Sosyal Onay İhtiyacına Kuramsal Bakış
SOSYAL ONAY İHTİYACI
Sosyal etki kavramı; diğer insanların söylediklerinin, davranışlarının ya da var olmalarının düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız üzerindeki etkisi olarak açıklanmaktadır .Bu kavram aynı zamanda sosyal onay ihtiyacıyla da ilgili olarak görülmektedir. Bireyler yapmak istedikleri tercihler ve sosyal olarak istenen durumlar arasında kararsız kaldığında sosyal onay ihtiyacı devreye girmektedir.
Sosyal onay ihtiyacı, başkalarının beklentilerinin önemli görüldüğü, diğer insanların yargılarına önem verildiği ve sosyal ilişkilerde bireyin uyuma yönelik davranışları önemsemesiyle ilgili bir kavramdır. (Leite ve Beretvas 2005, 141) Bireyin diğerleri tarafından onaylanması günlük yaşantısında motive edici bir davranıştır. Kişi bu motive edici davranışla birlikte sosyal yaşamında pozitif bir imaj oluşturmak ve kabul almak ister, onaylanmama düşüncesinden sakınır.
Kişilerarası ilişkilerde oldukça etkili olan bu ihtiyaç, bireylerin sosyal etkileşiminde olumlu yönde etkide bulunurken aynı zamanda kişinin daha çok etrafına odaklı yaşamasına da sebep olur. Böylelikle kişi çevresinin beklentilerine göre yaşam sürmeye çalışır. Bu ihtiyacın yaşadığı kültürle bir ilgisi olduğu da yapılan araştırmalarda belirtilmiştir. (Karaşar, 2014).
Sosyal onayı K. Horney, (1942) Nevrotik sevgi ve onaylanma ihtiyacı olarak ilk ele alan kişidir. Horney, (1942)’e göre sosyal onay koşul, durum ya da nesne ayrımı gözetmeksizin başkalarını hoş tutmaya ve bu şekilde başkaları tarafından sevilip onaylanmaya duyulan ihtiyaçtır. İnsanların beklentilerini otomatik olarak yerine getirmeyi, kendini ortaya koyma korkusunu, diğerlerinin düşmanlığından ya da kendi içindeki düşmanlıktan korkmayı içerir. Ağırlık merkezi bireyin kendisi değil başkalarıdır. Önemli olan tek şey diğerlerinin görüşleri ve arzularıdır .(İnanç ve Yerlikaya, 2002, 101).
Karaşar ve Öğülmüş’e (2016b) göre sosyal onay ihtiyacı yaşanılan kültürle şekillenen ve hayatımız üzerinde izlerini görmenin mümkün olduğu bir ihtiyaçtır. Türk kültüründe sosyal onay ihtiyacının önemli bir ihtiyaç olduğuna yönelik önemli gözlemler mevcuttur.Örneğin, Türk kültüründe insanların evlerini düzenleme şeklinde, misafirperverliğinde, giyim tarzlarında, hatta ölüm sonrasında iyi anılma isteğinde sosyal onay ihtiyacının varlığını ve önemini görebilmek mümkündür. Sınav kaygısına yol açan “başarısız olursam başkalarına rezil olurum” düşüncesi de sosyal onay ihtiyacının yansıması olarak görülebilir. (Karaşar, 2014)
Öte yandan Freud ise kuramında sosyal onay ihtiyacını süper egonun yönettiğini ileri sürer. Freud’a göre şöyle ki: Süper egonun ödüllendirici yanı ise ego ideal’dir. Ebeveynlerin onayladığı ve değer verdiği davranışlar yoluyla gelişir ve kişinin, ulaşıldığında özsaygı ve kıvanç duymasını sağlayan mükemmellik standartlarına ulaşmaya çalışmasına yol açar. (İnanç ve Yerlikaya, 2002, 101). Buna göre, birey için ilk onayı alınan ebeveyndir ve bireyin çevresi geliştikçe onay ihtiyacı da çevreye doğru yayılmaktadır.
Riso ve Hudson onay ihtiyacının K. Horney’nin açıkladığı “reddedilme” egemen duygusunu yoğun olarak yaşayan kişilik tiplerinde daha fazla gözlemlendiğini ileri sürmektedirler. Sosyal onay ihtiyacı yüksek olan bireyler, diğerlerinin fikirlerine karşı daha duyarlıdır. Bu bireyler diğer insanların onaylamasını sağlayacağını düşündüğü biçimde davranmaktadırlar. (Crowl, 2001; akt: Karaşar, 2014).
Bazı araştırmacılar sosyal onayı bir motivasyon kaynağı olarak ele almışlardır. Bernstein (2011) birçok insanın davranışlarına onay ve hayranlık gibi isteklerle motive olduğunu, McCollum da (2009) onay aramanın genel anlamda bir motivasyon ihtiyacı olduğuna değinmiştir. Onay motivasyonu, diğerlerinin onayını isteyen bireylerin bir kişilik özelliği olarak da tanımlanmıştır. (Crowne ve Marlowe, 1960; akt: Kell, 2009, 2).
Kohlberg’in ahlaki muhakemeleri değerlendirerek oluşturduğu ahlak gelişimi kuramında üç ana düzey ve her düzeyin içinde iki ana ahlaki evre tanımlanmıştır. İlk düzey gelenek öncesi düzeydir. Gelenek öncesi düzeyin iki evresi ceza ve itaat ile araçsal amaç, bireysellik ve değiş tokuş evreleri bulunmaktadır. Geleneksel düzeyin evreleri kişilerarası ilişkiler ve toplumsal düzendir. Son olarak gelenek sonrası ahlak düzeyinin iki evresi toplumsal sözleşme ve evrensel ahlak olarak belirlenmiştir. Geleneksel ahlak evresindeki kişilerarası uyum diye adlandırılan evreye yakından baktığımızda birey ya da çocuk bu evrede aldığı kararların ve davranışlarının başkalarını hoşnut edip etmemesiyle ilgilenir. Bu evre ‘İyi çocuk’ evresi olarak da bilinmektedir. Bireyler bu evrede karşılarındakiyle güven, sevgi, saygı, minnet dolu ilişkilerinin sürmesine ve diğerlerince kabul edilmeye oldukça değer verirler (Bee ve Boyd,2009). Bu aşamada bireyler için diğerlerinin değerleri ve görüşleri oldukça önemlidir. Birey başkalarının amaç ve izinleri doğrultusunda davranır (Topses, 2003).
