2007'den Bugüne 92,774 Tavsiye, 28,308 Uzman ve 20,057 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Toplumsal Cinsiyet
MAKALE #3544 © Yazan Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ | Yayın Eylül 2009 | 28,815 Okuyucu
TOPLUMSAL CİNSİYET

Dünya’da bulunan tüm varlıklar için en belirgin ayrımlardan biridir, cinsiyet. Bu ayrım –yani dişil-eril ayrımı- biyolojik bir ayrımdır ve tüm varlıkların soyunun devamında rol oynar. Biyolojik ayrım ve bunun soyun devamındaki rolü insanlarda zaman içerisinde anlam kaymasına uğramıştır. İnsanoğlunun sosyal/toplumsal bir varlık oluşu ve gelişimsel yaşantısı ‘zaman’ın katkısını dile getirir ki, bu doğrultuda cinsiyet(sex) gerçek anlamından/işlevinden kaymış ve toplumsal bir anlam ifade eder olmuştur. Ve diğer bir kavram olan toplumsal cinsiyet(gender) karıştırılmıştır.

Son yıllardaki bu konuyla ilgili çalışmalarla birlikte cinsiyet(sex) ve toplumsal cinsiyet (gender) terimlerinde kullanım karışıklığı ortaya çıkmıştır. Bu iki terim arasındaki karışıklık kadın-erkek ayrımının biyolojik anlamının göz ardı edilmesi ve toplumsal anlamının onun yerine kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu doğrultuda da terimlerdeki karışıklık, kadın ve erkek arasındaki farklılığın biyolojik ve sosyokültürel yönlerinin birbirinden ayrışmasındaki zorluktan ileri geldiği görülmektedir. Kadın ve erkek arasında sadece biyolojik bir farklılık vardır. Ve bunun sonucu olarak da üremede farklı görevleri vardır. İşte sorun burada ortaya çıkıyor. Kadın ve erkek arasındaki bu farklılık algılamada/tanımlamada yüzyıllar içerisinde boyut değiştirmiş ve gerçek olmayan bir farklılığa bürünmüştür. Yani bu farklılık sosyal/toplumsal açıdan bir farklılıktır. Ve fakat gerçek olmayan bu toplumsal farklılık gerçek biyolojik farklılığa atfedilmiştir. Ve sonraları, kadın ve erkek arasındaki algılanan farklılığın toplumsal yönünün vurgusu arttıkça ‘cinsiyet(sex)’ ve ‘toplumsal cinsiyet(gender)’ kavramlarının da ayrımı belirginleşmiştir. Her ne kadar bu iki terim ayrı ayrı kullanılsa da cinsiyete yüklenen anlamların biyolojik ve sosyokültürel yönünün iç içeliğinden dolayı birbirinin yerine kullanıldığı görülmektedir.
Bu iki terimi tanımlamak gerekirse;

“Cinsiyet(sex) terimi, kadın ya da erkek olmanın biyolojik yönünü ifade etmektedir ve biyolojik bir yapıya karşılık gelmektedir…… Toplumsal cinsiyet(gender) terimi de, kadın ya da erkek olmaya toplumun ve kültürün yüklediği anlamları ve beklentileri ifade etmektedir; kültürel bir yapıyı karşılamaktadır”(Deux, 1985; Franzoi, 1996;Lips, 2001;Unger ve Crawford,1998; aktaran Dökmen, 2006).

Bu terimlerin ayrımını daha iyi anlayabilmek için bunların farklılıklarına bir göz atmak gerekir. Kadının ve erkeğin kromozom farklılıkları ve buna bağlı olarak cinsiyet organlarındaki farklılıklar, hormonal farklılıklar, üreme fonksiyonlarındaki farklılıklar cinsi-yete bağlı gerçek farklılıklardır(Dökmen, 2006).

Toplumsallaşma sürecinde erkek ve kız çocuklarının öğrendikleri, kültürün cinsiyetlerine “uygun” bulduğu duygu, tutum, davranış ve roller arasındaki farklılıklar ise toplumsal cinsiyet farklılıklarıdır ve gerçek olmayan farklılıklardır(Dökmen, 2006).

