2007'den Bugüne 92,756 Tavsiye, 28,304 Uzman ve 20,056 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çatışma -İyi Tanıklık-
MAKALE #23233 © Yazan Uzm.Psk.Funda DOĞAN | Yayın YENİ Eylül 2024 | 162 Okuyucu
Mitler, destanlar, halk öyküleri toplulukların ortak ürünleridir ve ruhsallıkla ilgili bilgiler taşır. Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud da kuramını oluştururken halk hikâyelerinde tekrarlayan içeriklerin analizlerini yapmış, bulgularını danışanlarının rüya malzemeleri ile karşılaştırmış ve ruhsallıkla ilgili birtakım çıkarımlara ulaşmaya çalışmıştır. Bu yazıda söz etmek istediğim Kral Oidipus öyküsü, Freud’un kuramında oidipus kompleksi kavramı olarak ismen de yer almış, psikanalizde yer bulmuş önemli mitolojik metinlerdendir.

Oidipus, kâhinin babasını öldürüp annesi ile evleneceğini söylemesi üzerine, yaşadığı diyarı ve ailesini terk eder. Yolda bir grup yabancı ile karşılaşır ve onları çıkan arbedede öldürür. Oidipus bilmemektedir ancak öldürdüğü kişiler Kral Laius ve adamlarıdır. Yola devam eder ve ulaştığı diyarda kenti çözümsüz bırakan bir bilmeceyi çözerek merhum Kral Laius’un eşi kraliçe ile evlenir ve o diyarın kralı olur. Oidipus’un kral olarak başa geçtiği kentte yıllar sonra çeşitli sorunlar baş göstermeye başlar. Kâhinler, Thebai kentinde, felaketler, hastalıklar, çeşitli şekilde gerçekleşen ölümlerin sebebini Kral Laius’un cinayetinin sorumlusunun bulunamamasına bağlar. Kentin yaşadığı zorlukları aşabilmesi için cinayet aydınlatılmalıdır. Kral Oidipus’un trajedisi de katili ararken ortaya çıkar. Katili arama süreci onu öz babasını öldürüp annesi ile evlenmiş olduğu gerçeğine götürür.

Freud metni bebeğin deneyimlediği gelişimsel süreçleri betimlemek için kullanmıştır. Psikanalitik bakışta, odipal süreç kabaca erkek bebek açısından, bebeğin anne ile evlenmesinin yasak olduğunu anlaması ve anneye yönelik arzuyu bastırması olarak görülebilir. Bu odipal yasa sayesinde bebek, anneden ayrışır, babaya da o ilişkide bir yer verilmiş olur ve çocuk ileride farklı bir partner arayışına yönlendirilmiş olur. Yasa arzuyu sınırlar ve arzu belli sınırlar içerisinde deneyimlenebilir artık. Bu açıdan toplumsallaşma için de önemli bir süreçtir.

Arzu ve arzuyu sınırlayan yasa Sağlıklı Yetişkin modunun işlevleri açısından da çok önemlidir. Sağlıklı Yetişkin tıpkı ödipal yasadaki gibi çocuk modun hazzı deneyimlemesine hem izin verebilmeli hem de gerekli gördüğü yerde sınır koyabilmelidir. Hazza sınır konamadığında Dürtüsel veya Disiplinsiz Çocuk modlarında gördüğümüz gibi kişi için farklı zorluklar olabilmektedir. Aynı şekilde toplum olarak da bir arada yaşarken arzu ve arzuyu sınırlayan yasa arasındaki denge çok önemlidir. Tıpkı anne ile çocuğu ayıran ve ilişkilerini düzenleyen yasa gibi toplum olarak da bizi bizle kendi başımıza bırakmayan yasaların varlığı çok önemlidir. Bu yasalar, Sağlıklı Yetişkin modun işlevleri ile düzenlendiği takdirde herkes için koruyucu, kapsayıcı ve yer açıcı olacaktır. Eleştirel Ebeveyn modun düzenlemesiyse uçlarda olması sebebiyle zorluklara yol açar. Ya beklentiler çok iyi, çok güçlü olmak gibi ötekine hiç yer açmaz ve sınırsızdır ya da hazza yönelik keyfe izin vermeyen ketleyici yasaklardır.

