2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Diyabet- Diğer Vitaminler İlişkisi
MAKALE #2961 © Yazan Uzm.Dyt.Merve TIĞLI | Yayın Nisan 2009 | 23,119 Okuyucu
Diyabet prevelansı dünya genelinde alarm veren derecede artmıştır ve 1995 yılından 2025 yılına kadar yetişkinlerde diyabet prevelansı dünyada %42, gelişmiş ülkelerde %170 artacağı tahmin edilmektedir. 2025 yılına kadar 20 yaş ve üzeri 300 milyon diyabetli olacağı ve bunun 21,9 milyonunun Birleşik Devletlerde olacağı tahmin edilmektedir.
Yapılan çalışmalar, Tip2 diyabet riskinin azaltılmasında, enerji ve diyetle yağ alımının azaltılması gibi yaşam biçimi değişiklerinin, kilo kaybı sağlanmasının, insülin duyarlılığını ve glikoz toleransını artıran düzenli fiziksel aktivitenin önemine dikkat çekmektedir. Diyet yağı gibi özel besinler, vücut ağırlığı ve enerji dengesi üzerindeki etkisi ile insülin direncinde ve Tip2 diyabet insidansında önemli rol oynar.

Şişmanlık ve obezite insülin salınımını ve duyarlılığını etkiler ve muhtemelen obezite diyabetin gelişmesinde en önemli risk faktörüdür. Amerika’da diyabetli yetişkinlerin %70’inden fazlası şişman (BMI≥25kg/m²) ve %36’sı obez (BMI≥30kg/m²) sınıflaması içindedir.

Vitamin ve mineraller vücutta birçok rol oynarlar. Artık mikro besinlerin metabolizmanın düzenlenmesinde gen ekspresyonunda ve birçok kronik hastalığın ortaya çıkışında ve ilerleme sürecinde etkilidir. Mikro besinler çoğunlukla metabolik reaksiyonlarda elzem ko-enzim ve kofaktörler olarak görev alırlar ve temel hücresel reaksiyonları desteklerler ( örn; glikolisiz, sitrik asit döngüsü, lipid ve aminoasit metabolizması). Yetersizlikleri ciddi hastalıklara neden olabilir.

Mikro besinlerin gereksinim değerlerini belirlemek zor olabilmektedir. Plazma besin düzeyi gibi noninvaziv yöntemler gerektirmekte, besin havuzunda fonksiyonel olarak önemli olan besin değerini tam olarak göstermemektedir. Ayrıca birçok diyetsel risk değerlendirmesi ve veri tabanları tam olarak hassas değildir.

Diyabetli hastalarla da yapılan çalışmalarda da mikro besinlerle ilgili farklı sonuçlar elde edilmiştir. Sebze ve meyvelerle diyabet ilişkisini araştıran Ford &Mokdad çalışmasında, her gün düzenli olarak 5 veya daha fazla porsiyon sebze ve meyve tüketenlerle hiç tüketmeyenler karşılaştırıldığında, diyabet oluşma riski bayanlarda azalırken, erkeklerde bir etki gözlemlenmemiştir .

Amerikan diyabet derneği (ADA) ve Amerikan Diyetetik Derneği, besinsel yetersizlik bakımından düşük risk taşıyan sağlıklı insanların, gereksinimleri olan besinleri doğal yiyecek kaynaklarından karşıladıklarını bildirmiştir. Bu birlikler, özellikle diyabetli kişilerde mikro besin desteği kullanımını desteklememekte, tüm halk için aynı dozlarda suplement desteği önermektedir.

D VİTAMİNİ

Güneş ışığı deride D vitamini yapımını sağlar. Günlük gereksinimi 400 IU'dür. Kalsiyum ve fosforun emilimini artırır ve kemik yapımını destekler. Günlük gereksinimi 400 IU'dir. Karaciğerde depolanır. Yağ emilimi bozukluğu, güneşsiz ortamda uzun süre yaşama ve yetersiz beslenme soucu D vitamininin eksikliği ortaya çıkar. Balıkta, balık karaciğeri yağında, süt ve süt ürünlerinde yüksek miktarlarda bulunur. Füme edilmiş balıktaki D vitamini kaybolur.

