Sosyal İyilik Hali ve Kişilik Bozuklukları
Giriş
Dünya genelinde yaşanan iktisadi, politik ve sosyokültürel krizler dikkate alındığında bireylerin sağlıklı olma durumlarını koruyup sürdürmeleri büyük bir zenginlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim salgın hastalıklar, krizler, savaşlar, ekolojik dengenin bozulması gibi durumlar doğrudan ya da dolaylı olarak insan sağlığı üzerinde etkili olabilmektedir. Bu etki, bazen fiziksel sağlığı bazen zihinsel sağlığı ve bazen de ruh sağlığını etkilemektedir. Dahası insanın iyilik hali denilince genel iyilik halinden söz edildiği gibi sosyal iyilik halinden de bahsedilmektedir.
Sosyal iyilik hali, sağlığın tanımında bir boyut olarak yer almaktadır. Bununla beraber, sosyal iyilik haline yönelik olarak ruh sağlığı alanında çalışan araştırmacılar tarafından çok fazla araştırma yapılmadığı görülmektedir. Sosyal iyilik genel olarak “sosyal ilişkiler ağının nitelikleri” ile ilgili olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna göre sosyal iyilik hali ile ilgili olarak yapılacak çalışmalarda, toplum yapısını ve ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz etmek gerekmektedir. Bu bakımdan ruh sağlığı alanında çalışan araştırmacıların sosyal iyilik hali ile ilgili olarak geniş kapsamlı araştırmalar yapması gerekmektedir (Özgür İlhan, 2018).
İyilik halinin hem sosyal hem ruhsal alanlar üzerindeki önemi, kişilik bozuklukları bağlamında da değerlendirilmelidir. Nitekim bütüncül bir anlayışla yaklaştığımızda, birey fiziken sağlıklı olabilir, sosyal yönden aktif olabilir ancak zorlayıcı kişilik özelliklerine de sahip olabilir. Bu durumda kişilik bozukluklarından birey ve sosyal yaşantı açısından en zor gruplardan bir olan anti-sosyal kişiliklerin özelliklerinin bilinmesi elzemdir. Bu gereksinimden hareketle, araştırma kapsamında sosyal iyilik hali ve kişilik bozuklukları üzerinde genel bir inceleme yapılmaktadır.
Sosyal İyilik Hali
İlk olarak sağlık ve iyilik hali kavramları üzerinde duralım. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından sağlık kavramı; sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; beden, ruh ve sosyal olarak “tam bir iyilik hali” içinde olmak, şeklinde açıklanmaktadır. Buna göre iyilik hali, “bütüncül sağlığın” bir ifadesidir ve “beden-zihin-ruh-duygu bütünlüğü” ile ilgili olup bireyin, kendi iradesiyle sorumluluk alarak verdiği bir karar şeklinde açıklanabilir (Özer, 2019).
İyilik hali, en genel haliyle hayatın birçok alanında “iyi olma” ile açıklanmaktadır (Korkut-Owen ve Owen, 2012). İyilik hali kavramı, bireysel olarak “iyi olma”, “iyi hissetme”, “psikolojik iyi oluş” gibi manalar içermekle birlikte, çok geniş bir içeriğe sahip olup; maddi ve manevi doyum, sosyo-ekonomik durum, eşitlik, esenlik gibi toplumsal konuları da barındırmaktadır. Dolayısıyla iyilik hali, farklı bilim dallarının çalışma konuları içinde yer almaktadır (Aktepe Özden, Pak ve İçağasıoğlu Çoban, 2017).
İyilik hali; yaşam kalitesi, psikolojik iyi oluş, işlevsellikle yakından ilgilidir. Bununla birlikte iyilik hali kavramının yerine, “esenlik” ve “zindelik (wellness)” kavramlarının kullanıldığı görülmektedir. Ancak zindelik ya da esenlik yaygın olarak sağlıklı yaşam davranışları ve süreç odaklı kavramlardır. İyilik haliyse sağlığın geliştirilmesine yönelik girişimlerin toplum ve birey üzerindeki pozitif çıktılarına odaklı, çok geniş bir kavram olarak görülmektedir (Jarden ve Roache, 2023). Bu noktada sosyal iyilik hali kavramı üzerinde durulabilir.
Sosyal iyilik hali; bireylerin diğerleriyle, çevreyle, toplumla ve doğayla etkileşimin “niteliği” ve “derecesini” gösteren ve elde edilen sosyal desteği içeren bir kavramdır. Sosyal yönden iyi olan birey, iletişim içinde olduğu herkesi desteklediği gibi destek arayışından da çekinmemektedir (Korkut-Owen ve Owen, 2012). Çevresindeki insanlarla yaşamını ve yaşam kalitesini zenginleştiren birey sosyal iyilik halindedir (Corbin ve ark., 2006; Horton ve Snyder, 2009). Öte yandan bireyin çevresi ve diğerleriyle ilişkilerini şekillendiren kavramlardan biri kişiliktir.
