2007'den Bugüne 93,486 Tavsiye, 28,446 Uzman ve 20,189 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Sosyal Beceri Gelişimi
MAKALE #23481 © Yazan Uzm.Psk.Çağla Tuğba SELVEROĞLU | Yayın YENİ Kasım 2025
ÇOCUKLARDA SOSYAL BECERİ GELİŞİMİ

“Ben Seninle Birlikteyim” Dediğimizde Açılan Kapılar

Çocukların dünyası, ilk bakışta küçük ve sade görünür.
Ama o dünyanın içinde kocaman duygular, derin ihtiyaçlar, görülmeyi bekleyen incelikler vardır.
Bir çocuk, dünyaya geldiği ilk andan itibaren birini arar:
Bir göz, bir ses, bir nefes, bir ten, bir güven.

Sosyal beceri dediğimiz şey, aslında tam olarak insanla insan arasındaki görünmez köprüdür.
Bir bakışla kurulur,
bir gülümsemeyle genişler,
bir oyunla derinleşir,
bir anlaşmazlıkla sınanır,
bir tamirle güçlenir.

Hiçbir çocuk sosyal beceri ile doğmuş değildir.
Sosyal beceri bir yetenek değil, bir öğrenme sürecidir.
Ve bu öğrenme, bağlanma, duygusal güven ve birlikte olma deneyimleri ile şekillenir.

Bu yazı, çocuğunun sosyal becerilerinin nasıl geliştiğini,
hangi adımların ona iyi gelebileceğini,
hangi yaklaşımların onu güçlendirdiğini
yumuşacık ve akış halinde anlatacak.

Bu bir rehber değil; bir eşlik etme daveti.

Çünkü çocuk, sosyal dünyayı öğrenirken,
sen de çocuğunla birlikte eşlik etmenin sanatını öğrenirsin.

Bu yolculuk, yan yana büyüme hikâyesidir.

1. Sosyal Becerinin Kalbi: Güvende Olma Hissi

Bir çocuk için sosyal dünya, büyük ve karmaşık bir yerdir.
Yeni yüzler, yeni sesler, yeni oyunlar, yeni kurallar…

Bu dünya bazen eğlenceli, bazen merak uyandırıcı,
bazen de dışarıdan bakıldığında korkutucu olabilir.

Bir çocuk kendini güvende hissettiğinde sosyal dünyaya yaklaşır.
Kendini güvende hissetmediğinde ise içe çekilir.

Ve güven, çocuğun kalbinde şu cümleyle oluşur:

“Yakınlık kurduğumda beni koruyan biri var.”

Sosyal becerinin temeli bağlanmadır.
Bağlanma, çocuğun dünyayı keşfetmek için kendine dayanak bulduğu köktür.
Tıpkı çiçeğin toprakla olan ilişkisi gibi.

Eğer toprak güven verir,
kök derinleşir.

Kök derinleştiğinde,
çiçek istediği yöne uzanabilir.

Sosyal beceri, çocuğun bu “uzanma” cesaretidir.

Sen çocuğunun toprağısın.

2. Her Çocuğun Sosyal Ritimleri Farklıdır

Bazı çocuklar kalabalığa girer girmez konuşmaya başlar.
Bazıları önce izler, anlamak ister.
Bazıları hemen dahil olur, bazıları kenardan katılır.
Bazıları toplulukta açılır, bazıları birebir ilişkilerde parlar.

Hiçbiri doğru ya da yanlış değildir.
Hepsi sadece farklıdır.

Ebeveyn olarak bazen şöyle bir iç ses gelebilir:

“Acaba çekingen mi?”
“Acaba neden konuşmuyor?”
“Diğerleri hemen arkadaş oluyor, bizimki neden bekliyor?”

Bunların hepsi çok doğal düşünceler.
Çünkü sen çocuğun zorlanmasın istiyorsun.

Ama sosyal dünyaya hemen dalan çocuk da,
yavaş yavaş açılan çocuk da aynı değerde.

Bir çocuk sosyal dünyaya yavaş giriyorsa,
bu bir eksiklik değil; bir güven kontrolüdür.

O önce ortamı hisseder,
insanların yüzlerine bakar,
ses tonlarını duyar,
kendine sormadan sorar:

“Burası güvenli mi?”
“Buralarda kalabilir miyim?”
“İçimdeki ben burada rahat edebilir mi?”