Tip 1 diyabet etiyopatogenezinde D vitaminin eksikliği gündeme getirilmiştir. Finlandiya’da yapılan kohort çalışmasında tip 1 diyabetli hastaların bebeklik dönemlerinde yeteri kadar D vitamini almadıkları gözlemlenmiştir. Süt çocukluğu döneminde D vitamini desteğinin çocukları tip 1 diyabet gelişiminden koruyabileceği bildirilmiştir. Vitamin D’nin immünmodülatör olarak beta hücrelerine karşı gelişen otoimmün zedelenmeyi inhibe ettiği sanılmaktadır.

D Vitamini ve Diyabet

D vitamini ve kalsiyum eksikliğinin özellikle tokluk kan şekerlerini ve insülin salınımını etkilediği ve D vitamini ile kalsiyum desteğinin bu süreçlerde olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Bununla birlikte D vitamini ve kalsiyum desteğinin beta hücre işlevleri ya da insülin duyarlılığını nasıl etkilediği konusu henüz açıklığa kavuşturulmuş değildir.
Pitas ve arkadaşları erişkinlerde kan şekeri kontrolü ve D vitamini-kalsiyum durumuna ilişkin yayımlanmış gözlemsel çalışmalarla, klinik denemeleri gözden geçirdiklerinde gözlemsel çalışmaların kalsiyum-D vitamini ya da süt ürünlerinin alımındaki düşüklük ile tip 2 diyabet arasında görece olarak sabit bir ilişki bulunduğunu ortaya çıkarmışlardır. Elde ettikleri veri incelenen nüfusta kalsiyıum-D vitamini kullanımı ya da süt tüketimi en yüksek düzeyde olan kişilerin tip 2 diyabet geliştirme oranının % 64 düşük olduğunu göstermekteydi.

D vitamini ve/veya kalsiyum desteğinin etkilerini inceleyen denemelerden elde edilen veriler özellikle tip 2 için yüksek risk oluşturan kesimde (örneğin glükoz entoleransı olanlarda) bu ikisinin birlikte kullanımı tip 2 diyabetin önlenmesinde rol oynadığını göstermektedir.

D Vitamini Sisteminin Genetiği

D vitamini konsantrasyonları genler tarafından düzenlenir.Genetik varyasyonlar D vitamini sistemindeki yaklaşık bütün genlerde bulunur. Ama en çok araştırma VDR geni üzerinde yapılmıştır. VDR geni 12q12–14 kromozom üzerinde yaklaşık 100kb kapsar. Kromozom 12 üzerinde ayrıca CYB27B1geni de bulunur. CYB27B1 genindeki mutasyonlar D vitaminine bağlı raşitizme, tip 1 diyabetle ilgili genlerdeki polimorfizmler Addison ve Grave hastalığına ve Haşimato tiroidine neden olur.

VDR genindeki yaygın polimorfizmler meme, koloni prostat kanserine ek olarak kemik mineral dansitesine ve tip1 diyabetide içeren immun bozuklukları etkilemektedir. Almanyada birbirinden bağımsız yapılan Japonlar ve Bangladeşte yaşayan hindistanlılar üzerindeki çalışmaların sonucunda kafkaslarda VDR polimorfizminin tip 1 DM ile ilişkili olduğu saptanmıştır.Bu ilişkiye Finlilerde rastlanmamıştır.