Sosyal onay ihtiyacı çeşitli ihtiyaç kuramları ile de ilişkilendirilmiştir. Bunlardan birisi de Maslow’un (1954) İhtiyaçlar Kuramı’dır. Maslow’un kuramına göre insanların beş temel ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar bir piramite benzetilmiştir ve en temeldeki ihtiyaç giderildiğinde bir üst boyuttaki ihtiyacın giderilmesi söz konusudur. Bu ihtiyaçlardan fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik giderildikten sonraki adımdaki ihtiyaç sevgi ve ait olma ihtiyacıdır. Maslow sevgi ve ait olma düzeyindeki ihtiyaçları ele alırken saygınlık ve statü kazanma, önem verilme, takdir edilme gibi boyutlardan bahseder. Bu boyutlar sosyal onay ihtiyacı ile ilişkili görülmektedir. İnsanların sevgi ve ait olma ihtiyacı, sosyal onay alarak giderilmektedir (Akt: Karasar, 2014).
Albert Ellis insanların akılcı olmayan inançlarından 11 tanesini sıralamıştır. Bunlardan biri de birey, yaşadığı toplumda hemen hemen her önemli insan tarafından sevilmeli ve onaylanmalıdır inancıdır. (Akt: Karasar, 2014). Bu akılcı olmayan inancın gücü bireylerde sosyal olarak onaylanmaya duyulan ihtiyacın fazla olmasına sebebiyet vermektedir.
Yaşamın pek çok alanın sosyal onay ihtiyacının varlığını ve önemini görmek mümkündür. Bu ihtiyaç hem toplumsal bağların kurulmasını ve insanların birbirine yakınlaşmasını sağlarken bir yandan da bireylerin kendinden çok toplumun beklentilerine ve isteklerine yönelik bir yaşam sürmesine neden olmaktadır. Yine de Türkiye’de sosyal onay ihtiyacının ne düzeyde olduğu ve yaşanılan kültürün bu ihtiyacı ne yönde etkilediğine yönelik bir bulgu söz konusu değildir (Karaşar, 2014).
Bern’e (1972) göre insanlar kendileri hakkındaki fikirlerini kişisel deneyimlerinden yola çıkarak oluştururlar. Cooley’e (1902) göre ise başkalarının bizim hakkında ne düşündüğü bizim kendimizle ilgili algımızı şekillendirmektedir. (Akt: Kim ve ark, 2014). Başkalarının ne düşündüğü kendi benliğimizle ilgili oluşturacağımız fikirlerin temelini oluşturan bir etkendir.
Önemli motivasyon kaynaklarından biri insanlara kendimizle ilgili iyi bir izlenim vermektir. Aynı zamanda insanlar inanç ve davranışlarını içinde yaşadıkları grubun norm ve standartlarına göre düzenleyip değiştirebilirler. Bu bilinçli ya da bilinçsiz, istekli ya da isteksiz biçimde gerçekleşebilmektedir. Kısaca uyma davranışı olarak adlandırılan bu durum sosyal psikologlar tarafından iki ana sebebe bağlanmaktadır: doğru olma ve sevilme. Uyma eğiliminin bir diğer sebebi olarak ters düşme korkusu olarak gösterilebilir. İnsanlar kendilerinden farklı düşünen bir grupla karşılaştıklarında dışarıda kalmak istemezler. Bu da onları grubun normlarına uymaya iter. (Taylor ve ark., 2007).
Çeşitli kişilik testleri, Tematik Algı Testi ya da bir kağıt-kalem testi kişilerin diğerlerinde onaylanmak için davranışlarını şekillendirip şekillendirmeme eğilimi hakkında bilgiler vermektedir. Onay bağımlılığına sahip kişiler kendi işlerini seçmekte zorlanırlar. Başkaları tarafından ikna edilmek bu kişiler için oldukça olasıdır. Risk almak gibi bir durum söz konusu olduğunda daha geri durabilirler. Diğer insanlarla birlikte olma gereksinimleri, diğer insanlara nazaran çok daha kuvvetlidir. Sonuç olarak bu tip insanların kendilik değerlerinin oluşabilmesi başkalarınca onaylanmalarına bağlıdır (Morgan,2011)
Bir başkasından onay almaya yüksek derecede ihtiyaç duyan bireyler kendilerini güvende hissetmezlerse kendilerini teskin edecek kimselere ihtiyaç duyarlar. Zor ve stresli durumlarda ancak birilerinin onlara her şeyin yolunda gideceğini söyleyerek garanti vermesiyle rahatlayabilirler (Siyez, 2015). Aynı şekilde sosyal onay ihtiyacı yüksek bireyler iyilik yapmayı reddedemeyen, hiçbir koşulda hayır diyemeyen, popülerlik ya da onay kazanmak için sapkın ya da hoş olmayan davranışlar sergileyebilen, diğerlerini memnun etmek uğruna topluluğa ayak uydurma, olumlu bir izlenim bırakmaya aşırı gereksinim duyma, başkalarının onu olumlu değerlendirmesineyüksek oranda ihtiyaç duyma, insanların beğenisini kazanmaya yüksek oranda ihtiyaç duyma, davranışlarını başkalarının nasıl değerlendireceği konusunda yüksek kaygı yaşama davranışları sergileyebilirler. Bu bireyler yaşanılan bir ayrılık, terk edilme, dışlanma sonrası kendilerini sorgularlar. Başkalarıyla aralarının bozulmasını istemezler. Bu yüzden de düşmanlığı ve eleştiriyi engellemeye çalışırlar (Akt: Karaşar, 2014).
