Duyu Bütünlemenin İnsan Yaşam Hakkı, Hayat, Mutluluk ve Özgürlük Üzerine Etkileri
Duyu Bütünlemenin İnsan Yaşam Hakkı, Hayat, Mutluluk ve Özgürlük Üzerine Etkileri
Yaşam hakkının önemi; insanın somut varlığında görülür ve soyut düşünceye geçmede temeldir. İnsan yaşamının somuttan soyuta geçişi süreci, bireysel olmak ve kişilik oluşturmakla başlar. Kişilik, hukuksal bir kavramdır ve hak sahibi olmayı anlatır. Kişinin sahip olduğu hakları kullanarak, insansal bir işlevi yerine getirmeyi anlatır. Bu işlev fikir edebilme yani düşünebilme yeteneği yani akıldır. İnsan aklı, çevresini ve kendini algılayabildiğinde çalışır. Algı, beyin işlevini yapabildiği durumlarda yani duyu bütünleme fonksiyon süreçlerinde görülür. Duyu bütünleme fonksiyon süreçleri her insanda vardır ve insan yaşam kalitesini etkiler. Yaşam kalitesi arttıkça, duyu bütünleme fonksiyonları ileri beceri düzeyine çıkar. Böylece hayat, yaşam, mutluluk ve özgürlük kavramlarının ortaya çıktığını görürüz.
Hayat insanların eşitliği, yaşam ortak hakkı, konfor alanı temel özgürlüğü ve mutluluk bunların mücevheridir. Mutluluk yaşamın amacı olmasa da yemekte bulunan sos gibi en çok akılda kalandır. Yaşam hakkı, birincil hakkımızdır, bana karşılık 'mutluluk ve özgürlük kanuni haklarımızdır' demektir. Hayat ise bu üçünü en iyi şekilde değerlendirmeye bütünsel bakıştır.
Gerçek yani somut hayatta önce "yaşam" hakkı vardır. Yaşam hakkı, insan varlığının yani varoluşun temelidir. Mutluluk, yeryüzü yuvarlağında fiziksel olarak görülmeyen en büyük izdüşümdür. Özgürlük ise var oluşun temeli ve fiziksel varlık olarak kendini idame edişin önyüzüdür. İnsanın yeryüzune gelmesi ve orada, kendini idame etmesi yaşamın gerçekliğidir. Hayat çerçevesi içinde kısa tecrübede, yaşamsal olarak en güzel nokta mutlu ve özgür olmak sırrıdır. İlk özgürlük; önlenemeyen, engellenemeyen, sınırlanamayan özgür konfor alanı oluşturmaktır. Ancak bu alan başka canlıların yaşamlarına saygı duyarak olur ve diğer canlıların konfor alan çerçevesinin başladığı yerde biter.
Yaşamın konfor alanı, yeryüzü yuvarlağında insanlık olarak var olmaktır. Konfor alanının adlandırılabilmesi özgürlüktür. Hayat kısa mutlu anların bütünü olsada tecrübelerin özü, ilk özgürlüğün somutlaşmasıdır. İnsanlık hakkımız, temeldeki ilk hakkı oluşturan yaşam hakkımızı kullanırken, mutlu ve özgür olmayı başarmaktır. Başardığını düşünebilme yani fikredebil, duyu bütünleme fonksiyonlerının duysal işleme seviyesine çıktığını anlatır. Buda self-regülasyon yani kendi kendini düzenleyebilme fonksiyonunu yapabilme becerisidir. Bu beceri ise kişilik oluşumunun temeli olsada paralelinde ileri düzey beyin fonksiyonlarına geçişin kapısıdır. Hayat, yaşam, mutluluk ve özgürlük sadece kelime olarak düşünebiliriz. Duyu bütünleme penceresinden baktığımızda ise insan beyin fonksiyonlarını kullanabilme seviyesini gösterir. Bu fonksiyonlar temel yaşam fonksiyonu yani duysal algıyı sağlamak olabilir. Yani yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmeyi sağlamaktır. Yada ileri düzey fonksiyonlara geçilerek hayat yolculuğunda nörogelişimsel basamakları çıkabilmektir. Buda hayat yolculuğunda mutlu ve özgür olmayı keşfetmekle başlar. Yolculukta mutluluk ve özgürlük paylaşıldıkça, üst düzey fonksiyonel becerilere ulaşmanın başarısı yaşanır.