D Vitamini ve Beta Hücre Sekresyonu ile İnsülin Hareketi

VDR transkripsiyonun ana düzenleyicisi olarak görülmektedir. Pankreatik beta hücreleri ve D vitamininde hazır bulunan VDR normal insülin sekresyonu için elzemdir. D vitamini eksikliği olan ve D vitamini suplemanı verilerek düzeltilen hayvanlarda hipoglisemiye neden olan tümör hücrelerindeki (islet hücreleri) insülin sekresyonu azalmıştır.
Hayvan modellerinde in vivo ve in vitro çalışmalarda D vitamini eksikliğinin beta hücre fonksiyonları üzerindeki etkisi hiperglisemili insan gönüllülerde yapılan D vitamini çalışmalarıyla eş koşulmuştur. Bu çalışmaya D vitamini yetersizliği olan %26’sı Kafkas, %54’ü Afro Amerikalı farklı kültürlerden birey alınmıştır . Bireylerin 25-OHD3 düzeyleri<20 ng 1/ml olarak tanımlanmıştır. Oral glukoz verilen kişilerde serum 25-OHD3 ve 60., 90. ve 120.dakika plazma glukoz değerleri arasında negatif korelasyon bulunmuştur. Dahası, ilk ve ikinci insülin cevabı ile ölçülen beta hücre fonksiyonları da 25-OHD3 düzeyleri ile negatif korale bulundu. Glikoz indükleyici insülin sekresyonu ve D vitamini durumu arasındaki bu korelasyon, %39’unda D vitamini tükenmiş 70-88 yaşları arasındaki erkekler üzerinde yapılan çalışmada da görüldü.1 saatlık açlık glukozları ve D vitamini konsantrasyonları negatif korale bulundu. Bu bakımdan D vitamini yetersizliğinin, tip 2 diyabetli bireylerde relatif insülin eksikliğine katkıda bulunabileceği söylendi. D vitamini yetersizliği ayrıca tip 2 diyabetli bireylerde, kontrol grubuna göre ,artmış tip 2 diyabet riski ve azalmış 25-OHD3 konsantrasyonuyla ilişkili bulunmuştur.

Tip 1 Diyabetli Bireylerde D Vitamini ve D Vitamini Analoglarının İmmun Sistem Üzerindeki Etkileri

Tip 1 Dm otoimmun bir hastalıktır ve beta hücrelerin yıkımında kendi immunsistemi başlıca rolü oynar. VDR’nin keşfi ile immun sistemdeki nerdeyse bütün hücreler ve aktive edilmiş T hücreleri, immunoregülatör olan 1a,25(OH)2D3 için potansiyel rol oynadığını gösteren çalışmalar yapılmıştır.
D Vitamini Alımı ve Tip 1 Dm’nin Önlenmesi
Supleman veya besin yoluyla D vitamini alımı, tip1 DM riski yüksek olan populasyonlarda çalışmalaran konu olmuştur. Hypponen ve arkadaşları düzenli ve düzensiz olarak yüksek doz D vitamini > 50 ϻ g d,> 2000 U d) suplemantasyonu verilerek yaptıkları kohort çalışmada, tip1 DM riskinin belirgin şekilde azaldığını görmüşlerdir. Buna karşın, yaşamlarının ilk yıllarında raşitizm şüphesi olan çocuklarda daha sonra ki yaşamlarında tip 1 DM olma riski 3 kat daha fazla bulundu, Norveçteki bir çalışmada, hem gebelik süresince hem de hayatlarının ilk yıllarında balık yağı kullanılması azalmış tip1 diyabet insidansıyla ilşkili bulunmuştur (58). Bu çalışma balık yağı ve d vitamini ilişkisini yada ikisinin kombine kullanılmasının etkilerini araştıran çalışmalar yapılmasını gereektirmiştir. Dahası EURODIAB ’ın ( Avrupa Diyet Çalışma Grubu alt grubunun yaptığı bir çalışmada çocukluk süresince D vitamini suplementasyonu yapılan bireylerde Tip1 DM riskinin belirgin şekilde azaldığı bulunmuştur.

Diyabet- Niasin

Niasin suda çözünen bir vitamindir, B3 vitamini olarak da bilinir. NAD ve NADP koenzimlerinin sentezinde kullanılan niasin için nikotinik ait ve nikotinamid terimleride kullanılır. Yaklaşık 200 enzim , redox tepkimeleri için niasinin koenzimine gereksinim duyar :NAD sıklıkla enerji üretmek için karbonhidrat, yağ, protein ve alkol degredasyonu içeren reaksiyonlarda görev alırken, NADP özellikle yağ asitleri ve kolesterol sentezi gibi biyosentetik reaksiyonlara katılır.Buna ek olarak NAD karaciğerde diyet aminositi olan triptofandan niasin sentezinde görev alır. Böylece niasin eksikliği, diyetle yetersiz niasin ve triptofan alımı sonucu ortaya çıkar.

