Bilişsel - Davranışçı Kuram ve Kuramın Vaka Formülasyonunda Kullanılması
BİLİŞSEL - DAVRANIŞÇI KURAM VE KURAMIN VAKA FORMÜLASYONUNDA KULLANILMASI
Özet
Çalışmada Bilişsel kuram tanıtıldıktan sonra temel özelliklerine değinilmiştir. Bilişsel kuram ve Davranışçı kuram yöntemlerinin birlikte kullanılmasından Bilişsel - Davranışçı yöntem oluşmuştur. Bilişsel- davranışçı kuramın temel özelliklerine değinilmiştir. Bilişsel Davranışçı kuramın kullanıldığı ruhsal durumlara değinilmiştir. Kuramın Obsesif Kompulsif rahatsızlıklarda kullanım biçimine değinilmiştir. Obsesyon ve kompulsiyon kavramları açıklanmıştır. Bilişsel Davranışçı terapinin sonlandırma biçimine kısaca değinilmiştir. Bilişsel Davranışçı tedavide vaka formülasyonu örnek obsesif-kompulsif vaka üzerinde çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Bilişsel Kuram, Bilişsel-Davranışçı Kuram, Obsesyon, Kompulsiyon, vaka formülasyonu.
Bilişsel - Davranışçı Kuram ve Kuramın Vaka Formülasyonunda Kullanılması
Giriş
Psikolojik rahatsızlar insanın tüm yaşam alanlarını olumsuz etkilemektedir. Bu rahatsızlıklar kişinin zihinsel, bedensel, sosyal ve duygusal yönlerini olumsuz etkileyebilmektedir. Yaşanan psikolojik rahatsızlıklar kişiyi etkilediği gibi çevresini de olumsuz etkileyebilmektedir. Aynı zamanda kişinin çevresi, olay ve olguları farklı algılamasına da sebep olabilmektedir. Psikolojik rahatsızlıklar genel anlamda kişinin işlevselliğini olumsuz etkileyebilmekte ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilmektedir. Psikolojik rahatsızlıkların tedavilerinde birçok kuram klinik olarak uygulanmaktadır. Bu kuramlardan biri olan Bilişsel-Davranışçı Kuram; Amerikalı psikolog Albert Ellis’e dayanır. Ellis bireyin psikolojik problemlerinin çarpıtılmış ve gerçek ile çelişen yanlış inançlarından kaynaklandığını söyler (Türkçapar, 2014).
Albert Ellis’ten sonra 1960’lı yıllarda Aaron T.Beck tarafından çarpıtılmış düşüncelerin ruhsal rahatsızlıklara sebep olduğu ile ilgili düşünceyi geliştirerek Bilişsel kuramı kavramlaştırarak psikiyatride kabul görmesini sağlamıştır. Bilişsel kurama yönelik olumlu kabul davranışçı terapistlerin bu yeni kuramı kendi alanlarına uygulayarak Bilişsel – Davranışçı adını vererek bu kuramın gelişmesini sağlamışlardır (Türkçapar, 2014).
Bilişsel kuram, olayın değil onu algılama ve yorumlamanın biçimine vurgu yapar. Kurama göre kişinin bilişsel yapısı iç dünyasından ve dış dünyadan gelen uyaranları öznel bir mercek ile değerlendirmesidir (Türkçapar, 2014).
Bilişsel Kuramın üç temel özelliğini şöyle sıralayabiliriz: nasıl düşünüyorsan öyle hissedersin, kaygılar gerçek değildir, çarpıtılmış düşüncelerin sonucudur, nasıl düşündüğünü değiştirdiğinde, duyguların da değişir.
Bilişsel kuram düşünce ve bilişlerimizin bizde farklı duygular oluşturduğunu söyler (Burns, 2018).
Bilişsel Davranışçı Kuram; Bilişsel Kuram ve Davranışçı Kuramın yöntemlerini birleştirerek kullanır. İnsanın bilişsel yapısı iç içe geçmiş halkalar şeklinde düşünüldüğünde; En iç halkada temel inançların olduğu, onun etrafındaki halkada ara inançlar ve kuralların olduğu, onun üstünde de otomatik düşüncelerin yer aldığı görülür. Otomatik düşünceler düşünce akışımızın içinde var olan ve duygusal sıkıntılara neden olan bilişlerdir (Beck,2006).
Otomatik düşüncelerin altında kişinin söylemediği ama doğru olduğuna inandığı düşünceleri, inançları ve kuralları yer alır. İşlevselliği bozan tüm kurallar en derinde yer alan temel inançlardır. Temel inançlar, kişinin kendisini, çevresini, dünyayı nasıl algılaması ile ilgili geçmiş deneyimleri ve yaşantılarından oluşmuş bilişsel yapılardır.
İşlevi bozan inançlar belli hatalara ve çarpıtmalara yol açar. Bu çarpıtmalar bilginin hatalı işlenmesi sonucu sıkıntıya yol açan otomatik düşüncelerdir (Moroğlu, 2020).
Bilişsel davranışçı kuramda davranışçı kuramın klasik koşullanma, edimsel koşullanma, pekiştirme biçimleri, maruz bırakma yöntemleri, sistematik duyarsızlaşma yöntemi, aşamalı sıralama, taşırma, içsel patlama, sosyal öğrenme, başkasından öğrenme, öz etkinlik, davranışı biçimlendirme ve sosyal beceri eğitimi yöntemleri de kullanılır (Türkçapar, 2014).
Bilişsel Davranışçı Kuramın Kullanıldığı Ruhsal durumlar
Yakın dönem kuramlarından olan Bilişsel Davranışçı Kuram bir çok psikolojik rahatsızlıkta uygulanmış ve geçerliliği alanda test edilerek kanıtlanmış bir terapi yöntemi olarak öne çıkmaktadır. Özellikle depresyon tedavileri, panik atak, kaygı bozuklukları, korku ve fobilerin tedavisi, vücut dismorfobik bozukluğu, okb, ttssb gibi rahatsızlıklarda etkili bir terapi yöntemi olarak öne çıkmaktadır.
