2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Uygun İmplant Sistemini Seçmek İçin Hangi Kriterler Göz Önünde Bulundurulmalı?
MAKALE #2331 © Yazan Doç.Dr.Dt. Hakan BİLHAN | Yayın Ocak 2009 | 10,912 Okuyucu

Günümüzde çok sayıda firma tarafından sunulan implant sistemleri (resim 1) diş hekimlerinin seçim yapmalarını ve karar vermelerini zorlaştırmaktadır. Binon yaptığı araştırma sonucunda piyasada 1300 civarında implant çeşidi olduğunu bildirmiştir(8).
Bu yazının amacı; genellikle pazarlama, fiyat ve teknik özellikleri açısından birbirine çok benzemeye başlayan implant sistemleri arasında seçim yaparken dikkat edilecek noktaları belirleyerek, diş hekimlerinin faydalanabileceği bir rehberin oluşturulmasıdır. Aşağıda belirtilen hususlar bilimsel çalışmalarla desteklenen bilgilere dayanmakla birlikte, yorumlar kısmen yazarların kişisel fikirleri ve tercihlerine dayanmaktadır. Bu sebeple; ağırlıklı puanlar ya da hekime çalışma kolaylığı getirecek özelliklerin belirlenmesi gibi konulardan bazıları bilimsel olarak desteklenmemiş olmasına rağmen yazının içeriğine dahil edilmiştir.

Modern bir implant sisteminde bulunmasının önemi genel olarak kabul görmüş özellikler :
1) İmplant’ın silindirik veya konik kök şeklinde olması
2) Malzeme: TİTANYUM
3) Çeşitli uzunluk ve çapta implant seçenekleri
4) Vida yivi olan sistemler
5)Her endikasyona uygun protetik parçalar
6) Sistemin bilimsel desteğinin olması

1) İmplant’ın silindirik veya konik kök biçiminde olması (resim 2):

Bilindiği gibi diş implantları çeşitli aşamalar geçirdikten sonra bugünkü şekline gelmiştir. Tarihte birçok şekil ve malzeme kullanılarak çeşitli implantlar uygulanmıştır. Bunların içinde silindirik veya kök formunda denemeler de olmuştur (58). Modern ve sisteme dayanan implantolojinin başlangıcı olarak ilk kez 1966’da Branemark tarafından kullanılmaya başlayan sistem kabul edilir.Modern kabul edilebilecek implantlar kullanılmaya başlandıklarıilk yıllarda blade (bıçak) (38) veya içi boş silindir şeklinde (48) üretilmiş, ancak gerek kemik içinde uygun olmayan kuvvet dağılımları, gerekse başarısızlık durumunda çok fazla miktarda kemik kaybına neden olmaları nedeniyle, yerlerini ilk kez 1966’da Branemark tarafından kullanılmaya başlayan silindir şeklindeki vida yivli (9), ayrıca silindir (33) veya konik kök biçiminde (49) implantlara bırakmaya başlamışlardır. İlk kez 1976’da önemi vurgulanan kök formunda implantlar (49) artık giderek fazla tercih edilmeye başlanmıştır. Yapılan çalışmalar kemik içinde en uygun kuvvet dağılımını doğada görüldüğü gibi diş kökü formunun (silindirik veya konik) sağladığını göstermiştir (2,14,15,45, 47,52).

2) Malzeme: TİTANYUM

İmplantoloji tarihinde implant materyali olarak alüminyum oksitten (49), paslanmaz çeliğe kadar (53) birçok malzeme denenmiştir. Modern titanyum implantlar ise ilk kez Branemark ve ark. tarafından geliştirilerek kullanılmıştır. Titanyum bilindiği gibi hem dayanıklılık gibi mekanik gereklilikleri yerine getiren, hem de biyolojik uyumluğundan dolayı kemik içinde yabancı cisim reaksiyonuna neden olmayan ve osseointegrasyona uygun olan bir maddedir, dolayısıyla kullanımda olan en başarılı metalik biyomateryaldir (35).