Metin psikanalizde genellikle ruhsallığın bireysel boyutuyla ilgili ele alınsa da, toplumsal felaketler ve aydınlatılmamış cinayetler arasında kurduğu bağlantı vasıtasıyla bize toplumsal dinamiklerle de ilgili önemli imalarda bulunmuş oluyor. Bir kentte aydınlatılmadan kalmış bir cinayet felaketlere sebep olabilir. Toplumlar, Kaçınma ve Teslim Olma baş etme modları ile yüzleşemediği durumları tekrar tekrar yaratmaya eğilimlidir. Bireysel hayatlarımızda da benzer durum oluşmaz mı? Görmezden geldiğimiz şeyleri yok sayarken onları meydana getiren sebepleri de görmezden gelmiş oluruz. Travmatik sonuçlardan kaçınma veya sebeplerle samimi bir yüzleşememe inkâra ve belli yıkıcı döngülerin değişmek yerine artarak devam etmesine sebep olur. İnkârı sürdürmek de zorlandığımız zamanlarda Savaş modu ile travmatik gerçekliğe saldırma ve şiddete yönelik haklılık duyguları yıkıcı toplumsal çatışma ortamını besleyen başlıca dinamiktir.

Çatışma ortamında uzlaşmayı sağlayacak kişiler tanıklardır. Tanıklar tarafların şiddetine sınır koyarak ve şiddeti onaylamayarak şeffaf ve koruyucu bir şekilde gözlemci olabilirse, şiddeti doğuran karanlığa ışık tutmuş olur. Ancak sözü edilen baş etme modları tanıkları işlevsiz hale getirir. Tanıklar bu baş etme modlarını kullandığında sessiz kalır, görmezden gelir veya şiddeti haklı bularak şiddete taraf olur.

Hikâyede etkileyici olan kısımlardan birisi şudur ki Kral Oidipus dahi kalabalığa hesap sorar. ‘Kralınızı öldüren kişiyi bulmaktan sizi uzak tutan ne oldu?’ şeklinde haykırır halkına. Failin sorduğu bu hesap anlamlıdır, kalabalığın iyi tanıklık yapamadığı yerde fail de huzursuzdur. Kolektif inkâr onun inkârını besler. Ama bilinçdışı suçluluk keşfedilmeyi adeta bekler gibidir. İlker Özyıldırım’ın da Psikanaliz Yazılarının 35. Sayısının önsözünde ifade ettiği gibi çeşitli felaketler ile hikâyede sembolize edilen şey suçluluk duygusudur. Ceza olarak betimlenen felaketler hem kalabalığın inkârının hem de Oidipus’un inkârının getirdiği bilinçdışı suçluluğa karşılık gelmektedir.
Felaketler şeklinde geri dönen suçluluk duygusu ile baş edebilmek için fail de tanıkların koruyuculuğuna ihtiyaç duymaktadır. Hem benzer eylemleri icra etmekten hem de inkâr edilmiş suçun yakıcı suçluluğundan onu kurtaracak şey tanıklardır. Nitekim hikâyede de benzer bir süreç işler. Kalabalık bu sorunun peşine düştükçe, kolektif arzu Oidipus’un da travmatik gerçek ile yüzleşmesini sağlar. Böylece bilinçdışı suçluluk kabul edilmiş bir suçluluğa dönüşür. Sağlıklı Yetişkinin bizi ketleyen bir suçluluk duygusunu, gerçekçi olan ve olmayan kısmını ayırarak bizi geliştiren bir pişmanlık duygusuna döndürebilmesi ancak bu aşamada mümkün olur.

Topluluklar da geçmişte yaşanmış travmatik yaşantılar ile yüzleşebilirse, toplumun farklı kesimlerini birbirinden ayıran bilinçdışı suçluluk ile çalışma imkânı bulunmuş olur. Böylece travmatik yaşantılarla yüzleşememenin oluşturduğu bariyerler aramızda daha az yer bulur. Yüzleşme, benzer durumlara karşı koruyucu bir takım sistemleri de devreye sokmayı kolaylaştıracağı için, benzer şekilde örselenmeye devam eden mağdur grupların oluşmasına karşı da toplumsal koruyuculuk sağlar.

Bireysel terapide de yapmaya çalıştığımız, Sağlıklı Yetişkin modunun tanıklık kabiliyetini güçlendirmektir. Eğer Sağlıklı Yetişkin bir olayı meydana getiren süreçlerimize tanıklık edebilir, duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı tanımlayabilirse, bugün pişman olduğumuz olaylarla yüzleşmemiz, üzüldüğümüz bir olay olarak o olayı tanımlayabilmemiz ve o olaydan sonuçlar çıkarmamız mümkün olur. Eleştirel Ebeveyn ise kötü bir tanıktır. Sadece sonuçlara bakar, pişman olduğumuz olayın tüm benliğimize hükmetmesine sebep olur ve bizi suçlu ilan eder. Pişmanlığı katı bir suçluluk duygusuna döndürür. Aslında baş etme modlarına geçiş yapmamızın sebebi de tam olarak eleştirel yanın bu genelleştirici, dışlayıcı ve yargılayıcı tutumudur. Cezalandırılma ve yargılanma kaygısına sebep olur. İkinci şanslardan ve iyi yanlarımızdan söz etmediği için bizi bir çıkmaza sürükler. Bu sebeple Eleştirel Ebeveyn sesleri, toplumsal barışa hizmet etmediği gibi çatışma ortamını besler.