İnsansal duyu bütünleme işlevinin temeli, gelişmektir. Kişinin gelişme olanaklanna ulaşması ve bunlardan yararlanarak, kendisini geliştirmesidir. İnsanın klasik üç yönü değişmez, buna ek olarak çağdaş boyutu yani bilimsel gelişim yönü vardır. İnsan, biyolojik varlıktır, insan gelişiminde nörofizyolojik ve nöroanatomik kurallar geçerlidir. İnsan normal gelişim işlevi, insanın biyolojik yapısına uygun olarak yani somut gelişime dayanır. Sonra, insanın entelektüel gelişimi başlar ve varlık olarak insanın farklı yönlerini ortaya çıkarır. Buda insanın soyut gelişimidir ve insansal gelişim işlevinin gerekliliğidir. Entelektüel gelişim, insanın mutluluk yani moral duygusal beceri gelişimini başlatır. Bunun anlamı, insan, fizik ötesine ait duygular ve soyut inançlan olan varlık demektir. İnsan soyut işlevi olması nedeniyle, bu yönde de gelişmesi gerekir. Duyusal işleme bozuklukları, bu işlev fonsiyonlarında yetersizlik durumlarında ortaya çıkar. Duyu bütünleme teori bakışı, insanın üç yönlü varlık olduğudur. Bu sebeple terapilerde bu üç yönlü varlık olmaya ek olarak üç boyurlu tecrübeler sunar. Duysal işlev, her üç yönde, birlikte ve eşit ölçülerde gelişme yolunu açar. Yaşamsal ilk özgürlükten, evren ve çevreyle birlikte sahip olduğu özgürlük haklannı kullanabilmeyi öğrenir. Bunun adı özgüven yani birey olabilmek ve kendi kendini geliştirebilme işlevidir. Fakat bu işlev, insanın üst düzey işlevidir. Duysal işleme piramidinin en üstündedir ve insanın kompleks yönde geliştirmesine geçildiğini gösterir. Self-regülasyon yani kendi kendini geliştirme kolay değildir, ancak duysal işlemede ileri düzeye geçiş kapılarındandır. Çünkü insan, aynı zamanda iletişim ve sosyalleşmeyi başarmalıdır. Toplumsal normları anlamak ve yapmak için somuttan soyuta geçebilme seviyesinde olmalıdır. İnsanın kendi normallerinin olması ve toplumda yer edinmesi, duyu bütünleme fonksiyonlarının normal sınırlarda olduğunu gösterir. Duyu bütünleme fonksiyonuyla, soyut düşünce içerisinde toplum değerleri ile bireysel durumunu uydurarak, sosyal varlık haline gelmiş olur. İnsan toplumla bütünleşirken, diğer yönden kendi konfor alanını oluşturarak mutluluk ve özgürlüğe ulaşmış olur. Yaşam kalitesi artarak duysal işleme gelişiminde ileri düzey beyin gelişimi basamaklarını çıkar.
Duyu Bütünleme terapisinin insan yaşam hakkı, hayat, mutluluk ve özgürlük üzerine etkilerini anlamak için;
Duyu Bütünleme; günlük hayatta kullanılmak üzere vücudumuzdan ve dış dünyadan alınan bilginin beyin seviyesinde organize edilerek kullanılır hale getirilmesi işlemine verilen isimdir. Duyu bütünleme sayesinde, sinir sisteminin birçok kısmı birlikte çalışır böylece bir kişi çevreyle etkili bir şekilde etkileşim kurabilir ve uygun memnuniyeti yaşayabilir. Beyin organizasyon yapamadığı zaman davranışları yönetemez. Öğrenme güçleşir, istekler ve streslerle başa çıkamaz, tipik ardışık hareketler gelişir ve sosyalizasyon bozulur. Duyular ve algı ilişkisi normal olduğunda duysal bütünlük normal işleyişinde olur. Duyusal uyarıların farklı yönleri vardır. İletişim becerilerinde duyu-algı ilişkisi önemlidir. Görme ve işitmenin farklı yönlerinin gelişmesi için duysal bütünlük süreci işlemelidir. Duyu bütünleme öğrenmeyi temel alır, bireyin yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelerdir. Bir bilgi ve becerinin, öğrenme sayılması için davranışta değişiklik yapması ve davranıştaki değişikliğin uzun süreli olması gerekmektedir.