3) Çeşitli uzunluk ve çaplarda implant seçenekleri bulunması:

10 mm’den daha kısa implantların daha kısa kalım ömrü olduğu (21,37,40,50) buna karşılık 13 mm’den daha uzun implantların da ilave bir yarar sağlamadığı bulunmuştur (18). Yapılan çalışmalar implantların üzerine gelen kuvvetlerin kole bölgesinde anlamlı biçimde yoğunlaştığını, ancak kök ucu ve çevresinde önemli bir değer taşımadığını göstermiştir. Bu nedenle çap daha büyük önem taşımaktadır (5,23,29,30,42,51,61). Restore edilecek dişin boyun çapına mümkün olduğunca yakın çapta implantlar tercih edilmelidir. Alt anterior bölgede çok dar çapta ve çok ince bir boyun kısmına sahip implantlar tercih edilirken, molar bölgede geniş boyunlu ve büyük çaplı implantlar hem estetik (çıkış profili sayesinde) (22), hem de fonksiyon ve oklüzal yüklere karşı dayanıklılık açısından büyük önem taşıdığı gösterilmiştir (6,7,22). Bunu gerçekleştirebilmek için geniş bir yelpazede ürün çeşitliliği sunan bir sistemle çalışmak tavsiye edilmektedir.

4) Vida yivi olan sistemler (resim 3)

Vida yivleri olan implantların gerek primer stabilite, ki bu implant başarısını doğrudan etkileyen bir özelliktir, gerekse daha sonra gerçekleşen osseointegrasyon ve kemik içindeki kuvvet dağılımları açısından daha avantajlı olduğu bilinmektedir (3,56). Bu nedenle implant dizaynları yivli vidalar üzerine dayanan sistemlerin kullanılması önemlidir.

5) Her endikasyona cevap verebilen protetik parçalar:

Modern protetik diş tedavisinde sayısız alternatifler ve tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Bir implant setinde, bu seçeneklere uygun zenginlikte protetik üst yapı parçaları bulunmalıdır.
Klinisyen tercihine göre vidalı veya simante türde restorasyonlara cevap verecek şekilde üst yapı seçenekleri sunan sistemler de, seçimde önemli rol oynayacak bir faktördür. 1980’ler ve 1990’lı yılların başlarına kadarki dönemde piyasaya vida ile tutuculuk sağlayan üst yapılar hakimken, 1989 yılından sonra üreticilerin bu seçeneği giderek daha yaygın olarak sunmaları ile simante üst yapılar tercih edilir hale gelmiştir. Vidalı sistemlerin en büyük avantajı restorasyonların istendiğinde, örneğin bir tamir amacıyla çıkarılabilmesidir. Buna karşılık simante tip restorasyonlar hekime çok daha fazla avantaj sunar. Simante sistemler genel olarak rutin sabit protez işlemleri ile büyük benzerlikler taşırlar, dolayısıyla uygulama daha kolaydır. Simante tip restorasyonlar ekonomik açıdan oldukça daha ucuz olmalarının yanında, vida deliği veya yolu olmadığı için daha estetik sonuçlar verir. Son olarak unutulmamalıdır ki, vida gevşemesi veya vidanın yarattığı gerilim ihtimali gibi sorunlar simante implant üstü yapılarda yaşanmaz (57).

Ayrıca, protetik seçenekler yanında implant postlarının çeşitli dişeti kalınlıklarına ve interoklüzal mesafelere göre seçenekler sunması, yani çok çeşitli boylarda implant postlarına sahip olmasına da dikkat etmek gerekir.

İmplant üstü hareketli protezlerin bağlantı sistemlerinin hepsinin kullanılabilmesine uygun olmalıdır. Yani örneğin sadece barlı bağlantı yapımına imkan tanıyan bir sisteme oranla, kendine ait bir topuz başlı ve teleskopik bağlantı alternatifi sunan implant sisteminin tercih edilmesi tavsiye edilebilir.

6) Sistemin bilimsel desteğinin olması:

Bir sistemi güvenli hale getiren kriterlerin başında bilimsel olarak denenerek başarılı bulunmuş olması gelmektedir (17). Bunun olabilmesi için öncelikle, bir sistem geliştirildikten sonra, hücre kültürleri, hayvan deneyleri ve gönüllüler üzerinde araştırma merkezlerinde klinik deneylerinin yapılmış olması gerekir. Daha sonraki aşamada, söz konusu sistemin implantları randomize çok merkezli klinik çalışmalar ile, ki bu çalışmalar güvenilir merkezlerde olmalı (örneğin üniversite klinikleri), değerlendirilmiş olmalıdır. Bir implantın başarısını ve kalım süresini en iyi gösteren yöntemlerden biri “Kaplan-Meier” kalım analizidir, çünkü bir implant sisteminin yıllar içinde gösterdiği kalım ve başarıyı belirgin bir şekilde ortaya koyar.

