Çocuğumu Problemleriyle Anlamlandırmak ve Anlamak İstiyorum
Çocuğumu Problemleriyle Anlamlandırmak ve Anlamak İstiyorum
Ebeveyn olmak, aile kurmak, bir çocuk dünyaya getirmek ve onun hayatı boyunca bütün sorumluluklarını üstlenmek oldukça zor ve engellerle dolu uzun bir yol. Özellikle günümüzde çocuklarda görülen problemler oldukça artmış durumda ve ebeveynler ise baş etmede güçlük yaşamaktadırlar. Değişen dünya ve değişen aile dinamiklerine bazen çocuklar bazense anne babalar ayak uydurmakta oldukça zorlanmakta ve bu sebeple çatışmalar başlamaktadır.
Günümüzde öncelikle teknolojinin gelişmesiyle çoğu problem ortaya çıkmaya başlamıştır. Özellikle dijital teknolojiler, sosyal medya ve akıllı cihazlar, çocukların sosyal ilişkilerinden öğrenme alışkanlıklarına kadar birçok alanda farklılık yaratmaktadır. Çocuklar artık bilgiye hızlı bir şekilde ulaşabiliyorlar ancak bu durum dikkat dağınıklığı, yüzeysel öğrenme ve sabırsızlık gibi sorunlara yol açabiliyor. Bu sorunlar ise çocuklar büyüdükçe sosyal çevrelerinde, akran ilişkilerinde veya aile içerisinde dikkat çekici bazı davranışsal problemlere yol açabiliyor. Çocukların bu kadar dijital içeriklere ve ortamlara maruz kalması aynı zamanda duygusal gelişimlerini de fazlasıyla etkileyebilmektedir. Çeşitli gelişimsel gerilemeler görülmekle birlikte dil ve konuşma problemlerini de beraberinde getirmektedir.
Çocuklar davranışlarıyla konuşmaya ve kendilerini ifade etmeye alışmış kimselerdir. 0-3 yaş çocukların davranışlarıyla konuşmaları için pratik yaptıkları dönemdir. Bu dönemlerde anne çocuğun konuşmasına bazen gerek kalmadan onun acıkıp susadığına ya da tuvaletinin gelmiş olabileceğine karar verebilir ve çocuk daha asıl ihtiyacını anlatmaya uğraşmadan ihtiyacı karşılanıyor olabilir. Bu dönemlerin yavaş yavaş geçmesi ve çocukların artık kendilerini ifade edebilecekleri düzeye gelmesi beklenir ancak dijital çevre çocukların gelişimlerini yavaşlattığı gibi bu dönemlerde takılı kalmalarına da zemin hazırlayabilmektedir.
Çocuklar duygularını ve onları anlamlandırmayı da zamanla ve ailelerinin destek ve öğretmeleriyle öğrenip tanımaktadırlar. Ancak sürekli teknolojiye maruz kalan çocuğun öğrenmesinin yavaşlayacağı gibi duygularını öğrenme becerisi de tam anlamıyla gelişmeyecektir. Bu noktada çocuklara terapilerde uygulanan çeşitli teknikler aileler tarafından tanıtılıp ailelerin de zaman zaman uygulamasında bir sakınca görülmemektedir.
Günümüz problemlerinin temeli olan bir diğer konu ise çocukların geçmişe göre aileler tarafında daha fazla akademik ve sosyal baskıya maruz kalmalarıdır. Çocukların akademik anlamda akranlarıyla kıyaslanma oranlarının artması kaygı ve stres seviyelerinde artışı da beraberinde getirebiliyor. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar hem akademik başarı hem de sosyal çevrede kabul görme arzusuyla başa çıkmak zorunda kalıyorlar. Sosyal ortamlarda ve aile içerisinde kabul görme ihtiyacı çocuklarda kimlik gelişimi sürecini karmaşık hale getirebilmektedir. Ergenler, sosyal medyada popüler olma ve arkadaş gruplarına uyum sağlama çabası içinde kimliklerini sorgulama ve hatta kendi benliklerinden uzaklaşma riski taşıyabilirler. Bu süreçte yaşanan benlik çatışmaları, depresyon ve kaygı gibi psikolojik sorunları beraberinde getirebilir. Anlaşılmadığını düşünen ergen ise ailesinden uzaklaşmayı, arkadaş çevresine yakınlaşmayı ve orada var olduğunu hissetmeyi tercih edebilir.