Ellis ve Harper’a (2010) göre diğerlerinden onay görmek için çabaladığımızda, onların istek ve beklentileri doğrultusunda yaşamaya başlarız. Sosyal onay görme isteği arttıkça, toplum içindeki diğerlerinin de bizi önemsemeleri zorlaşmaktadır. Bireyin başkaları tarafından kabul edilme ve onay görme eğilimi, bazı durumlarda gücünü ortaya koymak yerine geri çekilmesine, pasifleşmesine, olumlu izlenim bırakmak için anlaşmazlıklardan geri durmasına sebep olabilir. Bu da onu toplum içinde kişilerarası yeterliliklerinin azalmasına neden olabilmektedir. (Akt: Baytemir ve ark, 2017).
Fehr ve Falk’ a (2002) göre ise sosyal onay ihtiyacı başkalarının hoşuna gidebilecek davranışları içermekle birlikte; onaylanmak adına yapılanların kişiyi mutlu kılarken, onaylanmayan şeylerin yapılması ise kişiyi mutsuz etmekle birlikte utanç duymasına neden olmaktadır.
İnsanların davranışlarımızı onaylamaması, bizim tarafımızdan bir tehdit olarak algılanabilmektedir. Onaylanmamak bir yanlış yaptığımızla ilgili bir uyarı vermektedir. İyi hissetmek için olumlu geri bildirim almak zorunda hissederek onay bağımlılığı geliştirebiliriz. Onaylanmanın insana kendisini iyi hissettirme özelliği vardır. Onaylanmadığımızda keyifsiz hissetmemiz de oldukça insani ve kabul edilebilir bir durumdur. Fakat onay alıp almamak, kişisel olarak değerli olup olmakla eşleştirildiği sürece zorlayıcı olacaktır. (Burns, 2017). Cüceoluğlu’na (2004) göre onay aldığımız insanlarla daha çok konuşmak isteriz. Güven ve onay aldığımız insanlarla daha sık işbirliğine gideriz, vaktimizi onlarla geçirmeyi isteriz.
Sosyal onay ihtiyacı duymayan bireylerin özellikleri ise kendi kararlarını otorite olarak görülen kişilerin onaylamamalarına ve engellemelere rağmen gerçekleştirmeleri, sosyal ödül ve beğenilerden ziyade içsel değerlere önem göstermeleri, insanların düşünce ve değerlendirmelerinden oluşan manipülasyonlara karşı dirençli olmaları şeklinde sıralanabilir (Akt: Karaşar, 2014).
Sosyal Onay İhtiyacı Yüksek Düzeyde Olan Bireylerin Özellikleri
Sosyal onay ihtiyacı yüksek düzeyde olan bireylerin özellikleri (Crowne ve Marlowe 1964, akt: Karaşar, 2014):
• Sevilmeye ve onaylanmaya ilişkin güçlü güdülere sahip olma.
• Başkalarının olumlu değerlendirmelerine yüksek oranda bağımlı olma.
• Davranışlarının nasıl değerlendirildiğiyle ilgili güçlü bir kaygı yaşama, diğer insanların ne düşündüğüyle ilgili kaygılanmak.
• Diğerlerini memnun etmek için duyulan ihtiyaç; kalabalığa ayak uydurma ve hakkında iyi düşünülmesi ya da onaylanması için olumlu izlenimler bırakmaya aşırı duyarlılık.
• İnsanlara yönelmek; insanların beğenisini kazanmak ve diğerlerinin gözündeki imajını sağlamlaştırmak amacıyla diğer insanlarla birlikte olmak için duyulan gereksinim.
• Diğerlerinin değerlendirmeleri ve fikirlerinin kişinin kendisi ile ilgili algılamasını ve yeterlilik hissini biçimlendirmede büyük ölçüde etkili olması. Yaşanan reddedilme, terk edilme, dışarıda bırakılma ve göz ardı edilme sonrasında kişinin kendisini sorgulaması.
• İyilik yapmayı reddedememe, hayır diyememe, onay ihtiyacından ve olumlu değerlendirme ihtiyacından dolayı otoritesini kullanamama.
• Başkalarını darıltma ya da duygularını incitme kaygısı yaşama ve bu yüzden eleştiriyi, düşmanlığı ve kendi isteklerinde ısrarcılığı engelleme.
• Geleneksel olmayana başvurmaya zorlanma, popülerlik, kabul ya da onay kazanmak için “sapkın”, belki de hoş olmayan davranışlar sergileme.
Sosyal Onay İhtiyacı Orta Düzeyde Olan Bireylerin Özellikleri
Sosyal onay ihtiyacı orta düzeyde olan bireylerin özellikleri (Crowne ve Marlowe 1964; akt: Karaşar, 2014):
• Davranışların uygun standartlarıyla ilgili belirgin kaygı yaşama, geleneksel orta düzey ahlaka sahip olma, katı kuralları savunma.
• Temel karakter, iyi olma, doğru olanı yapma ve kuralına göre davranma özellikleri gösterir.
• Hikâyedeki karakterler hareketlerindeki sosyal beğenirliğe göre, başkalarının
Onlar hakkında ne düşündüğüne göre değerlendirilir ya da yargılanır.
• Temel karakter, uygunsuz veya ahlaktan yoksun olarak düşünülen karakterleri küçümser.
Sosyal Onay İhtiyacı Düşük Düzeyde Olan Bireylerin Özellikleri.
• Sosyal onay ihtiyacı düşük düzeyde (hafif, şüpheli, belirsiz) olan bireylerin özellikleri.
• Savunmacı olma, yüksek düzeyde hayal gücünden yoksun olma ve kendini açığa vurmama.
