Evlilikte Hiç İletişim Kurmayan Erkekle Yaşamak
Evlilikte Hiç İletişim Kurmayan Erkekle Yaşamak: Sessizliğin Çıldırtıcı Psikolojisi ve Çıkış Yolları
Evlilikte Sessizlik Bazen En Büyük Çığlıktır
Bir evlilikte iki kişi varsa bile bazen sadece bir kişi konuşur. Evlilik monoloğu. Akşam olup kapı açıldığında, eve giren eşinizin yüzü her nedense asıktır. Belki yorgundur, belki konuşmak istemiyordur hiç bilinmez nedendir. Belki işin stresi, belki de yıllardır alıştığı suskunluğu nedeniyle sizinle hiçbir şey paylaşmaz. “Günün nasıl geçti?” dersiniz, “Ehh işte!” veya “Sıradan.” lafı belli belirsiz çıkar veya çıkmayabilir de…
Eşiyle lakırdılarla olsada dertleşmek, onun gün içinde neler yaşadığından haberdar olmak, ortak hayatlarına dair konuşmak isteyen bir kadın için bu iletişimsizlik maalesef büyük bir hayal kırıklığı olabilir. İşin daha da zor olan kısmı, bu durumun alışkanlık haline gelmiş olmasıdır. Bir düzeyde değişmesi istenmeyen bir ilişki normali haline gelmiştir.
Peki, neden bazı erkekler evlilikte bu yukarıda belirtilen tablodaki gibi konuşmaz?Bu suskunluğun altında baskılanmış duygular mı, çocukluktan gelen ailede öğrenilmiş sessizlik kültürü mü, yoksa sadece günlük hayat mücadelesinden gelen yorgunluk mu yatıyor?
Eğer siz de “Eşim benimle konuşmuyor, benimle hiçbir şey paylaşmıyor” diyen kadınlardan biriyseniz, bu yazıda hem bu sessizliğin kökenlerini hem de bu durumu evlilik içinde aşmanın yollarını bulacaksınız.
Erkeklerin Sessizliğinin Muhtemel Sebepleri
Sessizlik bir alışkanlık mı, bilinçli bir tercih mi, yoksa bir kaçış mı? Bunun incelediğimizde temelde birkaç sebebi olduğunu görmekteyiz:
1. Hiper-Bağımsızlık Durumu: Her Şeyi Kendi İçinde Çözmeye Çalışma Alışkanlığı
Bazı erkekler, çözüm odaklı yetiştirilir. Küçük yaşlardan itibaren büyütüldükleri ortamda onlara "Duygularını anlatmak yerine kendin çözüm bul!" mesajı verilir. Zamanla bu, bir alışkanlık haline gelir ve eşiyle duygusal paylaşım yapmaz, çünkü bunu zayıflık veya çözüm bulmaya engel olarak görür. Kafa karışıklıklarını engellemek için kusursuz çözümü kapanarak bulmaya çalışır. Özünde eşiniz çocukken duygularını paylaşamadığı için kendi içinde çözmeye alışmış olabilir. İçsel inancı, “Benim sorunlarım kimseyi ilgilendirmez ki!” inancına sahip olabilir. Siz dert ederken onun için hayat yükleri bu şekilde yürütülmektedir. Sizin ilişkinizde aldığı yükler için mağarasına daha çok kapanması aslında normaldir. Bu durumda ona baskı yapmadan "Bana güvenebilirsin, ben senin eşinim/ sevdiğinim, seni yargılamam!" mesajını vererek, onun paylaşım yapmasını kolaylaştıran bir yaklaşım sergileyebilirsiniz. Bu önerim, kilidi açmaya yardımcı olabilir.
2. İş Yorgunluğu ve Hayatın Ağırlığı
Bazı erkekler sadece yorgun oldukları için konuşmaz. Gün içinde işyerinde aldığı sorumluluklar, stres, finansal baskılar, ailevi sorunlar onu öyle yorar ki eve geldiğinde kendini tamamen kapatır. Mağaraya kapanma ihtiyacı ve ertesi gün yük alma ve hayatla savaşına devam edebilmek için extra dinlenme ihtiyacındadır. İş yerinde sürekli konuşmak ve problem çözmek zorunda olan biri, evde sadece sessizlik isteyebilir. Konuşmaya enerjisi kalmadığı için eşine partnerine maalesef ilgisiz gibi görünebilir.
