2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sağlıksız Zayıflama Yöntemleri ve Zararları
MAKALE #284 © Yazan Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN | Yayın Ekim 2007 | 32,881 Okuyucu
SAĞLIKSIZ ZAYIFLAMA YÖNTEMLERİ VE ZARARLARI
Sağlıklı beslenme kavramının son yıllarda hiç olmadığı kadar hayatımıza girmesiyle, her popüler konunun hem uzmanlar hem de bilgisiz bir topluluk tarafından irdelenmesi ve her geçen gün-doğru veya yanlış-bilgi ve yöntemlerin yazılı ve sözlü medya aracılığıyla halka ulaştırılması farklı sonuçlar doğurmaktadır. İnsanoğlu, doğası gereği en basit ve güvenilir yol olan yeterli ve dengeli beslenme ile sağlıklı ve formda kalabilme şansına rağmen, kimi zaman aynı etkiyi daha kısa sürede, kolaylıkla, uğraşmadan almaya meyillidir ve ne yazık ki bu zaaf son günlerde acımasızca kullanılmaktadır. Mucize/Şok/Medyatik Diyetler, zayıflama adı altında ve bazılarının yalnızca bitkisel olduğu savunularak piyasaya sürülen hap, toz karışım ve benzeri ürünler, mezoterapi/karboksiterapi benzeri uygulamalar insanlara zaman ve çabadan tasarruf etme kartını sunarken, onlara sağlıklarından olabilecekleri veya bu çözümlerin kalıcı olmadığı gerçeğini belirtmekten kaçınıyorlar.
Kısa sürede hızlı kilo vermeyi vaat eden tüm diyetlerde vurgulanması gereken nokta hızla verilen kiloların yağ değil kas kitlesinden olduğu gerçeğidir. Haftada 0,5-1 kg ağırlık kaybının istenen durum olduğu düşünülürse, haftada 5 kg ağırlık kaybı vaat eden bir diyetin sonuçlarının hasara yol açacağı ortadadır. Ayrıca, kaybedilen ağırlığın yağ kitlesinden olmayışı zaten görüntünüzde de ciddi bir farklılık yaratmayacaktır, öyle ki vücut yağ yüzdesinin artışı ve kas/su kaybıyla şikayet edilen selülit problemine çözüm olmaktansa neden olunacağı bilinmelidir. Diğer yandan, hayat boyu bu tür çok düşük kalorili diyetleri (İsveç Diyeti gibi), çok düşük karbonhidrat içeren ketojenik diyetleri (Atkins Diyeti gibi) veya tek yönlü beslenmeyi gerektiren diyetleri (Lahana Diyeti gibi) uygulamayacağınıza göre, eski düzen ve alışkanlıklara dönüldüğünde kilo verdiğinizden çok daha hızlı şekilde kaybedilen ağırlıktan çok daha fazlasının alınacağı şüphesizdir. Özellikle ketojenik diyetler çok düşük olan karbonhidrat içerikleriyle su ve elektrolit dengesinde bozukluk, kalsiyum ve sodyum atımında artış, osteoporoz, hiperlipidemi ve gut gibi riskler taşır. Ayrıca, çok düşük kalorili diyetlerin bir çok mikro besin öğesinden eksik olduğu düşünülürse ciddi vitamin-mineral kayıpları ve bunların doğuracağı sorunlar da unutulmamalıdır. Bu tür diyetlerde enerji alımını azaltmak için öğün atlanmasıysa, metabolik hızın düşmesine, böylece ağırlık kaybının zorlaşması, yavaşlaması, hatta durmasına neden olur. Bazal metabolik hız vücudumuzdaki yağ ve yağsız doku ile orantılıdır. Vücutta ne kadar çok kas varsa metabolik hız da o kadar yüksek, yani yağ yakma kapasitesi o kadar iyi demektir. Tam tersi kas kütlesi