Kişilik
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde kişilik; “bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerinin bütünü, şahsiyet” olarak tanımlanırken psikoloji alanında kişilik kavramının geniş bir yelpazede ele alındığı görülmektedir. Geniş bir yelpazede tanımlanan kişilik kavramı üzerinde ortak bir tanımın olmadığı da açık bir gerçektir. Buna yol açan ise kişiliği, psikolojide yer alan yaklaşımların ya da kuramların “kendi bakış açıları” çerçevesinde ele alıyor almaları gösterilmektedir. Mesela psikanalitik yaklaşımda bilinçdışı süreçlerin kişiliği oluşturduğu söylenirken davranışçı yaklaşımda ise tam tersi olarak kişiliğin sosyal öğrenme yolu ile şekillendiği belirtiliyor (Şahinöz Doğan, 2025; TDK, 2025). O halde kişilik için; kalıcı, tutarlı olabildiği gibi farklı durumlarda farklı şekillerde ya da yaşantılarla açıklanabilen bireye özgü bir kavramdır diyebiliriz.
Kişilik kavramı, bireyin kendine özgü olan, onu diğerlerinden ayırt etmeyi sağlayan uyumla ilgili özellikleri içermektedir. Bu özelliklere bakmak gerekirse, bireyin bilişsel değerlendirmelerine dayalı, dış ve iç dünyayı anlamlandırması, belirli ortamlarda tekrar eden belli duygusal tepkileri gösterebilme ve çeşitli durumlarda baş etme düzenekleridir (Öztürk ve Uluşahin, 2016). Burada sözü edilen uyum ve baş etme düzeneği bozulduğu zaman kişilik bozuklukları meydana gelmektedir.
Kişilik Bozuklukları
Kişilik bozukluklarını tanımlamak oldukça güçtür (Öztürk ve Uluşahin, 2016). Bir davranışın ve/veya niteliğin kişiliğin bir parçası ve boyutu olarak değerlendirilebilmesi için “kalıcı bir niteliğe” sahip olması gerektiği gibi birey tarafından da uyum sağlamak maksadıyla kullanılması gerekmektedir. Bu kalıcı kişilik özellikleri; esneklikten yoksun hale geldiğinde birey, hem içsel dünyasında hemde kişilerarası ilişkilerinde sıkıntı yaşamaya başlayıp, kişilik yapısının esnekliğini kaybederek uyumsuzluk, yetersizlik, işlevsizlik ve belirgin stresle beraber kişilik bozukluğu ortaya çıkabilir. Aynı zamanda kişinin sosyal veya mesleki fonksiyonlarda belirgin stres ve yetersizlik de kişilik bozukluklarına neden olabilir (Bilge, 2018).
DSM-5’te kişilik bozukluğu; “kişinin ait olduğu kültürün beklentilerinden sapan, yayılmış ve esnek olmayan, ergenlik ya da genç yetişkinlikte başlayan, zamanla değişmeyen, stres ve bozulmaya yol açan, süreğen içsel deneyim ve davranış örüntüsü” olarak tanımlanırken yine DSM-5’te önerilen “Kişilik Bozuklukları için Alternatif Model’e (KBAM)” göre kişilik bozuklukları, “kişilik işlevselliğinde bozulmalar ve patolojik kişilik ayırıcı özellikleri” ile tanımlanmaktadır (APA, 2013). Kişilik bozuklukları birçok gruptan ya da kümeden oluşmaktadır. Bu bozukluk türlerinden biri, antisosyal kişilik bozukluğu olup kişilik bozukluklarının B kümesinde yer almaktadır. Burada anti-sosyal kişilik bozukluğunun genel özelliklerini ele alabiliriz.
Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı-DSM-5 kişilik bozukluğunu "Bireyin kültürünün beklentilerinden belirgin bir şekilde sapan, yaygın ve değişmez olan, ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlayan, zaman içinde istikrarlı olan ve sıkıntı veya bozulmaya yol açan kalıcı bir içsel deneyim ve davranış örüntüsü" olarak tanımlamaktadır (APA, 2013).
