Yetersizlik Hissi: Zihnimizde Kiracı Mı, Yoksa Ev Sahibi mi?
Yetersizlik Hissi: Zihnimizde Kiracı mı, Yoksa Ev Sahibi mi?
Yetersizlik Hissi Nedir ve Neden Hissederiz?
Bazı günler kendinizi dünyanın en başarısız insanıymış gibi hissediyor musunuz? Ne yaparsanız yapın, yeterince iyi olmadığınızı düşünerek kendinizi mi üzüyorsunuz? İşte bu, yetersizlik hissinin zihninize kök salmaya başladığının işaretlerinden biri. Misafirlikten çıkıp, ev sahibi olma tehlikesi taşıyan bu duygu, zamanla hayatınızın her alanına sirayet edebilir. Peki, bu his nereden geliyor ve neden bu kadar içinizde ikametgah alacak kadar yerleşik hale gelebiliyor?
Yetersizlik hissi, kişinin kendini eksik, kusurlu ve başarısız hissetmesiyle ortaya çıkan psikolojik bir durumdur. Genellikle geçmişte yaşanan psikolojik travmalarınınz (psikolojik acı), kendinize dair yüksek beklentileriniz, sosyal hayatta başkalarıyla kıyaslanmış olmanız, kendinize dair düşük özgüven ve toplumsal baskılar bu hissin iyice kökleşmesine neden olur. Küçük yaşlarda anne babamızdan ya da öğretmenlerimizden duyduğumuz basit bir eleştiri bile yıllar içinde zihnimizde yankılanarak "Ben zaten yetersizim." algısına ve kalıplaşmış inanca dönüşebilir ve de yaşam kalitemizi ciddi şekilde etkileyebilir.
Bu yazıda, yetersizlik hissinin esas nedenlerini derinlemesine inceleyecek ve bu hisle nasıl başa çıkabileceğimize dair sizlere etkili yollar önereceğiz. Unutmayın, "kendini yetersiz hissetmek" ile "gerçekten yetersiz olmak" aynı şey değildir! Gelin, bu ayrımı birlikte bu yazı içinde ilerlerken keşfedelim.
Yetersizlik Hissini Tetikleyen Faktörler
Yetersizlik hissini tetikleyen faktörler aşağıda maddeler halinde şu şekilde sıralanabilir:
1. Çocukluk ve Gelişim Dönemlerindeki Olumsuz Deneyimler ve Baskıcı Aile
Yetersizlik hissinin kökleri çoğu zaman çocuklukta atılır. Çocukluk ve ergenlik döneminde yeterince takdir edilmemek, başarısız olduğumuzda aşırı eleştirilmek veyahut sürekli başkalarıyla kıyaslanmış olmak, özgüvenimizi iyiden iyiye kemiren bir duyguya dönüşebilir.
Örneğin, "Neden kardeşin/kuzenin gibi başarılı değilsin?", "Bunu bile yapamıyorsan hayatta nasıl başarılı olacaksın ki?" türünde cümleler, yetişkinlik yaşamımızda da kendi eleştirel yargılayıcı iç sesimiz haline gelir ve de kendimize olan güvenimizin azalmasına sebep olur. Bu ses, günlük hayatta çoğu durumda maalesef susturulamaz hale gelir.
2. Toplumsal ve Sosyal Medya Baskısı
Sosyal medyanın etkisi altında olan bu çağda yaşamak, bizi farkında olmadan sürekli başkalarının hayatları ile molasız bir kıyaslama haline sokuyor. Dışarıdan imrendirici halde mükemmel görünen hayatlar, kusursuz kariyerler, estetikle şekillendirilmiş bedenler her an her yerde önümüze düşüyor. Ha, bir de algoritma ölçümlemeleri ile ilgimizi çeken görsellerin sunulması ve gözlerin aklın ekranda kalmasının sağlanmasını saymıyorum bile… Çoğu zaman -mış gibi sahteleştiren filtreler ve de sahnedeymiş gibi makyajlanmış hoş görünüşler. Oysa gerçek hayat, Instagram'daki (benzeri diğer uygulamalar da olabilir) gibi kusursuz değildir!
Özünde, sosyal medya filtreli bir gerçekliği bizlere sunar; gördükleriniz, herkesin en iyi anlarının kurgulanmış sahne görüntüleridir. Arzu ve idealler ile bilinçaltının akapunktur noktaları dürtülür ve dikkat kancalarına takılırız. Kendi yolculuğunuzu başkalarının yolculukları ile kıyaslamak, kendinizi tabii ki de yetersiz hissetmenize sebep olacaktır.
