Merakın Halleri
‘….aramaktan vazgeç demiyorum,
bulmaktan vazgeç…’M. Mungan
Merak, çoğu zaman olumsuz bir özellik olarak karşımıza çıkar. 'Meraklanma'; kelimesi kaygıya, 'meraklı'; sıfatı ise dedikoduculuğa atıfta bulunur. Adem ile Havva hikâyesinde, yasak meyvenin yenmesinin arkasında merak yatar; Pandora’nın kutusunda ise merak, kutunun açılmasına ve kötülüğün dünyaya yayılmasına neden olur. Bu hikâyeler, merakın bazen tehlikeli ve zararlı sonuçlar doğurabileceğini vurgular.
Bir yandan da dünyadaki hayatımız merakla başlar. Bebeğin çevresini tanımak istemesinin diğer adıdır merak; tanımak istediği her nesneye dokunmak istemesi, ağzına götürmesi, dikkatle bakması merak sayesindedir. Her yaşın farklı soruları ve ihtiyaçları olur. Yaşının getirdiği yeni soruları merakı sayesinde üstlenir çocuk. Annesinin yanı başından ayrılmak istemeyen bir bebekten, ayrışabilen ve uzaklaşabilen bir yetişkine dönme serüveni merak sayesinde desteklenir. Bu anlamda merak otorite figürlerinden ayrışabilmeyi ve eleştirel bir mesafede kalabilmeyi sağlayan unsurlardan birisidir.
Merakın, çelişkileri ve karmaşayı barındıran yapısı, farklı boyutlarının olmasıyla ilgilidir. Bazı meraklar sürdürülemez; aniden gelir, hızla etkisi altına alır, ancak üretken bir ilgi veya devamlılık içermez. Sonunda pişmanlık doğurabilir. Örneğin, anlık bir kararla alınan ama devam edilemeyen kurslar, plansız yakınlaşmalar veya tehlikeli olabilecek ilgiler, Dürtüsel Çocuk Modundan kaynaklanan merakla ilgili olabilir. Bazı meraklar dikkati toparlamaktan çok dağıtır. Yapılması gereken sıkıcı işler sırasında ortaya çıkan bu tür merak, dikkatimizi başka şeylere kaydırır ve genellikle nesnesi belirsizdir. Bu, Disiplinsiz Çocuk Modunun merakıdır.
Diğer yandan, bazı meraklar nesnesine tutkuyla bağlanır; onu düşünmekten vazgeçemez, onsuz yaşayamayacağını veya hayatla baş edemeyeceğini hisseder. Bu tür yoğun ve bağımlı merak, İncinmiş Çocuk Moduna ait olabilir.
Kimi zaman merak neredeyse hiç duyulmaz, sönmüş gibidir. Dış dünyadan kopmuş, ilgisiz bir hâli yansıtan bu merak, Kopuk Korungan Modun etkisindedir. Bazı meraklarsa, keşfe dayalıdır ve oyunbazdır. Çevreyi ilgiyle tarar, onu neşelendirecek nesne arayışındadır. Bu merak Mutlu Çocuk Moduna aittir.
Aşırı telafi Modlarından gelen meraklarsa, nüfus edici bir hâl alabilir. Bazı merak türleri röntgencidir; ötekini denetlemek, nerede, kimle ne yaptığını öğrenmek isterler. Diğerleri didikleyicidir; yapılan her işin detayını incelemek ve gözden geçirmek isterler. Bir kısmı ise kuruntuludur; ötekine şüpheyle
yaklaşır, kötü niyet arayışındadır. Bazı merak türleri de ötekinde eksik arar, yetersizlikleri ön plana çıkartır. Bu tür meraklar, öznesini olduğu noktada sabitler; onu farklı bir noktaya taşımaz. Pornografiye kayan bir yapısı vardır; nesnesi gözetlenebilir bir nesnedir. İfşa edilen ama aslında
etkileşim kurulamayan bir merak nesnesi vardır.
Eleştirel Sesin yarattığı hoşnutsuzluktan uzaklaşmak
için hızlı haz arayışının devreye girdiği bir sürecin sonunda bu noktaya geliriz. Burada merak, sadece yüzeysel bir tatmin arayışı olarak kalır, derinlemesine bir anlama ya da bağ kurmaya dönüşmez.
Nesnesi sadece belirli yönleriyle ön plana çıkar ve bu anlamda bütüncül olamayan, parçalı bir nesneye dönüşür. Bölük pörçük, tam kavramsallaştırılamayan, kısmi bir nesne olarak fazlasıyla teşhir edilir.