Antisosyal kişilik bozukluğu, çocukluk çağında teşhis edilemeyen tek kişilik bozukluğu olup 18 yaşından evvel, tanı konabilmesi için bireye 15 yaşından önce “davranım bozukluğu” teşhisi konmuş olmalıdır (Black, 2015). Antisosyal kişilik bozukluğu; diğer insanlarla “dramatik”, “duygusal” ve “öngörülemeyen” etkileşimler ile karakterize olup zalimce kötü davranışlarda bulunmayı, empatiden yoksunluğu ve suça yatkın davranışlarda bulunmayı içermektedir (Regier vd., 2013). DSM 5’te, "manipülatif" olan antisosyal kişilerin yalana sıklıkla başvurma, vicdansız ve dürtüsel davranma, çevresindeki kişileri suiistimal etme ve şiddete başvurma gibi temel özellikleri dikkat çekmektedir. Yaygın davranış kalıpları, içinden diğerlerine kötü davranma ve tutuklanmaya yol açan eylemlerin tekrarı yer almaktadır. Anti-sosyal kişilikler otorite ile sorunlu ve normlara aykırı davranışları sıklıkla ortaya koyan kişilerdir (Köroğlu ve Bayraktar, 2010).
Antisosyal kişilikler; öfkelerini kontrol edemediklerinden dolayı saldırganlık ve dürtüsellik davranışlarını yaygın olarak göstermektedirler. Aynı zamanda empatiden yoksun oldukları için diğerlerini çok kolay bir şekilde incitebilir, görmezden gelebilirler (Berg-Nielsen vd., 2012). Güleç ve Köroğlu (2000) tarafından aktarıldığı gibi anti-sosyal kişilik bozukluğu olan bireyler; yıkıcı davranışlar, sorumsuzluk ve içgörüden yoksun olma gibi nedenlerden dolayı oldukça zorlayıcı kişilik özelliklerine sahiplerdir ve rehabilite edilmeleri çok güçtür (Bilge ve Mayda 2023).
Duygusal olarak soğuk olan anti-sosyal kişilikler, romantik ilişkilerinde de ciddi bir şekilde sınır problemi yaşadıkları gibi karşılarındaki ikili ilişkilerde diğerlerini küçük gören ve sevme duygusunu bilmeyen kişilerdir. Diğerlerini manipüle etmede çok yetkin olan bu kişilikler esas olarak benliklerinde “derin bir değersizlik” duygusu taşırlar. Otoriteyle sürekli çatışma halinde olmalarından dolayı, karşılarında güçlü bir kişilik görmeye tahammül edemezler (Eren, 2010). Yine Kaplan ve Sadock (2000) tarafından bu kişiler, dürtülerini kontrol edemeyen, ilişkilerini yürütemeyen, bencil ve egoist kişiler şeklinde nitelendirilmektedirler. Dahası antisosyal kişiliklerin esas olarak sosyal ilişkilerde başarısız olmaları ve bir gruba ait hissetmemeleri, düşük zekaları ve kendilerini gizlemek için yaptıkları manipülatif davranışlara bağlanmaktadır (Bilge ve Mayda 2023; Brackett, 2004).
Sonuç
Geçmişten günümüze insan yaşamı için en önemi hiç değişmeyen kavramlardan biri, “sağlık” ve “iyilik hali”dir. Bugünün modern dünyasında da sürekli “bir arayış” içinde olan insan, daima iyiyi aramakta ve iyilik halini korumak istemektedir. İnsanın “sosyal bir canlı” olduğu gerçeğinden hareketle tek başına bir iyilik halinin de yeterli olmadığı açık bir gerçek olup, iyilik halini başka faktörlerle beslemek gerektiği anlaşılmaktadır. Bu noktada sosyal iyilik hali karşımıza çıkmaktadır. Sosyal iyilik hali, bireyin hem diğerleri ile olan ilişkisini hem de doğa ile olan ilişkisini yansıtmaktadır. Bu bağlamda bireyin diğerleri ve çevresi ile olan ilişkisini şekillendiren “kişilik” kavramı önemli bir faktördür. Tutarlı ve yordanabilir davranışlar bütününden meydana gelen kişilik, bazen sapmaya uğrar ve kişilik bozuklukları karşımıza çıkar. Kişilik bozuklukları, geniş bir şemsiyeden meydana gelse bile konumuz gereği insan ilişkilerinde en zorlayıcı olan kişilik bozukluklarından biri “anti-sosyal” kişilikleri tanımaya ve en belirgin özelliklerini ele almaya çalıştık. Anti-sosyal kişiliklerin hem insanlara hem de diğer canlılara karşı ne derece acımasız davranabildiği yapılan araştırmalarda ortaya konulmaktadır. Anti-sosyal kişiliklerin ilerleyen yaşlarda tespit edildiği gerçeğinden hareketle, çocuk yetiştirme, çocukluk çağı yaşantıları ve ebevenylerimizden ve/veya bakımverenlerimizden, aldığımız ya da alamadığımız sağlıklı bakımın yaşam ve ilişkiler için ne denli kritik olduğu anlaşılıyor. Sonuç olarak insanın “iyi” olması, hem fiziken hem zihnen hemde ruhen gereksinimlerinin karşılandığı, sevgi ve şefkatle büyüdüğü, sosyal ilişkilerinin sağlıklı olduğu ve doğa ile dost bir anlayışın benimsendiği koşulların varlığına bağlıdır. Bu koşullar sağlandığında birey, sağlıklı olduğu gibi iyilik ve sosyal iyilik hallerinin asgari koşullarını da karşılamış olacaktır desek yanlış olmaz.