Kanımız,yukarıda 6 maddede özetlenmiş temel ve önemli özelliklere sahip olmayan sistemlerin değerlendirmeye alınmaması daha doğru olacağı yönündedir.Çünkü bu konularda genel bir fikir birliği bulunmaktadır. . Bu kriterleri yerine getiren sistemler arasında tercih yapılırken ise, aşağıda sayılan tavsiyeler seçim yapılmasını kolaylaştıracaktır.

Genel tavsiyeler:

1) En az on yıldır piyasada olan bir sistem mi?
2) Sizce sistem en az 10 yıl daha piyasada kalacak mı?
3) Fiyat uygun mu?
4) Firma ve çalışanları ile iyi ilişkiler kurulabiliyor mu?
5) Firmanın stok gücü yeterli mi?
6) Firma çalışanlarının bilgi birikimi yeterli mi?
7) Aynı sistemde çalışan yakın meslektaş var mı? (görüş, malzeme ve bilgi alış-verişi için)
8) Sistemi tanıyan tanıdık cerrah var mı?
9) Sistemi tanıyan teknik laboratuar var mı?
10) Firmanın önerdiği danışman hekim var mı?

1- En az on yıldır piyasada olan bir sistem seçilmelidir ki, sistem deneme dönemini başarıyla atlatmış ve başlangıç sorunlarından arınmış olsun.
2- Söz konusu implant sisteminin en az 10 yıl daha piyasada kalacağına dair tatminkar göstergeler olmalıdır.

Aksi halde, belli bir süre sonra parçası bulunamadığı için implantı sökmek veya ampirik çözümlerle üst yapıları yenilemek durumunda kalabilirsiniz.

Yukarıdaki iki maddede bahsedilen hususlar bir firmanın güvenilirliği ile ilgilidir. Hiç şüphesiz belirgin objektif kriterlere dayandırabilmek oldukça güçtür. Ancak firmanın sahibi, ait olduğu ülke, o ana kadar sistem ile ilgili yaptığı değişikliklerin hekimi güç durumda bırakmamaya özen gösteren nitelikte olması gibi bir çok faktörün birleşmesi ile bu konuda bir karara varılabilir. Bugün piyasada uzun süredir bulunan ve halen ilk yıllarda kullanılmış olan parçalarına ulaşılabilen firmalar olduğu gibi, her iki yılda bir yeni bir sisteme geçiş yapan ve bir önceki sistemi terk etmiş firmalar da mevcuttur. İmplant firmasının seçimini yaparken bu husus da göz önünde bulundurulmalı ve kararı etkileyecek kriter olarak değerlendirilmelidir.

3- Bir implant sistemi seçilirken doğal olarak fiyatının hesaplı olması da gerekir. Sistemler arasında en hesaplısının en çok tercih edilmesi gerektiğini düşünmek ne kadar hatalıysa, en pahalısının da en iyisi olduğunu düşünmek o kadar hatalıdır. Bu yazının içeriğindeki maddelerin çoğundan artı puan almış bir firmanın yeterince kaliteli bir implant sistemi ürettiği eminkabul edilebilir. Bu durumda kaliteli birkaç sistem arasında daha hesaplı olanını seçmek konusunda tereddüt etmemek gerekir.

4- İmplant sisteminin seçiminde en çok 24 saat içinde her türlü parçayı size sağlayabilecek bir firma tercih edilmelidir. Bu da hiç şüphesiz yeterli bir stok ve yatırım kapasitesi olan bir firma demektir. Firmanın finansal gücünün ve piyasada kendine sağlam bir yer edinmiş olmasının doğrudan hekimin de başarısını etkileyebilecek faktörler olduğu unutulmamalıdır.

Ayrıca bu malzemeleri size ulaştıracak firma çalışanının da konusunda deneyimli, bilgili ve güvenilir bir kişi olması gerekir. Yine firmanın itibarı ile beraber hekimin çalışmasına sekte vurabilecek bir unsur da firmada sürekli eleman değişikliği olmasıdır. Uzun yıllardır aynı firmada ve aynı sistemle çalışan, her türlü ayrıntıya hakim bir eleman ile çalışmak büyük bir avantajdır. Bu özellik, genellikle göz ardı edilmesine karşın, belki de tüm seçim kriterleri arasında en önemlilerinden biridir.