azaldıkça yağ yakma kapasitesi de azalır. Proteini yüksek düşük kalorili diyetlerin kolesterol açısından da zengin olması kalp hastalığı açısından çok önemli bir risktir. Çünkü proteini yüksek karbonhidratı düşük bir diyette ekmek ve tahıl grubu kısıtlandığından, hayvansal kaynaklı besinlere ( tavuk, balık, süt, peynir, yoğurt, et ürünleri gibi) daha fazla yer verilir. Çok düşük kalorili diyet yapanlarda görülen diğer bir risk de safra kesesi problemidir. Düşük yağ içeriğine sahip diyetlerdeyse (Beverly Hills Diyeti gibi) yağda eriyen vitaminlerin gerektiği gibi emilememesi sonucunda vitamin eksiklikleri yanında, bağırsakların çalışmasında olumsuzluklara neden olarak kabızlığa davetiye çıkartılır. Gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da, çok düşük yağ içerikli diyetlerle yeterli yağ alamayan vücudun endojen yağ yapımına girişmesidir. Protein-karbonhidrat ayrımını savunan diyetlerse (Montignac, South Beach gibi) vücudun asit-baz dengesini bozar, kolesterolü arttırır, tansiyon ve kalp-damar hastaları için önerilmez. Ancak bu diyetin savunucularının gözden kaçırdığı nokta zaten bir çok besinin içeriğinde hem protein hem de karbonhidrat bulunduğu gerçeğidir.



Bitkisel olduğu iddia edilen çeşitli hapların yan etkileriyse henüz kanıtlanmadığından önerilmesi son derece sakıncalıdır. Bazılarının vücut yağında azalmaya yardımcı olduğu söylenirken, bazılarınınsa tokluk hissi yaratarak besin alımını azalttığı bilinmektedir. Ancak besin alımının yanlış bir dengede azaltılmasıyla elde edilen sonuçlar ortadadır. ABD'nin Illinois eyaletinde yapılan araştırmalara göre, ABD'de yaygın olarak tüketilen zayıflama haplarının çok da güvenli olmadığı ve zayıflama haplarındaki bazı maddelerin kalbe zararlı olduğu tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, bazı hapların içerisinde Kafein ve Sitrus Uranyum maddelerinin bulunduğu ve bu maddelerin birleşip kana karıştığında, kalp atışlarını hızlandırdığını ve hatta ölümlere yol açtığını ifade edilmiştir. Zayıflama haplarının etkili olduğunu, ancak kalbe zararlı yan etkilerinin olduğu ve hatta ölümlere yol açtığı artık kanıtlanmış bir gerçek konumundadır.
Piyasada satılan bazı toz karışım ve içeceklerinse aynen yanlış uygulanan diyetlerde olduğu gibi vücut yağında kayıp sağlamadığı bilinmektedir. Bu gibi ürünler diüretik etkileriyle su kaybı gerçekleştirir, yani kaybedilen kilonun sahte olduğu söylenebilir. Çünkü bu yöntemle vücut su kaybına uğruyor kaslar küçülüyor ama yağlar erimiyor. Bu aşamada organizma kendisi için gerekli olan enerjiyi sağlamak için kas ve karaciğerde bulunan glikojeni yakarak basit bir ifadeyle kasları enerjiye dönüştürür. Bu nedenle gün boyunca az veya hiç yemek yenmeyen veya karbonhidrat alınmayan bir diyetle gün içinde tüm karbonhidrat depoları boşalır, kan şekeri düşer. Sonuç olarak da halsizlik, tatlı isteğinde artış, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi olumsuzluklar yaşanır.