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği (2013). Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı. Beşinci baskı (DSM-5), Tanı ölçütleri başvuru el kitabı (Çev. Ed.: E Köroğlu) Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
Attepe-Özden, S., Pak, M. D. ve İçağasıoğlu-çoban, A. (2017). Sosyal Hizmette İyilik Hali Kavramı. Türkiye Sosyal Hizmet Araştırmaları Dergisi, 1(2), 87-104.
Berg-Nielsen, T.S. and Wichström L. (2012). The mental health of preschoolers in a Norwegian population-based study when their parents have symptoms of borderline, antisocial, and narcissistic personality disorders: at the mercy of unpredictability. Child Adolesce Psychiatry Ment Health, 6, 19-24.
Bilge, Y. (2018). Kişilik Bozuklukları ve Savunma Mekanizmaları. Turkish Studies Social Sciences, 13(10) p. 145-167
Bilge, Y. ve Mayda, B.S. (2023). Antisosyal Kişilik Özellikleri Ölçeğinin geliştirilmesi: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi, 7(13), 75-91.
Black, D.W. (2015) The Natural History of Antisocial Personality Disorder. Can J Psychiatry, 60, 309-314.
Brackett, M.A., Mayer, J.D. and Warner, R.M. (2004). Emotional intelligence and its relation to everyday behavior. Personality and Individual Differences, 36(6), 1387-1402.
Corbin, C. B., Welk, G. J., Corbin, W. R. and Welk, K. (2006). Concepts of fitness and wellness (5th ed.). St. Louis: McGraw-Hill Higher Education.
Eren, N. (2010). Ağır kişilik bozuklukları ve hemşirelik girişimleri-Bölüm II. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 1(2), 86-95.
Horton, B. W. and Snyder, C. S. (2009). Wellness: Its impact on student grades and implications for business. Journal of Human Resources in Hospitality and Tourism, 8, 215-233.
Jarden, A. and Roache, A. (2023). What Is Wellbeing? Int J Environ Res Public Health, 20(6). doi: 10.3390/ijerph20065006.
Kaplan, H.I. and Sadock, B.J. (2000). Comprehensive Textbook of Psychiatry (7. Basım). New York: Lippincott Williams & Wilkins.
Karadağ, Ö. ve Orhon, E. N. (2024). Akademik yaşam ve iyilik hali üzerine. Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi, 2(1), 2-9.
Korkut-Owen, F. ve Owen, D. W. (2012). İyilik Hali Yıldızı Modeli, Uygulanması ve Değerlendirilmesi, Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, 3(9), 24-33.
Köroğlu, E. ve Bayraktar, S. (2010). Kişilik Bozuklukları. (2. Basım). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
Özer, U. G. (2019). Wellness (İyilik Hali). https://www.guneyozer.com.tr/content/alya/wellness.html. 22 Nisan 2025 tarihinde erişildi.
Özgür İlhan, İ. (2018). Sosyal İyilik Hali. Türkiye Klinikleri, 11(4).
Öztürk, M. O. ve Uluşahin, A. (2016). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. 14. Baskı, Ankara, Nobel Tıp Kitabevleri, s.421.
Regier, D.A., Kuhl, E.A. and Kupfer, D.J. (2013). The DSM-5: Classification and criteria changes. World J. Psychiatry, 12, 92-98.
Şahinöz Doğan, Ş. (2025). Çocukluk Çağı Travmaları ile Uyumsuz Ayırıcı Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişkide Kişilik İşlevselliği Düzeyinin Aracı Rolünün İncelenmesi, Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı Klinik Psikoloji Bilim Dalı, Ankara.
TDK. (2025). https://sozluk.gov.tr/ 27 Nisan 2025 tarihinde erişildi.
