Diş Bakımı Gerekli Mi: "Babannem Kendi Dişleriyle Öldü,oysa Hiç Dişlerini Fırçalamazdı"
Doğrudur. Hatta mahallede bir arkadaşınızda böyledir ve bununla övünür. Hayatında hiç diş ağrısı bilmeyen de vardır. Yakınınızda bir amcanın da dişlerin de tek bir çürük bile olmayabilir ölüm kapısına dayandığı halde… Bununla birlikte çevreniz de daha askerdeyken tüm dişlerini kaybetmiş kişiler de vardır. Veya çürükleri olmadığı halde dişlerinin hepsi sallanan genç insanlar da vardır.
Yani bunlardan herhangi biri, genellemeyi gerektirmez. Onların dişleri kötü benim dişlerim iyi o zaman dişlerimizi fırçalamaya gerek yok. Veya onlarındişleri fırçalamadıkları halde iyi benim de fırçalamama gerek yok ben de ki bir hastalık, ağrıdığında dişçiye gider çektiririm.
Bunların hepsi bize emanet edilen bu vücuda iyi bakmamak için bahanedir. Ona duyduğumuz saygı kendimize duyduğumuz saygıdır. Bu saygı da eşinize çocuklarınıza annenize babanıza ve çevremize duyduğumuz saygıdır.
Kendimize karşı olabildiğince objektif olmalıyız. İlk paragrafta verdiğim örnekler sadece şunların göstergesidir; her kişinin dişi aynı yapıda değildir. Bakterilerin oluşturduğu asit kimilerinin dişlerini çabuk kimilerininkini da yavaş çürütür. Geçmişte sert gıdalarla ve ısırarak beslendiğimiz için fırçalama ihtiyacı çok azdı zaten besinler dişlerin üzerini yerken temizliyordu. Oysa şimdi yediğimiz çoğu şey yumuşak ve şekerli. Mesela Kola, çikolata, cips ve hepsi de ağızda yapışma özelliği olan yiyecekler.
Herkes arada bir kontrole giderse kendi çürük oluşabilme riskini daha iyi bilecek ve diş fırçalama sıklığını da ona göre ayarlayabilecektir.
Fırçalayamazsanız bile o an için bolsu ile ağzı çalkalamak faydalı olacak hatta BİR DİLİM PEYNİR YEMEK DE ÇÜRÜK ÖNLEMEDE ETKİLİ OLACAKTIR.
İçten gülüşler dilerim
Dİş ekimi
Dizgi hatası değil.”ç” harfini unutmadık diş çekimi değil diş ekimi. Evet, bugün önceden söz verdiğim gibi implant (diş ekimi) , konusunda biraz bilgi vermeye çalışacağım.
Diş tedavi yöntemleri o kadar gelişti ki artık diş ekebilmek mümkün. Varsayalım bir dişiniz eksik yandaki dişlere dokunulmadan (yani tıraşlanmadan) o bölgeye diş yerleştirmek mümkün. Ama asıl beni heyecanlandıran bölüm bu değil. bir zamanlar tüm dişsiz bir ağza ve erimiş kemik yapısına sahip hastalarımıza en uygun tekniklere göre takma diş yapmamıza rağmen tam bir sonuç alamazdık. hep acımalar olurdu ağızlarında ve takma dişlerin sürekli düşmesi,hareket etmesi söz konusu olurdu.hem psikolojik hem de fonksiyonel olarak hastaları mutlu edemezdik. biz de mutlu olmazdık haliyle. Şimdi bu yöntemle bu hastalarımıza kendinin takıp çıkarabileceği ama yemek yerken, konuşurken, düşmeyen hareket etmeyen protezler yapmak mümkün. Daha geniş bilgi ve size özel tedavi yöntemleriniz için diş doktorunuza danışın. Nerdeyse her yazımda belirttiğim gibi her hastanın kendine özel bir tedaviye ihtiyacı vardır. Hiç biri birbirinin aynı olmaz. En basit anlatımıyla eğer aynı olsaydı dişler fabrikasyon üretilirdi siz de giysi alır gibi mağazalara gidip alırdınız bize de ihtiyaç olmazdı.
Evet, gelelim kimlere diş ekimi (implant) yapılabilir
Dişleriniz uzuyor mu?
Aynaya baktınız dişleriniz geçen seneye göre biraz daha uzun gibi mi… sanırım öyle …
Diş hekimine gitmeli miyim? Biraz düşündünüz. Yok kardeşim diş hekimi deyince içim kalkıyor valla… O koltuğu hiç sevmiyorum zaten. Çekelim falan diyecek şimdi. Ne işim vaar! Gideceği kadar gider. Nasıl olsa ağrımıyor da. Ağrımayan başımı neden ağrıtayım ki.