• Hikâyenin geri kalanı ile ilgili kuşkucu olma veya onay ihtiyacıyla ilgili olmama.
Sosyal Onay İhtiyacı Duymayan Bireylerin Özellikleri
Sosyal onay ihtiyacı duymayan bireylerin özellikleri (Crowne ve Marlowe 1964; akt: Karaşar, 2014):
• Temel karakterin öz değerlendirmeleri duyarlı değildir, bu yüzden diğer insanların düşüncelerinden ve değerlendirmelerinden yansıyan manipülasyonlara karşı direnç gösterirler.
• Sosyal ödüller, saygınlık, tanınma ve uygun değerlendirmelerden ziyade içsel değerlerle daha ilgilidirler.
• Otorite olarak görülen kişilerin olumsuz tutumları, onaylamamaları ve engellenmeleri durumunda bile kendi kararlarını gerçekleştirirler. (Karaşar, 2014)
Sonuç
Yapısı gereği sosyal bir varlık olarak yaşamını sürdüren insanoğlu çevresiyle sürekli bir etkileşim halinde olup, bu etkileşim üzerinden kendine uygun desteği sağlamakla birlikte reddedilmemek, herhangi bir sorun yaşamamak adına onaylanabileceği davranışları sergileyerek kabul edilebilir olma arayışı içerisindedir .
Yapılan çalışmalar sosyal onay ihtiyacının 1950’li yıllarda yüksek olduğunu ancak 1960 ve 1970 yıllarında giderek azaldığını gösterir ve bunun sebebi olarak toplumcu anlayışın önemini yitirerek yerini bireyci anlayışa bırakması görülür. Bu görüşe göre genç nesiller geleneksel ve toplum tarafından kabul edilebilir olma ihtiyacını daha az hisseder. (Twenge ve Im, 2007). Yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre yaşa göre sosyal onay ihtiyacının düzeyine bakıldığında 18-24 yaşları arasındaki kişilerin diğerlerine göre daha düşük sosyal onay ihtiyacına sahip olduğu belirlenmiştir (Demirli ve Değirmenci, 2019).
Günümüzde insanlar yalnız kalmak ve dışlanmak gibi olumsuz deneyimlerden kaçınmak için ve önemsenmek, değer görmek gibi olumlu durumlara sahip olmak için sosyal onaya ihtiyaç duymaktadır. (Saraçoğlu ve Kahyaoğlu, 2021, s.310)
Kişinin etrafındaki tüm insanların sevgisine ve onayına duyduğu ihtiyaç, kişinin kendisine verdiği değeri tamamiyle başkalarının onayına teslim etmesi, başkalarından gelebilecek her duruma bağımlı gibi yaşamasını sağlar. Ancak kişilerin kendi değerlerini ve görüşlerini geliştirmesi gerekir. Kişilerin bireyselleşmesi ve başkalarının onayına duyulan ihtiyacın azalması ile birlikte kişinin kendisi gibi davranması ile öz yeterlilik algısının artması da beklenen, istenen bir durumdur .
Kaynakça
Demirli, C., Değirmenci, E. (2019). Çekirdek veya Geniş Ailede Yetişen Bireylerde Sosyal Onay İhtiyacı ile Benliğin Farklılaşması Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Academic Platform Journal of EducationandChange, 79-95.
Fehr, E. andFalk, A. (2001). Psychologicalfoundations of incentives. InstituteforEmpiricalResearch in EconomicsUniversity of ZurichWorkingPaper Series. WorkingPaper No. 95, Paperpresented at theAnnual Conference of theEuropeanEconomicAssociation.
Karasar, B. ve Öğülmüş, S. (2016a). Sosyal onay ihtiyacı ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik analizi. Ege Eğitim Dergisi, 17 (1), 84-104.
Karasar, B. (2014). Üniversite öğrencilerinde sosyal onay ihtiyacının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Kim, Y. H.,Chiu, C. Y., Cho, S., Au, E. W., &Kwak, S. N. (2014). Aligning inside andoutsideperspectives of the self: A cross‐culturaldifference in self‐perception. AsianJournal of SocialPsychology, 17(1), 44-51.
Baytemir, K.,Karaşar, B. ve Öğülmüş, S . (2017). Ebeveyne bağlanma ve sosyal onay ihtiyacının kişilerarası yeterliği yordayıcılığı. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13 (3), 949-960.
Cüceloğlu, D. (2004). İçimizdeki biz. İstanbul:Remzi Kitabevi.
Morgan, C.T. (2011). Psikolojiye giriş. (ilk basım 1981) (Çev. Sirel Karakaş, Rükzan Eski). Konya: Eğitim Kitabevi Yayınları
Saraçoğlu, M., ve Kahyaoğlu, M. (2021). ExaminingtheNeedforSocialApproval as a Predictor of AttitudesTowardstheTeachingProfession. DinamikaIlmu: Jurnal Pendidikan, 21(2), 309-328.
Siyez, D. M. (2015). Üniversite öğrencilerinde onay bağımlılığı ve empatinin sosyal fayda aracılığıyla aşırı internet kullanımına etkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 16(1), 30-36.
Leite, W. L. andBeretvas, S. N. (2005). Validation of scores on themarlowe-crownesocialdesirabilityscaleandthebalancedinventory of desirableresponding. EducationalAndPsychologicalMeasurement. 65, 140-154.
İnanç, B.Y. ve Yerlikaya, E.E. (2002). Kişilik Kuramları. Ankara. PEGEM Akademi.
