Varlık ve Acı
VARLIK VE ACI
Psikoloğun malzemesi insansa , acıdan kaçınılmaz. Malzeme acı ve hüzündür. Acı varoluşla başlar ve hayatın içinde devam eder. Acıyı bazen mutsuzlukla bazen öfkeyle bazen kaygıyla ifade ederiz.
Hepsinin çıkış noktası harcı acıdır. Acıyı kendi doğallığı içinde hiç kimse yaşamak istemez. Acının yine gerçek anlamda hissettirdiği yine kendisidir. Kaynak olan ve aynı yine aynı kaynakla isimlendirilen ve anılandır.
Acıyı değişik şeklilere ve tanımlamalara savururuz. Çünkü acı başlangıçtan sonuna kadar kendini var edebilir, azabilir ama yok olmaz. Yok olması sadece hissedilen zemin yok olursa yok olur ve sonu gelir. Fakat acı diğer zeminlerde devam eder. Acı varlığın kendisindedir.
Acı kanırtandır. Kimine göre olgunlaşmanın gerekliliği, kimine göre anlamın anlamı. Anlamsızlığın bünyesinde barındığını söyleyenler ya bundan çok şikayet edenler ya da varlığına inandıkları gibi tanrısallaştıracak kadar varlığına bağımlı olanlardır.
Acı bazen keskin, bazen koyu bir karanlık , bazen tünelin ucundaki ışık, bazen de başlangıçtır. Acı herşey midir?
Genellemeye alışkınsanız evet! Acı hiçliğin sessizliğini bozar yerine kendi çığlığını koyar. Çığlık çığlığa yaşanır. Yaşandıkça büyür enine boyuna genişler. Çığlık çığa dönüşür. Acıyla doğan insan acıya alışır , her durumda her konumda onun varlığını sürdürmek ister ona uyarlanır. Kimi zaman savaşın içinde , bazen barışın bedeli, bazen aydınlığın kefareti, mutluluğun başlangıcı, müjdenin habercisi...
Acı türeyebilen ve türevlere ayrılandır. Türlerin kapsamında ya da acı içinde barınan türlerin içinde. Acı cezalandırma da ya da kurban oluşta insan acıyla oynamak ister ve onu her fırsatta nemalandırır ve ondan nemalanır. Ölümün içinde bile kalanlar için acı vardır. Bu sefer de yas'ın içinde saklanır. Ve saklandığı yerde yasalaşır çünkü yasta olması gereken ve sağlıklı olandır.
Acı bireylerin değil yaşamın bir özelliğidir. Acı yaşamın içinde yaşamı yaşam yapmak için vardır.
Acının barınamadığı tek yer hiçliktir. Bu iyi mi kötü mü bilemem ama hiçliğin içinde bir sessizlik vardır. Sesizliğin içinde acı barınamaz acı çığlıktır. Acı varlığı hatırlatır , hatırlatan ve kendini unutturmayandır. Acı bireyin ölümüyle bitmez acı kalanlara mirastır. Acı birey için var olduğu anda başlar, birey yok olduğunda da devam eder. Başlangıç neresiyle sonsuzluk nereye kadar sonsuzsa acı hep var olandır. Bireysel acının ortadan kalkması ‘ acı ideası’ nı ortadan kaldırmaz ‘ idea’ kalıcıdır.
Schopenhauer, aşkın metafiziğinde ‘istemek temeli bakımından acı çekmektir ve yaşamak istemekten başka bir şey olmadığına göre , hayatın tümü özü bakımından acıdan başka bir şey değildir’ demektedir.
İstemek, elde ettiğini zannedene kadar acı, elde ettikten sonra da elde etmenin yarattığı rahatlıkta da ‘acı’ dır.
İstersen de acı çekersin elde edersen de, elde etmenin yarattığı hayale ulaşmanın yarattığı hayal kırıklığı- ki kişi elde ettiğinde eldekinin ya da elde ettiğinin aslında istediğinin o olmadığını anlar- yokluğa yokluk acı olarak yaşanır. Kısa süreli yatışmalar acının bittiği anlamına gelmez.
Acı devinim ve kesintisizliktir.
Haz kısa, istek bir süreç acı ise başında ve sonunda var olandır.
Acıya bazen tepeden bakarız ya kısa süreli ara verebilmek için ya da atlattığımızı düşünürüz. Acı bizi kovalamaz gölgeden daha yakındır. Acı bizim içimizde değil biz acının içinde konaklarız.
Acı ehlileştirilebilir mi?
Ehlileşirse acı olur mu?
Acı katışıksız ve saf olandır. Acı azalır ya da belli bir süre inişe geçer ama saflığını kaybetmez katkısızlık sonsuzdur.
Acı düşünceyi şekillendirip derinleştirir. Derinleşen düşünce ile acı dikey bir oyuk oluşturarak insanı içsel bir yolculuğu içselleştirilmesine neden olur.