Dünya genelinde yaşanan iktisadi, politik ve sosyokültürel krizler dikkate alındığında bireylerin sağlıklı olma durumlarını koruyup sürdürmeleri büyük bir zenginlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim salgın hastalıklar, krizler, savaşlar, ekolojik dengenin bozulması gibi durumlar doğrudan ya da dolaylı olarak insan sağlığı üzerinde etkili olabilmektedir. Bu etki, bazen fiziksel sağlığı bazen zihinsel sağlığı ve bazen de ruh sağlığını etkilemektedir. Dahası insanın iyilik hali denilince genel iyilik halinden söz edildiği gibi sosyal iyilik halinden de bahsedilmektedir.
Sosyal iyilik hali, sağlığın tanımında bir boyut olarak yer almaktadır. Bununla beraber, sosyal iyilik haline yönelik olarak ruh sağlığı alanında çalışan araştırmacılar tarafından çok fazla araştırma yapılmadığı görülmektedir. Sosyal iyilik genel olarak “sosyal ilişkiler ağının nitelikleri” ile ilgili olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna göre sosyal iyilik hali ile ilgili olarak yapılacak çalışmalarda, toplum yapısını ve ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz etmek gerekmektedir. Bu bakımdan ruh sağlığı alanında çalışan araştırmacıların sosyal iyilik hali ile ilgili olarak geniş kapsamlı araştırmalar yapması gerekmektedir (Özgür İlhan, 2018).
İyilik halinin hem sosyal hem ruhsal alanlar üzerindeki önemi, kişilik bozuklukları bağlamında da değerlendirilmelidir. Nitekim bütüncül bir anlayışla yaklaştığımızda, birey fiziken sağlıklı olabilir, sosyal yönden aktif olabilir ancak zorlayıcı kişilik özelliklerine de sahip olabilir. Bu durumda kişilik bozukluklarından birey ve sosyal yaşantı açısından en zor gruplardan bir olan anti-sosyal kişiliklerin özelliklerinin bilinmesi elzemdir. Bu gereksinimden hareketle, araştırma kapsamında sosyal iyilik hali ve kişilik bozuklukları üzerinde genel bir inceleme yapılmaktadır.
Sosyal İyilik Hali
İlk olarak sağlık ve iyilik hali kavramları üzerinde duralım. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından sağlık kavramı; sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; beden, ruh ve sosyal olarak “tam bir iyilik hali” içinde olmak, şeklinde açıklanmaktadır. Buna göre iyilik hali, “bütüncül sağlığın” bir ifadesidir ve “beden-zihin-ruh-duygu bütünlüğü” ile ilgili olup bireyin, kendi iradesiyle sorumluluk alarak verdiği bir karar şeklinde açıklanabilir (Özer, 2019).
İyilik hali, en genel haliyle hayatın birçok alanında “iyi olma” ile açıklanmaktadır (Korkut-Owen ve Owen, 2012). İyilik hali kavramı, bireysel olarak “iyi olma”, “iyi hissetme”, “psikolojik iyi oluş” gibi manalar içermekle birlikte, çok geniş bir içeriğe sahip olup; maddi ve manevi doyum, sosyo-ekonomik durum, eşitlik, esenlik gibi toplumsal konuları da barındırmaktadır. Dolayısıyla iyilik hali, farklı bilim dallarının çalışma konuları içinde yer almaktadır (Aktepe Özden, Pak ve İçağasıoğlu Çoban, 2017).
İyilik hali; yaşam kalitesi, psikolojik iyi oluş, işlevsellikle yakından ilgilidir. Bununla birlikte iyilik hali kavramının yerine, “esenlik” ve “zindelik (wellness)” kavramlarının kullanıldığı görülmektedir. Ancak zindelik ya da esenlik yaygın olarak sağlıklı yaşam davranışları ve süreç odaklı kavramlardır. İyilik haliyse sağlığın geliştirilmesine yönelik girişimlerin toplum ve birey üzerindeki pozitif çıktılarına odaklı, çok geniş bir kavram olarak görülmektedir (Jarden ve Roache, 2023). Bu noktada sosyal iyilik hali kavramı üzerinde durulabilir.
Sosyal iyilik hali; bireylerin diğerleriyle, çevreyle, toplumla ve doğayla etkileşimin “niteliği” ve “derecesini” gösteren ve elde edilen sosyal desteği içeren bir kavramdır. Sosyal yönden iyi olan birey, iletişim içinde olduğu herkesi desteklediği gibi destek arayışından da çekinmemektedir (Korkut-Owen ve Owen, 2012). Çevresindeki insanlarla yaşamını ve yaşam kalitesini zenginleştiren birey sosyal iyilik halindedir (Corbin ve ark., 2006; Horton ve Snyder, 2009). Öte yandan bireyin çevresi ve diğerleriyle ilişkilerini şekillendiren kavramlardan biri kişiliktir.