In vitro ve hayvan çalışmalarından elde edilen kanıtlar,nikotinamidin yüksek düzeyinin pankkreatik beta hücrelerini toksik kimyasalların, inflamatuar beyaz kan hücrelerinin ve ROS’un verdiği zarardan koruduğunu göstermektedir.Nikotinamid hayvan modellerinde otoimmun diyabeti önler. Nikotinamidin farmokolojik dozu( 3g/gün) ilk olarak tip 1diyabetin başlangıcından sonra hastalarda veta hücreleri korumada kullanılmıştır.5’i plasebo verilen kontrol grubu olmak üzere yayınlanmış 10 deneyin analizinde nikotinamid tedavisinden 1 yıl sonrabeta hücre fonksiyonlarının düzeldiği görülmüş olsa da glisemik kontrolü iyileştirdiğine dair kliniküğe dayalı kanıt bulunamamıştır.

Tip1 dm tanısı konmuş , nikotinamid tedavisi gören 211 hastada Pozzilli ve arkadaşları tarafından 10 randomize çalışmada metabolik kontrolün( C-peptid, HbA1c, insülin dozu)entegre parametrelerinin meta analizi yürütülmüştür.Tanı konduğunda nikotinamidin rezidüel beta hücre fonksiyonunu koruduğuna karar verilmiştir.Bunun yanında nikotinamidin olumsuz etkilerini gösteren veriler, 4 deneyde toplam 291 nikotinamid hastasından alınmıştır.Tanı konduktan 1 yıl sonra , nikotinamid tedavisi alanların C-peptid düzeyleri belirgin şekilde yüksek bulunmuştur (0.73 +/- 0.65 vs. 0.32 +/- 0.56 ng/ml, P < 0.005).
Nikotinamid alan hastalar ve kontrol grubu arasında, insülin dozu ihtiyacı ve glikozilat hemoglobin değerleri arasında fark gözlenmemiştir.

Nikotinamidin yüksek dozunun tip1 diyabetli hastalarda insülin duyarlılığını azalttığı gözlenmiştir ,glisemik kontrolün düzelmesine eşlik etmeksizin beta hücre fonksiyonunu iyileştirdiğine dair bulgular açıklanmıştır. Okul çağı çocuklarında yapılan bazı çalışmalar, nikotinamid tedavisi alan grupta tip1 dm insidansının düşük olduğunu göstermektedir. Çift kör randomize yapılan ve plasebo verilen kontrol grubunun da alındığı başka bir çalışmada 552 tip 1 dm li hastada klinik bulguların yüksek doz nikotinamid verilerek önlenmesini göstermek amaçlı yayınlanmıştır.Katılımcıların bir bölümüne günlük 1,2 g/m2 nikotinamid, diğer bölümüne de plasebo verilmiştir. Sonuçta her iki grupta da diyabet gelişimi açısından bir fark gözlenmemiştir .

Nikotinamid genellikle iyi tolare edilir fakat günlük doz aşımında (> 3g/d) bulantı, kusma ve karaciğerde toksisiteye neden olabilir.

Olumsuz yan etkiler (kabarma, kaşınma,karaciğerde toksisite kadar gastrointestinal rahatsızlıklar, hiptansiyon ve baş ağrısı) , diğer lipid düşürücü ilaçlarla birlikte kullanıldığında nikotinik asidin yüksek dozuyla ilişkili bulunmuştur. Yüksek dozda nikotinik asidin insülin duyarlılığını azaltmsına bağlı olarak glukoz toleransını bozduğu gözlenmiştir.