Arkadaşınıza ya da komşunuza sormayın gidin ve diş hekiminize sorun.
Doğru bilgiyi ondan alırsınız. Ve erken zamanda başvurursanız dişlerinizi kaybetmezsiniz. Üstelik acı duymazsınız da.boşverip gitmediğinizde kaybedeceğiniz sadece dişleriniz olmayacaktır. Çünkü genellikle bu tür diş uzaması olarak algıladığız durum aslında diş eti (dişleri çevreleyen etin) enfeksiyonu sonucu diş eti çekilmesi ve üzerini kapladığı ve sizin göremediğiniz yine diş kökünü çevreleyen kemiğin erimesi anlamına gelir. Dişler uzamaz.
Diş hekiminize başvurduğunuzda (duvardaki diploması kendine ait olanlar mutlaka kontrol edin) size gereken muayeneyi yapıp size özel tedavisini açıklayacaktır. Her ağız bir değildir. Tedavisi de bir değildir.
Biraz önce sadece dişlerinizi kaybetmeyeceksiniz demiştim. Peki, bundan kastım nedir; diş etlerinde bulunan mikro organizmalar (mikrop) bizim yangı (enfeksiyon) odağı dediğimiz oluşumu yapar. Buna mikrobun evi diyelim biz. Mikrop burada yerleşik bir hayat sürer. Biliyorsunuz vücudumuz damar ağlarıyla kaplıdır. Bunların en uç noktaları kılcal damarlardır. Şöyle bir benzetme yapalım ana damarlarımız vücudumuzun otoyolları ise kılcal damarlar köylere ulaşmamızı sağlayan yollardır.bunlardan ağzımızda bolca bulunur.mikrop bazen evinden çıkar ve bu ara yollardan ana yollara geçer ve vücudu gezer.işte o zaman sorunlarınız başlar.eğer damar içinde veya ulaştığı organada tutunabileceği bir yer bulabilirse orda kalır ve çoğalır. Siz bunu nasıl fark edersiniz özellikle belli bir yaşın üzerine geldiğinizde (ama genç yaşta da olması ihtimali vardır elbette ki.) doktora belli sıkıntılarla gidersiniz. Doktorunuz gerekli teşhisi koyar ve size der ki karaciğerinizde şu problem var veya kalbiniz de bu problem var. Ama dişlerinizden olabileceği aklınızın ucundan bile geçmez. Siz bunu bir düşünün…
Çocuklarımıza nekadar önem veriyoruz?
Böyle soru mu olur, değil mi? Tabi ki çok önem veriyoruz. Çünkü onları seviyoruz. Peki dişlerinin gelişimlerinde ki rolünü biliyor muyuz? Eh işte biraz... Bakın size birkaç önemli hatırlatma: hani o ağlamasınlar diye bebeklerinize gece verdiğiniz biberonlar var ya işte onlar biberon çürüğü dediğimiz çürükleri oluşturur ve çocuğun erken yaşta özellikle ön dişlerini kaybetmesine sebep olur buna emziklerin şekerle veya şerbetle tatlandırılması da dahildir. Bebeklerin gece biberonla uyumalarına izin verilmemeli ve eğer emzirip uyutuyorsanız mutlaka dişlerin çıkmaya başlamasından itibaren temiz bir tülbentle dişleri temizlemelisiniz ki 4-5 yaşına geldiğinde ciddi çürüklerle karşılaşmasın.
Neden çürük oluşmamalı öncelikle diş çürüğü ağrı yapar bu kadar küçük bir çocuk bu ağrıya dayanamaz. Büyükler bile dayanmazken değil mi. ki bu ağrıdan dolayı size yapacağı gece gündüz eziyette cabası.
“dişleri çeker kurtuluruz. Nasıl olsa arkasından diş gelir” mi dediniz. Evet gelir ama normal düşme zamanından daha erken düşeceği için arkadan gelende daha hazır olmadığından yan dişler bu bölgeyi bir miktar kapatmaya başlar ve gelecek olan yeni dişin üstü çekim yeri sert kemikle dolarak iyileşeceği için yeni diş gelmekte zorlanı, çapraşık gelir, çocuğunuzun çene ve yüzünde asimetri yani ölçüsüz bir görünüm oluşur. Daha kısa bir anlatımla çirkin olur.