Bazı meraklar ise erotik bir yapıya sahiptir. Bu tür meraklar, nesneyi sadece yüzeysel olarak değil, onun tüm yönlerini keşfetmek ve anlamak ister. Özne, bu nesneyle ilgili hayaller kurar, farklı ve yaratıcı yollarla yaklaşır. Yakınlaşmaya ve bir bağ kurmaya izin veren bir meraktır. Burada nesne,
parçalanmış değil, bütüncül bir şekilde kavranır; daha geniş bir perspektifle ele alınır. Nesne, farklı boyutlarıyla varlık gösterir ve bu merak öznesini yeni keşiflere yönlendirir, farklı bakış açıları ve ufuklar keşfetmesini sağlar. Böylesine bir merakta, özne nesnesiyle karşılıklı etkileşim içerisinde olur,
etkiler ve etkilenir. Böyle bir merak, sanatsal yaratım ve ifade biçimlerine daha yatkındır. Bu tür bir merak, Sağlıklı Yetişkin Moduna ait bir meraktır.
Merakın etkisi, işlevine ve içeriğine bağlı olarak farklı biçimlerde kendini gösterir. Her merak doyurucu olmayabilir, ancak merak yaşamın temel kaynağıdır. Bebek, kendisine ilgiyle yaklaşan ve onu merak eden bir bakım veren sayesinde hayata merak duyar ve keşfe başlar. Onun için yaşam,
merak barındıran ve kayıtsızlığın olmadığı bir ilişkiyle başlar. Kayıtsızlık ise bebek için ruhsal bir yıkıma dönüşebilir ve hayata olan ilgisini köreltebilir. Bu bağlamda, merak yaşamı beslerken, meraksızlık yıkıma zemin hazırlar.
Elie Wiesel; Kayıtsızlığın Tehlikeleri başlıklı konuşmasında, kayıtsızlığın yıkıcı gücüne dikkat çeker. Ona göre, insanlık için en büyük tehlike nefret değil, kayıtsızlıktır. Wiesel, Holokost deneyiminden hareketle, insanların acılarına duyarsız kalmanın şiddeti nasıl beslediğini ve sürdürdüğünü dile getirir.
Onun için kayıtsızlık öyle zor bir deneyimdir ki, Tanrı’nın cezalandırmasını, kayıtsız kalmasına tercih ettiğini ifade eder. Yaşam için merak duymaya olduğu kadar, merak duyulan olmaya da ihtiyacımız vardır.
Winnicott’un saklambaç oyunu benzetmesi burada anlam kazanır: Gizlenmek bir keyif olabilirken, bulunmamak felakettir. Bulunmak, merak edilmek ve görülmek anlamına gelir; ancak delici merak, kendiliğimizi olumsuz yönde etkileyebilir. Kendimize ait bir alan oluşturabilmek için, başkalarından
ayrışmış, güvenli anlara ihtiyaç duyarız. Fakat bu yalnızlık, kayıtsızlığa dönüşürse, keyifle saklambaç oynayan çocuğun aranmadığını fark ettiği andaki hayal kırıklığını yaşarız.
Kayıtsızlığın karşısına merakı koyduğumuzda, merakın yalnızca bizi yaşamda tutmadığını, aynı zamanda yaşama genel anlamda katkı sunduğunu görebiliriz. Sanatın ve bilimin ilerlemesi, merakın bu derin ve dönüştürücü etkisine birer kanıttır. Ancak şema terapide de sözünü ettiğimiz temel
ihtiyaçlardan biliyoruz ki her şey bir denge halinde anlam kazanıyor. Örneğin, bir çocuğun hem özerkliğe hem de sınırların belirlenmesine ihtiyacı vardır; tıpkı saklanma ve bulunma arasındaki dengede olduğu gibi. Benzer bir analojiyi merak için de kurabiliriz; hem ihtiyaç duyulan hem de her
şey gibi sınırlanmaya da ihtiyaç duyan bir ihtiyaç. Sağlıklı Yetişkin Modumuzla çerçevelendirdiğimiz ve belli değerler bağlamında anlam yüklediğimiz merak hem bireysel olarak hem de kolektif olarak insanlığı yapıcı bir dönüşüme taşıyabilir.
Kaynakça
Donald Winnicott, The Maturational Processes and the Facilitating Environment: Studies in the
Theory of Emotional Development. The International PsychoAnalytical Library, 64:1-276. The
Hogarth Press and the Institute of Psycho-Analysis, 1965, London.