Diyabette Lipid Düzenleyici Tedavi Olarak Niasin

Niasin uygulaması, diyabetli hastalarda bile, etkili ve güvenli bir lipid düzenleyici tedavi olabilir. Arteriyel Hastalıklarda Çoğul Girişim Denemesi'ne ait verileri anaiz eden Elam ve arkadaşları, diyabeti olan ve olmayan deneklerden niasin alanlarda, 18 haftalık tedavinin sonuna, yüksek dansiteli lipoprotein kolesterol düzeylerinde yükselme, trigliserid düzeyleriyle düşük dansiteli lipoprotein düzeylerinde ise azalma olduğunu kaydettiler. Lipopotein düzeylerindeki değişiklikler, plasebo grubuna kıyasla niasin grubunda anlamlı derecede daha fazlaydı. Niasin verilen diyabetik ve diyabetik olmayan hastalarda glukoz düzeylerinde orta derecede yükselme kaydedildi. Diyabetli deneklerde, HbA1c düzeylerinin niasin alanlarda değişmediği, plasebo grubunda düştüğü görülmüştür.

DM ve Biotin
Biotin 4 önemli enzimin koenzimi gibi görev yapan suda çözünebilen bir viamindir :
1) asetil CoA karboksilaz,yağ asitlerinin sentezi için gerekli;
2)pruvat karboksilaz,glukoneogenezisteki kritik enzim;
3) metilkrotonil CoA karboksilaz,elzam aminoasitlerden lösinin metabolizmasında önemli;
4) propiyonil CoA karboksilaz,aminoasitler, kolesterol ve tek zincirli yağ aitlerinin metabolizmasında görevli. Dahası DNA replşkasyonu ve transkripsiyonunda histonların biotinilasyonu önemlidir.

Biotin eksikliğine oldukça nadirr rastlanır, çünkü birçok besinin içerisinde bulunur, özellikle yumurta akı, karaciğer ve bira mayasında çok miktarda bulunur . Çiğ yumurta beyazı tüketimi olmadan ve biotin suplemantasyonu olmayan uzun süreli intravenöz beslenmede eksikliğine rastlanabilir. Yumurtanın beyazı avidin içerir ve avidin biortini bağlayarak emilimini azaltır.Antikonvülzan ilaçlar biotin depolarının boşalma riskini artırırken hamilelerde ve sirozda biotin ihtiyacı artarTereddütsüz biotin eksikliği sonucunda glikoz kullanımı bozulur.

43 tip 2 dm hastasında diyabet hastası olmayan kontrol grubuna göre kan biotin düzeyleri belirgin şekilde düşük bulunmuştur ve düşük açlık kan glikozu düzeyleri yüksek kan biotin düzeyleriyle ilişkili bulunmuştur.9 mg/gün biotin suplemanı kullanımından 1 ay sonra , alık kan glikoz düzeyleri ortalama %45 azalmıştır. Ayrıca 7 insüline bağımlı diyabet hastasına 1 hafta boyunca 16 mg/gün biotin suplemanı verilmesi sonucunda kan glukoz düzeylerinde azalma gözlenmiştir.Bazı mekanizmalar biotinin glukoz düşürücü etkisini açıklayabilmektedir. Yağ asit sentezi için gerekli enzim kofaktörü gibi görev yapan biotin yağların sentezinde glikoz kullanımını artırabilir. Biotinin pankreatik ekspresyonu ve hepatik glikokinazı düzenlediği , sonucunda glikojen sentezini artırdığı bulunmuştur. Ayrıca ratlarda yapılan bir çalışmada biotinin ratların pankreasındaki insülin sekresyonunu düzenlediği blunmuştur .

Şu anda, biotin suplementasyonunun insanlarda kan glikoz düzeyleri üzerine atkisini araştıran çalışmalar devam etmektedir.