Bilişsel Davranışçı Tedavinin Obsesif-Kompulsif Rahatsızlıklarda Kullanımı
Bilişsel Davranışçı Terapi son yıllarda Obsesif-Kompulsif bozuklukların tedavisinde sıkça kullanılan terapilerden biri olarak öne çıkmaktadır.
İnsanın yaşam kalitesini ve işlevselliğini olumsuz etkileyen obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ; kişinin mesleki ve sosyal işlevlerinde belirgin bozulmaya yol açan, rahatsız edici, benliğe yabancı, yineleyici ve bunaltı oluşturan düşünceler (obsesyon) ve bunaltıyı gidermek için yapılan yineleyici davranış ya da zihinsel eylemlerle (kompulsiyon) tanımlanan ruhsal bir rahatsızlıktır (DSM V).
Obsesyon; kişinin aklından çıkaramadığı, aklına gelen ısrarcı dürtüler, düşünceler, kuşkular, imaj ve korkular şeklinde olabilir (Morrıson, 2019).
Obsesyonlar eyleme dönüştüğünde kompulsiyon adını alır. Kompulsif davranışlar direk olarak oluşur. Örneğin kirlenme obsesyonu yıkanma kompulsiyonuna dönüşebilir,
Obsesif-Kompulsif bozuklukların bilişsel tedavisi uygulamasında ilk akla gelen biliş ve obsesyon bağlantısı olabilir. Bilişsel tedavide amaç gerçekçi olmayan çarpıtılmış bilişlerin gerçekçi düşünceler ile değiştirilmesidir. Ancak obsesif Kompulsif bozuklukta, kişi gerçekçi olmayan düşünceler taşıdıklarının farkındadırlar ve bu farkındalık sıkıntıların önemli kaynağıdır. Bu nedenle bu rahatsızlıkta hastanın sahip olduğu düşüncelerin değiştirilerek daha gerçekçi ve alternatif düşünceler ile çalışılması söz konusu değildir.
Obsesif-Kompulsif bozuklukların tedavisinde hastanın bilişleri, hastalığının temel özellikleri, tedavi konusu ele alınır.
Obsesif-Kompulsif bozukluğu olan hastaların genel olarak bir kontrol eğilimi vardır. Dolayısı ile hastaya tedavi ilkeleri anlatılırken amacın bu hastalığı kontrol altına almak olduğu öne çıkarılmalıdır. Hastaya hastalık ile ilgili bilgi verilirken hastalık, hastadan ayrıştırılarak bilgi verilebilir. Hastanın sahip olduğu obsesyonlar için takıntı veya tehdit, kompulsiyonlar için ise kaçınma davranışı ve tedbir kavramları kullanılabilir.
Hastaya bu çerçevede bir tedavi formülasyonu oluşturduktan sonra kişi için en kolay yapabileceği bir davranış seçilerek durum hastaya yaşatılmalıdır. Hasta öğretilen bu ilkeyi kişinin yaşayarak görmesi tedavinin diğer aşamalarında işbirliği için önemlidir.
Obsesif-Kompulsif bozuklukların davranışçı yöntem ile tedavisinde temel olarak kaçınma davranışları ele alınır. Obsesif-Kompulsif bozukluklarda hastalar farklı kaçınma davranışları gösterebilirler. Bu kaçınma davranışlarının bir kısmı kompulsiyonlardan kaçınmadır. Örneğin bulaş olmaması için hiçbir yere dokunmama ya da mikrop bulaşma korkusu ile bir yere gitmemek bu tür davranışlardandır. Diğer tür davranış ise obsesyonların oluşturduğu kaygıları azaltmak için davranışı defalarca yaparak kaçınma davranışı olarak ortaya çıkabilmektedir. Bir başka kaçınma davranışı kompulsiyona yol açaçacak belli bir davranıştan kaçınmak için kompulsif kaçınma durumudur.
Bu davranışların tümü kaçınma davranışı olduğu halde tedavide ele alınma biçimleri farklılaşmaktadır. Örneğin bulaş korkusu ile hiçbir yere gitmeme durumunda üstüne gitme durumları yaralı olurken, Kompulsif kaçınma için durdurma tekniği daha yararlı olabilmektedir.
Obsesif-Kompulsif bozuklukların tedavisinde üstüne gitme ya da durdurma aşamalarında ilk başlarda hasta ile birlikte uygulamayı yapmak hastayı motive edebilir ve tedavinin daha kolay ilerlemesini sağlayabilir ancak sonraki uygulamaları hastanın kendi başına yapması tedavi için önemlidir.
Bilişsel Davranışçı Tedavinin Sonlandırılması
Tedavinin sona erdirilmesi aşamasında tedaviye başlarken belirlenmiş olan hedefler gözden geçirilerek hangi ölçüde gerçekleştiği hasta ile değerlendirilmelidir. Ulaşılan hedefler danışan ve terapist tarafından yeterli görünüyorsa tedavi sonlandırılabilir. Bilişsel davranışçı terapide tedavinin gerçekleşmesi tüm belirtilerin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Bilişsel davranışçı terapi aynı zamanda bir eğitimdir. Dolayısı ile hasta karşılaşabileceği veya tekrarlayan durumlar ile ilgili öğretilen teknikleri kullanarak baş etme becerileri edinebilmektedir.
Bilişsel Davranışçı Tedavide Vaka ve Vaka Formülasyonu
55 yaşında evli ve iki çocuk sahibi olan Ş. Hanım, devlet okulunda öğretmen olarak çalışmaktadır. Ş. Hanım kliniğe başvurduğunda yakınmalarının on yıla yakın olduğunu ifade etmiştir.