Kişilik
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde kişilik; “bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerinin bütünü, şahsiyet” olarak tanımlanırken psikoloji alanında kişilik kavramının geniş bir yelpazede ele alındığı görülmektedir. Geniş bir yelpazede tanımlanan kişilik kavramı üzerinde ortak bir tanımın olmadığı da açık bir gerçektir. Buna yol açan ise kişiliği, psikolojide yer alan yaklaşımların ya da kuramların “kendi bakış açıları” çerçevesinde ele alıyor almaları gösterilmektedir. Mesela psikanalitik yaklaşımda bilinçdışı süreçlerin kişiliği oluşturduğu söylenirken davranışçı yaklaşımda ise tam tersi olarak kişiliğin sosyal öğrenme yolu ile şekillendiği belirtiliyor (Şahinöz Doğan, 2025; TDK, 2025). O halde kişilik için; kalıcı, tutarlı olabildiği gibi farklı durumlarda farklı şekillerde ya da yaşantılarla açıklanabilen bireye özgü bir kavramdır diyebiliriz.
Kişilik kavramı, bireyin kendine özgü olan, onu diğerlerinden ayırt etmeyi sağlayan uyumla ilgili özellikleri içermektedir. Bu özelliklere bakmak gerekirse, bireyin bilişsel değerlendirmelerine dayalı, dış ve iç dünyayı anlamlandırması, belirli ortamlarda tekrar eden belli duygusal tepkileri gösterebilme ve çeşitli durumlarda baş etme düzenekleridir (Öztürk ve Uluşahin, 2016). Burada sözü edilen uyum ve baş etme düzeneği bozulduğu zaman kişilik bozuklukları meydana gelmektedir.
Kişilik Bozuklukları
Kişilik bozukluklarını tanımlamak oldukça güçtür (Öztürk ve Uluşahin, 2016). Bir davranışın ve/veya niteliğin kişiliğin bir parçası ve boyutu olarak değerlendirilebilmesi için “kalıcı bir niteliğe” sahip olması gerektiği gibi birey tarafından da uyum sağlamak maksadıyla kullanılması gerekmektedir. Bu kalıcı kişilik özellikleri; esneklikten yoksun hale geldiğinde birey, hem içsel dünyasında hemde kişilerarası ilişkilerinde sıkıntı yaşamaya başlayıp, kişilik yapısının esnekliğini kaybederek uyumsuzluk, yetersizlik, işlevsizlik ve belirgin stresle beraber kişilik bozukluğu ortaya çıkabilir. Aynı zamanda kişinin sosyal veya mesleki fonksiyonlarda belirgin stres ve yetersizlik de kişilik bozukluklarına neden olabilir (Bilge, 2018).
DSM-5’te kişilik bozukluğu; “kişinin ait olduğu kültürün beklentilerinden sapan, yayılmış ve esnek olmayan, ergenlik ya da genç yetişkinlikte başlayan, zamanla değişmeyen, stres ve bozulmaya yol açan, süreğen içsel deneyim ve davranış örüntüsü” olarak tanımlanırken yine DSM-5’te önerilen “Kişilik Bozuklukları için Alternatif Model’e (KBAM)” göre kişilik bozuklukları, “kişilik işlevselliğinde bozulmalar ve patolojik kişilik ayırıcı özellikleri” ile tanımlanmaktadır (APA, 2013). Kişilik bozuklukları birçok gruptan ya da kümeden oluşmaktadır. Bu bozukluk türlerinden biri, antisosyal kişilik bozukluğu olup kişilik bozukluklarının B kümesinde yer almaktadır. Burada anti-sosyal kişilik bozukluğunun genel özelliklerini ele alabiliriz.
Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı-DSM-5 kişilik bozukluğunu "Bireyin kültürünün beklentilerinden belirgin bir şekilde sapan, yaygın ve değişmez olan, ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlayan, zaman içinde istikrarlı olan ve sıkıntı veya bozulmaya yol açan kalıcı bir içsel deneyim ve davranış örüntüsü" olarak tanımlamaktadır (APA, 2013).