DM ve Folat

Folat koenzimlerine hem DNA sentezinde hem de homosisteinden metionin sentezinde ihtiyaç duyulmaktdır.Yeterli folat alımı, hamilelik döneminde önemli bir kriterdir.Randomize deneylerin sonuçlarında , hamilelik dönemlerinde kadınlar diyete ek olarak folik asit suplemanı aldıklarında nöral tüp defektlerinde azalmanın %60 tan %100 e çıktığı ispatlanmıştır . Ayrıca bormal folat durumları da diğer doğum defektlerini, kalp defektlerini ve eklemlerdeki malformasyonları önleyebilir, hamilelik döneminde düşük folat alımı ayrıca düşük doğum ağırlıkı ve/veya prematüre bebek riskiyle ilişkili bulunmuştur. Folat eksikliği metionin sentezinin azalmasına ve kalp hastalıkları için risk faktörü olarak bilinen homosistein düzeyinin artmasına neden olabilmektedir. Yapılan 80’den fazla çalışmaya göre kanda homosisteinin orta dereceye yükselmesi bile KVH riskini artırmaktadır. Diğer bir deyişle, plazma homosistein düzeylerinde 1 mikromol/litre azalma bile KVH riskini %10 azaltmaktadır.

Folattan zengin besinleri veya suplemanları tüketilmesiyle folat alımının artmasıyla düşük homosistein düzeyleri ve folattan zengin diyet KVH riskinin azalmasıyla ilişkili bulunmuştur. 10 yıl süresince 1980 Finli erkek üzerinde yapılan çalışmada diyetle en çok folat alan grup ve en az folat alan grup kıyaslandığında, az folat aan grubun KVH rsiki %45 daha yüksek bulunmuştur. Yeşil yapraklı sebzeler, taze sıklımış meyve suları, kurubaklagiller ve zenginleştirilmiş tahıllar folatın zengin kaynaklarıdır.Folatın suplemanla alım formu folik asittir, diğer vitaminlerle kombine şekilde veya tek başına kullanılabilir.
Özetle, genel populasyanda olduğu gibi diyabetik hastalarda da doğum defektlerinde, özellikle diabetik kadınlarda yaygın olarak folat kullanılmaktadır.

Yeni araştırmalar folik asit suplemanlarının diyabetli çocukların kalplerini korumaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.Avusturalya ve Yeni Zelendadaki araştırmacılar, ADA’nın New Orleans daki yıllık toplantısında bu konudaki bulgularını sunmuşlardır.

ADA’ya göre diabetli insanların diyabetli olmayan insanlarla kaşılaştırıldığında kalp hastalığına yakalanma riski 2-4 kat daha fazladır.Diyabetli insanların %65’inden daha fazlası kalp hastalığından ve inmeden ölmektedir. Tip2 diyabetli yetişkinlerde folik asitin endotelyal fonksiyonları geliştirdiği gösterilmektedir. Araştırmacılar ayrıca çocuklar üzerinde de yararlı etkileri olduğunu söylemektedir.

Diyabet ve Vitamin B1( Tiamin)

Diabetik hastalarda kan tiamin seviyeleri düşük olmaya eğilimlidir ve marjinal tiamin eksikliğini gösterir.

Tip 2 diyabetlilere 3 ay boyunca hergün 300 mg tiamin verilerek yapılan bir çalışmanın sonucunda vitamin suplementinin idrarla albumin atım oranını 41% azalttığı görülmüştür. Dahası, mikroalbuminürisi olan hastaların 35%’nin vitamin tedavisinden sonra idrarla albumin atımları normale dönmüştür.
Çalışmanın sonucunda yüksek doz B1vitaminin diyabetik böbrek hastalılarını erken dönemde önleyebileceği kanısına varılmıştır.

Benfotiamin vitamini tiamin vitaminin yağda eriyen türüdür.
Yapılan yeni çalışmalar Benfotiamin vitamini kullanan diyabet hastalarnda komplikasyonların azaldığını göstermiştir.
2008 Ekim ayında Roma’da yapılan Avrupa Diyabet Kongresinde sunulan çalışmalarda benfotiamin vitamininin diyabet hastalarını retinopati ve böbrek hasarından koruduğu bildirilmiştir. Diabetik nöropati veya böbrek hastalıkları tip2 diyabetin yaygın komplikasyonlarıdır.
Diabetologia dergisinde yayınlanan çalışmada benfotiaminin böbrek hastalığından koruduğu saptanmıştır.
Mikroalbuminüri böbrek hastalıklarının erken göstergesidir ve araştırmacılar B1 suplementasyonunun mikroalbuminüri üzerinde etkili olabileceğini gösteren çalışmalara başlamışlardır.
Sonuç olarak;
Yüksek doz B1vitaminin diyabetik böbrek hastalıklarını erken dönemde önleyebileceği kanısına varılmıştır.