Yeni öğrenmeler ile kişinin kapasitesi gelişir, önceden yapamadığı bir şeyi yapabilir hale gelir. Daha geniş anlamda, öğrenme sonucu, birey içinde bulunduğu evrene yeni bir anlam yükler ve evrendeki konumunu yeniden tanımlar. Öğrenme ile ilgili ortaya atılan davranışsal, duyuşsal, bilişsel, nörofizyolojik temelli öğrenme kuramları mevcuttur. Davranışcılar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bağ kurarak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış değiştirmenin gerektiğini kabul ederler. Bilişsel, öğrenmede çocuk, çevresinde olanlara anlam yükler. Duyusal kavramlar öğrenmenin doğasını değil sorunlarıyla ilgilenir. Nörofizyolojik temelli öğretim ilkeleri, beynin paralel işlemci olduğunu, öğrenmenin fizyolojik olay olarak değerlendirir. Günlük aktivitelerde verimli performans, bilişsel işlevleri ve duyusal girdilerin işlenmesini kontrol eden beyin alanları arasında önemli ölçüde örtüşme ve etkileşim gerektirir.
Bu sebeple Duyu Bütünleme fonksiyonu gelişiminin normal olması; yaşam hakkı, hayat, mutluluk ve özgürlük terimlerini anlamlı kılmaktadır. İnsanda duysal bütünleşme bozukluğu olması algı bozukluğuna buda yaşam hakkı, hayat, mutluluk ve özgürlük kavramlarına ulaşılamayacağı anlamına gelir. Açıklamak gerekirse insan duysal işleme fonksiyonu olarak üst düzey beceri seviyelerine ulaşamaması demek; yaşam, hayat, mutluluk ve özgürlük kavramlarını öğrenme seviyesine ulaşamayacağı anlamına gelir.
KAYNAKLAR:
1.İ.Ü. Kütüphanesi
2. wikipedia
3. www.google.akademi- SIPT
4. Winni Dunn Sensory Profile Select
5. Random House College Dictionary Smith Roley ve ark. 2001
6. "Yaşam Hakkı" "Felsefesel Açıdan Pratige Dogru"* Prof. Bahri Saveı
7. Çöpkes Ümmühan 2013 TEZ
Yaşam hakkının önemi; insanın somut varlığında görülür ve soyut düşünceye geçmede temeldir. İnsan yaşamının somuttan soyuta geçişi süreci, bireysel olmak ve kişilik oluşturmakla başlar. Kişilik, hukuksal bir kavramdır ve hak sahibi olmayı anlatır. Kişinin sahip olduğu hakları kullanarak, insansal bir işlevi yerine getirmeyi anlatır. Bu işlev fikir edebilme yani düşünebilme yeteneği yani akıldır. İnsan aklı, çevresini ve kendini algılayabildiğinde çalışır. Algı, beyin işlevini yapabildiği durumlarda yani duyu bütünleme fonksiyon süreçlerinde görülür. Duyu bütünleme fonksiyon süreçleri her insanda vardır ve insan yaşam kalitesini etkiler. Yaşam kalitesi arttıkça, duyu bütünleme fonksiyonları ileri beceri düzeyine çıkar. Böylece hayat, yaşam, mutluluk ve özgürlük kavramlarının ortaya çıktığını görürüz.
Hayat insanların eşitliği, yaşam ortak hakkı, konfor alanı temel özgürlüğü ve mutluluk bunların mücevheridir. Mutluluk yaşamın amacı olmasa da yemekte bulunan sos gibi en çok akılda kalandır. Yaşam hakkı, birincil hakkımızdır, bana karşılık 'mutluluk ve özgürlük kanuni haklarımızdır' demektir. Hayat ise bu üçünü en iyi şekilde değerlendirmeye bütünsel bakıştır.
Gerçek yani somut hayatta önce "yaşam" hakkı vardır. Yaşam hakkı, insan varlığının yani varoluşun temelidir. Mutluluk, yeryüzü yuvarlağında fiziksel olarak görülmeyen en büyük izdüşümdür. Özgürlük ise var oluşun temeli ve fiziksel varlık olarak kendini idame edişin önyüzüdür. İnsanın yeryüzune gelmesi ve orada, kendini idame etmesi yaşamın gerçekliğidir. Hayat çerçevesi içinde kısa tecrübede, yaşamsal olarak en güzel nokta mutlu ve özgür olmak sırrıdır. İlk özgürlük; önlenemeyen, engellenemeyen, sınırlanamayan özgür konfor alanı oluşturmaktır. Ancak bu alan başka canlıların yaşamlarına saygı duyarak olur ve diğer canlıların konfor alan çerçevesinin başladığı yerde biter.