Ş. Hanımın Yakınmaları: İlk önceleri okulda kapı kollarına öğrencilerin ve başka öğretmenlerin dokunduğu düşüncesi ile kapı kollarına dokunma kendisinde yoğun bir anksiyeteye neden olmuştur. Sonra bu durum okul dışında başka yerlere gittiğinde de kapı kollarına dokunamama ve hatta evdeki kapın kolları ve musluklara dokunamamaya kadar ilerlemiştir.
Ş. Hanım öğretmen olarak çalıştığından sınıf kapı kollarına dokunduğunda ellerini sürekli dezenfektan ve ıslak mendiller ile temizlediğini ama bunun kendisin rahatlatmadığını ve ellerini kızartacak hatta yara yapacak şekilde sabunlayıp ovarak yıkadığını belirtmiştir.
Ş. Hanım eve geldiğinde de evdeki kapı kolları ve musluk başlarının kirli olduğunu düşünerek onlara dokunmaktan kaçındığı ve buraları defalarca çamaşır suyu ile temizlediğini belirtmiştir.
Ş. Hanım okula geldiğinde öğretmenler odasında ya da sınıfta çantasını masaya bıraktığında kirlenmiş olabileceği düşüncesi ile dakikalarca ve işini ihmal etmesine sebep olurcasına defalarca temizlediğini belirtmiştir.
Ş. Hanımın kişilik özelliklerine bakıldığında sosyal yönü gelişkin olmayan, aşırı titiz, sürekli tedirgin ve savunmacı ruh hali, ayrıntılar ile çok fazla ilgili bir durum gözlemlenmiştir.
Ş. Hanımın çocukluk yıllarındaki yaşantısı değerlendirildiğinde annesinin temizlik konusunda çok hassas olduğu, evinin düzen ve temizliği ile gurur duyduğunu söylemiş ve annesinin küçükken temizlik konusunda sürekli kendisini eleştirdiği, kızdığı durumlar olduğunu ifade etmiştir.
Bilişsel-Davranışçı Tedavinin Uygulanması ve Vaka Formülasyonu
Ş. Hanıma Beck depresyon ve kendini kabul ölçeği uygulanmıştır. Depresyon düzeyi orta kendini kabul durumu düşük olarak puanlanmıştır.
İlk oturumda danışanın kendini gergin ve kaygılı hissettiği gözlenmiştir. Bu sebep ile güven ilişkisi ve terapi ilkeleri üzerinde durulmuştur. Bu oturumda aile yaşantısı, çocukluk dönemi ve sosyal ilişkileri üzerinde duruldu. Danışanın kendini kaygılı hissettiği durumlarda uygulayabileceği gevşeme egzersizleri öğretilmiştir ve bu durum ev ödevi olarak verilmiştir. Ş. Hanımın depresyon düzeyi orta olarak puanlandığından depresyon durumu üzerinde durulmamış ve obsesif- kompulsif belirtiler üzerinde çalışılması planlanmış ve bu belirtiler geçince depresyonunda ortadan kalkacağı düşünülmüştür.
İkinci oturumda; Ş. Hanım ile hastalık durumu konuşulmuştur. Tedavi ile ilgili bilgilendirme yapılmıştır. Ş. Hanımın bu durumu hastalık olarak görmesi ve yaptığı davranışların abartılı ve saçma olduğunu bilmesi, bu tür vakalarda önemli olan kontrol etme mekanizmasının üzerinde çalışmayı kolaylaştırmıştır. Ş. Hanım ben neden böyleyim, neden diğer insanlar gibi olamıyorum diyerek tedavi konusunda istekli olduğunu göstermiştir. Terapi ile ilgili yüzleştirme, maruz bırakma ve aşamalı sıralamayı içeren liste yapılmıştır. Listedeki tedavi ile ilgili çok zorlayıcı olmayan bir davranış birlikte belirlenerek terapi uygulamasına başlanılmıştır. Terapi sırasında yaşayabileceği kaygı ve korkular ile ilgili bilgi verilerek, kaygının fiziksel belirtileri ve kompulsiyon oluşumuna etkisi hakkında bilgilendirme yapılmıştır.
Ş. Hanım ile birlikte seçilen davranış kendi evindeki kapı kollarını kendisi temizlediği için, çocukların okulda olduğu zamanlarda onlara rahatlık ile dokunabileceği ödevi verildi. Bir sonraki görüşmede kapı kollarına dokunmadan önceki ve dokunduktan sonraki kaygı ve duyguları nasıl deneyimlediği konusunda ve gerçekleştirdiği davranışları anlatması ödevleri verildi.
Üçüncü oturumda; Ş. Hanım evdeki kapı kollarına dokunduğunu ancak dokunmadan önce sıkıntı yaşadığını ve yaşadığı sıkıntıyı gidermek için öğretilen gevşeme egzersizini uyguladığını belirtmiştir. Bu gevşeme egzersizinden ödevini yerine getirmek ve iyileşmek istediği için daha sonra kapı kollarına dokunduğunu söylemiştir. Bu aşamada bu tür uygulamaların öncesinde kaygı yaşayabileceği ancak uygulamalara devam ettikçe kaygılarının giderek azalacağı konuşulmuştur. Kapı kollarına dokunduktan sonra ellerini yıkamaması konusunda çaba sarf ettiğini ama yıkamadığını belirten Ş. Hanım ile bu durumun ne kadar değerli ve önemli olduğu konuşularak bir sonraki durumlar için motive edilmiş ve cesaretlendirilmiştir.