Hızla kilo verilen tüm uygulamalarda kadınlarda hormonal dengenin bozulmasıyla, buna bağlı olarak adet düzeninde de sorunlar yaşanabilir. Ani meydana gelen kilo kayıplarında sorun, beyindeki hipotalamus denilen bölgeden gelen ve alt beyindeki hipofizi ve dolaylı yoldan yumurtalıkları etkileyen sinyallerin frekansının bozulmasıdır. Buna bağlı olarak kadınlarda adet görememe veya yılda 3-4 kere adet görme gibi sorunlar meydan gelir. Burada problem sadece adet düzensizliği ile sınırlı kalmamakta, bunun yanında hamile kalamamak, uzun dönemde östrojen hormonunun eksikliğine bağlı olarak kemik erimeleri ve hatta genç yaşlarda kemik kırılmalarına kadar gidebilecek önemli sağlık sorunları gelişebilmektedir.Tüm bu yanlış yöntemlerle sindirim ve sinir sistemi bozuklukları, anemi, yorgunluk, baş dönmeleri, bulantı ve kusma, hipotansiyon, safra taşları, soğuk intoleransı, kuru cilt, saç dökülmesi, kolesterol ve ürik asit seviyelerinde yükselme gibi sorunların baş gösterdiği ve uzun vadede çok daha ciddi durumlara yol açacağı unutulmamalıdır.
Bir çeşit kurtarıcı gibi görülen light ürünlerinse doğru miktarlarda kullanılmasının, içerdikleri lif miktarı, azaltılmış yağ ve şeker oranlarıyla ağırlık kaybına katkıda bulunabilecekleri, ancak fazla miktarda tüketimlerinin yarardan çok zarara neden olacağı bir gerçektir. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'ne göre, bu tür ürünlerin light olabilmesi için enerji değerinin en az yüzde 25 azaltılması gerektiği ve ürünün üzerinde düşük kalorili yazabilmesi için de o ürünün 100 gramında 40 kaloriden az kalori bulunması şartı da tüketicilerce dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Mezoterapi ve karboksiterapi benzeri uygulamalarınsa kısa vadede etkili sonuç verebileceği, ancak sağlıklı beslenmenin yaşam biçimine dönüştürülmemesi halinde sonuçsuz kalabilecek yöntemler olduğu bilinmektedir.




Yapılan araştırmalar kilo vermenin sayısız faydasını ortaya koyuyor. Kilo vermeye başladığınız andan itibaren, insülin direnci düşüyor, dokular insülini kullanmaya başlıyor, kan şekeri, dolayısı ile açlık kontrol altına alınıyor, kolesterol ve yüksek tansiyon düşüyor. Kalp damar hastalığı riski azalırken, bağışıklık sistemi güçleniyor. Getireceği psikolojik artılar da cabası.. Ancak tüm bu yararlar kontrollü ve dengeli bir şekilde kilo verildiği zaman ortaya çıkıyor. Sonuç olarak, diyetisyen ve doktor kontrolünde, karbonhidrat, yağ ve protein oranları ayarlanmış, sebze, meyve, posalı besinlerin bolca tüketildiği, sıvı alımının bol olduğu, az ve sık öğünlere yer verilen ve egzersizle desteklenen ve en önemlisi davranış değişikliği şeklinde benimsenen bir diyet olmadan, yukarıdaki yöntemlerden herhangi biri veya birilerinin uygulanmasıyla sağlıklı ve kalıcı kilo kaybının imkansız olduğu bilinmelidir. Aksi taktirde elde kalan ruhsal, maddi ve manevi kayıplardan fazlası olmayacaktır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sağlıksız Zayıflama Yöntemleri ve Zararları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sinem KOLBAKIR AYDIN Fotoğraf
Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi130 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN'ın Makaleleri
► Hatalı Zayıflama Yöntemleri Dyt.Özge KELEBEK
► Sağlıksız Beslenmenin Sonuçları Dyt.Gülşah GÜROL
► Popüler Diyetler ve Zararları Dyt.Görkem MERCAN
► Gebelikte Obezitenin Zararları Dyt.Hatice KARSLIOĞLU
► Yanlış Diyet Yapmanın Zararları Dyt.Derya ZÜNBÜLCAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Sağlıksız Zayıflama Yöntemleri ve Zararları' başlığıyla benzeşen toplam 61 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Yemek Aşkı Aralık 2007
► Ah Çikolata Ekim 2007
► Üzümün Gücü Ekim 2007
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:52
Top