Size önerim ise: eve geldiğinde hemen bir şeyler konuşmak yerine, ona biraz zaman tanıyın. Sessizliği sadece uzaklaşmak için değil, rahatlamak için de kullanıyor olabilir. Üzerinize alınıp kendinizi hırpalamayın veya onu suçlayarak daha da kapanmasına sebep olmayın!
3. Duygularını Nasıl İfade Edeceğini Bilememiş Olmak
Erkekler için bazen "nasıl hissettiğini söylemek" o kadar kolay değildir. Birçok erkek için duygularını anlatmak, başka bir harf sistemi olan bir dili öğrenmek kadar zor olabilmektedir. “Canım yaa, bugün iş yerinde çok kötü bir gün geçirdim.” diyemez ama eve geldiğinde suratı asılır, sessizleşir. Ayrıca, konuşmamak onun için de bir duygusal kaçış da olabilir, çünkü ne söyleyeceğini nasıl ifade edeceğini bilmemek aslında onun için daha büyük bir kaygı yaratıyordur. Burada size tavsiyem, direkt “Neden benimle konuşmuyorsun?” diye sorup iyice darlamak yerine, ona alan tanıyarak küçük açık uçlu sorular yöneltin. Örneğin, “Bugün işinde konuşmak istediğin bir gelişme var mı?”, “İkimize kahve koyacağım, oturduğun odada mı, mutfakta birlikte mi içmek istersin?”, “Çocukların okulu yarı tatil, trafik açık olur…” benzeri asansör, berber konuşması gibi bir yüzeysellikte havadan sudan düzeyde ve rahatlıkta olmak kilitleri açabilir. ;)
Evlilikte Eşin Sürekli Sessizliği Neleri Etkiler?
✔ Duygusal Mesafe Oluşması: Zamanla eşler birbirine karşı bir yabancıya dönüşür, bir evde ama iki ayrı kopuk hayat yaşanır.
✔ Yanlış Anlamalarla Çatışma ve Küslük Hali: Sessizliği hep ilgisizlik olarak yorumlamak da anlaşılamamak nedeniyle eşler arasında güvensizlik ve uzaklaşma isteği yaratabilir.
✔ Duygusal İhtiyaçların Yeterli Düzeyde Karşılanamaması: İnsanoğlu ilişki halinde paylaşmak ve sevdiğine içini dökmek ister. Ama sürekli tek taraflı bir konuşma varsa, muhabbet eksikse kadın kendini sevilmiyor ve eşine yetersiz gibi hissedebilir.
Eşler kocalarının devam eden sessizliği sonrasında artık vazgeçip bir şeyler paylaşmayı bıraktığında da erkekler karılarının söylenmeyi bırakmasının ilgisinin azaldığını fark ederler “Eskisi gibi değilsin!” diyebilirler. Ama aslında “eskisi gibi olmamak”, zamanla oluşan iletişimsizlikten kaynaklanıyordur. Erkekler, eşleri beklentiyi kesince bir problem olduğunu fark edebilirler. Bu acı ve tuhaf olsa da aslında çatışma açığa çıkmış ve normal ne ki? sorusunu oluşmuştur. Bu da kriz yaratsa da aslında uygun yaklaşıldığında çözüme ulaşmada bir nevi yardımcı olacaktır.
İletişim Kurmayan Bir Eşle Başa Çıkmanın Yolları
1. Ona Doğrudan "Konuş" Diyerek Baskı Yapmak Yerine, Alan Açıp Nefes Aldırın!
Bazen bir erkek, ona konuşma baskısı yapıldığında daha da içine kapanır. O yüzden doğrudan “Bana bir şey anlat!”, “Hadi konuşalım artık!” demek yerine, sakin, huzurlu bir ortam yaratmak daha etkili olabilir. Örneğin, günlük hayat içinde rutin ve fırsatlar oldukça konuşmayı deneyebilirsiniz. Yürüyüşe çıkarken, araba sürerken ya da kahve içerken ağır ilişki sorunlarını konuşmak yerine gündelik havadan sudan konuları da konuşmayı deneyin. Burada, eşinizin daha rahat olduğu bir ortamda, kendiliğinden doğal paylaşım yapma ihtimali de muhtemelen artar.