Dördüncü ve beşinci oturumlarda Ş. Hanıma ev içi benzer ödevler verilmiş evdeki kapı kolları ve musluklara dokunduktan sonra ellerini yıkamama ödevi verilmiş ve Ş. Hanım bu ödevleri başarı ile gerçekleştirmiştir.
Altıncı Oturumda; Çocuklar ve eşi evde iken kapı kolları ve musluklara dokunma ödevi verilmiştir. Ş. Hanım bu durumda sıkıntılar yaşadığını ifade etmiş ancak dokunmayı ve ellerini yıkamamayı başardığını belirtmiştir. Ancak bu dokunmalardan birinde banyo musluğunun kaygan olduğunu hissettiğinden kirli olduğunu düşünüp hem musluğu hem de ellerini abartılı biçimde yıkadığını da ifade etmiştir. Kendisine arada bu tür durumların yaşanabileceği belirtilmiş ancak uygulamalara devam etmenin tedavi sürecindeki önemi konuşulmuştur.
Yedinci oturumda Ş. Hanım evdeki kapı kolları ve musluklar dokunmanın eskisi kadar kendisini kaygılandırmadığını ve hatta bu konuda biraz rahatladığını ifade etmiştir. Tedavi için bu durumun önemli olduğu ve iyi bir gelişme olduğu konuşulmuştur. Bu oturum Ş. Hanımın tedaviye geldiği ilk zamanlarda belirlenen hedeflere ulaşma durumu konuşulmuş ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir.
Sekizinci oturumda; Ş. Hanım ile yeni bir adıma geçilebileceği konuşulmuş ve kendi evi dışında temizliğine güvendiği bir arkadaşının evine gittiğinde kapı kolları ve musluklara dokunma ödevi verilmiştir. Bu oturumda Ş. Hanım ile sadece kendisinin temizliğe önem vermediğini, başkalarının da hijyene önem verdiği üzerinde durulmuştur.
Dokuzuncu oturumda; Ş: Hanım arkadaşının evine gittiğinde kapı kollarına dokunduğunu ancak ellerini ıslak mendil ile temizleme gereği duyduğunu belirtmiştir. Ama bu temizleme işleminin öncekiler gibi abartılı olmadığını söylemiştir. Bu oturumda daha önce kapı kolları ve musluklara dokunma ve ellerini yıkamama ödevlerindeki başarıları konuşularak cesaretlendirilmiştir. Ş. Hanıma temizliğine güvendiği başka bir arkadaşının evine giderek kapı kollarına dokunma ödevi verilmiştir.
Onuncu oturumda; Ş. Hanımın gittiği yeni arkadaşında sıkıntı hissetse de kapı kollarına dokunduğu ve ellerini silmediğini ifade etmiştir. Bu oturumda Ş. Hanım artık evdeki kapı kolları ve musluklara dokunduğunda sıkıntı ve kaygı hissetmediğini ifade etmiştir. Ş. Hanıma bir sonraki oturum için işe gittiğinde sınıf kapı kollarına dokunması ödevi verilmiştir ve bu durumun bir sonraki oturumda konuşulacağı ifade edilmiştir.
On birinci oturumda; Okulda sınıf kapılarına dokunduğunda eskisi gibi yüksek bir kaygı hissetmediğini ancak yine de ellerini sildiğini ama abartmadığını belirtmiştir. Ş. Hanım ile daha öncekiler gibi kaygı hissetmemesinin tedavi için önemli bir aşama olduğu ve ellerini abartmadan temizlemesinin de önemli olduğu konuşulmuştur.
On ikinci oturumda; Ş. Hanım artık eskisi gibi sıkıntı hissetmediğini belirtmiştir. Ş. Hanım ile tedavi öncesi belirlenen hedeflere ulaşma konusu değerlendirilmiş ve bu tür bir sıkıntı halinde öğretilen yöntemleri uygulayabileceği konusu konuşulmuştur. Terapi süreci Ş. Hanımın isteği ve ulaşılan hedefler göz önüne alınarak sonlandırılmıştır (Kaya, 2019).
Sonuç
Bilişsel-davranışçı kuramın ruhsal rahatsızlıkların tedavisinde kullanımı son yıllarda öne çıkmaya başlamıştır. Çalışmada vaka üzerinde görüldüğü gibi bilişsel-davranışçı kuramın ruhsal rahatsızlıklardan biri olan obsesif-kompulsif rahatsızlığın tedavisinde etkili olduğu görülmüştür. Bu vakada bilişsel-davranışçı terapi yönteminde kullanılan çarpıtılmış bilişlerin düzenlenmesi, maruz bırakma yöntemleri, sistematik duyarsızlaşma yöntemi, aşamalı sıralama, öz etkinlik, davranışı biçimlendirme ve beceri eğitimi uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Vakada terapi öncesi belirlenen hedeflerin büyük kısmına ulaşıldığı görüldüğünden terapi sonlandırılmıştır. Bilişsel- Davranışçı terapi yöntemi ilkelerinin obsesif- kompulsif bozukluğu olan bu vakada işlediği gözlenmiştir.
Kaynaklar
Amerikan Psikiyatri Birliği, (2013). DSM-5 Tanı Ölçütleri (Çev: E. Köroğlu). İstanbul: HYB.
Beck, J.S. (2006). Bilişsel Terapi: Temel ilkeler ve ötesi.(Çev: N. Şahin). Ankara: TPD Yayınları.
Burns, D. D. (2018). Panik Atakta. İstanbul: Psikonet Yayınları.
Kaya, M. (2019). Kişisel Danışan. İstanbul.
Moroğlu, A.K. (2020). Terapötik Yaklaşımlar Ders notları. İstanbul.
Morrıson, J. (2019). DSM-5'i Kolaylaştıran "Klinisyenler İçin Tanı Rehberi". Ankara: Nobel.
Türkçapar, H. (2014). Bilişsel Terapi. Ankara: HYB Yayıncılık.