Ebeveynlik Tarzlarındaki Değişim
Günümüz modern ebeveynlik anlayışı yeni nesil çocukların yetiştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Geçmişte daha otoriter ebeveynlik tarzları yaygınken, günümüzde daha demokratik ve çocuk merkezli yaklaşımlar ön plana çıkmaktadır. Bu değişim, çocukların özgüvenli ve bağımsız bireyler olarak yetişmesine yol açmakla birlikte, sınır koyma ve disiplin konularında bazı zorluklar yaratabilmektedir. Sınır koyma terapistlerin çocuklarla oyun seanslarında çalıştıkları ilk konulardan biridir.
Çocuk dış dünyaya uyum sağlarken hem kendi sınırlarını koymayı hem de dış dünyanın sınırlarına ve kurallarına uymayı öğrenmelidir. Bazı aileler, çocuklarına fazla özgürlük tanıyarak onların sorumluluklarını üstlenmelerine engel olabilmektedirler. Bu durum, çocukların hayatta karşılaşacakları zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir ve uzun vadede bağımlı ve güvensiz bireyler olmalarına yol açabilir. Diğer yandan, aşırı koruyucu ebeveynlik tarzları da çocukların bağımsızlıklarını sınırlayarak onların gelişim süreçlerini olumsuz etkileyebilir.
Ebeveyn olabilmenin en temel yolu ise bu iki kutup arasında denge kurabilmekten geçmektedir. Anne babanın tutarsızlıkları çocuklarda dengesiz bir aile yapısı algısına yol açmakta ve bu çocuğun ruhsal durumunu da zorlayacak çatışmaların başlamasına sebep olacaktır. Evdeki kuralların ve sınırların her iki ebeveyn için de aynı çerçevede olması çok daha sağlıklı bir gelişimi beraberinde getirecektir.
Psikolojik Destek İhtiyacı
Günümüz çocukların ve ailelerin karşılaştıkları bu tür zorluklar ve çatışmalar psikolojik desteğe olan ihtiyaçları arttırmaktadır. Çocuklar ve ergenler, yaşadıkları stres, kaygı ve duygusal zorluklarla başa çıkabilmek için profesyonel yardım arayışına girebilirler. Aileler ise çocuklarına nasıl daha iyi destek olabilecekleri konusunda rehberliğe ihtiyaç duyarlar.
Okullarda sunulan psikolojik danışmanlık hizmetleri, çocukların erken yaşta yaşadıkları sorunların farkına varılmasına ve gerekli müdahalelerin yapılmasına olanak tanıyabilmektedir. Aynı şekilde, ailelerin de çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmek, onları daha iyi anlayabilmek ve ebeveynlik becerilerini geliştirebilmek adına aile terapisi ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmaları önemli olmaktadır.
Psikologlar ve Oyun Terapisinin Rolü
Çocukların yaşadığı psikolojik sorunlar çoğu zaman yalnızca ailelerin çabalarıyla çözülmeyebilmektedir. Bu noktada, uzmanlardan profesyonel destek alınması ve çocukların ihtiyaçlarına uygun müdahalelerle onların duygusal ve psikolojik gelişimlerini desteklenmesi önemli olmaktadır. Özellikle yeni nesil çocukların karşılaştığı zorluklar karşısında, terapi sürecinde kullanılan yöntemler arasında oyun terapisi oldukça etkili bir araçtır.
Bu noktada oyun terapisi çocukların yaşadıkları duygusal zorlanmaları ifade etmelerinde ve anlamlandırmalarında onlara yardımcı olmaktadır. Oyun çocukların dili olarak bilinmektedir. Çocukların oyun dünyasına girebilmek ve çocukları orada gözlemleyip anlayabilmek aslında onların duygularını ve ihtiyaçlarını görebilmek anlamına gelmektedir. Çocuklar oyun oynadıkları esnada doğal ve spontandırlar. Bu doğallık çocukların ruhsal ihtiyaçlarını da ortaya çıkartmalarını sağlamaktadır. Çocuklar sözel olarak kendilerini ifade etmekte zorlanırlar ve oyunu kullanırlar. Bu noktada duygu düşünce ve endişelerini bu şekilde ortaya koyarlar.
