2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Korku Eşittir Endişemidir?
MAKALE #3046 © Yazan Psk.Seçil YAVUZ | Yayın Mayıs 2009 | 7,322 Okuyucu
KORKU EŞİTTİR ENDİŞE MİDİR?
Endişe ile Başa Çıkarken Kullanılan Savunma Mekanizmaları.

Korkunun yada endişenin ne olduğuna ilişkin en kabul gören tanım yaşamın devamı ve korunması için var olan yaşamsal bir içgüdü olduğu yönündeki tanımdır. İnsanın tehlike olarak algıladığı durumlarda, bu uyarılmışlık hali ile gelişen bir tepki türüdür. Çarpıntı, soluk alıp vermede hızlanma, terleme, ağız, boğaz kuruluğu, idrara çıkma ihtiyacı gibi fizyolojik belirtilerin yanı sıra, psikolojik yapımızda da kişiliğimizle ilişkili olarak bazı korkuyla başa çıkma mekanizmaları ortaya çıkar.

Başlangıçta kolay ve anlaşılabilir bir tanımmış gibi görünmekle beraber, bazı kafa karıştırabilecek ayrıntılardan bahsetmeden tam bir tanım yapmak zordur.
Tehlike denildiğinde, daima dışarıdan bakıldığında herkesin aynı şekilde algılayacağı durumlar olduğunu varsaymak çok kolaycı bir açıklama olur. Yaş, cinsiyet, eğitim durumu, gibi daha tanımlanabilir faktörlerin yanı sıra, daha muğlak sayılabilecek geçmiş yaşam deneyimleride tehlike algısı üzerinde etkilidir. Dış dünyadan gelen fiziksel bir tehlike için bile

yüklenen anlama bağlı olarak farklı şeyler söylemek mümkündür. Bir deprem felaketinden sağ olarak kurtulan bir kişi için bu deneyime bağlı olarak, caddeden geçen bir aracın neden olduğu titreşim tehlike olarak algılanabilirken, başka birisi için hiçbir anlam ifade etmeyebilir.

Yada vahşi bir hayvan saldırısı dünyanın neresine gidersek gidelim, insanlar tarafından tehlike olarak algılanabilmesi, durumun ne kadar değişken olduğunu göstermektedir.
Dış dünyadan maruz kaldığımız fiziksel uyaranları adlandırmak, anlam yüklemek bazı durumlarda güç olabiliyorken, fiziksel olmayan uyaranları adlandırmak çok daha zor olabilmektedir. Maruz kaldığımız sosyal yada psikolojik uyaranların gerçekten tehlikeli olup olmadığına karar verirken objektif olmak çok daha zor olmaktadır. Maruz kaldığımız uyaran, gerçekten tehlike olarak algılanmasını gerektirecek bir içeriğe sahipmidir.Yoksa bu durum tamamiyle bizim uyarana ilişkin aktarımlarımız (uyarana yüklediğimiz özel anlam,ki bu anlam, bazen gerçekle ilişkili olmakla beraber, bazı durumlarda gerçekten tamamiyle ilişkisiz olabilmektedir.) sonucunda oluşturduğumuz bir ölçüde sanal denebilecek bir durumdur.İnsan özne olduğuna göre öznenin algıları doğal olarak öznel olacaktır. Özneden nesnel olmasını beklemek ne ölçüde gerçekçi bir tutumdur. Ancak her şeye rağmen bizim algılarımızla nesnel gerçekler arasındaki açı ne kadar büyük olursa dünya ile aramızdaki duvar o kadar yükselir.

Peki buraya kadar eş anlamlıymış gibi birbirinin yerine kullandığımız endişe ve korku gerçekten aynı duruma mı işaret etmektedir. Daha önce otomobil kazası geçirmiş bir kişinin trafikte yaşadığı korkuyla bir karıncanın ona yaklaşması yada burnunda çıkan sivilcenin onu çok çirkin gösterdiğini düşünmesi nedeniyle yaşadığı korkuyu aynı kelimelerle mi tanımlamalıyız.Geldiğimiz bu noktada bazı kriterlerle hareket etme gerekliliği doğmaktadır.