Özet
Çalışmada Bilişsel kuram tanıtıldıktan sonra temel özelliklerine değinilmiştir. Bilişsel kuram ve Davranışçı kuram yöntemlerinin birlikte kullanılmasından Bilişsel - Davranışçı yöntem oluşmuştur. Bilişsel- davranışçı kuramın temel özelliklerine değinilmiştir. Bilişsel Davranışçı kuramın kullanıldığı ruhsal durumlara değinilmiştir. Kuramın Obsesif Kompulsif rahatsızlıklarda kullanım biçimine değinilmiştir. Obsesyon ve kompulsiyon kavramları açıklanmıştır. Bilişsel Davranışçı terapinin sonlandırma biçimine kısaca değinilmiştir. Bilişsel Davranışçı tedavide vaka formülasyonu örnek obsesif-kompulsif vaka üzerinde çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Bilişsel Kuram, Bilişsel-Davranışçı Kuram, Obsesyon, Kompulsiyon, vaka formülasyonu.
Bilişsel - Davranışçı Kuram ve Kuramın Vaka Formülasyonunda Kullanılması
Giriş
Psikolojik rahatsızlar insanın tüm yaşam alanlarını olumsuz etkilemektedir. Bu rahatsızlıklar kişinin zihinsel, bedensel, sosyal ve duygusal yönlerini olumsuz etkileyebilmektedir. Yaşanan psikolojik rahatsızlıklar kişiyi etkilediği gibi çevresini de olumsuz etkileyebilmektedir. Aynı zamanda kişinin çevresi, olay ve olguları farklı algılamasına da sebep olabilmektedir. Psikolojik rahatsızlıklar genel anlamda kişinin işlevselliğini olumsuz etkileyebilmekte ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilmektedir. Psikolojik rahatsızlıkların tedavilerinde birçok kuram klinik olarak uygulanmaktadır. Bu kuramlardan biri olan Bilişsel-Davranışçı Kuram; Amerikalı psikolog Albert Ellis’e dayanır. Ellis bireyin psikolojik problemlerinin çarpıtılmış ve gerçek ile çelişen yanlış inançlarından kaynaklandığını söyler (Türkçapar, 2014).
Albert Ellis’ten sonra 1960’lı yıllarda Aaron T.Beck tarafından çarpıtılmış düşüncelerin ruhsal rahatsızlıklara sebep olduğu ile ilgili düşünceyi geliştirerek Bilişsel kuramı kavramlaştırarak psikiyatride kabul görmesini sağlamıştır. Bilişsel kurama yönelik olumlu kabul davranışçı terapistlerin bu yeni kuramı kendi alanlarına uygulayarak Bilişsel – Davranışçı adını vererek bu kuramın gelişmesini sağlamışlardır (Türkçapar, 2014).
Bilişsel kuram, olayın değil onu algılama ve yorumlamanın biçimine vurgu yapar. Kurama göre kişinin bilişsel yapısı iç dünyasından ve dış dünyadan gelen uyaranları öznel bir mercek ile değerlendirmesidir (Türkçapar, 2014).
Bilişsel Kuramın üç temel özelliğini şöyle sıralayabiliriz: nasıl düşünüyorsan öyle hissedersin, kaygılar gerçek değildir, çarpıtılmış düşüncelerin sonucudur, nasıl düşündüğünü değiştirdiğinde, duyguların da değişir.
Bilişsel kuram düşünce ve bilişlerimizin bizde farklı duygular oluşturduğunu söyler (Burns, 2018).
Bilişsel Davranışçı Kuram; Bilişsel Kuram ve Davranışçı Kuramın yöntemlerini birleştirerek kullanır. İnsanın bilişsel yapısı iç içe geçmiş halkalar şeklinde düşünüldüğünde; En iç halkada temel inançların olduğu, onun etrafındaki halkada ara inançlar ve kuralların olduğu, onun üstünde de otomatik düşüncelerin yer aldığı görülür. Otomatik düşünceler düşünce akışımızın içinde var olan ve duygusal sıkıntılara neden olan bilişlerdir (Beck,2006).
Otomatik düşüncelerin altında kişinin söylemediği ama doğru olduğuna inandığı düşünceleri, inançları ve kuralları yer alır. İşlevselliği bozan tüm kurallar en derinde yer alan temel inançlardır. Temel inançlar, kişinin kendisini, çevresini, dünyayı nasıl algılaması ile ilgili geçmiş deneyimleri ve yaşantılarından oluşmuş bilişsel yapılardır.
İşlevi bozan inançlar belli hatalara ve çarpıtmalara yol açar. Bu çarpıtmalar bilginin hatalı işlenmesi sonucu sıkıntıya yol açan otomatik düşüncelerdir (Moroğlu, 2020).
Bilişsel davranışçı kuramda davranışçı kuramın klasik koşullanma, edimsel koşullanma, pekiştirme biçimleri, maruz bırakma yöntemleri, sistematik duyarsızlaşma yöntemi, aşamalı sıralama, taşırma, içsel patlama, sosyal öğrenme, başkasından öğrenme, öz etkinlik, davranışı biçimlendirme ve sosyal beceri eğitimi yöntemleri de kullanılır (Türkçapar, 2014).
Bilişsel Davranışçı Kuramın Kullanıldığı Ruhsal durumlar
Yakın dönem kuramlarından olan Bilişsel Davranışçı Kuram bir çok psikolojik rahatsızlıkta uygulanmış ve geçerliliği alanda test edilerek kanıtlanmış bir terapi yöntemi olarak öne çıkmaktadır. Özellikle depresyon tedavileri, panik atak, kaygı bozuklukları, korku ve fobilerin tedavisi, vücut dismorfobik bozukluğu, okb, ttssb gibi rahatsızlıklarda etkili bir terapi yöntemi olarak öne çıkmaktadır.