3. Mükemmeliyetçilik /Kusursuzluk için Kendine Aşırı Yüklenme
Bazı insanlar için "sadece iyi olmuş olmak” yeterli değildir; her şeyin ille de mükemmel olması gerekir. Ancak mükemmeliyetçilik, bir açıdan kişinin kendisine karşı aşırı düzeyde acımasız olmasına neden olur. Bir hata yaptığında ya da hedeflerine ulaşamadığında kendini kaçınılmaz olarak "yetersiz" olarak görmeye başlar. Oysa ki hata yapmak, insan olmanın doğal bir parçasıdır. Unutulmamalıdır ki: Kendinizi geliştirmeniz mümkündür, ancak "kusursuzluk" ulaşılamaz bir hedef olabilir. “Yeterince iyi” olmak psikolojik enerji ve kaynakların daha iyi kullanılmasını sağlar. ;)
4. Geçmiş Travmalar ve Olumsuz Deneyimler
Hayatımızda geçmişte yaşadığımız başarısızlıklarımız, aldatılmışlıklarımız, işten çıkarılmış olmak, sosyal çevrede kabul görmemiş veya dışlanmış olmamız, doğal olarak trajediler nedeniyle kendimize olan güvenimiz zedelenebilir. Geçmişte yaşadığımız olumsuz deneyimler, gelecekte de aynı şeyleri yaşayacağımıza dair korkulara dönüşerek bizi esir edebilir. Yetersizlik hapishanesinin mahkumu haline gelebiliriz. Eğer bunu yaşıyorsanız, geçmişte başınıza gelen olayların, illa bugününüzün mutlak gerçekliği olacağını düşünmemelisiniz. Önyargılarınız sizi benzeri yetersizlik duygusuna karşı hazırlarken sizi aynı zamanda kısıtlayacaktır da.
Yetersizlik Hissini Yenmek İçin Hangi Adımları Atabiliriz?
1. Başkalarının KOPYASI Olmayın! Başkalarının başarıların bakıp aynısını kopyalamak yerine kendi gelişiminize ve hayat gerçeklerinize de odaklanın. Herkesin hayat yolculuğu birbirinden farklıdır ve siz de kendi hızınızda ilerleyebileceksiniz. Hayat gerçekliğinden kopmayın!
2. Eski Küçük Büyük Başarıları Akla Getirin! Zihnimiz, işleyiş itibariyle bilişsel çarpıtmalarla, başarısızlıkları büyütme ve başarıları küçümseme eğiliminde olabilirdir. Bu yüzden, geçmişte başardığınız küçük şeyleri bile mümkünse bir deniz kaptanının seyir defteri gibi not alın ve ara sıra gözden geçirin. Bu mümkün değilse bile yetersiz hissettiğiniz durumlarda aklınıza yeterli hissetmiş olduğunuz küçük ve büyük başarılarınızı getirmeye çalışın!
3. İç Sesinizin Eleştirel Düğmesini Biraz Kısın! Kendi kendinize söylediğiniz sözler, özgüveniniz üzerinde büyük hipnotik bir etkiye sahiptir. Kendi kendinizi ikna etmenize yol açabilir. Devamlı kendinize "Ben yapamam ki" diyorsanız, bir süre sonra gerçekten yapamayacağınıza inanır hale gelirsiniz. Bunun yerine ise, "Şu an zorlanıyorum ama öğrenebilirim" gibi yapıcı cümleler kullanın.
4. Başkalarıyla Kendinizi Bizahmet Kıyaslamayı Bırakın! Her bireyin yetenekleri, ilgi alanları ve yaşam koşulları birbirinden oldukça farklıdır. Başkalarının hayatlarına imrenmeyin, imrenirseniz de kendinizi kaptırmayın! Mutlaka ve mutlaka kendi ilerlemenize odaklanın. Sosyal medyada gözünüzün önüne düşenlerin sadece bir "seçilmiş gerçeklik" olduğunu unutmayın! Bu gerçekliğin sizi yormasına ve tüketmesine izin vermeyin!