2. Direkt "Seninle Hiç Konuşamıyoruz!" diye Suçlamayla Yaklaşmayın!
İletişim eksikliği evin içinde bir eş için artık çıldırtıcı bir hale geldiği durumda ise suçlama ile karşı tarafın en azından bağı test edilerek fitil ateşlenir. Bu ise sessizliği maalesef daha da artırarak derinleştirebilir. Örneğin bir eş diğerine “Sen benimle zaten hiç konuşmuyorsun, evliliğimizde doğru dürüst hiçbir paylaşım yok!” yerine “Seni özlüyorum, gün içinde neler yaşadığını merak ediyorum. Seninle sohbet etmeyi seviyorum ve de özledim. Keşke sohbet edebilmiş olsak ne iyi olurdu.” diyebilirsiniz.
Barış Manço’nun bir insanın ilk öğrenmesi gereken dil, tatlı dildir.” sözü aklıma geldi size bu yazıyı yazarken. İşte, suçlama yerine tatlı dil kullanımı buzları eritebilir. “Deniz Bey, siz eşimi tanımıyorsunuz. Güzel demişsiniz ama onda işe yaramaz ki.” diyebilirsiniz.
Maalesef bu söyledikleriniz sizi koruyan bir önyargı da olabilir. Her ne olursa olsun tatlı dil seçeneğini uygun anlarda suçlama yerine kullanmayı deneyin sadece.
3. Mümkünse Küçük ama Uzamayan Ağız Tadı Kaçırmayan İletişim Alışkanlıkları Oluşturun!
Bu tarz iletişim alışkanlıkları geliştirmek için bir iki tavsiyem şunlar olabilir:
Sabah kahvaltıda veya yatmadan öncsi 5 dakikalık mini yüzeysel sohbet rutinleri yapın. Özellikle, eski ve güncel büyük problemleri açmadan! Hayatın iki tarafın da bağ kurabileceği olumlu, komik ve ilgi çekici boyutlarını konuşarak. Adeta misafirliğe gittiğinizde yapılan olumlu karşılama ve yüzeysel de olsa basit iletişimler.
Birlikte yeni bir alışkanlık geliştirmeyi deneyin, bazen kelimeler değil de, ortak eşlik edilen eylemler de bağ kurmayı sağlar. Sorun olmadan eklenen bir rutin. Lütfen, siz kendi hayatınızı iyi biliyorsunuz burada bunun ne olduğunu ben söylemeyeyim! Hayal gücünüz ve yaratıcılığınıza bırakıyorum biraz da!
4. Profesyonel Destek Almaktan da Çekinmeyin!
Eğer iletişim eksikliği ilişkinizde çok uzun zamandır devam ediyorsa ve eşiniz kesinlikle konuşmaya yanaşmıyorsa, ilk seanslar bireysel sizin katılımınızla başlayan sonra eşinizin dahil edildiği çift terapisi seanslarına dönüştürülerek sizlere fayda sağlayan bir destek çalışması sunulabilir. Psikoterapist olan (uzman bir üçüncü kişi), tarafsız gözle bakarak ve özel psikoterapi teknikleriyle iletişim yollarını açmaya yardımcı olabilir.
Sessizlikten Eşler Arası Diyaloğa Yeniden Geçebilmek
İlişkiler, sadece romantize edilmiş dizi/filmlerdeki aşklar şeklinde davranışlar ile değil, iletişim ve muhabbet ile de beslenir. Bir evlilikte konuşulamayan her duygu, zamanla çift ilişikisinde bir mesafe yaratır. Bununla birlikte, unutulmaması ve size vurgulamam gereken çok önemli birkaç boyutta şöyle sıralanabilir:
✔ Her sessizlik aslında ilgisizlik değildir.
✔ Bazı insanlar gerçekten konuşmayı bilmez, bu onların kötü ve düşman olduğu anlamına gelmez.
✔ İletişim alışkanlıkları asla bir gecede, bir sözle düzelmez. Ama küçük adımlarla ilerlenerek yavaş yavaş da olsa toparlanabilir..
Şimdi ise yazıyı tamamlamadan sizden kendinize şu soruyu sormanızı ve cevabı samimiyetle vermenizi istiyorum: “Ben ve eşim birbirimizi karşılıklı olarak gerçekten duyuyor muyuz, yoksa sadece ben yanlış bir yöntem mi kullandım? Şikayet etmek yerine gerçekten başka bir yöntem denedim mi?” Bu soruyu sormamın altında yatan asıl neden ise bazen en büyük problemim konuşamamak değil, eskiden duyulmamış olmak ve de duyulabileceğine, kendini anlatabileceğine dair inancın/güvenin kırılmasıdır.”