Bilişsel Davranışçı Tedavinin Obsesif-Kompulsif Rahatsızlıklarda Kullanımı
Bilişsel Davranışçı Terapi son yıllarda Obsesif-Kompulsif bozuklukların tedavisinde sıkça kullanılan terapilerden biri olarak öne çıkmaktadır.
İnsanın yaşam kalitesini ve işlevselliğini olumsuz etkileyen obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ; kişinin mesleki ve sosyal işlevlerinde belirgin bozulmaya yol açan, rahatsız edici, benliğe yabancı, yineleyici ve bunaltı oluşturan düşünceler (obsesyon) ve bunaltıyı gidermek için yapılan yineleyici davranış ya da zihinsel eylemlerle (kompulsiyon) tanımlanan ruhsal bir rahatsızlıktır (DSM V).
Obsesyon; kişinin aklından çıkaramadığı, aklına gelen ısrarcı dürtüler, düşünceler, kuşkular, imaj ve korkular şeklinde olabilir (Morrıson, 2019).
Obsesyonlar eyleme dönüştüğünde kompulsiyon adını alır. Kompulsif davranışlar direk olarak oluşur. Örneğin kirlenme obsesyonu yıkanma kompulsiyonuna dönüşebilir,
Obsesif-Kompulsif bozuklukların bilişsel tedavisi uygulamasında ilk akla gelen biliş ve obsesyon bağlantısı olabilir. Bilişsel tedavide amaç gerçekçi olmayan çarpıtılmış bilişlerin gerçekçi düşünceler ile değiştirilmesidir. Ancak obsesif Kompulsif bozuklukta, kişi gerçekçi olmayan düşünceler taşıdıklarının farkındadırlar ve bu farkındalık sıkıntıların önemli kaynağıdır. Bu nedenle bu rahatsızlıkta hastanın sahip olduğu düşüncelerin değiştirilerek daha gerçekçi ve alternatif düşünceler ile çalışılması söz konusu değildir.
Obsesif-Kompulsif bozuklukların tedavisinde hastanın bilişleri, hastalığının temel özellikleri, tedavi konusu ele alınır.
Obsesif-Kompulsif bozukluğu olan hastaların genel olarak bir kontrol eğilimi vardır. Dolayısı ile hastaya tedavi ilkeleri anlatılırken amacın bu hastalığı kontrol altına almak olduğu öne çıkarılmalıdır. Hastaya hastalık ile ilgili bilgi verilirken hastalık, hastadan ayrıştırılarak bilgi verilebilir. Hastanın sahip olduğu obsesyonlar için takıntı veya tehdit, kompulsiyonlar için ise kaçınma davranışı ve tedbir kavramları kullanılabilir.
Hastaya bu çerçevede bir tedavi formülasyonu oluşturduktan sonra kişi için en kolay yapabileceği bir davranış seçilerek durum hastaya yaşatılmalıdır. Hasta öğretilen bu ilkeyi kişinin yaşayarak görmesi tedavinin diğer aşamalarında işbirliği için önemlidir.
Obsesif-Kompulsif bozuklukların davranışçı yöntem ile tedavisinde temel olarak kaçınma davranışları ele alınır. Obsesif-Kompulsif bozukluklarda hastalar farklı kaçınma davranışları gösterebilirler. Bu kaçınma davranışlarının bir kısmı kompulsiyonlardan kaçınmadır. Örneğin bulaş olmaması için hiçbir yere dokunmama ya da mikrop bulaşma korkusu ile bir yere gitmemek bu tür davranışlardandır. Diğer tür davranış ise obsesyonların oluşturduğu kaygıları azaltmak için davranışı defalarca yaparak kaçınma davranışı olarak ortaya çıkabilmektedir. Bir başka kaçınma davranışı kompulsiyona yol açaçacak belli bir davranıştan kaçınmak için kompulsif kaçınma durumudur.
Bu davranışların tümü kaçınma davranışı olduğu halde tedavide ele alınma biçimleri farklılaşmaktadır. Örneğin bulaş korkusu ile hiçbir yere gitmeme durumunda üstüne gitme durumları yaralı olurken, Kompulsif kaçınma için durdurma tekniği daha yararlı olabilmektedir.
Obsesif-Kompulsif bozuklukların tedavisinde üstüne gitme ya da durdurma aşamalarında ilk başlarda hasta ile birlikte uygulamayı yapmak hastayı motive edebilir ve tedavinin daha kolay ilerlemesini sağlayabilir ancak sonraki uygulamaları hastanın kendi başına yapması tedavi için önemlidir.
Bilişsel Davranışçı Tedavinin Sonlandırılması
Tedavinin sona erdirilmesi aşamasında tedaviye başlarken belirlenmiş olan hedefler gözden geçirilerek hangi ölçüde gerçekleştiği hasta ile değerlendirilmelidir. Ulaşılan hedefler danışan ve terapist tarafından yeterli görünüyorsa tedavi sonlandırılabilir. Bilişsel davranışçı terapide tedavinin gerçekleşmesi tüm belirtilerin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Bilişsel davranışçı terapi aynı zamanda bir eğitimdir. Dolayısı ile hasta karşılaşabileceği veya tekrarlayan durumlar ile ilgili öğretilen teknikleri kullanarak baş etme becerileri edinebilmektedir.
Bilişsel Davranışçı Tedavide Vaka ve Vaka Formülasyonu
55 yaşında evli ve iki çocuk sahibi olan Ş. Hanım, devlet okulunda öğretmen olarak çalışmaktadır. Ş. Hanım kliniğe başvurduğunda yakınmalarının on yıla yakın olduğunu ifade etmiştir.