Korkuda maruz kalınan uyaranla, kişinin hissettiği uyarılmışlık hali tutarlılık göstermelidir. Yani tehlike ne ölçüde büyükse hissedilen gerginlik o kadar şiddetli olacaktır, işte bu durum korkuya uyuyor gibi görünmektedir.Endişe durumunda ise kişinin korkusu daha çok, uyarana yüklenen özel anlamalarla ilgilidir. Uyaranın şiddetinin yada dış dünyanın uyarana yüklediği anlamın kaygı düzeyini belirlemede direk işlevi yoktur. Kişiye sorarsak acısıyla uyaranın şiddeti uyumludur çünkü, uyarana kendi penceresinden bakmaktadır. Uyaranı olduğundan çek daha acı verici bulmaktadır. Uyarana yüklediği anlamla uyaranın taşıdığı potansiyel anlam uyumlu değildir.Kişi beklenenden çok daha fazla uyarılmışlık ve tehlike algılamaktadır. Dolayısıyla olağanın üzerinde hissedilen bu uyarılmışlık korkudan çok endişeye uymaktadır.

Bu tanımda endişe için uygun bir tanımmış gibi görünmekle beraber bazı zayıflıklar taşımaktadır.Bir uyaranın karşısında ne kadar uyarılmışlık hissetmemiz gerektiğini belirleyen şey nedir.? Farklı kültürel yada sosyal değerlere sahip toplumlar uyaranlara aynı anlamlarımı yüklemektedir. Bir kültür için saçma kabul edilecek bir endişe kaynağı, başka bir kültürde çok anlamlı bir korku kaynağı olabilmektedir.Bu durumda korku yada endişe kaynakları ve bunlara gösterilen tepkinin olağan, orantılı yada tutarlı olarak kabul edilip edilmeyeceğinin yaşanılan toplumun sosyal ve kültürel öğelerinden oldukça etkilendiğini söylemek doğru olacaktır . Örneğin bizim kültürümüzde kabul gören mistik öğeler nedeniyle, kendisine büyü yapıldığını, büyünün kendisini kontrol ettiği endişesi taşıyan birisinin, bu korkusunu anlamak mümkündür. Batı toplumlarında bu tür mistik öğeler kabul görmediğinden, bu endişe kaynağı anlamsız, yaşanan durumla tutarsız ve abartılı olarak nitelenebilmektedir.

Bazen maruz kaldığımız uyaranlar direkt olarak dış dünyadan gelen fizik uyaranlar değildir. Tamamıyla iç dünyamızdan gelen bir uyaran tehlikeli bulunup, korku yada anksiyete dediğimiz duruma yol açabilmektedir. Böyle bir durumda o uyarılma ile kişi kendi içinde mücadele etmeye başlar. Bu mücadele, o kadar şiddetli olmaktadır ki, kişi duygusunun verdiği şiddetli acı nedeniyle bu duyguyla yüzleşmektense, tamamıyla bastırabilmekte, yok saymaktadır. Bilinç düzeyinde böyle durumlarda, hiçbir endişe belirtisi tanımlanmamaktadır, yani kişi duyguya yabancılaşma dediğimiz şeyi yaşamaktadır. Ancak endişeyle başa çıkmak için sadece bastırma yani yabancılaşma yeterli olmamakta, kişi yansıtma dediğimiz ek bir savunma daha geliştirmektedir. Yansıtma adını taşıyan bu savunma mekanizması da kişinin bu duyguya ve kaynağına yabancılaşması ile sonuçlanmaktadır. Kocasını aldatacağı korkusu taşıyan bir kadının, kocası tarafından aldatılacağı endişesi ardından da duyduğu endişeye mantıksal bir kılıf bulmaya çalışırken aynı zamanda sorumluluktan ve suçluluk duygusundan kurtulmasında olduğu gibi. Böyle durumlarda da sözümüz ona koruyucu duvarlar, kişiyle duygulanımları arasında yükselmekte ve kişiyi kendi tehlikeli duygularından korumaktadır ancak bu durum kendine yabancılaşma bedeline mal olmaktadır. Görünürde kişi başarıya ulaşmıştır çünkü endişe, şiddetiyle orantılı olarak dayanılmaz acılar yaşatabilmektedir. Neye mal olursa olsun savaşılmalıdır.