Kell, H. J. (2009). Approvalmotivationandsituationaljudgmenttests: the role of personalityandimplicittraitpolicies.(Master’sThesis. Rice University). Retrievedfrom http://scholarship.rice.edu/handle/1911/61901
Topses, G. (2003). Gelişim ve öğrenme psikolojisi. Ankara: Nobel Yayıncılık
Sosyal etki kavramı; diğer insanların söylediklerinin, davranışlarının ya da var olmalarının düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız üzerindeki etkisi olarak açıklanmaktadır .Bu kavram aynı zamanda sosyal onay ihtiyacıyla da ilgili olarak görülmektedir. Bireyler yapmak istedikleri tercihler ve sosyal olarak istenen durumlar arasında kararsız kaldığında sosyal onay ihtiyacı devreye girmektedir.
Sosyal onay ihtiyacı, başkalarının beklentilerinin önemli görüldüğü, diğer insanların yargılarına önem verildiği ve sosyal ilişkilerde bireyin uyuma yönelik davranışları önemsemesiyle ilgili bir kavramdır. (Leite ve Beretvas 2005, 141) Bireyin diğerleri tarafından onaylanması günlük yaşantısında motive edici bir davranıştır. Kişi bu motive edici davranışla birlikte sosyal yaşamında pozitif bir imaj oluşturmak ve kabul almak ister, onaylanmama düşüncesinden sakınır.
Kişilerarası ilişkilerde oldukça etkili olan bu ihtiyaç, bireylerin sosyal etkileşiminde olumlu yönde etkide bulunurken aynı zamanda kişinin daha çok etrafına odaklı yaşamasına da sebep olur. Böylelikle kişi çevresinin beklentilerine göre yaşam sürmeye çalışır. Bu ihtiyacın yaşadığı kültürle bir ilgisi olduğu da yapılan araştırmalarda belirtilmiştir. (Karaşar, 2014).
Sosyal onayı K. Horney, (1942) Nevrotik sevgi ve onaylanma ihtiyacı olarak ilk ele alan kişidir. Horney, (1942)’e göre sosyal onay koşul, durum ya da nesne ayrımı gözetmeksizin başkalarını hoş tutmaya ve bu şekilde başkaları tarafından sevilip onaylanmaya duyulan ihtiyaçtır. İnsanların beklentilerini otomatik olarak yerine getirmeyi, kendini ortaya koyma korkusunu, diğerlerinin düşmanlığından ya da kendi içindeki düşmanlıktan korkmayı içerir. Ağırlık merkezi bireyin kendisi değil başkalarıdır. Önemli olan tek şey diğerlerinin görüşleri ve arzularıdır .(İnanç ve Yerlikaya, 2002, 101).
Karaşar ve Öğülmüş’e (2016b) göre sosyal onay ihtiyacı yaşanılan kültürle şekillenen ve hayatımız üzerinde izlerini görmenin mümkün olduğu bir ihtiyaçtır. Türk kültüründe sosyal onay ihtiyacının önemli bir ihtiyaç olduğuna yönelik önemli gözlemler mevcuttur.Örneğin, Türk kültüründe insanların evlerini düzenleme şeklinde, misafirperverliğinde, giyim tarzlarında, hatta ölüm sonrasında iyi anılma isteğinde sosyal onay ihtiyacının varlığını ve önemini görebilmek mümkündür. Sınav kaygısına yol açan “başarısız olursam başkalarına rezil olurum” düşüncesi de sosyal onay ihtiyacının yansıması olarak görülebilir. (Karaşar, 2014)
Öte yandan Freud ise kuramında sosyal onay ihtiyacını süper egonun yönettiğini ileri sürer. Freud’a göre şöyle ki: Süper egonun ödüllendirici yanı ise ego ideal’dir. Ebeveynlerin onayladığı ve değer verdiği davranışlar yoluyla gelişir ve kişinin, ulaşıldığında özsaygı ve kıvanç duymasını sağlayan mükemmellik standartlarına ulaşmaya çalışmasına yol açar. (İnanç ve Yerlikaya, 2002, 101). Buna göre, birey için ilk onayı alınan ebeveyndir ve bireyin çevresi geliştikçe onay ihtiyacı da çevreye doğru yayılmaktadır.
Riso ve Hudson onay ihtiyacının K. Horney’nin açıkladığı “reddedilme” egemen duygusunu yoğun olarak yaşayan kişilik tiplerinde daha fazla gözlemlendiğini ileri sürmektedirler. Sosyal onay ihtiyacı yüksek olan bireyler, diğerlerinin fikirlerine karşı daha duyarlıdır. Bu bireyler diğer insanların onaylamasını sağlayacağını düşündüğü biçimde davranmaktadırlar. (Crowl, 2001; akt: Karaşar, 2014).
Bazı araştırmacılar sosyal onayı bir motivasyon kaynağı olarak ele almışlardır. Bernstein (2011) birçok insanın davranışlarına onay ve hayranlık gibi isteklerle motive olduğunu, McCollum da (2009) onay aramanın genel anlamda bir motivasyon ihtiyacı olduğuna değinmiştir. Onay motivasyonu, diğerlerinin onayını isteyen bireylerin bir kişilik özelliği olarak da tanımlanmıştır. (Crowne ve Marlowe, 1960; akt: Kell, 2009, 2).
Kohlberg’in ahlaki muhakemeleri değerlendirerek oluşturduğu ahlak gelişimi kuramında üç ana düzey ve her düzeyin içinde iki ana ahlaki evre tanımlanmıştır. İlk düzey gelenek öncesi düzeydir. Gelenek öncesi düzeyin iki evresi ceza ve itaat ile araçsal amaç, bireysellik ve değiş tokuş evreleri bulunmaktadır. Geleneksel düzeyin evreleri kişilerarası ilişkiler ve toplumsal düzendir. Son olarak gelenek sonrası ahlak düzeyinin iki evresi toplumsal sözleşme ve evrensel ahlak olarak belirlenmiştir. Geleneksel ahlak evresindeki kişilerarası uyum diye adlandırılan evreye yakından baktığımızda birey ya da çocuk bu evrede aldığı kararların ve davranışlarının başkalarını hoşnut edip etmemesiyle ilgilenir. Bu evre ‘İyi çocuk’ evresi olarak da bilinmektedir. Bireyler bu evrede karşılarındakiyle güven, sevgi, saygı, minnet dolu ilişkilerinin sürmesine ve diğerlerince kabul edilmeye oldukça değer verirler (Bee ve Boyd,2009). Bu aşamada bireyler için diğerlerinin değerleri ve görüşleri oldukça önemlidir. Birey başkalarının amaç ve izinleri doğrultusunda davranır (Topses, 2003).