Ve ancak bu soruların cevabını bulduğunda açılır.

Bu çok olgun bir davranıştır.
Ve çoğu yetişkinde bile olmayan bir farkındalıktır.

Lütfen unutma:

Yavaş açılan çocuklar, derin bağ kurar.
Hızlı açılan çocuklar, geniş bağ kurar.

İkisi de kıymetlidir.
Çünkü ilişkilerde derinlik ve genişlik birbirine eşlik eder.

3. Oyun: Çocuğun Sosyal Dili

Çocuklar duygularını kelimelerle değil, oyunla anlatır.
Oyun, çocuğun dünyayla ve insanlarla temas kurduğu en doğal alandır.

2–6 yaş döneminde oyun:

Paylaşmayı öğretir,

Sıra almayı öğretir,

Beklemeyi öğretir,

Müzakere etmeyi öğretir,

Sınır koymayı öğretir,

“Ben” ile “Sen” arasındaki çizgiyi öğretir.

Bir çocuk oyunda kavga ettiğinde,
bu bir problem değil,
sosyal öğrenme fırsatıdır.

Çocuklar oyunda anlaşmazlık yaşadıklarında, bir şey öğrenirler:

“Bir ilişkide zorluk olunca ilişki bitmez, tamir olur.”

İlkokul döneminde ise sosyal oyun kurallı hale gelir.
Kurallar, anlaşmalar, işbirliği, birlikte karar alma, adalet duygusu gelişir.

Bu nedenle bir çocuk oyun oynarken aslında sosyal hayatı prova eder.

Oyun çocuğun sosyal laboratuvarıdır.

Ve sen çocuğunun oyununda yargıç değil, eşlik eden gözlemci olursun:

Sessizce izleyen,
gerekirse destekleyen,
ama çocuğun kendi sosyal kaslarını kullanmasına izin veren.

4. Sosyal Beceriyi Öğretmenin En Güçlü Yolu: Modelle

Sosyal beceri, çocuğa anlatılarak değil, görülerek öğrenilir.

Çocuk şunları izler:

Sen birine nasıl “merhaba” diyorsun,

Sen teşekkür ederken ses tonun nasıl,

Sen biriyle sorun yaşadığında nasıl konuşuyorsun,

Sen özür dilediğinde yüzün nasıl bir ifade taşıyor,

Sen sınır koyarken beden dilin nasıl.

Çocuk kelimeleri değil, tonları ve ifadeleri öğrenir.

Sosyal becerinin öğretmeni senin günlük hayatındır.

Bu yüzden çocuğa:

“Paylaş!” dediğinde değil,
sen paylaştığında öğrenir.

“Saygılı ol!” dediğinde değil,
sen saygıyla konuştuğunda öğrenir.

“Özür dile!” dediğinde değil,
sen özür dilediğinde öğrenir.

Çocuk, senin içindeki insanı kopyalar.
Düşünceleri değil, teması öğrenir.

5. Sosyal Becerinin Görünmeyen Parçası: Duygu Düzenleme

Bir çocuk duygusu büyüdüğünde:

Ağlar,

Bağırır,

Geri çekilir,

Yere oturur,

Susar,

Patlar.

Bu davranışların hepsi duygusal yükün bedensel dışa vurumudur.

Eğer bir çocuk duygusunu düzenlemeyi öğrenmemişse,
sosyal dünyada zorlanması çok doğaldır.

Çünkü sosyal dünya:

Beklemeyi gerektirir,

Dinlemeyi gerektirir,

Kapasiteyi yönetmeyi gerektirir,

Kendini ifade etmeyi gerektirir,

Sınır farkındalığı gerektirir.

Ve bunların hepsi duygu düzenleme ile bağlantılıdır.

Sen bir çocuğun duygusunu şefkatle tuttuğunda,
aslında sosyal beceriyi kökten desteklemiş olursun.

Çocuğa şöyle demek çok iyileştiricidir:

“Zorlandığını görüyorum. Yanındayım.”

Bu cümle, çocuğun duygusuna bir omuz olur.

Bir çocuk duygusunu yalnız taşımak zorunda kalmadığında,
dış dünyaya daha güvenle açılır.

6. Çocuklar Arkadaşlığı Yavaş Yavaş Öğrenir

Arkadaşlık bir anda olmaz.
Arkadaşlık şöyle gelişir:

Tanışmak → Yaklaşmak → Oyun → İlk çatışma → Tamir → Güven.