Evlilikte Sessizlik Bazen En Büyük Çığlıktır
Bir evlilikte iki kişi varsa bile bazen sadece bir kişi konuşur. Evlilik monoloğu. Akşam olup kapı açıldığında, eve giren eşinizin yüzü her nedense asıktır. Belki yorgundur, belki konuşmak istemiyordur hiç bilinmez nedendir. Belki işin stresi, belki de yıllardır alıştığı suskunluğu nedeniyle sizinle hiçbir şey paylaşmaz. “Günün nasıl geçti?” dersiniz, “Ehh işte!” veya “Sıradan.” lafı belli belirsiz çıkar veya çıkmayabilir de…
Eşiyle lakırdılarla olsada dertleşmek, onun gün içinde neler yaşadığından haberdar olmak, ortak hayatlarına dair konuşmak isteyen bir kadın için bu iletişimsizlik maalesef büyük bir hayal kırıklığı olabilir. İşin daha da zor olan kısmı, bu durumun alışkanlık haline gelmiş olmasıdır. Bir düzeyde değişmesi istenmeyen bir ilişki normali haline gelmiştir.
Peki, neden bazı erkekler evlilikte bu yukarıda belirtilen tablodaki gibi konuşmaz?Bu suskunluğun altında baskılanmış duygular mı, çocukluktan gelen ailede öğrenilmiş sessizlik kültürü mü, yoksa sadece günlük hayat mücadelesinden gelen yorgunluk mu yatıyor?
Eğer siz de “Eşim benimle konuşmuyor, benimle hiçbir şey paylaşmıyor” diyen kadınlardan biriyseniz, bu yazıda hem bu sessizliğin kökenlerini hem de bu durumu evlilik içinde aşmanın yollarını bulacaksınız.
Erkeklerin Sessizliğinin Muhtemel Sebepleri
Sessizlik bir alışkanlık mı, bilinçli bir tercih mi, yoksa bir kaçış mı? Bunun incelediğimizde temelde birkaç sebebi olduğunu görmekteyiz:
1. Hiper-Bağımsızlık Durumu: Her Şeyi Kendi İçinde Çözmeye Çalışma Alışkanlığı
Bazı erkekler, çözüm odaklı yetiştirilir. Küçük yaşlardan itibaren büyütüldükleri ortamda onlara "Duygularını anlatmak yerine kendin çözüm bul!" mesajı verilir. Zamanla bu, bir alışkanlık haline gelir ve eşiyle duygusal paylaşım yapmaz, çünkü bunu zayıflık veya çözüm bulmaya engel olarak görür. Kafa karışıklıklarını engellemek için kusursuz çözümü kapanarak bulmaya çalışır. Özünde eşiniz çocukken duygularını paylaşamadığı için kendi içinde çözmeye alışmış olabilir. İçsel inancı, “Benim sorunlarım kimseyi ilgilendirmez ki!” inancına sahip olabilir. Siz dert ederken onun için hayat yükleri bu şekilde yürütülmektedir. Sizin ilişkinizde aldığı yükler için mağarasına daha çok kapanması aslında normaldir. Bu durumda ona baskı yapmadan "Bana güvenebilirsin, ben senin eşinim/ sevdiğinim, seni yargılamam!" mesajını vererek, onun paylaşım yapmasını kolaylaştıran bir yaklaşım sergileyebilirsiniz. Bu önerim, kilidi açmaya yardımcı olabilir.
2. İş Yorgunluğu ve Hayatın Ağırlığı
Bazı erkekler sadece yorgun oldukları için konuşmaz. Gün içinde işyerinde aldığı sorumluluklar, stres, finansal baskılar, ailevi sorunlar onu öyle yorar ki eve geldiğinde kendini tamamen kapatır. Mağaraya kapanma ihtiyacı ve ertesi gün yük alma ve hayatla savaşına devam edebilmek için extra dinlenme ihtiyacındadır. İş yerinde sürekli konuşmak ve problem çözmek zorunda olan biri, evde sadece sessizlik isteyebilir. Konuşmaya enerjisi kalmadığı için eşine partnerine maalesef ilgisiz gibi görünebilir.
Size önerim ise: eve geldiğinde hemen bir şeyler konuşmak yerine, ona biraz zaman tanıyın. Sessizliği sadece uzaklaşmak için değil, rahatlamak için de kullanıyor olabilir. Üzerinize alınıp kendinizi hırpalamayın veya onu suçlayarak daha da kapanmasına sebep olmayın!