Ha! Bunun diş hekiminizin yapabileceği bir tedavisi yok mu? Var tabi ki ancak tedavi demek, bozulanı tamir etmek demek. Baştan bozulmazsa inanın hem siz, hem çocuğunuz, hem toplumumuz, hem de ülkemiz çok kazançlı çıkacaktır.
güzel ve içten bir gülüşle selamlar
Yani bunlardan herhangi biri, genellemeyi gerektirmez. Onların dişleri kötü benim dişlerim iyi o zaman dişlerimizi fırçalamaya gerek yok. Veya onlarındişleri fırçalamadıkları halde iyi benim de fırçalamama gerek yok ben de ki bir hastalık, ağrıdığında dişçiye gider çektiririm.
Bunların hepsi bize emanet edilen bu vücuda iyi bakmamak için bahanedir. Ona duyduğumuz saygı kendimize duyduğumuz saygıdır. Bu saygı da eşinize çocuklarınıza annenize babanıza ve çevremize duyduğumuz saygıdır.
Kendimize karşı olabildiğince objektif olmalıyız. İlk paragrafta verdiğim örnekler sadece şunların göstergesidir; her kişinin dişi aynı yapıda değildir. Bakterilerin oluşturduğu asit kimilerinin dişlerini çabuk kimilerininkini da yavaş çürütür. Geçmişte sert gıdalarla ve ısırarak beslendiğimiz için fırçalama ihtiyacı çok azdı zaten besinler dişlerin üzerini yerken temizliyordu. Oysa şimdi yediğimiz çoğu şey yumuşak ve şekerli. Mesela Kola, çikolata, cips ve hepsi de ağızda yapışma özelliği olan yiyecekler.
Herkes arada bir kontrole giderse kendi çürük oluşabilme riskini daha iyi bilecek ve diş fırçalama sıklığını da ona göre ayarlayabilecektir.
Fırçalayamazsanız bile o an için bolsu ile ağzı çalkalamak faydalı olacak hatta BİR DİLİM PEYNİR YEMEK DE ÇÜRÜK ÖNLEMEDE ETKİLİ OLACAKTIR.
İçten gülüşler dilerim
Dİş ekimi
Dizgi hatası değil.”ç” harfini unutmadık diş çekimi değil diş ekimi. Evet, bugün önceden söz verdiğim gibi implant (diş ekimi) , konusunda biraz bilgi vermeye çalışacağım.
Diş tedavi yöntemleri o kadar gelişti ki artık diş ekebilmek mümkün. Varsayalım bir dişiniz eksik yandaki dişlere dokunulmadan (yani tıraşlanmadan) o bölgeye diş yerleştirmek mümkün. Ama asıl beni heyecanlandıran bölüm bu değil. bir zamanlar tüm dişsiz bir ağza ve erimiş kemik yapısına sahip hastalarımıza en uygun tekniklere göre takma diş yapmamıza rağmen tam bir sonuç alamazdık. hep acımalar olurdu ağızlarında ve takma dişlerin sürekli düşmesi,hareket etmesi söz konusu olurdu.hem psikolojik hem de fonksiyonel olarak hastaları mutlu edemezdik. biz de mutlu olmazdık haliyle. Şimdi bu yöntemle bu hastalarımıza kendinin takıp çıkarabileceği ama yemek yerken, konuşurken, düşmeyen hareket etmeyen protezler yapmak mümkün. Daha geniş bilgi ve size özel tedavi yöntemleriniz için diş doktorunuza danışın. Nerdeyse her yazımda belirttiğim gibi her hastanın kendine özel bir tedaviye ihtiyacı vardır. Hiç biri birbirinin aynı olmaz. En basit anlatımıyla eğer aynı olsaydı dişler fabrikasyon üretilirdi siz de giysi alır gibi mağazalara gidip alırdınız bize de ihtiyaç olmazdı.
Evet, gelelim kimlere diş ekimi (implant) yapılabilir
Dişleriniz uzuyor mu?
Aynaya baktınız dişleriniz geçen seneye göre biraz daha uzun gibi mi… sanırım öyle …
Diş hekimine gitmeli miyim? Biraz düşündünüz. Yok kardeşim diş hekimi deyince içim kalkıyor valla… O koltuğu hiç sevmiyorum zaten. Çekelim falan diyecek şimdi. Ne işim vaar! Gideceği kadar gider. Nasıl olsa ağrımıyor da. Ağrımayan başımı neden ağrıtayım ki.
Arkadaşınıza ya da komşunuza sormayın gidin ve diş hekiminize sorun.