5- Yakınınızdaki bir veya daha çok meslektaşınız ile görüş, fikir ve parça alışverişi yapabileceğiniz bir sistemin tercih edilmesi hiç kuşkusuz akıllıca olacaktır.

6- Diş hekimi olarak yakınınızda zaman zaman karşılaşılabilecek acil durumlar veya zor vakalarda yardım isteyebilmek için, sistemi tanıyan bir cerrahi uzmanı olması tercih sebebidir. Unutulmamalıdır ki, A.B.D.’nde implantla ilgilenen hekimlerin sadece % 6’sı hem cerrahi, hem de protez yapmaktadır.

7- Tercih edilecek implant sistemi ile çalışan deneyimli ve kaliteli bir teknisyen laboratuarı olması da başarıya giden yolda önemli bir etkendir (resim 4).

8- Danışman hekim bulabilme kolaylığı da bir implant firmasının mutlaka sunması gereken hizmetlerden biridir. Bu danışman hekim kolay ulaşılabilir, konusunda deneyimli ve gerektiğinde hızlı çözümler üretebilen bir hekim olmalıdır. Bu hizmetin sadece implant firmasının çalışanları tarafından verilebilmesi mümkün değildir. Bu sebeple yeni bir implant sistemi ile çalışmaya başlanırken, danışman bir hekim hizmeti sunulduğundan emin olmak gerekir.

Bunlar dışında bazı teknik ayrıntı ve özellikler hekime çalışma kolaylığı getirecek, ve başarıyı artıracak özelliklerdir:

1) Pürüzlü yüzeyli implantlar
2) İç sistem (internal bağlantı)
3) Açık veya kapalı ölçüye uygunluk
4) Parçaların renk kodları olması
5)Tek cerrahili sistemler (transgingival iyileşme)
6) Kolay kullanılabilir implant seti
7) Kişiselleştirilebilen Gingivaformer
8) İmmediyat (hemen) implantasyona uygun bir sistem olması
9) Bone condenser (osteotom) seti bulunması
10) Derinlik belirleyici (durdurucu)
11) Cerrahi stentte kullanılacak metal veya plastik frez yolu kılıfları

1) Pürüzlü yüzeyli implant sistemleri:

Yapılan çok sayıda çalışma ile pürüzlü yüzeye osteoblastların tutunmasının kolaylaştığı, dolayısıyla osseointegrasyon sürecinin kısaldığı, üstelik de daha kalıcı olduğu gösterilmiştir (resim 5) (1,31,46,54,59,60). Kemik-implant temas alanı son derece önemlidir ve yüzeyin pürüzlü olması ile temas alanı artar (11,12,25,26). Artık uzun yıllar cilalı implant yüzeyinde ısrarlı davranan sistemler bile pürüzlü yüzeylerin başarısını kabul ederek, sistemlerinde değişikliğe gitmişlerdir (24,34).
Yüzeyin pürüzlü hale getirilmesi için birçok yöntem denenmiş ve uygulanmıştır. İlk zamanlarda implant yüzeyine titanyum parçaları püskürtülmesi suretiyle TPS (titanyum plasma sprey) adı verilen yüzeyler geliştirilmiştir (33,48). Ancak son araştırmalar yüzeye pürüzlü bir ekleme yapmak yerine yüzeyden aşındırma ile yüzeyi pürüzlendirmenin daha iyi sonuçlar verdiğini göstermiştir. Bu sayede kemik-implant arasında çok sıkı bir temas sağlanacağı gibi (20,31), aynı zamanda yüzeyden aşınma ile partikül kopması sorunu da görülmeyecektir (24). Bu amaçla, yüzeyde anodik veya termal oksidasyon ile pürüzlendirmeyi öne çıkaranlar olduğu gibi (24,34), yüzey pürüzlendirmek için en geçerli yöntemin “Kumlama ve/veya ardından asitle pürüzlendirme” olduğunu ileri sürenler de vardır (4,55).

Sonuç olarak hidroksilapatit veya titanyum plazma sprey yüzeylerin terk edilmiş olduğunu; çok kesin sonuçlar çıkmamakla beraber araştırmaların cilalı veya freze yüzeylere göre kemiğin pürüzlü yüzeylere daha iyi tutunduğuna işaret ettiğini unutmamak ve seçim yaparken dikkate almak uygun olacaktır.