Rasyonalizasyon: Anksiyete ile baş etmeye çalışırken kullandığımız savunma mekanizmalarından biriside rasyonalizasyon yani mantıksallaştırma. Konuya bir örnekle başlayacak olursak; Kızım ilk defa evden tek başına dışarı çıktı endişeliyim çünkü dünya güvenilmez bir yer, kaçırılabilir, otomobil çarpabilir vs. Eğer bu annenin duyduğu korku risklerle orantılı ve kabul edilebilir şiddette ise bu durum kabul edilebilir sınırlar içerisindedir. Ancak olası riskleri aşan bir yoğunluktaysa artık korku değil endişedir. Bu mantıksallaşma mekanizması görüldüğü gibi oldukça işlevseldir. Kişiyi duygusunun gerçek nedenini arama ve sorumluluk alma riskinden kurtarmakta ve gerçekle yüz yüze gelmeyi engellemektedir. Peki kişi neden bu kadar dolambaçlı yollara girmekte, duygusuyla, endişesiyle yüzleşememektedir. Çoğunlukla kişinin bu yönünün değişmez olduğuna ilişkin inancı bu sonucu doğurmaktadır. Bir taraftan da yolunda gitmeyen bir şeyler oldu endişesiyle durumunu normalleştirmesini sağlamaktadır. Endişeliyim çünkü… eğer endişesini açıklayacak mantıklı bir yaklaşım geliştiremezse, kendisiyle ilgili bazı şeyleri gözden geçirmesi kaçınılmaz olacaktır. En çok değiştirme gücüne sahip olduğumuz şey kendimiz olduğu halde kişi değiştirilmesi gereken şey dış dünyaymış gibi davranmaktadır, şartları, durumları kontrol ederse kaygısını da kontrol edebileceğini düşünmektedir. Kulağa ilk etapta mantıklıymış gibi gelen bu savunma, obsesif kişiliğin varsayımlarından birisidir ve olayların kontrolden çıkma ihtimali hep kabul edilmesi gereken bir risk olduğundan obsesif kişilikte depresyona yatkınlığı da beraberinde getiren etmenlerden biridir. Özetlemek gerekirse kişi endişesi için mantıklı senaryolar yazmakta ve oynamaktadır. Bu sayede endişesinden mantıklı bir korku doğurmayı başarmaktadır. Bu senaryoların her durumda bilinç düzeyinde olamadığını söylemek faydalı olacaktır.

İnkar etme: Endişeyle baş etme yollarından biriside inkar etmedir. Kişi bir endişe anında vücudunda meydana gelen fizyolojik belirtileri yaşamaktadır, örneğin çarpıntı, terleme ,soluk alıp vermede hızlanma, titreme ,sık idrara çıkma ayrıca bazı psikolojik belirtilerde bu duruma eşlik etmektedir. Örneğin huzursuzluk, kötü bir şey olacak, işler ters gidecek düşüncesi. Bu belirtiler korku anında ortaya çıkan belirtiler olduğunda ve kişi korktuğunu fark ettiğinde anlamlıdır, aralarında ilişki kurulabilir. Kişi endişeliyse ve bu durumu inkar ettiği için farkında değilse ancak otobüse bindiğinde midesinin bulandığını, bazı ortamlarda aşırı terlediğini söylemektedir. Sorulduğunda bu belirtilerin fiziksel bir uyaran olmadan ortaya çıktığını ifade etmektedir. Bu durum bilinç dışı bir inkardır. Kişi endişeyi bilinçli olarak ta inkar edebilir. Korktuğunu fark edip korkmuyormuş gibi davranmak, korktuğu şeyin üzerine gitmek gibi, bu tutumun normale yakın olduğu söylenebilir. Karanlıktan korkan birisinin karanlık yerlere ışık yakmadan girip çıkarak kendisini alıştırmaya çalışması, ürkek birisinin bu durumla başa çıkmak için kendisine saldırılacağı endişesiyle saldırganca davranması gibi. Bu son tutum dışardan bakanlar için saldırganca bir tutum olarak değerlendirilse de temelde ürkeklikle başa çıkmak için başvurulan bir savunmadır.

Uyuşturma; Endişeden kurtulmak için izlenen diğer bir yolda kişinin kendisini uyuşturmasıdır.Bu bazen psikoaktif bir madde yoluyla, bazen aşırı bir aktivite içine girerek örneğin,yalnızlık korkusuyla kalabalık bir sosyal ortamda bulunmayı tercih etme, işine işkolik derecesinde bağımlı olma, yada aşırı derecede uyuma gereksinimi içinde olma hatta cinsel faaliyetleride haz alma aracı olarak değil de sadece endişeden kaçınma aracı olarak görme şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Ne yazık ki cinsel içerikli eylemde bulunma sonrasında tekrar endişeyle baş başa kalma söz konusu olmaktadır.