Sosyal onay ihtiyacı çeşitli ihtiyaç kuramları ile de ilişkilendirilmiştir. Bunlardan birisi de Maslow’un (1954) İhtiyaçlar Kuramı’dır. Maslow’un kuramına göre insanların beş temel ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar bir piramite benzetilmiştir ve en temeldeki ihtiyaç giderildiğinde bir üst boyuttaki ihtiyacın giderilmesi söz konusudur. Bu ihtiyaçlardan fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik giderildikten sonraki adımdaki ihtiyaç sevgi ve ait olma ihtiyacıdır. Maslow sevgi ve ait olma düzeyindeki ihtiyaçları ele alırken saygınlık ve statü kazanma, önem verilme, takdir edilme gibi boyutlardan bahseder. Bu boyutlar sosyal onay ihtiyacı ile ilişkili görülmektedir. İnsanların sevgi ve ait olma ihtiyacı, sosyal onay alarak giderilmektedir (Akt: Karasar, 2014).
Albert Ellis insanların akılcı olmayan inançlarından 11 tanesini sıralamıştır. Bunlardan biri de birey, yaşadığı toplumda hemen hemen her önemli insan tarafından sevilmeli ve onaylanmalıdır inancıdır. (Akt: Karasar, 2014). Bu akılcı olmayan inancın gücü bireylerde sosyal olarak onaylanmaya duyulan ihtiyacın fazla olmasına sebebiyet vermektedir.
Yaşamın pek çok alanın sosyal onay ihtiyacının varlığını ve önemini görmek mümkündür. Bu ihtiyaç hem toplumsal bağların kurulmasını ve insanların birbirine yakınlaşmasını sağlarken bir yandan da bireylerin kendinden çok toplumun beklentilerine ve isteklerine yönelik bir yaşam sürmesine neden olmaktadır. Yine de Türkiye’de sosyal onay ihtiyacının ne düzeyde olduğu ve yaşanılan kültürün bu ihtiyacı ne yönde etkilediğine yönelik bir bulgu söz konusu değildir (Karaşar, 2014).
Bern’e (1972) göre insanlar kendileri hakkındaki fikirlerini kişisel deneyimlerinden yola çıkarak oluştururlar. Cooley’e (1902) göre ise başkalarının bizim hakkında ne düşündüğü bizim kendimizle ilgili algımızı şekillendirmektedir. (Akt: Kim ve ark, 2014). Başkalarının ne düşündüğü kendi benliğimizle ilgili oluşturacağımız fikirlerin temelini oluşturan bir etkendir.
Önemli motivasyon kaynaklarından biri insanlara kendimizle ilgili iyi bir izlenim vermektir. Aynı zamanda insanlar inanç ve davranışlarını içinde yaşadıkları grubun norm ve standartlarına göre düzenleyip değiştirebilirler. Bu bilinçli ya da bilinçsiz, istekli ya da isteksiz biçimde gerçekleşebilmektedir. Kısaca uyma davranışı olarak adlandırılan bu durum sosyal psikologlar tarafından iki ana sebebe bağlanmaktadır: doğru olma ve sevilme. Uyma eğiliminin bir diğer sebebi olarak ters düşme korkusu olarak gösterilebilir. İnsanlar kendilerinden farklı düşünen bir grupla karşılaştıklarında dışarıda kalmak istemezler. Bu da onları grubun normlarına uymaya iter. (Taylor ve ark., 2007).
Çeşitli kişilik testleri, Tematik Algı Testi ya da bir kağıt-kalem testi kişilerin diğerlerinde onaylanmak için davranışlarını şekillendirip şekillendirmeme eğilimi hakkında bilgiler vermektedir. Onay bağımlılığına sahip kişiler kendi işlerini seçmekte zorlanırlar. Başkaları tarafından ikna edilmek bu kişiler için oldukça olasıdır. Risk almak gibi bir durum söz konusu olduğunda daha geri durabilirler. Diğer insanlarla birlikte olma gereksinimleri, diğer insanlara nazaran çok daha kuvvetlidir. Sonuç olarak bu tip insanların kendilik değerlerinin oluşabilmesi başkalarınca onaylanmalarına bağlıdır (Morgan,2011)
Bir başkasından onay almaya yüksek derecede ihtiyaç duyan bireyler kendilerini güvende hissetmezlerse kendilerini teskin edecek kimselere ihtiyaç duyarlar. Zor ve stresli durumlarda ancak birilerinin onlara her şeyin yolunda gideceğini söyleyerek garanti vermesiyle rahatlayabilirler (Siyez, 2015). Aynı şekilde sosyal onay ihtiyacı yüksek bireyler iyilik yapmayı reddedemeyen, hiçbir koşulda hayır diyemeyen, popülerlik ya da onay kazanmak için sapkın ya da hoş olmayan davranışlar sergileyebilen, diğerlerini memnun etmek uğruna topluluğa ayak uydurma, olumlu bir izlenim bırakmaya aşırı gereksinim duyma, başkalarının onu olumlu değerlendirmesineyüksek oranda ihtiyaç duyma, insanların beğenisini kazanmaya yüksek oranda ihtiyaç duyma, davranışlarını başkalarının nasıl değerlendireceği konusunda yüksek kaygı yaşama davranışları sergileyebilirler. Bu bireyler yaşanılan bir ayrılık, terk edilme, dışlanma sonrası kendilerini sorgularlar. Başkalarıyla aralarının bozulmasını istemezler. Bu yüzden de düşmanlığı ve eleştiriyi engellemeye çalışırlar (Akt: Karaşar, 2014).