5. Küçük Adımlarla Başlayarak Arzularınızın Yolculuğuna Çıkın! Kendinizi geliştirmek istiyorsanız, büyük değişimler yerine küçük adımlarla başlamayı deneyin. Özgüveninizi artırmak için bile her gün bir başarınızı hatırlayın, yoksa bile adım adım inşa etmek için çalışmaya başlayın! Yeni bir hayat veya mesleki beceri öğrenmeye çalışın. Küçük gelişmelerin ve alışkanlıkların gücünü hafife almayın!
6. Önceki 5 Maddeyi Deneseniz bile İşe Yaramadığını Gördüyseniz Psikoterapi Desteği Alın! Kendi başınıza yetersizlik hissini aşmakta zorlanıyorsanız, bir psikolog ya da uzman psikoterapistten destek almak faydalı olabilir. Profesyonel yardım, bu duyguların kökenine inmenize ve daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olabilir. Bu konuda oyalanıp fazla zaman tüketmeyin depresyon denen enerji koruma modunuz aktif demektir. “Off” moduna almadan, el freniyle giden araç gibi olursunuz! Güven duyabileceğiniz bir uzmandan küçük bir güvenilirlik araştırmasından sonra destek alın!
Gerçekten Yetersiz misiniz?
Yazımızın sonuna artık geldik. Bir an için durun ve derin nefes alıp sakince yavaşça rahatlayarak nefesinizi bırakıp kendinize şu soruyu sorun: "Gerçekten mi yetersizim, yoksa sadece kendime çok mu yükleniyorum?" … Ayırt etmek zor ama siz cevabı buldunuz! İşte şimdi anlaştık sizinle : )
Yetersizlik hissi, aslına büyük ölçüde bizim kendi kendimize kurduğumuz bir tuzak. Bu tuzak, hayat kalitemizi düşürüyor. Unutmayın ki: kendinize karşı daha şefkatli olduğunuzda, küçük de olsa başarılarınızı fark edip kendinizi ve ilerlemenizi takdir ettiğinizde bu tuzak ortadan kalkacak!
Özetle artık "Mükemmel olmaya değil, ilerlemeye odaklanmalıyız."
Peki, siz kendinizi daha yeterli hissetmek için bugünden sonra hangi adımları atacaksınız? 😊
Not: Yazı işinize yaradıysa beğen butonuna basın ki benzeri konularda daha aydınlatıcı içerikler yazalım.
Sevgilerle…
Yetersizlik Hissi Nedir ve Neden Hissederiz?
Bazı günler kendinizi dünyanın en başarısız insanıymış gibi hissediyor musunuz? Ne yaparsanız yapın, yeterince iyi olmadığınızı düşünerek kendinizi mi üzüyorsunuz? İşte bu, yetersizlik hissinin zihninize kök salmaya başladığının işaretlerinden biri. Misafirlikten çıkıp, ev sahibi olma tehlikesi taşıyan bu duygu, zamanla hayatınızın her alanına sirayet edebilir. Peki, bu his nereden geliyor ve neden bu kadar içinizde ikametgah alacak kadar yerleşik hale gelebiliyor?
Yetersizlik hissi, kişinin kendini eksik, kusurlu ve başarısız hissetmesiyle ortaya çıkan psikolojik bir durumdur. Genellikle geçmişte yaşanan psikolojik travmalarınınz (psikolojik acı), kendinize dair yüksek beklentileriniz, sosyal hayatta başkalarıyla kıyaslanmış olmanız, kendinize dair düşük özgüven ve toplumsal baskılar bu hissin iyice kökleşmesine neden olur. Küçük yaşlarda anne babamızdan ya da öğretmenlerimizden duyduğumuz basit bir eleştiri bile yıllar içinde zihnimizde yankılanarak "Ben zaten yetersizim." algısına ve kalıplaşmış inanca dönüşebilir ve de yaşam kalitemizi ciddi şekilde etkileyebilir.
Bu yazıda, yetersizlik hissinin esas nedenlerini derinlemesine inceleyecek ve bu hisle nasıl başa çıkabileceğimize dair sizlere etkili yollar önereceğiz. Unutmayın, "kendini yetersiz hissetmek" ile "gerçekten yetersiz olmak" aynı şey değildir! Gelin, bu ayrımı birlikte bu yazı içinde ilerlerken keşfedelim.