Psikolojik Müdahale Süreci
Çocuklarla çalışırken müdahale süreci çok boyutlu yaklaşımları içermektedir. İlk olarak, çocuğun duygusal ve davranışsal problemlerinin kökenine inmek için detaylı bir değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme sürecinde, çocuğun psikososyal durumu, aile yapısı, okuldaki performansı ve ilişkileri göz önünde bulundurulur. Aynı zamanda, çocuğun yaşadığı stres kaynakları ve maruz kaldığı travmalar detaylı olarak incelenir ve aileden detaylı bilgiler alınır. Değerlendirme süreçlerinde uzman ihtiyaç görürse çocuğu ve aile dinamiğini daha detaylı anlayabilmek adına çeşitli ölçekler veya testler uygulayabilmektedir. Bu testler, çocuğun duygusal durumunu ve içsel çatışmalarını anlamamıza yardımcı olur. Çocuğun yaşadığı zorlukları tanımladıktan sonra, bireye özgü bir terapi planı oluşturulur.
Çocuklar oyun odasında onun duygularını tanımasına ve anlamlandırmasına odaklı çalışılabilir. Terapist belli aralıklarla çocuğun görüldüğünü hissettirecek yansıtmalarla çocukla ilişki kurabilmektedir. Çocuklarla çalışırken oyun odası içerisindeki uygulama ve müdahaleler kadar aile ile iş birliği ve iletişim içerisinde çalışmak da müdahale planının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Oyun odasında ortaya çıkan veya düzelen davranış örüntüsü dış dünyanın bir yansıması olarak farklı ortamlarda da düzelir ya da ortaya çıkar. Bu sebeple terapistin ve ailenin çocuğu takip edip bir ekip gibi çalışması oldukça önemli görülmektedir.
Sonuç olarak psikologlar çocukların yaşadığı zorlukları anlamak ve onlara destek olmak için bilimsel temellere dayanan yaklaşımlar ve terapötik yöntemler kullanmaktadır. Günümüzde değişen dünya ile birlikte çocuklarda gözlemlenen problemler de değişkenlik göstermekte ve aileler bu durumla baş etmede zorlanmaktadırlar. Bu sebeple yaşanılan ve baş edilemeyen durumlarda psikolojik destek almak ve uzmanlar ile iş birliği içerisinde çalışmak çocuklarını anlamayı ve nasıl davranmaları gerektiği yönündeki kafa karışıklıklarına bir yol gösterici olduğu söylenebilmektedir.
Ebeveyn olmak, aile kurmak, bir çocuk dünyaya getirmek ve onun hayatı boyunca bütün sorumluluklarını üstlenmek oldukça zor ve engellerle dolu uzun bir yol. Özellikle günümüzde çocuklarda görülen problemler oldukça artmış durumda ve ebeveynler ise baş etmede güçlük yaşamaktadırlar. Değişen dünya ve değişen aile dinamiklerine bazen çocuklar bazense anne babalar ayak uydurmakta oldukça zorlanmakta ve bu sebeple çatışmalar başlamaktadır.
Günümüzde öncelikle teknolojinin gelişmesiyle çoğu problem ortaya çıkmaya başlamıştır. Özellikle dijital teknolojiler, sosyal medya ve akıllı cihazlar, çocukların sosyal ilişkilerinden öğrenme alışkanlıklarına kadar birçok alanda farklılık yaratmaktadır. Çocuklar artık bilgiye hızlı bir şekilde ulaşabiliyorlar ancak bu durum dikkat dağınıklığı, yüzeysel öğrenme ve sabırsızlık gibi sorunlara yol açabiliyor. Bu sorunlar ise çocuklar büyüdükçe sosyal çevrelerinde, akran ilişkilerinde veya aile içerisinde dikkat çekici bazı davranışsal problemlere yol açabiliyor. Çocukların bu kadar dijital içeriklere ve ortamlara maruz kalması aynı zamanda duygusal gelişimlerini de fazlasıyla etkileyebilmektedir. Çeşitli gelişimsel gerilemeler görülmekle birlikte dil ve konuşma problemlerini de beraberinde getirmektedir.
Çocuklar davranışlarıyla konuşmaya ve kendilerini ifade etmeye alışmış kimselerdir. 0-3 yaş çocukların davranışlarıyla konuşmaları için pratik yaptıkları dönemdir. Bu dönemlerde anne çocuğun konuşmasına bazen gerek kalmadan onun acıkıp susadığına ya da tuvaletinin gelmiş olabileceğine karar verebilir ve çocuk daha asıl ihtiyacını anlatmaya uğraşmadan ihtiyacı karşılanıyor olabilir. Bu dönemlerin yavaş yavaş geçmesi ve çocukların artık kendilerini ifade edebilecekleri düzeye gelmesi beklenir ancak dijital çevre çocukların gelişimlerini yavaşlattığı gibi bu dönemlerde takılı kalmalarına da zemin hazırlayabilmektedir.