Yaşamın konfor alanı, yeryüzü yuvarlağında insanlık olarak var olmaktır. Konfor alanının adlandırılabilmesi özgürlüktür. Hayat kısa mutlu anların bütünü olsada tecrübelerin özü, ilk özgürlüğün somutlaşmasıdır. İnsanlık hakkımız, temeldeki ilk hakkı oluşturan yaşam hakkımızı kullanırken, mutlu ve özgür olmayı başarmaktır. Başardığını düşünebilme yani fikredebil, duyu bütünleme fonksiyonlerının duysal işleme seviyesine çıktığını anlatır. Buda self-regülasyon yani kendi kendini düzenleyebilme fonksiyonunu yapabilme becerisidir. Bu beceri ise kişilik oluşumunun temeli olsada paralelinde ileri düzey beyin fonksiyonlarına geçişin kapısıdır. Hayat, yaşam, mutluluk ve özgürlük sadece kelime olarak düşünebiliriz. Duyu bütünleme penceresinden baktığımızda ise insan beyin fonksiyonlarını kullanabilme seviyesini gösterir. Bu fonksiyonlar temel yaşam fonksiyonu yani duysal algıyı sağlamak olabilir. Yani yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmeyi sağlamaktır. Yada ileri düzey fonksiyonlara geçilerek hayat yolculuğunda nörogelişimsel basamakları çıkabilmektir. Buda hayat yolculuğunda mutlu ve özgür olmayı keşfetmekle başlar. Yolculukta mutluluk ve özgürlük paylaşıldıkça, üst düzey fonksiyonel becerilere ulaşmanın başarısı yaşanır.
İnsansal duyu bütünleme işlevinin temeli, gelişmektir. Kişinin gelişme olanaklanna ulaşması ve bunlardan yararlanarak, kendisini geliştirmesidir. İnsanın klasik üç yönü değişmez, buna ek olarak çağdaş boyutu yani bilimsel gelişim yönü vardır. İnsan, biyolojik varlıktır, insan gelişiminde nörofizyolojik ve nöroanatomik kurallar geçerlidir. İnsan normal gelişim işlevi, insanın biyolojik yapısına uygun olarak yani somut gelişime dayanır. Sonra, insanın entelektüel gelişimi başlar ve varlık olarak insanın farklı yönlerini ortaya çıkarır. Buda insanın soyut gelişimidir ve insansal gelişim işlevinin gerekliliğidir. Entelektüel gelişim, insanın mutluluk yani moral duygusal beceri gelişimini başlatır. Bunun anlamı, insan, fizik ötesine ait duygular ve soyut inançlan olan varlık demektir. İnsan soyut işlevi olması nedeniyle, bu yönde de gelişmesi gerekir. Duyusal işleme bozuklukları, bu işlev fonsiyonlarında yetersizlik durumlarında ortaya çıkar. Duyu bütünleme teori bakışı, insanın üç yönlü varlık olduğudur. Bu sebeple terapilerde bu üç yönlü varlık olmaya ek olarak üç boyurlu tecrübeler sunar. Duysal işlev, her üç yönde, birlikte ve eşit ölçülerde gelişme yolunu açar. Yaşamsal ilk özgürlükten, evren ve çevreyle birlikte sahip olduğu özgürlük haklannı kullanabilmeyi öğrenir. Bunun adı özgüven yani birey olabilmek ve kendi kendini geliştirebilme işlevidir. Fakat bu işlev, insanın üst düzey işlevidir. Duysal işleme piramidinin en üstündedir ve insanın kompleks yönde geliştirmesine geçildiğini gösterir. Self-regülasyon yani kendi kendini geliştirme kolay değildir, ancak duysal işlemede ileri düzeye geçiş kapılarındandır. Çünkü insan, aynı zamanda iletişim ve sosyalleşmeyi başarmalıdır. Toplumsal normları anlamak ve yapmak için somuttan soyuta geçebilme seviyesinde olmalıdır. İnsanın kendi normallerinin olması ve toplumda yer edinmesi, duyu bütünleme fonksiyonlarının normal sınırlarda olduğunu gösterir. Duyu bütünleme fonksiyonuyla, soyut düşünce içerisinde toplum değerleri ile bireysel durumunu uydurarak, sosyal varlık haline gelmiş olur. İnsan toplumla bütünleşirken, diğer yönden kendi konfor alanını oluşturarak mutluluk ve özgürlüğe ulaşmış olur. Yaşam kalitesi artarak duysal işleme gelişiminde ileri düzey beyin gelişimi basamaklarını çıkar.