Psikoloğun malzemesi insansa , acıdan kaçınılmaz. Malzeme acı ve hüzündür. Acı varoluşla başlar ve hayatın içinde devam eder. Acıyı bazen mutsuzlukla bazen öfkeyle bazen kaygıyla ifade ederiz.
Hepsinin çıkış noktası harcı acıdır. Acıyı kendi doğallığı içinde hiç kimse yaşamak istemez. Acının yine gerçek anlamda hissettirdiği yine kendisidir. Kaynak olan ve aynı yine aynı kaynakla isimlendirilen ve anılandır.
Acıyı değişik şeklilere ve tanımlamalara savururuz. Çünkü acı başlangıçtan sonuna kadar kendini var edebilir, azabilir ama yok olmaz. Yok olması sadece hissedilen zemin yok olursa yok olur ve sonu gelir. Fakat acı diğer zeminlerde devam eder. Acı varlığın kendisindedir.
Acı kanırtandır. Kimine göre olgunlaşmanın gerekliliği, kimine göre anlamın anlamı. Anlamsızlığın bünyesinde barındığını söyleyenler ya bundan çok şikayet edenler ya da varlığına inandıkları gibi tanrısallaştıracak kadar varlığına bağımlı olanlardır.
Acı bazen keskin, bazen koyu bir karanlık , bazen tünelin ucundaki ışık, bazen de başlangıçtır. Acı herşey midir?
Genellemeye alışkınsanız evet! Acı hiçliğin sessizliğini bozar yerine kendi çığlığını koyar. Çığlık çığlığa yaşanır. Yaşandıkça büyür enine boyuna genişler. Çığlık çığa dönüşür. Acıyla doğan insan acıya alışır , her durumda her konumda onun varlığını sürdürmek ister ona uyarlanır. Kimi zaman savaşın içinde , bazen barışın bedeli, bazen aydınlığın kefareti, mutluluğun başlangıcı, müjdenin habercisi...
Acı türeyebilen ve türevlere ayrılandır. Türlerin kapsamında ya da acı içinde barınan türlerin içinde. Acı cezalandırma da ya da kurban oluşta insan acıyla oynamak ister ve onu her fırsatta nemalandırır ve ondan nemalanır. Ölümün içinde bile kalanlar için acı vardır. Bu sefer de yas'ın içinde saklanır. Ve saklandığı yerde yasalaşır çünkü yasta olması gereken ve sağlıklı olandır.
Acı bireylerin değil yaşamın bir özelliğidir. Acı yaşamın içinde yaşamı yaşam yapmak için vardır.
Acının barınamadığı tek yer hiçliktir. Bu iyi mi kötü mü bilemem ama hiçliğin içinde bir sessizlik vardır. Sesizliğin içinde acı barınamaz acı çığlıktır. Acı varlığı hatırlatır , hatırlatan ve kendini unutturmayandır. Acı bireyin ölümüyle bitmez acı kalanlara mirastır. Acı birey için var olduğu anda başlar, birey yok olduğunda da devam eder. Başlangıç neresiyle sonsuzluk nereye kadar sonsuzsa acı hep var olandır. Bireysel acının ortadan kalkması ‘ acı ideası’ nı ortadan kaldırmaz ‘ idea’ kalıcıdır.
Schopenhauer, aşkın metafiziğinde ‘istemek temeli bakımından acı çekmektir ve yaşamak istemekten başka bir şey olmadığına göre , hayatın tümü özü bakımından acıdan başka bir şey değildir’ demektedir.
İstemek, elde ettiğini zannedene kadar acı, elde ettikten sonra da elde etmenin yarattığı rahatlıkta da ‘acı’ dır.
İstersen de acı çekersin elde edersen de, elde etmenin yarattığı hayale ulaşmanın yarattığı hayal kırıklığı- ki kişi elde ettiğinde eldekinin ya da elde ettiğinin aslında istediğinin o olmadığını anlar- yokluğa yokluk acı olarak yaşanır. Kısa süreli yatışmalar acının bittiği anlamına gelmez.
Acı devinim ve kesintisizliktir.
Haz kısa, istek bir süreç acı ise başında ve sonunda var olandır.
Acıya bazen tepeden bakarız ya kısa süreli ara verebilmek için ya da atlattığımızı düşünürüz. Acı bizi kovalamaz gölgeden daha yakındır. Acı bizim içimizde değil biz acının içinde konaklarız.
Acı ehlileştirilebilir mi?
Ehlileşirse acı olur mu?
Acı katışıksız ve saf olandır. Acı azalır ya da belli bir süre inişe geçer ama saflığını kaybetmez katkısızlık sonsuzdur.
Acı düşünceyi şekillendirip derinleştirir. Derinleşen düşünce ile acı dikey bir oyuk oluşturarak insanı içsel bir yolculuğu içselleştirilmesine neden olur.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Varlık ve Acı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.