Ket vurma; Başka bir deyişle kaçınma; Endişeden kaçınmada kullanılan diğer bir yolsa, kişinin endişeye yol açacak bütün düşünce duygu ve aktivitelerden uzak durmasıdır, bu tutuma kaçınma davranışı demek doğru olacaktır. Kişi kaçınma davranışının farkında olabileceği gibi tamamıyla bilinç dışı bir mekanizma ile de kaçınma gerçekleşebilir. Karanlıktan korkan birisinin karanlık yerlerde bulunmaktan kaçınması, farkında olunarak gerçekleştirilen kaçınmaya uygun bir örnektir.
Çalışsa dahi başarılı olamayacağını düşünen bir öğrencinin, çalışma davranışından kaçınması yada derse oturmayı sürüncemede bırakması, başarısızlık endişesinin farkına dahi varılmadan etkili olduğu bir kaçınma süreci yaşanmasına örnektir. Kaçınma davranışının geldiği son nokta görüldüğü gibi, bilinçten tamamıyla bağımsız bir işleyişle tam olarak otonomi kazanmasıdır.
Bu durum ket vurma olarak tanımlanmaktadır. Ket vurmada bilinç düzeyinde hiçbir
endişe belirtisi yoktur. Kişinin belirli bazı işleri yapma, hissetme, düşünme yetersizliğidir, bu sayede kişi kendini o faaliyetin sebep olacağı endişeden korumaktadır. Düşünceleri bir noktada yoğunlaştıramama, cinsel alanda iktidarsızlık, insanlarla ilişki kuramama gibi alanlardaki ket vurmalara sıklıkla rastlanmaktadır. Ket vurmanın varlığını tespit etmek zorluklara rağmen mümkündür. Bir alana ilişkin ket vurmamız olduğunu kabul etmemiz için önce o alana ilişkin isteğimizi fark etmek gerekir. Her hangi bir konuda hissedilen endişe, kişinin o konuya ilişkin performansını olumsuz yönde etkileyeceğinden, performansı düşecek, sahip olduğu potansiyelle karşılaştırıldığında asla gerçek potansiyelini yansıtacağı bir performans sergileyemeyecektir. Kişinin o alana ilişkin istekliliğini azaltacak, faaliyet başlamadan yorgunluk hissedecek, beklide hiç başlamayacaktır, çoğu zamanda o alana ilişkin çalışmak istediğini, sevdiğini fark etmeyecektir. Endişesi sevdiği alanla ilgili çalışmaktan zevk almasını engelleyecek, zevkin yerini endişe ve onun sebep olduğu bir keyifsizlik alacaktır.
Görüldüğü üzere endişeyle başa çıkmada kullanılan savunma mekanizmaları şiddeti ve farklılığı nedeniyle, çoğu kez çoğu kimse taşıdığı endişeden habersizce yaşamını sürdürmektedir. Endişenin farkında olup kendisini kısıtlamasına izin vermemek için kendisi endişeyi sınırlamaya onunla işlevsel biçimde başa çıkmaya çalışanların yanı sıra, kullandıkları savunma mekanizmasının şiddeti nedeniyle bilinç düzeyinde hiçbir endişe belirtisi göstermeden, rahat bir kişiliğe sahipmiş gibi görünen çek kimse bulunmaktadır. Ancak onlarda yaşama ilişkin birçok alandan geri çekilerek kendilerini anksiyeteden koruyormuş gibi görünseler de ne yazık ki bu isteksizlik ve rahat görünümlerinin arkasında yaşamda üretmeye ilişkin faaliyetlerden kaçınma, zevk alamama, potansiyellerini sergileyememe ve en önemlisi gerçek kendilerine yabancılaşma yoluyla çok ciddi bedel ödemek zorunda kalmaktadırlar
Kişinin kendisini ve dünyayı keşfederek, uyumlu, doyum düzeyi yüksek bir yaşam sürebilmesi, anksiyete ile mücadele ederken işlevsel başa çıkma mekanizmaları kullanması ile oldukça ilgilidir.Bu tür işlevsel donanıma sahip olmayan kişilere uygulanacak bireysel terapilerle anksiyeteleriyle yüzleştirilmeleri ve ardından bu başa çıkma becerilerinin kazandırılması mümkün olabilmektedir..

Psikolog Seçil YAVUZ
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Korku Eşittir Endişemidir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Seçil YAVUZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Seçil YAVUZ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Seçil YAVUZ Fotoğraf
Psk.Seçil YAVUZ
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
Bireysel Danışman-Aile Danışmanı-Hipnoterapist_ Yaşam Koçu
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi55 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Seçil YAVUZ'un Makaleleri
► Korku Ama Korku Değil:Fobiler Psk.Dnş.Kemal TUNCER
► İyi İletişim Eşittir İyi İlişki Psk.Dnş.Kemal TUNCER
► İyi İletişim Eşittir İyi İlişki Psk.Dnş.Kemal TUNCER
► Korku Psk.Ziya ÜNLÜTÜRK
► Kaygı ve Korku Psk.Fırat TURAN
► Korku Hakkında Her Şey Psk.Ebru YEREBAKAN
► Çocuklarda Korku Psk.Gonca RASLAYAN
► Korku ve Fobi Psk.Alican KAYA
► Çocukta Korku Psk.Arzu GÜNEŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Korku Eşittir Endişemidir?' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:23
Top