Freud, Kitle Psikolojisi isimli kitabında, kitlelerin tek tek bireylerin hayatlarında davranabileceklerinden daha ilkel davranma eğiliminde olduğundan söz eder. Söz konusu toplumsal çatışmalar olduğunda baş etme modlarını kitle olarak kullanma eğilimiz bireysel hayatlarımızda kullanma eğilimimizden daha yüksek olur. Sorumluluğun başkalarıyla paylaşılıyor olması, kitlesel yapılarda bulaşıcılığın yüksek olması, kitlenin tepkisini çekmekten korkmak gibi birçok faktör bizi Sağlıklı Yetişkin yerine baş etme modları vasıtasıyla davranmaya itebilir. Kitle olarak baş etme modlarına geçişimize karşı koruyucu faktör oluşturacak şey yine Eleştirel seslerimizle yüzleşme, onun kişiler ve kitleler üzerinde oluşturduğu baskıyı görme ve onun beklentilerini ve yargılarını Sağlıklı Yetişkin kanalından sorgulamadır.
Bu bağlamda toplumsal mesajlarımızda ayrımcı ve yargılayıcı olmak yerine bütünleştirici ve kapsayıcı mesajları ön plana çıkarmak hepimize yer açan ve herkesi güvende tutan bir kültür oluşturmaya yardımcı olur. Böyle bir kültüre çatışmaların yıkıcı olmasını önleyebilmek için ihtiyacımız var. Mesela düşman söylemine yatkın bir toplumsal yapımız varsa, Eleştirel ses bir çatışma durumunda bizi zarar göreceğimize dair yoğun kaygıya kolaylıkla sürükleyebilir. Biz de kendimizi koruyabilmek adına Aşırı Telafi modunda düşman söylemine katılabilir ve şiddeti haklı bulabiliriz. Böyle bir dünyada herkes değil sadece güçlü konumda olan güvende olur. Bu sebeple bizi koruyan saldırgan gücü daha sonra da bırakmak istemeyebiliriz. Bu bulaşıcılıktan korunabilmek için yıkıcı bir çatışma ortamı yoksa dahi toplumsal yapıdaki bu tarz eğilimleri fark edip azaltmaya çalışmalıyız. Bizi toplum olarak zorlanacağımız bir durumda baş etme modlarının seline kapılmaktan koruyacak şey bu olacaktır.

Sağlıklı Yetişkin işlevlerinin yer bulduğu, yüzleşmeye açık toplumlarda ancak koruyucu ve kapsayıcı olan iyi tanıklık mümkün olur. İyi tanıklığın olduğu yerde çatışmalar bizi büyütürken, kötü tanıklığın olduğu yerde çatışmalar bizi eksiltir.

Kaynakça

İlker Özyıldırım, Psikanaliz Yazıları Sayı 35: Bireysel ve Toplumsal Travmalar, Bağlam Yayınları, 2017.
Sigmund Freud, Kitle Psikolojisi, çev. Kamuran Şipal, Say Yayınları, 2020, İstanbul.
Sophokles, Kral Oidipus, çev. Cüneyt Çetinkaya, Bordo Siyah Yayınları, 2014, İstanbul.

Klinik Psikolog Funda Doğan

İyi Hissetmek dergisi 'Çatışma' sayısında yayımlanmıştır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çatışma -İyi Tanıklık-" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Funda DOĞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Funda DOĞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     6 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Funda DOĞAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Funda DOĞAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi10 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Funda DOĞAN'ın Yazıları
► Denge ve Çatışma İhtiyacı Psk.Elif TERZİKÖY
► İlişkilerde Çatışma Çözümü Psk.Simge ÖZYÜREK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,056 uzman makalesi arasında 'Çatışma -İyi Tanıklık-' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► YENİCanlılık-Yaşama Sevinci Eylül 2024
► İçimizdeki Barış: Şefkat ÇOK OKUNUYOR Kasım 2023
► Saygı-Parçalı Ayna Haziran 2023
◊ Terapi Yolculuğu 1 Ocak 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:38
Top