Ellis ve Harper’a (2010) göre diğerlerinden onay görmek için çabaladığımızda, onların istek ve beklentileri doğrultusunda yaşamaya başlarız. Sosyal onay görme isteği arttıkça, toplum içindeki diğerlerinin de bizi önemsemeleri zorlaşmaktadır. Bireyin başkaları tarafından kabul edilme ve onay görme eğilimi, bazı durumlarda gücünü ortaya koymak yerine geri çekilmesine, pasifleşmesine, olumlu izlenim bırakmak için anlaşmazlıklardan geri durmasına sebep olabilir. Bu da onu toplum içinde kişilerarası yeterliliklerinin azalmasına neden olabilmektedir. (Akt: Baytemir ve ark, 2017).
Fehr ve Falk’ a (2002) göre ise sosyal onay ihtiyacı başkalarının hoşuna gidebilecek davranışları içermekle birlikte; onaylanmak adına yapılanların kişiyi mutlu kılarken, onaylanmayan şeylerin yapılması ise kişiyi mutsuz etmekle birlikte utanç duymasına neden olmaktadır.
İnsanların davranışlarımızı onaylamaması, bizim tarafımızdan bir tehdit olarak algılanabilmektedir. Onaylanmamak bir yanlış yaptığımızla ilgili bir uyarı vermektedir. İyi hissetmek için olumlu geri bildirim almak zorunda hissederek onay bağımlılığı geliştirebiliriz. Onaylanmanın insana kendisini iyi hissettirme özelliği vardır. Onaylanmadığımızda keyifsiz hissetmemiz de oldukça insani ve kabul edilebilir bir durumdur. Fakat onay alıp almamak, kişisel olarak değerli olup olmakla eşleştirildiği sürece zorlayıcı olacaktır. (Burns, 2017). Cüceoluğlu’na (2004) göre onay aldığımız insanlarla daha çok konuşmak isteriz. Güven ve onay aldığımız insanlarla daha sık işbirliğine gideriz, vaktimizi onlarla geçirmeyi isteriz.
Sosyal onay ihtiyacı duymayan bireylerin özellikleri ise kendi kararlarını otorite olarak görülen kişilerin onaylamamalarına ve engellemelere rağmen gerçekleştirmeleri, sosyal ödül ve beğenilerden ziyade içsel değerlere önem göstermeleri, insanların düşünce ve değerlendirmelerinden oluşan manipülasyonlara karşı dirençli olmaları şeklinde sıralanabilir (Akt: Karaşar, 2014).
Sosyal Onay İhtiyacı Yüksek Düzeyde Olan Bireylerin Özellikleri
Sosyal onay ihtiyacı yüksek düzeyde olan bireylerin özellikleri (Crowne ve Marlowe 1964, akt: Karaşar, 2014):
• Sevilmeye ve onaylanmaya ilişkin güçlü güdülere sahip olma.
• Başkalarının olumlu değerlendirmelerine yüksek oranda bağımlı olma.
• Davranışlarının nasıl değerlendirildiğiyle ilgili güçlü bir kaygı yaşama, diğer insanların ne düşündüğüyle ilgili kaygılanmak.
• Diğerlerini memnun etmek için duyulan ihtiyaç; kalabalığa ayak uydurma ve hakkında iyi düşünülmesi ya da onaylanması için olumlu izlenimler bırakmaya aşırı duyarlılık.
• İnsanlara yönelmek; insanların beğenisini kazanmak ve diğerlerinin gözündeki imajını sağlamlaştırmak amacıyla diğer insanlarla birlikte olmak için duyulan gereksinim.
• Diğerlerinin değerlendirmeleri ve fikirlerinin kişinin kendisi ile ilgili algılamasını ve yeterlilik hissini biçimlendirmede büyük ölçüde etkili olması. Yaşanan reddedilme, terk edilme, dışarıda bırakılma ve göz ardı edilme sonrasında kişinin kendisini sorgulaması.
• İyilik yapmayı reddedememe, hayır diyememe, onay ihtiyacından ve olumlu değerlendirme ihtiyacından dolayı otoritesini kullanamama.
• Başkalarını darıltma ya da duygularını incitme kaygısı yaşama ve bu yüzden eleştiriyi, düşmanlığı ve kendi isteklerinde ısrarcılığı engelleme.
• Geleneksel olmayana başvurmaya zorlanma, popülerlik, kabul ya da onay kazanmak için “sapkın”, belki de hoş olmayan davranışlar sergileme.
Sosyal Onay İhtiyacı Orta Düzeyde Olan Bireylerin Özellikleri
Sosyal onay ihtiyacı orta düzeyde olan bireylerin özellikleri (Crowne ve Marlowe 1964; akt: Karaşar, 2014):
• Davranışların uygun standartlarıyla ilgili belirgin kaygı yaşama, geleneksel orta düzey ahlaka sahip olma, katı kuralları savunma.
• Temel karakter, iyi olma, doğru olanı yapma ve kuralına göre davranma özellikleri gösterir.
• Hikâyedeki karakterler hareketlerindeki sosyal beğenirliğe göre, başkalarının
Onlar hakkında ne düşündüğüne göre değerlendirilir ya da yargılanır.
• Temel karakter, uygunsuz veya ahlaktan yoksun olarak düşünülen karakterleri küçümser.
Sosyal Onay İhtiyacı Düşük Düzeyde Olan Bireylerin Özellikleri.
• Sosyal onay ihtiyacı düşük düzeyde (hafif, şüpheli, belirsiz) olan bireylerin özellikleri.
• Savunmacı olma, yüksek düzeyde hayal gücünden yoksun olma ve kendini açığa vurmama.