Çocuklar duygularını ve onları anlamlandırmayı da zamanla ve ailelerinin destek ve öğretmeleriyle öğrenip tanımaktadırlar. Ancak sürekli teknolojiye maruz kalan çocuğun öğrenmesinin yavaşlayacağı gibi duygularını öğrenme becerisi de tam anlamıyla gelişmeyecektir. Bu noktada çocuklara terapilerde uygulanan çeşitli teknikler aileler tarafından tanıtılıp ailelerin de zaman zaman uygulamasında bir sakınca görülmemektedir.
Günümüz problemlerinin temeli olan bir diğer konu ise çocukların geçmişe göre aileler tarafında daha fazla akademik ve sosyal baskıya maruz kalmalarıdır. Çocukların akademik anlamda akranlarıyla kıyaslanma oranlarının artması kaygı ve stres seviyelerinde artışı da beraberinde getirebiliyor. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar hem akademik başarı hem de sosyal çevrede kabul görme arzusuyla başa çıkmak zorunda kalıyorlar. Sosyal ortamlarda ve aile içerisinde kabul görme ihtiyacı çocuklarda kimlik gelişimi sürecini karmaşık hale getirebilmektedir. Ergenler, sosyal medyada popüler olma ve arkadaş gruplarına uyum sağlama çabası içinde kimliklerini sorgulama ve hatta kendi benliklerinden uzaklaşma riski taşıyabilirler. Bu süreçte yaşanan benlik çatışmaları, depresyon ve kaygı gibi psikolojik sorunları beraberinde getirebilir. Anlaşılmadığını düşünen ergen ise ailesinden uzaklaşmayı, arkadaş çevresine yakınlaşmayı ve orada var olduğunu hissetmeyi tercih edebilir.
Ebeveynlik Tarzlarındaki Değişim
Günümüz modern ebeveynlik anlayışı yeni nesil çocukların yetiştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Geçmişte daha otoriter ebeveynlik tarzları yaygınken, günümüzde daha demokratik ve çocuk merkezli yaklaşımlar ön plana çıkmaktadır. Bu değişim, çocukların özgüvenli ve bağımsız bireyler olarak yetişmesine yol açmakla birlikte, sınır koyma ve disiplin konularında bazı zorluklar yaratabilmektedir. Sınır koyma terapistlerin çocuklarla oyun seanslarında çalıştıkları ilk konulardan biridir.
Çocuk dış dünyaya uyum sağlarken hem kendi sınırlarını koymayı hem de dış dünyanın sınırlarına ve kurallarına uymayı öğrenmelidir. Bazı aileler, çocuklarına fazla özgürlük tanıyarak onların sorumluluklarını üstlenmelerine engel olabilmektedirler. Bu durum, çocukların hayatta karşılaşacakları zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir ve uzun vadede bağımlı ve güvensiz bireyler olmalarına yol açabilir. Diğer yandan, aşırı koruyucu ebeveynlik tarzları da çocukların bağımsızlıklarını sınırlayarak onların gelişim süreçlerini olumsuz etkileyebilir.
Ebeveyn olabilmenin en temel yolu ise bu iki kutup arasında denge kurabilmekten geçmektedir. Anne babanın tutarsızlıkları çocuklarda dengesiz bir aile yapısı algısına yol açmakta ve bu çocuğun ruhsal durumunu da zorlayacak çatışmaların başlamasına sebep olacaktır. Evdeki kuralların ve sınırların her iki ebeveyn için de aynı çerçevede olması çok daha sağlıklı bir gelişimi beraberinde getirecektir.
Psikolojik Destek İhtiyacı
Günümüz çocukların ve ailelerin karşılaştıkları bu tür zorluklar ve çatışmalar psikolojik desteğe olan ihtiyaçları arttırmaktadır. Çocuklar ve ergenler, yaşadıkları stres, kaygı ve duygusal zorluklarla başa çıkabilmek için profesyonel yardım arayışına girebilirler. Aileler ise çocuklarına nasıl daha iyi destek olabilecekleri konusunda rehberliğe ihtiyaç duyarlar.