Yetersizlik Hissini Tetikleyen Faktörler
Yetersizlik hissini tetikleyen faktörler aşağıda maddeler halinde şu şekilde sıralanabilir:
1. Çocukluk ve Gelişim Dönemlerindeki Olumsuz Deneyimler ve Baskıcı Aile
Yetersizlik hissinin kökleri çoğu zaman çocuklukta atılır. Çocukluk ve ergenlik döneminde yeterince takdir edilmemek, başarısız olduğumuzda aşırı eleştirilmek veyahut sürekli başkalarıyla kıyaslanmış olmak, özgüvenimizi iyiden iyiye kemiren bir duyguya dönüşebilir.
Örneğin, "Neden kardeşin/kuzenin gibi başarılı değilsin?", "Bunu bile yapamıyorsan hayatta nasıl başarılı olacaksın ki?" türünde cümleler, yetişkinlik yaşamımızda da kendi eleştirel yargılayıcı iç sesimiz haline gelir ve de kendimize olan güvenimizin azalmasına sebep olur. Bu ses, günlük hayatta çoğu durumda maalesef susturulamaz hale gelir.
2. Toplumsal ve Sosyal Medya Baskısı
Sosyal medyanın etkisi altında olan bu çağda yaşamak, bizi farkında olmadan sürekli başkalarının hayatları ile molasız bir kıyaslama haline sokuyor. Dışarıdan imrendirici halde mükemmel görünen hayatlar, kusursuz kariyerler, estetikle şekillendirilmiş bedenler her an her yerde önümüze düşüyor. Ha, bir de algoritma ölçümlemeleri ile ilgimizi çeken görsellerin sunulması ve gözlerin aklın ekranda kalmasının sağlanmasını saymıyorum bile… Çoğu zaman -mış gibi sahteleştiren filtreler ve de sahnedeymiş gibi makyajlanmış hoş görünüşler. Oysa gerçek hayat, Instagram'daki (benzeri diğer uygulamalar da olabilir) gibi kusursuz değildir!
Özünde, sosyal medya filtreli bir gerçekliği bizlere sunar; gördükleriniz, herkesin en iyi anlarının kurgulanmış sahne görüntüleridir. Arzu ve idealler ile bilinçaltının akapunktur noktaları dürtülür ve dikkat kancalarına takılırız. Kendi yolculuğunuzu başkalarının yolculukları ile kıyaslamak, kendinizi tabii ki de yetersiz hissetmenize sebep olacaktır.
3. Mükemmeliyetçilik /Kusursuzluk için Kendine Aşırı Yüklenme
Bazı insanlar için "sadece iyi olmuş olmak” yeterli değildir; her şeyin ille de mükemmel olması gerekir. Ancak mükemmeliyetçilik, bir açıdan kişinin kendisine karşı aşırı düzeyde acımasız olmasına neden olur. Bir hata yaptığında ya da hedeflerine ulaşamadığında kendini kaçınılmaz olarak "yetersiz" olarak görmeye başlar. Oysa ki hata yapmak, insan olmanın doğal bir parçasıdır. Unutulmamalıdır ki: Kendinizi geliştirmeniz mümkündür, ancak "kusursuzluk" ulaşılamaz bir hedef olabilir. “Yeterince iyi” olmak psikolojik enerji ve kaynakların daha iyi kullanılmasını sağlar. ;)
4. Geçmiş Travmalar ve Olumsuz Deneyimler
Hayatımızda geçmişte yaşadığımız başarısızlıklarımız, aldatılmışlıklarımız, işten çıkarılmış olmak, sosyal çevrede kabul görmemiş veya dışlanmış olmamız, doğal olarak trajediler nedeniyle kendimize olan güvenimiz zedelenebilir. Geçmişte yaşadığımız olumsuz deneyimler, gelecekte de aynı şeyleri yaşayacağımıza dair korkulara dönüşerek bizi esir edebilir. Yetersizlik hapishanesinin mahkumu haline gelebiliriz. Eğer bunu yaşıyorsanız, geçmişte başınıza gelen olayların, illa bugününüzün mutlak gerçekliği olacağını düşünmemelisiniz. Önyargılarınız sizi benzeri yetersizlik duygusuna karşı hazırlarken sizi aynı zamanda kısıtlayacaktır da.
Yetersizlik Hissini Yenmek İçin Hangi Adımları Atabiliriz?
1. Başkalarının KOPYASI Olmayın! Başkalarının başarıların bakıp aynısını kopyalamak yerine kendi gelişiminize ve hayat gerçeklerinize de odaklanın. Herkesin hayat yolculuğu birbirinden farklıdır ve siz de kendi hızınızda ilerleyebileceksiniz. Hayat gerçekliğinden kopmayın!