Kadına ve erkeğe ait gözüken bütün özellikler –biyolojik özellikler dışında- aslında toplumun cinsiyetlere atfettiği, dayattığı yapay ve kalıp yargılı özelliklerdir. Ayrıca toplumun kadına ve erkeğe dayattığı özelliklerin yanında toplumun kadın ve erkekten yapmasını beklediği sosyal rollerde vardır ki, bunlar da toplumsal cinsiyet rolleridir. Kadın ve erkekte bu beklentiler ve kalıplar doğrultusunda davranış ve kişilik özellikleri sergilerler. Buradaki beklentiler toplumlarda, kültürlerde yüzyıllardır kadın ve erkek üzerinde oluşagelmiş kalıp yargılardır.

Cinsiyetler arası farklılıkları ve toplumsal cinsiyetin kazanımıyla ilgili çeşitli kuramlara başvurulmuştur.

Psikanalitik Kuram

“Freud’un toplumsal cinsiyetin oluşmasına ilişkin kuramı, libido kavramlaştırmasına dayanır. Libido, biyolojik ve toplumsal cinsiyeti organize eden, biyolojik temeli olan cinsel enerjidir. Freud, libidoyu erkek cinsel organını merkeze alarak(phallocentric) açıklamaktadır.”(Dökmen, 2006).
Toplumsal cinsiyet kazanımına ilişkin olarak üç dönem vardır(Fast, 1993;aktaran Dökmen, 2006):
-çocukların cinsiyetler arasındaki farklılıkların farkında olmadıkları dönem
-farklılıkları anlamaya başladıkları dönem
-ve ödipal dönem
Bu dönemleri çok genel bir şekilde ele alırsak: birinci dönemde erkek ve kız çocuklarında cinsiyetleri erkektir ve toplumsal cinsiyetleri erkeksidir. İkinci dönemde, erkeklik burada da merkezdedir.çünkü çocukların anlayışına göre, cinsiyet farkı penise sahip olma olmama sorunudur. Üçüncü dönemde, yani ödipal dönemde, erkek çocuğun burada babayla özdeşleşimi ‘zorunluluk’ tan (kastrasyon korkusundan) gerçekleşir. Kız çocuklarının anneleriyle özdeşleşiminde böyle bir zorunluluk yoktur. Ve bu da erkek çocukların kız çocuklarına oranla süperegolarının daha çok geliştiğini göstermektedir(Fast, 1993;Freud, 1965/1969;Golombok ve Fivush,1996;aktrn Dökmen, 2006).
Biyolojik Açıklamalar

Beynin yapısını temel alan biyolojik açıklamalar kadın ve erkeğin beyin yapılarının farklı olduğunu ve bununda bilişsel işlevlerde farklılaşmaya yol açtığını ileri sürmektedir(Dökmen, 2006).

Buna eleştiri olarak, beyin hemisferlerinin farklı özelleşmesinin sebebi olarak kız ve erkek çocuklarından farklı performans beklentilerinin olması gösterilebilir.
Carli(1997)’ye göre, fiziksel gelişimin farklılığının kız ve erkek çocuklara çevrenin farklı muamelede bulunmasından ileri geldiğini ve dolayısıyla farklı kişilik özellikleri kazandıklarını ileri sürerek toplumsallaşma farklılığının önemini vurgulamaktadır(Dökmen, 2006).

Hormonlarla ilgili açıklamalarda var. Androjen hormonuyla ilgili problemi olan kız çocuklarıyla yapılan incelemelerde cinsiyet hormonu ile davranış arasında bir ilişki olduğu gözükmektedir. Fakat veriler, çocukların problemlerini bilen ana-babaların gözlemlerinden elde edildiği ve bu yüzden ana-babaların oluşan beklentileri doğrultusunda sonuçlar üzerinde etkisi olabileceğinden bu çalışma da yöntemsel eleştirilere uğramıştır(Dökmen, 2006).