2) İç (internal) bağlantılı sistemler:

Fark olmadığını belirten araştırma sonuçları da olmasına karşılık (13), iç bağlantıların, dış bağlantılara göre daha uygun kuvvet dağılımlarına neden olduğu yönündeki görüş daha yaygındır (resim 6). İmplant çevresi kemikteki kuvvet dağılımlarında çok farklı sonuçlar vermeyen dış bağlantıların (external hexagon), iç bağlantılara göre % 50’den daha yüksek oranda olumsuz implant içi kuvvet dağılımlarına ve dolayısıyla mekanik problemlere (örneğin bağlantı vidası kırıkları) neden olduğu gösterilmiştir (32,43).Kuvvetlerin non-aksiyal olarak geldiği iç bağlantılar genel olarak kırılma veya vida gevşemesi gibi komplikasyonları azalttıkları için giderek daha fazla kabul görmeye başlamıştır (57).

Dış altıgen bağlantılardan duyulan memnuniyetsizlikler üreticileri, postların implant gövdesinin üzerine yerleşmesi yerine içine girdiği (iç bağlantı) implant dizaynları geliştirmeye yönlendirmiştir. Çeşitli implant firmaları, iç bağlantı olarak altıgen, sekizgen veya konik formlar üretmişlerdir. Bunlar arasındaki farklar ise tartışma konusu olmaya devam etmektedir (16, 27,44).

3) Açık ve kapalı ölçü seçeneklerini sunan implant sistemleri (resim 7, 8):

Sistem bu bakımdan da, her iki ölçü seçeneğine cevap verebilecek şekilde, geniş ürün yelpazesine sahip olmalıdır, çünkü endikasyona göre her iki yöntem de gerekli olabilmektedir. Çok sayıda implant olan ve özellikle açılar arasında belirli bir derecenin üzerinde fark olan durumlarda ya da implantların birbirlerine çok yakın yerleştirilmesi gereken durumlarda açık ölçü kaçınılmaz olmaktadır. Ancak her iki ölçü yöntemine de uygun ideal vakalarda hangi ölçü sisteminin daha başarılı olduğuna dair kesin bir fikir birliği yoktur,konu daha çok hekimin tercihine bağlı kalmıştır.

4) Parçaların renk kodları olması (resim 9)

Farklı çapları birbirinden kolay ayırt edebilmek için implant, ölçü parçaları, implant analogları ve üst yapıların renk kodları ile işaretlenmiş olması sisteme hızlı uyum sağlama ve uygulama kolaylığı açısından önemlidir.

5) Tek cerrahili sistemler (transgingival iyileşme)

Yapılan çalışmalarda yönlendirilmiş doku rejenerasyonu gibi daha ileri cerrahi girişimler yapılmadığı takdirde, tek veya iki cerrahi ile tamamlanan implant tedavilerinin başarıları arasında bir fark bulunamamıştır (10,28,29,36,39,41,48). Bu nedenle, hem parasal, hem zaman açısından, ayrıca da daha az invaziv olması nedeniyle, dişeti dışında iyileşme olan sistemler daha uygun görünmektedir (resim 10).

6) Sistemin kolay kullanılabilir bir implant setine sahip olması (resim 11)

Öğrenme ve kullanma sırasında kolaylık getirecek şekilde hazırlanmış ve belirli bir düzene göre sıralanmış bir implant seti kullanıcı için çok rahat ve zaman kazandırıcıdır. Bu durumun anlaşılabilmesi için farklı implant sistemlerinin uygulamalı kurslarına katılarak, hangisinin daha kolay olduğunun belirlenmesi gerekir.

7) Kişiselleştirilebilen Gingivaformer bulunması (resim 12)

Hem immediyat, hem de gecikmiş implantasyonlarda özellikle ön bölgede estetik sonuçlar elde edilmesi ve dişeti estetiği için kişisel olarak şekillendirilebilen iyileşme başlıkları çok önemlidir.

8) İmmediyat (hemen) implantasyon

Sistem her türlü implantasyon zamanlamasına uygun olmalı. Bunun için hem primer stabilitesi iyi olan, hem de dişeti kısmı uygun olan implant dizaynı olan sistemler tercih edilmelidir. Günümüzde hastaların sıkıntısını azaltmak için ve zaman kazanmak için diş çekiminden hemen sonra implant yerleştirilmesi artık rutin uygulanan bir yöntemdir ve dikkatli uygulandığında herhangi bir sorun çıkmadığı bilinmektedir (19).

9) Cerrahide kullanılmak için sisteme ait bir “bone condenser seti” olmalıdır (resim 13).