Ş. Hanımın Yakınmaları: İlk önceleri okulda kapı kollarına öğrencilerin ve başka öğretmenlerin dokunduğu düşüncesi ile kapı kollarına dokunma kendisinde yoğun bir anksiyeteye neden olmuştur. Sonra bu durum okul dışında başka yerlere gittiğinde de kapı kollarına dokunamama ve hatta evdeki kapın kolları ve musluklara dokunamamaya kadar ilerlemiştir.
Ş. Hanım öğretmen olarak çalıştığından sınıf kapı kollarına dokunduğunda ellerini sürekli dezenfektan ve ıslak mendiller ile temizlediğini ama bunun kendisin rahatlatmadığını ve ellerini kızartacak hatta yara yapacak şekilde sabunlayıp ovarak yıkadığını belirtmiştir.
Ş. Hanım eve geldiğinde de evdeki kapı kolları ve musluk başlarının kirli olduğunu düşünerek onlara dokunmaktan kaçındığı ve buraları defalarca çamaşır suyu ile temizlediğini belirtmiştir.
Ş. Hanım okula geldiğinde öğretmenler odasında ya da sınıfta çantasını masaya bıraktığında kirlenmiş olabileceği düşüncesi ile dakikalarca ve işini ihmal etmesine sebep olurcasına defalarca temizlediğini belirtmiştir.
Ş. Hanımın kişilik özelliklerine bakıldığında sosyal yönü gelişkin olmayan, aşırı titiz, sürekli tedirgin ve savunmacı ruh hali, ayrıntılar ile çok fazla ilgili bir durum gözlemlenmiştir.
Ş. Hanımın çocukluk yıllarındaki yaşantısı değerlendirildiğinde annesinin temizlik konusunda çok hassas olduğu, evinin düzen ve temizliği ile gurur duyduğunu söylemiş ve annesinin küçükken temizlik konusunda sürekli kendisini eleştirdiği, kızdığı durumlar olduğunu ifade etmiştir.
Bilişsel-Davranışçı Tedavinin Uygulanması ve Vaka Formülasyonu
Ş. Hanıma Beck depresyon ve kendini kabul ölçeği uygulanmıştır. Depresyon düzeyi orta kendini kabul durumu düşük olarak puanlanmıştır.
İlk oturumda danışanın kendini gergin ve kaygılı hissettiği gözlenmiştir. Bu sebep ile güven ilişkisi ve terapi ilkeleri üzerinde durulmuştur. Bu oturumda aile yaşantısı, çocukluk dönemi ve sosyal ilişkileri üzerinde duruldu. Danışanın kendini kaygılı hissettiği durumlarda uygulayabileceği gevşeme egzersizleri öğretilmiştir ve bu durum ev ödevi olarak verilmiştir. Ş. Hanımın depresyon düzeyi orta olarak puanlandığından depresyon durumu üzerinde durulmamış ve obsesif- kompulsif belirtiler üzerinde çalışılması planlanmış ve bu belirtiler geçince depresyonunda ortadan kalkacağı düşünülmüştür.
İkinci oturumda; Ş. Hanım ile hastalık durumu konuşulmuştur. Tedavi ile ilgili bilgilendirme yapılmıştır. Ş. Hanımın bu durumu hastalık olarak görmesi ve yaptığı davranışların abartılı ve saçma olduğunu bilmesi, bu tür vakalarda önemli olan kontrol etme mekanizmasının üzerinde çalışmayı kolaylaştırmıştır. Ş. Hanım ben neden böyleyim, neden diğer insanlar gibi olamıyorum diyerek tedavi konusunda istekli olduğunu göstermiştir. Terapi ile ilgili yüzleştirme, maruz bırakma ve aşamalı sıralamayı içeren liste yapılmıştır. Listedeki tedavi ile ilgili çok zorlayıcı olmayan bir davranış birlikte belirlenerek terapi uygulamasına başlanılmıştır. Terapi sırasında yaşayabileceği kaygı ve korkular ile ilgili bilgi verilerek, kaygının fiziksel belirtileri ve kompulsiyon oluşumuna etkisi hakkında bilgilendirme yapılmıştır.
Ş. Hanım ile birlikte seçilen davranış kendi evindeki kapı kollarını kendisi temizlediği için, çocukların okulda olduğu zamanlarda onlara rahatlık ile dokunabileceği ödevi verildi. Bir sonraki görüşmede kapı kollarına dokunmadan önceki ve dokunduktan sonraki kaygı ve duyguları nasıl deneyimlediği konusunda ve gerçekleştirdiği davranışları anlatması ödevleri verildi.
Üçüncü oturumda; Ş. Hanım evdeki kapı kollarına dokunduğunu ancak dokunmadan önce sıkıntı yaşadığını ve yaşadığı sıkıntıyı gidermek için öğretilen gevşeme egzersizini uyguladığını belirtmiştir. Bu gevşeme egzersizinden ödevini yerine getirmek ve iyileşmek istediği için daha sonra kapı kollarına dokunduğunu söylemiştir. Bu aşamada bu tür uygulamaların öncesinde kaygı yaşayabileceği ancak uygulamalara devam ettikçe kaygılarının giderek azalacağı konuşulmuştur. Kapı kollarına dokunduktan sonra ellerini yıkamaması konusunda çaba sarf ettiğini ama yıkamadığını belirten Ş. Hanım ile bu durumun ne kadar değerli ve önemli olduğu konuşularak bir sonraki durumlar için motive edilmiş ve cesaretlendirilmiştir.
Dördüncü ve beşinci oturumlarda Ş. Hanıma ev içi benzer ödevler verilmiş evdeki kapı kolları ve musluklara dokunduktan sonra ellerini yıkamama ödevi verilmiş ve Ş. Hanım bu ödevleri başarı ile gerçekleştirmiştir.