Antisosyal kişilik bozukluğu, çocukluk çağında teşhis edilemeyen tek kişilik bozukluğu olup 18 yaşından evvel, tanı konabilmesi için bireye 15 yaşından önce “davranım bozukluğu” teşhisi konmuş olmalıdır (Black, 2015). Antisosyal kişilik bozukluğu; diğer insanlarla “dramatik”, “duygusal” ve “öngörülemeyen” etkileşimler ile karakterize olup zalimce kötü davranışlarda bulunmayı, empatiden yoksunluğu ve suça yatkın davranışlarda bulunmayı içermektedir (Regier vd., 2013). DSM 5’te, "manipülatif" olan antisosyal kişilerin yalana sıklıkla başvurma, vicdansız ve dürtüsel davranma, çevresindeki kişileri suiistimal etme ve şiddete başvurma gibi temel özellikleri dikkat çekmektedir. Yaygın davranış kalıpları, içinden diğerlerine kötü davranma ve tutuklanmaya yol açan eylemlerin tekrarı yer almaktadır. Anti-sosyal kişilikler otorite ile sorunlu ve normlara aykırı davranışları sıklıkla ortaya koyan kişilerdir (Köroğlu ve Bayraktar, 2010).
Antisosyal kişilikler; öfkelerini kontrol edemediklerinden dolayı saldırganlık ve dürtüsellik davranışlarını yaygın olarak göstermektedirler. Aynı zamanda empatiden yoksun oldukları için diğerlerini çok kolay bir şekilde incitebilir, görmezden gelebilirler (Berg-Nielsen vd., 2012). Güleç ve Köroğlu (2000) tarafından aktarıldığı gibi anti-sosyal kişilik bozukluğu olan bireyler; yıkıcı davranışlar, sorumsuzluk ve içgörüden yoksun olma gibi nedenlerden dolayı oldukça zorlayıcı kişilik özelliklerine sahiplerdir ve rehabilite edilmeleri çok güçtür (Bilge ve Mayda 2023).
Duygusal olarak soğuk olan anti-sosyal kişilikler, romantik ilişkilerinde de ciddi bir şekilde sınır problemi yaşadıkları gibi karşılarındaki ikili ilişkilerde diğerlerini küçük gören ve sevme duygusunu bilmeyen kişilerdir. Diğerlerini manipüle etmede çok yetkin olan bu kişilikler esas olarak benliklerinde “derin bir değersizlik” duygusu taşırlar. Otoriteyle sürekli çatışma halinde olmalarından dolayı, karşılarında güçlü bir kişilik görmeye tahammül edemezler (Eren, 2010). Yine Kaplan ve Sadock (2000) tarafından bu kişiler, dürtülerini kontrol edemeyen, ilişkilerini yürütemeyen, bencil ve egoist kişiler şeklinde nitelendirilmektedirler. Dahası antisosyal kişiliklerin esas olarak sosyal ilişkilerde başarısız olmaları ve bir gruba ait hissetmemeleri, düşük zekaları ve kendilerini gizlemek için yaptıkları manipülatif davranışlara bağlanmaktadır (Bilge ve Mayda 2023; Brackett, 2004).
Sonuç
Geçmişten günümüze insan yaşamı için en önemi hiç değişmeyen kavramlardan biri, “sağlık” ve “iyilik hali”dir. Bugünün modern dünyasında da sürekli “bir arayış” içinde olan insan, daima iyiyi aramakta ve iyilik halini korumak istemektedir. İnsanın “sosyal bir canlı” olduğu gerçeğinden hareketle tek başına bir iyilik halinin de yeterli olmadığı açık bir gerçek olup, iyilik halini başka faktörlerle beslemek gerektiği anlaşılmaktadır. Bu noktada sosyal iyilik hali karşımıza çıkmaktadır. Sosyal iyilik hali, bireyin hem diğerleri ile olan ilişkisini hem de doğa ile olan ilişkisini yansıtmaktadır. Bu bağlamda bireyin diğerleri ve çevresi ile olan ilişkisini şekillendiren “kişilik” kavramı önemli bir faktördür. Tutarlı ve yordanabilir davranışlar bütününden meydana gelen kişilik, bazen sapmaya uğrar ve kişilik bozuklukları karşımıza çıkar. Kişilik bozuklukları, geniş bir şemsiyeden meydana gelse bile konumuz gereği insan ilişkilerinde en zorlayıcı olan kişilik bozukluklarından biri “anti-sosyal” kişilikleri tanımaya ve en belirgin özelliklerini ele almaya çalıştık. Anti-sosyal kişiliklerin hem insanlara hem de diğer canlılara karşı ne derece acımasız davranabildiği yapılan araştırmalarda ortaya konulmaktadır. Anti-sosyal kişiliklerin ilerleyen yaşlarda tespit edildiği gerçeğinden hareketle, çocuk yetiştirme, çocukluk çağı yaşantıları ve ebevenylerimizden ve/veya bakımverenlerimizden, aldığımız ya da alamadığımız sağlıklı bakımın yaşam ve ilişkiler için ne denli kritik olduğu anlaşılıyor. Sonuç olarak insanın “iyi” olması, hem fiziken hem zihnen hemde ruhen gereksinimlerinin karşılandığı, sevgi ve şefkatle büyüdüğü, sosyal ilişkilerinin sağlıklı olduğu ve doğa ile dost bir anlayışın benimsendiği koşulların varlığına bağlıdır. Bu koşullar sağlandığında birey, sağlıklı olduğu gibi iyilik ve sosyal iyilik hallerinin asgari koşullarını da karşılamış olacaktır desek yanlış olmaz.