Doğru bilgiyi ondan alırsınız. Ve erken zamanda başvurursanız dişlerinizi kaybetmezsiniz. Üstelik acı duymazsınız da.boşverip gitmediğinizde kaybedeceğiniz sadece dişleriniz olmayacaktır. Çünkü genellikle bu tür diş uzaması olarak algıladığız durum aslında diş eti (dişleri çevreleyen etin) enfeksiyonu sonucu diş eti çekilmesi ve üzerini kapladığı ve sizin göremediğiniz yine diş kökünü çevreleyen kemiğin erimesi anlamına gelir. Dişler uzamaz.
Diş hekiminize başvurduğunuzda (duvardaki diploması kendine ait olanlar mutlaka kontrol edin) size gereken muayeneyi yapıp size özel tedavisini açıklayacaktır. Her ağız bir değildir. Tedavisi de bir değildir.
Biraz önce sadece dişlerinizi kaybetmeyeceksiniz demiştim. Peki, bundan kastım nedir; diş etlerinde bulunan mikro organizmalar (mikrop) bizim yangı (enfeksiyon) odağı dediğimiz oluşumu yapar. Buna mikrobun evi diyelim biz. Mikrop burada yerleşik bir hayat sürer. Biliyorsunuz vücudumuz damar ağlarıyla kaplıdır. Bunların en uç noktaları kılcal damarlardır. Şöyle bir benzetme yapalım ana damarlarımız vücudumuzun otoyolları ise kılcal damarlar köylere ulaşmamızı sağlayan yollardır.bunlardan ağzımızda bolca bulunur.mikrop bazen evinden çıkar ve bu ara yollardan ana yollara geçer ve vücudu gezer.işte o zaman sorunlarınız başlar.eğer damar içinde veya ulaştığı organada tutunabileceği bir yer bulabilirse orda kalır ve çoğalır. Siz bunu nasıl fark edersiniz özellikle belli bir yaşın üzerine geldiğinizde (ama genç yaşta da olması ihtimali vardır elbette ki.) doktora belli sıkıntılarla gidersiniz. Doktorunuz gerekli teşhisi koyar ve size der ki karaciğerinizde şu problem var veya kalbiniz de bu problem var. Ama dişlerinizden olabileceği aklınızın ucundan bile geçmez. Siz bunu bir düşünün…
Çocuklarımıza nekadar önem veriyoruz?
Böyle soru mu olur, değil mi? Tabi ki çok önem veriyoruz. Çünkü onları seviyoruz. Peki dişlerinin gelişimlerinde ki rolünü biliyor muyuz? Eh işte biraz... Bakın size birkaç önemli hatırlatma: hani o ağlamasınlar diye bebeklerinize gece verdiğiniz biberonlar var ya işte onlar biberon çürüğü dediğimiz çürükleri oluşturur ve çocuğun erken yaşta özellikle ön dişlerini kaybetmesine sebep olur buna emziklerin şekerle veya şerbetle tatlandırılması da dahildir. Bebeklerin gece biberonla uyumalarına izin verilmemeli ve eğer emzirip uyutuyorsanız mutlaka dişlerin çıkmaya başlamasından itibaren temiz bir tülbentle dişleri temizlemelisiniz ki 4-5 yaşına geldiğinde ciddi çürüklerle karşılaşmasın.
Neden çürük oluşmamalı öncelikle diş çürüğü ağrı yapar bu kadar küçük bir çocuk bu ağrıya dayanamaz. Büyükler bile dayanmazken değil mi. ki bu ağrıdan dolayı size yapacağı gece gündüz eziyette cabası.
“dişleri çeker kurtuluruz. Nasıl olsa arkasından diş gelir” mi dediniz. Evet gelir ama normal düşme zamanından daha erken düşeceği için arkadan gelende daha hazır olmadığından yan dişler bu bölgeyi bir miktar kapatmaya başlar ve gelecek olan yeni dişin üstü çekim yeri sert kemikle dolarak iyileşeceği için yeni diş gelmekte zorlanı, çapraşık gelir, çocuğunuzun çene ve yüzünde asimetri yani ölçüsüz bir görünüm oluşur. Daha kısa bir anlatımla çirkin olur.
Ha! Bunun diş hekiminizin yapabileceği bir tedavisi yok mu? Var tabi ki ancak tedavi demek, bozulanı tamir etmek demek. Baştan bozulmazsa inanın hem siz, hem çocuğunuz, hem toplumumuz, hem de ülkemiz çok kazançlı çıkacaktır.
güzel ve içten bir gülüşle selamlar
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Diş Bakımı Gerekli Mi: "Babannem Kendi Dişleriyle Öldü,oysa Hiç Dişlerini Fırçalamazdı"" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dt.Gökhan BAL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dt.Gökhan BAL'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