2. Eski Küçük Büyük Başarıları Akla Getirin! Zihnimiz, işleyiş itibariyle bilişsel çarpıtmalarla, başarısızlıkları büyütme ve başarıları küçümseme eğiliminde olabilirdir. Bu yüzden, geçmişte başardığınız küçük şeyleri bile mümkünse bir deniz kaptanının seyir defteri gibi not alın ve ara sıra gözden geçirin. Bu mümkün değilse bile yetersiz hissettiğiniz durumlarda aklınıza yeterli hissetmiş olduğunuz küçük ve büyük başarılarınızı getirmeye çalışın!
3. İç Sesinizin Eleştirel Düğmesini Biraz Kısın! Kendi kendinize söylediğiniz sözler, özgüveniniz üzerinde büyük hipnotik bir etkiye sahiptir. Kendi kendinizi ikna etmenize yol açabilir. Devamlı kendinize "Ben yapamam ki" diyorsanız, bir süre sonra gerçekten yapamayacağınıza inanır hale gelirsiniz. Bunun yerine ise, "Şu an zorlanıyorum ama öğrenebilirim" gibi yapıcı cümleler kullanın.
4. Başkalarıyla Kendinizi Bizahmet Kıyaslamayı Bırakın! Her bireyin yetenekleri, ilgi alanları ve yaşam koşulları birbirinden oldukça farklıdır. Başkalarının hayatlarına imrenmeyin, imrenirseniz de kendinizi kaptırmayın! Mutlaka ve mutlaka kendi ilerlemenize odaklanın. Sosyal medyada gözünüzün önüne düşenlerin sadece bir "seçilmiş gerçeklik" olduğunu unutmayın! Bu gerçekliğin sizi yormasına ve tüketmesine izin vermeyin!
5. Küçük Adımlarla Başlayarak Arzularınızın Yolculuğuna Çıkın! Kendinizi geliştirmek istiyorsanız, büyük değişimler yerine küçük adımlarla başlamayı deneyin. Özgüveninizi artırmak için bile her gün bir başarınızı hatırlayın, yoksa bile adım adım inşa etmek için çalışmaya başlayın! Yeni bir hayat veya mesleki beceri öğrenmeye çalışın. Küçük gelişmelerin ve alışkanlıkların gücünü hafife almayın!
6. Önceki 5 Maddeyi Deneseniz bile İşe Yaramadığını Gördüyseniz Psikoterapi Desteği Alın! Kendi başınıza yetersizlik hissini aşmakta zorlanıyorsanız, bir psikolog ya da uzman psikoterapistten destek almak faydalı olabilir. Profesyonel yardım, bu duyguların kökenine inmenize ve daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olabilir. Bu konuda oyalanıp fazla zaman tüketmeyin depresyon denen enerji koruma modunuz aktif demektir. “Off” moduna almadan, el freniyle giden araç gibi olursunuz! Güven duyabileceğiniz bir uzmandan küçük bir güvenilirlik araştırmasından sonra destek alın!
Gerçekten Yetersiz misiniz?
Yazımızın sonuna artık geldik. Bir an için durun ve derin nefes alıp sakince yavaşça rahatlayarak nefesinizi bırakıp kendinize şu soruyu sorun: "Gerçekten mi yetersizim, yoksa sadece kendime çok mu yükleniyorum?" … Ayırt etmek zor ama siz cevabı buldunuz! İşte şimdi anlaştık sizinle : )
Yetersizlik hissi, aslına büyük ölçüde bizim kendi kendimize kurduğumuz bir tuzak. Bu tuzak, hayat kalitemizi düşürüyor. Unutmayın ki: kendinize karşı daha şefkatli olduğunuzda, küçük de olsa başarılarınızı fark edip kendinizi ve ilerlemenizi takdir ettiğinizde bu tuzak ortadan kalkacak!
Özetle artık "Mükemmel olmaya değil, ilerlemeye odaklanmalıyız."
Peki, siz kendinizi daha yeterli hissetmek için bugünden sonra hangi adımları atacaksınız? 😊
Not: Yazı işinize yaradıysa beğen butonuna basın ki benzeri konularda daha aydınlatıcı içerikler yazalım.
Sevgilerle…
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Yetersizlik Hissi: Zihnimizde Kiracı Mı, Yoksa Ev Sahibi mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Deniz DOĞRUÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Deniz DOĞRUÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.