3. Duygularını Nasıl İfade Edeceğini Bilememiş Olmak
Erkekler için bazen "nasıl hissettiğini söylemek" o kadar kolay değildir. Birçok erkek için duygularını anlatmak, başka bir harf sistemi olan bir dili öğrenmek kadar zor olabilmektedir. “Canım yaa, bugün iş yerinde çok kötü bir gün geçirdim.” diyemez ama eve geldiğinde suratı asılır, sessizleşir. Ayrıca, konuşmamak onun için de bir duygusal kaçış da olabilir, çünkü ne söyleyeceğini nasıl ifade edeceğini bilmemek aslında onun için daha büyük bir kaygı yaratıyordur. Burada size tavsiyem, direkt “Neden benimle konuşmuyorsun?” diye sorup iyice darlamak yerine, ona alan tanıyarak küçük açık uçlu sorular yöneltin. Örneğin, “Bugün işinde konuşmak istediğin bir gelişme var mı?”, “İkimize kahve koyacağım, oturduğun odada mı, mutfakta birlikte mi içmek istersin?”, “Çocukların okulu yarı tatil, trafik açık olur…” benzeri asansör, berber konuşması gibi bir yüzeysellikte havadan sudan düzeyde ve rahatlıkta olmak kilitleri açabilir. ;)
Evlilikte Eşin Sürekli Sessizliği Neleri Etkiler?
✔ Duygusal Mesafe Oluşması: Zamanla eşler birbirine karşı bir yabancıya dönüşür, bir evde ama iki ayrı kopuk hayat yaşanır.
✔ Yanlış Anlamalarla Çatışma ve Küslük Hali: Sessizliği hep ilgisizlik olarak yorumlamak da anlaşılamamak nedeniyle eşler arasında güvensizlik ve uzaklaşma isteği yaratabilir.
✔ Duygusal İhtiyaçların Yeterli Düzeyde Karşılanamaması: İnsanoğlu ilişki halinde paylaşmak ve sevdiğine içini dökmek ister. Ama sürekli tek taraflı bir konuşma varsa, muhabbet eksikse kadın kendini sevilmiyor ve eşine yetersiz gibi hissedebilir.
Eşler kocalarının devam eden sessizliği sonrasında artık vazgeçip bir şeyler paylaşmayı bıraktığında da erkekler karılarının söylenmeyi bırakmasının ilgisinin azaldığını fark ederler “Eskisi gibi değilsin!” diyebilirler. Ama aslında “eskisi gibi olmamak”, zamanla oluşan iletişimsizlikten kaynaklanıyordur. Erkekler, eşleri beklentiyi kesince bir problem olduğunu fark edebilirler. Bu acı ve tuhaf olsa da aslında çatışma açığa çıkmış ve normal ne ki? sorusunu oluşmuştur. Bu da kriz yaratsa da aslında uygun yaklaşıldığında çözüme ulaşmada bir nevi yardımcı olacaktır.
İletişim Kurmayan Bir Eşle Başa Çıkmanın Yolları
1. Ona Doğrudan "Konuş" Diyerek Baskı Yapmak Yerine, Alan Açıp Nefes Aldırın!
Bazen bir erkek, ona konuşma baskısı yapıldığında daha da içine kapanır. O yüzden doğrudan “Bana bir şey anlat!”, “Hadi konuşalım artık!” demek yerine, sakin, huzurlu bir ortam yaratmak daha etkili olabilir. Örneğin, günlük hayat içinde rutin ve fırsatlar oldukça konuşmayı deneyebilirsiniz. Yürüyüşe çıkarken, araba sürerken ya da kahve içerken ağır ilişki sorunlarını konuşmak yerine gündelik havadan sudan konuları da konuşmayı deneyin. Burada, eşinizin daha rahat olduğu bir ortamda, kendiliğinden doğal paylaşım yapma ihtimali de muhtemelen artar.
2. Direkt "Seninle Hiç Konuşamıyoruz!" diye Suçlamayla Yaklaşmayın!
İletişim eksikliği evin içinde bir eş için artık çıldırtıcı bir hale geldiği durumda ise suçlama ile karşı tarafın en azından bağı test edilerek fitil ateşlenir. Bu ise sessizliği maalesef daha da artırarak derinleştirebilir. Örneğin bir eş diğerine “Sen benimle zaten hiç konuşmuyorsun, evliliğimizde doğru dürüst hiçbir paylaşım yok!” yerine “Seni özlüyorum, gün içinde neler yaşadığını merak ediyorum. Seninle sohbet etmeyi seviyorum ve de özledim. Keşke sohbet edebilmiş olsak ne iyi olurdu.” diyebilirsiniz.