Sosyobiyolojik Kuram(Evrim Psikolojisi)

Sosyobiyolojik yaklaşım yüzbinlerce yıllık evrimsel süreci ve genetik değişimi cinsiyet farklılıklarının açıklaması için temel almaktadır(Dökmen, 2006).
Sosyobiyoloji, sosyal davranışın biyolojik süreçlerden ve genetik faktörlerden etkilendiğini ileri sürer. Ve bu görüş, toplumsal cinsiyet rollerinde insanoğlunun kendi genlerinin ve genetik özelliklerini gelecek kuşaklara taşıması amacıyla ortaya çıktığını ileri sürer(Dökmen, 2006).

Sosyal Öğrenme Kuramı

Bu kuram başka insanların davranışlarının gözlenmesi, pekiştirme ve ceza uygulamaları ve taklit aracılığıyla cinsiyet farklılıklarının şekillendiğini ileri sürmektedir(Dökmen, 2006).
Mischel ve Bandura’ ya göre, çocuklar cinsiyetlerine uygun davranışlarda bulunmaları için uygulanan ödül ve ceza uygulamaları sonucunda cinsiyet rolü davranışlarını öğrenebilmektedirler. Bu sosyal geri bildirim, çocuklara hangi davranışların gelecekte ödül ya da ceza alabileceğine ilişkin bilgi sağlar ve bu ödül ve cezalar çocuğun gelecekteki davranışlarını şekillendirir(Dökmen, 2006).
Sosyal Bilişsel Kuram

Bussey ve Bandura tarafından cinsiyet gelişimi ve farklılaşmasını açıklamak üzere uyarlanan sosyal bilişsel, evrimsel faktörlerin etkisini yadsımamakta, ancak sosyal davranışın evrimleşen biyolojinin bir ürünü olması gibi tek yönlü bir evrimi kabul etmemektedir(Bussey ve Bandura, 1999;aktrn Dökmen, 2006).

İnsan evrimi, vücut yapısını ve biyolojik kapasiteyi belirlemiştir, ancak davranışları dikte etmemiştir(Dökmen, 2006).

Bu kuram, toplumsal cinsiyetin gelişimini üçlü karşılıklı nedensellikle açıklamaktadır. Bunlar, kişisel faktörler(bilişsel, duygusal ve biyolojik olaylar, cinsiyet bağlantılı kavram- laştırmalar, davranışsal ve yargısal standartlar ve benlik düzenleyici etkiler), davranış örüntüleri(cinsiyetle bağlantılı etkinlik örüntüleri) ve çevresel olaylar(günlük yaşamda karşılaşılan geniş bir sosyal etkiler ağı)dır ve karşılıklı bir etkileşim içindedirler(Dökmen, 2006).

Bilişsel Gelişim Kuramı

Bilişsel yaklaşımı benimseyenlere göre çocuk, sosyalleşmesine aktif olarak katılır ve kendi cinsiyet rolünü biçimlendirmeden sorumludur; buna ‘kendini sosyalleştirme’ denmektedir(Dökmen, 2006).

Kendini sosyalleştirme yaklaşımını vurgulayan Kohlberg’ e göre, çocuklar bilişsel ola- rak olgunlaştıklarında kendilerini kadın ya da erkek olarak kategorileştirirler ve bu cinsel kimlikle, bu kategoriye uygun olduğunu düşündükleri şekilde davranmaya çalışırlar(Dökmen, 2006).

Bilişsel yaklaşımın temel sayıltısına göre, insanların bilişsel tutarlılığa ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaç doğrultusunda çocuklar nasıl en uygun erkek ya da kız olunduğunu bulmaya çalışır(Dökmen, 2006).

Toplumsal Cinsiyet Şeması Kuramı

Bu kuramı Sandra Lipsitz Bem ileri sürmüştür ve sosyal öğrenme ve bilişsel gelişim kuramlarının temel görüşlerini birleştirmektedir(Dökmen, 2006).

Şema, bireyin algılarını organize eden ve yönlendiren bir çağrışımlar ağıdır. Bir şema, gelen bilgiyi şema ile ilişkili terimlerle araştırmaya ve özümsemeye hazır oluşu sağlar. Bu hazır oluş sayesinde bireyler, şemaya uygun bilgiyi hemen kodlayabilirler, örgütleyebilirler ve farklı yargılarda bulunabilirler. Bir bilgiyi toplumsal cinsiyet şemasına göre işleme ise özel- likleri ve davranışları ‘kadınsı’ ve ‘erkeksi’ kategorilerine ayırmaya yol açar(Dökmen, 2006).