Diyabet ve Vitamin B6( Pridoksin)
Vitamin B6 pridoksal 5-fosfat (PLP) formunda, yaklaşık 100 enzimin koenzimi olan suda çözünen bir vitamindir. Bu enzimler glikojen fosforilaz ve nükleik asitlerin sentezi gibi glukojenezis yolunda kataliz reaksiyonlarında görev olan diğer enzimleri içermektedir . Homosistein sisteine dönüşürken B6 vitaminine ve ona bağlı enzimlere ihtiyaç duymaktadır . Düşük B6 alımı veya düşük B6 düzeyi, artmış kan homosistein düzeyi ve artmış KVH riskiyle ilişkili bulunmuştur.Metionini oral yolla aldıktan sonra , B6 suplemantasyonunun kan homsistein düzeylerini düşürmesi üzerinde etkili olduğu görülmüştür .

Yüksek pridoksin tüketiminin kontraseptif alan kadınlarda ve gestasyonel diyabette glukoz toleransını iyileştirdiği ispatlanmıştır . Pridoksin suplementasyonunun diyabetik hastalarda glukoz metabolizması üzerindeki yararları tam olarak açıklanamamıştır . Yapılan başka bir çalışmnada, kandaki B6 vitamin düzeylerinin diyabetik deney hayvanları ve diyabetik hastalarda belirgin şekilde azalmış olduğu gösterilmiştir.
B6 vitamin eksikliği beta hücrelerinde dejeneratif değişikliğe ve anormal glukoz toleransına neden olmaktadır. Pridoksin suplementayonu glukoz toleransını normale çevirir.
Diabetik hastalarda uzun dönem B6 suplementasyonunun retinopatiyi önlediği görülmüştür.

Diyabet ve B12

B12 vitamini diabetik nöropatinin tedavisinde güçlü rol oynayabilir.
B12 vitaminin varlığı sinir hücrelerinin doğru fonksiyonları için önmelidir bundan dolayı supleman olarak alınması sinirsel zararı azaltmaya yardımcı olabilir görüşü vardır.
Diyabet tedavisinde kullanılan metforminin mekanizması tam olarak açıklanmasa da B12 vitamin yetersizliğine neden olduğu bulunmuştur.
Araştırmacılar B12 eksikliği olan 155 diyabet hastası ve metformin aldıktan sonra B12 eksikliği görülmeyen 310 kişilik kontrol grubu üzerinde bir çalışma yapmıştır.
Araştırmanın sonucunda kilo ve yaşla birlikte B12 eksikliğininde DM riskini artırdığı sonucuna varmışlardır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Diyabet- Diğer Vitaminler İlişkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Dyt.Merve TIĞLI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Dyt.Merve TIĞLI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     6 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Merve TIĞLI Fotoğraf
Uzm.Dyt.Merve TIĞLI
Ankara
Uzman Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi149 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Dyt.Merve TIĞLI'nın Makaleleri
► Diyabet ve Posa İlişkisi Dyt.Duygu BİLGİN
► Vitaminler Dyt.Funda GÖÇER TUZGÖL
► Kış Meyveleri ve Vitaminler Dyt.Gülhan KOCA
► Vitaminler ve Mineraller Dyt.Canan DOĞAN
► Oksidan Stres ve Antioksidan Vitaminler Dyt.Güneş AKYIL AYNACI
► Zayıflığın Diğer Yüzü Dyt.Beste ALİMERT
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Diyabet- Diğer Vitaminler İlişkisi' başlığıyla benzeşen toplam 73 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Dondurma Mart 2016
► Kışın Kilo Almayın Aralık 2014
► Harika Besin:Kinoa Mayıs 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:34
Top