Barış Manço’nun bir insanın ilk öğrenmesi gereken dil, tatlı dildir.” sözü aklıma geldi size bu yazıyı yazarken. İşte, suçlama yerine tatlı dil kullanımı buzları eritebilir. “Deniz Bey, siz eşimi tanımıyorsunuz. Güzel demişsiniz ama onda işe yaramaz ki.” diyebilirsiniz.
Maalesef bu söyledikleriniz sizi koruyan bir önyargı da olabilir. Her ne olursa olsun tatlı dil seçeneğini uygun anlarda suçlama yerine kullanmayı deneyin sadece.
3. Mümkünse Küçük ama Uzamayan Ağız Tadı Kaçırmayan İletişim Alışkanlıkları Oluşturun!
Bu tarz iletişim alışkanlıkları geliştirmek için bir iki tavsiyem şunlar olabilir:
Sabah kahvaltıda veya yatmadan öncsi 5 dakikalık mini yüzeysel sohbet rutinleri yapın. Özellikle, eski ve güncel büyük problemleri açmadan! Hayatın iki tarafın da bağ kurabileceği olumlu, komik ve ilgi çekici boyutlarını konuşarak. Adeta misafirliğe gittiğinizde yapılan olumlu karşılama ve yüzeysel de olsa basit iletişimler.
Birlikte yeni bir alışkanlık geliştirmeyi deneyin, bazen kelimeler değil de, ortak eşlik edilen eylemler de bağ kurmayı sağlar. Sorun olmadan eklenen bir rutin. Lütfen, siz kendi hayatınızı iyi biliyorsunuz burada bunun ne olduğunu ben söylemeyeyim! Hayal gücünüz ve yaratıcılığınıza bırakıyorum biraz da!
4. Profesyonel Destek Almaktan da Çekinmeyin!
Eğer iletişim eksikliği ilişkinizde çok uzun zamandır devam ediyorsa ve eşiniz kesinlikle konuşmaya yanaşmıyorsa, ilk seanslar bireysel sizin katılımınızla başlayan sonra eşinizin dahil edildiği çift terapisi seanslarına dönüştürülerek sizlere fayda sağlayan bir destek çalışması sunulabilir. Psikoterapist olan (uzman bir üçüncü kişi), tarafsız gözle bakarak ve özel psikoterapi teknikleriyle iletişim yollarını açmaya yardımcı olabilir.
Sessizlikten Eşler Arası Diyaloğa Yeniden Geçebilmek
İlişkiler, sadece romantize edilmiş dizi/filmlerdeki aşklar şeklinde davranışlar ile değil, iletişim ve muhabbet ile de beslenir. Bir evlilikte konuşulamayan her duygu, zamanla çift ilişikisinde bir mesafe yaratır. Bununla birlikte, unutulmaması ve size vurgulamam gereken çok önemli birkaç boyutta şöyle sıralanabilir:
✔ Her sessizlik aslında ilgisizlik değildir.
✔ Bazı insanlar gerçekten konuşmayı bilmez, bu onların kötü ve düşman olduğu anlamına gelmez.
✔ İletişim alışkanlıkları asla bir gecede, bir sözle düzelmez. Ama küçük adımlarla ilerlenerek yavaş yavaş da olsa toparlanabilir..
Şimdi ise yazıyı tamamlamadan sizden kendinize şu soruyu sormanızı ve cevabı samimiyetle vermenizi istiyorum: “Ben ve eşim birbirimizi karşılıklı olarak gerçekten duyuyor muyuz, yoksa sadece ben yanlış bir yöntem mi kullandım? Şikayet etmek yerine gerçekten başka bir yöntem denedim mi?” Bu soruyu sormamın altında yatan asıl neden ise bazen en büyük problemim konuşamamak değil, eskiden duyulmamış olmak ve de duyulabileceğine, kendini anlatabileceğine dair inancın/güvenin kırılmasıdır.”
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilikte Hiç İletişim Kurmayan Erkekle Yaşamak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Deniz DOĞRUÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Deniz DOĞRUÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni 
Yazan Uzman
|
iletişim kurmayan erkek, iletişim kurmayan eş, konuşmayan eş, konuşmayan erkek, dertleşmeyen eş, dertleşmeyen erkek
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