Okullarda sunulan psikolojik danışmanlık hizmetleri, çocukların erken yaşta yaşadıkları sorunların farkına varılmasına ve gerekli müdahalelerin yapılmasına olanak tanıyabilmektedir. Aynı şekilde, ailelerin de çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmek, onları daha iyi anlayabilmek ve ebeveynlik becerilerini geliştirebilmek adına aile terapisi ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmaları önemli olmaktadır.
Psikologlar ve Oyun Terapisinin Rolü
Çocukların yaşadığı psikolojik sorunlar çoğu zaman yalnızca ailelerin çabalarıyla çözülmeyebilmektedir. Bu noktada, uzmanlardan profesyonel destek alınması ve çocukların ihtiyaçlarına uygun müdahalelerle onların duygusal ve psikolojik gelişimlerini desteklenmesi önemli olmaktadır. Özellikle yeni nesil çocukların karşılaştığı zorluklar karşısında, terapi sürecinde kullanılan yöntemler arasında oyun terapisi oldukça etkili bir araçtır.
Bu noktada oyun terapisi çocukların yaşadıkları duygusal zorlanmaları ifade etmelerinde ve anlamlandırmalarında onlara yardımcı olmaktadır. Oyun çocukların dili olarak bilinmektedir. Çocukların oyun dünyasına girebilmek ve çocukları orada gözlemleyip anlayabilmek aslında onların duygularını ve ihtiyaçlarını görebilmek anlamına gelmektedir. Çocuklar oyun oynadıkları esnada doğal ve spontandırlar. Bu doğallık çocukların ruhsal ihtiyaçlarını da ortaya çıkartmalarını sağlamaktadır. Çocuklar sözel olarak kendilerini ifade etmekte zorlanırlar ve oyunu kullanırlar. Bu noktada duygu düşünce ve endişelerini bu şekilde ortaya koyarlar.
Psikolojik Müdahale Süreci
Çocuklarla çalışırken müdahale süreci çok boyutlu yaklaşımları içermektedir. İlk olarak, çocuğun duygusal ve davranışsal problemlerinin kökenine inmek için detaylı bir değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme sürecinde, çocuğun psikososyal durumu, aile yapısı, okuldaki performansı ve ilişkileri göz önünde bulundurulur. Aynı zamanda, çocuğun yaşadığı stres kaynakları ve maruz kaldığı travmalar detaylı olarak incelenir ve aileden detaylı bilgiler alınır. Değerlendirme süreçlerinde uzman ihtiyaç görürse çocuğu ve aile dinamiğini daha detaylı anlayabilmek adına çeşitli ölçekler veya testler uygulayabilmektedir. Bu testler, çocuğun duygusal durumunu ve içsel çatışmalarını anlamamıza yardımcı olur. Çocuğun yaşadığı zorlukları tanımladıktan sonra, bireye özgü bir terapi planı oluşturulur.
Çocuklar oyun odasında onun duygularını tanımasına ve anlamlandırmasına odaklı çalışılabilir. Terapist belli aralıklarla çocuğun görüldüğünü hissettirecek yansıtmalarla çocukla ilişki kurabilmektedir. Çocuklarla çalışırken oyun odası içerisindeki uygulama ve müdahaleler kadar aile ile iş birliği ve iletişim içerisinde çalışmak da müdahale planının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Oyun odasında ortaya çıkan veya düzelen davranış örüntüsü dış dünyanın bir yansıması olarak farklı ortamlarda da düzelir ya da ortaya çıkar. Bu sebeple terapistin ve ailenin çocuğu takip edip bir ekip gibi çalışması oldukça önemli görülmektedir.
Sonuç olarak psikologlar çocukların yaşadığı zorlukları anlamak ve onlara destek olmak için bilimsel temellere dayanan yaklaşımlar ve terapötik yöntemler kullanmaktadır. Günümüzde değişen dünya ile birlikte çocuklarda gözlemlenen problemler de değişkenlik göstermekte ve aileler bu durumla baş etmede zorlanmaktadırlar. Bu sebeple yaşanılan ve baş edilemeyen durumlarda psikolojik destek almak ve uzmanlar ile iş birliği içerisinde çalışmak çocuklarını anlamayı ve nasıl davranmaları gerektiği yönündeki kafa karışıklıklarına bir yol gösterici olduğu söylenebilmektedir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuğumu Problemleriyle Anlamlandırmak ve Anlamak İstiyorum" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Neslihan KILIÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Neslihan KILIÇ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
8 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.