• Hikâyenin geri kalanı ile ilgili kuşkucu olma veya onay ihtiyacıyla ilgili olmama.
Sosyal Onay İhtiyacı Duymayan Bireylerin Özellikleri
Sosyal onay ihtiyacı duymayan bireylerin özellikleri (Crowne ve Marlowe 1964; akt: Karaşar, 2014):
• Temel karakterin öz değerlendirmeleri duyarlı değildir, bu yüzden diğer insanların düşüncelerinden ve değerlendirmelerinden yansıyan manipülasyonlara karşı direnç gösterirler.
• Sosyal ödüller, saygınlık, tanınma ve uygun değerlendirmelerden ziyade içsel değerlerle daha ilgilidirler.
• Otorite olarak görülen kişilerin olumsuz tutumları, onaylamamaları ve engellenmeleri durumunda bile kendi kararlarını gerçekleştirirler. (Karaşar, 2014)
Sonuç
Yapısı gereği sosyal bir varlık olarak yaşamını sürdüren insanoğlu çevresiyle sürekli bir etkileşim halinde olup, bu etkileşim üzerinden kendine uygun desteği sağlamakla birlikte reddedilmemek, herhangi bir sorun yaşamamak adına onaylanabileceği davranışları sergileyerek kabul edilebilir olma arayışı içerisindedir .
Yapılan çalışmalar sosyal onay ihtiyacının 1950’li yıllarda yüksek olduğunu ancak 1960 ve 1970 yıllarında giderek azaldığını gösterir ve bunun sebebi olarak toplumcu anlayışın önemini yitirerek yerini bireyci anlayışa bırakması görülür. Bu görüşe göre genç nesiller geleneksel ve toplum tarafından kabul edilebilir olma ihtiyacını daha az hisseder. (Twenge ve Im, 2007). Yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre yaşa göre sosyal onay ihtiyacının düzeyine bakıldığında 18-24 yaşları arasındaki kişilerin diğerlerine göre daha düşük sosyal onay ihtiyacına sahip olduğu belirlenmiştir (Demirli ve Değirmenci, 2019).
Günümüzde insanlar yalnız kalmak ve dışlanmak gibi olumsuz deneyimlerden kaçınmak için ve önemsenmek, değer görmek gibi olumlu durumlara sahip olmak için sosyal onaya ihtiyaç duymaktadır. (Saraçoğlu ve Kahyaoğlu, 2021, s.310)
Kişinin etrafındaki tüm insanların sevgisine ve onayına duyduğu ihtiyaç, kişinin kendisine verdiği değeri tamamiyle başkalarının onayına teslim etmesi, başkalarından gelebilecek her duruma bağımlı gibi yaşamasını sağlar. Ancak kişilerin kendi değerlerini ve görüşlerini geliştirmesi gerekir. Kişilerin bireyselleşmesi ve başkalarının onayına duyulan ihtiyacın azalması ile birlikte kişinin kendisi gibi davranması ile öz yeterlilik algısının artması da beklenen, istenen bir durumdur .
Kaynakça
Demirli, C., Değirmenci, E. (2019). Çekirdek veya Geniş Ailede Yetişen Bireylerde Sosyal Onay İhtiyacı ile Benliğin Farklılaşması Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Academic Platform Journal of EducationandChange, 79-95.
Fehr, E. andFalk, A. (2001). Psychologicalfoundations of incentives. InstituteforEmpiricalResearch in EconomicsUniversity of ZurichWorkingPaper Series. WorkingPaper No. 95, Paperpresented at theAnnual Conference of theEuropeanEconomicAssociation.
Karasar, B. ve Öğülmüş, S. (2016a). Sosyal onay ihtiyacı ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik analizi. Ege Eğitim Dergisi, 17 (1), 84-104.
Karasar, B. (2014). Üniversite öğrencilerinde sosyal onay ihtiyacının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Kim, Y. H.,Chiu, C. Y., Cho, S., Au, E. W., &Kwak, S. N. (2014). Aligning inside andoutsideperspectives of the self: A cross‐culturaldifference in self‐perception. AsianJournal of SocialPsychology, 17(1), 44-51.
Baytemir, K.,Karaşar, B. ve Öğülmüş, S . (2017). Ebeveyne bağlanma ve sosyal onay ihtiyacının kişilerarası yeterliği yordayıcılığı. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13 (3), 949-960.
Cüceloğlu, D. (2004). İçimizdeki biz. İstanbul:Remzi Kitabevi.
Morgan, C.T. (2011). Psikolojiye giriş. (ilk basım 1981) (Çev. Sirel Karakaş, Rükzan Eski). Konya: Eğitim Kitabevi Yayınları
Saraçoğlu, M., ve Kahyaoğlu, M. (2021). ExaminingtheNeedforSocialApproval as a Predictor of AttitudesTowardstheTeachingProfession. DinamikaIlmu: Jurnal Pendidikan, 21(2), 309-328.
Siyez, D. M. (2015). Üniversite öğrencilerinde onay bağımlılığı ve empatinin sosyal fayda aracılığıyla aşırı internet kullanımına etkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 16(1), 30-36.
Leite, W. L. andBeretvas, S. N. (2005). Validation of scores on themarlowe-crownesocialdesirabilityscaleandthebalancedinventory of desirableresponding. EducationalAndPsychologicalMeasurement. 65, 140-154.
İnanç, B.Y. ve Yerlikaya, E.E. (2002). Kişilik Kuramları. Ankara. PEGEM Akademi.
Kell, H. J. (2009). Approvalmotivationandsituationaljudgmenttests: the role of personalityandimplicittraitpolicies.(Master’sThesis. Rice University). Retrievedfrom http://scholarship.rice.edu/handle/1911/61901
Topses, G. (2003). Gelişim ve öğrenme psikolojisi. Ankara: Nobel Yayıncılık
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sosyal Onay İhtiyacına Kuramsal Bakış" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Banu BEYAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Banu BEYAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.