Altıncı Oturumda; Çocuklar ve eşi evde iken kapı kolları ve musluklara dokunma ödevi verilmiştir. Ş. Hanım bu durumda sıkıntılar yaşadığını ifade etmiş ancak dokunmayı ve ellerini yıkamamayı başardığını belirtmiştir. Ancak bu dokunmalardan birinde banyo musluğunun kaygan olduğunu hissettiğinden kirli olduğunu düşünüp hem musluğu hem de ellerini abartılı biçimde yıkadığını da ifade etmiştir. Kendisine arada bu tür durumların yaşanabileceği belirtilmiş ancak uygulamalara devam etmenin tedavi sürecindeki önemi konuşulmuştur.
Yedinci oturumda Ş. Hanım evdeki kapı kolları ve musluklar dokunmanın eskisi kadar kendisini kaygılandırmadığını ve hatta bu konuda biraz rahatladığını ifade etmiştir. Tedavi için bu durumun önemli olduğu ve iyi bir gelişme olduğu konuşulmuştur. Bu oturum Ş. Hanımın tedaviye geldiği ilk zamanlarda belirlenen hedeflere ulaşma durumu konuşulmuş ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir.
Sekizinci oturumda; Ş. Hanım ile yeni bir adıma geçilebileceği konuşulmuş ve kendi evi dışında temizliğine güvendiği bir arkadaşının evine gittiğinde kapı kolları ve musluklara dokunma ödevi verilmiştir. Bu oturumda Ş. Hanım ile sadece kendisinin temizliğe önem vermediğini, başkalarının da hijyene önem verdiği üzerinde durulmuştur.
Dokuzuncu oturumda; Ş: Hanım arkadaşının evine gittiğinde kapı kollarına dokunduğunu ancak ellerini ıslak mendil ile temizleme gereği duyduğunu belirtmiştir. Ama bu temizleme işleminin öncekiler gibi abartılı olmadığını söylemiştir. Bu oturumda daha önce kapı kolları ve musluklara dokunma ve ellerini yıkamama ödevlerindeki başarıları konuşularak cesaretlendirilmiştir. Ş. Hanıma temizliğine güvendiği başka bir arkadaşının evine giderek kapı kollarına dokunma ödevi verilmiştir.
Onuncu oturumda; Ş. Hanımın gittiği yeni arkadaşında sıkıntı hissetse de kapı kollarına dokunduğu ve ellerini silmediğini ifade etmiştir. Bu oturumda Ş. Hanım artık evdeki kapı kolları ve musluklara dokunduğunda sıkıntı ve kaygı hissetmediğini ifade etmiştir. Ş. Hanıma bir sonraki oturum için işe gittiğinde sınıf kapı kollarına dokunması ödevi verilmiştir ve bu durumun bir sonraki oturumda konuşulacağı ifade edilmiştir.
On birinci oturumda; Okulda sınıf kapılarına dokunduğunda eskisi gibi yüksek bir kaygı hissetmediğini ancak yine de ellerini sildiğini ama abartmadığını belirtmiştir. Ş. Hanım ile daha öncekiler gibi kaygı hissetmemesinin tedavi için önemli bir aşama olduğu ve ellerini abartmadan temizlemesinin de önemli olduğu konuşulmuştur.
On ikinci oturumda; Ş. Hanım artık eskisi gibi sıkıntı hissetmediğini belirtmiştir. Ş. Hanım ile tedavi öncesi belirlenen hedeflere ulaşma konusu değerlendirilmiş ve bu tür bir sıkıntı halinde öğretilen yöntemleri uygulayabileceği konusu konuşulmuştur. Terapi süreci Ş. Hanımın isteği ve ulaşılan hedefler göz önüne alınarak sonlandırılmıştır (Kaya, 2019).
Sonuç
Bilişsel-davranışçı kuramın ruhsal rahatsızlıkların tedavisinde kullanımı son yıllarda öne çıkmaya başlamıştır. Çalışmada vaka üzerinde görüldüğü gibi bilişsel-davranışçı kuramın ruhsal rahatsızlıklardan biri olan obsesif-kompulsif rahatsızlığın tedavisinde etkili olduğu görülmüştür. Bu vakada bilişsel-davranışçı terapi yönteminde kullanılan çarpıtılmış bilişlerin düzenlenmesi, maruz bırakma yöntemleri, sistematik duyarsızlaşma yöntemi, aşamalı sıralama, öz etkinlik, davranışı biçimlendirme ve beceri eğitimi uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Vakada terapi öncesi belirlenen hedeflerin büyük kısmına ulaşıldığı görüldüğünden terapi sonlandırılmıştır. Bilişsel- Davranışçı terapi yöntemi ilkelerinin obsesif- kompulsif bozukluğu olan bu vakada işlediği gözlenmiştir.
Kaynaklar
Amerikan Psikiyatri Birliği, (2013). DSM-5 Tanı Ölçütleri (Çev: E. Köroğlu). İstanbul: HYB.
Beck, J.S. (2006). Bilişsel Terapi: Temel ilkeler ve ötesi.(Çev: N. Şahin). Ankara: TPD Yayınları.
Burns, D. D. (2018). Panik Atakta. İstanbul: Psikonet Yayınları.
Kaya, M. (2019). Kişisel Danışan. İstanbul.
Moroğlu, A.K. (2020). Terapötik Yaklaşımlar Ders notları. İstanbul.
Morrıson, J. (2019). DSM-5'i Kolaylaştıran "Klinisyenler İçin Tanı Rehberi". Ankara: Nobel.
Türkçapar, H. (2014). Bilişsel Terapi. Ankara: HYB Yayıncılık.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Bilişsel - Davranışçı Kuram ve Kuramın Vaka Formülasyonunda Kullanılması" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Mehmet Metin KAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Mehmet Metin KAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.