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği (2013). Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı. Beşinci baskı (DSM-5), Tanı ölçütleri başvuru el kitabı (Çev. Ed.: E Köroğlu) Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
Attepe-Özden, S., Pak, M. D. ve İçağasıoğlu-çoban, A. (2017). Sosyal Hizmette İyilik Hali Kavramı. Türkiye Sosyal Hizmet Araştırmaları Dergisi, 1(2), 87-104.
Berg-Nielsen, T.S. and Wichström L. (2012). The mental health of preschoolers in a Norwegian population-based study when their parents have symptoms of borderline, antisocial, and narcissistic personality disorders: at the mercy of unpredictability. Child Adolesce Psychiatry Ment Health, 6, 19-24.
Bilge, Y. (2018). Kişilik Bozuklukları ve Savunma Mekanizmaları. Turkish Studies Social Sciences, 13(10) p. 145-167
Bilge, Y. ve Mayda, B.S. (2023). Antisosyal Kişilik Özellikleri Ölçeğinin geliştirilmesi: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi, 7(13), 75-91.
Black, D.W. (2015) The Natural History of Antisocial Personality Disorder. Can J Psychiatry, 60, 309-314.
Brackett, M.A., Mayer, J.D. and Warner, R.M. (2004). Emotional intelligence and its relation to everyday behavior. Personality and Individual Differences, 36(6), 1387-1402.
Corbin, C. B., Welk, G. J., Corbin, W. R. and Welk, K. (2006). Concepts of fitness and wellness (5th ed.). St. Louis: McGraw-Hill Higher Education.
Eren, N. (2010). Ağır kişilik bozuklukları ve hemşirelik girişimleri-Bölüm II. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 1(2), 86-95.
Horton, B. W. and Snyder, C. S. (2009). Wellness: Its impact on student grades and implications for business. Journal of Human Resources in Hospitality and Tourism, 8, 215-233.
Jarden, A. and Roache, A. (2023). What Is Wellbeing? Int J Environ Res Public Health, 20(6). doi: 10.3390/ijerph20065006.
Kaplan, H.I. and Sadock, B.J. (2000). Comprehensive Textbook of Psychiatry (7. Basım). New York: Lippincott Williams & Wilkins.
Karadağ, Ö. ve Orhon, E. N. (2024). Akademik yaşam ve iyilik hali üzerine. Halk Sağlığı Araştırma ve Uygulamaları Dergisi, 2(1), 2-9.
Korkut-Owen, F. ve Owen, D. W. (2012). İyilik Hali Yıldızı Modeli, Uygulanması ve Değerlendirilmesi, Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, 3(9), 24-33.
Köroğlu, E. ve Bayraktar, S. (2010). Kişilik Bozuklukları. (2. Basım). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
Özer, U. G. (2019). Wellness (İyilik Hali). https://www.guneyozer.com.tr/content/alya/wellness.html. 22 Nisan 2025 tarihinde erişildi.
Özgür İlhan, İ. (2018). Sosyal İyilik Hali. Türkiye Klinikleri, 11(4).
Öztürk, M. O. ve Uluşahin, A. (2016). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. 14. Baskı, Ankara, Nobel Tıp Kitabevleri, s.421.
Regier, D.A., Kuhl, E.A. and Kupfer, D.J. (2013). The DSM-5: Classification and criteria changes. World J. Psychiatry, 12, 92-98.
Şahinöz Doğan, Ş. (2025). Çocukluk Çağı Travmaları ile Uyumsuz Ayırıcı Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişkide Kişilik İşlevselliği Düzeyinin Aracı Rolünün İncelenmesi, Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı Klinik Psikoloji Bilim Dalı, Ankara.
TDK. (2025). https://sozluk.gov.tr/ 27 Nisan 2025 tarihinde erişildi.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sosyal İyilik Hali ve Kişilik Bozuklukları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Fatma ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Fatma ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
sağlık, iyilik, iyilik hali, sosyal iyilik, kişilik, kişilik bozuklukları, anti-sosyal, anti-sosyal kişilik bozukluğu, psikolojik iyi oluş
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.