Cinsiyetleri tipleştirme/ayrıştırma sürecinde çocuk, gelen bilgileri cinsiyet şemasına göre algılar, kodlar ve örgütler. Ve çocuk, şematik seçiciliği kendine uygulamayı, insan kişili- ği içinden sadece kendine uygun olanları kendilik kavramına dahil etmeyi öğrenir(Dökmen, 2006).

Cinsiyetleri ayrıştırmanın çocuğun kendilik bilgisi de dahil tüm bilgiyi kültürün kadın- lık ve erkeklik tanımlarına göre kodlamaya ve organize etmeye hazır oluşundan kaynaklandı- ğını kabul eder ki bu bakımdan bilişsel gelişim kuramına, cinsiyet şeması temelinde bilgi işle- menin toplumun cinsiyet ayrımcısı uygulamalarından da kaynaklandığını ileri sürer ki bu ba- kımdan da sosyal öğrenme kuramına benzer(Dökmen, 2006).

Bem’in Cinsiyet Rolü Envanteri


Bem(1974), kadınsılığı ve erkeksiliği birbirinden bağımsız iki boyut olarak benim- seyen bir ölçek geliştirmiştir ve bu ölçekte birey her iki boyutta da yer alabilmekteydi(Dökmen, 2006). Bu ölçekte kadınsılık ve erkeksiliğe ek olarak iki cinsiyet rolü daha vardır: androjen(androgynous) ve belirsiz-farklılaşmamış(undifferentiated)(Dökmen, 2006).
Androjen kavramı, geleneksel kadınsı ve erkeksi kategorilerine bir karşı çıkışın ve in- sanların hem kadınsı hem de erkeksi olabileceklerinin ifadesidir(Bem, 1993;aktrn Dökmen, 2006).

Toplumsal Cinsiyet Şemasıyla Bilgi İşleme Kuramı

Bu kuram, Martin ve Halverson(1981) ve Martin(1991, 1993) tarafından önerilmiş ve geliştirilmiştir. Kuram, çocuğun cinsiyetiyle ilgili bilgilerin işlenmesine aktif olarak katıldığı- nı ileri sürer(Dökmen, 2006). Burada şema, her cinsiyete uygun bulunan davranış ve özellik- lerle ilgili organize bilgiyi içermekte ve çevrenin yorumlanmasında ve uygun davranış biçimi- nin seçilmesinde temel alınmaktadır(Dökmen, 2006).
İki tip şema vardır:

Genel cinsiyet şemasında kadın ve erkeğin birbirlerinden farklı olduğuna ilişkin kalıp- yargılar bulunur; her cinsiyetle ilişkili bulunan özelliklerle ilgili listeler vardır. Kendi cinsiyeti şeması da kendi cinsiyetine geleneksel olarak uygun bulunan davranışları ve bunlarla ilgili ayrıntılı eylem planlarını içerir(Dökmen, 2006).

Cinsiyet şemaları, bilgiye temel oluşturur, dikkati ve davranışı yönetirler(Dökmen, 2006).

Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargısının Ögeleri Modeli

Martin ve arkadaşları(1990), toplumsal cinsiyet şemasıyla bilgi işleme kuramına daya- narak bu modeli önermişlerdir. Bu model, çocukların kalıpyargılı bilgileri nasıl kullan- dıklarını daha iyi anlamaya yönelmiştir. Cinsiyetle ilgili özellikler, rol davranışları, meslekler, kişilik özellikleri, fiziksel görünüm gibi ögelere göre organize edilmekte ve iki ana boyutta ele alın- maktadır: kadınsı özellikler ve erkeksi özellikler. Bütün bu özellikler cinsiyet kalıpyargıları temelinde birbiriyle bağlantılıdır ve birbirini çağrıştırmaktadır(Dökmen, 2006).