Elie Wiesel, Kayıtsızlığın Tehlikeleri, 1999, https://www.youtube.com/watch?v=JpXmRiGst4k
Funda Doğan
bulmaktan vazgeç…’M. Mungan
Merak, çoğu zaman olumsuz bir özellik olarak karşımıza çıkar. 'Meraklanma'; kelimesi kaygıya, 'meraklı'; sıfatı ise dedikoduculuğa atıfta bulunur. Adem ile Havva hikâyesinde, yasak meyvenin yenmesinin arkasında merak yatar; Pandora’nın kutusunda ise merak, kutunun açılmasına ve kötülüğün dünyaya yayılmasına neden olur. Bu hikâyeler, merakın bazen tehlikeli ve zararlı sonuçlar doğurabileceğini vurgular.
Bir yandan da dünyadaki hayatımız merakla başlar. Bebeğin çevresini tanımak istemesinin diğer adıdır merak; tanımak istediği her nesneye dokunmak istemesi, ağzına götürmesi, dikkatle bakması merak sayesindedir. Her yaşın farklı soruları ve ihtiyaçları olur. Yaşının getirdiği yeni soruları merakı sayesinde üstlenir çocuk. Annesinin yanı başından ayrılmak istemeyen bir bebekten, ayrışabilen ve uzaklaşabilen bir yetişkine dönme serüveni merak sayesinde desteklenir. Bu anlamda merak otorite figürlerinden ayrışabilmeyi ve eleştirel bir mesafede kalabilmeyi sağlayan unsurlardan birisidir.
Merakın, çelişkileri ve karmaşayı barındıran yapısı, farklı boyutlarının olmasıyla ilgilidir. Bazı meraklar sürdürülemez; aniden gelir, hızla etkisi altına alır, ancak üretken bir ilgi veya devamlılık içermez. Sonunda pişmanlık doğurabilir. Örneğin, anlık bir kararla alınan ama devam edilemeyen kurslar, plansız yakınlaşmalar veya tehlikeli olabilecek ilgiler, Dürtüsel Çocuk Modundan kaynaklanan merakla ilgili olabilir. Bazı meraklar dikkati toparlamaktan çok dağıtır. Yapılması gereken sıkıcı işler sırasında ortaya çıkan bu tür merak, dikkatimizi başka şeylere kaydırır ve genellikle nesnesi belirsizdir. Bu, Disiplinsiz Çocuk Modunun merakıdır.
Diğer yandan, bazı meraklar nesnesine tutkuyla bağlanır; onu düşünmekten vazgeçemez, onsuz yaşayamayacağını veya hayatla baş edemeyeceğini hisseder. Bu tür yoğun ve bağımlı merak, İncinmiş Çocuk Moduna ait olabilir.
Kimi zaman merak neredeyse hiç duyulmaz, sönmüş gibidir. Dış dünyadan kopmuş, ilgisiz bir hâli yansıtan bu merak, Kopuk Korungan Modun etkisindedir. Bazı meraklarsa, keşfe dayalıdır ve oyunbazdır. Çevreyi ilgiyle tarar, onu neşelendirecek nesne arayışındadır. Bu merak Mutlu Çocuk Moduna aittir.
Aşırı telafi Modlarından gelen meraklarsa, nüfus edici bir hâl alabilir. Bazı merak türleri röntgencidir; ötekini denetlemek, nerede, kimle ne yaptığını öğrenmek isterler. Diğerleri didikleyicidir; yapılan her işin detayını incelemek ve gözden geçirmek isterler. Bir kısmı ise kuruntuludur; ötekine şüpheyle
yaklaşır, kötü niyet arayışındadır. Bazı merak türleri de ötekinde eksik arar, yetersizlikleri ön plana çıkartır. Bu tür meraklar, öznesini olduğu noktada sabitler; onu farklı bir noktaya taşımaz. Pornografiye kayan bir yapısı vardır; nesnesi gözetlenebilir bir nesnedir. İfşa edilen ama aslında
etkileşim kurulamayan bir merak nesnesi vardır.
Eleştirel Sesin yarattığı hoşnutsuzluktan uzaklaşmak
için hızlı haz arayışının devreye girdiği bir sürecin sonunda bu noktaya geliriz. Burada merak, sadece yüzeysel bir tatmin arayışı olarak kalır, derinlemesine bir anlama ya da bağ kurmaya dönüşmez.
Nesnesi sadece belirli yönleriyle ön plana çıkar ve bu anlamda bütüncül olamayan, parçalı bir nesneye dönüşür. Bölük pörçük, tam kavramsallaştırılamayan, kısmi bir nesne olarak fazlasıyla teşhir edilir.