Duyu Bütünleme terapisinin insan yaşam hakkı, hayat, mutluluk ve özgürlük üzerine etkilerini anlamak için;
Duyu Bütünleme; günlük hayatta kullanılmak üzere vücudumuzdan ve dış dünyadan alınan bilginin beyin seviyesinde organize edilerek kullanılır hale getirilmesi işlemine verilen isimdir. Duyu bütünleme sayesinde, sinir sisteminin birçok kısmı birlikte çalışır böylece bir kişi çevreyle etkili bir şekilde etkileşim kurabilir ve uygun memnuniyeti yaşayabilir. Beyin organizasyon yapamadığı zaman davranışları yönetemez. Öğrenme güçleşir, istekler ve streslerle başa çıkamaz, tipik ardışık hareketler gelişir ve sosyalizasyon bozulur. Duyular ve algı ilişkisi normal olduğunda duysal bütünlük normal işleyişinde olur. Duyusal uyarıların farklı yönleri vardır. İletişim becerilerinde duyu-algı ilişkisi önemlidir. Görme ve işitmenin farklı yönlerinin gelişmesi için duysal bütünlük süreci işlemelidir. Duyu bütünleme öğrenmeyi temel alır, bireyin yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça uzun süreli değişmelerdir. Bir bilgi ve becerinin, öğrenme sayılması için davranışta değişiklik yapması ve davranıştaki değişikliğin uzun süreli olması gerekmektedir.
Yeni öğrenmeler ile kişinin kapasitesi gelişir, önceden yapamadığı bir şeyi yapabilir hale gelir. Daha geniş anlamda, öğrenme sonucu, birey içinde bulunduğu evrene yeni bir anlam yükler ve evrendeki konumunu yeniden tanımlar. Öğrenme ile ilgili ortaya atılan davranışsal, duyuşsal, bilişsel, nörofizyolojik temelli öğrenme kuramları mevcuttur. Davranışcılar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bağ kurarak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış değiştirmenin gerektiğini kabul ederler. Bilişsel, öğrenmede çocuk, çevresinde olanlara anlam yükler. Duyusal kavramlar öğrenmenin doğasını değil sorunlarıyla ilgilenir. Nörofizyolojik temelli öğretim ilkeleri, beynin paralel işlemci olduğunu, öğrenmenin fizyolojik olay olarak değerlendirir. Günlük aktivitelerde verimli performans, bilişsel işlevleri ve duyusal girdilerin işlenmesini kontrol eden beyin alanları arasında önemli ölçüde örtüşme ve etkileşim gerektirir.
Bu sebeple Duyu Bütünleme fonksiyonu gelişiminin normal olması; yaşam hakkı, hayat, mutluluk ve özgürlük terimlerini anlamlı kılmaktadır. İnsanda duysal bütünleşme bozukluğu olması algı bozukluğuna buda yaşam hakkı, hayat, mutluluk ve özgürlük kavramlarına ulaşılamayacağı anlamına gelir. Açıklamak gerekirse insan duysal işleme fonksiyonu olarak üst düzey beceri seviyelerine ulaşamaması demek; yaşam, hayat, mutluluk ve özgürlük kavramlarını öğrenme seviyesine ulaşamayacağı anlamına gelir.
KAYNAKLAR:
1.İ.Ü. Kütüphanesi
2. wikipedia
3. www.google.akademi- SIPT
4. Winni Dunn Sensory Profile Select
5. Random House College Dictionary Smith Roley ve ark. 2001
6. "Yaşam Hakkı" "Felsefesel Açıdan Pratige Dogru"* Prof. Bahri Saveı
7. Çöpkes Ümmühan 2013 TEZ
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Duyu Bütünlemenin İnsan Yaşam Hakkı, Hayat, Mutluluk ve Özgürlük Üzerine Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Fzt.Ümmühan ÇÖPKES'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Fzt.Ümmühan ÇÖPKES'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.