Çocukların çoğu, özellikle 2–6 yaş döneminde,
paylaşmayı ve işbirliğini henüz öğrenme aşamasındadır.

6–12 yaşta ise arkadaşlık daha karşılıklılık üzerinden gelişir.

Bu yaşta çocuklar:

Birlikte olmak ister,

Benzer ilgi alanları arar,

Söz verip söz tutmayı öğrenir,

Küsüp barışmayı deneyimler.

Ebeveyn olarak burada en temel destek şudur:

Çocuğun sosyal temaslarını hızlandırmamak.

Çünkü sosyal bağ, kendi ritminde olgunlaşır.

7. Sosyal Beceriyi Destekleyen Günlük Hayat Uygulamaları

Şimdi yumuşak ama etkili pratikleri verelim:

Çocuğuna kalabalık ortamda hemen “git oyna” deme.
Yanında dur. Güveninin yanında filizlenmesine izin ver.

Oyunları başlatıcısı olma; alan açıcı ol.
Çocuk oyunu kurduğunda kendine inanmayı öğrenir.

Çocuğun sosyal temas için hazır olmadığı anlarda beklemeye izin ver.
Beklemek, geri kalmak değildir. Beklemek, olgunlaşmadır.

Çocuğunu diğer çocuklarla kıyaslama.
Kıyaslandığında çocuk kendi varlığından uzaklaşır.

Sosyal dünyada çocuğa rol vermek yerine, rolünü bulmasına eşlik et.

Çünkü sosyal beceri dayatmayla değil, eşlik ile gelişir.

8. Senin İçin de Bir Yer Açalım

Bazen ebeveynin içi şöyle diyebilir:

“Ya çocuğum zorlanıyorsa?”
“Ya dışarıda anlaşamazsa?”
“Ya yalnız kalırsa?”

Bu korkular çok gerçektir.
Çünkü sen, onun iyiliğini içten ve derin bir yerden diliyorsun.

Ama senin bu çaban zaten çocuğunun sosyal bağlarını güçlendiriyor.

Sen çocuğunun en büyük güven alanısın.
Sen yanında oldukça, çocuğun dünya ile kurduğu ilişki yumuşar.

Sana burada kocaman bir cümle bırakıyorum:

“Benim yanımda olduğu sürece, çocuğum yavaş da olsa açılır.”

Bu cümle doğru.
Bu cümle gerçek.
Bu cümle yeter.

9. Son Söz

Sosyal beceri bir yarış değil.
Bir hedef değil.
Bir başarı değil.

Sosyal beceri bir yolculuktur.
Çocuğun kendi ritmini bulduğu,
senin onun yanında yavaşça yürüdüğün bir yol.

Ve bu yol, her adımda şunu fısıldar:

“Sen olduğun halinle tamamsın.
Ben seninleyim.
Ve birlikte büyüyoruz.”

Çocuğun sosyal dünyası çiçek açacak.
Belki yavaş, belki sessiz, belki kendi dilinde…
Ama güvende açacak.

Sen güveni veriyorsun.
Ve bu, her şeyin başlangıcı. 💛
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda Sosyal Beceri Gelişimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Çağla Tuğba SELVEROĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Çağla Tuğba SELVEROĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Çağla Tuğba SELVEROĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Çağla Tuğba SELVEROĞLU
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
Klinik Psikolog / Oyun Terapisti
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi535 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Çağla Tuğba SELVEROĞLU'nun Yazıları
► Çocuklarda Dil Gelişimi Psk.Sevda ACAR
► Çocuklarda Dil Gelişimi Psk.Mehmet UYAR
► Çocuklarda Dil Gelişimi Psk.Kamil ERTEKİN
► Çocuklarda Özgüven Gelişimi Psk.Dnş.Nuray BAŞTAN AYDIN
► Çocuklarda Dil ve Konuşma Gelişimi Psk.Dnş.Semra KESKİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,189 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Sosyal Beceri Gelişimi' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► YENİÇocuklarda Duygu Regülasyonu Kasım 2025
► Anneler ve Israr Etmek Ekim 2016
► Özel Öğrenme Güçlüğü Ağustos 2012
► Çocuk ve Oyuncak Ağustos 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:43
Top