Bazı meraklar ise erotik bir yapıya sahiptir. Bu tür meraklar, nesneyi sadece yüzeysel olarak değil, onun tüm yönlerini keşfetmek ve anlamak ister. Özne, bu nesneyle ilgili hayaller kurar, farklı ve yaratıcı yollarla yaklaşır. Yakınlaşmaya ve bir bağ kurmaya izin veren bir meraktır. Burada nesne,
parçalanmış değil, bütüncül bir şekilde kavranır; daha geniş bir perspektifle ele alınır. Nesne, farklı boyutlarıyla varlık gösterir ve bu merak öznesini yeni keşiflere yönlendirir, farklı bakış açıları ve ufuklar keşfetmesini sağlar. Böylesine bir merakta, özne nesnesiyle karşılıklı etkileşim içerisinde olur,
etkiler ve etkilenir. Böyle bir merak, sanatsal yaratım ve ifade biçimlerine daha yatkındır. Bu tür bir merak, Sağlıklı Yetişkin Moduna ait bir meraktır.
Merakın etkisi, işlevine ve içeriğine bağlı olarak farklı biçimlerde kendini gösterir. Her merak doyurucu olmayabilir, ancak merak yaşamın temel kaynağıdır. Bebek, kendisine ilgiyle yaklaşan ve onu merak eden bir bakım veren sayesinde hayata merak duyar ve keşfe başlar. Onun için yaşam,
merak barındıran ve kayıtsızlığın olmadığı bir ilişkiyle başlar. Kayıtsızlık ise bebek için ruhsal bir yıkıma dönüşebilir ve hayata olan ilgisini köreltebilir. Bu bağlamda, merak yaşamı beslerken, meraksızlık yıkıma zemin hazırlar.
Elie Wiesel; Kayıtsızlığın Tehlikeleri başlıklı konuşmasında, kayıtsızlığın yıkıcı gücüne dikkat çeker. Ona göre, insanlık için en büyük tehlike nefret değil, kayıtsızlıktır. Wiesel, Holokost deneyiminden hareketle, insanların acılarına duyarsız kalmanın şiddeti nasıl beslediğini ve sürdürdüğünü dile getirir.
Onun için kayıtsızlık öyle zor bir deneyimdir ki, Tanrı’nın cezalandırmasını, kayıtsız kalmasına tercih ettiğini ifade eder. Yaşam için merak duymaya olduğu kadar, merak duyulan olmaya da ihtiyacımız vardır.
Winnicott’un saklambaç oyunu benzetmesi burada anlam kazanır: Gizlenmek bir keyif olabilirken, bulunmamak felakettir. Bulunmak, merak edilmek ve görülmek anlamına gelir; ancak delici merak, kendiliğimizi olumsuz yönde etkileyebilir. Kendimize ait bir alan oluşturabilmek için, başkalarından
ayrışmış, güvenli anlara ihtiyaç duyarız. Fakat bu yalnızlık, kayıtsızlığa dönüşürse, keyifle saklambaç oynayan çocuğun aranmadığını fark ettiği andaki hayal kırıklığını yaşarız.
Kayıtsızlığın karşısına merakı koyduğumuzda, merakın yalnızca bizi yaşamda tutmadığını, aynı zamanda yaşama genel anlamda katkı sunduğunu görebiliriz. Sanatın ve bilimin ilerlemesi, merakın bu derin ve dönüştürücü etkisine birer kanıttır. Ancak şema terapide de sözünü ettiğimiz temel
ihtiyaçlardan biliyoruz ki her şey bir denge halinde anlam kazanıyor. Örneğin, bir çocuğun hem özerkliğe hem de sınırların belirlenmesine ihtiyacı vardır; tıpkı saklanma ve bulunma arasındaki dengede olduğu gibi. Benzer bir analojiyi merak için de kurabiliriz; hem ihtiyaç duyulan hem de her
şey gibi sınırlanmaya da ihtiyaç duyan bir ihtiyaç. Sağlıklı Yetişkin Modumuzla çerçevelendirdiğimiz ve belli değerler bağlamında anlam yüklediğimiz merak hem bireysel olarak hem de kolektif olarak insanlığı yapıcı bir dönüşüme taşıyabilir.
Kaynakça
Donald Winnicott, The Maturational Processes and the Facilitating Environment: Studies in the
Theory of Emotional Development. The International PsychoAnalytical Library, 64:1-276. The
Hogarth Press and the Institute of Psycho-Analysis, 1965, London.
Elie Wiesel, Kayıtsızlığın Tehlikeleri, 1999, https://www.youtube.com/watch?v=JpXmRiGst4k
Funda Doğan
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Merakın Halleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Funda DOĞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Funda DOĞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.