey için mecbur değil,durumu kabul etmek sürecin akışını hızlandıran bir yöntemdir... Siz geçmişinizde size zarar veren kişileri affetmek zorunda değilsiniz,amaçlanan durum o insanları taşımayı bırakmaktır. Onların yaptıklarının karşılığında neler yaşayacağı, nelerle karşılaşacağı sen affetsen de ilahi sistemin işi... Fakat doğan yeni günü görmeniz gelen mutlulukları kucaklamanız için ellerinizin boş gözlerinizin de açık olması lazım..İşte gerçekte affetmek diye anlatılan şey zihin ekranınıza oturtup hemen her gün anıp kızdığınız öfkelendiğiniz insanların hayallerini evinizden çıkarmaktır. Size zarar veren kişileri her gün evinize alır mısınız?Geçmişin hikayesini her gün anıp öfkelendikçe, eviniz de olmak sizin için gittikçe acı veren bir süreç olmaya başlar...Geçmişin bitirilmemiş işleri söylenmemiş sözleri,yarım bırakılmış hikayeleri psikoterapi sürecinde ele alınıp tamamlandıkça bilincinizin kontrolünü de ele almış olursunuz. Yaşanılan olayların içinde kendinizi suçluyor söylemediğiniz sözler için,yapamadığınız savunma için kendinize kızgın olabilirsiniz. Sizi yoran ve hemen her gün zihninizi meşgul eden geçmiş yükünüz varsa bir ruh sağlığı uzmanından destek almanız yüklerinizi bırakmanıza vesile olur. Size büyük kötülükler yapan insanları bulunduğunuz bilinç seviyesine göre kısa sürede affedebilirsiniz de affetmeniz yıllarca sürebilir de...
Henüz farkına varmamış geçmişin hesap defterini açık tutuyor ve her gün yeniden defteri açıp aynı borçlu alacaklı hesabını ekranında tutuyor olabilirsin, tamam orada kal şimdilik, durumunu kabul et ve eldeli işlemleri hatırla, her gün açtığın bu sayfadaki işlem hatan eldeki BİR’i yani kendini unutmak olmasın...Hayatınıza giren çıkan insanların hayali ve onlara olan kızgınlığınız ve öfkeniz bazen o kadar büyük bir yer kaplar ki zihin evinizde, kendinizi unutursunuz.
Eğer siz gizli hazineniz için yola çıkmışsanız başınıza gelen tüm olayların sizden size yansımalar olduğunu anlarsınız, işte o zaman gerçek gücünüze ve özgürlüğünüze kavuşursunuz,hazineniz o kadar ışıltılıdır ki o sonsuz güzellik karşısında geçmişe dair tüm hesap defterlerini kapatır, yaşadığınız tüm zorlu deneyimlere teşekkür edersiniz, yaşam yolunuza koyduğunuz taşları kaldırırsınız. Bilinçsiz seçimlerinizin farkına vararak, kurban rolünü bırakıp yaşamınızın başrol oyunculuğuna geri döndüğünüzde, yaşam size doğru tüm güzelliklerini akıtmaya başlayacaktır bundan sonrasına siz karar verin evinize kim gelsin?
Eğer tüm yüklerinizi bırakmış ve yeni yükleriniz için bir çuval taşımıyorsanız o zaman sevgi ve muhabbet sofrasında iftar açıyorsanız demektir. Aşağıda sözlerini paylaştığım değerli tasavvuf üstadı Mehmet Rasim Mutlu’ya ait ilahi gönlünüze değsin..
Mecalim Yok
Sevgi muhabbet var iken,
Fitne şerre mecalim yok
Elele tutmak var iken
Fitne şerre mecalim yok
Sürme beni bu devrana
Takatim yok, takatim yok
Aşk-ı dili bivefaya
Mecalim yok ,mecalim yok
Sana verecek bir canım yok
Allah Allah, Allah Allah...
Dilde dildarı görmeye
Gülü ranaya sormaya
Aradığını bulmaya
Mecalim yok mecalim yok."
Mutlu ümit kesmez senden
Ne canından ne de tenden
Terk etmeyi cümlesinden
Mecalim yok mecalim yok.
Mehmet Rasim Mutlu
Sevgiyle kalın kendinize yol alın...
Müjgan Sonuç
Uzm.Psikolojik Danışman
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Affetme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