Özellikle üst çene arka bölgelerde sık sık karşılaşılan Tip III veya Tip IV kemiklerde implantların birincil stabilitesi için kemiğin bir miktar sıkıştırılması önem taşımaktadır. Bu özellik başarı yüzdesi için çok önemlidir.

10) Derinlik belirleyici (durdurucu)

Mandibuler kanal veya maksiller sinüs gibi anatomik oluşumları korumak ve yanlışlıkla daha derin bir yuva açmamak için özellikle pilot frezler için durdurucu halkalar olması çok yararlıdır.

11) Pilot frez için rehber kılıflar

Cerrahi aşamasında ve planlamada kullanılan stentler özellikle birden fazla implant yerleştirilecek vakalarda, implantların doğru konum ve açıda yerleştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Titanyum veya çelikten yapılmış ve laboratuarda stente yerleştirilecek ve ameliyat sırasında ilk yuva açılırken rehberlik edecek, boru şeklinde kılıflar çok yararlı birer yardımcıdır (resim 14). Bu parçaların da implant sisteminde bulunması tercihi etkileyecek faktörlerden biri olmalıdır.

GEÇİCİ İMPLANTLAR

Bu sayılan implant sistemleri dışında, osseointegrasyon sürecinde hastaların rahatlıklarını sağlamak amacıyla, geçici implantlar da zaman zaman kullanılmaktadır. Bu implantların her ne kadar geçici süre için hizmet edecekleri düşünülse de, asgari bazı özellikleri taşımaları istenmektedir.

Hiç şüphesiz geçici implantların bu yazının içeriğindeki kriterlerin tamamını içermesi beklenemez. Ancak yine de, biyomekanik dayanıklılık, laboratuar ve klinik olarak kolay çalışabilirlik gibi bazı şartların bu tür implantlar için göz önünde bulundurulması gerekir.

SONUÇ

Birinci bölümde’bulunmasının önemi genel kabul görmüş faktörler altında belirtilen kriterler bir sistemden beklenen vazgeçilmez ve asgari özelliklerdir. Modern implantolojinin deneme yanılma dönemi büyük ölçüde geride kalmış, bilimsel olarak sağlam temellere oturmuş bir felsefe üzerine dayanan sistemler kendilerini her geçen gün daha da düzelterek ayakta kalmayı başarmışlardır. Hiç kuşkusuz ki, ileride de sistemler yeni bilimsel veriler ışığında değişiklikler ve düzeltmeler yapacaklardır, ancak bunlar, son 30 yıldaki baş döndürücü boyutlarda olması beklenmemektedir. Bu nedenle, implant tedavisini hastalarına sunma niyeti ile yeni bir implant sistemi tercih ederek kullanmaya başlayacak hekimlerin, yukarıda da belirtilen kriterler ışığında, birkaç yılda bir tamamen sistem değişikliğine giden üreticilerden uzak durmaları tavsiye edilebilir. Bunun dışında belli başlı üreticilerin bilimsel dayanaklar yardımıyla birbirine giderek daha fazla benzeyen implant sistemleri ürettikleri bu yazı okunduktan sonra yapılacak değerlendirmede görülecektir. Dolayısıyla, yapılacak seçimde daha çok kişisel tercihler, firmanın çalışanları ile ilişkiler ve fiyatların uygunluğu gibi hususlar etkili olacaktır.

Burada amaçlanan husus, en ideal implant firmasının tespit edilebilmesi değildir. Bu yazı ve form sayesinde implant uygulamasına yeni başlayacak bir dişhekiminin sistem tercihini sistematik bir şekilde yapabilmesi ve sonuç olarak başarısız sistemleri eleyebilmesi mümkün olabilecektir.

Bilhan H., Mumcu E., Sülün T.
“Uygun İmplant Sistemini Seçmek İçin Hangi Kriterler Göz Önünde Bulundurulmalı”.
Klinik Dergisi, Ocak 2005, Cilt 18; sayfa: 12-21.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Uygun İmplant Sistemini Seçmek İçin Hangi Kriterler Göz Önünde Bulundurulmalı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç.Dr.Dt. Hakan BİLHAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Doç.Dr.Dt. Hakan BİLHAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Doç.Dr.Dt. Hakan BİLHAN'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Uygun İmplant Sistemini Seçmek İçin Hangi Kriterler Göz Önünde Bulundurulmalı?' başlığıyla benzeşen toplam 71 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:54
Top