Sosyal Rol Kuramı

Sosyal rol, toplum tarafından tanımlanan, bir sosyal kategorideki bireylerin hepsinden beklenen, öğrenilmiş tepkilerdir(Dökmen, 2006). Toplumlar, kadınlar ve erkeklerden belirli ve farklı sosyal rolleri ve davranışları göstermelerini beklerler. Bu beklentiler doğrultusunda kadın ve erkek kalıplaşmış davranış örüntüleri sergilerler.“Eğer bir grup insan her zaman belli bir etkinlikte bulunurken gözleniyorsa o inanların o etkinlik için gereken yetenekleri ve kişilik özelliklerini taşıdıklarına inanılır”(Dökmen, 2006).

Benlik Sunuşu Kuramı

Deux ve Major(1987), kuramın toplumsal cinsiyetle ilgili davranışların kazanılışıyla değil gösterilişiyle ilgili olduğunu belirtmektedirler(Dökmen, 2006). Model, cinsiyetle bağ- lantılı sosyal davranışların pek çok faktörden etkilendiğini, çok esnek olduğunu vurgulamaktadır. Davranışlar, büyük ölçüde kişisel tercihlerin, başkalarının davranışlarının ve bağlamın bir işlevi olarak değişebilmektedir(Dökmen, 2006).
Deux ve Major, toplumsal cinsiyetle ilişkili davranışların görüleceği sosyal etki-leşimlerdeki üç önemli duruma dikkati çekmektedirler:
1. Algılayanın inançları ve kişisel amaçları aktörün davranışını biçimlendirmede algılayanı yönlendirmektedir.
2. Aktör, kendi benlik kavramını doğrulayacak şekilde gelen bilgiyi işler ve çevresi ile davranışlarını yapılandırır.
3. Durumsal ipuçları:davranışın sosyal olarak beğenilirliği, algılayanın ya da aktörün beklentilerinin güçlü ya da kesin olması, ortamın davranışın ne olacağını belirlemiş ya da sınırlamış olması, bireylerin gelecekte etkileşimde bulunma ihtimali vb.leri de cinsiyetle ilgili davranışların gösterilişini etkilemektedir. Bu üç durum karşılıklı etkileşim içindedir ve cinsiyetle ilgili davranışı biçimlendirir(Dökmen, 2006).

Çok Faktörlü Toplumsal Cinsiyet Kimliği Kuramı

Toplumsal cinsiyet özelliklerini tek ya da iki faktörle açıklanamayacağını belirten Spence(1993), bu kuramı önermiştir(Dökmen, 2006).
Toplumsal cinsiyetle ilişkili fenomenler, dört önemli boyuta ayrılabilir: 1. toplumsal cinsiyet kimliği ya da benlik kavramı(kişinin temel kadınsılık ve erkeksilik duyumu), 2. araç- sal ve dışavurumcu kişilik özellikleri(kalıpyargılı özellikler), 3.toplumsal cinsiyetle ilişkili ilgiler, rol davranışları ve tutumlar, 4. cinsel yönelim(Dökmen, 2006).
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Toplumsal Cinsiyet" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     7 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ Fotoğraf
Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi119 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'nün Makaleleri
► Toplumsal Cinsiyet Rolleri Psk.Aydın Deniz YÜCE
► Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Psk.Kadriye DOĞAN
► Toplumsal Cinsiyet Rolleri Psk.Dnş.Fatma YÜCEL TEMİZKAN
► Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Erkeklik Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR
► Cinsiyet Üzerine Dr.Psk.Aygül KAKIRMAN
► Cinsiyet Eğitimi Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR
► Cinsiyet Kimliği Bozukluğu Psk.Serpil YILMAN KAYA
► Bebekte Yanlış Cinsiyet Tahmini Psk.Serap DUYGULU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,057 uzman makalesi arasında 'Toplumsal Cinsiyet' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Azınlık ve Çoğunluk Aralık 2013
► Önyargı ve Ayrımcılık Ağustos 2013
► Stres Ağustos 2013
► Vajinismus Temmuz 2013
► Kimlik ve Benlik Temmuz 2013
► Dil ve Dil Oluşumu Mayıs 2013
► Anne Baba Tutumları Nisan 2013
► Panik Atak Şubat 2013
► Saldırganlık Ocak 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:30
Top